1. yüz (Toplam 1 yüz)

Felaket İyi Şeyler Olacak

İletiGönderilme zamanı: Sal Ağu 09, 2011 12:51
gönderen Tevfik Bir
Felaket İyi Şeyler Olacak

Türkiye'de felaket, acayip, süper, çok “iyi şeyler” oldu, oluyor ve de olacak(!) Türkiye demokratikleşiyor, ileri demokrasiye eriyoruz(!)

Basın özgürlüğü, yakında “ileri basın özgürlüğü” yada “üst düzey basın özgürlüğü” olacak(!)

Yayın özgürlüğü kavramının yerine “maşallah yayın özgürlüğü” kavramı gelebilir, Allah bu özgürlüğü nazarlardan saklasın!

O kadar ileri düzeydeyiz ki bu hızla yakında havalanıp uçabiliriz(!) Medyamız uçabilir. O zaman da inşallah medyamıza, “uçuk medya” diyeceğiz.

Bu “uçuk”luk, “ileri”nin bir adım ötesi olacak. Mesela, ileri demokrasinin ötesi uçuk demokrasi olacak! Uçuk demokrasi, hayallerin ötesindeki demokrasidir.

Basın yayında şölen havasında ileri demokrasiyi yaşıyoruz(!) Son yıllarda pek çok yazar, gazeteci çeşitli nedenlerle ekranlarımızdan, gazetelerimizden yani göz önünden kayboldular, geriye atıldılar, içeri atıldılar, gözden çıkarıldılar, susmak zorunda bırakıldılar.

Onlar, ileri demokrasinin yarattığı yüksek basınç nedeniyle düşme tehlikesi geçiren “medyanın”, düşmemek adına, “üstündeki ağırlığı azaltmak” adına aşağı attığı isimlerdi.

Toplumun, bu aşağı atışların bir kısmından haberi oldu, bir kısmını duydu ama fark edemedi, bir kısmından ise zerre kadar bile haberi olmadı.

Bu yazının konusu, şölen yaşadığımız bu ileri dönemde(!), aşağı atılan isimlerin bazılarının hatırlatılmasıdır. Bu yazının bir devamı olacak bir başka yazıda ise, ekranlarda bize yaşatılan “şölenin” örneklerini, “ileri demokratik kanallarımızı” ve bunların gerçek yüzünü sunmaya çalışacağım.



İleri Demokraside Geriye Atılanlar


Banu AVARGazeteci, belgesel yapımcısı, yazar: TRT1-TRT2 – Sınırlar Arasında. “Gerçekleri çok fazla anlatması” nedeniyle, ABD-İsrail-Gürcistan ve İsveç büyükelçiliklerinin yaptığı baskıyla 2004 yılından beri sürdürdüğü programı yayından kaldırıldı (2008). Daha önce de 1999-2004 yılları arasında çalıştığı TV8 tarafından Attila İlhan, Erol Manisalı ile birlikte işine son verilmişti. Şu an Kanal99 'da “Banu Avar'la Dünya Düzeni” programını yapıyor.

Ruhat MENGİGazeteci, program yapımcısı, yazar: STAR TV – Ruhat Mengi ile Her Açıdan. Yayında olduğu pazar günleri, kanalının en yüksek rating'ini alan, günün en çok izlenen programları arasında yer alan program hiçbir gerekçe gösterilmeden yayından kaldırıldı (2010). Şu an Vatan Gazetesi'nde köşe yazarlığı yapıyor.

Emin ÇÖLAŞANGazeteci, yazar: HÜRRİYET GAZETESİ – Köşe Yazarlığı. 22 yıl boyunca Hürriyet Gazetesi'nde köşe yazarlığı yapan Çölaşan, patronu Aydın Doğan tarafından Ertuğrul Özkök aracılığıyla yazılarını yumuşatması istenince, gazetesinden ayrılmak zorunda kaldı (2007). Bu olay, baskılar sonucu yazarların, gazetecilerin işlerinden oldukları, mesleklerini bırakmak zorunda kaldıkları “ileri basın özgürlüğü” dönemine dair kamuoyunun dikkatini çeken önemli bir olay, kırılma noktası olmuştur. Daha sonra “Kovulduk Ey Halkın Unutma Bizi” adlı kitabı çıkardı. Şu an Sözcü Gazetesi'nde yazıyor.

