1. yüz (Toplam 1 yüz)

Çevre / Maden

İletiGönderilme zamanı: Prş Haz 02, 2011 0:15
gönderen Son İktidar
ÇEVRE / MADEN
Son İktidar


Türkiye'de 2B Yasası’yla Hazine ve orman alanları vasıfsızlaştırıldı ve orman statüsünden çıkarılması yasalaştı. Orman yağmalamalar yasayla teşvik edilmiş oldu.

Türkiye'de 1996 – 2002 döneminde yılda ortalama 1.920 orman yangını çıkarken, 2003-2009 döneminde 2.065 yangın çıktı.
2008 yılında iktidarda oldukları 6 yıl içinde Türkiye'deki ormanların onda biri yandı.
Akp döneminde orman ekosistemi ağaç ve ağaç türü çeşitliliği bakımından yoksullaştırıldı. 2010 yılı sonuna kadar bozuk, ya da verimsiz sayılan 75 bin hektar orman ekosistemi özel meyve bahçelerine dönüştürüldü.

Hava Kirliliğinde;

Yakıtların doğal olarak yapısında bulunan kükürt bileşiklerinin yanma esnasında açığa çıkmasıyla oluşan kirletici gaz ”kükürtdioksit” ortalamasının en yüksek bulunduğu il ve ilçe merkezleri sırasıyla Tekirdağ, Şırnak, Edirne, Bitlis ve Muğla oldu.

Partiküler madde (PM10-toz) ortalamalarının en yüksek belirlendiği il ve ilçe merkezleri de Afyonkarahisar, Bolu, Isparta, Osmaniye ve Sakarya şeklinde sıralandı.

2011 yılı Mart ayında il ve ilçe merkezlerinde ölçüm yapılan istasyonlardan elde edilen kükürtdioksit ortalamaları incelendiğinde, kısa vadeli sınır değeri Çanakkale, Hakkari ve Tekirdağ’da aşılırken başka ilk seviye uyarı eşiği ölçüm yapılan hiçbir istasyonda aşılmadı.


Türkiye erozyonla yılda 90 milyon ton bitki besin maddesi toprak birlikte yitiriliyor.
Her yıl tarım alanlarından 500 milyon ton,
tüm ülke yüzeyinden 1,4 milyar ton verimli üst toprak, erozyonla kaybedilmektedir.
Kaybedilen bu topraklar, 25 cm kalınlığında, yaklaşık 400 bin hektar genişliğinde bir araziye eşdeğer.

Türkiye kara yüzeyinin %90'ında çeşitli şiddetlerde erozyon cereyan etmektedir. Arazinin %63'ü çok şiddetli ve şiddetli, %20'si ise orta şiddetli, % 7'si ise hafif şiddetli erzyonla karşı karşıya.


Coğrafi konumu dolayısıyla yaklaşık 12 bin bitki çeşidine ev sahipliği yapan Türkiye'de 120 memeli, 400'den fazla kuş, 130 sürüngen ve 300 balık türü yaşıyor.

Yaşam alanlarının yok olması, çevre kirliliği, yasadışı ticaret ve avcılık ile yangınlar nedeniyle türler yok olma tehlikesi yaşıyor.

Türkiye’nin 561 noktasında yaşayan 561 canlı türünün dünyanın bir başka coğrafyasında eşi benzeri yok. Bu türler, yalnızca Türkiye’de ve Türkiye’nin de yalnızca o bölgesinde yaşıyor.

Antalya, tek noktaya sıkışmış türlerin en zengin olduğu il durumunda.
Doğu Karadeniz Bölgesi ve Doğu Anadolu ise yok olan türlerin yoğunlaştığı diğer bölgelerimiz.

Yok olan bitki türleri arasında en çok dikkat çeken türlerden biri olan Likya orkidesi’nden (Ophrys Iycia) tüm dünyada sadece 40-200 birey kaldığı ve bu bireylerin de bir mezarlıkta yaşadığı biliniyor.
Likya orkidesinin yok olmasının nedeni, köklerinin salep ve dondurma üretimi amacıyla toplanması.

