1. yüz (Toplam 1 yüz)

Mustafa Kemal Biziz! / Figen ÖZEN

İletiGönderilme zamanı: Cmt Kas 09, 2013 21:25
gönderen Oğuz Kağan
Mustafa Kemal Biziz!

“Büyük ölülere matem gerekmez, fikirlerine sadakat gerekir” (Mustafa Kemal Atatürk)

Mustafa Kemal Atatürk’ün, 10 Kasım 1938’de HAKK’a yürümesiyle başlayan süreç, karşı devrimin ayak seslerinin eseridir.

Ancak yetmiş beş yıldan bu yana gerek Mustafa Kemal Atatürk gerek Cumhuriyet dahil olmak üzere tüm eserleri dışarıdan ve içeriden açıkça saldırıya uğramasına rağmen, O ve eserleri dün olduğu gibi bugün de canlı ve ayaktadır.

Mustafa Kemal; Türk milletinin öğretmenidir. İlk ders elbette Amasya Tamimi’dir. 22 Haziran bütün dünyaya vatanın bütünlüğünün ve milletin istiklâlinin yüksek sesle duyurulduğu, ilan edildiği gündür.

1- Hükümet merkezi İtilaf Devletleri'nin etkisi ve denetimi altında bulunduğundan, sahip olduğu sorumluluğun gereklerini yerine getirememektedir. Bu durum, milletimizi adı var, kendi yok durumuna düşürüyor.

“Ülkenin ve milletin istiklali tehlikededir. Ülkenin ve milletin istiklalini yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır.” (Amasya Tamimi)

Bu söylem; doğrudan doğruya Bağımsızlık Savaşı’nın yol haritası, alınan ve alınacak kararların özeti, bağımsız Türkiye Devleti’nin kuruluş felsefesidir.

Mustafa Kemal’in ikinci ve en önemli öğretisi ise devrimciliktir. En büyük demokratik devrim Cumhuriyet’i gerçekleştiren Bağımsızlık İhtilalı bir devrim ihtilalidir

Yeniden bir kurtuluş hareketi ancak Türk Milli (KEMALİST) Devrim’in hayata geçirilmesi ile gerçekleşebilir.

Atatürk sevgi ve hayranlığı insani ve sıcak bir duygudur Ancak Kemalizm bir duygu değil, eylemdir. Bağımsızlık İhtilali’nin , özündeki tarihi olguyu kavramadan, milli iradeyi ayağa kaldırmadan Atatürkçü olmak mümkün değildir.

Üzeri küllenen bir ateş ve Anıt Kabir’e koşan Türk milleti… Milyonların görevi, Türkiye’yi uyandırmak ve harekete geçirmektir.

Evet, bu yol zordur, engebelerle doludur. Bu yol emek ve azim, kararlılık istemektedir. Türk yeniden bağımsız bir ülke olacaksa, kendi emek ve kaynaklarını, mihenk taşı olarak kabul edeceklerdir. Bu savaş, yeniden Kurtuluş Savaşı ancak irade-i milliyenin azim ve kararı ile gerçekleşebilir. Bu nedenle Türk milletine bu zorlu yolu önermek ve tıpkı Bağımsızlık Savaşı’nda olduğu gibi sefadan vaz geçip, emek ve çaba karşılığında milli kurtuluşu işaret etmek şarttır.

Çünkü ahval ve şerait göründüğünden daha elim ve vahimdir.

“Konferansta BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, PYD Eş Genel Başkan Asya Abdullah ile AK Parti MKYK üyesi Prof.Dr. Mazhar Bağlı'nın da konuşma yapacağı belirtildi.

Uluslararası Ortadoğu Barış Araştırmaları Merkezi'nce 9-10 Kasım’da Ankara'da gerçekleştirilecek olan 'Kürtler, Barış, Demokrasi ve Çözüm modelleri' konulu konferans 2 gün sürecek. konferansla ilgili yapılan açıklamada, Türkiye'de 1920'lerden itibaren farklı şekillerde varlığını sürdüren Kürt sorununun, demokratik yöntemlerle çözümüne yönelik görüşmelerin başlaması, yalnızca Türkiye'de değil, Kürtlerin yaşadığı tüm ülkelerde ve bölgelerde yeni bir sürecin, beklentinin ve algının yaşanmasına yol açtığı belirtildi.”

Küresel çetelerin efendilerine biat eden taşeronlar, sen Anıt Kabir’de Ata’nın huzurundayken, ülkenin nasıl bölüneceğini tartışacaklardır.

“Türkiye Cumhuriyeti’nin “ilişkilerin geliştirilmesine katkıları” gerekçesiyle yabancılara verdiği Devlet Nişanı, Cumhuriyet Nişanı ve Liyakat Nişanı’nın şekilleri değiştirilerek, nişanlardan “Atatürk silueti” ve “T.C.” yazısı çıkarıldı.

