1. yüz (Toplam 1 yüz)

“FETÖ’cü paşalar” nasıl paşa oldu? / Arslan BULUT

İletiGönderilme zamanı: Çrş Tem 20, 2016 12:22
gönderen Balasagun
“FETÖ’cü paşalar” nasıl paşa oldu?


Resim
Aslında gerek Tayyip Erdoğan gerekse Hulusi Akar, Mayıs ayı başında Türkiye’nin başına, kısa vadede nasıl bir çorap örülebileceğinin farkındaydı!

Öyle ki, 3 Mayıs 2016 günü, Tayyip Erdoğan, ani olarak Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar’ı da yanına alarak Gölbaşı’ndaki Özel Kuvvetler Komutanlığı’nı ziyaret etmişti..

* * *

Bu ziyaretten birkaç gün önce, devlet çarklarını çok iyi bilen bir uzman, bana şöyle demişti:

- Türk Silâhlı Kuvvetleri içinde çok ciddi bir cemaat örgütlenmesi vardır... Etkin bir şekilde nüfuz edemedikleri tek yer Özel Kuvvetler Komutanlığı’dır. Özel Kuvvetler Komutanlığı personeli, diğer adıyla bordo bereliler hem binbir süreçten geçirilerek seçilmiş hem de çok iyi eğitilmiştir. Bu birlikler için Türkiye’nin çekirdek gücü de denilebilir.

4 Mayıs tarihli yazımda, bu bilgilere yer vererek “Şimdi o kuvvetlere acil bir ihtiyaç duyuluyor herhalde. Sözcü gazetesinin, ‘TSK’nın komuta kademesinde FETÖ’cü paşalar var’ manşetiyle çıktığı gün, Erdoğan ve Akar’ın, Özel Kuvvetler Komutanlığı ziyareti ilginç değil mi? ‘FETÖ’cü paşalar’ mı var, yoksa Rusya uçağını düşürecek kadar, Türkiye yerine küresel güçlerin çıkarları doğrultusunda hareket eden başka yapılanmalar mı var bu konu tartışmalı! Doğrusunu Genelkurmay Başkanı açıklamalıdır!” ifadelerini kullanmıştım.

* * *

Darbecilerin Özel Kuvvetler Komutanlığı’nın komutasını almak istemeleri ve kahraman Astsubay Ömer Halisdemir’in hayatı pahasına buna engel olması, tespitin doğruluğunu gösteriyor.

Şimdi Genelkurmay duyurusunda FETÖ’den bahsediliyor ama Türk kamuoyuna bu “FETÖ’cü paşalar”ın nasıl general yapıldığı ve hangi devletlere, hangi yabancı örgütlere hizmet ettiği de resmen açıklanmalıdır.



İsmail Kahraman, İstiklâl Marşı’nda o dizeyi atladı!

Prof. Dr. Yümni Sezen fark etmiş... Darbe girişiminin bastırılmasından sonra toplanan TBMM’de, İsmail Kahraman, İstiklâl Marşı’nın 10 kıtasını da okumak istediğini söyledi. Kâğıttan okudu, bazı milletvekilleri de tekrar etti... İstiklâl Marşı’nın onuncu ve son kıtası, beş dizelidir. Kahraman, o kıtanın üçüncü dizesini atladı, okumadı!

Az sonra Başbakan Binali Yıldırım kürsüye geldi ve İsmail Kahraman’a “Gazi Meclis’in Başkanı” diye hitap ettikten sonra “Bu muhteşem dizeleri bir kez kez daha sizlerle paylaşmak istiyorum” diyerek İstiklâl Marşı’nın sadece son kıtasını olduğu gibi okudu; anında düzeltme yaptı! O üçüncü dize, “Ebediyyen sana yok, ırkıma yok izmihlâl” şeklindedir.

Binali Yıldırım, Meclis önünde konuşan halka hitaben konuşurken de “Bu yüce milletin adı Türk Milleti’dir” deme ihtiyacı hissetti.



Kazım Mirşan uçmağa vardı

Türk tarihinin derinliklerinde bir asırlık ömür geçiren Kazım Mirşan, o güzel atlardan birine binip uçmağa vardı. O, Türk tarihine “tamga”sını vurmuştu. Ona göre Göktürk diye okunan yazı, “ÖK-ÜK Türk”dür. “ÖK-ÜK Türk”, “Tanrı’nın Türkleri” demektir. “Tanrı Türkleri uzaydan gönderdi” anlamında... Türk, bu durumda, o zamanlar için dini bir kavram oluyor...

Mirşan, Bişkek’te saatler süren son konuşmamızda tarihe seslenir gibi sözler söylemişti:

“Ben Kazım Mirşan; Ulukem, Baykal Lena, Altay, Talas, Moğolistan, Başkurdistan, İskiteli, Val Camonica, Anadolu, İsviçre, Etrüsk, Yunanistan, Makedonya, Fransa, Portekiz, Pra Mısır ve İskandinavya yazıtlarını okumakla kalmadım, Türklerin takvimlerini de ortaya çıkararak elimden geldiğince erken Türk gramerini de yazdım. Batılı bilginlerin bütün iddialarının aksine bugün dünyada kullanılan alfabelerin hepsinin temeli Türkler tarafından 18 bin yıl öncelerinden beri geliştirilen tamgalara dayanıyor. Bugünkü Avrupa medeniyetini kuranların yazı yazmasını bilen Türkler olduğu ispat edilmiş durumdadır.”

Arslan BULUT, 20 Temmuz 2016
arslanbulut@yenicaggazetesi.com.tr