1. yüz (Toplam 1 yüz)

Piramitteki Göz - Küresel Ekonomik Sistem 2

İletiGönderilme zamanı: Sal Eyl 06, 2011 13:52
gönderen Tevfik Bir
Piramitteki Göz - Küresel Ekonomik Sistem (Bölüm 2)

BASEL ve Şeytanın Küresel İşgali

1971 yılında ABD dolarının ve avrupa paralarının dalgalı kur sistemine geçişi ve 1974 yılında yaşanan petrol krizi sonucunda, uluslararası bankacılık piyasalarında büyük dalgalanmalar yaşanmıştır dedik. İşte bu sorunlara çözüm bulmak amacıyla, 1974 yılında İsviçre'nin Basel kentinde, Bankacılık Düzenleme ve Denetim Uygulaması Komitesi kuruldu. 1988 yılında da bu komite tarafından BASEL-1 uzlaşısı yani Sermaye Yeterlilik Uzlaşısı yayınlandı.

Bu uzlaşıyla, küresel bankerlerin (banka-finans şirketi sahiplerinin) istediği sistem, uzlaşıya katılan tüm ülkeler tarafından “kural” olarak kabul edilecektir. Yani, istenilen kriterlerin, “bilginin” tüm dünyaya “en iyi” olarak sunulup kabul etttirilmesidir. Uluslararası ekonomist ve stratejist Mete Akıncı'nın ifadesiyle BASEL-1 ile “bilginin serbest dolaşımı” sağlanmıştır.

Yıllar geçer, BASEL-1 yetersiz görülür, günün ihtiyaçlarını karşılamaz, BASEL-1 ile istenilen bilgi/sistem dünya genelinde oturtulmuştur. 2004 yılında BASEL-2 devreye sokulur. Yeni teknik kriterler getirir. Sermaye yeterlilik rasyosu formülü değişir. BASEL-2'yi sn. Mete Akıncı “sermayenin serbest dolaşımı” olarak adlandırmaktadır.

GATT, ticaretin serbestleşmesiydi. Şimdi ticaretle ilişkili paranın yani sermayenin serbest dolaşımı da, ticaretin bankacılık ayağı da BASEL-2 ile sağlanmaktadır.

Dünya bankacılık sistemini ve bunun araçlarını, örneğin “çek”i dünyada ilk olarak Tapınak Şövalyeleri bulmuştur, kurmuştur. İslamiyetin ve hatta Katolik Hıristiyanlığın “haram” olarak nitelediği faiz ve kredi sistemi protestanlar, evangelist protestanlar ve Yahudiler “helal” olarak görürler.

BASEL'ler ile aslında, bu “haram” bankacılık sistemin değiştirilmesinin, dünyada (belki) yeni bir bankacılık sisteminin keşfinin önüne geçilmiştir (bu asla bir aldatmaca olan “faizsiz bankacılık” sistemi demek değildir).

Bireyler için banka ile çalışmak artık elzemdir. Kredi kartları, “enflasyona karşı kalkan konumunda olan mevduat” ve A tipi B tipi fonlar, maaşların banka hesaplarına yatmak zorunda olması, bankaların hesap işletim ücreti olarak senelik 70-80 TL para kesmeleri... Banka, tasarruf mevduatı sahibine 1 birim faiz öderken, bu parayı 5 birim karşılığı kredi adı altında tefecilik mantığıyla kiralamaktadır ve bugün milyarlarca (eski parayla da söyleyelim, rakamın ciddiyeti anlaşılsın, katrilyonlarca) dolarlık kârlar elde edilmektedir.

Bu BASEL sistemleriyle bir banka, örneğin 3 milyar dolar senelik net kâr sağlarken, ertesi sene senelik net kârı 2 milyar dolara düştüyse, hemen uluslararası kriterleri sağlayabilmek için, kârını yine yükseltebilmek için, binlerce kişiyi işten çıkarabilmektedir. Halbuki 2 milyar dolar yada 1 milyar dolar bile, o bankanın sahibinin 777 sülalesinin 77 senelik hayatını idame ettirmesi için yeterli bir düzeydir. Bankanın, varlığını devam ettirebilmesi için de yeterlidir. Ancak BASEL'lerle, bu gibi düzenlemelerle “Paraya Tapanlar Topluluğunun” yöntemleriyle, insan değil para odaklı bir küresel finans sistemi oluşturulmuştur. Kredi borcunu ödeyemeyen binlerce insan intihar etse de.


