1. yüz (Toplam 1 yüz)

Ana karargâha virüs nasıl girdi? / Arslan BULUT

İletiGönderilme zamanı: Cum Şub 18, 2011 2:06
gönderen Oğuz Kağan
Ana karargâha virüs nasıl girdi?

Türklerin milli direnci, bilimsel yöntemlerle çökertilmek isteniyor. Peki hangi yöntemler kullanılıyor:

İnsan vücuduna virüsler nasıl giriyor ve etkin oluyorsa, ülkenin vücuduna da benzer virüsler giriyor. Bunlara karşı, antikorlar direniyor! Antikorların direnmemesi için, yargı bağımsızlığının ve basın özgürlüğünün ortadan kaldırılması gerekiyordu. Bugünkü hukuk dışı uygulamaların sebebi budur..

* * *
19 Kasım 2005 tarihinde, daha sonraki yıllarda olacakları bu sütunda bir mektup ile anlatmışız ama ülkenin antikorları herhalde uyuyordu!

Kendisinin de “eski bir antikor” olduğunu belirten Munis Çakırtaş, görevdeki antikorlara hitaben şöyle diyordu:

“Sayın antikorlarım; siz, sanırım karargâh isimli hayat alanlarınızın duvarına mikropların dayanmasını bekliyorsunuz!

Vücudu istila eden mikroplar, dışarıdaki üretim merkezleri tarafından, devamlı takviye edilmekte, güçlenmektedir.

Bu yeni tür mikroplar; kendileriyle mücadele edebilecek yeteneklerle donatılmış siz antikorları bile kandırma özelliğine sahip, çok özenle üretilmiştir ve üstelik onlar da antikor görünümündedir.

Kılcal damarlar yolu ile bütün vücuda yayılan, her siyasi grubun içine de sızan bu mikrop türlerinin hedefi, vücudun en önemli organlarını hastalanmış gibi gösterip, ‘organ mafyası’na satmaktır.

Çok değişik bir tür olan bu mikroplar, aslında başka vücutların antikorlarıdır.

Her kılığa girme becerisine sahip bu mikroplar, artık genç vücut bitap düştüğü için kendilerini saklamadan, tüm çıplaklıkları ile ‘mikrop’ olarak gezmekte hiçbir sakınca görmüyor.

Direnen antikorlara da iftiralar ediyor, hatta kendilerini görevlendiren merkezlerle işbirliği içindeymiş gibi gösteriyorlar.

Vücudu asıl savunması gereken siyasi antikorlar; dışarıdaki mikroplarla iyi geçinince ayakta kalacağını zanneden partiküllere dönüşmüştür. Mikrop kapan ayak, (Güneydoğu) kangren olmak üzeredir, ayak hakkında ‘bu gidişle keserler bile’ diye konuşulmaktadır.

İçerdeki satın alınmış olan mikroplara, onları besleyen mikrop merkezleri tarafından, başka vücutlarda oturma garantisi ve ek vitaminler gibi güvenceler verilmiştir.

İşte bu ahval ve şerait içinde sayın antikorlar; mikroplar için siz değerli antikorların varlığı, problemdir. Siz ne kadar durumu idare etmeye çalışsanız da..

Vücudu saran mikropları temizlemek, öncelikle sizin sorumluluk alanınıza giriyor sanırım.

Aksi halde bu kılık değiştirmiş mikroplar, yakın bir zamanda vücudu öldürecek, sizler de yaşayamayacaksınız. Önce sizi yok edecekler. Emekli olup kenara çekilmenize de imkân tanımayacaklar, zaten emekliliğinizi yaşayacak bir vücut (vatan) kalmayacak..

Mikroplara direnen aydın antikorlar sizi alenen bilgilendiriyor, uyarıyor.

Genç antikorlar, ufuksuz bir kadro tarafından 12 Eylül’de saf dışı edildi. Bugünkü antikor gençler de kontrol altındadır. Durumu algılamaları uzun sürebilir!

Ata’nın emirlerine bağlı olduğunu her fırsatta söyleyen siz antikorlar, neyle meşgulsünüz acaba?”


* * *
2005’teki bu yazıdan sonraki yıllarda, antikorlar, inisiyatifi ile geçirmiş olmanın rahatlığıyla post kavgasına düştü, birbirlerinin kuyusunu kazdılar. Sonuçta virüslerin karargâha kadar girmesine yol açtılar; bu yüzden hasta düştüler.

Kandaki virüsler yok edilmezse, hücre ölümleri durdurulamaz ve kanser ayaktan bütün vücuda yayılır! Artık çözüm için kanı temizlemek gerekiyor ki ayak da kurtulsun vücut da!


Arslan BULUT, 18 Şubat 2011, YENİÇAĞ
arslanbulut@yenicaggazetesi.com.tr