Hükümetin resmi nişanlarda değişiklik yapılmasına ilişkin yönetmeliğin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından onaylanmasıyla birlikte, eski nişanlarda yer alan “Atatürk silueti” ve “T.C.” yazısı yeni nişanlardan kalktı. Resmi Gazete‘de bugün yayınlanan yönetmelikte, yeni Cumhuriyet ve Devlet nişanları ile Liyakat nişanının nasıl olacaklarına ilişkin ayrıntılı grafikler de yer aldı.(05/Kasım/2013)

Eski AB Türkiye Raportörü Hollandalı Parlamenter Arie Oostlandera'ya verilmiş bir "SÖZ":

"Önce orduyu bitireceğiz, sonra Atatürk'ü... Bu konuda da siz bize yardım edeceksiniz."

CFR'nin isim babası olan bir parti, Ortadoğu'da "lider" olmak gibi boş bir hayalin peşinde koşarken, hırsı uğruna "Yurtta Sulh- Cihanda Sulh" ilkesini görmezden gelip, Türk askerinin üzerinden "kan borsası" kurmakta, Suriye'ye savaş çığırtkanlığı yapmaktadır.

Memurun, doktorun, çiftçinin, köylünün kısacası tüm Türk milletinin geleceği küresel çetelerin insafına terk edilmiştir.

"Büyük Abi" kendi yetiştirdiği çocuklarının eliyle milli değerlerimiz birer, birer tırpanlamış, Talim Terbiye Kurulu'nun görevleri arasından "Milletini, vatanı seven Atatürk milliyetçisi gençler yetiştirmek" çıkarılmıştır.

Hile ile "aziz vatanın" tüm limanları elimizden alınmış, geleceğimizin teminatı olan zenginliklerimiz küresel çetelere devredilmiştir.

Milli bayramlar statüsü değiştirilerek, Cumhuriyet'in kurucu felsefesini inşa eden milli değerlerimizin halk tarafından kutlanması, birlik beraberliğin yinelenmesi, güçlenmesi engellenmiştir.

Bir kadın vekil; Hac dönüşü, TBMM’ne artık siyasal bir simge olduğu tescillenen türbanla giren bir AKP’li kadın milletvekili, “Bir daha başımı açarak kirlenmeyeceğim.” diyerek biz Türk kadınlarına hakaret etmiştir.

Karşı devrimin süvarileri, önlerinde hiçbir engelin kalmadığını zannetmektedirler. Onlara Türk’ün ayakta ve dimdik olduğunu göstermenin tam zamanıdır.

O zaman yapılacak tek şey vardır. Sönen ateşi körüklemek… Ve en önemlisi Milli Devrim’in özünü anlamak…

“Gelsin Atatürk sizi kurtarsın” diyenlerin korkudan içi titremektedir. Korkuyorlar, çünkü Mustafa Kemal Atatürk, yalnız Türk milletinin değil tüm ezilen ulusların önderidir. Özgürlük ve bağımsızlık sadece Mustafa Kemal Paşa’nın değil, tüm Türk milletinin karakteridir.

Onlar Türk milletinin Atatürkleşip bu vatanı kurtaracağının farkındadırlar. Ve korkmaktadırlar.

Milliyetçiliği milliyetsizliğin, Müslümanlığı Emevi Müslümanlarının elinden kurtarmanın tam zamanıdır.

“Laiklik yalnız din ve dünya işlerinin birbirinden ayrılması demek değildir. Laiklik vicdan, ibadet, din hürriyeti de demektir." 1930, Mustafa Kemal

"Din bir vicdan meselesidir. Herkes vicdanının sesine uymakta serbesttir. Biz dine saygı gösteririz. Düşünüşe ve düşünceye karşı değiliz. Biz sadece din işlerini millet ve devlet işlerini karıştırmamaya çalışıyor, kasıt ve fiile dayanan tutucu hareketlerden sakınıyoruz." 1926, Mustafa Kemal

Mustafa Kemal, laikliği akla ve bilime dayanan din ve vicdan hürriyeti olarak tanımlarken, bir başka söyleminde ise Müslümanlığın en makul ve tabii din olduğunu, son din olan İslamiyet'in akla, fenne, ilme ve mantığa uygun olduğunu söylemektedir.

Müslümanlığın akla, fenne, ilme ve mantığa uygun bir din olduğunu söyleyen Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin kurucusunu, Mustafa Kemal Atatürk'ü din düşmanı ve/veya dinsiz olarak göstermek sadece pis bir cehaletin değil, aynı zamanda ihanetin de göstergesidir. Mustafa Kemal'in inancı Allah'la kendisi arasındadır. İnancını hiç bir zaman günümüz siyasetçileri gibi, reklam aracı yapmayacak kadar dinine saygılıdır.