Ve Tapınakçılar Dünya Ticaret Örgütü'nü Kurar...

Devam edelim. Bu BASEL-1, BASEL-2, GATT ve GATS antlaşmaları ile temelleri atılan Sistem'in para ayağı 1995 yılında Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) adıyla kurulmuştur. Bu öyle kapsayıcı ve kapsadığı alanda kişileri (gerçek ve tüzel) öyle mahkum edici bir yapıdır ki, DTÖ'nün dışında kalmak, dünyanın dışında kalmak anlamına gelmiştir. Çin bile bu yapının dışında kalamamıştır, 2001 yılında DTÖ'ne üye olmuştur.

Aslında bu tarihten sonra Çin'in küresel sisteme entegre ancak Sistem'e karşı büyümesi de başlamıştır. Rusya, DTÖ'ne girmek istemektedir, henüz üye değildir. DTÖ'nün genel merkezi İsviçre'nin Cenevre kentindedir.

GATT'ı BASEL-2 tamamlamaktadır demiştik. GATS, hizmetin ancak daha çok kamu hizmetlerinin taşeronlaşmasını, sözleşmeli memur sisteminin yerleşmesini ve bunun yabancılara açılmasını öngören bir antlaşmaydı. Bunun bankacılık ayağı da BASEL-3 ile gerçekleşecektir, BASEL-3 uzlaşısı devreye girmesi için hazırlıklara başlanmıştır, 2015 yılında resmen yürürlüğe girecektir. Mete Akıncı, BASEL-3'ü “bankacılık hizmetinin serbest dolaşımı“ olarak adlandırmaktadır.

Sizin Ziraat Bankanız 1500 personel alırken, Vakıfbankınız 600-1000 personel almışken, İş Bankanız ve diğer özel sektör bankalarınız fiilen büyürlerken, eleman alırlarken, aksine Citibank, HSBC gibi küresel bankalar Avrupa ve ABD'de binlerce çalışanının işine son veriyor. Bir ülke bankacılık sektöründe işe alım varken, Avrupa ve ABD bankalarında ise işten çıkarma var.

Sistem her açıdan sömürüyü hedefler. BASEL-3 ile, yabancıların Türkiye'de banka çalışanı olabilmesinin yolu açılıyor. Avrupa-Amerika'da bankalar işe alım yapıp, Türkiye'de işten çıkarmalar olsaydı, BASEL-3 dile getirilmezdi, bekletilirdi. Ta ki bugünkü gibi bir yapı ortaya çıkana kadar!


Piramidin Gözü Üstümüzde

Bretton Woods, doların rezerv para yapılması, sabit kur ve dalgalı kur, döviz ve altın piyasası ilişkisi, IMF, Dünya Bankası, GATT ve GATS antlaşmaları, BASEL-1,2,3 uzlaşıları, Dünya Ticaret Örgütü, OECD'nin yapısından ve 1944'ten bugüne küresel finansal ve ekonomik süreçten bahsetmeye çalıştım.

Dünyanın ekonomi politikalarını (maliye politikası ve para politikası kapsamında) tek tipleştirmeye çalışan, düzenleyen, yöneten, kontrol eden, yıkan ve yeniden inşa eden, sermayenin belirli ellerde toplanmasını sağlayan, dünya insanlarını belli kalıplar içine hapseden sistemdir bu, neo liberal ekonomi deniyor, vahşi kapitalizm deniyor. İdeolojilere göre, bu sistemin adı da değişiyor.

Asgari ücreti, çalışanın ve emeklinin sosyal haklarını, sendikalaşmayı ve sendikasızlaşmayı düzenleyen, yoksulluk ve yoksunluğu dünya insanlarının kaderi haline getiren ancak dünyamızın şuan temelinde yer alan sistemin kurumlarıdır bunlar. BM ve onun alt birimlerine yazımda girmedim. O da başlı başına bir konudur. Küresel soygunu düzenleyen birimdir. İşgalleri meşrulaştıran ve toplumların ve “saf” devlet yöneticilerinin gazını alan mekanizmadır. Bugün Somali açlıktan kırılırken, bu küresel sistemin kaymağını yiyen tabakada, tabaka tabaka yağlar oluşmuş, obeziteden kırılıyorsa, sebep bu sistemdir.

Bugün dünyada işgaller ve sözde devrimler yoluyla yeni bir paylaşım savaşı var, işgaller var, saldırılar var, savaşlar başlıyor, başladı. ABD, birkaç ay içinde Suriye'ye girecek gibi görünüyor. Askeri savaş varsa, aynı anda aslında bunun temelinde ekonomik savaşlar da var demektir.

