1. yüz (Toplam 1 yüz)

Vurun İran'a

İletiGönderilme zamanı: Cum Ağu 26, 2011 16:25
gönderen İrfan Tuna
VURUN İRAN’A

Son zamanlarda İran’a yönelik saldırılar olağanüstü yoğunlaştı.

Uğur Mumcu, Ahmet Taner Kışlalı gibi, isimleri saymakla bitmeyecek kadar çok olan aziz şehitlerimizin katillerinin İran destekli olduğu yolundaki yayınlar hız kazanmış bulunuyor.

Oysa böyle bir yargıya varılması için öne sürülen kanıtlar, asla kesin bir sonuca varmak için yeterli görünmüyor.

Bir süre önce birisi, Danıştay cinayeti tetikçisinin saldırı esnasında “Allah’ın askeriyiz” gibi sözler haykırdığını ileri sürmüştü. Böylece cinayetin düzenleyicisi olarak İran’ın akla gelmesi kaçınılmaz olabilirdi. Ancak, birkaç yıl sonra, olayın tanığı olan zamanın Danıştay Başkanı Sayın Mustafa Birden, tetikçinin cinayeti işlediği sırada böyle bir şey söylemediğini açıkladı.

Bu tür olaylar gündeme geldiğinde Kennedy suikastıyla ilgili bazı gerçeklerin anımsanması aydınlatıcı olabilir. Anımsanacağı üzere, Kennedy’nin katili olarak apar topar Oswald isminde birisi bulunmuştu. Oswald’dan başka tetikçi bulunmadığı resmen açıklanmıştı. Oswald, bir süre Moskova’da yaşamıştı ve Amerikan Komünist Partisi üyesiydi. Katilin bir komünist olduğu ve işin içinde Sovyet parmağının bulunduğu bundan daha iyi nasıl anlaşılabilirdi (!).

Ardından bir takım esrarengiz olaylar birbirini izledi. Oswald, yakalanmasının hemen ardından Jack Ruby isminde geçmişi karanlık birisi tarafından öldürüldü. Ruby de kısa bir süre sonra hapishanede öldü. Ölmeden önce yakınlarına “vücuduma kanser mikrobu aşıladılar” dediği yazıldı. Ölümler bununla kalmadı. Sonuçta olayın aydınlanması için tanıklığına başvurulacak ortada kimse kalmamıştı.

Ancak, konuya ilişkin resmi açıklamanın tutarsızlıklarını kanıtlayan bulguların ortaya konulması çok gecikmedi. Kennedy’yi öldürmek için çok sayıda ateş edilmişti. O kadar süre zarfında Oswald’ın kullandığı silahla bu kadar sayıda ateş edilmesinin imkânsız olduğu teknik olarak belirlendi. Bu durumda ciddi bir soru ortaya çıkmıştı. Ya katil Oswald değildi veya cinayet birden fazla kişi tarafından işlenmişti. Resmi raporlar neyi niçin gizliyorlar, gerçeği niçin saptırıyorlardı?

Günümüzde artık her taşın altından komünist parmağı çıkarmak devri kapanmıştır. Şimdi, hedef, Pentagon ve İkiz Kuleler saldırısıyla önemli bir gerekçe kazandırılmış bulunan “İslami terör” dür. Bu yönde tahrik edilecek korku, kimilerinin gözünde Afganistan, Irak ve Libya’nın işgaline meşruiyet kazandırabilir ve ayrıca, Suriye’ye ve İran’a yönelecek olası saldırılar açısından ortamı daha müsait kılabilir.

Kennedy olayı örneği de göstermektedir ki ABD cumhurbaşkanının katilinin bile aydınlatılmasının mümkün olmadığı dünyamızda, ülkemizin yurtsever aydınlarını kapsayan cinayetler dizisinin gerçek kaynağını bulmak kolay değildir. Görünürdeki belirtiler yanıltıcı olabilir ve üstelik yanıltıcı bir görünüm kasten sağlanmış olabilir.

Sonuç olarak denilebilir ki İran’ı suçlayıcı yayınlara hız verilmesi, “bayram değil, seyran değil…” tekerlemesine pek uygun düşmemektedir. Suriye’nin ve İran’ın topun ağzında olduğu bugünlerde böyle bir kampanyanın tam zamanı gelmiş gibidir.

Prof. Dr. Alpaslan Işıklı - 26 Ağustos 2011 - Güncel Meydan