1. yüz (Toplam 1 yüz)

Temel Sorun

İletiGönderilme zamanı: Prş May 22, 2014 11:54
gönderen Seçkin ERGÜN
Dün yapılan CHP toplantısında Cumhurbaşkanlığı seçimi için adı geçen isimler; Mansur Yavaş, Hikmet Çetin, Adnan Menderes.

CHP yönetimi CHP'yi CHP'lilere bırakmamakta kararlı gözüküyor. Seçim sistemi ve kurulan düzenekle "Millici" bir şahsın Cumhurbaşkanı olması zaten imkansız. CHP yönetimi işi şansa bırakmak istemiyor. Her seçimde olduğu gibi yine en olmayacak adayı bulmaya büyük özen gösteriyor.

Atatürk'ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti'ne Cumhurbaşkanı seçilmeyecek mi? Peki "Herkesi kucaklayan bir aday bulma" arayışı nereden çıktı? “Herkes” dedikleri elbette PKK, cemaat gibi etnik ve dini bölücüler. Herkesi kucaklayacak bir aday değil, göğsünü gere gere "Ben Atatürk ilke ve devrimlerini bu topraklara hakim kılacağım" diyebilen bir aday göstermek için 20 tane vekil yoksa o meclisin ne kadar "Milli" olduğuna siz karar verin. Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin Türlüğü, büyüklüğü, Milliği kaldırılınca geriye sadece "Meclis" ibaresi ve işlevi kaldı. “Herkesi kucaklama” adına PKK ve Cemaat ile aynı sepete konmaya razı mı olacağız? Sıkı!! Atatürkçüler sırf Tayyip kazanmasın diye yine sineye mi çekecek? Tıpkı Sarıgül, Sabahat Akkiraz, Hüseyin Akgün, Sezgin Tanrıkulu gibi PKK bozması çakma CHP'lileri sineye çektikleri gibi. Beşir Atalay’ın muadili Gürsel Tekin bu anlayışla CHP’ye, Kılıçdaroğlu’na monte ettirildi.

Siz hiç AKP, BDP, HDP, PKK içinde ihanete muhalif olmayı bırakın en küçük eleştirel sözü olanı gördünüz mü? Oysa CHP'ye bakın, ne arasan var. Atatürkçüler'in gönlünü yapmak ve parti içindeki PKK'lılara tepkiyi yumuşatmayı görev edinmiş, arada bir esip gürleyen Muharrem İnce gibiler var. AKP'nin açılım ihanetinde soluksuz kaldığı anlarda devreye giren PKK kanadı var. AB ve NATO'yu kıble yapmış "Mandacılığın" sıkı bayraktarlığını yapanlar var. Bunu bize çok seslilik, demokrasi diye yutturmaya kalkıyorlar. Öyle ya, öbür tarafta öcü Tayyip var, kimi aday göstersek seçilir diyorlar. Kimleri aday gösterip kimleri seçtirdiklerine bakınca işe yaramadığı söylenemez. Tayyip ne kadar zalimleşirse, Atatürk'e saldırı dozajı ne kadar artarsa kendi seçmen kitlesinin safları daha sıklaşır anlayışı tek geçim kaynakları. Zalimin mağdurları, Atatürk'ün değerleri umurlarında değil.

Son 12 yılda AKP'nin yapmak isteyip de yapamadığı tek bir adım, kanun, yasa var mı? Peki bunun izahı sadece meclis çoğunluğuyla yapılabilir mi? Sık sık Tayyip'e "Demokrasi sandıktan ibaret değildir" diyorlar. İyi de muhalefet demek engelleyici bir işlevi olmadığı halde sadece mecliste parmak kaldırıp indirmek de değildir. Meclis TV yayındayken yumruklaşıp elimizden geleni yaptık demek de değil. Beklentimiz bu olsa doktor, avukat falan değil 50 tane karateciyi seçip tüm AKP'li vekilleri döverdik. Toplumsal muhalefeti ayağa kaldırmak, buna önderlik etmek AKP'den çok daha diktacı partiyi bile dize getirir. En küçük yerleşim biriminde bile teşkilatı olan, kadın kolları, gençlik kolları gibi sayısız örgütlenmeye sahip partiler neden kitlesel karşı duruşu hiç harekete geçirmiyor? Mesela 16 Kasım'da Barzani ve Şivan Perver'in geldiği gün İzmir ya da Ankara'da kitlesel bir gösteri yapmayı akıl etmeyişlerinin izahı var mı? Açıkça "Ben taşları bağladım, sen köpekleri sal" diyorlar.

