1. yüz (Toplam 1 yüz)

Kıyamet Yaklaştıkça Yaklaşıyor / Mehmet UYSAL

İletiGönderilme zamanı: Pzt May 28, 2012 20:23
gönderen anter79
Kıyamet yaklaştıkça yaklaşıyor

Suriye’deki Humus şehrinin Havle köyündeki işlenen katliama ve daha evvelki yeryüzünde işlenen tüm katliamlara, ekini ve nesli yok etmeye çalışanları, fitneyi ve bozgunculuyu yayanları; yerleri, gökleri ve ikisi arasındaki her şeyi yaradan ALLAH şahittir. Yaşanan barbarlığın yüzyıllar önce toprağa gömülmüş olduğunu isterdik, fakat gördük ki haçlı zihniyeti ve kan döken zihniyet İslam coğrafyasında ve dünyanın her yerinde ölüm kusmaya devam ediyor. Çoğunluğunu küçük çocukların oluşturduğu onlarca sivili barbarca ve acımasızca katleden kimi ülkeler tarafından da her türlü lojistik ve silah desteğinin sağlandığı, kendilerine Özgür Suriye Ordusu diye tanıtan ve yaralılarının da bizim vergilerimizle ödediğimiz hastanelerimizde bakıldığı aşağılık teröristler, haçlılara taş çıkartırcasına barbarlıkta sınır tanımaz bir halde, kendilerine helal saydıkları Müslüman kanı içmeyi eylemleriyle, tüm alemlerin şahitliğinde yapmaktadır. Mahşerde Allahın huzurunda şahitlerin çağrılacağı ve hiçbir yere kaçışın olmayacağı, kimsenin kimseye de yardım edemeyeceği ve adil olan Allahın huzurunda her kulun eğileceği o gün, kimi yüzler ağaracak kimi yüzlerde karardıkça kararacaktır.

Bu fitneyi bu coğrafyaya yayarak Müslüman kanının akmasından zevk alan barbarlara diyeceğim odur ki: Veyl olsun o kâfirlere ve aşağılık teröristlere ve onlara her türlü destek veren haçlı zihniyetine ki Allah iki cihanda da yüzlerinizi kara çıkartsın. Zulmedenler ve haksız yere cana kastedenlere ve tüm insanlığı öldürenlere Allahın gazabı üzerlerine olsun. Allah soyunuzu kurutsun. Cehennem ateşleri alevlendikçe alevlensin, derileriniz tekrar tekrar dirilsin, ebediyete kadar çılgın ateşin azabı üzerlerinize olsun, haçlının kılıcını sallayanlara ve onun kalemini yazanlara. Rabbim şükürler olsun sana yüreklerimize su serinliği veren cehennemi ve ateşini yarattığın için. Şükürler olsun ya rabbi sana, “Eğer Rabbin dileseydi insanları tek bir ümmet kılardı. Fakat, Rabbinin merhamet ettikleri bir yana, hala ayrılıktadırlar, esasen onları bunun için yaratmıştır. Rabbinin 'And olsun ki cehennemi hep insan ve cin ile dolduracağım' sözü yerine gelmiştir.” (Hud suresi 118-119 ayet)

KAMER suresi:

1 - Kıyamet saati yaklaştı, Ay yarıldı.
2 - Bir mucize görseler hemen yüz çevirirler ve "süregelen bir büyüdür" derler.
3 - Yalanladılar, nefislerinin arzularına uydular. Hâlbuki her iş yerini bulacaktır.
4 - Andolsun ki onlara (kötülükten) vazgeçirecek nice önemli haberler gelmiştir.
5 - Bunlar üstün bir hikmettir fakat uyarılar fayda vermiyor.
6 - Sen de onlardan yüz çevir ki, o gün çağırıcı, görülmedik müthiş bir şeye çağırır.
7 - Gözleri düşkün düşkün (zelil ve hakir) kabirlerinden çıkarlar, sanki yayılan çekirgeler gibidirler.
8 - O çağırana koşarak, kâfirler: "Bu çetin bir gündür." derler.
9 - Onlardan önce Nuh'un kavmi de yalanlamıştı. Kulumuzu yalanladılar ve: "Cinlenmiştir." dediler. Ve (Nuh davetten vazgeçmeye) zorlandı.
10 - Bunun üzerine Rabbine: "Ben yenik düştüm, bana yardım et!" diyerek yalvardı.
11 - Biz de boşalan bir su ile göğün kapılarını açtık.
12 - Yeri de kaynaklar halinde fışkırttık, derken sular takdir edilmiş bir iş için birleşti.
13 - Nuh'u da tahtalardan yapılmış, çivilerle (çakılmış gemi) üzerinde taşıdık.
14 - Nankörlük edilen (kulumuz)e bir mükâfat olmak üzere (gemi), gözlerimizin önünde akıp gidiyordu.
15 - Bunu bir ibret olarak bıraktık, ibret alan yok mudur?
16 - Benim azabım ve uyarılarım nasılmış (görsünler)
17 - Andolsun biz Kur'ân'ı öğüt almak için kolaylaştırdık. Öğüt alan yok mudur?
18 - Âd (kavmi) da yalanladı, azabım ve uyarılarım nasıl oldu?
19 - Biz onların üstüne, uğursuzluğu devam eden bir günde dondurucu bir rüzgâr gönderdik.
20 - (O rüzgâr) insanları, sökülmüş hurma kütükleri gibi yere seriyordu.
21 - Nasılmış benim azabım ve uyarım?
22 - Andolsun biz Kur'ân'ı öğüt almak için kolaylaştırdık. Öğüt alan yok mudur?
23 - Semûd da o uyarıları yalanladılar.
24 - "Bizden bir insana mı uyacağız? O takdirde biz apaçık bir sapıklık ve çılgınlık içine düşmüş oluruz." dediler.
25 - "Zikir, aramızdan ona mı bırakıldı? Hayır, o, yalancı, küstahın biridir" (dediler).
26 - Yarın onlar, yalancı, küstahın kim olduğunu bilecekler.
27 - Biz onlara, kendilerini imtihan etmek için dişi deveyi göndereceğiz. Onun için sen onları gözet ve sabırlı ol.
28 - Onlara suyun aralarında paylaştırılacağını haber ver; her içene düşen miktar, hazır kılınmıştır.
29 - Bunun üzerine arkadaşlarına bağırdılar. O da (bıçağı) çekerek (deveyi) kesti.
30 - Ama azabım ve uyarılarım nasıl oldu.
31 - Biz onların üzerine tek sayha (korkunç bir ses) gönderdik; ağılcının topladığı çalı çırpı kırıntıları gibi kırılıp dökülüverdiler.
32 - Andolsun biz Kur'ân'ı öğüt almak için kolaylaştırdık. Öğüt alan yok mudur?
33 - Lût kavmi de uyarıları yalanladı.
34 - Biz de onların üzerlerine (taşlar savuran) bir fırtına gönderdik. Yalnız Lût ailesini seher vakti kurtardık,
35 - Katımızdan bir nimet olarak. Biz şükredeni böyle mükâfatlandırırız.
36 - (Lût), onları bizim yakalamamıza karşı uyarmıştı. Fakat ikazlara karşı kuşku duydular,
37 - Onun konuklarından murad almaya kalkıştılar. Biz de gözlerini siliverdik. "Haydi, azabımı ve uyarılarımı tadın!" (dedik).
38 - Sabah erken, onları kararlı bir azab yakaladı.
39 - "Azabımı ve uyarılarımı tadın!" (dedik).
40 - Andolsun biz Kur'ân'ı öğüt almak için kolaylaştırdık. Öğüt alan yok mudur?
41 - Şüphesiz Firavun ailesine de uyarıcı peygamberler geldi.
42 - Lakin onlar bütün ayetlerimizi yalanladılar. Biz de onları çok kuvvetli ve kudretli bir yakalayışla yakaladık. Bu kıssalardan hisseye gelince;
43 - Şimdi sizin kâfirleriniz, onlardan hayırlı mı? Yoksa kitaplarda sizin için bir beraet mi var?
44 - Yoksa "Biz birbirimize yardım eden bir topluluğuz." mu diyorlar?
45 - Her halde o topluluk bozulacak ve geriye dönüp kaçacaklardır.
46 - Bilakis kıyamet onlara vaad edilen asıl saattir. Saat cidden çok feci ve acıdır.
47 - Muhakkak ki suçlular sapıklık ve çılgınlık içindedirler.
48 - O gün yüzleri üstü ateşte sürüklenecekler, "Cehennemin dokunuşunu tadın!" (denilecek).
49 - Haberiniz olsun ki, biz her şeyi bir kadere göre yarattık.
50 - Buyruğumuz yalnız bir tekdir, göz açıp yumma gibidir.
51 - Andolsun biz, sizin benzerlerinizi hep helak ettik. Öğüt alan yok mudur?
52 - İşledikleri her şey, kitaplarda mevcuttur.
53 - Küçük, büyük hepsi satır satır yazılmıştır.
54 - Takva sahipleri cennetlerde, nur içindedirler.
55 - Güçlü padişahın huzurunda doğruluk koltuklarındadırlar.



Mehmet UYSAL, 28 Mayıs 2012