1. yüz (Toplam 1 yüz)

ABD ve gerçekler! / Prof. Dr. Nurullah AYDIN

İletiGönderilme zamanı: Prş Eki 07, 2010 0:17
gönderen Oğuz Kağan
ABD ve gerçekler!

Evet: icazet alınan Küresel Güç ABD nedir bir bakalım.

Koca bir Afrika kıtasının kökünü kurutanlar, Maya, Aztek uygarlıklarının üzerinde yükselenler, Ortadoğu ve Uzakdoğu'yu kan gölüne çevirenler, Stalin'e gözdağı vermek için Japonya'ya keyif için atom bombası atanlar onlar...

Güney Amerika'da en büyük insanlık dramının sorumluları da onlar.

Bugün Irak'ta sayısını bilemediğimiz can kaybının, bir ülkenin resmen iğfal edilmesinin kararını verenler de onlar... Irak'ın yağmalanmasına, kadınlarının ırzına geçilmesine, bir ülkenin talan edilmesine "evet" demek için parmak kaldıranlar, bugün bizden 100 yıl öncesinin hesabını sormaya kalkıyor... Bu kadarına ancak utanmazlık denilir.

Evet, bütün imparatorlukların tarihi kirlidir ama bunların ki hem kirli, hem ahlaksız. Kendi katliamlarının hesabını veremeyenler, başka ülkelerden hesap sorma hakkını kendinde bulamaz. Eğer yürekleri varsa, "Irak'ta kimyasal silah var", "Saddam, El Kaide ile işbirliği yapıyor" yalanlarının hesabını sorsunlar.

Uygarlık, üç tane çavuşu askeri mahkemeye çıkarıp yargılamak değildir. Kendi kirli çamaşırlarını temizleyemeyen bir Kongre, başkalarının tarihi hakkında karar veremez. Verirse, komik olur.

Eğer biraz ahlakları varsa, önce Irak'ta yaptıklarının hesabını sorarlar. Hem kendi ordularına, hem kendi yöneticilerine... Ama yapmazlar, yapamazlar. Çünkü emperyalizmin ahlakı böyledir. Bölge halklarını birbirine kırdırma üzerine yazılıdır onların kitapları.

Osmanlı'nın 1915 olaylarındaki sorumluluğu ne olursa olsun, bunu sorma mercii kesinlikle Amerikan Kongresi olamaz. Çünkü son yüzyılın en büyük katliamlarına imzayı onlar atmıştır.

Hâlâ Nagazaki'nin, Arjantin'in, Şili'nin hesabını vermeyen bir Kongre dönüp başka ülkeleri yargılıyorsa, durup düşünmek lazım. Çünkü bunu yüce insanlık değerleri için yapmıyorlar. Bölge insanı biraz daha birbirine düşsün, biz daha rahat yönetelim diye yapıyorlar.

Bu kirli bir tarih dersi.

Bizim onlardan alacağımız ders yok.


İşte Amerika'nın soykırım sicili

Sözde Ermeni soykırım karar tasarısını Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi'nde kabul ederek "Tarih hassasiyetini” ortaya koyan ABD yönetimi, kendi tarihindeki kanıtlanmış katliamlara gözlerini kapatıyor

Tarihi kızılderili katliamı, zenci köleliği ile lekelenmiş olan, Klu Klux Klan gibi insanlığın ırkçı örgütlere yataklık eden, modern tarihinde ise Vietnam'dan Afganistan'a, Irak'a kadar sayısız savaş ve çatışmaya neden olan ABD, tarihindeki bu lekelerle yüzleşmek yerine, başka ülkeleri insan hakları ihlaller ya da soykırımla suçlamayı tercih ediyor.

ABD vatandaşı iki Yahudi gencin sahibi olduğu internet arama motoru 'Google'da yüzeysel bir arama yapıldığında bile ABD'nin sicilinin temiz olmadığı ortaya çıkıyor.

Amerika'nın yerlileri olan Kızılderililer, sömürgeciler kıtaya varmadan önce o topraklarda yaşamaktaydılar. “Beyaz adamlar” Yeni Dünya'ya vardıklarında dünyada toplam 400 milyon insan yaşıyordu. Bu insanların beşte biri ise bu kıtadaydı. Bugün Amerika'da çok az sayıda yerli yaşıyor. Yani 80 milyon Kızılderili'den 70 milyonu öldürülmek ve köle olarak satılmak suretiyle Amerika'dan silindi. Avrupalılar Amerikalı Kızılderilileri köle olarak satmak için gemilerle Avrupa'ya taşırlarken bir yandan da Afrikalıları aynı amaçla Amerika'ya taşıyorlardı.

