1. yüz (Toplam 1 yüz)

Devletin içindeki gizli Ermeniler! /Arslan BULUT

İletiGönderilme zamanı: Sal Eyl 21, 2010 23:05
gönderen Başkomutan

Devletin içindeki gizli Ermeniler!

Van’daki Akdamar Kilisesi’nde ayin yapılmasından sonra bölgede yaşayan gizli Ermeniler kendilerini açığa çıkarmaya başladı ve kimliklerine “Hristiyan” yazdırmak için sıraya girdi. Bu kişilerin çoğu şimdiye kadar “Müslüman Kürt” olduklarını söylüyordu.

Asıl kimliğini açıklayanlar arasında, Türkiye Ermenileri Patrikliği Genel Vekili Aram Ateşyan’ın ablasının torunları 33 yaşındaki Mesure Kaplan ve 28 yaşındaki Cihan Beskisiz de var.

Mesure Kaplan, Hürriyet’e yaptığı açıklamada, “Müslüman komşularımızın, iş arkadaşlarımızın arasında bir Müslüman gibi davrandık. Hatta, davranışlarımızla Müslüman pek çok komşumuzdan daha Müslüman olduğumuzu bile söyleyebilirim. Yoksa aile içinde ve bizim gibi olanlar arasında her zaman Ermeni kimliğimizi korumaya çalıştık” dedi.

Demek ki Müslümana Müslümanlık taslayanlara dikkat etmek gerekiyor!


Aram Ateşyan da “Türkiye’nin dört bir yanından, Tunceli’den, Trabzon’dan, Kastamonu’dan gençler aile kökenlerini araştırmak için bize geliyor. Ya komşusundan çekiniyor ya da çalışacağı yerden kovulacağından korkuyor. Oysa, ülkemiz demokratikleştikçe, insan hakları kökleştikçe binlercesi dinine geri dönecektir” dedi. Ateşyan, “Korkular ortadan kalktıkça kendi dinine dönenler artacak, Anadolu çok renklenecek, şenlenecek. Birden bire görecekler ki binlerce Ermeni varmış yanlarında, haberleri yokmuş” diye konuştu.


Biliyorsunuz bizim konu ile ilgili “Gizli Ermeniler” adlı bir kitabımız var. Şu sıralarda Ermeni meselesiyle ilgili kitaplar arasında en çok satanların başında geliyor.

Hırant Dink, öldürülmeden önce bu konuyu araştırıyordu ve Türkiye’deki gizli Ermeniler hakkında “300 bin rakamının abartılı olduğunu düşünmüyorum. Bence daha da fazladır. Diasporaya bunu sıkça söylüyorum. Türkiye’de tek kişinin varlığını bilmek, ruh hâline yardım etmek, yurtdışında alınmış yüzlerce parlamento kararından ehemmiyetlidir” diyordu.

Ardından Türkiye’nin önemli görevlerde bulunmuş bir diplomatı ve bir dönem AB ile ilişkilerin teslim edildiği kişi olan Volkan Vural, Neşe Düzel’e konuşmuş ve “Devlet Ermenilerden özür dilemeli, Ermeni ve Rumlar tekrar eski topraklarına dönsün, tekrar vatandaş olsun” demişti...

Ali Kırca’nın Siyaset Meydanı programında, Korkut Özal, Turgut Özal’ın Cumhurbaşkanı iken kendisine Türkiye’nin adının “Anadolu Cumhuriyeti” olarak değiştirilmesinden söz ettiğini açıklamıştı. Ali Kırca, Korkut Özal’a dönerek, “Turgut Özal bir ara ’Ben de Kürt olabilirim’ dediği için soruyorum. Siz Kürt müsünüz?” diye sormuş, Korkut Özal, karışık bir etnik yapıya sahip Malatya’nın yüzde 40’ının Ermeni olduğunu iddia ederek, annesinin Osmanlı aşiretinden geldiğini, babasının karışık olduğunu söylemişti.


Demek istediğim şu ki kimliklerini gizlemek zorunda olan insanlar, hangi makama gelirse gelsin içinde yaşadıkları topluma karşı gizli bir isyan halindedir. Kimliğini gizlemek, psikolojik rahatsızlığa yol açar. Yabancı gizli servisler bunların bir kısmını çocukken keşfederek yetiştirir, devletin içinde önemli makamlara getirdikten sonra kendi isteklerini yerine getirmelerini ister. Bunlara istihbarat dilinde “koza” denilir.

