1. yüz (Toplam 1 yüz)

Bölünme Yanlısı Güçler / Prof. Dr. Alpaslan Işıklı

İletiGönderilme zamanı: Pzr Haz 12, 2011 12:53
gönderen İrfan Tuna
BÖLÜNME YANLISI GÜÇLER

Boyner’lerin ve ardından İshak Alaton’un, ülkenin bölünmesini geçerli bir çözümmüşçesine gündeme getiren açıklamaları, öteden beri üzerinde durduğum bir gözlemi bir kere dah doğrulamıştır.

Bölünme sorununun patlak verdiği tüm ülkelerde bölünmeyi isteyenler, ülkenin en zenginleri ve zengin bölgelerinde yaşayan en üsttekilerdir. Bu durumun başlıca örneklerini “Bölünme Kimin Yararına” başlıklı yazımda anlatmış bulunuyorum.

Ülkemizin bölünmesinden yana olanlar da, gerçekte, değişik düzeylerde sömürülerini sürdüren ayrıcalıklı kesimlerdir. Bunların en önünde ve en tepede küresel egemenler gelmektedir. Bunlar dağıttıkları haritalarla ve değişik vesilelerle yaptıkları açıklamalarla Sevr özlemlerini açıkça dile getirmişlerdir.

Yerel düzeyde ise bölücülük eğilimlerinin asıl yandaşları sayısı belirsiz köylerin sahibi olan toprak ağalarıdır. Bunlar, malum partilerinin belgelerinde ve söylemlerinde görüldüğü üzere, bölgenin yoksulluğunun ve geri kalmışlığının asıl nedeni olan ve günümüzde IMF, Dünya Bankası gibi kuruluşlar aracılığıyla pompalanan sömürü düzenine asla karşı çıkmazlar, onun yerine bilinen ırkçı sapmaları ön plana çıkarırlar. Bunlar, korkulu rüyalarını oluşturan “toprak reformu” belasından(!) kurtulabilmenin yolunu, güneydoğuyu -her şeye rağmen Atatürkçü emellerin varlığını sürdürdüğü- TC’den kopararak ortaçağ karanlığına sürüklemek suretiyle saltanatlarını ebedileştirmeyi ummaktadırlar.

Bir diğer bölücülük taraftarları da esas olarak İstanbul’da konuşlanmış olan işbirlikçi burjuvazi içinde yer almaktadır. Bunlar, yakın zamana kadar renklerini açıkça belli etmemişler, güneydoğumuzdaki işsizlik ve yoksulluk içindeki masum yurttaşlarımızın “kestaneyi ateşten alma” ve “kendi kuyularını kendilerinin kazması” yolundaki çırpınışlarını anlaşılan ağızlarının suyu akarak izlemişlerdir. Nihayet, Boyner’lerin ve Alaton’un son çıkışlarıyla baklayı ağızlarından çıkarmış bulunuyorlar.

Bölücülük eğilimlerinin gerçek kaynağını oluşturan bütün bu karanlık güçler, güneydoğunun ayrılma yanlısı gibi görünen masum insanlarının işsizlik ve yoksulluk gibi sorunlarının çözümü için mücadele etmek yerine, bir takım ırkçı eğilimlerin peşine takılmalarından dolayı herhalde pek memnundurlar.

Ne acıdır ki bu yurttaşlarımızı sorunlarının gerçek niteliği ve gerçek çözüm yolları konusunda bilinçlendirecek etkili bir siyasal güç merkezi oluşmamış, oluşmaması için her yola başvurulmuştur. Her şeye rağmen, günümüzde halktan yana olan herkesi bekleyen önemli bir sorumluluk bu noktada somutlaşmaktadır.

Prof. Dr. Alpaslan Işıklı - 10 Nisan 2011