GuncelMeydan

Başı kel bir çocuk…
Belli üç numaraya vurulmuş saçları…
Masum…
Belki biraz haylaz…
Belki de çokça yaramaz…
Diyorum ya, o sadece bir çocuk…
Büyüdüğünde ne olur bilinmez…
Belki bir asker…
Büyük ihtimalle de baba…

Her masumu suçsuz sanırız ya, bizim çocuk en büyük suçu işlemiş. Nefretin en büyüğünü hak etmiş Türk doğmakla.
Ne çocuk olduğu düşünülmüş etleri dağlanırken, ne de masum olduğuna bakılmış başı kesilirken.
Sadece futbol oynamak istemiş Ermeniler!
Küçücük ellerini görmek bile vazgeçirememiş canileri!
Bir hamlede ayırmışlar başını vücudundan!
Korkuyla atan minicik kalbi durmuş oracıkta. Belki ‘anne’ demiş son kez ve insanlık o gün ölmüş Hocalı’da…

Türk’e ve Müslüman’a duyulan nefretin ateşini bir tek çocuk dindirmeye yetti sanırsanız, yanılırsınız.
Tam 56 hamile kadın için iddiaya girmiş vicdansızlar.
‘Kız mı erkek mi?’ diyerek boydan boya yarmışlar annelerin karınlarını.
Dünyaya gözlerini açtıklarında ilk şeytanı görmüş bebekler ve kafa derileri yüzülerek bırakılmışlar annelerinin cansız kucaklarına.
Genç kızların göğüslerini, ihtiyarların yüzlerini doğramışlar. Testereyle bacaklarını kollarını koparmışlar.
Yüzlerce insanın canını hiç acımadan almışlar.
Kaçabilenler bile kurtulamamış Ermeni vahşetinden. Birçoğunun bacakları donmuş, kangren olmuşlar ölüm yollarında…

Bu gün Türk milleti geçmişi hiç düşünmeden ‘Hepimiz Ermeniyiz’ diye bağırabiliyor.
Bir gazetecinin yasını tutacaklarına onun ırkına methiyeler düzebiliyor…
Ve benim canım acıyor.
Ermeniler hala okullarında Türk’e nefretle büyütülürken,
Millî Marşı'nda "Topraklarımız işgal altında, bu toprakları azat etmek için ölün, öldürün" diyebilirken…
Benim içim yanıyor.

Şimdi, ‘Hepimiz Ermeniyiz’ söylemine karşı çıktığım ve 26 Şubatta ‘Hocalı katliamını protesto etmek için’ herkesi Taksim Meydanına çağırdığım için beni faşistlikle suçlayanlar;
Söyleyin ben faşistsem bunlar ne?

TDİHD Başkanı Abdullah Buksur ile yaptığı röportajı benimle paylaştığı ve araştırma kaynaklarıyla ilgili verdiği destek için, Güncel Meydan yazarlarından Sevgili Ömer Yıldız'a teşekkürlerimle…


Bige AKSOY, 21 Şubat 2012