Türkiye'de Soyu Tükenmekte Olan Hayvanlar ve Kuşlar;

vaşak (felis lynx)
yaban kedisi (felis silvestris)
akdeniz foku (phoca monachus)
asya yaban eşeğı (equus hemionus)
afrika eseği (equus africanus)
yabani at (equus przewalskii)
kızıl geyik (cervus elaphus)
alageyik (cervus dama)
sıgın (cervus dama mesopatamica)
yabankoyunu (ovis orientalis anatolica)
çengelboynuzlu dağ keçisi (rupicapra rupicapra)
ceylan (gazelle subgutturosa)
kunduz
su maymunu (myocastor coypus)
oklukirpi (hsytrix indica)
yunus balığı
kurt (canis lupus)
tilki
ayı (urcus arctos)
sırtlan (hyaena hyaena)
kaya uyuru (dryomys laniger)
karakulak (caracal caracal)
yabandomuzu (sus scrofa)
karaca (capreolus capreolus)
yabankeçisi (capra gegagrus)
çakal (canis aureus)
kara akbaba (aegypius monachus)
kızıl akbaba
küçük akbaba
şah kartal
akkuyruklu kartal
yılan kartalı
aladoğan, delice doğan ve bıyıklı doğan
yeşil arıkuşu (merops persicus)
toy (otis tarda)
kelaynak (geronticus eremita)
deniz kaplumbağası (caretta caretta)
yeşil denizkaplumbağası (chelonia mydas)
fırat kaplumbagası (rafetus euphraticus)
çöl varanı (varanus griesus)
hopa engereği
anadolu dişli sazancığı (aphanius anatolias)
beyşehır sırazı (capoeta pestai)
anadolu yağbalığı (phoxinellus anatolicus)
apollo kelebeği (parnassius apollo)
mezopotamya çokgözlüsü (polyommatus dama)
dağ horozu
telli turna (anthropoides virgo)


Nesli Tükenmekte Olan Balıklar;

Anadolu’daki göl ve akarsulara özgü 62 balık türü bulunuyor.
bu türlerin 41’inin “tehdit altında”,
18’inin “kırmızı hat”ta
11’inin ise önlem alınmaması durumunda birkaç yıl içinde “yok olacağı” belirtiliyor.

Anadolu’da göller birer ikişer kurdukça, yeryüzünde yalnızca bu göllerde yaşayan balık türleri de tarihe karışıyor.
Akarsu rejimine uyum göstermiş pek çok balık türü, suyun akışının durdurulmasıyla oluşan baraj göllerinde yaşayamıyor.
Yabancı balık türlerinin göl, akarsu ve barajlara gelişigüzel atılması; yabancı balık türlerin yerli balıklarla rekabete girmesine ve zamanla doğal türlerin kaybına neden oluyor.


Bilinçsizce yapılan sonar ve trol yöntemleri, denizlerin kirletilmesi, küçük balıkların avlanmasına engel olunamadığından Türkiye'de balıkçılık tehlikeye girdi.
Trolle avlanma;
3 metre genişliğinde iki kapak ve arkasında 8-10 metre uzunluğunda bir torbadan müteşekkil tertibat, denizin dibine oturtulup çekiliyor.
Bazen millerce çekiliyor. Çekme sırasında dibi tarıyor ve geçtiği yerde zeminde ne varsa topluyor. Balıkların ürediği yuvaları tahrip ediyor ve bir daha orda balık üreyecek ortamın oluşması çok uzun zaman alıyor.

Satılan balıkların 3-4 katı olan bebek balıklar da ölü olarak para etmediği için denize dökülüyor.
Türkiye'nin kıyı şeritlerinde trolle avlanma 3 deniz milinden sonra serbest.

Su ürünleri sirkülerine göre 9 santimetreden küçük hamsilerin yakalanması yasak,
Karadeniz'de yakalanan on binlerce ton küçük hamsi, balık unu sanayine verildiği gibi balıkhanelere de dağıtılıyor.

Türkiye'de balık av mevsimi 1 Eylül'den 15 Nisan'a kadar sürüyor.


2010 yılında su ürünleri üretimi yaklaşık 623 bin ton oldu.

Üretimin yaklaşık yüzde 61.1`i deniz balıklarından,
yüzde 7.1`i diğer deniz ürünlerinden,
yüzde 6.3`i içsu ürünlerinden,
yüzde 25.5`i yetiştiricilikten elde edildi.

Avcılıkla yapılan üretim 464 bin 462 ton,
yetiştiricilik üretimi ise 158 729 ton olarak gerçekleşti.