1. Dünya Savaşı, benmerkezci bakış açısıyla, Osmanlı İmparatorluğu'nun kaynaklarının paylaşılması mücadelesiydi. İnsanları öldürüp, ülkeleri bölüp, ekonomik varlıklara el koyma mücadelesiydi.

2. Dünya Savaşı, büyüyen silah sanayinin ve gözü dönen devletlerin dünya varlıklarını işgali, Avrupa'nın kendi içindeki ekonomik savaşıydı, sermayenin yeniden şekillenmesiydi, el değişimiydi.

Bugün 3. Dünya Savaşı'nın yaşandığını görebiliyoruz, içindeyiz. Dalga dalga geliyor savaşlar, işgaller. Varlıkların paylaşılması, ele geçirilmesi söz konusu.

Ülkeler Sistem'e bağlanıyor, toplumlar amaçsız piyasa toplumlarına dönüştürülüyor.

Tek tişörtle üç televizyon kanalıyla çayı şekersiz içerek mutlu olan insanlara, dönüşümle ardından 30 tişört 30 televizyon kanalı yetmez oluyor (aptal kutusunun askerleri, orduları olduk). Çaydaki şeker, ikiye üçe çıkıyor. Çikolataların, glikozun, fruktozun sonu gelmiyor.

İnsan vücudundaki kanser hücreleri bu tip “yapay” şekerlerle besleniyor, insanlar değil toplumlar, yüzbinler kanser hastası oluyor, şeker hastası oluyor, ilaç şirketleri kanserli hasta başına yüzbinlerce dolar para kazanıyor, devletlerin sosyal güvenlik sistemleri çöküyor, hükümetler bu delikleri kapatabilmek için borçlanıyor. Sistem kendisini yeniden üretiyor.

Sürekli daha fazlasını isteyen, ulaşamayacağı varlıklara sahip olmak isteyen, piyango, futbol kumarı/iddaa/spor toto, para yarışmaları ve yolsuzluk ekonomisi hapsine atılan insanlar.

Sistem'e borçlanması için ve ömrü boyunca aslında Sistem'e çalışması için insanların ceplerine konulan kredi kartları, verilen “geleneksel krediler”, yeter ki borçlansın diye verilen bireysel ihtiyaç kredileri, taşıt kredileri, konut kredileri, tatil kredileri...

Borçlu, hasta, mutsuz ve kukla insanlardan oluşan hastalıklı toplumlar ve onların “sağlıklı değerlendirmeyle” seçtikleri(!) iktidarlar, şov hükümetleri, sözde demokrasiler...

Milyarlarca dolar kâr eden bankalar, finans şirketleri. Kârları yüksek gelince, bu bankaları alkışlayan toplumlar, mutlu olan “iktisatçılar”, uzmanlar. Ekonominin gidişatını banka kârlarıyla orantılı değerlendiren mantık.

Nerede gelir dağılımındaki adalet, nerede kayıt dışı ekonomiyle mücadele, nerede hakkıyla hak olanı kazanmaya çalışan helal peşinde koşan toplum, nerede %10'luk işsizlere %18'lik genç işsizlere çare bulacaklar? Ekonomiyi, para politikası ve fiyat istikrarı olarak gören bürokrasi, siyaset, finans sektörü ve küresel sistem.

Uzunca yazdım. Ben aslında piramidi ve piramidin üstündeki gözü anlatmaya çalıştım.



Not: Yazının 1. bölümünü http://www.guncelmeydan.com/pano/piramitteki-goz-kuresel-ekonomik-sistem-1-t29365.html adresinden ya da http://www.tevfikbir.com 'dan okuyabilirisiniz.



Tevfik BİR / 6 Eylül 2011
www.tevfikbir.com

Re: Piramitteki Göz - Küresel Ekonomik Sistem 2

İletiGönderilme zamanı: Çrş Eyl 07, 2011 19:37
gönderen Tevfik Bir
Bir Ekonomik Tetikçinin İtirafları


Re: Piramitteki Göz - Küresel Ekonomik Sistem 2

İletiGönderilme zamanı: Cmt Eyl 10, 2011 11:55
gönderen Vatankalbimde
Sayin Tevfik Bey, Umarim mutevazi yazimi SIKILMADAN sonuna kadar okursunuz.

