1. yüz (Toplam 1 yüz)

Türkiye'de Demokrasinin Sonu (Çeviri: Asaf ATAMAN)

İletiGönderilme zamanı: Pzr Şub 19, 2017 16:20
gönderen Tevfik Bir
Yazar dostum Asaf Ataman'a binlerce teşekkür...

Küresel Sistem'in Türkiye karşıtı aktörlerinden gazeteci Dexter Filkins'in yazısını harika biçimde çevirip bana verdiğinde, bunu mutlaka yayınlamalıyız dedim, sağolsun kabul etti.

Küresel Sistem penceresinden gerçekleri kimi zaman çarpıtarak ve Türkiye'nin terörle mücadelesine karşı duruşuyla gündeme bakan Filkins, Türkiye ve ortadoğu uzmanı, sahada çalışmış, çatışma alanlarında istihbari gazetecilik yapmış The New Yorker gazetesi yazarı. Yazıları takip edilen, etkisi büyük bir yazar.

HDPKK'yı demokrasi çerçevesinde gören, Erdoğan'ın diktarörlük yolunda ilerlediğini niteleyen, arkadaşı gazeteci Ahmet Şık hakkında anısını anlatan yazar, bakalım Türkiye hakkında neler diyor.

Batı ve gelişmiş ülke yönetici ve toplumları üstünde etkisi büyük, bizim için "herif" niteliğindeki bu adamları okumalıyız ki bilmeliyiz, ne düşündüklerini ve ne yapacaklarını öngörebilmeliyiz, tedbir almalıyız...
Tevfik BİR

------------

Türkiye'de Demokrasinin Sonu - Dexter Filkins
The End of Democracy in Turkey - Dexter Filkins (The NewYorker)

İstanbul'daki yeni yıl saldırısının ardından, Türkiye'de demokrasi muhtemelen bir ölüm sarmalına girdi. Konu(gündem) saldırının kendisi değil, bu duruma gelinmiş olması kötü.
Yeni yılda yalnız ve silahlı bir adam eğlenmeye gelen insanlarla dolu olan Reina gece kulübüne giderek silahıyla 39 kişiyi öldürdü ve onlarca kişiyi yaraladı(...) IŞİD, saldırının "dönek Türkiye hükümeti"nin Suriye'de IŞİD'e karşı yürüttüğü hava saldırılarına ve askeri operasyonlara misilleme olarak gerçekleştirdiğini belirtti.

Eğer saldırı münferit bir olay olsaydı, muhtemelen Türk toplumu daha az etkilenirdi. Fakat bu Türk devletine karşı yapılan şiddetli saldırılar - ki bu saldırıları Türk demokrasisini ciddi şekilde baltalayan misilleme niteliğindeki kapsamlı tedbirleri harekete geçirdi- serisinin sonuncusuydu.

Temmuz ayında meydana gelen (...) darbe girişimi başarısız oldu ancak 265 insan öldürüldü. Dosdoğru bir casus filminden gibi görünen detaylar gösteriyor ki, darbecilerin çoğu, gönüllü sürgünde olarak Pennsylvania'nın kırsalında yaşayan bir müslüman Fethullah Gülen'in takipçileriydi. Kanıtlar üzerinden de göründüğü kadarıyla, Gülen'in takipçileri (müritleri) denen kişiler bu komplonun arkasında olabilir, Erdoğan da bunu demokratik muhalefetten kurtulmak için Türk toplumunda tasfiye başlatma bahanesi olarak kullandı. Bazıları Kürt ayrılıkçılar bazıları da IŞİD yanlıları tarafından yapılan diğer saldırılar da ancak ve ancak Erdoğan'ın yasaklarının (baskılarının) meşrulaşmasını kolaylaştırır.

Kesin rakamlar bulmak mümkün ancak Temmuz'dan beri binlerce sivil tutuklandı ki bunların çoğu değilse de önemli bir bölümünün Gülen, IŞİD veya Kürt militanlarla aşikar bir bağlantısı yok. Bunun yanı sıra yüz binlerce insan işlerinden ya atıldı ya da açığa alındı. Tutuklananlar arasında üniversite akademisyenleri, bürokratlar, demokratik muhalefet liderleri ve gazeteciler var. Gazetecileri Koruma Komitesi'ne göre Türkiye'de en az 81 gazeteci cezaevinde ve yüzden fazla yayın kuruluşu kapatıldı.

Geçtiğimiz hafta, Türkiye'nin en korkusuz araştırmacı gazetecilerinden biri olan Ahmet Şık tutuklandı ve açık bir şekilde alıkoyuldu. Türkiye hükümeti Şık'ı attığı tweetler nedeniyle terör propagandası yapmakla suçluyor. 2010-2011'de 1 yıl hapis yatan Şık'ın, Erdoğan'ın en önemli dostu olan Gülen ve takipçilerinin gizli aktivitelerini içeren araştırmasının yayımlanması Türk yetkililer tarafından bariz (fakat sonuçsuz) bir şekilde durdurulmaya çalışılmıştı.

Ahmet Şık'ı geçtiğimiz Ağustos ayında tasfiyeler başladıktan sonra son gördüğümde, Erdoğan'ın kendi kurallarına ayak bağı olan her şeyi kaldırmayı amaçladığına dair şüpheleri olduğunu söylemişti. Ayrıca, "Sanırım çok yakında beni de tutuklayacaklar" da demişti.

Erdoğan mutlak bir şekilde diktatörlüğe gittiği gibi, kendisi aynı zamanda bir NATO üyesi ve İslam dünyasının en güçlü seküler (laik) devleti olan Türkiye'yi Batı'dan uzaklaştırdı. Erdoğan kamuoyunda İslami yaşam etkisini arttıran bir takım önlemler aldı, Hükümet tarafndan atanan Müslüman din adamları vaazlarında yılbaşı kutlamalarının "diğer kültürlere diğer dünyalara" ait olduğunu söyledi.

Türk hükümetinin IŞİD politikası da aynı şekilde kıvranıyor. 2011 yılında Suriye diktatörlüğüne karşı başkaldırılar başladığında Erdoğan, Suriye Devlet Başkanı Esad'ın düştüğünü görmek için çok azimliydi. Bu nedenle Türkiye sınırlarını açarak binlerce cihadistin Suriye'ye girmesine izin verdi. 2015 sonunda Başkan Obama'nın da teşvikiyle Erdoğan nihayet IŞİD'e karşı koalisyona katıldı; dolayısıyla grupların öfkesi Türk devletine karşı yönelmeye başladı. Fakat Türkiye'nin liderleri, aşırılık yanlılarının sınır ötesinde ve Türkiye içinde yükselişin sorumluluğunu taşıyor. Türkiye içerisinde yıllarca faaliyet göstermesine izin verilen IŞİD, şu anda orada çok iyi yerleşmiş durumda.

Yeni yıl saldırısının akabinde Erdoğan vatandaşlarından sakin kalmalarını istedi. Erdoğan, "Ulus olarak soğukkanlılığımızı koruyacağız, birbirimize daha yakın duracağız, bu topraklarda kirli oyunlara asla izin vermeyeceğiz" dedi.
Keşke Erdoğan kendi tavsiyesini takip edebilseydi..!

Çeviri:
Asaf ATAMAN
Orijinali: Dexter Filkins / The New Yorker / 03 Ocak 2017
http://www.newyorker.com/news/news-desk ... -in-turkey