Yetiştiricilik üretiminin yüzde 48.1`i içsularda,
yüzde 52`si ise denizlerde gerçekleşti.

Yetiştirilen en önemli türler içsularda yüzde 47.7 ile alabalık,
denizlerde yüzde 29.3 ile levrek,
yüzde 17.9 ile çipura oldu.

2010 yılında bir önceki yıla göre deniz balıkları içinde önemli olan türlerden hamsi balığı yüzde 18.7 oranında azalarak yaklaşık 205 bin ton avlandı.

2010 yılında bir önceki yıla göre önemli içsu ürünlerinden sazan balığı yüzde 5.7 ve inci kefali yüzde 9.2 oranında azalış gösterdi.

Kültür balıkçılığı balık proteini tüketiminin yaklaşık %30'unu karşılamaktadır.


2004 yılında Dünya Çevre gününde çıkarılan maden yasası ile çoğunluğunu yabancıların oluşturduğu şirketlere maden arama ruhsatı verildi.

Bu değişikliğe göre maden şirketleri istedikleri yerde arama yapma hakkı ile çevre etki değerlendirme raporu ÇED olmaksızın yüzde 10 işletme hakkına sahip oldular.

1923’ten 2004 yılına kadar Türkiye Cumhuriyeti hükümetleri toplam 1.500 maden işletme ruhsatı vermişken, AKP iktidarı Anayasa Mahkemesi’nce iptal kararı verilene kadar, çıkardığı yasa ile 2004-2009 arasında toplam 43.500 maden işletme ruhsatı verdi.

Türkiye’nin yüzölçümünün üçte biri, 282.898 kilometrekarelik alan maden işletmelerine açıldı.


Siyanürle altın üretimine resmen izin verildi.

Türkiye Cumhuriyeti'nin altın şirketleriyle yaptığı anlaşmalara göre altın çıkarma izninden alacağı pay satış fiyatının yüzde 4'ü.
Başka bir deyişle 100 gr altının 4 gramı devlete ödeniyor, 96 gramı çok uluslu şirketlerin kasasına gidiyor.

Danıştay'ın verdiği çeşitli kapatma kararlarına, mühürlerine rağmen kanunlara karşı bir şekilde maden şirketleri çalışmalarına devam etti.

Çanakkale genelinde altın madeni aramak için daha önce başvuran firmaların yüzde 95’nin bugün altın madenciliği işletimine başlar duruma geldi.

Maden şirketlerinin, çoğu Kazdağları bölgesinde 26’sı işletme, 8’i arama olmak üzere toplam 34 nokta için ruhsat aldı.

Kaz Dağları dünyanın ikinci önemli oksijen merkezi durumunda.
Bölgede eko turizmi yapılıyor.
Kazdağları, çevresinde yaşayan 1.5 milyon insana temiz ve güvenilir su kaynağı sağlıyor.
Tarih, kültür alanı ve mitoloji kaynağı olarak ta biliniyor.
Türkiye'nin en önemli orman alanlarından biri konumunda.
Eteklerinde yetişen zeytini ve üretilen yağı "sarı altın" lakabına sahip.

Tamamı 258 bin hektar olan Kaz Dağları’nda, 101 familyaya ait 900 bitki türü ve milli park ilan edilen 21 bin 300 hektarlık bölümde 9 dere yatağı bulunuyor.
24 yerleşim biriminde yaklaşık 125 bin kişinin yaşıyor.

Altın çıkarmada 1 ton kayaç için 3 ton su kullanılacak, 1 trilyon tondan fazla kayacın işleneceği düşünüldüğünde 3 trilyon tondan fazla suyun kullanılacağı açıktır.

Maden ocakları 1.derece deprem bölgesinde bulunuyor.
Bölgede halen diri olan ve büyük ölçekte deprem üretmesi muhtemel olan faylar mevcuttur. Maden işletilip, alan atık barajları ile terk edildiğinde hem deprem riski sürecek hem de yörede tüm canlılar için ölümcül hastalıklar yüzlerce yıl etkisini sürdürecek.

Bölgede ayrıca molibden ve bakır işletmeleri bulunuyor.

