1. yüz (Toplam 1 yüz)

Tayyip Erdoğan'ın aynadaki görüntüsü

İletiGönderilme zamanı: Çrş May 05, 2010 15:55
gönderen Başkomutan
RTE’nin Aynadaki Görüntüsü

Hikmetyar’ın dizinin dibine çöken, ABD’ye birebir “kayıt dışı” talimat almaya gidenler kim, İsmet Paşa kim? Zahide Uçar yazıyor

RTE Rahmetli İnönü’yü Hitler’e benzetmiş. Herhalde aynaya baktı, kendini gördü. Yazılarımı takip edenler zaman zaman Rahmetli İnönü’yü ABD ile olan anlaşmalar ve Atatürk’ün bağımsız politikalarından verdiği tavizler için eleştirdiğimi bilir. Yalnız bir gerçek daha vardır ki, İsmet Paşa küresel güçlerin bir memuru değildi. Emir ve talimatları muhteşem zenginliklerini koruma uğruna bizzat ABD’nin yamyam haçlı başkanlarının ayağına giderek almıyordu. Geçmiş hükümetlerin hepsinin bir tavizi oldu. Özal küresel güçlere ve sömürü sermayesine Türkiye’yi açtı ama O’nun bile verirken bu ülke yararına aldığı birçok karar vardı. Oysa "Türkiye’yi emperyalizme pazarlama bürosu" gibi görev yapan ve ülke insanını bir arada tutan bütün değerlerimize binlerce çekiç darbeleri indiren zihniyetin, sömürge valisi gibi davranmayı içine sindirenlerin İsmet Paşayı hedef alması acınacak bir durumdur.


İsmet Paşa tarihe mal olmuş, Lozan’a damgasını vurmuş bir askerdir!

Hikmetyar’ın dizinin dibine çöken, ABD’ye birebir “kayıt dışı” talimat almaya gidenler kim, İsmet Paşa kim?

Suudi Kralı’nın ayağına otele giden zihniyetin İsmet Paşa’ya dil uzatmaya hakkı olabilir mi? Alçak taburelerde hakaret edilirken gelin kız gibi sırıtan Konsolosun Başbakanı İsmet Paşayı eleştirebilecek noktaya 40 fırın ekmek yese gene gelemez.


Bunların gözünde milliyetçiler, ulusalcılar faşist ama Öcalan yol rehberi(!).. PKK barışçı, PKK çaputları barış simgesi(!)… Atatürk resimleri, Türk bayrağı ise kışkırtıcı(!).. Türkler ırkçı, PKK ve PKK’nın meclis uzantıları demokrat ve barış elçileri(!)…

O kadar çamurlar ki, çamurlarını sıçratmadıkları maddi-manevi hiçbir değerimiz kalmadı.

İsmet Paşa’ya kadar uzanan zehirli dil, aslında İsmet Paşa üzerinden Atatürk’e uzanmak istiyor. Öyle ya, Atatürk’ü Ebu Gureyp, pardon, pardon… Silivri’de Nutkuyla yargılamıyorlar mı? Bursa Nutku da suç delili olarak iddianamelere konmadı mı?


Tayyibistan Kralı avanesi ile ABD’ye gidip Suudi Kralı gibi bizim cebimizden araçlar kiralıyor, sonra da utanmadan bizlerin parası ile bizlerin değerlerine küfrediyor. Mutlaka “bir mukabele” diyen çoktur ama bunlarda duyacak yüz de yok.

Takiyyede de maşallah bilirkişi oldular. Aziz Nesin’den şiirler okumuş Zat-ı Şahaneleri(!).. Sanki Aziz Nesin’i Sivas’ta yakmaya kalkan bizim yoldaşlarımızdı…

Başbakan olmayı “asıp kesebilme yetkisi” olarak algılayan zihniyet, artık hayatta olmayan, sevabı-günahıyla Allah’ına gitmiş bir insanı faşist olmakla suçlayacak kadar irtifa kaybediyor. Kendini savunacak durumda olmayan bir insanı suçlayacak kadar yiğitmiş maşallah(!).. Dirilerimiz bitti, artık ölülerimize saldırıyorlar. Tıpkı mezar yıkıcıları gibi…

Müslüman Türk mezarlarını Yunan, Bulgar, Sırp vb. leri niye yok etmişti? Türk izlerini silmek için. Kıssadan hisse, anlayan anlar…

İsmet Paşa tek partili sistemden çok partili sisteme geçti ama “faşist” oluyor(!).. RTE bütün Türkiye’yi kontrolüne alıyor, bağımsız tek kurum bırakmıyor, muhaliflerinin yatak odasına kadar dinletiyor ama faşist değil öyle mi?

O zaman size bir hikaye anlatalım:
Peygamberimiz sahabe ile oturmaktadır. Uzak kabilelerden ziyaretçiler gelir. Peygamberimiz ilk gelen ziyaretçiye hoş geldin dedikten sonra “Müslümanlar ne ile iştigal ediyor” diye sorar. Ziyaretçi; “iyi değil Ya Allah’ın Resulü, Müslümanlar arasında hırsızlık arttı” diye cevap verir. Aynı kabileden ikinci ziyaretçi ise aynı soruya; “iyi değil Ya Allah’ın Resulü, Müslümanlar arasında zina arttı” diye cevap verir. Üçüncü ziyaretçi ise; “ne yapsınlar Ya Allah’ın Resulü, herkes işinde, gücünde, ibadetinde” diye cevap verir. Ziyaretçiler gidince sahabeler Peygamberimize;
“Ya Allah’ın Resulü, bunların üçü de aynı kabileden geliyor ama üçü de aynı kabile için Farklı yorumda bulunuyor, bunun hikmeti nedir” diye sorar.
Peygamberimiz;
“Herkes kendini tarif etti, kendi ne yapıyorsa sanıyor ki herkes de onu yapıyor” diye cevap verir.

İkinci kıssadan hisseye gelince:

Makamından alınan biri için Neyzen Tevfik’e fikrini sorarlar. Neyzen Tevfik’in cevabı muhteşemdir:

“Ben ne dersem adamın yüzüne söylerim. Onu da iktidardayken ve de sağlığında söylerim.”

İşte delikanlılık, mertlik budur! Yoksa mezar yıkıcılığını mezar soyguncuları da yapıyor.

İsmet Paşa dahil, herkes eleştirilebilir ama tarihi belgeler ışığında... Eleştirinin amacı da bağcı dövmek değil, üzüm yemek olmalıdır. Eleştiri yeni kuşaklara “siz bu hataları yapmayın, ders alıp tedbirli olun” demek için yapılır.

Obama’dan, Bush’dan talimat alan, asmacı-kesmecilerin, AKBDP balayı suitlerinden bu ülkenin değerlerine çamur atmaya hakkı yoktur!

İşte biz de Neyzen gibi ne söylersek ortaya, onu da sağken iktidarınızda söyleriz.

Ayrıca delikanlılık da bilek işi değil yürek işidir!

“Sonradan görme, gavurdan dönme” diye de günümüzün örnekleri için deniyor herhalde.


Zahide UÇAR