Hulki CEVİZOĞLUGazeteci, program yapımcısı, yazar: AVRASYA TV – Cevizkabuğu. Yeniçağ Gazetesi – Köşe Yazarlığı. Ergenekon sanığı olarak tutuklanan Mustafa Özbek'in, cezaevinde olduğu dönemde, kanalda yaşanan mecburi değişimler nedeniyle programı sona erenlerden(2010). Daha önce de ATV'de Cevizkabuğu programını yaptığı dönemde, programın o haftaki konuğu dönemin KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş olacağı için, kanalın o dönemki patronu Dinç Bilgin'in “Rauf Denktaş'ı programına çıkarma” telkinlerine boyun eğmeyerek kanaldan ayrılmıştı. Ergenekon soruşturması kapsamında 29.Nisan.2011 tarihinde ifadesi alındı, seçimlerden sonra 15.Haziran.2011 tarihinde kurulduğu günden bu yana köşe yazarlığı yaptığı Yeniçağ Gazetesi'ne, köşe yazarlığına ve program yapımcılığına “Elveda” başlıklı yazısıyla veda etti!

Oktay EKŞİGazeteci, yazar: HÜRRİYET GAZETESİ – Baş Yazarlık. Karadeniz Bölgesi'nde yapılan hidroelektrik santrallerini eleştirmek adına AKP'ye karşı, başlığı çok tepki çeken “Analarını bile satan zihniyet” adlı yazısı nedeniyle, bundan dolayı özür içerikli bir yazı yayınlamış olmasına karşın, 44 yıl mensubu olduğu ve 36 sene başyazarlık yaptığı Hürriyet Gazetesi'nden ayrılmak zorunda kaldı (2010). Şu an CHP İstanbul milletvekili.

Nihat GENÇYazar, program yapımcısı: AVRASYA TV – Veryansın. Kendine has diliyle yaptığı programlar çok ilgi çekti. SKY TÜRK'te Serdar Akinan ile yaptığı “Ne Var Ne Yok” programına, kanala yapılan baskılar nedeniyle son vermek zorunda kaldı. Ardından Avrasya TV'de “Veryansın” adlı programına başladı. Bir kaç kere ara verilen ve sonra yeniden başlayan program 2011 yılında tamamen bitti. “Güneş Pensilvanya'dan Doğdu Doğacak” yan başlığını taşıyan “Gücüm Buraya Kadar Bağışlayın” yazısı ile de yazarlığa veda ettiğini açıkladı (2010). Şu an, ara ara odatv internet sitesine yazılar yazıyor.

Vural SAVAŞeski Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı: SÖZCÜ GAZETESİ – Köşe Yazarlığı. “Yazarak hiçbir şeyin düzelmediğini anladım.” ve “Ben de bu satırları bitirdiğim an kalemimi kıracağım, iç düşmanlarımızın ve onları destekleyen emperyalist güçlerin 'Allah belasını versin!'” diyerek köşe yazarlığını kendi isteğiyle bıraktı (2011).

Sami SELÇUKeski Yargıtay Başkanı: STAR GAZETESİ – Köşe Yazarlığı. Star Gazetesi üst yönetiminden, görüş farklılıkları nedeniyle baskı görmesi sonucu gazeteden ayrılarak yazarlığı bırakmak zorunda kaldı (2010).

Necati DOĞRUGazeteci, yazar: VATAN GAZETESİ – Köşe Yazarlığı. “İstanbul'da kaç Aytaç Durak Bulunuyor?” başlıklı köşe yazısı gazetesinde yayınlanmayınca Vatan Gazetesi'nden ayrıldı (2010). Şu an Sözcü Gazetesi'nde yazıyor.

Nedim ŞENERGazeteci, yazar: MİLLİYET GAZETESİ – Köşe Yazarlığı. Hükümete yakın isimlerden Demirören-Karacan ortaklığının Milliyet Gazetesi'ni satın almasının ardından 1994 yılından beri çalıştığı ve köşe yazarlığı yaptığı gazeteden ayrılmak zorunda kaldı. Şu an Silivri cezaevinde tutuklu bulunuyor.