Altın takı dışında altın elektronik sanayiinde kullanılıyor. Sektörde kullanılsa dahi binlerce yıl dünyanın ihtiyacını karşılayacak durumda.
Balıkesir ve Çanakkale yöresindeki tarımsal potansiyeline bakıldığında gelir yılda 7 milyar dolar.


Türkiye'de %15 civarındaki kaçak elektrik kullanımını önleyemeyip,

2 bin 460 türle pek çok ülkenin sahip olduğu toplam bitki türünden fazlasına,
biyolojik çeşitlilik bakımından korunmada öncelikli 200 ekolojik alandan birine sahip olan Doğu Karadeniz'in neredeyse her akan suyuna bir hidrolelektrik santrali yapılıyor.

Şirketlere suyla birlikte alan da tahsis ediliyor,
49-99 yıllığına tüm hakkı veriliyor.
İleride bu suya ihtiyaç olduğu zaman ancak firmaların istediği fiyat verilirse alınabilecek.
Uluslararası bir firma almışsa uluslararası tahkim devreye giriyor.

Karadeniz’deki akarsulardan elde edilecek enerji Türkiye ihtiyacının yüzde 2’sini karşılayabiliyor.

Doğu Karadeniz’de 116 projeyle en çok HES başvurusu yapılan il Artvin, Rize'de ise 67 Hidroelektrik Santral projesi bulunuyor,
Bir projede birden fazla santral bulunabiliyor.
Bazı barajların gövdeleri 10 metreye kadar çıkıyor.
25 HES projesine başlandı,
53 proje halen fizibilite aşamasında.
Şavşat-Meydancık ve Borçka-Camili yöresinde sekiz HES inşaatını mahkeme durdurdu.
Yapımı biten üç HES faaliyet halinde.
Oecd ülkelerindeki kaçak elektrik kullanımı yüzde 6.

Doğu Karadeniz Bölgesi’nde yayla turizmi, ekoturizm, kuş gözlemciliği, doğa sporları turizmi yapılabiliyor.

Efes Pilsen’in oluşturduğu Doğu Anadolu Turizm Geliştirme Projesi’
Proje kapsamında bölgede 18 yeni tesis açıldı.
10 acente yöreye tur yapmaya başladı.
1.400 turist geldi ve yöreye 200 bin TL'lik ek gelir bıraktı.
Çoruh Vadisi’ne rafting için gelenlerin sayısı yüzde 200 artınca Dünya Rafting Federasyonu 2010 Resmi Avrupa Şampiyonası'nı 35 ülkenin katılımıyla Çoruh’ta yapıldı.


Türkiye'de 2010 yılında meydana gelen maden kazaları sonucu 105 maden işçisi hayatını kaybetti. bu ölümler; Türkiye’nin iş kazaları konusunda avrupa’da 1., dünyada 3. sırada yer almasına neden oldu.

Sadece 2009 yılında 64.316 kaza, 429 meslek hastalığı kayıtlara girmiş. 1.171 (günde 3 kişi) yaşamını yitirdi,
1.885 kişi de sürekli iş göremez duruma geldi.
Türkiye'nin kaybı dolaysız maliyet olarak yılda 4 milyar tl.
200 milyon tl'lik yatırımla iş kazalarının %98'i ortadan kaldırılabiliyor.

Akp en az 30 işçi çalıştıran işletmeler için geçerli iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili önlemleri alma zorunluluğunu 50 işçiye çıkardı.

İş kazalarının %83'ü küçük ve orta boy işletmelerde gerçekleşiyor.

En fazla iş kazası gerçekleşen kesimler;
Metal – inşaat – maden sektörleri


İTÜ Maden Fakültesi Jeofizik Mühendisi Prof. Dr. Ahmet Ercan hükümetin yaptığı nükleer santral ihalesi için;

"İran, 'Ben bu teknolojiyi öğreneceğim' diyor, teknoloji transfer ediyor. Türkiye'nin durumu şuna benziyor.;

Gidip Bolu'dan bir aşçı ile kuru fasulye lokantası kurmak için anlaşıyorsunuz. Tüm masrafları siz yapıyorsunuz ama aşçı size diyor ki 'Ben seni içeri almam, sırrımı vermem, kuru fasulye yersen parasını alırım. Üstelik o aşçı başka insanlara 4 liradan verdiği kuru fasulyeyi size 12. 5 liradan veriyor. İşte Türkiye'nin durumu bu . Santrali sen kuruyorsun, ruhsatı sen alıyorsun, parayı sen veriyorsun ama seni içeri almıyor. Üstelik bir de senin ülkende ürettiğini sana satıyor. Yani olay bir kuru fasulye sorunudur. Akkuyu'da kuru fasulye dükkanı istiyor musunuz, istemiyor musunuz sorunudur"


