1. yüz (Toplam 1 yüz)

Rol Oynayanlar Kim, Neden, Neyin Peşinde? / Hon. Prof. Dr. Nurullah AYDIN

İletiGönderilme zamanı: Cum May 11, 2012 10:07
gönderen Türk-Kan
Rol Oynayanlar Kim, Neden, Neyin Peşinde?

Kendisinde bir takım özellikler olduğunu düşünen her insan yaşamında bir rol oynar. Roller de ya başrol ya oyuncu ya figüranlıktır. Kimi efendi kimi emireri. Kimi bey hanım, kimi hizmetli, hizmetçi. Kimi durumundan mutlu, kimi mutsuz. Kimi bu dünya nimetlerine sahip olarak haz duymak peşinde, kimi öte dünya umudunda. Yani insanın beynine yapılan düşünce- inanç şırıngası insanı tercihe yönlendirir.

Gerçek hayattan rol modeli olarak zihinlere yansıyan; güç ve paranın bütün değerleri ezerek yerine geçmesi, toplumun yaşam tarzını kemiren başka bir salgın hastalığa daha yol açıyor.

Bu tehlikeli salgın yolsuzluktur. Güç ve paraya ulaşmak için her yolu mübah kılan bu virüs, esir aldığı toplumu çökertir, yaşam tarzını hastalık üreten bataklığa çevirir. Çünkü tüm kaynaklar yolsuzluğa kurban gittiği için, ruhsal ve sosyal hastalıklar içinde kıvranan toplum yeni kurban olacaktır.

Önlenemeyen sosyal hastalıklar, zincirleme yolla ve çığ etkisiyle yaşam tarzımızı işte böyle kirletiyor.

Zihinsel işgale uğrayan toplumlar, beyinleri sığlaştığı için soygunun boyutunu kavrayamaz, neden ve nasıl gittiğini anlayamaz, önlem alamaz. Alık alık seyreder. Kaybettiği bu trilyon dolarların binde birini bile tekrar borç alabilmek için, kedinin kendi kuyruğuyla oynadığı gibi sürekli dolanır durur. Sürekli sahte şifreleri çözmekle oyalanır. Halbuki, asıl şifresi; kendi hayatının ve sağlığının kilitlendiği bu şifredir, bilemez ve çözemez!

İşte bu zihinsel işgal ve esaret; içinde yaşadığımız akvaryumu kirleten, zihinleri kilitleyen ve toplumları acınacak hale getiren böylesine acımasız bir akıl oyunudur.

Zihinsel esatete uğrayan toplumlar, içine düştükleri hastalık üreten bataklığı idrak edecek ve kurutacak zihinsel yetenek ve derinliği de kaybederler. Onların yapabileceği tek şey; bu bataklığın sürekli ürettiği sivrisinek ordusuyla savaşmak ve kıt kaynaklarını ahmakça harcamaktan ibarettir. Ama bu sivrisinek bulutları hiç bitmeyecektir.

Toplumu beyinsiz hale getirecek her işlem, zihinsel köleliği sağlamanın en kısa yoludur. Bunun üzerine algı yönetimi de eklenirse, bir tek kurşun bile atmadan bilinçaltı kurgulama ile toplumlar kolayca yönetilir. Bilim ve akıl gücünü koruyamayan devletler, yöneten aklı kaybettiği için yönetilen duruma düşerler. Çağdaş kölelik işte böyle oluşuyor.

Bu akıl oyununda, sağlıktan ekonomiye her alanda devam eden küresel savaşın değişik şekillerini bilmeyen toplumların yaşama şansı yok.

Herkes bir tuhaf durumda. Şaşkın şaşkın bakıyor. Anlamıyor, anlamış görünüyor veya anlamaya çalışıyor. Günümüz karmaşasında dikkatlerimiz çok farklı düzlemde seyrediyor. ABD-İngiltere-Fransa; Ortadoğu, yani İslâm coğrafyasını yeniden kendine göre düzenlerken ve işgal ederken Müslümanlar nelerle meşgul dersiniz..

İster buna ırkçı ister dinci emperyalizm denilsin nihayetinde Müslümanları kuşatmış bulunuyor. Daha küçük parçalara bölüyor, tamamen kendi kontrolüne alıyor. Milyonları bulan insan ölümleri, kültür tarihinin tahribi, psikolojik travmalar çok daha etkili ve tehlikeli durumda.

    Müslümanlar, güdümlü dalganın etkisinde

    Müslümanlar karunlaşıyor.

    Müslümanlar burjuvalaşıyor.

    Müslümanlar modernizmin etkisinde.

    Müslüman kadınlar moda dalgasının etkisinde cinsel meta.

    Müslümanlar sekülerleşiyor.

    Müslümanlar İlahi mesaja dayalı İslâm'dan uzaklaşıyor.

Türkiye, Körfez ülkeleri, Kuzey Afrika, Ortadoğu İslam ülkeleri; NATO ve ABD işgali altında. NATO üssü, radar üsleri, İncirlik ve daha onlarcasını görmemek, bunları tartışmamak ne kadar doğrudur?

Bunları görmemek, bunların üzerinde durmamak gaflet değil midir? Bütün bu tehlikeler göz ardı edilerek salt geçmişte de böyleydi bahanesiyle emperyalizmin işgaline göz yummak ne kadar sağlıklı bir bakıştır?

Güç odakları medyayı çok güçlü olarak kullanıyor. Ne yazık ki bunun içinde farkında olunarak ve olmayarak iblisin yolunda olanlara hizmet konumuna düşülüyor.

Neden evrensel boyutta değil de yerel düzlemde olaylara bakıyoruz?

Neden evrensel insani değerler açısından değil de şarlatanların rahat yaşaması için gerçekleri görmemeye direniyoruz. Zihinlerimize, enerjimize, zaman israfımıza yazık oluyor.

Günün Sözü: Kin nefret ve öfke içinde olanlar, kendi oyunları içinde kalırlar.


Hon. Prof. Dr. Nurullah AYDIN, 10 Mayıs 2012
na741954@gmail.com