YAŞAMAK...
Gönderilme zamanı: Sal Haz 14, 2011 14:57YAŞAMAK...
Seçimlerde hile var mı yok mu bilmiyorum. Her seçim sonrasında olduğu gibi somut olaylar ve buna bağlı ciddi şüpheler var. Ama unutulmaması gereken bir gerçek var; bu ülkede 50 yıldır sağ seçmenin oyu %60’ın üzerinde. Bunu zamanında Menderes alırdı, sonra Demirel, ardından Özal, ve şimdi de Erdoğan. . .
Adını hatırlayamadığım biri, “Seçimler bişeyi değiştirebilseydi yasaklanırdı.” demiş. Seçimlerden iki parti galip çıkmıştır. Biri otoriter baskı kurmak için elinden geleni yapan, Atatürk’le ve onun Cumhuriyetiyle kavgalı AKP, diğeri ayrılıkçı Kürt hareketinin temsilcisi BDP. Bu tabloyla ekonomi, işsizlik, özelleştirme falan artık o kadar önemsiz hale geldi ki. Asıl tehlike yeni anayasa için, yani Kemalist rejimin tam anlamıyla tavsiyesi için, gerekli ortam oluşup yeterli vekil sayısına ulaşılmıştır.
Erbakan’ın iki sözü için tankları kışlalarından çıkarıp hükümeti deviren Ordu’nun AKP’nin onca yaptıkları karşısındaki sabrı ve hoşgörüsü oldukça anlamlı. Tabii ki ordumuz durduk yerde demokrak olup parlementer rejimin üstünlüğüne inanmadı. Erbakan her ne kadar şeriyatçı olursa olsun Antiemperyalistti. Yani AB ve ABD’nin çıkarları için engeldi, ordu tarafından bertaraf edildi. Yani kimse Tayyip’e AKP’ye falan kızmasın. Ordusundan medyasına, partisinden piyasasına kadar bu ülke zaten ABD tarafından yönetilip dizayn ediliyor.
Bu ülkede Atatürk’ü benimsemiş kitleler onca yıldır o kadar hırpalandılar ki dirençlerinin bu kadar güçlü olması eminim onları da şaşırtıyordur. 12 Eylül darbesiyle parçalanıp yok edilmek istenen bu kesim eski dinamizmini ve tabanını aşındırsa da kendini korumasını bildi. AKP iktidarıyla geçmişte yürütülen Kemalizm düşmanlığı artık açıktan, meydan okurcasına yapılmaya başlandı. Ardından Cumhuriyet mitingleri başladı. Kim başlattı, kim organize etti bilmiyorum. Bildiğim toplumda oluşmaya başlayan “AKP buna dayanamaz, ha gitti ha gidiyor, yıkıldı, yıkılıyor” beklentilerinin ardından büyük bir ihtişamla “Ergenekon” karşı saldırısının bu kesimde nasıl bir travma yarattığı...
Bu seçimlerde de buna benzer bir hava vardı. İnsanlar ilk kez CHP’nin bunu başarabileceğini düşündü, inandı. Şimdi seçimlerden önce bastırılan 17 milyon oy ve birden ortaya çıkan 8 milyon seçmenden bahsediyorlar. Bu ne anlama geliyor bilmiyorum. 17 milyon oy birçok yazarın makale konusu oldu. Aynı zamanda ışınlanan seçmenler ve daha birçok şey.
Şifreli sınav yapma becerisindeki iktidarın bu fazladan oy pusulası, seçmenle ve her türlü ayarlamaya müsait SEÇSİS bilgisayar sistemiyle hile yapma ihtimali var. Benim asıl anlamadığım hile yapılması bu kadar uygun ortamda CHP ve MHP nin Yüksek Seçim Kurumuna bu saçmalıkları düzeltmezsiniz seçimleri boykot ederiz tehdidini neden yapmadı?
BDP’nin bir günlük blöfü karşısında geri adım atıp tükürdüğünü yalayan YSK bu tepki karlısında acaba ne yapardı? Bu rezilliği bu millete yaşatmaya kimsenin hakkı yok.
