1. yüz (Toplam 1 yüz)

Bir Polis Şehit Oldu Diyeler... / Figen ÖZEN

İletiGönderilme zamanı: Cmt Oca 19, 2013 23:33
gönderen NİLGÜN BAŞTUĞ
Bir Polis Şehit Oldu Diyeler...

Üç kadın...
PKK'nın karapara aklayıcısı, uyuşturucu trafiğinin baş aktrisleri, Paris'te ki Kürt Enformasyon Merkezi'nin görevlisi üç kadın, üç üst düzey görevli Sakine Cansız, Fidan Doğan ve Leyla Söylemez öldürüldü. Kimin tarafından?
Henüz belli değil...

Bu üç kadının öldürülmesi ile birlikte, Türkiye'de kıyametler kopmaya başlamış, en siyasetin zirvesinden tutun, "Ana Muhalefet Partisi Genel Başkanı"na kadar aklınıza kim gelirse, son derece üzgün bir çehre ile tv ekranlarında boy göstererek bu "vahşi cinayet"i kınamışlar, robotlaştırılmış beyinlerinin tetiklediği ağızlarından dökülen sözcükler, elbette ki tarihe not düşürülmüştür.

"Bu cinayetler İmralı sürecini sekteye uğratmasın!"

Mehmetçiğin kanına batırılmış kalemlerle, bu süreci götürmeye niyetli olan zihniyet ve onların tüm kalemşörleri "ne pahasına olursa olsun, terör bitsin" düşüncesiyle İmralı'ya taviz vermeye devam etmişlerdir.

Habur, Oslo mutabakat ve müzakerelerinde ve sonrasında dikkati çeken tek şey PKK/BDP'ye verilen ödün veya ödüllerdir. Bölücülerin son istekleri de yerine getirilmiş Öcalan siyasi muhatap, çözümcübaşı kabul edilerek "İmralı Görüşmeleri" başlatılmış, iktidarın emir ve talimatlarıyla " Devlet"in memurları bu sürece dahil olmuşlardır.

Rezaletler perdesi birbiri ardına kalkmaya başlamış, gerçekler alaca karanlıkta tek tek ortaya çıkmıştır.

"Bu bölge PKK'dan sorulur:" Osman Baydemir...

Neden Diyarbakır?

Neden üç kadın teröristin cenazesi Diyarbakır'a getirilmiş ve adeta tören düzenlenmiştir?

* Cenazede polis yoktu... Polis olayı uzaktan ve havadan takip etmekle yetindi...

* Türk'ün kanına ekmek doğrayan bölücü örgüt PKK'nın üst düzey yöneticisi üç kadının cesedi kamuya ait Diyarbakır Büyükşehir, Ergani ve Nusaybin ilçe belediyelerine ait cenaze arabalarıyla taşındı.

* Cenazeler özellikle Diyarbakır'a getirilerek, üç PKK'lı için tören yapılmasına göz yumuldu.

* Binlerce kişi, bölücü örgüt lehine propaganda yaptı.

* Tören ve hatta Diyarbakır AKP il binasının güvenliği BDP'nin tayin ettiği kimdir, nedir bilinmez kişiler tarafından sağlanmıştır!..

* Ve en önemlisi PKK'lıların cenazelerinin morguna konulduğu hastanenin bayrak direğine, ne idüğü belirsiz üç renkli bir bez çekilmiştir.

En ufak bir başkaldırıda kendi vatandaşına "biber gazı, tazyikli su, cop"u layık gören devlet adeta geri çekilmiş, sözde "barış çığlıkları" atan leş akbabalarının çığırtkanlıklarına sessiz kalmayı yeğlemiştir.

Diyarbakır bu zelil törenle bir kez daha CIA'nın çetecilerinin esiri olan işbirlikçilerin eliyle, "Büyük Kürdistan"ın başkentliğinin provasını yapmıştır.

Beyaz kaşkollü sahte barışçılar dillerine hakim olmamış, söylemleriyle gerçek niyetlerini de ifade etmiştir.

"Yok etmek istediğiniz irade Paris'ten, buraya sel gibi aktı." BDP EŞbaşkanı Demirtaş...

"Kürt halkı özgürlüğüne kavuşana kadar barış yürüyüşümüz devam edecektir." Osman Baydemir...

"Kandil bombalanıyor. Hem barıştan söz edeceksin, hem de Kürtlere bomba yağdıracaksın!..." Ahmet T... (!)

