1. yüz (Toplam 1 yüz)

Orantısız Zeka

İletiGönderilme zamanı: Cmt Haz 22, 2013 15:45
gönderen Seçkin ERGÜN
Orantısız Zeka’nın eğlence malzemesi olup tüketilmesi haksızlık olur. Hazır zekamız açılmışken, hiç olmazsa bu kez, 11 yılın yıpratışına rağmen AKP’nin iktidarda kalma nedenlerini işin kolayına kaçmadan ciddi anlamda düşünmeliyiz. Baştan söyleyeyim, seçim hilesi, sınırsız para desteği, halkın yarısının siyasi bilinçten uzak oluşu gibi izahlar işin kolaycılığı olur.

Halk ne kadar bilinçsiz, hatta kaba tabirle “cahil” olsa bile PKK ile bu kadar özdeşleşen bir partinin 6 ayını dolduramaması gerekmiyor mu? Her seçimde sağ partiye oy verseler bile özünde Atatürk’e bağlı Anadolu insanının Atatürk’e yapılan pervasız saldırılara karşı bir tavır takınması gerekmiyor mu? Bunların yanında Anadolu insanının en nefret ettiği şey olan “kibir’”e bu kadar bulanmış Tayyip’e olan desteğin, ilginin devam ediyor oluşunun arkasında kömür ve makarnadan fazlası olması gerekmiyor mu?

Tayyip’in küçücük bir sorunu, kolaylıkla çözülebilecek bir sorunu neden bu kadar büyüttüğünü, peşpeşe düzenlediği mitinglerde nasıl acımasızca tahrik malzemesi olarak kullandığını, bu mitingler için “kamera hilesiyle kalabalık gösteriyorlar” alaycılığının yanında siyasi sebeplerini anlamamız gerekmiyor mu?

Cumhuriyet Mitingleri sırasında medyanın AKP için estirdiği ha dağıldı ha dağılacak havası ile şu anki hava arasındaki benzerlikten hiç mi ders çıkartmayacağız? Polise taş ve molofot atanların sivil polis olduğuna inanıyorsak her gün tutuklanan onlarca kişiyi Fetocu yargının insafına mı bırakacağız? Koskoca Genel Kurmay Başkanını, seçilmiş millet vekillerini her tülü hukuksuzlukla, dünyanın gözü önünde tutsak eden yargının bu sıradan kişilere ne yapabileceğini düşünüp sahip çıkılmalı. Kader birliği bir coğrafyada yaşayan insanları “Millet” yapan, “Ulus” yapan en değerli unsurdur.

11 yıldır iktidarda kalabilme, yargıyı, medyayı ele geçirebilme, Ergenekon, Balyoz ve diğer davalarla koskoca orduyu çökertme işinin bir avuç Erbakan dönmesi Milli Görüşçünün beceremeyeceği büyüklükte bir tezgah olduğunu anlamak için başımıza daha neyin gelmesi gerekiyor!?

Bizim medya asla ama asla bir siyasi partiyi desteklemez. “Yandaş” dediğimiz medya AKP’nin değil, ABD’nin, emperyalizmin yandaşıdır. Tayyip’le uğraşmak bizi kum torbasını döven boksör konumuna düşürür. Bu dövüşün gerçek müsabakaya puan olarak hiçbir katkısı yoktur. Tayyip gitse Gül gelir, O gitse başkası gelir. Bizim öncelikle bu yapıyı kırmamız gerekiyor.

Bazı rakamsal veriler bu durumda işe yarayacaktır. 2002’den itibaren yapılan seçimlerde illere göre oy dağılımının Türkiye haritası üzerindeki renklendirilmesi hemen hepimizin ezberindedir. AKP’nin birinci parti geldiği iller ağırlıklı olarak iç kesimler. İnternet kullanıcılarının illere göre dağılımına baktığımızda tablonun hemen hemen aynı olması pek çok sorunun da cevabı.

Kabaca 18 milyon hanenin 5,8 milyonu (%33) internet kullanıcısı. Kırsal kesimde internet kullanıcısı %19 iken kentlerde bu oran %40 civarında. Evinde internet olmadığı halde çalıştığı iş yerinde internet kullanan kişiler %12. Bu verileri toparlarsak toplumun %50’si düzenli olarak internet kullanıcısı. Bu rakamlar bize neyi gösteriyor? İnternet kullananların ağırlıklı kısmı zaten AKP seçmeni olmayanlar. Yani bizler televizyon yasaklısı olsa da internetten Mümtaz Soysal’ı okur, Banu Avar’ı dinleriz. Ümit Özdağ, Arslan Bulut, Bekir Coşkun, Erdal Sarızeybek ve daha pek çok kişiyi televizyonlara çıkartmasalar da yazı ve videolarına internet aracılığıyla ulaşır, paylaşırız. Bizlere sansür de sökmez ekran yasağı da! Bizler, bizler, bziler!. . . ya diğerleri? Diğerleri TRT, TV7, NTV, Samanyolu, STAR, CNN Türk seyrediyor. Diğerleri dediğimiz de toplumun % 50 si. Her matematik işlemini sosyolojiye uyarladığınızda sonucunun % 50 çıkması sizce de garip değil mi!? İşin gerçeği internette yaptığımız tek şey kendi kendimize propaganda yapmak ve 11 yıldır maruz kaldığımız saldırılar karşısında kendimiz biraz olsun iyi hissedebilmek.

