1. yüz (Toplam 1 yüz)

Küresel Çetelerin İntikamı! / Figen ÖZEN

İletiGönderilme zamanı: Cum Eki 31, 2014 18:44
gönderen Balasagun
Küresel Çetelerin İntikamı!

Resim
“30 Ekim 1918 Mondros Mütarekesi, Osmanlı’nın teslimi, ülkenin parçalanmasıdır. Cumhuriyet 29 Ekim, tarihten silinmek istenen mazlum bir milletin intikamıdır.”

Mustafa Kemal Paşa; Cumhuriyet’in 29 Ekim’de ilan ediliş nedenini silah arkadaşı Fahrettin Altay Paşa’ya, “tarihten silinmek istenen mazlum bir milletin intikamıdır.” şeklinde açıklamıştır.

Mustafa Kemal Paşa “Emperyalizm Türkleri hiç af etmeyecektir” de diyecektir. Ve sözlerinin devamında “emperyalizmin intikam almak isteyeceğini ve Türk milletinin de uyanık olması” gereğini vurgulayacaktır.

Aslında küresel çetelerin intikam planı Atatürk’ün sağlığında başlamıştır. Küresel çeteler sadece bölücü Kürt isyanlarını kışkırtmakla kalmamış, “SARI LİDER”i, öldürme planları da yapmışlardır.

İşin garip tarafı, Atatürk’ün sağlığında her fırsatta Türk Devleti’nin önüne konan Kürt isyanlarının 10/Kasım/1938’den sonra, birdenbire kesilmesidir.

“Bu yazı YUNAN HALK CEPHESİ GAZETESİ’nde (1948) yayımlanmıştır. Yazan kişi Farmason ApostolosGrazos’tur. Bu yazı Farmason AvramBenaroyas’ın yazısının bir benze¬ri hatta kopyalanmış halidir.”

“Filistin Siyon kolonilerini meydana getirmek için Osmanlı İmparatorluğunu parçaladık.Bundan sonra ya¬pılması elzem olan ikinci, üçüncü ve dördüncü vazifeler geliyor ve bunları seri olarak tatbik etmek isteniyordu k; Dr. Abravaya ve Dr.Fissenger cidden bu işte fedakârane çalıştılar.

Bazı Avrupalı tıp dâhileri, siroz mütehassısları, Sarı Lider’in hastalığı ile meşgul olmak istediklerini bildir¬mişseler de; Türkiye’deki mukaddes üçgenimizin meydana getirdikleri muhkem mevki ve salahiyetlerini cemiyetimi¬ze muhalif olanlara Sarı Lider’in tedavisinde vazife ver-memekle bize pek alâ ispat ettiler. Sarı Lider’in ölümü bir gün meselesi haline gelmişti. Onun ölümünden her türlü istifade etmeliydik.”
(CIA’nın Çetecileri- S:51/ Figen Özen)

Çok okunan ve bir zamanlar anayasal bir kuruluşun başkanlığını yapan kız kardeşinin eşinin MASON olduğunu itiraf eden bir yazar “Masonlar Atatürkçü ve yurtseverdir” diyecek kadar ileri gitmiştir.

Masonlar ise ezilen ulusların önderi Mustafa Kemal Atatürk’ü “en büyük düşman ve ortadan kaldırılması gereken Sarı Lider” olarak kabul etmişlerdir.

Sebep elbette sadece Türkiye’deki Mason Localarının kapatışı değildir. “Sarı Lider”; onların hem efendisi hem de kölesi olduğu Şeytan tapınağı İllüminati’nin planlarını bozmuştur.

Ertelenen plan derhal devreye sokulmalıdır. Ezilen tüm ulusların önderi, İngiliz müstemlekelerinde bağımsızlık ateşini tutuşturan Mustafa Kemal yaşadığı müddetçe ne emperyalizm ne de henüz adı açıklanmamış “Dünya Hükümeti”nin hizmetkarları rahat nefes alamayacaktır.

