1. yüz (Toplam 1 yüz)

Nato Gerçeğini Anlamanın Sağladığı Bilinç

İletiGönderilme zamanı: Cum Oca 06, 2012 10:24
gönderen faruk haksal
Bütün mesele, bir devletin kendi egemenlik alanına sahip çıkarak, gücünü kendi iradesinin doğrultusunda yönlendirebilmesi ve kontrol edebilmesindedir…
Sömürgeciliğin yeni biçimi olan “neo-liberal sistem”de devlet içeriden ele geçiriliyor. Topa ve tüfeğe çok mecbur kalınmadıkça başvurulmuyor.
Gelin, içinde bulunduğumuz süreçte hemen hemen herkesin bilip ezberlediği bu gerçeğin önemli bir uygulamasına çevirelim bakışlarımızı…
İşte NATO!..
Doğduk NATO vardı; büyüdük yine var; yaşlanıyoruz yine var…
İlk gençliğimizde bize NATO’yu “komünizm tehlikesi”ne karşı oluşturulmuş bir savunma andlaşması olarak yutturmuşlardı.
Yuttuk… Ve yıllar boyu da afiyetle hazmettik bu dolmayı…
Ancak “yuttuğumuz o dolmalar bugün [bir taraflarımızı] tırmalıyor…”
İşte o tırmalanan yerimizin acısıyla, “acı-acı” düşünüyoruz bugün…
Düşünüyoruz ve NATO’nun gerçekte Amerikan emperyalizminin saldırgan politikalarının en önemli askeri aracı olduğunu [yavaş ve yavaş] anlıyoruz…
NATO’nun, kendi varlık nedeni olarak ortaya koyduğu“komünizm tehlikesi”nin fiilen yok olmasına rağmen hala varlığını sürdürdüğünü görüp, apışıp kalıyoruz…
Düşündükçe açılıyor pencereler, düşündükçe çözülüyor düğümler… Düşündükçe bir aydınlık sarıyor çevremizi… Düşünüyoruz!
Ve düşünmeden hiçbir menzile erişemeyeceğimizi bir kez daha anlıyor ve inadına sürdürüyoruz düşünmemizi…
Demek ki NATO’nun, ortalıklarda dolaşan ve nutukları süsleyen görüntüsünün ardında resmi olmayan [yani kayıtlara geçmeyen] bir işlevi daha vardı…
Bu işlev, NATO’ya açıkça bağlı ülkelerle, NATO’nun çekim alanı içinde kalan ülkeleri her alanda bir “denetleme” aracı olmasıydı…
Düşündükçe anlıyor, düşünerek baktıkça daha çok şey görüyor ve düşündükçe düşünmekten haz duyuyor ve Dünya’da olup/bitenleri idrak etmenin lezzetine varıyoruz… Sonra… Sonra, yine düşünüyoruz…
Ve anlıyoruz ki, ülkelerin tepe noktalarında özel bir kumanda merkezi oluşturularak ve bu merkezlere bağlı masum görünüşlü medya organları kurarak/kurdurarak o ülkeler kolayca yönetilip, yönlendirilebilmektedir…
Anlıyoruz ki, bu merkez, ülke yönetimlerinin bir üst katında, istihbarat örgütlerinin kılcal damarlarında, emniyet güçlerinin çekirdeğinde ve dolara boğacağınız “sivil” toplum kuruluşlarının omurgasına yerleşip, oluşturulabilir ve bunların her biri arasında sağlam ve temelli organik bağlar kurabilir…
Ve yine [sonuç olarak] öğreniyoruz ki, mazlum ülkelerin temel meselesi, varlıklarına kast etmiş olan bu “organizasyon”dur.
Bu organizasyonun adı ise, NATO… Bir diğer adı, Gladyo, takma ismi ise, “derin devlet”tir…
Lütfen dikkat buyurun… Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş yıllarında bu merkezler ve organizasyonlar yoktu…
Ama bugün var…
İşte onun içindir ki bugün vatanı savunmak, bu merkezlere karşı sürdürülen mücadelenin adıdır.
Anlıyoruz bu gerçekleri, kavrıyoruz “yavaş yavaş”…
Ama biraz geç kaldık gibi geliyor bize, ama her neyse…
Değil mi ki anladık, her işin bir başlangıcı vardır.

farukhaksal@gmail.com

LÜTFEN “TIK”LAYINIZ:
http://www.soruyusormak.com
http://www.dnm-ler.com