Türkiye 5 milyar dolar olabilecek ilk yatırım bedeline 20 milyar dolar ödüyor.
Türkiye'nin MW başına 12,75 cent ile Rusya'ya 15 yıl satın alma garantisi verdi.
15 yıl içinde Rusya'ya 71 milyar dolar ödenecek.
Türkiye'nin enerjide Rusya'ya olan bağımlılığı yüzde 80'e çıkıyor.


Rusya ile yapılan anlaşma sonucu kurulacak VVER tipi reaktörlerin güvenlik yönetmeliğine uymadığı Rusya Mahkemeleri kararıyla sabit.
VVER tipi reaktörlerin daha dünyada bir eşi, benzeri yok ve bu tip reaktörler işletmeye açılmadı.
Rusya'nın henüz VVER 1200 atıklarını işleyecek bir tesisi yok. Bu tesis 30 yıldır inşa halinde.


Nükleer santralin kurulması Türkiye'nin turizmi ve sebze, meyve ihracını etkileyecek.
Nükleer santralde herhangi bir kaza olması halinde ise bütün Akdeniz turizmi etkilenecek.


Bölgeye 190 km tehlike arz eden Osmaniye ve Antakya'dan geçen Ölüdeniz kırığı bulunuyor. Ölüdeniz kırığı yeryüzünün en büyük depremlerini üreten bir kırıklardan biri olarak ta biliniyor.

Mersin Akkuyu'ya düşünülen nükleer santrale 50 kilometre mesafede Ecemiş Fay hattı bulunuyor.

Akkuyu'yu ayrıca sınırdışında bulunan Suriye ve Lübnan depremleri de etkiliyor.

14 Mart’ta Japonya’yı vuran 9 büyüklüğünde deprem ve ardından oluşan tsunamiyle yıkılan Japonya Fukuşima'daki radyoaktif sızıntılar, yerli ve yabancıları tedirgin etti. Deprem nükleer santrale 250 km uzaklıkta bulunuyordu.


15 Mart’ta Başbakan Erdoğan, Rusya’ya giderken havaalanında yaptığı açıklamada
"Her şey tamam, kazma artık vurulacak ve 20 milyar dolarlık nükleer enerji yatırımına başlıyoruz".

12 Nisan 2011 Fukuşima'da uluslararası ölçekte beş olarak nitelenen ciddiyet düzeyi en yüksek seviye olan 7'ye çıkarıldı. Radyoaktif maddelerin Japonya'da en az yüz yıl kalacağı tahmin ediliyor.

2020 yılında Türkiye'de elektrik ihtiyacının yüzde 5'i gibi bir rakam için Akkuyu'ya nükleer santral düşünülüyor.

Dünyada elektrik üretiminin 6’da 1’i nükleer enerji üretimi yoluyla sağlanıyor. Bu santrallerden ise şimdiye kadar 4 bin megawatt, yani yüzde 1 fire oldu.

Nükleer atık ve sökülme sorunları nükleer enerjinin diğer dezavantajları.
Nükleer atıkları için Amerika 10 milyar dolarlık bir tesis kurmak zorunda kaldı.


Iğdır - Ermenistan sınırının 15-16 km içerisinde Birleşmiş Milletlerin Ermenistan'a kapat dediği eski teknoloji, 2 türbini çalışan bir nükleer santral bulunuyor.

Türkiye 2020 yılında hiçbir ek maliyet ödemeden, üstelik daha az maliyetle 17 nükleer reaktörün üreteceği elektrik enerjisini sağlayabilecek konumda.

Türkiye güneş enerjisi potansiyeli açısından Avrupa'da ikinci ve sahip olduğu 380 TWs'lik teknik güneş enerjisi potansiyeli 42 nükleer reaktöre veya 67 kömür santraline eşit

Türkiye, imza attığı anlaşmalardaki ‘al ya da öde’ yaptırımı nedeniyle Ankara’nın 2 yıllık tüketimine eşdeğer, hiç alınmamış 4 milyar metreküplük doğalgazın parasını Rusya ve Azerbaycan’a ödüyor ve ödeyecek.

