1. yüz (Toplam 1 yüz)

Türk'ün Öfkesi; Devlet'in Aklı Erdoğan'ı Sahneden Çekecek (RTE'nin Yerine ABDullah Gül'ü Hazırlıyorlar)

İletiGönderilme zamanı: Pzt Haz 03, 2013 15:23
gönderen Oğuz Kağan
Türk'ün Öfkesi; Devlet'in Aklı Erdoğan'ı Sahneden Çekecek

Tayyip Erdoğan'ın siyaset sahnesine yüklenişi hiç bir kula nasip olmayacak "ilahi tesadüflerle" doludur.

Normal şartlarda; oğlunun trafik kazasında öldürdüğü sanatçı Sevim Tanürek vakasından, Üsküdar Adliyesi'nde dondurulan kalpazanlık dosyasına kadar hiç bir siyasetçinin kaldıramayacağı bir bagajla siyaset sahnesine çıkmıştır. Baykal'ın attığı destekle siyasi yasağın kaldırılması da normal şartlarda açıklanamayacak bir "ilahi tesadüftür"

Halbuki bunlar "ilahi tesadüf" değil, "Al-i tesadüftür".

Devlet, 1999 yılından itibaren küresel dinamiklerle eşgüdümlü bir dönüşüm projesine başlamıştır ve kendini revize ederken bu projeyi taşıyacak bir lider arayışına girmiştir. Bu lideri, toplumun çevre kesimlerini de sisteme dahil edecek karizmatik bir portre olarak Tayyip Erdoğan da bulmuş ve küresel ortaklarının da üzerinde uzlaştığı bir isim olarak Tayyip Erdoğan'ı siyaset sahnesine lider olarak Devlet taşımıştır.

Bu süreci ayrıntıları ile analiz eden yazımızı; "Batı Bey'in Can Polat'ı"

başlıklı yazımızda bulabilirsiniz.

Belli bir süre, Devlet'in dönüşüm projesinde başarılı ile rol alan, Devlet'in günlük ihtiyaçları doğrultusunda şekilden şekile giren Tayyip Erdoğan rolünde palazlandıkça Pinokyo olduğunu unutmaya başladı; kendini esas oğlan zannetmeye başladı.

Bu gidişatı görenlerden samimi olanlar, Tayyip Erdoğan'ı, gidişatı konusunda uyarırken;
onun karakterini çok daha iyi tahlil etmiş olan şeytani kanat, Çinlilerin aşağıdaki atasözüne uygun bir yaltaklanma kuşağı kurdular etrafında:

"Atı zayıf olanı, atının ne kadar güçlü olduğu konusunda övün, pohpohlayın. Bu övgülerin etkisi ile atını çok zorlayacak ve çatlatacaktır"

Ve çevresindeki yaltakçı kuşağı ile kendini padişah ve hatta peygamber zannetmeye başlayan Tayyip Erdoğan, hızını alamayıp atını çatlattı.

Bir ağaç ile başlayan olaylar, bir ormana dönüştü ve zamanında Devlet için bir kıymet ifade eden Tayyip Erdoğan artık Devlet ve küresel ortakları için bir risk olmaya başladı.

Üst siyaset odakları toplantı üzerine toplantı yapıyor.

Tayyip Erdoğan'ın gitmesi gerektiğini savunanlarla, "daha işimize yarar" diyenler arasındaki bilek güreşi sürüyor.


Kendisini halkın iktidar yaptığını zanneden Tayyip Erdoğan şimdide kendisini "çapulcu" diye nitelendirdiği halkın götüreceğini düşünüyorsa yanılıyor.

Halkın biriken ve sokaklara taşan öfkesi bu süreçte sadece bir araçtır.

Erdoğan'ı kim getirdiyse onlar götürecek ve bir taşla iki kuş vuracaklar:

1) Kontrolden çıkan adamlarını tasfiye.

2) Yeni adamlarını Halk nezdinde sempatik kurtarıcı olarak lanse etme.


Bu yolda ilk işaretler geliyor.

İngiliz aklından nasiplenmiş Abdullah Gül; akıllı bir şekilde, Tayyip'in arkasına dolandı, köprüye getirdi ve çırptı bile.

Abdullah Gül'ün Tayyip Erdoğan'I arayıp, polisleri çekmesini sağladığı haberleri yayılıyor.

Ve bu akşam haberlere Tayyip Erdoğan'ın dört günlüğüne bir yurtdışına çıkacağı haberi ekranlara düşüyor.

Tahmin edersinzi ki; "Kaçıyor" nidaları gırla. Kaçıp kaçmadığı önemli değil.

Önemli olan, olayları önemsemediğini belli etmek adına yurtdışına çıkan Tayyip Erdoğan'ın hala kendini kandırıyor olması.

Bu olayların toplumsal zeminini küçümsüyor olsa dahi, jeo-politik arka planını küçümsememesi gereken Erdoğan'ın bu kritik konjonktürde dört gün ülkeden uzaklaşması, üst siyaset odaklarına istediği alanı açacaktır.

Daha da önemlisi, #diktatörkaçıyor hashtagini uluslararası arenaya taşıyacaktır.

Zamanında Devlet için bir değer ifade eden Erdoğan'ın gittikçe kontrolsüzleşen portresi artık o Devlet için bir risktir.

Son olaylar bu riski somutlaştırarak, ikna olmayanları da ikna olma noktasına getirmiştir.

Ekranlara düşen 4 günlük Fas-Tunus gezisi, Erdoğan'a üst siyaset odaklarının yapacağı "çekil" çağrısının kamuoyuna yansımış şeklidir.

Türkiye'de siyaset kartları yeniden karılıp, dağıtılırken; bu yeni kart setinin jokeri Abdullah Gül olacaktır.

Tayyip Erdoğan'ı ne AKP gençlik kolları, ne onbinlerce polis, ne de Fatih Altaylı'nın çanakçılığı kurtarabilir.

Halkın değil, birilerinin Başbakanı olduğunu unutan Erdoğan için uyandırma saati gelip çatmıştır.


Açık İstihbarat, 2 Haziran 2013



Abdullah Gül: Demokrasi sadece seçim demek değildir
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Taksim Gezi Parkı'ndaki eylemin ardından Türkiye genelinde tırmanan gösterilerle ilgili önemli açıklamada bulundu. Demokrasinin sadece seçim demek olmadığını belirte Gül, "İyi niyetli olarak verilen mesajların hepsi alınmıştır. Bunların muhakkakki günü geldiğinde gereği de yapılacaktır" dedi.

http://siyaset.milliyet.com.tr/abdullah-gul-demokrasi-sadece/siyaset/detay/1717983/default.htm
http://www.hurriyet.com.tr/gundem/23424869.asp
http://www.haberturk.com/gundem/haber/849596-demokrasi-sadece-secim-degildir
http://www.aksam.com.tr/siyaset/gulden-gezi-parki-aciklamasi-demokrasi-sadece-secim-degildir-mesaj-alinmistir/haber-212133
http://www.zaman.com.tr/politika_demokrasi-sadece-secim-degildir_2096615.html