1898: Meksika'yı işgal etti, aynı yıl Küba'ya girdi.. 1921: Nikaragua'yi isgal etti, Sandino ve 300 kişiyi katletti. 1945: Hiroşima ve Nagazaki kentlerine atom bombası attı, 250.000 kişiyi katletti. 1950-53: Yüz binlerce Koreli'yi katletti. 1954: Binlerce Guatemalalı'yı katletti. 1955: Endonezya, Laos, Kambocya'da çok sayıda CIA operasyonu düzenlendi. 1950-59: Küba'da 60.000 kişi katledildi. 1975: Vietnam savaşı ile 170.000 ölü, 80.000 sakat, onbinlerce tecavüz olayı bıraktı. 1970-75'te Kamboçya ve Laos'ta 1.000.000 kişiyi katletti. 1983: Lübnan'da binlerce kişiyi katletti ve aynı yıl Grenada'da yüzlerce kişiyi katletti. 1989: Panama'ya asker çıkarttı, 5.000 Panamalı'nın ölümüne sebep oldu. 1991: Irak'a saldırdı. 2003: Irak'ı işgal etti. 1 milyon 200 bin ölü, yaralı ve göçmen. Afganistan işgali yüz binlerce ölü, yaralı ve göçmen.

Günün Sözü: Gerçeklerle yüzleş, o zaman gerçeklerin hem acı hem de tatlı olduğunu anlarsın.



Prof. Dr. Nurullah AYDIN, 1 Ekim 2010
nurullah@gazi.edu.tr

Re: ABD ve gerçekler! / Prof. Dr. Nurullah AYDIN

İletiGönderilme zamanı: Prş Eki 07, 2010 10:57
gönderen Oğuz Kağan
ABD İstihbaratı

ABD enformasyon çöplüğünde boğuluyor

Washington Post Gazetesi, 11 Eylül sonrasında dev bir yapılanmaya gittiği halde bürokrasi yüzünden terör eylemlerini önlemede kimi zaman yetersiz kalan Amerikan istihbaratını araştırdı. Buna göre Amerikan gizli servisleri, dev bürokrasisiyle kontrol edilemez bir canavara dönüşmek üzereymiş.

ABD, 11 Eylül 2001 saldırıları sonrası oluşturduğu yeni istihbarat sistemini kontrol etmekte zorlanıyor. Washington Post Gazetesi’nde yayınlanan özel araştırmaya göre Barack Obama hükümeti, bugün takriben 854 bin kişiyi istihdam eden istihbarat ordusunun etkinliklerinden endişeleniyormuş.

ABD daha güvenli değil

2001 öncesine göre 10 kat artan istihbarat yatırımları, bugün 1271’i devlete ait olmak üzere 3 binden fazla kurumun ortaya çıkmasına neden oldu. 10 bin ayrı mekânda her gün çeşitli amaçlarla toplanan milyonlarca enformasyon, artık yeterli süzgeçten bile geçemediğinden, en üst düzey savunma yetkililerince bile anlaşılamaz duruma gelmiş. ABD Savunma Bakanı Robert Gates, bu karmaşık yapıyı hakkıyla anlamanın, “CIA’in başkanı için de, savunma bakanı için de ciddi bir mücadele gerektirdiğini” söylüyor. Ortaya çıkan bilgi çöplüğünün, tarif edilemeyecek denli büyük bir karmaşıklık yarattığını anlatan Korgeneral John R.Vines’ın tespitiyse daha da çarpıcı: “Bunca yatırımdan sonra eskisine kıyasla daha güvende olduğumuz tespitini yapmak mümkün değil.”

Devasa bütçe

ABD’nin savunmaya harcadığı para, geçen yıl 75 milyar dolara kadar tırmanmış. İşin ilginç yanıysa, 11 Eylül’den sonra oluşan bu kontrol edilemez boyutlardaki bürokrasinin, önümüzdeki yıllarda daha da genişleyecek olması. Bu karmakarışık istihbarat ağında hangi kurumun tam olarak hangi görevi yaptığını artık kimse tam anlamıyla bilemez hâle geldiğinden, birçok kurum, aynı işleri ayrı ayrı yapar hâle gelmiş. Sözgelimi terör örgütlerinin para akışını takip etme işi, şu anda 15 ayrı Amerikan şehrinde yerleşik tam 51 ayrı istihbarat kurumunca yapılıyor.