Bu yazi dizinizi merakla okudum. Sizi kutlarim, Allah insallah daha bircok yazilar yazmaniza yardimci olsun. Ben Allah nasip etti dunyanin bir cok ulkesin de ekonomist olarak calistim. Sizden bazi konulari da bu yazi dizinize eklemenizi rica ediyorum.

1) Keynes ten bahsetmissiniz. Bu Keynes eugenics lerin en ileri gelenlerindendir. Bu dusun ce sistemi Malthus ve tum bilgilerini Malthus tan calan Darwin zamanlarin da kokleri atilmis ve kisacasi dunyada ki kaynaklar aritmetik sekilde buyumekte fakat nufus geometrik olarak buyumekte, dolayasiyla nufus kontrolu yapilmali, yani guclu var olmali, zayif oldurulmeli uzerine dayanmaktadir. Iste O goz bir cok seyin sembolu oldugu gibi bunun da semboludur. Yani guclu yasayacak, zayif, bir takim ic savaslarla, aclikla oldurulecektir. Bugun afrika da, ya da arab yarim adasinda ki katliamlarin bir sebebi de budur.

Sizden ricam, bu konuda da guzel bir yazi yazarak cok degerli guncel meydan okurunu aydinlatmaniz.

2) O goz en temilin de Federal Reserve Bank (FED) in simgesidir. Bugun Amerika hukumetinin para basma gibi bir yetkisi yok. Herseye FED karar veriyor, Bu FED 12 katmandan olusmakta ve ozel bir kurum, hisse senetleri var, ve bu hisseleri avrupali bankerler, kraliyet ailesi etc gibi "ELITLER" ellerin de tutuyorlar. FED Amerikaya borc veriyor, olay soyle oluyor, Amerika diyor ki benim paraya ihtiyacim var, FED diyor tamam basayim vereyim (basilan da bir para yok, her sey elektornik ortam da oluyor, yani SANAL PARA) FED de diyor sen de bana bono ver. Diyelim FED Amerikan hukumetine 1 milyar dolar verdi, ama ayni zaman da onun faiz odemeleri icin para basmiyor, 1 sene sonra Amerikanin FED e borcu oldu diyelim 1.1 Milyar dolar, ama piyasa da saadece ilk olarak verilen 1 Milyar dolar var. Bugun Amerika'nin borcu 14 trilyon dolar, bu faizleri de kapsiyor, ama piyasa daki tum dolarlari toplasan toplam yaklasik olarak $7 Trilyon yoktur, yani borcun yarisi. Yani artik Amerika nin borcunu odemesi matematik olarak mumkun degil, cunku faiz odemesinin parasi basilmadi. Benim kredi kartlarina bagimli olmus vatandasim unutmasin, kredi kartin dan harcadigi her lira sahip olmadigi para ve bir BORC. Bu borcun faiz odemesi icin para basilmadi, yani vatandas A kredi karti borc ve faizini tamamen odeyince, Vatandas B icin borcu odeyecek para piayasada kalmiyor, yani Vatandas A hic farkinda olmadan kendi kardesi olan vatandas B yi daha cok borc altina sokuyor. Odenmemis borcun uzerine daha cok faiz bindiriliyor. Bu igrenc bir duzen. Iste piramitte ki goz bu. Iste benim yuce Rahman'im bu tefeciligi bundan yasakladi, Benim Rahman'im bu ekonomik adiligi en iyi bilen ve kulunu bu pislikten en cok korumak isteyendir. Tabi burada enflasyona uygun oranda isletilen faizden bahsetmiyorum.

Simdi diyelim ki FED 100 dolar basti, bu para piyasaya suruldu, fakat bu para bankacilik sistemin de 1000 dolar oluyor, cunku Bankalar saadece %10 rezerv tutma mecburiyetin de hatta bu %0 a bile indi, Banka $100 dolari A ya borc veriyor ve faiz aliyor, A goturuyor bu parayi baska bankaya yatiriyor, O baska banka parayi B ye borc veriyor faiz aliyor, B goturuyor baska bankaya veriyor, ama ortamda basilmis saadece $100 var, tum bu faizlerin reel paralari basilmadi. Bu boyle surup gidiyor, Sanal ekonomi, HOKUS POKUS ILE 100 DOLAR OLDU 1000 DOLAR. Bu yolla bankerler Amerikan calisanini, benim vatanim da da kerdi karti bagimlisini kole gibi calistirip tum vergileri faiz olarak ceplerine indiriyorlar. Isin komik olan tarafi da, Amerikan hukumetinin asla FED i denetleme yetkisi yok. Yani FED para basip yandasi sirketlere 0 faizle borc verse, hukumetin haberi bile olmuyor, ve bu oldu, Trilyonlarca dolar kuresel sirketlere verildi, kimsenin haberi olmadi (kaynak isteyene kaynak gosterilecektir). Sonra iste ulkelerin ordulari baska ulkelerin kaynaklarini somurmek icin savaslara gonderiliyorlar. Orta dogunun petrollerine goz dikiliyor. Iste piramitte ki goz bu.