O zaman Sarı Lider ortadan kaldırılmalıdır. Farmason ApostolosGrazos’un yazısında bir doktordan bahsedilmektedir. Prof. Dr. SamuelAbrevaya!

“Bahsi geçen Abrevaya, Prof.Dr. SamuelAbrevayaMarmaralı’dır. Abrevaya, İzmir doğumlu olup, Paris’te tahsil görmüştür. Atatürk’ün ölümünden sonra Niğde Mil¬letvekilliği yapmıştır.” ( Anayurt Gazetesi)

Şimdi 1 Ağustos 1948’de aslen Bulgar Yahudi’si olan 33 dereceden Farmason AvramBeneraoysan’ın yazdığı yazının bir bölümünü, bu intikam salvolarını daha iyi anlamamız için okumamız gerekmektedir. Bu yazı, Yunan Kominist Halk Cumhuriyeti’nin (ELD) yayın organı, “Halkın Sesi” gazetesinde yayımlanmıştır.

“……Mefkuremizi imha edici darbe vuranların feci şartlar altında ölümdür.”

Ve yazının son satırı.. “O Sarı Lider ortadan suret-i katiyetle kaldırılacaktır.” (CIA’nın ÇETECİLERİ-S:49)

Mustafa Kemal ATATÜRK’ün HAKK’a yürümesinden sonra; Emperyalizm’in Türkiye ajandasına yeni bir bölüm açmış ve bu bölüme de sık, sık not düşmüştür. Bölümün adı “Türklerden alınan intikam”dır.

Ama bu intikam planı, CFR’nin göbek bağını kestiği ve isim babası olduğu partinin iktidara gelmesiyle adeta zirve yapmıştır.

Tüm bölücü antlaşmalar ve altına imza atılan AB Anayasası; özellikle Türk milletinin milli tarihindeki önemli günlerde, gerçekleştirilmiştir.

Tarih 29/Ekim/2004…

“İmza işlemi, Papa X. Innocenzo’nun heykeli altına yerleştirilen bir masada gerçekleştirildi. İmzalar, Berlusconi, Avrupa Komisyonu Başkanı RomanoProdi, AB Dönem Başkanı Hollanda’nın Başbakanı Jan Peter Balkenende ve bir önceki dönem başkanı sıfatıyla İrlanda Başbakanı BertieAhern’in huzurunda atıldı. AB üyesi 25 ülkenin devlet veya hükümet başkanları ile dışişleri bakanlarının Avrupa Anayasası anlaşmasını sırayla imzalamalarının ardından, Türkiye, Romanya ve Bulgaristan’dan oluşan üç aday ülke sadece nihai senedi imzaladı.”

O tarihte Başbakan R.T.Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Abdullah Gül’dür. Kur’an’ın emrini sadece içki ile sınırlandıran ve Mukaddes Kitab’ımızdaki diğer emirleri görmezden gelen iki siyasetçi, Hristiyan dünyasının sembolleri ile dolu bir salonda Haçlı Seferleri’ni başlatan Türk ve Müslüman düşmanı Papa X.Innocenzo’nun heykeli önünde AB Anayasası’nı da imzalamamıştır.

AB Anayasası’nın giriş bölümünde aynen şöyle denmektedir. “Dokunulmaz ve vazgeçilmez insan hakları olan özgürlük, demokrasi, eşitlik ve yasaların üstünlüğü gibi evrensel değerlerin gelişmesine kaynak olan Avrupa’nın kültüründen, dininden ve insanlık mirasından İLHAM ALARAK hazırlanmıştır…”

Ve İkinci Habur Rezaleti… TARİH; 29 EKİM 2014 Türkiye Cumhuriyeti 29 Ekim’i coşkuyla kutlarken, G.Doğu’da halk “Kürdistan” bayrakları ile sokağa döküldü!


