1. yüz (Toplam 1 yüz)

Gel de kan-ma!

İletiGönderilme zamanı: Prş Tem 11, 2013 15:55
gönderen Seçkin ERGÜN
En basit, en temel insani özelliklerimizin karşı tarafın elinde ölümcül silaha dönüşmesi insan olmanın kaçınılmaz trajedisi. Kızgınlık ve öfkenin yanına sürekli değişen gündemi koymak onların basit ama işe yarar sihirli formülü. Tek hedefimiz olan “gündem” sürekli yer değiştiriyor. Biz nişan aldığımızda duvara asılı olan hedef tam ateş edecekken 5 yaşında bir çocuğun sırtında oluveriyor. İnsan olmanın değerini savunurken bir anda Sorosçu, Ulusalcı bir değeri savunurken bir anda faşist, eşitlik ve demokrasiyi savunurken bir anda açılımcı durumuna düşebiliyoruz.

Akşam oturup ana haber bültenini televizyondan seyretmeyiz ama gün içinde internetten sürekli haber algısına maruz kalıyoruz. Tayyip şöyle dedi, Arınç şuna kızdı, Bozdağ’dan flaşh açıklamalar, Demirtaş’tan tehdit gibi sözler, İmralıdan, Kandilden canlı bağlantılar. . . .

Okuduğumuz her haber, yorum, ileti, öfkeyi besliyor, öfke de bilinci kapatıyor. Ardından gündemin peşinden sürüklenmeye en müsait insan modeli oluyoruz. Ne sağlıklı bir durum değerlendirmesi yapabiliyoruz, ne bu durum karşısında ne yapılması gerektiğinin sağlıklı analizini.

Bize dayatılanlar hangi cıvıklıkta olursa olsun elinizde size ve bilincinize uygun kek kalıbı varsa asla yanılmazsınız. Önce bilincimizin bir kalıbını çıkartmalıyız. Ondan sonra okuduğumuz, gördüğümüz, duyduğumuz her şeyi bu kalıba göre değerlendirdiğinizde gerçeğin aslında ne kadar da çıplak ve bize yakın olduğunu görüp, görmeyenlerin körlüğüne şaşıracaksınız.

Sanal dünyanın içinde kayboluyoruz. Tayyip öfkesi bilinçli olarak sürekli tırmandırılıyor. Ardından “orantısız zeka” ile nasıl da madara ettik saçmalığına kapılıyoruz. Eğlenceyi bölmek istemem ama biraz da somut gerçeklere bakalım. Çünkü gerçek madaralık orada!

Mesela “Yeni Anayasa” ne durumda? Hani İP’nin uğruna forumlar düzenleyip asla izin vermeyeceğiz dediği, MHP’nin biz varken bu bölücü anayasa asla meclisten geçemez dediği, CHP’nin masadan kalkmama yemini ettiği yeni anayasa ne aşamada? Şimdilik tehlike yok. Mecliste, ilgili komisyonda görüşülüyor değil mi? MHP komisyonu terk ediyor. CHP’nin sözde ulusalcı vekilleri kameralar yayındayken okkalı sözler söylüyor, İP forumlar düzenliyor. Ne için? Yeni anayasa AKPPK’nın düzenlediği şekilde olmasın diye.

Yeni anayasaya dair mecliste henüz bir oylama olmadı. Referandum falan da yapılmadı. Dolayısıyla yeni anayasa henüz yürürlükte değil. O zaman gönül rahatlığıyla gün içinde Taksim-Gezi Parkı gündeminde yuvarlanıp gece başımızı yastığa huzurla koyup rahatça uyuyabiliriz.

Madem yeni anayasa henüz yürürlükte değil, şu an yürürlükte olan anayasaya göre Doğu illerindeki Valilerin, kaymakamların, Ordu Komutanlarının yaptıkları suç değil mi? Bu suça işlem yapmayıp yaşanan onca rezilliğe, hainliğe seyirci kalan Cumhuriyet Savcıları da suça iştirak etmiş olmuyor mu? Doğu illerindeki devlet otoritesini hangi yasaya göre PKK birliklerine devrettik? İP, CHP, MHP seçmenlerinin duymak istediği sahte kavgalar yapıp, herkes “orantısız zeka” ile biraz daha eğlenirken Doğu illerinden başlamak üzere Türkiye fiili olarak Federasyon sisteme geçti. Halbuki bununla ilgili ne kanun var ne yasa! Siyasi partilerimiz de aslanlar gibi direniyor! Bilmem farkında mısın ama fena halde kandırılıyoruz! Kendimizi AKP tarafından kandırılmaya karşı donanımlı sanıyoruz ama asıl diğer partiler tarafından kandırılıyoruz.