Haluk ŞAHİNGazeteci, program yapımcısı: TV8 – Doğrusunu Söylemek Gerekirse. Tam 10 yıl boyunca TV8 Ana Haber bülteninde Doğrusunu Söylemek Gerekirse adlı köşesiyle günün yorumunu yapan usta gazeteci, “Güncelin istibdadından kaçıyorum yoksa medyadan ayrılmıyorum.” sözleriyle programına son verdi (2011).

Ferai TINÇGazeteci: HÜRRİYET GAZETESİ – Köşe Yazarı. Hürriyet Gazetesi'nin 28 yıllık yazarı, “Hevesim kaçtı. Bir yıldan beri üzerinde düşündüğüm, hazırlık yaptığım ve olgunlaştırdığım bir karar.” açıklamasıyla geçtiğimiz günlerde gazeteden ayrıldı (2011).

Sabahattin ÖNKİBARGazeteci, program yapımcısı: YENİÇAĞ GAZETESİ – Köşe Yazarı. Yaşanan son örnektir. “Hz. Muhammetsiz İslam Olur mu?” başlığı ile Gülen cemaatini eleştiren makalesinin, Yeniçağ'ın bazı bölge baskılarında yer almadığı açığa çıktı ve bunun üstüne Sabahattin Önkibar, Yeniçağ Gazetesi Ankara Temsilciliği görevinden ve gazete yazarlığından ayrıldı (2011).

NTV ÇALIŞANLARI: NTV kanalında yaşananları Can Dündar'ın ağzından okuyalım “Sonunda programlarımız (sırasıyla Çiğdem'in, Mirgün'ün, Nuray'ın, Banu'nun, Ruşen'in, benim) peşpeşe yayından kalkınca, Mirgün'ün kehanetinin gerçekleştiği ve en azından bizler için, 'her şeyin sonuna gelindiği' anlaşıldı... Aslında uzunca bir süredir medyada geniş bir tasfiye yaşanacağı, 'yeni dönem'de bazı gruplara, kanallara, gazetelere, kadrolara, isimlere yer olmayacağı yazılıyor, söyleniyordu. Birçok medya organı da bu tasfiyeyi zamana yayarak yaşamış, yeni döneme sessizce uyum sağlamıştı. Ama NTV öyle prestijliydi ki, en çok tartışılanı o oldu... Bir yerde olmazsa başka bir yerde, şimdi değilse ileride, habercilik tıkanırsa köşelerde, orası da kapanırsa kitapta, senaryoda, filmde, dizide, nette, derste, bildiğimizi, inandığımızı söylemeyi sürdüreceğiz.

Can Dündar, bu ileri demokrasi ve ileri basın özgürlüğü dönemindeki “geçiş sürecini” aktarmış ve geleceğe yönelik de işaretleri vermiş. Tespitler doğru.

Ancak bu döneme geçişe hepsi (NTV'si, HaberTürk'ü, SkyTürk'ü, CNNTürk'ü vesairesi) bilerek yada bilmeden aracı oldular. Terör örgütünün saldırılarını ve faaliyetlerini “insanlık mücadelesi” olarak lanse edenler hep bu ekranlardan bizlere seslendiler ve bizlere “aydın” olarak sunuldular.

BDP mitinglerine katılıp da “orada çok güzel bir hava vardı, orası çok başkaydı” diyenler yada terör örgütü pkk yöneticisi Murat Karayılan ile Kandil'de görüşüp taleplerini halka pompalayanlar, hep onların yakın arkadaşlarıydı, ekran onlarındı, manşetler onlarındı.

Kimi zaman TSK'ya, kimi zaman da polise düşmanlık yapanlar ve kurumları kamuoyu önünde değersizleştirmek isteyenler onların programlarındaydı. Bir sakin mizaçlı vatansever isme karşı iki agresif Sistem yanlısını tartıştıranlar, Atatürkçü vatansever isimlere ekranlarını kapatanlar, onlardı. “Maymun'un aslan yavrusuna biberonla süt içirmesi” haberini verirlerken, yolsuzlukla ilgili haberleri unutturanlar, onlardı. En çok tıklanan video görüntülerini yada Mobese kaza görüntülerini verirken, İran'ın Irak'a girip PJAK'ı vurup Kandil'e harekat düzenlediğinin haberini vermeyenler, Türkiye'nin ABD'ye rağmen K.Irak'taki PKK kamplarına operasyon düzenleyemeyeceğini iddia edenler, özgüvenimizi yitirtenler, onlardı.