Washington Post’un uzun sürede hazırladığı ve üç gün boyunca yayınlanan “Çok Gizli Amerika” dosyasının; ABD’de terör, istihbarat, savunma gibi çetrefilli konularda büyük bir tartışma yaratmış durumda.

Amerikan istihbaratından çarpıcı sayılar:

Günde 1.7 milyar e-mail taranıyor

- Yıllık istihbarat bütçesi: 75 milyar dolar

- İstihbarat kurumu sayısı: 3202 (1931’i özel)

- İstihbarat çalışanı sayısı: 854 bin (tahminî) (Washington şehir merkezi nüfusunun 1.5 katı)

- Dinlenen telefon, takip edilen e-mail sayısı: 1.7 milyar (günlük)

- Hazırlanan istihbarat raporu sayısı: 50 bin (yıllık)

- Washington’daki gizli servis binalarının kapladığı alan: 5 milyon metrekare (Üç Pentagon ediyor)

ABD'de ahtapotun kolları her yere uzanıyor

Washington Post, 11 Eylül saldırılarının ardından ABD'nin tamamını kapsayacak şekilde oluşturulan gizli istihbarat veri ağına dair çok çarpıcı bir rapor yayımladı. Binlerce devlet kurumu ve özel şirketten oluşan ve bir ahtapotun kolları gibi ülkenin dört bir yanına uzanan bu ağ o kadar büyük ki işe yarayıp yaramadığı bile bilinmiyor.

ABD'nin 11 Eylül 2001’deki saldırılara bir cevap vermek amacıyla oluşturduğu çok gizli istihbarat ağı, o kadar büyük ve karmaşık bir hale geldi ki, kimse maliyetinin ne kadar olduğunu, kaç kişiyi çalıştırdığını veya bünyesinde kaç proje bulundurduğunu bilmiyor.

Washington Post, iki yıl süren araştırmalarında elde ettiği bulgular ışığında Çok Gizli Amerika'yı keşfetti. Dokuz yıl süren eşi benzeri görülmemiş bir harcama ve büyümenin ardından, ABD’yi koruması için oluşturulan sistem o kadar devasa bir hale geldi ki, işlerliğini belirlemek bile neredeyse imkânsız.

Savunma Bakanı Robet Gates, Washington Post’a verdiği röportajda “11 Eylül’den beri o kadar büyük bir büyüme var ki, sadece CIA direktörü veya benim için değil, herhangi biri için bu büyümeyi kontrol edebilmek çok zor” diyebiliyor..

Irak’ta 145 bin askeri yöneten Emekli Tuğgeneral John Vines, karşılaştığı durumu, “Tüm bu aracılık ve ticari faaliyetleri koordine edebilecek bir kurum, yönetim, sorumluluk veya süreç bilmiyorum. Bu sistemin karmaşıklığı tanımlamanın ötesinde” diye açıklar.

Ya Türkiye’de durum nasıl acaba! Araştıran bilen var mı?

Günün Sözü: Kendinden eminsen başarıya ulaşırsın.



Prof. Dr. Nurullah AYDIN, 2 Ekim 2010
nurullah@gazi.edu.tr

Re: ABD ve gerçekler! / Prof. Dr. Nurullah AYDIN

İletiGönderilme zamanı: Prş Eki 07, 2010 19:27
gönderen Oğuz Kağan
ABD İstihbarat ağı…

Soğuk savaşın bitmesi ile birlikte küresel güç, tartışmasız ABD’dir. ABD’yi İngiltere ve İsrail ile birlikte algılamak gerekir. Küresel karar alma ve uygulamada bu üç ülke birliktedir.

Çin, Hindistan, Brezilya ve Rusya her ne kadar ekonomik yönden küresel etkinlik sürecinde ise de, yüze yakın yerde askeri üssünde yüzbinlerce askerinin konuşlanması, ileri teknoloji ağı ile, yer ve hava uydu haberleşme ağıyla istihbarat şemsiyesi ile dünya, ABD’nin avucunun içinde görülüyor.

ABD’nin bu gücü ne zamana devam edecek denilse de yakın zaman da küresel ısınma ve kendi içindeki çözülüşle bu gücün sona ereceği varsayılmaktadır.

Türkiye’yi de yakından ilgilendiren ABD gerçeğinin alt yapısını bilmekte yarar vardır. Bu gerçek Ortadoğu coğrafyasının tarihi lideri Türkleri denetim ve kontrol altında tutma temel stratejisi göz önüne alındığında ne kadar hayati öneme haiz olduğu anlaşılacaktır.

