1. yüz (Toplam 1 yüz)

Ant Olsun! / Figen ÖZEN

İletiGönderilme zamanı: Sal Eyl 16, 2014 22:17
gönderen Oğuz Kağan
Ant Olsun!

“Ortadoğu’da bizden habersiz kuş bile uçamaz” diyen bir zamanların “Komşularla sıfır sorun” politikasının baş mimarı; Dışişleri Bakanı, günümüzün gölge Başbakanı Davut’un oğlunun kimlere ve nasıl temenna çaktığı Türk milletinin malumudur.

CFR’nin yayın organı FOREIGN POLİCY’de “Küresel Düşün Adamları” adı altında bir liste yayımlanmıştır. Yedinci sırada ismi yer alan kişi için aşağıdaki tanım kullanılmıştır.

"for being the brains behind Turkey's global reawakening."

"Türkiye'nin küresel uyanışını sağlayan beyin olduğu için."

Bu kişi Ahmet Davutoğlu’dur.


Listede var olan fotoğrafı ise gölge Başbakan’ın küresel çeteler için yaptığı başarılı çalışmaların kimlik belgesidir. Bu fotoğraftaki bakış, beyni formatlanmış bir robotu hatırlatmaktadır. Kendi irade ve aklını kullanamayan, beynini formatlayan küresel efendilerin ellerinde tuttuğu kumandaya teslim olmuştur “Küresel Düşün Adamları” listesindeki kişi ve/veya kişiler…

“Kemalizm Türkiye’nin sorunlarının çözümü değil, sebebidir. Türkleri ve Kürtleri bir arada tutan inanç birliğinden uzaklaştırıp, etnik düşmanlığa getiren Kemalizm, Türkiye’yi kendi halkları ile sonu gelmeyen çatışmalara getirdi, komşu ülkelerle çözümü olmayan gerginliklere sebep oldu. Bu etnik parçalanmanın önüne geçmenin tek yolu Kemalizm’in düsturu olan “etnik milliyetçilik”ten vaz geçip tam tersini uygulamaktır.” Ahmet Davutoğlu

Davut’un oğlu Bay Gölge Başbakan’ın öğrencilik yıllarında “Yurttaşlık Bilgisi”den sınıfta kaldığının açık göstergesidir yukarıdaki söylemi.

“İnanç birliği”, bir milleti uluslaştıran bir kavram değildir. Millet olmanın şartı; dil, tarih, kültür ve vatan birliğidir. Aynı milletin fertleri arasında değişik inançlara sahip kişiler olabilir Şimdi “Türkiye Cumhuriyetini kuran Türkiye halkına Türk milleti denir.”

Sayın Bay Gölge Başbakan ne demek istemektedir? Türkiye’de halklar yoktur, Türk milleti vardır.

On iki yıllık iktidarları boyunca Türkiye’deki etnik milliyetçiliği kaşıyan, ayağa kaldırmaya çalışan CFR’nin göbek bağını kestiği partidir.

Mustafa Kemal Atatürk anti-emperyalist Türk milliyetçisidir. Emperyalizmin karşısında olan bir milliyetçilik, başka ulusları ne küçük görecek ne de aşağılayacaktır. Türk milliyetçileri bu nedenle başka ulusların milliyetçiliğini “ayaklarımın altına aldım” demek gibi bir gafletin içine asla düşmeyecektir.

Bu tabiri Türk milliyetçiliği için kullanmak bizler için vatana ihanetle eş değerdir. Milliyetçilik duygusu özüne duyulan güven, sevgi ve saygıdır. Yurtseverliktir, vatan anaya duyulan aşktır, kara sevdadır. Her Türk’ün baş tacıdır. Söyleminden anlaşıldığı üzere Davut’un Oğlu hâlâ ümmetçiliğin çukurunda debelenmektedir. Kendileri vatandaşlık bilinciyle tanışmamıştır. Kul olmayı tercih etmektedir. Kendileri “Yeni Osmanlı Projesi”nin baş mimarının yamaklığına soyunmuştur.

“Komşularla Sıfır Sorun” Türkiye’nin komşuları sıfırlanmıştır. İşin tuhafı kavgalı olduğu, parçalanması için gayret gösterdiği tüm komşu ülkelerimiz de Müslümandır.

Kendilerine lahana turşusu yemesini önermek gerekmektedir. Perhiz bozulmuştur.

Gene tam şeytanın dürttüğü yerdeyim. Rahmetli anacığım bana hep “milli muhalefet” demiştir. İsterseniz şeytan dürtü, isterseniz milli muhalefetliğin tuttu deyin. Davut’un Oğlu’na şu sormadan duramayacağım.