Emperyalizmin en büyük düşman ilan ettiği Atatürk'ün kendi ulusu ile arasındaki bağı koparmanın en kolay yolu elbette Mustafa Kemal'i dinsiz ve tüm Kemalistleri de din düşmanı olarak ilan etmektir. Ve öyle yapılmıştır.

Laiklik ilkesi için Atatürk'ü en çok eleştirenler vatandaşlık bilincini bir türlü hazmedemeyen, emperyalizmin uşaklığına soyunan ihanet şebekelerinin artıklarıdır. İngiliz'in önünde secde edip, Kubilay'ı şehit eden Derviş Mehmet'in kalıntıları bu kin ve düşmanlıkla beslenmektedir.

Batı taklitçisi alaca karanlık aydınlarının elinden Atatürkçü düşüncenin kurtarılması ve yeniden Türk milleti ile Kemalizm’in kucaklaşması gerekmektedir. Alaca karanlık aydınları Türk Milli Devrimi’ni sadece giyim, kuşamla özdeşleştiren, batılılaşmak zanneden zavallılılardır.

Atatürk Türk milleti, Türk milleti ise Gazi Mustafa Kemal Paşa’dır.

“İki Mustafa Kemal vardır: Biri ben, et ve kemik geçici Mustafa Kemal… İkinci Mustafa Kemal, onu "ben" kelimesiyle ifade edemem; o, ben değil, bizdir! O, memleketin her köşesinde yeni fikir, yeni yaşam ve büyük ülkü için uğraşan aydın ve savaşçı bir topluluktur. Ben, onların rüyasını temsil ediyorum. Benim girişimlerim, onların özlemini çektikleri şeyleri tatmin içindir. O Mustafa Kemal sizsiniz, hepinizsiniz. Geçici olmayan, yaşaması ve başarılı olması gereken Mustafa Kemal odur!”

1933 (Hamdullah Suphi Tanrıöver, Yerli Yabancı 80 İmza Atatürk’ü Anlatıyor, s. 183)

Yola koyulmanın tam zamanıdır. 10 Kasım’da Anıt Kabir’de, Bir başka gün Elmadağı’nda ve İzmir’de, Ankara’da… Tüm Türkiye’de buluşmanın, bir olmanın zamanıdır. Bu 10 Kasım'da gene Türk milleti Ata'sına koşacaktır. Anıtkabir'de "sap gibi " duranların sonrasında, millet Mustafa Kemal'le kucaklaşacaktır.

Atatürk'e inanmayanlar, O'nu tarihten silmek isteyenler, Şeref Defteri'ne yalan beyanda bulunup, imzalarını atacaklardır.

Ama Hatice Teyze, ak tülbendi ile gözyaşlarını silip, Ata'nın huzurunda O'nun ruhuna Fatiha okuyacaktır. Genç kadın, içinden "Atam, Türkiye Laiktir, laik kalacaktır. Söz veriyorum." diyecektir. Kızılcahamamlı Kore Gazi'si Hüseyin, elleriyle Mozele'yi okşayacaktır. Başörtülü Hanife Kadın, toprakla uğraşmakla çatlamış olan ellerini gökyüzüne kaldıracak, "Atam, senin sayende ezanlar okunuyor, senin sayende namazımı kılıyorum. Nur içinde yat" diyecektir.

Bir başka Gazi, Güneydoğu Gazi'si, protez bacağıyla hazır ola geçecektir huzurunda... Babasının omzundaki küçük çocuk, elindeki Türk bayrağını sallayarak, gülücükler yollayacaktır Ata'sına...

Karanfiller, kırmızı-beyaz binlerce karanfil Mozele'nin üzerine sevgi pınarı gibi akacaktır. Kuyruğun sonundaki yaşlıca bir kadın, sıranın kendisine gelmesini bekleyecek, huzurunda saygı duruşuna geçecek, dualar mırıldanarak, elindeki bir demet menekşeyi Mozele'sine bırakacaktır.

Dimdik, hazır olda durarak şunları söyleyecektir sana... "Ya İstiklâl, Ya Ölüm Gazi Paşam"

Ve sen Atatürk'üm, sen ve Kuvva-i Milliye şehitleri cennetten aralarındaki tüm ayrılıkları öteleyerek huzurunda bir araya gelen tüm cenahların, Türk milletinin ayak seslerini dinleyeceksiniz.

Sesleneceksiniz onlara...

Milli Yemin'i unutmayın!..

Nedir Milli Yemin?

Ya İstiklâl Ya Ölüm!

ALLAH’ın rahmeti üzerine olsun Atatürk’üm… Nur içinde yat Gazi Paşam…

Figen ÖZEN, 9 Kasım 2013

Resim
http://www.milliiradebildirisi.org