Gördüğünüz gibi bu cenazeler bahane edilerek, doğrudan doğruya bölücülük propagandası yapılmıştır. Dr. Frankeştayn elinde bir divit ve bir kağıtla beklemektedir. Sanal olarak komaya sokulan Türkiye'nin ölüm raporunu, divitinin ucunu, hokkadaki Türk batırarak yazacaktır.

Ankara'da ki gazilerini " güvenlik" gerekçesiyle engelleyen iktidar, sağır sultanın bile duyduğu gerçeği görmezden gelmektedir.
Kahramanmaraş, Tunceli ve Mersin'e gömülecek cesetlerin Diyarbakır'a getirilmesinin tek anlamı o kentin başkent ilan edilmesidir. Ve hatta bu üç PKK'lı kadının cesedinin Türk topraklarına getirilmesi "Habur Otobüsü" rezaletinden de ötedir.

Devlet, terör örgütü karşısında çaresizliğini mi ilan etmiştir?
Veya CIA çetecilerinin THİNK/THANK kuruluşlarına iktidar uğruna verilen sözlerin diyetini ödeme zamanı mı gelmiştir?
Diyet Türkiye midir?

" Bu halk, İmralı'da Öcalan'ın arkasındadır."
"Yaşasın halkların kardeşliği!"

Adeta devlet desteği ile yapılan cenazede atılan sloganlar, amacın sadece bölücülük olduğunun aynaya yansıyan çıplak gerçeğidir.

Bu memlekete "OĞUL" verenler, şehit edilen askerini, polisini, öğretmeni, molotof kokteyli ile yanarak can veren Serap'ı unuttunuz mu?

Mustafa Kemal'in Türk milleti ile birlikte kanla, irfanla ve devrimle kurduğu "KİMSESİZLERİN KİMSESİ" Türkiye Cumhuriyeti Devletini böylesine yokluğa mı terk edeceksiniz?

Onlar "Diyarbakır'da hayatı durdurun" dediler ve Diyarbakır'da hayat durdu...

Cenazelerin Türkiye'ye getirildiği gün, PKK'nın şereften yoksun bölücüleri bir polisimizi şehit etmiştir. Hangi devlet görevlisi, PKK'lı kadınların ardından ifade ettiği derin üzüntüyü, yiğit polisimiz için de yinelemiştir?

Askerinin, polisinin ardına düşmeyecek ve onları kimsesiz mi bırakacaksınız?

"BİR POLİS ŞEHİT OLDU DİYELER..."
Yeniçağ gazetesinin manşeti Türk polisine, şehit vatan evladına iktidarın gösterdiği değerin ifadesidir.

Türk milleti bu rezalete, oynanan bu oyuna rıza göstermek zorunda değildir. Yapılmak istenen "Büyük Fotoğraftaki Küçük Kareler"le Türk milletini sürece, kimliksizliğe ve vatanın bölünmesine alıştırmaktır. Yavaş, yavaş sindire, sindire...

Vatan toprağı çığlık atmakta ve bağrına sokulmuş pislikleri, çomakları fırlatıp atmak için sarsılmaktadır.

Ama birileri bu çığlığı duymamakta, alanlarda boy göstermek için bir başka millî bayramı beklemektedir.

Bu çığlığı duyun ve tüm Türkiye'de hayatı durdurun! Aksi takdirde Türkiye musalla taşına yatırılacaktır.

Yoksa hep "bir Mehmet, bir polis şehit oldu" denilecek, şeref yoksunları Türk bayrağını gözünüzün içine soka soka yakacaktır!..


Siz de seyredeceksiniz!
Unutmayın; artık devlet de, millet de, önder de ve dahi Atatürk de sizsiniz. Vatanın bağrına sokulan hançeri çıkarın artık!..

Figen ÖZEN, 19 Ocak 2013

Re: Bir Polis Şehit Oldu Diyeler... / Figen ÖZEN

İletiGönderilme zamanı: Pzr Oca 20, 2013 1:38
gönderen NİLGÜN BAŞTUĞ
"Mehmetçiğin kanına batırılmış kalemlerle, bu süreci götürmeye niyetli olan zihniyet ve onların tüm kalemşörleri "ne pahasına olursa olsun, terör bitsin" düşüncesiyle İmralı'ya taviz vermeye devam etmişlerdir."

Çok değerli Figen Hanım,
" İmralı"ya ifadesi yerine İmralı'da yer alan "KATİL"e deseydiniz keşke... Zira bu betimleme ile de zihinler bir algı tecavüzüne mâruz... Silinmeye çalışılan bir tasvir var; bilinçli bir uygulama ile bu ifade kullanılıyor basında biliyorsunuz.

Saygılar...