Bizler Gezi Olaylarını internetten kare kare izleyip her detaya hakimken Kırşehir’deki çiftçi TRT’den PKK’lıların yaktığı bayrağın suçlusu olarak bizleri görüyor. Bizler “Kırmızılı Kadın”la yeni coşkular beslerken Niğdeli hurdacı Samanyolu TV’den seyrettiği camide içki içtiler haberleriyle bizlere küfrediyor. Bizler “Dura Adam” eylemiyle sesimizi kutuplardaki penguenlere duyurduk sanıyoruz ama Yozgatlı lokantacı gerçekliği bile belli olmayan türbanlı kadına saldırı haberleriyle bizlere biraz daha sağırlaşıyor.

Ne yapmalıyız? Bu soruda gerçekçi isek tek bir cevabı olduğunu da biliyor olmalıyız. Adını saydığım o TV kanallarını işgal edip gerçekleri yayınlatamayacağımıza göre, Banu Avar’ın yayınladığı “Bildiri”yi okumalıyız. Ne yapmalıyız sorusunun cevabı orada fazlasıyla var.

Atatürk’ün öldüğü günün hemen ertesinde başlayan karşıdevrim tarihinde ilk kez bu kadar sonuca yaklaşmışken, ayrılıkçı Kürtler ilk kez bu kadar sonuca yaklaşmışken Tayyip’in gitmesiyle tüm kaybettiklerimizi geri kazanacağımızı düşünmek saflıktan fazlası olur. Yitirdiklerimizi Tayyip’e karşı mı yitirdik ki Tayyip’ten geri alacağız. Her şeyi emperyalizme karşı yitirdik. Dolayısıyla hedefimiz de Tayyip değil emperyalizm ve onların yerli işbirlikçileri!

Lütfen bu çocukça orantısız zeka eğlencesinden kurtulun. Orantısız zeka ilk başlarda eğlence değildi, karşı cepheyi oldukça sarstı. Aciz, komik, şaşkın durumlara düşürdü. Tayyip hiç olmadığı kadar sarsıldı, yıprandı. Ama bir sonraki adıma geçemezsek başta da söylediğim gibi bu orantısız zeka hiç hak etmediği halde eğlence malzemesi olarak tüketilip heba olacak. Hem 4 ölü, 8 binden fazla yaralı, onlarca tutuklu biraz ciddi olmayı gerektirir.

Bütün olup bitenin bir karşılığı olacağını sakın unutmayın. Amacım korku vermek değil, sıfır hafızayla yaşama alışkanlığımızdan biraz kurtarabilmek. AKP maruz kaldığı halk hareketinin karşılığını hep misliyle karşıladı. Gerçi bizim halk harekete sandıklarımızın içindeki Soros parmağı oldukça büyük olsa da o başka yazının konusu.

Cumhuriyet Mitinglerinin bedelinin orduyu teslim ediş olduğunu bilseydik o meydanlarda olur muyduk? O gün de meydanlardaydık. O günde AKP’yi sarstık. O günde orantısız zekaya sahiptik. Ama karşı saldırıyı göğüsleyemedik. Zeka tek başına bir işe yaramaz. Yanına hafıza, bilinç ve cesareti katmazsak eğlence olmaktan öteye geçemez ve bize yansıması ağır olur.

Hafızanızı tazeleyin. Tandoğan Mitingi dönüşü bayrağımızı katlayıp yerine koymaya fırsat bulamadan Pijamasıyla gece yarısı canlı yayında evlerinden toplanan komutanları seyrettirdiler. Medyanın nasıl bir saldırı içinde olduğunu, toplumsal olarak nasıl bir travma yaşadığımızı, bu saldırıya karşı felçli gibi sıfır tepki içerisinde olduğumuzu hatırlayın. Birazcık düşününce sanki o yaşananlar yüz yıl öncesi gibi geliyor değil mi? Yaşananlar, uyuyakaldığınız için sonunu bilmediğimiz bir filmin sahneleri gibi. Öyleyse neyi eksik yaptığımızı bilmenin suçluluk duygusu taşıyorsunuz.

Şimdi de meydanlardaydık, meydanlardayız. Bunun karşı saldırısı da şimdiden başlayan tutuklama furyaları ve hemen ardından gelecek PKK kanunları. Namlular AKP’in üzerine doğruldu bile. Biz de AKP liler gibi sokağa çıkıp “Dik dur eğilme bu millet seninle” diye bağırmamızın işe yaramayacağını biliyoruz. Çünkü AKP zaten bu iş için orada. Zekamız şüphesiz ki orantısız. Bu zekayı hafızayla birleştiremezsek on yıllarca toparlanamayacak bir şiddetle ezilecek. Hafızadan, bilinçten yoksun orantısız zeka ile kaybedeceklerimizi ancak orantısız bedellerle kazanabileceğimizi biliyorsun değil mi? Tıpkı 90 sene öncesinde olduğu gibi.

İşte ne yapmamız gerektiğiniz cevabı; http://milliiradebildirisi.org/

Re: Orantısız Zeka

İletiGönderilme zamanı: Cmt Haz 22, 2013 16:22
gönderen nadanest
Kalemine saglik. Bu ulke icin dusunen, yazan insanlari okumak buyuk bir gurur.