1. yüz (Toplam 1 yüz)

Halkın yoksulluğu / Bartu SORAL

İletiGönderilme zamanı: Pzr Kas 11, 2018 13:48
gönderen Oğuz Kağan
Halkın yoksulluğu

Yıllık enflasyon yüzde 25’e ulaştı. Ama onu geçin, o rakam halkın enflasyonu değil. Vatandaşımızın çoğunluğu; orta gelirli, dar gelirli, esnaf, memur, emekli, işçi, işsiz. Bizim harcamalarımız temel ihtiyaçlarımıza gidiyor. Yani barınma, yiyecek, ulaşım, ısınma. Ev kirası; en kötüsü, merkeze uzak olanı 1.000 liradan başlıyor. Ulaşımda geçirilen 3 saatin hesabını yapamıyoruz. O ömrümüzden giden, bize; “böyle gelmiş ama en azından çocuklarımız için böyle gitmese” dedirten...

Ev halkı en az 3 kişi, bazen 4-5. Büyükler idare ediyor ama herkesin çocuğu en kıymetlisi. İyi olsun, en azından istediğini yiyebilsin istiyor. Yumurtada yıllık enflasyon yüzde 62, tavuk 36, süt 33, patates 60, soğan 83, domates almayın, yüzde 142. Yani gıda enflasyonu yıllık yaklaşık yüzde 45. Bu ilan edilen. Çarşı pazar fiyatları geçen yıla göre neredeyse iki misli!

Kış geldi, hava soğudu ve erken kararıyor. Doğalgazda yıllık enflasyon yüzde 31, elektrikte yüzde 45. Yıllık yüzde 25 olan enflasyon, ev kiralarında bir o kadarlık artış demek.

Evden çıktın, işe gideceksin. Ulaşımda enflasyon yüzde 37. Daha akaryakıt fiyatlarına yansıtılmayan ÖTV var. O herhalde mart seçimlerinden sonra! Sadece ekim ayı giyim ve ayakkabı fiyatlarında artış yüzde 13. Hani çocuklar okula başladı, baba olarak bir pantolon alacaktık...

Kim ne kazanıyor?

Dört kişilik bir aile için yoksulluk sınırına Türk-İş, 6 bin lira diyor. Bunun 2 bin lirası aylık gıda harcamasına gidiyor. Evli olmayan, tek kişinin en düşük yaşam masrafı ise 2 bin 400 lira. Bu rakamlar açıklanan enflasyon verileri öncesinde ilan edildi. Çalışma Bakanlığı’nın 2017 tespitlerine göre, Türkiye’de çalışanların yüzde 40.3’ü, bir başka deyişle 5.8 milyon kişi, asgari ücretle çalışıyor. Yani yılbaşındaki 199 lira zamla aylık net 1.603 TL’ye. Bugünkü asgari ücret, dört kişilik bir ailenin aylık harcamasına sadece 1 hafta yetiyor! 1 kg kırmızı et için iki günlük asgari ücret ödeniyor!..

Çalışanların yüzde 42.7’si ise asgari ücretin iki katına kadar maaş alıyor. Yani çalışanların yüzde 83’ü (12 milyon kişi), 1.404 TL ile 2 bin 808 TL arası bir maaş ile geçiniyor. Nüfusun yüzde 37’si konutunda “sızdıran çatı, nemli duvarlar, çürümüş pencere çerçevesi” ile yaşamını sürdürüyor.

Bunu ben değil TÜİK söylüyor. Buna karşılık sarayda yaşamını sürdüren Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın maaşı 1 Ocak 2019 itibarıyla yüzde 26 zamla 59 bin liradan 74 bin 500 liraya yükseldi!..

Vatandaş ne yapıyor?

Geçinebilmek için bankalardan borçlanıyor. Kredi kartına borçlanıyor, onu kapatmak için tüketici kredisi çekiyor. Bugün toplam 32 milyon kişinin kredi kartı borcu var. Üç milyondan fazla kişi kredi kartı veya bireysel kredi yüzünden yasal takipte. Vatandaşın toplam borcu 575 milyar TL, milli gelirin yüzde 16’sından fazla. 2002 yılında bu borç 6.5 milyar TL’ydi ve milli gelirin yüzde 1.8’i kadardı. Demek ki o “üç katı büyüdüğü iddia edilen” milli gelir içinde bile vatandaşın borcunun payı neredeyse sekiz kat arttı!

Toplam borcun 223 milyar lirası ihtiyaç kredisi, 98 milyar lirası ise kredi kartı borcu. Yani toplam borcun yüzde 56’sı geçinebilmek için kullanılmış. Bu kredilere sarılan vatandaş dar ve orta gelirli. Yani kendisini bütün ağırlığı ile hissettiren enflasyon, durgunluk ve gelir kaybından en hızlı etkilenen kesim. Geçen sene kredi faizi yüzde 16’lardaydı, bugünlerde yüzde 36’ya çıktı. Artık borçlanmak bile çok zor.

Nüfusun çoğunluğu, çiftçi, esnaf, memur, işçi çok zorda. Oraya buraya enflasyonla topyekûn mücadele, yüzde 10 indirim sloganları yazmakla sorun çözülmüyor. Ama bu ağır yükü kısa sürede hafifletmenin yolu var. Salı günü onu yazacağım.

Bartu SORAL, 11 Kasım 2018