Yaşamak için bu kadar ölünür mü...
Seçkin Umut
Seçimlerde hile var mı yok mu bilmiyorum. Her seçim sonrasında olduğu gibi somut olaylar ve buna bağlı ciddi şüpheler var. Ama unutulmaması gereken bir gerçek var; bu ülkede 50 yıldır sağ seçmenin oyu %60’ın üzerinde. Bunu zamanında Menderes alırdı, sonra Demirel, ardından Özal, ve şimdi de Erdoğan. . .
Adını hatırlayamadığım biri, “Seçimler bişeyi değiştirebilseydi yasaklanırdı.” demiş. Seçimlerden iki parti galip çıkmıştır. Biri otoriter baskı kurmak için elinden geleni yapan, Atatürk’le ve onun Cumhuriyetiyle kavgalı AKP, diğeri ayrılıkçı Kürt hareketinin temsilcisi BDP. Bu tabloyla ekonomi, işsizlik, özelleştirme falan artık o kadar önemsiz hale geldi ki. Asıl tehlike yeni anayasa için, yani Kemalist rejimin tam anlamıyla tavsiyesi için, gerekli ortam oluşup yeterli vekil sayısına ulaşılmıştır.
Erbakan’ın iki sözü için tankları kışlalarından çıkarıp hükümeti deviren Ordu’nun AKP’nin onca yaptıkları karşısındaki sabrı ve hoşgörüsü oldukça anlamlı. Tabii ki ordumuz durduk yerde demokrak olup parlementer rejimin üstünlüğüne inanmadı. Erbakan her ne kadar şeriyatçı olursa olsun Antiemperyalistti. Yani AB ve ABD’nin çıkarları için engeldi, ordu tarafından bertaraf edildi. Yani kimse Tayyip’e AKP’ye falan kızmasın. Ordusundan medyasına, partisinden piyasasına kadar bu ülke zaten ABD tarafından yönetilip dizayn ediliyor.
Bu ülkede Atatürk’ü benimsemiş kitleler onca yıldır o kadar hırpalandılar ki dirençlerinin bu kadar güçlü olması eminim onları da şaşırtıyordur. 12 Eylül darbesiyle parçalanıp yok edilmek istenen bu kesim eski dinamizmini ve tabanını aşındırsa da kendini korumasını bildi. AKP iktidarıyla geçmişte yürütülen Kemalizm düşmanlığı artık açıktan, meydan okurcasına yapılmaya başlandı. Ardından Cumhuriyet mitingleri başladı. Kim başlattı, kim organize etti bilmiyorum. Bildiğim toplumda oluşmaya başlayan “AKP buna dayanamaz, ha gitti ha gidiyor, yıkıldı, yıkılıyor” beklentilerinin ardından büyük bir ihtişamla “Ergenekon” karşı saldırısının bu kesimde nasıl bir travma yarattığı...
Bu seçimlerde de buna benzer bir hava vardı. İnsanlar ilk kez CHP’nin bunu başarabileceğini düşündü, inandı. Şimdi seçimlerden önce bastırılan 17 milyon oy ve birden ortaya çıkan 8 milyon seçmenden bahsediyorlar. Bu ne anlama geliyor bilmiyorum. 17 milyon oy birçok yazarın makale konusu oldu. Aynı zamanda ışınlanan seçmenler ve daha birçok şey.
Şifreli sınav yapma becerisindeki iktidarın bu fazladan oy pusulası, seçmenle ve her türlü ayarlamaya müsait SEÇSİS bilgisayar sistemiyle hile yapma ihtimali var. Benim asıl anlamadığım hile yapılması bu kadar uygun ortamda CHP ve MHP nin Yüksek Seçim Kurumuna bu saçmalıkları düzeltmezsiniz seçimleri boykot ederiz tehdidini neden yapmadı?
BDP’nin bir günlük blöfü karşısında geri adım atıp tükürdüğünü yalayan YSK bu tepki karlısında acaba ne yapardı? Bu rezilliği bu millete yaşatmaya kimsenin hakkı yok.
Yaşamak için bu kadar ölünür mü...
Seçkin Umut