Türkiye, Rusya’ya 3.6 milyar mekreküp kullanılmayan gaz için 1 milyar 65 milyon dolar, Azerbaycan’a ise 550 milyon metreküp gaz için 225 milyon dolar ödeme yapılacak.

3 yıllık fatura 2.6 milyar dolar Yıl Al ya da öde faturası 2008 İran’a 704 milyon dolar 2009 İran’a 650 milyon dolar 2010 Rusya’ya 1 milyar 65 milyon dolar, Azerbaycan’a 225 milyon dolar.


Tuzla tersanelerinde çoğunluğu taşeronluk sistemiyle pazar günleri dahil çalışan;

2005’te 13 işçi
2006’da 10 işçi
2007’de 12 işçi
2008’de 29 işçi
2009'da 15 işçi yaşamını yitirdi.

2008 yılında İstanbul'daki Tuzla Tersanesi'nde 3 işçinin öldüğü, 16 işçinin de yaralandığı filika kazasıyla ilgili yürütülen davada, mahkemenin Adli Tıp'a gönderdiği dosya ortadan kayboldu. Adli Tıp "dosya bize gelmedi" dedi.

Devlet Bakanı Zafer Çağlayan, Tuzla tersanalerinde yaşanan işçi ölümleri için;
“Sorunların kökeninde plansız büyüme ve plansız sipariş alma yatıyor. 20 tersane olması gereken yerde 50 tersane olursa, ölümlerin sürmesi kaçınılmaz olur.”


Türkiye’de bulunan yaklaşık 13 milyon konut 2009 yılında büyüklüğü 1.1’in üzerinde 8 bin 783 depremle sarsıldı.
13 bin 785 yerleşim birimi deprem, toprak kayması, su baskını gibi doğal afetle karşı karşıya kaldı. İstanbul itfaiyesi geçen yıl yaklaşık 10 bin 400 bina yangınına müdâhele etmek zorunda kaldı.

1950 ile 2007 yılları arasında Türkiye’deki 35 bin 570 yerleşim bölgesinden
13 bin 785’i depremin yanı sıra sel, toprak kayması gibi doğal afetlerden biri veya birkaçına maruz kaldı.
1950 -2008 yıllarında, Türkiye’deki afet sayıları afet türlerine göre incelendiğinde deprem, yaşanan tüm afetler içinde yüzde 18’lik bir orana sahip olmasına rağmen, konutların en çok zarar gördüğü afet türü yüzde 55 ile açık ara deprem olduğu ortaya çıktı.

Söz konusu dönemler içinde 5 bin 8 yerleşim birimi heyelan, 1.303 yerleşim birimi kaya düşmesi, 2 bin 330 yerleşim birimi su baskını, 3 bin 858 yerleşim birimi deprem, 437 yerleşim birimi çığ, 849 yerleşim birimi de diğer afetleri yaşadı.

Her yıl yüzlerce kez yaşanan bu doğal ve sosyal felaketlere rağmen, Türkiye’deki 13 milyon konutun yaklaşık 9.5 milyonunda hiçbir sigorta güvencesi bulunmuyor.

1999 depreminin yaşandığı Marmara Bölgesi’nde sigortalı konut oranı yüzde 33’ü geçemedi.

Çoğunluğu 1. derece deprem kuşağında bulunan Güneydoğu Anadolu’da bölgedeki konutların yüzde 88’inde deprem sigortası yok.


Son iktidar döneminde su havzalarının büyük bir bölümü inşaata açıldı.

İnşaat atıklarının kontrolsüz her taraflara dökülmesi konusunda caydırıcı çalışma ve denetimler olmadı.

