1. yüz (Toplam 1 yüz)

“İslam’ın İsmi, Müslüman’ın Sadece Cismi”

İletiGönderilme zamanı: Sal Şub 14, 2012 12:47
gönderen bezgin
“İslam’ın ismi, Müslüman’ın sadece cismi” / Prof. Dr. Mehmet YUVA


Resul-i Ekrem Efendimiz: “Bir gün gelecek İslam’ın ismi, Müslüman’ın sadece cismi kalacaktır” demişti.

Araştırmacı, yazar Ihsan Eliaçık: “ Ehlisünnet ve'l cemaat, ehl-i mülkiyet ve şatafat oldu. İnşaat ya Resulullah diye kibir kuleleri dikiyorlar…

Irak'ta ölen 1.5 milyon Müslüman’dan haberin var mı? Dünyanın ezan okunan yerlerine bomba yağdıranlar senin neyin oluyor? Model ortağın mı?” deyince kıyameti kopardılar.

Ülkemizde “mütedeyyin” vatandaş yetiştirmek istiyorlar. Mütedeyyin olmak, gelenek-görenek veya sosyolojik-dini ritüeller ile bir tur fiziksel veya ruhsal mastürbasyona haiz olmak değildir. Semavi dinlerin ortak paydasında, yalan ve talan politikalarından uzak durmak baba ilkedir. İslam Dini’nin omurgasını anti-tekelcilik teşkil eder. Özetle, Allah’ın insanoğlunun hizmetine sunduğu nimetlere tekelci bir hegemonya ile musallat olmamaktır. Siyasi-iktisadi saltanatımı korumak ve daim ettirmek için bütün yollar mubahtır formülü İlahi değil iblisidir. İslam dininde hinlik, gaddarlık, nankörlük, fitne-fesat zulümdür. Komplo kurma, karalama, tehdit, terör, şantaj İslam dini’nin lanetlediği davranışlardır. Düşman ile savaşırken Müslümanların yalan, hile, düzenbazlık, rüşvet, aldatma araçlarına başvurabilirler terbiyesi ilahi değil, Resul-i Ekrem efendimize ve sevdiklerine karşı savaşan tekelci Abu-Sufyan ve Uhud muharebesinde Hz. Hamza Efendimizin ciğerini yiyen karısı Hint, çocukları Muaviye ve oğlu Yezid ile günümüz çember sakallı veya jöleli İblis tayfasının yalan terbiyesidir.

Akademisyen Davutoğlu, katil, yalancı, soykırımcı, talancı, fitneci, işgalci ve İslam düşmanı ABD , AB devletleri ve obezite Krallıkları ile istişarelerde bulunarak dünya’ya adil düzen ve özgürlükler getirmek isteyenlerden. Davutoglu’nun ABD ziyareti yandaş medyada ballandıra ballandıra anlatılıyor. George Town Üniversitesi’nde öğrencilere konuşma yapmış. Bilmem hangi senatör ve yetkili ile görüşmüş. İngiliz Kraliyet ailesi ile görüşen Cumhurbaşkanı Abdullah Bey’i de Hollywood yıldızı gibi parlatmışlardı. Yarabbi, nedir bunlardaki bu kompleks!. Sanırsınız, Türkiye ürünleri ABD pazarını istila etmiş, ABD’ye ihracat patlaması yapmışsınız da, bir övünme bir kibir ancak bu kadar olur. Irak’ta yüz binlerce Müslüman katledilirken, Tel-Affer Türkmenleri ezilirken siyasi rant peşinde kosanlar, bu katliamları eleştirmeyenler, Suriye için demokrasi, insan hakları, özgürlükler istiyorlar. Amenna, Suriye Halkı’nın hakli taleplerini yüksek sesle dillendirelim. Filistin’in, Afganistan’ın, Irak’ın, Libya’nın, Bahreyn’in hesabını kim soracak? Peki, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin Suriye için oylama yapacağı gün dünya kamuoyunu yanıltmak için ortaya konulan çirkef senaryoların ve o gün silahlı çetelerin elinde mevcut olan ve en kötü işkence metotlarına maruz kalmış rehineleri oldurup, El-Cezire TV’ye servis eden ve utanmadan bunların devlet tarafından katledilen vatandaşlar olduğunu söyleyenlerden, dünyadaki her şeyi unutup 24 saat Suriye yalanları pazarlayanlardan, sadece farklı bir mezhebe mensup oldukları için tecavüze maruz kalan onlarca kadının, rehin alınıp vahşi hayvanların bile yapmayacağı işkencelerle öldürülen, boğazları kesilip Asi nehrine atılan, Cisr el-Shugur’da katledilip, toplu mezarlara gömülen, üniversitelerde katledilen, Cumhuriyet Müftüsü’nün gencecik oğlunun canı, tahrip edilen trenlerin, petrol boruların, kurşunlanan otobüslerin, yargısız infaz edilen idamların, yakılan bombalanan kamu kuruluşlarının, rehin alınan mal ve mülkleri talan edilen vatandaşların, muhtelif kentlerde en son Sam ve Halep’te patlatılan bombaların aldığı canların, ülkeyi silah, uyuşturucu ve farklı ülkelerden devşirilen paralı lejyonerler sahasına dönüştürenlerin hesabini kim verecek?

Özel uydu telefon faturalarınının yabancı devletler tarafından karşılandığını böbürlenerek herkesle paylasan Yeni Şafak gazetesi mensubu Çetin Çetiner ile Türkiye-Suriye Dostluk Komitesi’nin senelerdir ortaya koyduğu Türkiye-Suriye halkının dostluğunu, ve sadik işbirliğini hedefleyen, olumlu ve adil çalışmalarını karalamak için uydurulan sahte haber dosyalarının sunucusu Fatih Tezcan gibi gazeteci kılıklı yalancıların, iftiracıların ve bunları teşvik eden Suriye ve bölgemiz cahili müfterilerin yarattığı tahribatın hesabini hangi yargı ne zaman soracak? Mütedeyyin yetiştirecek terbiyenin alfabesi bu soru ile başlamalı. Her şeyden evvel, çuvaldızı başkalarına saplamadan, önce iğneyi kendimize batırmasını öğrenelim. Televizyon ekranlarından kamuoyuna Suriye ve Arap dünyasında hasıl olan gelişmeler hususunda yalan ve zehir enjekte edenlere, Mehmet Akif Ersoy’un uyarılarını bir kez daha hatırlatalım:

Türk Arapsız yaşamaz, kim ki yaşar der delidir,
Arab’ın, Türk ise hem sağ gözü, hem sağ elidir.
Veriniz baş başa; zira sonu hüsran-ı mübin,
Ne hükümet kalıyor ortada, billahi ne din!



Prof. Dr. Mehmet YUVA,13.02.2012