1. yüz (Toplam 1 yüz)

BALO

İletiGönderilme zamanı: Pzr Ağu 28, 2011 3:02
gönderen Seçkin ERGÜN
Her sene yapılan 30 Ağustos Zafer Bayramı balosunu Genel Kurmay bu sene artan terör olayları ve verilen şehitleri gerekçe göstererek iptal etme kararı aldı. Son dönemde siyasi gerginlik ve polemik konusu olan bu resepsiyonu iptal ederek kendilerince büyük bir yükten kurtulmuş oldular.

Bu bayaa karşındakinin gücünü kabullenip geri adım atmaktır. Biz de çok eyyamcı olduk, her gelişmeden illa siyasi sonuç çıkarmaya çalışıyoruz desek o zaman durum daha berbat bir şekil alıyor.

Düşünsenize, iptal gerekçesinde söylenen "artan terör olayları ve şehitleri" geçerli saydığımızda Zafer Bayramı onuruna verilen baloyu Tarkan konseriyle aynı kefeye koymuş oluyoruz. Hiç baloya katılmışlığımız olmasa da Sulukule eğlencesi olmadığını biliyoruz. Madem terör olayları arttı, o zaman daha bir coşkuyla kutlanmalı.

Şehit cenazesinde "düşmanlarım beni böyle görüp de sevinmesin" deyip ağlamamak için dudaklarını ısıran anadan da mı ders almıyorlar. Terörün temel amacı yaptığı eylemlerle günlük hayatı olabildiğince etkilemek. Bu ülkenin en önemli Milli Bayramı 30 Ağustos Zafer Bayramıdır. 30 Ağustos Türkiye'nin Emperyalizmin zincirini kırıldığı andır. Türk Ordusunun milletiyle birlikte kazandığı en büyük ve en anlamlı zaferdir. Bu bütünlüğün hiç bir yerine PKK iliştirilemez. 30 Ağustos Zafer Bayramı dendi mi bunun önünde arkasında hiç birşey olamaz. Ne siyasi iktidarın protokol baskısı ne PKK'nin hain eylemi.

Protokol sorun mu oluyor? O zaman siz de Abdullah Gül'ün iftara davet ettiği şehit yakınlarını Zafer Balosuna davet edin. Evet, balo salonunda dans etmeyi bilmezler ama bedeli ödenmiş "Zafer"i çok iyi bilirler. . .

Dinleme rezilliğine AKP'nin bulduğu kılıf tam da onlara uygun; yabancıların işi deyip işin içinden sıyrılacaklarını sanıyorlar. Bu yabancılar da ne hikmetse MHP'lilerin yatak odalarıyla Genel Kurmay karargahında kamp kurmuşlar. Bir tane AKP'li siyasetçinin ne ses kaydı var ne kaseti!

En önemsiz gibi görünen sivil memur servisini bile titizlikle düzenleyip olası bir saldırıya karşı güzergah ve zaman ayarlamaları yapan ordunun arazideki askerlerinin sürekli pusuya düşüp şehit edilmesi artık tesadüfün ötesi hale geldi. Kalabalık gruplar halinde karakola saldırıp çatışmaya giremeyen teröristler pusuya düşürdükleri askerlere karşı kalleşçe mayınlı saldırılar yapıyor. İyi de koskoca arazide askerlerin ne zaman nereden geçeceklerini nereden biliyorlar? Bu dinlemelerin siyasi içerikli olanları medyaya servis edilirken askeri ve güvenlikle ilgili kısımları nereye servis ediliyor? İşte bu sorunun cevabı aynı zamanda nasıl pusu kurulduğu sorusunun da cevabı.

Herhangi bir ülkede Genel Kurman Başkanının konuşması bu şekilde ortalığa saçılsa, dinleyen, servis eden, bunu yayınlayan kim varsa bedelini öder. ABD hükümeti Irak savaşı sırasında kendi basınına resmen sansür uyguladı. Özgürlükler ülkesi denen Amerika basını öyle her görüntüyü kullanamadı. Yasak olmasa bile medya bunu zaten kullanmazdı. Ulusal çıkarlar sadece bizde ayaklar altında. Buna da "İleri Demokrasi" diyorlar.

Bundan dans müziği olmaz, olsa olsa çöken bir cumhuriyetin çatırtı sesi olur.