1. yüz (Toplam 1 yüz)

ESNEME!

İletiGönderilme zamanı: Pzt Haz 09, 2014 7:57
gönderen Seçkin ERGÜN
Uzlaşmak ve asgari müştereklerde birleşmek topluluk olmanın gereğidir. Hele söz konusu olan siyasi parti, dernek gibi kitlesel oluşumlarsa kişi her görüş ve düşüncesinin karşılığını mevcut yapıda bulamayabilir. Benimsemediği, görüş ve düşüncesine ters gelen unsurları ters gelmeyenlerle mukayese edip ağır basan tarafa göre tercihini belirler. Buraya kadar olan kısım gayet makul ve mantıklı. Ancak ne gariptir ki gerçek hayatta böyle olmuyor. Bazı konular var ki kıyaslama ve pazarlığa, yani esnemeye tabii değildir. Bunlar en başta “dini ve milli” duygulardır. Böylesi hassasiyetlerin tamamına “Kırmızı çizgi” deriz.

Gelinen noktada “Kırmızı çizgi” diye tabir edilen konularda öyle esnemeler gösteriyoruz ki mücadele ettiğimiz karşı cepheden bile daha öteye düşüyoruz. Peki bu nasıl oluyor? Her parti ve derneği AKP’leştirilmesine nasıl tepkisiz kalabiliyoruz. Çünkü ortada en temel insani düşünceyi bile saf dışı bırakan “İblis” var. Bize oy vermezseniz daha güçlenir duygusu bizi teslim almış. Oysa sorun ne AKP ne CHP, ne de İP sorunu. Sorun tamamen sisteme dair.

Atatürk’ün niyeti (bizim şimdilerde tek yaptığımız gibi) emperyalistlerin kuklası olmuş iktidarı değiştirmek değildi. Biliyordu ki mevcut çürümüş yapı değişmedikçe kim iktidar olursa olsun mevcut olandan farklı davranamayacak.

Damat Ferit iktidardan inip yerine Atatürk geçse ondan farklı ne yapabilirdi? Sistem tepeden tırnağa teslim alınmıştı. Ancak teslim alınan Türk Milleti değil, Osmanlı sistemiydi. Öyleyse binlerce yıldır özgür yaşamış Türk Milleti ile yeni bir sistem kurmalıydı. Özgürleşmek ancak bu şekilde mümkün olabilirdi. Günümüzde aynı yol izlenerek, yani tüm partilerin AKP’leştirilmesi ile siyaset üzerinden Türk Milletini teslim almaya çalışıyorlar. Unutmayın, her birimiz özgürüz, teslim alınan partiler. Tutsaklığı tescilli partilere gönüllü ve koşulsuz gitmek şoförü rehin alınmış otobüse binmeye çalışmaktan farksız. Psikoloğun uyutmak için sallayıp durduğu saat işlevi gören partilerden başımızı kaldırıp daha ileri, ufka bakmak uyanmanın ilk adımı olacak.

Günün kuşatılmışlığı içinde cebelleşip gündemin peşinden sürüklenmek düşülen en basit tuzak. Ne oluyor bize? Tarih boyu sanki ilk kez mi İblise çattık? Üstelik “İblis” diye dayatılan da kağıttan kaplan. Bilgimizi ve bilincimizi kapatan öfkeden ancak fotoğrafın tamamına bakarak arınabiliriz. Eskinin fotoğrafı türküden başka ne olabilir.

İblisin talim ettiği yola minnet eylemem
Zerrece tamahım yoktur şu dünyanın varına
Rızkımı veren Huda’dır kula minnet eylemem
Yeryüzünün Halifesi hünkara minnet eylemem

Alıntılar yaptığım dizeler Kul Nesimi’in şiirinden. Nesimi bu topraklarda 600 küsur yıl önce dönemin “Zalimine” sözüyle, sazıyla, şiiriyle, yüreğiyle isyan etmiş. Hapis yatıp çile çekmemiş, derisi yüzülerek öldürülmüş. Atanmış bir Başbakana, kağıttan kaplan bir diktatör bozuntusuna değil, kudretli “Hünkarın” zulmüne söz söylemenin karşılığının ne olduğunu biliyordu. Tıpkı Pir Sultan ve onlarca ozanın bildiği gibi. Öldürülmeleri de öyle çarçabuk olmadı, bir insana reva görülebilecek en korkunç ölümlere maruz kaldılar. Çünkü sene kaç olursa olsun, kudreti ne kadar ihtişamlı olursa olsun her “Zalim” korkaktır. Ve sene kaç olursa olsun her söz cesurca söylenmedikçe, içine geçmişin sevdalı yankısı eklenmedikçe Anadolu’da karşılığı asla olmayacaktır.

En Kuzey’den Balkanlara kadar tüm Türk coğrafyasının tarihi aynı kanlı kalemle yazılmış. Bir Kazakistan türküsü şöyle der;

Görünmezse yurdun bilgesi
Görünenlere yem olursun
Esneme! esnemen yeter!
Ey Turanın öz balası. . .

Parti müridi olup sayısız kepazeliğe daha ne kadar esneyeceğiz!? Anadolu’nun en yüce, en kudretli “Bilgesi” olan Atatürk görünür olabilmesi için daha ne yapmalıydı? Vatansever Türkiye Cumhuriyeti yurttaşının yapması gerekenleri Doğu Perinçek uğruna, Y-CHP uğruna daha ne kadar görmezden geleceğiz? Biz Atatürk’ten uzaklaştıkça, görmezden geldikçe görünenlere yem oluyoruz. Yalova seçim sonuçlarını tüm yenilgilerimizin rövanşıymış gibi zafer tadında kutlarken dün PKK bozuntuları Lice’de askeri birliğin bahçesinden Türk Bayrağını indirdiler. Bunu ilk kez yapmıyorlar. Türk Bayrağı bu memleketin tek bir karışında dahi hüküm süremez olmuşsa diğer kısmının namusu da lekeli sayılır. Evin bir odasını böcekler sardıysa kapıyı kapalı tutarak diğer odaları koruyamazsınız. Bunu bilmeyecek ne var demeyin, çünkü yaptığımız tam olarak bu.

Yurdun “Bilgesi” aydınlığı ile 1938’den beri bizimle. Bunca yıldır her esnemeyle O’ndan uzaklaşan biz olduk. Mesafe iyice açıldı. Açılan mesafe kadar bayrağımızın, sancağımızın, yurdumuzun onuru eksildi. Türk Yurduna, Türklüğe dair ne varsa ayaklar altında alınıp üzerinde tepiniyorlar.

Öyleyse,
Esneme! Esnemen yeter!
Ey Türk’ün öz evladı. . .