Türkiye’nin bir “Gizli Ermeniler” meselesi vardır.

Hırant Dink, bir Ermenistan gezisinde oradaki muhataplarına “Siz 1.5 milyon kişiden bahsediyorsunuz. Oysa aynı dönemde yaklaşık 500 bin Ermeni, din değiştirip Türk olmuştu. Bunları neden dikkate almıyorsunuz?” diye sormuş, muhatabı da “Bu konunun gündeme gelmesi, davamıza zarar verir” cevabını vermişti.

Demek ki şimdi bu politikadan vazgeçtiler.

Bence Türkiye’nin asıl meselesi, devletin içindeki gizli Ermenilerdir.


Arslan BULUT
22.09.10 /YENİÇAĞ

Re: Devletin içindeki gizli Ermeniler! /Arslan BULUT

İletiGönderilme zamanı: Cmt Eyl 25, 2010 17:23
gönderen Oğuz Kağan
Kimliklerine Hırıstiyan Yazdıranlarla İlgili Bir Değerlendirme

Arşiv belgesi Ermeni asıllı görevliler tarafından hazırlanmıştı ve raporun adı da “Ermeni Kürtleri” ismini taşımaktaydı. Bu belgede hangi Ermeni cemaatinin hangi Kürt aşireti ismini aldığı, bunların bulundukları yerler ile alt birimleri ve oturdukları köylere kadar her şey kaydedilmişti. Benim tespitim bugün en azından 500 bin Ermeninin bu şekilde bulunduğudur.

Yusuf HALAÇOĞLU

21 Eylül 2010 tarihli Hürriyet Gazetesi'nde Van kaynaklı Okan Konuralp tarafından bir haber yayınlandı. Haber, "Artık kimliklerine hrıstiyan yazdırıyorlar" başlığı altındaydı. Aslında gündemde Van Gölündeki Akdamar kilisesindeki ayin vardı. 95 yıl sonra bu kilisede yapılan ilk ayin olarak verildi. Bu ayin Türkiye'de hep gizli kalmış bir konunun ortaya çıkmasına vesile oldu ve demokratikleşmenin sonucu olarak, şimdiye kadar kimliklerini gizlemek zorunda kalmış olan Ermenilerin tekrar asıl kimliklerine dönmesi olarak değerlendirildi. Gerçek böyle miydi yoksa farklı bir boyut mu vardı? Bu arada Türkiye Ermenileri Patrikliği Patrik Genel Vekili Sayın Aram Ateşyan'ın Müslüman olan yeğenlerinin 4 ay önce nüfus cüzdanlarına Hrıstiyan yazdırdıkları yer almaktaydı bu haberde. Bu kimselerin bölgede "Müslüman Kürt" olarak bilindiği de eklenmişti. Öte yandan "dışarıda Müslüman ama aile içinde Ermeniydik" dedikleri de yer aldı. Bu şekilde son bir yıldır önemli şekilde asıl kimliklerine dönmeler olduğu vurgulandı.

2007 yılında Kayseri'de Avşarlar sempozyumunda bir konuşma yapmıştım. Bu konuşmamda, "Kendisini Kürt ve hatta Kürt Alevi gösteren Ermeni dönmeleri"nden bahsetmiştim. Yer yerinden oynamıştı ve benim kafatasçılığım dahil söylenmedik söz ve hakaret kalmamıştı. Konu öylesine sunulmuş ve çarpıtılmıştı ki, yargısız infaza uğramıştım. Halbuki gerek Türkiye'deki Ermeni soykırımını savunanlar, gerekse diaspora, Anadolu'da yaşayan Ermeniler nerede diye sormaktaydılar.