İleri demokraside, tasfiye, bu boyuttadır. Önce onlar tasfiye ettiler, dönüşüm sağlanırken de kendileri tasfiye oldular, oluyorlar.

* * *

Kanaltürk'ün el değiştirmesi sonucu bitirilen pek çok programa, diğer kanallarda bitirilen programlara ve yapımcılarına yer veremedim.

Hürriyet Gazetesi'nde, Milliyet, Akşam, Sabah, Cumhuriyet, Vatan, Star, Yeniçağ ve diğer gazetelerde iktidar baskısı sonucu makaleleri gazete yönetimi tarafından kırpılan, yazıları yayınlanmayan ve bunun üstüne istifa eden pek çok yazara bu makalemde yer veremedim (İktidar baskısının somut örneği = Başbakan Erdoğan'ın Şubat.2010'daki açıklaması, “'Ne yapayım, köşe yazarı, hakim olamıyorum' diyemezsin. Maaşlarını sen veriyorsun. Yarın feryat etmeye hakkın yok!”).

Sert dilli”, “sivri dilli”, “İktidarı çok fazla yazıyor” diye nitelenen ve “Fethullah Gülen'i yazmasan”, “Hükümet yolsuzluklarına değinmesen” telkinlerinde bulunulan ve sonunda gazete yönetimiyle sorunlar yaşayarak işlerine son verilen yada gazeteden ayrılan pek çok gazeteci yazara, bu makalemde yer veremedim.

Tutuklu bulunan gazeteci ve yazarlardan söz edemedim, Ergün Poyraz'dan ve diğerlerinden.. Keşke hızla yargılansalar ve yargı sonuçlarını görebilsek, gerçekten suçlular mı yoksa suçsuzlar mı. Yargı sonuçlarına göre biz de, bize kimin oyun oynadığını bilebilsek!

Diğer pek çok isme makalemde yer veremememin nedeni umursamazlıktan yada unuttuğumdan değil yazıyı uzatmamak içindir. Herkesin malumu, yazılar uzadıkça daha az okunuyor.

Gördüğünüz gibi, ileri demokrasi döneminde olduğumuz için, bu “aşağı atılmış” isimlerin hepsi aynı fikri yapıya sahip, aynı siyasi görüşlere sahip isimler de değil. Her görüşten insan, ileri demokrasinin gereği olarak adeta “mozaik” gibi, her düşünceden insan var. Karşı olan herkes, sesi çıkan, gerçekleri gösteren herkes. Doğrusuyla yanlışıyla, günahıyla sevabıyla, 1 gr. bile olsa Sistem/Küresel Krallığa yada iktidara zararı dokunan herkes..!


Tevfik BİR / 09.Ağustos.2011
www.tevfikbir.com

Re: Felaket İyi Şeyler Olacak

İletiGönderilme zamanı: Prş Eyl 08, 2011 16:29
gönderen Tevfik Bir
Yazılarım biraz uzun oluyor, farkındayım. Ancak kısa tutamıyorum. Kısa tutmak için, bazı şeyleri yazmamak gerekiyor çünkü.

Bir konuyu anlatmaya kalkınca da, konu da önemli ise ve gündelik basit meseleler değilse, kısa tutamıyorsunuz.

Sevgi ve saygı.

Re: Felaket İyi Şeyler Olacak

İletiGönderilme zamanı: Prş Eyl 08, 2011 19:37
gönderen Erhan Sandıkçı
Çok güzel bir yazı Tevfik Beğ, kaleminize sağlık!

Re: Felaket İyi Şeyler Olacak

İletiGönderilme zamanı: Prş Eyl 08, 2011 20:22
gönderen yigitler
Cok guzel bir yazi. Aslinda listeden de eksik isimler de var, mesela Yasar Nuri Ozturk, Nahit Duru, Yasar Aysev, Bekir Coskun ve Nuran Yildiz gibi, kimsi gazetesinden ayrildi veya TV'de artik hic gorunmuyor. Simdi hangi Tv kanallari acsaniz Mehmet Altan, Hasan Cemal, Cengiz Candar, Mehmet Metiner, Oral Caslislar ve Nazli Ilicak gibileri hep cikiyor karsimiza.