Amerikan istihbarat ağı merkezi, Türkiye odaklıdır. Balkanlar, Kafkasya ve Ortadoğu coğrafyasının Karadeniz ve Akdeniz havzalarının, enerji koridorlarının geçiş güzergahında olan Türkiye, ABD için olmazsa olmaz jeostratejik bölgedir.

Washington Post
, Amerikan istihbaratının detaylarını gün yüzüne çıkardı. Pulitzer ödüllü gazeteci Dana Priest liderliğinde 12 muhabirin iki yıllık çalışması sonucunda hazırlanan haber için yüzlerce istihbarat çalışanı, komutan ve bakanla konuşulmuş..

Çok gizli ABD üssü

Washington’un malikâneleriyle bilinen McLean bölgesinde, her sabah sıra halinde dizilmiş bir grup araç hiçbir haritada görünmeyen ve sokak levhalarında adı geçmeyen bir dağa tırmanmaya başlıyor. Yaklaşık beş alışveriş merkezi boyutunda olan bu beton dağ Liberty Crossing, en az 1,700 federal görevli ve 1,200 özel müteahhidin çalıştığı gizli bir üs.

Liberty Crossing, 2001’deki saldırıların ardından mantar gibi büyüyen ABD hükümet kurumları ve şirket müteahhitlerinin merkezinde yer alıyor.

Her gün, ABD genelinde 854 bin memur, askeri personel ve özel müteahhit, elektro manyetik kilitler, retina kontrolü ve güçlendirilmiş duvarlarla korunan binalarda çalışıyor. Bu sistem, uluslararası çapta köktenci hareketleri etkisiz hale getirmek için kurulmuş ulusal güvenlik girişimi.

Bu görev hakkında birçok bilgi gizli tutuluyor. Ancak Çok Gizli Amerika’da başarıyı ölçmek ve sorunları teşhis etmek çok zor. ABD’nin istihbarat bütçesi geçen yıl 75 milyar dolar olarak açıklandı. Bu rakam, 10 Eylül 2001’deki rakamın 10.5 katı.

Personel sayısı, birim ve örgütlerin kontrolden çıkmaya başlamasıyla, yönetim kademeleri bir çıkmaza girdi. George Bush hükümeti, bu sorunu olağanüstü yetkiler verdiği Ulusal İstihbarat Direktörlüğü Bürosu'nu (ODNI) açarak gidermeye karar verdi.

Bugün, istihbarat kurumlarında çalışan yetkililer ODNI’nin görevinin ne olduğu hakkında emin olmadıklarını söylüyor. Kurum istihbarat paylaşımı, bilgi teknolojileri ve bütçe reformu gibi bazı alanlarda ilerleme kaydetse de, boyutlarının gereğinden fazla büyük olması veri aktarımının analiz edilmesi ve kullanılmasının önüne geçiyor.

Her tesiste SCIF (hassas bölümlendirilmiş bilgi tesisi) odası bulunuyor. SCIF içindeki en önemli insanlar, 30’lu yaşlarındaki analistler. Bu insanlar, Çok Gizli Amerika’nın yapmaya çalıştığı her şeyin çekirdeğindeki kişiler. Analistlerin işi veri ayıklayıp kategorize etmek.

Ortadoğu ülkeleri hakkına çok az bilgiye sahip olan bu insanlar, dillerini bile bilmedikleri bu ülkeler hakkında sayısız rapor üretiyorlar. En hassas ve elde edilmesi zor bilginin bir araya getirilmesi gereken Ulusal Terörle Mücadele Merkezi (NCTC) bile yetkililerden orijinal raporlar üretmediği ve zaten var olan bilgiyi geçtikleri eleştirisi alıyor.

Bilgi paylaşımı yanında Savunma Bakanlığı içinde 18 komutanlık, elde edilen bilginin yürütülmesi üzerinde çalışıyor. İstihbarat kurumlarının yanı sıra en az iki askeri komutanlık bilgisayar ağlarında yaşanan bu siber savaşta en büyük rolü üstlendiğini öne sürüyor.

Türkiye’yi yöneten liderler neyle meşgul acaba!

Günün Sözü: İnsanları yönetmek istiyorsan, zekanı bilgi ve tecrübe ile geliştir.



Prof. Dr. Nurullah AYDIN, 4 Ekim 2010
nurullah@gazi.edu.tr