1. yüz (Toplam 1 yüz)

Şeytan'ın İşret Sofrası (CIA'nın ÇETECİLERİ-31) / Figen ÖZEN

İletiGönderilme zamanı: Pzr Şub 10, 2013 7:15
gönderen NİLGÜN BAŞTUĞ
Şeytan'ın İşret Sofrası (CIA'nın ÇETECİLERİ-31)

Son günlerin gündemini inceleyin ve bir ufuk taraması yapın... Gördükleriniz sizi hiç şaşırtmayacak, 19/Mayıs/1919 öncesi Türkiye'nin dar boğaza sıkıştırılmış haliyle karşı karşıya geleceksiniz.

Yapılanlar emperyal intikam timlerinin ve onların uydularının Türk milletinin varlığına, dirliğine ve en önemlisi birliğine karşı uyguladığı bir kirli operasyondur.

Tarihin çöplüğünden çıkarılmış Mondros Ateşkes ve Sevr Antlaşması, OSLO-İMRALI-KANDİL-ERBİL şeytan dörtgeninin oluşturduğu masanın üzerindedir.

Cehennemin gayya kuyusundan duyulan Wilson'un hırıltıları, toprak üzerinde seslendirilmektedir. Büyük Kürdistan ve Ermenistan...

Ayna kırılmış ve sırlı yüzdeki bütün gizler, kirli iş ve anlaşmalar ortaya dökülmüştür.

ABC(İspanya gazetesinin haberine göre; Kamu Güvenliği Müsteşarı Mehmet Ulvi Saran (2007 AKP aday adayı), PKK ile yapılan barış (!) görüşmelerinde IRA (Kuzey İrlanda) örneğini araştırmak üzere Londra gidecektir.

IRA örneği, teröristlerin siyasi aktör ve terörizmin devlet yönetiminde etkin olması, Türkiye'nin belirli bir bölgenin (Güneydoğu ve Doğu Anadolu) kendi toprakları olmadığını kabul etmesi ve öldürülen teröristlerin ailelerine tazminat ödenmesi, adı geçen bölgelerde ÖZERK BİR YÖNETİM'in kurulması demektir.

Şeytanla işret edilen müzakere masalarının gerçek efendisi küresel çetelerdir. Küresel çetelerin tüm amacı başta Türkiye olmak üzere tüm ulus devletleri parçalayarak, kolayca sömürecekleri şehir devletlerine dönüştürmektir.

Türkiye en önemli hedeftir. Bu nedenle Türkiye'nin ve Türklerin genleriyle oynanmalıdır. Bu değişim ve dönüşüm olayı 10/Kasım 1938'de Gazi Paşa'mın HAKK'a yürümesiyle başlamış, sinsice devam etmiş, ellili yıllarda başını topraktan çıkarmış, 1960 yılının mayıs'ndan sonra bir müddet duraklama devresine girmiş, sinsice yoluna devam etmiş ve 12 Eylül Amerikan cuntasıyla da zirve yapmış ve hiç bir engel tanımadan ilerlemiştir.

Bu öylesine bir ilerlemedir ki, emperyalizmin üretim hatası olan milli cenahlar dahi bu dönüşümü seyretmekle yetinmişlerdir.

Ancak bu dönüşümün tamamlanması ve yasalarla onaylanması için "cesur ve sivil bir lider" gerekmektedir. (Graham Fuller)

Hitabeti güçlü, karizmatik, hırslı, halkta biat kültürünü geliştiren ve en önemli küresel güçlere itaat edebilen genç, cesur bir lider...

Aranan GDO'lu kan bulunmuş, bir yabancı televizyon kanalı, zamanın Refah Partisi Genel Başkanı Necmettin Erbekan'ın üzerini çizmiş, AB karşıtlığıyla bilinen RP Genel Başkan Yardımcısı Abdullah Gül'ü ve İstanbul Belediye Bşk.nı Recep Tayyip Erdoğan'ı programında konuk etmiştir.

Zaman ilerlemiş, Türkiye yapay krizlerle boğuşurken, küresel para baronları defolu ham maddeleri işleyip, cilalayıp piyasaya sürmüşlerdir. Çankaya'da bir başbakanın suratına fırlatılan Anayasa kitapçığı, milletin büyük bir bölümünde var olan siyasi erke olan güvensizliği, daha da çoğaltmıştır.

İlk adım atıldıktan sonra, F. Rooswelt'in söyleminde olduğu gibi siyasette hiç bir şey tesadüfe bırakılmayacak ve planladığı şekilde uygulanacaktır.

