1. yüz (Toplam 1 yüz)

Millet-i Sadıka: Ermeniler Mi? / Hon. Prof. Dr. Nurullah AYDIN

İletiGönderilme zamanı: Çrş Nis 25, 2012 13:29
gönderen Oğuz Kağan
Millet-i Sadıka: Ermeniler Mi?

Avrupalıların Türk düşmanlığı; Türklerin Anadolu’ya gelmeden başlamıştı. Avrupa Hun devleti ve Atilla Avrupaların hafızalarına yerleşti. 200 yıllık tarihinde papaya diz çöktüren tek kişi Atilla’ydı. Papa’nın diz çöktüğü portre kiliselerde yer almaktadır.

Türklerin Anadolu’ya gelişlerinde Ermeni ve Gürcü prenslikleri vardı. Kars Ani üzerinden girildiğinde Bizanslılardan rahatsız olan Gürcüler ve Ermeniler Türklerle işbirliği yaparlar.

1071 Malazgirt savaşında Bizans ordusunda Ermeni ve Gürcüler çok azdır. Kuzeydoğu, Orta Anadolu ve Güneydoğu’daki Ermenilerin çoğunluğu Türklerle beraberdir. Selçuklular döneminde Ermeniler ve Gürcüler Türklerle birliktedir. Bir kısmı, İslam’ı kabule ederken bir kısmı kendi dinlerini korumuştur. Bu durum Osmanlılar döneminde aynen devam emiştir.

Öylesine içiçe geçilmiştir ki güvenilir sanat dünyası Ermenilerden oluşur. Millet-i Sadıka olarak kabul edilir. Katoliklerce çok kötü algılanan insan olarak görülmeyen Ermenilere Fatih Sultan Mehmet tarafından İstanbul da patriklik açılır ve İstanbul’a yerleşmelerine olanak sağlanır.

Yüzyıllar oyunca Ermeniler Türkler, doğal müttefik olarak ortak yaşam içinde varlıklarını devam ettirirler. Ne zamana kadar, 18 yüzyıla kadar.

Tanzimat ve Islahat fermanları ile Osmanlı kültürü ortak değerleri parçalanır, etnik damar çatlar. Avrupalıların ve Rusların Hıristiyan azınlıkları koruma kollama çabaları ile ayrışma süreci, hızlanır.

19. yüzyıl ortalarında Ruslar Kafkasya’da, Fransızlar ve İngilizler Suriye ve Anadolu’da Ermenileri örgütler ayrı bir ırk olduklarını ileri sürer kışkırtırlar. Kin nefret tohumları ekilir. Ancak İstanbul Ermenileri Abdülhamid’e suikast düzenler, başarılı olamazlar. Abdülhamid düşmanı Tevfik Fikret ey şanlı avcu vuramadın diye ağıt içeren şiir yazar.

1908 ikici meşrutiyet sonrası, İttihat ve Terakki hükümetleri, dünya güçlerinin talimatıyla Yahudi ve Ermenilerin tüm isteklerini yerine getirir. Yahudiler, Filistin’de toprak alabilir hale gelir. Silah ithalatı serbest bırakılır. Yahudiler ve Ermeniler silahlanır. Komitacı Rus Ermenilerine Anadolu’ya geçiş iznini verilir. 1915 Ermeni olaylarının, Doğu Anadolu ve Çukurova’da Ermeni katliamlarının sorumlusu olan İttihat ve Terakki hükümetleri, Ermeni sorununu paket olarak hazırlayıp dünya güçlerinin eline verir.

Talat Paşa, Birinci Dünya Savaşı'nın Osmanlı Devleti için büyük bir yenilgi ile sonuçlanmasından sonra, Temmuz 1918'de sadrazamlıktan ayrılır ve Almanya’ya kaçar.

İran-Selmas doğumlu 18 yaşındaki Ermeni Soromon Tehleryan’dı. Talat Paşa, 15 Mart 1921'de bir Ermeni tarafından Berlin'de öldürülür ve Berlin'deki Türk Mezarlığına gömülür.

İttihat ve Terakki’nin üç paşası, Talat Berlin’de, Enver ve Cemal Paşa, Tiflis’te 21 Temmuz 1922’de iki Ermeni kardeş tarafından öldürülür.

Yani; üçü de kaçtıkları ülkelerde Ermeniler tarafından öldürüldüler. Dünya güçleri, üçünün de mahkemeye çıkıp yargılanmalarını istemediler, katilleri konuşturmadılar.

1943’te, İkinci Dünya Savaşı’nın ortasında, Hitler’in savaşı politikası gereği Türk-Alman ilişkilerini sıcaklaştırmak amacıyla Talat Paşa’nın kemiklerini Türkiye’ye gönderilir. Bakanlar Kurulu kararı ile Talat Paşa’nın Şişli Hürriyet-i Ebediye Şehitliği’ne bir askeri devlet töreni ile gömülür. O törende halk yoktu. Dört yıl sonra, 1996’da, Enver Paşa da Şişli Hürriyet-i Ebediye Şehitliği’nde Talat Paşa’nın yanına devlet töreniyle yerleştirilir.

Atatürk, Martayan ve Dil

1915’lerde ve bugün de Türkiye’de pek çok Agop Martayan’lar vardır. Eğer Türkler Ermenilere soykırım uygulasaydı bu topraklarda bir tekin mezarı dahi kalmazdı.

Agop Martayan, bir Ermenidir. 1895’te İstanbul Büyükdere’de ticaretle uğraşan köklü bir Ermeni ailesinin çocuğu olarak doğar. 1915’te Robert Kolej’i bitirir. Ermeni olarak Osmanlı ordusunda Birinci Dünya Savaşı’nda yedek subay olarak görev alır.

Agop Martayan, Mustafa Kemal Paşa’ya Atatürk soyadını teklif eder. Atatürk soyadı alır. Atatürk de Dilaçar soyadı teklif eder, o da bu soyadı alır O, Türkçe gramer kitabı da yazar. Ve 1934 yılında Atatürk tarafından TDK Başuzmanı olarak atanır. 45 yıl görev yapar.

16 yüzyıldan beri iç içe yaşayan Türkler Ermenilere soykırım uygulamıştır diyen iftiracılar, Agop Martayan’ı ve müzik de, sinemada, sanatta, medyada, üniversitelerde, iş dünyasında yer alan onlarca Ermeniyi bu tezinizde nereye oturtacaksınız?

Ya İslamcı tarikat ve cemaatlerde yuvalanmış İslamcı dönme Ermeniler ve terör örgütünde yer alan Marksist Ermeniler nerede?

Günün Sözü: Sevginin ve kalbin yolu, cesaretin yoludur.

Hon. Prof. Dr. Nurullah AYDIN, 25 Nisan 2012
na741954@gmail.com