Akp döneminde İstanbul için inşaat rüşvet tarifesi;

Basit Tamir;
15 bin dolar ile 50 bin dolar arası

Kısmi Tadilat;
50 bin dolar ile 100 bin dolar arası

Villa Tadilatı;
250 bin dolar ile 500 bin dolar arası

Yalı Yenilemesi;
500 bin dolar ile 1 milyon dolar arası




ÖZELLEŞTİRME


TÜPRAŞ

4 milyar 594 milyon dolara özelleştirilen Tüpraş'ın (önce yüzde 14.76, ardından yüzde 51'lik hissesi olmak üzere) toplam yüzde 65.76'lık hisse satışı;

ERDEMİR
2 milyar 779 milyon dolara özelleştirilen Erdemir'in yüzde 46.12'lik hisse satışı
PETKİM
2 milyar 320 milyon dolara özelleştirilen Petkim'in (önce yüzde 34.5, ardından yüzde 51 blok hisse satışı olmak üzere) toplamda yüzde 86'ya ulaşan hisse satışı izledi.




Taner Yıldız - Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı;

Bakan olduktan hemen sonra;
Türk atom mühendis ve fizikçilerinin geri çağırılacağını, bu alandaki beyin göçünün önüne geçilmesi gerektiğini ve kurulacak nükleer tesislerin Türk mühendisliğinin ürünü olacağını söyledi.

"Bekarlar evlilere göre 6 yıl daha az yaşıyor; nükleer santrallerin ise insan hayatı üzerindeki olumsuz etkisi önemsiz boyuttadır.

Nükleer Santral hakkında;
"Çok acayip bir iş olarak görülüyor, bir gaz santralının daha büyüğü, o kadar. tehlike, risk açısından ondan daha riskli değil. atıklar konusunda da malzeme bilimi çok hızlı ilerliyor. Yeşilliklerin arasında, çocukların plajda top oynadığı, beraber voleybol oymadığı yerin hemen yanı başında nükleer santralın olması kadar normal bir şey yok. Bu tabloyu çizmek lazım. bu abartılı bir tablo değil, çok normal bir şey. Yanında alışveriş merkezleri olması normal. doğalgazdan daha az sülfür ve karbondioksit emisyonlarına yol açıyor."

"Karadeniz'de petrol çıkmayabilir. bulursak çok iyi olur, fakat bulanamayabilir de. bulamazsak bir şeyin sonu değil. bulursak çok iyi olur''

"Zonguldak’ta grizu patlaması, şili’de ise göçük oldu. eğer bizde de göçük olsaydı, işçileri 3 günde çıkaracaktık. "

11 Mart Japonya depremi ile ilgili fuşiyama nükleer santral için 5 metrelik tusunamiye dayanıklı olduğuna dair 2 ay önce japonların kendilerine bilgi verdiğini söyledikten sonra;
''Depremle japonlarin türkiye'ye kuracaği santralleri test etmiş olduk''

Nükleer santral konusunda nijer'de kanser olan çocuklar hatırlatılıp "o çocukların gözlerinin içine bakıp nükleer zararsız diyebilir misiniz" sorusuna;
"Dünyada gözlerinin içine bakıp bunu söyleyemeyecğim kimse yok" demiştir.

Akaryakıt şirketlerine;
"Gelin pazartesiden itibaren dizelde %5, lpg'de %7 indirim yapalım"

Çevre Bakanı Veysel Eroğlu;
"Susuzlukta işimiz şüphesiz Allah'a kalmıştır"

Kendisinden iş talep eden kadınlara;
"Evdeki işler yetmiyor mu?"
"Bakanım para yetmiyor" cevabını aldı

Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu kredisi askıya alınan Ilısu Barajı inşaatına bir an önce başlamak istediklerini söyledi. Eroğlu, projeye karşı çıkan şarkıcı Tarkan ve Orhan Gencebay'ı da uyardı.
"Sanatçı arkadaş sanatıyla ilgilensin. herkesin bir ihtisası vardır. Herkesin bilmediği bir konuya burnunu sokarsa çok yanlış olur."

"Allianoi diye bir yer yoktur, bu tamamen paşa ılıcası adıyla bilinen ve zaman içinde tadilatı yapılmış olan bir kaplıcadır"
"Birkaç yüzyıl daha toprak altında kalabilir."


1 günlük yağmurla sel olunca;
"Bu hakikaten bir tufan belirtisi. buna ne Amerika’da ne Türkiye’de alınacak önlem yoktur."

"Hes'lere karşı çıkmak büyük kasıttır".

"Gece 23:59'dan sonra eğlence mekanlarında müzik yasaklanacak"


Hilmi Güler – Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı


Melih Gökçek ile görüşmesinde;

Melih Gökçek Ankara'nın doğalgaz borcunun boruların devri sonucu silinmesini, Hilmi Güler ise karşılığında bir yakınının Ankarada'ki akaryakıt istasyonuna proje tadilatı iznini istiyor.