“Derin kopuş” zirve yaptı

İktidarın, Oslo’da başlattığı müzakere ile hız kazanan Türkiye’nin parçalanma süreci zirve yaptı. Her geçen gün kendini biraz daha hissettiren “Derin kopuş”, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 91. yılını kutladığımız gün Güneydoğu’da taşınan sözde “Kürdistan bayrakları” ile gözler önüne serildi. Bölücüler, topraklarımızdan geçen çapulcuları “kurtarıcı” gibi bağrına bastı!

Türkiye bunu da gördü!

Erbil’den yola çıkıp, Ayn el-Arap’a gitmek için sınırımızı aşan 38 araçlık Peşmerge konvoyuna, terör örgütü yandaşları yol boyunca eşlik etti, sevgi gösterilerinde bulundu. Ellerinde sözde Kürdistan paçavraları taşıyan bölücüler, yıllar önce İzmir’i işgale gelen Yunan kuvvetlerini karşılayan azınlıklar gibi sevinç nidaları ve zılgıtlarla çapulcuları çiçek yağmuruna tuttu. (Yeniçağ gazetesi)


Zılgıtlar, PKK paçavraları, Öcalan posterleri karşılanan eski postal yalayıcısı Barzani’nin Peşmergeleri, Türk’ün anayurdunda adeta gösteri yapmışlardır. “Anavatanınıza hoş geldiniz.”

Bu cümle için “sabit kalemle not düşünüz” demek, Türk’ün milli duygularını, vatan sevdasını ve bağımsızlık aşkını hafife almaktır. Türk milleti son yurdunda ABD Başkanı OBAMA’nın emriyle, onurunu çiğnetenleri asla unutmayacaktır.

Aslında “Yaşasın Obama” çığırtkanlığı, gerçek patronun kim olduğunun göstergesidir. Ak mı kara mı belli olmayan o sarayın kilidinin anahtarı gerçek patronun, Obama’nın elindedir.

Bastıkları toprağı kirleten Peşmergeler değil, Amerika’nın paralı askerleridir. Cumhurun başı olduğunu iddia eden kişi, Permerge’ye koridoru Obama’nın emir ve talimatları doğrultusunda açmıştır.

Ve Cumhuriyet’in kuruluşunun 91. yıldönümünde; tıpkı 1919’larda İstanbul, İzmir’de olduğu gibi Türk’ün öz yurdu Amerika tarafından işgal edilmiştir. Cumhuriyet Bayramı, küresel çetelerin,uyguladığı ve iktidarın “evet” dediği plan sayesinde, bölücülerin bayramına dönüşmüştür.

İşin en acı tarafı ise işgal kuvvetlerine Türk askerinin, eskortluk yapmasıdır. Bu görev TSK’yı ABD ile birlikte kafesleyenlerin, düne kadar Cumhuriyet’in savunucu olan askere verilen en büyük cezadır. Evlatlarının katiline koruyuculuk yapmak, askerin şerefine saplanan zehirli hançerdir.

Habur’dan ikinci kez giriş yapan PKK ve Peşmerge; ABD’li Başkan Wilson’un başlattığı, bir zamanlar İngilizlerin sahiplendiği, şimdi ise ABD’nin planladığı BOP’nin bir parçası olan “Büyük Kürdistan Devleti”nin provasıdır.

CFR’nin isim babası olduğu, o tarihteki iktidarın başı ise BOP Eşbaşkanı olarak şu itirafta bulunmuştur. “Bize bir görev verildi. Biz de görevimizin gereğini yerine getiriyoruz.”

Bütün BOP Eşbaşkanlarının görevi, ABD-İSRAİL çıkarlarına ne pahasına olursa olsun hizmet etmektir. Bu görevlerinin arasında ” Kürt Açılımı” veya“Milli Birlik Projesi” adı altında söz verdiği gibi “Dünya Hükümeti” ne hizmetkarlık yapmaktadır.


Türk milleti nedense aşırı sabırlı davranmaktadır.

Mustafa Kemal Paşa ise Hakimiyet-i Milliye gazetesinde; düşmanlara merhamet gösterilmesinin yanlış olduğunu söylemekte ve “Türkler ayaklanınız!” demektedir.

Figen ÖZEN, 31 Ekim 2014