Yeni bir parti kurularak, akıl almaz bir hızla Türkiye'nin her bölgesinde örgütlenecektir. Çünkü Türkiye'deki dönüşümü, küresel çetelere göre "SORUNU" , askeri olmayan bir yöntemle çözecek bir lider küresel çetelerin organı CFR bulunmuş ve kürüye çıkarılmıştır.

Kurulan ve iktidara aday olan partinin Genel Başkan'ı, ilk iş olarak bir lobi şirketi tarafından kendisine gönderilen CFR'nin memorandumunu tüzükleştirecek, yerel yönetimlere "OTONOMİ" sözü vermiştir. CFR tarafından bu belge Erdoğan'a 2001 yılında ve AKP kurulmadan önce gönderilmiştir.

" Halkı kin, nefret ve düşmanlığa teşvik" suçundan ceza alan bu seçilmiş kişinin önünü demokrasi havarisi kesilen bir başka el daha açmış, Erdoğan Türkiye Cumhuriyeti Devleti Hükümeti'nin Başbakan'ı olmuştur.

Kanuni'nin damadı Hırvat Rüstem Paşa'nın hamamda samur kürkünün yakasında bulunan "kehle", onun talihini yar, bahtını da kavi eylememiştir.

Erdoğan'ın geleceğini "BÜYÜK ABİ"ler şekillendirmiştir. BOP ve Dinler Arası Diyalog Eşbaşkanlığı ve daha nice mansıplar... Haçlı şövalyeleri ile kol kola girerek, "ARAP BAHARI"nın sanal liderliği, Suriye ile kavga, NATO süvariliği... Orduyu pasivize etme çabası... PATRİOT'lar... Kendi ülkesini, Türkiye'yi "NATO TOPRAĞI" ilan etmesi, İmralı görüşmeleri...

Ve en önemlisi Türk kimliğini çözme operasyonu...Tüm bu yapılanlar küresel çetelerin ilahı, Siyonizm'in efendisi İLLUMÜNATİ'nin istek ve çıkarları içindir. CFR'nin üç -dört sayfalık memorandumu tüzükleştiren parti Siyonist efendilerine hizmet için iktidardadır.

Olmayan bir muhalefet te, aklı boz bulanık halk da küresel çetelerin işini kolaylaştırmaktadır.

PKK internet sitesinde iddia edildiğine göre mutabakata varılmış, Öcalan'ın üç maddelik yol haritası kabul edilmiştir.

Erdoğan'ın 9 Şubat'ta bizzat açıkladığına göre Hakan Fidan bugün de "ADA"dır. İmralı'da bir kere daha şeytan işret sofrasını kurmuştur. Oslo, Erbil, Kandil ve İmralı'da kurulan tüm işret sofralarında "KÜRDİSTAN"ın şerefine kaldırılacak kadehlerin tümünde, al renkli Türk kanı vardır.

O kadehleri kaldıran eller kırılmalıdır.

Yıl 1919... Padişah Vahdettin İngiliz yanlısı, Majesteleri'ne sığınmış... Damat Ferit Hükümeti işbirlikçi.. Can ve mal ve Osmanlı'dan arta kalanı teslim derdinde.. Basın mütarekeci... Bir sürü işbirlikçi dernek..Etnik kökenler toprak bölüşmekte... Ordu yok, asker yok.. Millet fakr-u zaruret içinde...

Harbiye Nezareti'nin Kozmik Odası'na İngilizler girmiş, Türk'ün mahrem bilgilerini hallaç pamuğu gibi atmışlardı.

Hiç düşündünüz mü? Çanakkale kahramanı Rauf Orbay'ın, Mondros Ateşkes Mütarekesi heyetinde bulunması için İngilizlerin neden İngilizlerin baskı yaptığını...


Amaç bugünkü gibi kahraman bir askerin şahsında, ordunun şerefini ayaklar altına almak değil midir?

Mustafa Kemal ve bir avuç arkadaşı Samsun'dan başlayan bir teşkilatlanmanın önderliğini yaptılar. Ve tüm Anadolu'da bu ateş yayılarak, büyüdü, evlerden, sokaklara, köylere, şehirlere tüm Anadolu'ya yayıldı. Savaş alanlarında utkuya, tam bağımsız Türkiye'ye dönüştü. Kuvva-i Milliye ateşi...

Şimdi bu ateş yeniden yakılmak için bekliyor. Kim yakacak diye sormayın...Madem ordu, devlet, cumhuriyet ve millet biziz, o ateşi biz yakacağız.

Kuvva-i Milliye ateşini biz yakacağız.


Devam edeceğiz..

Figen ÖZEN, 9 Şubat 2013