Sözlerimde ne Kürtlere ne de Alevi vatandaşlarımıza hakaret vardı. Ben, bir bilim adamı olarak nerede olduklarını belgeyle açıklamıştım. O zamanki söylediklerimin tümü Amerikan arşiv belgelerine dayanmaktaydı ve hatta isim ve köy adlarına kadar bilgi bulunmaktaydı. Arşiv belgesi Ermeni asıllı görevliler tarafından hazırlanmıştı ve raporun adı da "Ermeni Kürtleri" ismini taşımaktaydı. Bu belgede hangi Ermeni cemaatinin hangi Kürt aşireti ismini aldığı, bunların bulundukları yerler ile alt birimleri ve oturdukları köylere kadar her şey kaydedilmişti. Ama bana bu bilgileri nereden aldığım hiç sorulmadı. Sadece neden konuştuğum ve bunu açıklamakla ırkçılık yaptığım suçlamalarında bulunuldu. Bugün ne oldu da beni darağacına çektikleri bir konuda rahatça herkes binlerce Ermeninin bu şekilde Müslüman kisvesi altında olduğunu söyleyebilmekteler.

"Mahalle baskısından kurtuldukları" iddiası tamamen safsata. Çünkü o tarihte beni o bölgeden arayan vatandaşlarımız bunların hepsini bildiklerini ifade etmişlerdi ve gerçekten de başta Patrik Hazretleri olmak üzere herkes kimlerin ve hangi köylerin bu şekilde "kripto Ermeni" olduğunu bilmekteydi. Hatta 1977 yılından beri misyonerlerin bu türden Ermenileri tespit etme gayreti içinde olduğu, toprağı bol olsun Hrant Dink tarafından da dile getirilmişti. Benim tespitim bugün en azından 500 bin Ermeninin bu şekilde bulunduğudur. Ermeni olmak ne suçtur ne aşağılanacak bir durumdur.

Türkiye'de bugün Ermeni asıllı vatandaşlarımız bulunmaktadır ve birçoğu ile de yakın ilişkilerimiz mevcuttur. Bence asıl Ermeni vatandaşlarımızın çektikleri sıkıntı, bu şekilde kendini gizleyen Ermeni asıllı olanlarla, soykırım safsatasını ortaya atanlardır. Tarihte hoş olmayan birçok olay olmuştur. Fakat hiçbirinin bu kadar uzun süre ve kangren haline geldiği görülmemiştir. Konunun kişiselleştirilmesi kimler tarafından yapılmıştır; bunun iyi değerlendirilmesi gerekir. Nitekim hatırlanacağı üzere ben kişiler üzerinden hareket etmemiştim ve bu şekildeki kişilerin kendilerinin açıklama yapmasının doğru olacağı kanaatindeydim. Halen de aynı düşünceyi taşıyorum. Ancak Türkiye'de meydana gelen bir takım olayların iyi anlaşılabilmesi için de bu konunun açıklığa kavuşması gerektiğini düşünüyorum. Ama maalesef son zamanlarda Türkiye bir etnisite cenneti haline getirildi.

Bence asıl ırkçılık bu şekilde ülke insanlarının farklılaşmasına zemin hazırlamaktır. Şimdiki ortam Türkiye'nin yakın bir gelecekte tamamen ayrışmasına yol açacak bir biçimde gelişmektedir. Bu son durum da, üstü örtülü olarak Ermenilere emlak vermek ve bir yerde tazminata zemin hazırlamaktır.

Gerçekte ise bu olay tamamen aydınlandığında, Ermeni soykırım iddialarının ne kadar yersiz olduğu kesinlikle ortaya çıkacaktır. Türkiye, terör meselesinde ve ayrılıkçı Kürt konusunda ciddi merhaleler kazanacaktır. Hatta ülkemizde öz be öz Türkmen olan Alevi vatandaşlarımız üzerinde oynanan oyunlar ortaya çıkacaktır.


Tabii bütün mesele, bu konuyla korkmadan yüzleşebilmek veya bunu bilmek isteyip istemediğimizdir. Tıpkı bu günlerde Akdamar Kilisesinin haçının yerine takılması taleplerinde, gerçek haçın Alman arşiv belgelerinde yer aldığı üzere 1907 yılında Ermenistan tarafından gelen Michellian çetesinin, kiliseyi yağmaladıktan sonra haçını da çıkarıp eşine hediye götürmesini bilmek isteyip istemediğimiz gibi. Yoksa biz çevremizde binlerce Ermeni asıllıların olduğunu çok iyi bilenlerdeniz.


haberakademi.net, 22 Eylül 2010