“Sayın Davut’un Oğlu, madem inanç birliği bu kadar önemlidir, 1.Paylaşım Savaşı’nda Müslüman kardeşlerimiz Araplar, neden Hıristiyan İngilizlerle bir olup Osmanlı’yı kahpece arkasından vurdu?”

Efendim, duyamadım. Verecek bir cevabınız yok mu?

Davut’un Oğlu; küresel çetelerin “Dünya Hükümeti”ne hizmet eden sesidir.

Kendisine Başbakanlık makamını ihsan eden ustasının izinden gidecektir. İki İleri, Bir Geri!

İsrail’e kafa tutuyormuş gibi yapan iktidarın zoraki düşmanıyla ilişkileri, tıpkı Mehter takımındaki kişilerin yürüyüşü gibidir. İki ileri, bir geri… Hatta bazen bu ikilem- iki geri- bir ileri şeklinde dönüşmektedir.

Malum politikada tesadüflerin yer yoktur. Her şey önceden planlandığı gibi gerçekleşecektir.

Ancak bir ulusun kaderini değiştirecek olanlar, onun kendi insanlarıdır. Ama bazen tek kişi çıkarak ve ulusun bağımsızlık yolundaki yürüyüşüne önderlik edecektir. Kurtuluş ve kuruluşu planlayarak ulusu ile birlikte uzun soluklu bir yürüyüşe çıkacaktır bu kahraman.

Küresel efendiler O’na ister istemez saygı duyacaklar ama düşmanlıklarını da gizleyemeyeceklerdir.

O’nun HAKK’a yürümesiyle birlikte ülkesinde, dönüşümler başlayacak, küresel planlar devreye girecektir.

Milletinin büyük bir çoğunluğu O’nu sevmeye devam edecek, ama anlamayı terk edecektir.

Ülke büyük bir kaosun içinde teslimiyetçi politikacıların elinde ateşten bir çemberin fasit dairesinin sınırları arasına hapsedilecektir.

Ordusu terhis edilmese bile pasivize edilecek, hukuk yok edilecek, “Rejim sorgulanmalıdır.” Diyenler, devletin en üst makamına oturacaktır.

Sizin de tahmin ettiğiniz gibi bu ulus Türk milleti, kurtuluş ve kuruluşu milleti ile birlikte gerçekleştiren önder ise Mustafa Kemal Atatürk’tür.

Ülkenin üzerindeki sinsi işgal açığa çıkmış, vatanın dört bir tarafı CIA’nın kolluk güçleriyle sarılmış durumdadır. Ülkenin içinde ve dışında Türk milletinin varlığına düşman kuruluşlar el birliği yapmıştır.

Ve hatta TBMM’de iktidarın PKK’yı baş tacı eden, terör örgütüne af getirecek olan yasayı Anayasa Mahkemesi’ne götürecek yiğit, yurtsever 110 milletvekili bulunamamıştır.

“Önce vatan” diyenler değil, “önce koltuk” diyenler Türk’ün Meclis’ini işgal etmiştir. Bu işgale son verilmeli, asiller vekillerini azletmelidir.

Türk bayrağı yakılmakta, bu milletin bağımsızlık sembolüne açıkça hakaret edilmektedir.

PKK, CFR’nin göbek bağını kestiği iktidar sayesinde kendi kolluk gücünü kurmuş, kimlik kontrolü yapabilmektedir.

Türk ordusunun bir subayı kıçı kırık Kuveytli diplomatlar tarafında dövülmekte, bırakın Hükümet’i, Genel Kurmay’ın dahi sesi çıkmamaktadır.

Ve işin en acı tarafı bu millet, şanlı geçmişini unutmuşçasına bu alçaklıklara tahammül etmektedir.

O zaman her şeye rağmen milletin kaderini değiştirecek ve Türk’ün son yurdu Anadolu’yu işgalden kurtaracak olanlar gene bu ulusun evlatları olan bizleriz. Atatürk Samsun’dan gelmeyecek, gelemeyecektir. Ancak bu millet, yüce Türk milleti yüzlerce, binlerce, milyonlarca bağımsızlık savaşçısı Mustafa Kemal’i bağrından çıkaracak güce sahiptir.

Biz kadınlar buna inandık ve yola çıktık. Sizi bekliyoruz.

Ben, sen, o, biz bu ülkenin kaderini değiştirecek ve asla teslim olmayacağız.

Bu topraklar bize atalarımızın mirası değil, torunlarımızın emanetidir.

Bu emanete asla ihanet etmeyeceğiz.

Ant olsun!

Figen ÖZEN, 16 Eylül 2014