"Doğalgaz ve kömür yenmez. Yenilebilir enerji konusunda kalorisi çok yüksek bir kaynağımız var, o da fındık.
Bu noktada kalori hesabı yaparsanız, bir gramında 646 kalori var. Doğalgazı yiyemezsiniz, kömürü yiyemezsiniz. Ama fındık yerseniz üşüme derdiniz olmaz. Bunun dışında başka avantajları da var"
"Su buharının ne zararı var, olsa olsa yağmur olur, soğuk olsa kar olur"

"Radyasyon ıspanağa bulaşmışsa ne olacak, yıkarsınız geçer"

Kaz dağları altın aramaları için;

"Türkiye'de başka madenler de var ama konu altın olunca, ülkemizin altın konusundaki zenginliğine müsaade etmek istemeyen dış kaynaklı bazı grupların etkinliğinin olduğunu düşünüyorum"

Osman Pepe – Çevre Bakanı

Giresun'a kurulacak barajla bölgede rafting yapılamayacığının belirtilmesi üzerine;
"Bir kaç tuzu kuru Afrikalı yamyamlar gibi rafting yapacak diye boyle buyuk bir yatırımı yapmayalım mı?"

Tuzla'da bulunan zehirli varillerin sorumlusunun 7500 lira cezayla kurtulması üzerine;
"yasalar yeterli değil elimiz kolumuz bağlı"

Yaşanan orman yangınları üzerine;
"gece rüyamda yangın söndürüyorum"

7 gündür söndürelemeyen orman yangınları hakkında;
"telaşa gerek yok canım, bizim halkımız bazı şeyleri çok abartma özelliğine sahip"

"Kuraklık tahmin edilebilir bir olgu değildir ama yönetilebilir. Ege, Marmara, İç Anadolu bölgelerinde su eksikliği ile karşı karşıyayız"

"Bu yangınlar başkaları tarafından, hükümete güveni zedelemek için, kasıtlı olarak çıkarılmıştır"



Ömer Dinçer - Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı;
Mayıs 2010 ölen madenciler üzerine;

“Güzel öldüler. O konuda ben acı çekmediklerini ve fizik olarak da güzel öldüklerini buradan rahatlıkla söyleyebilirim"

Ekim 2010 Ömer Dinçer - Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakan, Şili'deki maden kazasındaki kurtarma çalışmaları için;
“Bizde olsa 3 günde çıkarırdık”;
açıklama sırasında Karadon'da toprak altında 151 gündür çıkarılamayan 2 cenaze bulunuyordu.


Şubat 2011'de Ömer Dinçer Ankara Ostim'de yaşanan patlamayla ilgili;
"Patlamanın olduğu işyerinin işletme ruhsatı yokmuş"



Ertuğrul Günay- Kültür Bakanı

Antalya Belek'te yapılan golf sahası için;
"Her ağaç kesimi katliam değildir."
Golf federasyonu başkanı Ahmet Ağaoğlu aynı konuda;
"500 bin değil, 100 bin ağaç kesildi."

Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım;

Marmaray projesi nedeniyle yapılan kazılarda İstanbul'un tarihinin bilinenden çok daha eski olduğunun görüldüğünü belirterek;
'Öylesine eski ki, 8 bin 500 yıla kadar gidiyor. inşallah arkeologlar 8 bin 500 yıl öncesini görmek istemez. öyle bir şey olursa biz projeyi göremeyiz, İstanbul projeyi göremez'

Recep Tayyip Erdoğan;


Çevrecilere yönelik;
"Biz çevrecinin daniskasıyız"
"Bu insanlar boş vakitlerinde bu işi yapıyorlar"

Mayıs 2010, Recep Tayyip ErdoğanZonguldak da ki maden göçüğünden sonra;

“Ölmek madencilerin kaderinde var”
“Kadere imanın yoksa seninle tartışacak değilim”
"İşsizlikten şikayet eden iş kazalarina tepki göstermesin arkadaş"

Yazar Bekir Coşkun’a kızıp;

“Bunlar köpekleriyle yatıp kalkarlar”
Ardından gelen seçimlerden önce İzmir’de Akp köpek maması dağıttı.