1. yüz (Toplam 1 yüz)

Bir Acayip Rejim / Prof. Dr. Mehmet YUVA

İletiGönderilme zamanı: Prş Nis 25, 2013 17:54
gönderen Erhan Sandıkçı
Bir Acayip Rejim
Resim

Ülkemizde bir acayip rejim var. Ve söylemlerine acayip Fransız kaldık. Yılmaz Özdil makalesinde bu garipliğin sosyolojik boyutuna dikkat çekti. Kene tarafından ısırılan ve hayatını kaybeden 74 yaşındaki bir kadının ölümünü “artan fahişeliğe” bağlayan AKP rejiminin ürünü olan anlayışları teşhir etti. Bu acayip rejimin borozanlığını yapan ve yandaş bir gazetede köşe kapmış olan Hilal kaplan adında biri, İran'da hasıl olan doğal bir felaketi “Allah'ın gazabına” tefsir etmesi bu acayip rejimin tehlikeli konumuna bariz örnektir. ABD ve Batı ülkelirinde yaşanılan doğal felaketleri “allahın gazabı” olarak telakki etmeyen Hilal kaplanların iman ettikleri “Tanrı”da bir o kadar acayip.

Bizim acayip rejimin, Suriye boyutu ile alakalı yönü de daha bir acayip. Suriye devletinin resmi başkonsolosluğu faaliyetlerini İstanbul'da resmi olarak halen sürdürürken ve resmi bayrağı İstanbul semalarında dalgalanırken, bizim acayip rejimin talimatlarıyla Çanakkale şehitliğinde yapılan anma töreninde Fransızların Suriye’yi işgal ettiği dönemde Suriye için uygun gördüğü ve bugün Suriye muhalefetinin kullandığı bayrak temsil ediliyor.

İstanbul Gümrük Muhafaza Kaçakçılık ve İstihbarat Müdürlüğü’ne 20 Nisan’da yapılan bir ihbarda, Libya bayraklı Al Entisar adlı gemide, silah ve patlayıcı madde bulunduğu bildiriliyor. Yapılan incelemede geminin Gemtiş tersanesine Malta’dan bakım amacıyla boş olarak geldiğinin bildirildiği belirleniyor. Geminin Libya’ya gidişi için işlem yapıldığının da tespit edilmesi üzerine, İstanbul Gümrük Muhafaza Kaçakçılık ve İstihbarat Müdürlüğü ekipleri geçtiğimiz Pazar günü Libya bayraklı 57 metrelik gemiye operasyon düzenleniyor. Geminin gizli bir bölümünde binlerce mermi ve farklı türlerde silah yakalanıyor. Geminin iki mürettabatı tutuklanıyor.

Şimdi bu acayip rejimin marifetini alkışlayalım mı? Yoksa hafızamızı tazeleyip yapılanın ne kadar acayip bir iş olduğunu mu sorgulayalım? Libya bayraklı El Entisar gemisi kısa bir müddet önce İskenderun limanına uğramıştı. Yerel kaynaklar ve basın geminin 400 ton dolayında ağır silah, füze ve askeri mühimmat taşıdığını ve bu silahların Suriye’ye götürülmek üzere taşındığını iddia ettiler. İç ve Dış İşleri bakanlığı konuyla alakalı tekzip açıklamaları yaptılar. Geminin “insani yardım malzemesi” taşıdığını ifade ettiler. Suriye’de onlarca Libyalı terörist çatışmalarda aktif durumda. Kaddafi’ye karşı Libya’da kullanılan Batı ve Doğu menşeli silahların Suriye’de kullanıldığı tespit edildi.
Suriye'de yaralanan Libyalı bir “kahramanı” hastanede ziyaret eden Sayın Erdoğan Libyalı tarafından başından öpülüyor. El Entisar gemisi Libya’dan Erdoğan'ın “kahramanlarına” sürekli “malzeme” taşıyor. Limanlarımıza sık sık uğruyor. Ama bizim acayip rejim el Entisar’ı sürekli aklıyor, acayip rejimin yandaş medyası olaya daim Fransız kalıyor. En nihayet Suriye’de yaşanılan hadisenin “devrim” olmadığı, eşkıya sürülerinin talan ve yıkım icraatları çok aşikar olunca ABD “zorunlu” olarak bu gruplarla arasına mesafe koyduğu esnada bizim acayip rejim, Amerikayı yeni keşfetmiş acemiler misali, el Entisar gemisine karşı sağladıkları “zaferi” pazarlıyor.

Yandaş medya geçen gün, acayip rejimin hudutta Suriye’ye sokulmak üzere gönderilen bir kamyonette silah ele geçirdiğini böbürlenerek anlatıyor. Yandaş medya, acayip rejimin sınırlarımızı kevgire dönüştürdüğünü, 7 düvelden devşirilmiş yobaz-bağnaz “mücahitlerin” giriş çıkışlarına göz yumduğunu, ağır silahların, füzelerin, tankların, seyyar hastanelerin, talan edilen malların hudutlarımızdan sorunsuz girip çıktığını, kelle koparan, işkence eden, katliam yapan, rehine alan, terör estiren, Suriye halkının petrolünü, buğdayını, pamuğunu, fabrikalarını, ilaç depolarını, tarihi eserlerini, yağını, fıstığını soyan, kadınlara tecavüz eden, mezhep düşmanlığı yapan, din adamı, öğrenci ve bilim adamı katleden dünya mafyasının taşeronlarına sağladığı destek ve yataklığın sorumluğundan bu şekilde aklayacak... Çağımız acayip rejimin acayip “devrimlerine” mazhar oluyor.

Cemal Temele sormuş: İnsanlar mı daha akıllı, hayvanlar mı? Temel: Elbetteki, hayvanlar daha akıllı, cevabını vermiş. Peki neden, demiş Cemal. Temel, gerekçeyi şöyle açıklamış: Bizim karabaş benim ne söylediğimi anlıyor. Ama ben onun söylediklerinden hiç bir şey anlamıyorum.

Velhasıl bu rejim bir acayip... halen yaptıkları ve söylediklerinden hiç bir şey anlamayanlar olabilir ama biz elşefaat ya Allah yerine elinşaat diyen bu acayip rejime hiç Fransız değildik....


Prof. Dr. Mehmet YUVA, 25 Nisan 2013