Bu sistem Avrupa birligi ile Avrupa merkez bankasi kurularak Avrupa dada uygulaniyor. Bu yuzden Avrupa ulkelerinin borcu var, para basma yetkisi yok. Bono verip borc aliyorlar. Bu faiz problemi orada da oluyor, tum Avrupa halkinin kazanclari vergileri faiz olarak hoooop bankerlerin cebine.

Bizim saflar da hala Avrupa birligi deyip duruyorlar. Eh be kalin kafali bati yandaslari, canim ulkemin milli olan herseyi elinden alindi, bir de milli kalan Turk Liramiz dami elimizden alinsin?

Cok degerli Tevfik Bey, ben SINIRLI yazma yetenegim ile konuya giris yaptim, Daha cok teknik ve detayli anlatirim ama edebi yetenegim sizin kadar mukemmel degil. Lutfen bu konuda da soyle cok guzel bir yazi yazarak sayin halkimiza konuyu aciklayiniz. UMARIM BU YAZIYI OKUDUKTAN SONRA KREDI KARTI BAGIMLILARI PARA HARCAMADAN ONCE IKI KERE DUSUNURLER.

Re: Piramitteki Göz - Küresel Ekonomik Sistem 2

İletiGönderilme zamanı: Cmt Eyl 10, 2011 17:56
gönderen Tevfik Bir
Sayın Vatankalbimde.

Bu samimi ve bilgi dolu yazınız için teşekkür ederim.

Haklısınız, bahsettiğiniz konulara da girmek gerekiyor. FED'i kuranları, FED'i fonlayanları, sanal ekonomik sistemi, mevduat sistemiyle aslında kişilerin emekleri sonucunda kazandıkları paraları kendi elleriyle bu paradan adeta vazgeçer gibi küresel bankerlerin kullanımına sunduğunu bunun matematiksel olarak da ispatlanabileceğini, 1 dolardaki işaretleri ve daha pek çok şeyi anlatmak gerekli. Umarım başka anlatanlar da olur. Ne kadar çok kişiden bu gerçekler duyulursa, o kadar çok kişi bilgilenir.

Bundan sonra, "Bu Sonbaharda Karayılan ve Kandil Ekibi Yakalanacak" makalemin sonunda bir not olarak belirttiğim Suriye konusundaki makalemi yayınlamam gerekiyor. Ancak yakın bir süreçte bahsettiğiniz konuları anlatmak gerek.

Saygı ve sevgi.

Tevfik BİR

Re: Piramitteki Göz - Küresel Ekonomik Sistem 2

İletiGönderilme zamanı: Pzr Eyl 11, 2011 4:51
gönderen Vatankalbimde
Cok sayin Tevfik Bey

Tesekkur ederim, dediginiz gibi ben de bilgilendirmeye calisiyorum, ama sizin yazilariniz daki edebi guzellige ulasmam mumkun degil o yuzden isi bilenine birakmak en guzeli.

Bakin gecenler de 36 yasinda adamim neredeyse aglayacaktim. Turkiye Cumhuriyetinin koskocaman basbakani, hayatin da topa vurmaktan baska bir becerisi olamamis Alex e diyor gel Turk vatandasi ol, ve bu koskocaman Basbakan Alex tarafindan red ediliyor. Ve buda her gazetenin bas sayfasin da. Herkes Alex e karsi super bir anlayisli tutum var. HADI ORDAN DEYIN ATIN ONU ULKEDEN. HAGI denen zibidi benim canim Turk Milletimi hirsizlikla sucladi, ve bu serefsiz hala Turkiye de is bulabiliyor. Bu ne onursuzluktur. Bu kadar ucuz mu benim CANIM TURK VATANDASLIGIM.

Allah a cok sukur ulkem de hala sizler gibi vatanini seven TURK MILLIYETCISI insanlarimiz da var, iste bizlere bu umut veriyor.