1. yüz (Toplam 1 yüz)

Sindirim Sistemi!

İletiGönderilme zamanı: Cum Tem 25, 2014 8:32
gönderen Seçkin ERGÜN
Sindire sindire alışırlar sözüne ve sözü söyleyene kızsak da zaman sözü söyleyeni haklı çıkardı Ancak bu seferki sindirme işi biraz aşırıya kaçtı. Eklemeddin’i sindirim sistemimize zorluyorlar ama biz de sonuçta insanız, timsah değil!.

Harf devrimine karşı çıktı diye Atatürk karşıtı sayılmaz.
Bir gecede okur-yazar olmaktan çıkanları düşünürsek haksız bir eleştiri sayılmaz.
Osmanlı arşivlerinin bu harf devrimi yüzünden okuyamayıp tarihimize yabancı kaldık.

Buraya kadar olan kısmı Eklemeddin’in Atatürk karşıtlığının nasıl ustaca törpülendiğinin genel söylemiydi. Latin alfabeye geçince tarihe yabancı kaldık demek doğru değil!. Binlerce yıllık Türk tarihi Osmanlıdan mı ibaret? Peki Osmanlı kendine ait alfabesi, dili ve tarihi olan Türk Milletini Arapçaya kaç günde dönüştürdü? Osmanlının Arapçaya dönüşteki tek düşüncesi Türklerin Orta Asya ile bağını koparmaktı. Yüzyıllardır Müslüman olan Türkler ezberlerindeki birkaç dua haricinde Arapçayı hiç bir zaman benimseyemedi. Ayrıca Atatürk Latin alfabesine geçtiğinde Arapça okur-yazar oranı ne kadardı ki?

Eklemeddin denen adamın Atatürk karşıtlığını eleştiri, makul eleştiri, mantıklı eleştiri gibi aşamalarla yumuşatarak ona duyulan tepkinin arkasına dolanmak iyi niyetli bir davranış değil. Eğip bükmeye ne gerek var, mal apaçık meydanda. Çeşitli gerekçelerle oy verecekler vicdan aklaması uğruna adamı hiç olmadığı şekle sokmaya çalışılmasın, bunun vebalinden öyle kolay kurtulunmaz. Kimse kimseyi kandırmasın, durum "kandırılmışım" denemeyecek kadar net. Tayyip de "Gömleği çıkardım" diyordu, neyi çıkardığını anladığımızda iş işten geçmişti. Bu adam gömleğimi çıkardım deme gereği dahi duymuyor. Neden biliyor musunuz? çünkü niyeti kandırmak değil, kirletmek, alet etmek, her birimi bu sürece ortak etmek. Unutmayın, “Açılım” denen ihanetin, BOP projesinin taraflarından birine oy vereceksiniz. Elimize kir sürdüğünde bir daha asla iflah olmayız.

Diğer bir gerekçe Tayyip başkanlık istiyormuş, bu en büyük tehlikeymiş, bari bunu def etmek için Eklemeddin’e oy verelim söylemi. Tayyip başkan olursa PKK’ya daha kolay taviz verirmiş, maazallah Apo hapisten çıkar, ülke bölünürmüş.

Tayyip BOP eşbaşkanıyım dedi. Bu saatten sonra bunun Irak – Suriye – Türkiye’yi içine alan Kürdistan demek olduğunu açıklamaya gerek var mı? BOP planlarını “açılım” gerekçesiyle yapmıyor mu? Peki Eklemeddin “Açılım” için ne diyor? Bu kadar aldatmacaya pes doğrusu. Duyulanı anlama sorunu mu yaşıyoruz? Adam en az Abdullah Gül, Tayyip kadar Kürdistancı olduğunu daha açık nasıl söylesin?
Siz asıl neden Eklemeddin aday oldu onu düşünün. Her seçimde Atatürkçü ve Millici seçmenin ağzını tatlandıracak kadar bal çalıyorlardı. Sezgin Tanrıkulu, Hüseyin Aygün’ün yanına Muharrem İnce gibileri koyup seçim-sandık kandırmacasına bağlılığın zayıflamasına izin vermiyorlardı. Şimdi buna dahi gerek görmüyorlar. Karşımızda iki Tayyip varsa bu hiç hayra alamet değil.

Oyunun sonuna gelindiğini anlamadınız mı?

Herkes son ana kadar nefeslerini tutup Emine Ülker Tarhan’ın aday gösterilmesini bekledi. CHP’li vekiller parti disiplini ve parti çıkarlarını ülke çıkarlarının üzerinde gördüklerini apaçık ilan etti. Bunu asla unutmayın. Konunun asıl önemli kısmı, Atatürkçü tek bir kişinin dahi aday olmayışı. O kadar ulusalcı oluşum, dernek, vakıf var. İçlerinden birini aday gösterme teşebbüsünde dahi bulunmadılar. Aday olup 20 milletvekili imza şartı için Anayasa Mahkemesine ve Yüksek Seçim Kuruluna “seçilme hakkına aykırı” diye itiraz etselerdi ne olurdu? AYM ve YSK muhtemel reddederdi. Gösterilen aday seçimlere giremeyecekti. Zaten amaç seçim kazanmak değil, oyunu bozmaktı. Aday gösterilseydi o oluşum ve derneklerde hareketlilik ve heyecan yaratacaktı. Meclis diktasına karşı bir başkaldırı teşebbüsü olacaktı. CHP’li vekiller dışında bu ülkede onlarca gerçek vatansever Atatürkçü olduğunu gösterecekti. Dernek ve oluşumların aday gösterdiği kişiler onere olacaktı. Azaldığını sandıkları ilgi ve saygınlıkları artacak, etrafında kenetleme daha iyi noktalara taşınacaktı. Bunlar az şey mi?

Ve en önemlisi, “ilk kez Cumhurbaşkanını halk seçecek” kandırmacası büyük bir gürültüyle çökecekti. Tarihi bir fırsat kaçtı. Kitap satmaya, eyyam yazıları yazmaya, konferanslar düzenlemeye devam edebilirler. Zira bu seçimlerden sonra yaşanacaklardan dolayı herkes onlara kurtarıcı diye daha sıkı sarılacak. Oysa gördük ki hiç birinin her fırsatta eleştirdikleri CHPli vekillerden farkı yok!.

Anladığım kadarıyla insanları birbirlerinden ayıran yüzlerce özellik giderek “sindirme kabiliyeti” noktasına eşitleniyor. . .