1. yüz (Toplam 1 yüz)

30 Yıllık Plan Yeni Mi Anlaşıldı? / Ali İhsan GÜRCİHAN

İletiGönderilme zamanı: Pzt Ağu 27, 2012 20:10
gönderen Oğuz Kağan
30 Yıllık Plan Yeni Mi Anlaşıldı?

Bazı sözde aydın ve siyasiler paranoya suçlaması yapmasınlar diye 20'nci yüzyılın meşhur Şark Meselesi Projesi ve Sevr Antlaşması ile kurulmak istenen Kürdistan projesini unuttuk ve bir kenara koyduk…..

Mahalle baskısı sonucu hadi onu bir kenara koyduk da…….,

Arap Baharı diye yutturulan bu cehennem ortamında daha açık bir şekilde ortaya çıkan Kürdistan söylemleri, haritaları ve sevdası da mı bizim paranoyamızmış…?

Ne yazık ki…;

Tarihi ve gerçekleri bilmeyen sözde aydınlar ve oy avcısı siyasiler, Sevr gerçeğini unutturdukları gibi Büyük Orta Doğu Projesi’nin parçası olarak PKK terör örgütü üzerinden 30 yıldır oynanan Kürdistan oyununu da, doğru düzgün görmemize ve bu konuda istikrarlı, kararlı bir mücadele vermemize sürekli engel oldular...

Tehlikeyi görmeye çalışan ve mücadele edenleri de, parçası ya da aleti oldukları psikolojik savaş sayesinde senaryocu, paranoyak, faşist ve hatta terörist suçlamaları ile ne yazık ki etkisiz hale getirdiler.

Sivil-asker bürokrat ve siyasiler terörle aynı dil ve yöntemlerle mücadele edeceklerine birbirini aşağılayarak,suçlayarak ve hatta yargılayarak kendi elleri ile terör örgütünün güçlenmesine neden oldular..

Son iktidar ise, geçmişle ve askerle hesaplaşma uğruna, işin gerçeğini göz ardı ederek oy peşinde Açılım diye tutturunca ve bir de Arap Baharı denen oyunda PKK terör örgütüne daha etkin ve kapsamlı bir görev verilince, Türkiye’yi bu içerisinden çıkılmaz noktaya getirdiler.

Her gün Şehit Cenazeleri ile yüreğimizin yandığı bu noktada;

Açılım denen yaklaşımın kimleri cesaretlendirdiğini ve Arap Baharı ile birlikte işin ucunun nereye gideceğini sanırım artık herkes anlamıştır.

Bugün ibretle ve üzüntü ile izlediğimiz sözde Milletvekili-Terörist kucaklaşmalarının, Hakkari’de yıkılmak istenen Devlet Otoritesinin, Suriye Kuzeyinde konu edilen Kürt bölgesinin halka dayalı tesadüfi bir gelişme değil,yıllar öncesinden kararlaştırılmış bir oyunun safhaları olduğunu 30 yıl öncesi bir anıyı naklederek bir defa daha sizlerle paylaşmak istiyorum.

Terör örgütü ile mücadelenin başladığı 1984 yılı Kasım ayında Siirt İli kırsalında yaralı olarak yakalanan Mustafa ÇİMEN adlı bir teröristin sırt çantası içerisinde çıkan dokümanlardan biri de,dün gibi hatırlıyorum orta boy açık eflatun renk kapaklı bir kitaptı.

“Partiya Karkerên Kurdistan” yani Türkçe’si ile,

“Kürdistan İşçi Partisi“nin tüzüğü.

Gizli Servislerin himaye ve yönlendirmesi ile hazırlandığı çok açıkça belli olan bu kitabı okuduk ve gördük ki, 1970’li yıllarda Kürt Örgütlenmeleri arasında yapılan gizli temas ve toplantılarda özetle aşağıdaki kararlar alınmış.

  • Dört ayrı ülkedeki (Türkiye,Irak,İran,Suriye) sözde Kürt liderler arasında, uzun vadede sözde ”Kürdistan” kurulması yolunda bir mutabakat sağlanmış.(Barzani-Öcalan-Kassumi….)
  • Kürtler’in, yaşadıkları ülkenin şartlarına göre 30 yıl boyunca mücadele vermesi, o ülke içerisinde özel statüler ve özerklik elde etmesi kararlaştırılmış.
  • 30 yıl sonunda kazanılan şartlar ve yaratılan siyasi ortama göre de,sözde Kürdistan’ın kurulması açısından gelinen durumun yeniden değerlendirilmesine söz verilmiş.

Açıkçası;

Sözde Kürt Liderleri aşamalı olarak her Ülke’de önce bazı ayrıcalıklar ve özerklik elde etmeyi, son safhada ise bağımsızlığı kararlaştırmışlar.

Şu an Irak ve Suriye’deki duruma, Barzani’nin tavrına ve ne yazık ki Ülkemiz’de meydana gelen olay ve gelişmelere bir bakın.

Büyük Orta Doğu Projesinin bir parçası olarak yürütülen Kürdistan oyununun bu işin başından beri çok açık ve net bir şekilde yazılanlar doğrultusunda adım adım nasıl gerçekleştiğini anlamaya çalışın.

Sözde Milletvekillerinin teröristle kucaklaştığı şu an sormak gerekir;

Durum üstünlüğünün Devlet’te olduğu ve insanlarımızın terörü unutarak geleceğe umutla baktığı 2000’li yılların başında ne değişti ve ne oldu da, bazı görevlendirilmiş aydınlar, siyasiler, eski MİT’çiler ortaya çıktılar ve yeni söylemleri, projeleri ve uygulamaları ile önce ovada, sonra da dağda durum üstünlüğünün hiç beklenmedik bir hızla PKK ve bölücülere geçmesine zemin hazırladılar.

Kısacası;

Bu Milletin ve Bu Devletin bunca yıldır KANI, CANI ve MALI ile yaptığı kutsal mücadeleyi Cumhuriyetle hesaplaşma adına sorgulayanlar ve bu konuda özellikle TSK’in birikimini hiçe sayarak onu yıpratanlar, onun bunun sözü ile ben biliyorum, ben çözeceğim diye cahilce ortaya çıkanlar, Suriye konusunda silahlı mücadeleye destek verenler aslında Ülkemizdeki bölücülüğü de yeniden tetiklemişler ve ne yazık ki durum üstünlüğünü de bölücüler ile onların destekçilerine teslim etmişlerdir.

Bunca acı yaşadıktan sonra, son gelişmeler üzerine ayakları yere basmaya başlayan ve manevra yapan aydın ve siyasetçi geçinen o kişilere sormak lazım,

”Şimdi mi anladınız”

diye..

Şunu bilmemiz gerekir ki;

Büyük Orta Doğu Projesi ve de onun maşalarından biri olan PKK açısından amaç hiçbir zaman değişmemiştir.

Onları bu günkü noktaya taşıyan ise özellikle son dönem olmak üzere bilinçsiz, tutarsız, sorumsuz ve duyarsız amatör yaklaşımlar olmuştur.

Her şeye rağmen yüreğimize taş basarak ve son söz olarak;

Bu Ülke’de yaşayan ve Ülkesini seven tüm Vatandaşlarımızın gerçeği görmesi, mücadeleye azimle devam etmek adına sevgi ve saygı bağlarını da güçlendirmesi dileği ile…


Ali İhsan GÜRCİHAN - 26 Ağustos 2012, Açık İstihbarat