Tayyip o kadar aptal mı ki Gezi Parkı olayını bu kadar büyüttü. Peşpeşe mitingler düzenleyip olmadık hakaretleri ne diye yaptı? Gezi Parkındaki 30-40 kişiye karşı yapılan saldırının sabahı birkaç siyasi sözle olayı pekala geçiştirebilirdi.

Gerçek şu ki, sınırsız ve acımasız medya baskısına, Yeşilçam bozması birkaç artistin çabasına rağmen “Analar Ağlamasın” yalanı toplumda tutmadı ve bu hainliğe karşı giderek artan bir direnç, bu dirence bağlı tepkiler oluşmaya başladı. İşte tam da o anda Abdullah Öcalan’ın yaveri Sırrı Süreyya iki ağacın dibinde bitiverdi. Kapı açılmış, zemberek boşalmıştı. AKPKK’ya karşı patlama noktasına gelmiş kitle 73 ilde birden sokağa döküldü. Sahi, neden 73 il? Doğu illerinde neden kimse sokağa çıkmadı? Onlar Sırrı Süreyya kadar ağaç sevmiyorlar mı? AKP’ye söyleyecek bir çift sözleri yok muydu? TOMA’lar ve polis güçleri Batı illerine kaydırıldığı için olabilir mi? Belki de BDP-PKK bu oyunun turnesinin sadece Batı illerini kapsadığını baştan biliyordu. Öyle ya, biletler sınırlı sayıda, bulmak zor. Oysa eylemler sırasında Apo’nun günaşırı “hareket Ulusalcıların kontrolüne girmesin” çırpınışları bile herkes için yeterince açıklayıcıydı.

Neyse, biz gene Taksim Meydanına dönelim. Mesai saatleri dışında Part-time iş haline gelen eylemlere ABD 20 kez destek mesajları yayınlıyor, başta Merkel olmak üzere AB liderleri açıklamalar yapıyor, holloywood starları, NBA yıldızları seferber oluyordu. AKP’yi kuran emperyalistler mucizevi şekilde biranda anti AKP’li olmuştu! AKP’nin gerçek yüzünü sonunda gördüler saçmalığına inananlarımız bile oldu. AKP’nin onların sözünden çıkmayan kukla olduğunu bildikleri halde. O kadar kolay ve kendimizi bile ikna eden gerçeklikte kanmış rolü yapıyoruz ki, bu kanışa kandıran bile şaşıyor. Oysa hepimiz biliyoruz ki düzenek PKK açılımına karşı biriken öfkeyi ve tepkiyi daha zararsız başka bir hedefle, sonuç alınamaz bir zeminde tatmin etmek üzerine ustaca kurgulanmıştı. Kısaca özetlersek, neden tavşanı vuramıyorum diye kızmayın, biraz daha kızarsanız vurabilir hale geleceksiniz. Bu da bizim planlarımızı bozar. Siz en iyisi şu kocaman ayıyı vurun dendi.

Ne istediğini net olarak bilmek pek çok yanılgıyı engeller. Ne istediğini bilmek, görmezden gelmeye çalışsak da ne yapılması gerektiğini bize sunar. Bu tip oyunların son bulması için ne Tayyip’in gitmesi, ne de İP’nin, CHP’nin, MHP’nin seçim zaferi işe yarar. O treni 2007 seçimlerinde kaçırdık. Yaşar Büyükanıt o e-muhtırayı vererek %30'lara düşmüş AKP oylarını tekrar tavan yaptırdı. Ufukta görünen CHP-MHP koalisyonu da suya düşmüş oldu. Muhtırayı verenin muhtırayı verilenler karşısında ilk selam duran olması oynanan oyunu açıklasa da trenin kaçmasına çare değil.

Açıkça belli ki seçimle, sandıkla falan ne PKK ele geçirdiği kazanımları terk eder ne Fetocu yapı devlet içinden elini çeker. Gerici ve bölücü hainler Atatürk'ün kurduğu Türkiye Cumhuriyetine karşı zafer kazanmaya bu kadar yaklaşmışken sandık demokrasisiyle mi askeri, siyasi, ekonomik kazanımlarından vazgeçecekler? Komik bile değil. O zaman Atatürk boşuna Kurtuluş Savaşını yaptı. Ne yani, Yunan, Fransız ve İngiliz işgaline karşı işbirlikçi Damat Ferit hükumetini seçimle alt etmek Atatürk'ün aklına gelmedi mi?

Tam bağımsızlık o kadar kolay elde edilir olsaydı Dünya üzerinde bu kadar sömürü, kan, gözyaşı olmazdı. Artık kılcal damarlarımıza kadar yayılan emperyalist kuşatmadan kurtulmanın tek yolu tam bağımsız Türkiye'dir. Yani Milli Mücadeledir. Ne istediğimiz belli olduğuna göre ne yapılası gerektiği de belli, Milli İrade Bildiri bunu fazlasıyla ortaya koyuyor. . .
http://www.milliiradebildirisi.org/