Yılmaz Özdil Soma'lı işçiler için "Müstahak" demek istemedi diye öyle savunuluyor ki, adama acıyasım geldi. Özdil'in "Size müstahak" dediği en az 50 tane yazı bulabilirim. Soma için söylememiş olması neyi değiştirir? Adamın üslubu, anlayışı bu. Ayrıca Tayyip'e metiyeler düzen, ” Gömlek değiştirdiler" manşetleri atıp kurgulanmış "Mağdur" senaryosunu sahneye koyan, birkaç ay önce Doğan grubunun AVM’sinin açılışını Tayyip’e yaptıran Aydın Doğan'dan milyon dolarlık maaş alan adam nasıl AKP karşıtı olabilir!!!?

Yılmaz Özdil, Bekir Coşkun, Emin Çölaşan gibi adamları hiç köy kahvesinde, bir eylemin ön safında, grev işçileri arasında, HES eyleminde, kısacası halkın içinde gören var mı? Örneğin hani valiliklerden birer birer T.C. ibaresi çıkartılırken hangisi köşesinden "ben yarın şu valilik binası önünde protesto eylemi yapacağım, tüm okurlarımı beklerim" duyurusu yaptı? Sadece hayran kitlesini toplayıp daha çok kitap satmak için kitap fuarı imza günü duyurusu yapmakla Atatürkçü olunabiliyorsa bu işte bir yanlışlık var.

Türk Millet bizim sandığımızdan çok daha zekidir. Kimin ne söylediğine değil, kimin ne yaptığına bakar. Jöleli medyacının da sıkı Tayyip karşıtı söylemleri vardı, şimdi nerede? Numan Kurtulmuş, Kadir İnanır gibi yüzlerce örneği herkes bir çırpıda sayabilir. Demek ki neymiş, söz eylemle birleşmeyince değeri yokmuş. Aslında bizim için de değeri yok. Sadece duymaya muhtaç olduğumuz sözleri duymak bir çeşit deşarj olmamızı sağlıyor, hepsi bu. Bir de Tayyip kime sallasa reflekse dayalı sahiplenme güdüsü istem dışı devreye giriyor.

Cezaevindeki öğrencilerden, hakim ve savcı tasfiyelerinden, buna benzer keyfilikleri vurguladıktan sonra Tayyip’e “Diktatör” diyoruz. Peki cezaevindeki hangi öğrenciyi tanıyoruz? Hangisine destek oluyoruz? AKP’nin saldırısına uğrayıp istifa etmeye zorlanan Ankara savcısına, Erzincan savcısına, ve onlarcasına Yılmaz Özdil kadar sahip çıksaydık hem linç edilişlerine engel olurduk hem sonraki dönemde Tayyip’in ihanetine dur diyebilecek cesur bir savcı bulmakta bu kadar zorlanmazdık.

Yılmaz Özdil’i kim okur, kim beğenir, kim ne kadar sahip çıkar umurumda değil. Beni ilgilendiren reflekse dayalı sembolik sahip çıkmaların yanında gerçekten zor durumda olup sahip çıkılması gerekenleri hep görmezden geliyoruz. Özdil Hürriyet gibi okuyucu kitlesi olan bir gazetenin yazarı. Halk TV’de istediği zaman ekrana çıkabiliyor. Söylediği her söz Hürriyet sitesinde tam gün manşette yayınlanıyor. Aldığı bol sıfırlı dolar cinsinden maaşı da tatminkar. Yani bizim savunmamıza pek ihtiyacı yok. Bu ülkede ondan daha zor durumda olup, ondan çok daha ağır bedel ödeyip sesini duyuramayan gerçek Vatan evlatlarına haksızlık etmiyor muyuz?

Hürriyet gibi psikolojik operasyonun, kirli ilişkilerin merkezi olan medya grubu 24 saat Tayyip’i yayınlayan yandaş medyadan çok daha tehlikeli. Yılmaz Özdil her açıklamasında Aydın Doğan’a selam durmayı asla ihmal etmiyor. Bunun AKP’nin seçim kampanyasında çalışıp da AKP karşıtı olmaktan ne farkı var? İşbirlikçi patrona katlanış bir lokma ekmek içinse bu millet evlatlarına vereceği bir lokma ekmeği ne zaman esirgedi.

Hepimiz Atatürkçü değil miyiz!? Peki Atatürk emperyalizmle mücadelenin hangi aşamasında geri durdu? Hepimiz Atatürk'ün kahramanlığından, cesaretinden, mücadelenin bizzat içinde oluşundan, halka önderlik edişinden dolayı Atatürkçü değil miyiz? Tayyip’e kızıyoruz ama arada bir doğru söylüyor. Atatürk hayatta olsa önce Atatürkçülerin yakasına yapışırdı. Zira diğerlerinin meşrebi zaten belli.

Her seçimde birleşme çağrıları yapacağımıza önce hangi Atatürk'te birleşeceğimize karar vermeliyiz. En temel sorunumuz bu gibi görünüyor. . .