1. yüz (Toplam 1 yüz)

Birleştirme mi, Birleştir-me(!) mi ? / Misilleme

İletiGönderilme zamanı: Prş May 16, 2013 11:28
gönderen Erhan Sandıkçı
Birleştirme mi, Birleştir-me(!) mi ?

Milli Merkez'in en büyük savunucusu Doğu Perinçek, 11 Mayıs 2013'te bir yazı yazdı.

Yazının başlığı Ahtapotun kollarında çırpınmaya devam mı edeceğiz?
(Yazı linki: http://www.aydinlikgazete.com/yazarlar/ ... cegiz.html)

***

Doğu Perinçek, yazdıklarıyla kendisine Kemâlist diyen herkesin ufkunu açan yazarları eleştirmiş.

Neden?

Örgütlenmedikleri, örgütlü olmadıkları için.

Hattâ aydınlarla yetinmemiş, askerleri de eleştirmiş.

Bu kişiler Perinçek'e göre "Kazandan çıkmaya başaramayan kurbağalar."

imiş!


***

Hâlâ AKP'nin samimiyetine inanan insanların olduğu ülkede bu yazıyı masum, haklı, doğru bulacak kişiler elbette ki vardır.

Fakat ben bu kadar iyi niyetli olamıyorum.

Zaten TGB Eski Başkanı İlker Yücel'in tezine göre de "hain" olduğum için sorun yok, yazmaya devam edeceğim.

Yazıda eleştirdiği gibi övdüğü kişiler de var, Perinçek'in.

Onun söylemiyle "E. Jnd. Alb. Atilla Uğur ile E. Yzbş. Hasan Ataman Yıldırım ve üç gün önce Ergenekon’un en kıdemli tutuklusu Mehmet Demirtaş, kurbağa kazanından çıktılar ve İşçi Partisi’ne üye oldular."

O zaman sormaya başlıyorum Sayın Perinçek'e:

Milli Merkez'in partiler üstü bir yapı olduğu vurgusunu yapan, "Yaşasın Türk halkı partici zihniyeti yıkıyor." diyen bir kişinin, "Örgütlü mücadelenin tek yolu İşçi Partisi'dir." demesi ne kadar doğru?

Amaç parti çıkarı değil de, ülke çıkarı ise, böyle bir yazıdan önce bu yazarlara kendi köşesinden çağrı yapamaz mıydınız, yazarları ve askerleri hedef göstermek yerine?

Yazıyı okuyan birisinde "örgütlemenin kitabını yazmış insan" etkisi yaratırken, partinizin oy oranının 40 yıldır %1'in üstüne çıkamaması hakkında ne düşünüyorsunuz? Ve kendinizde ne kadar hata görüyorsunuz?


***

Bir yandan birleşiyoruz diyeceksiniz, parti yok millet var diyeceksiniz, ama Milli Merkez'in içinde olmasına inandığın partilere sürekli vurup, çözümün İşçi Partisi'nin safları olduğunu her ortamda yineleyeceksiniz.

Birleştirme adıyla girdiğiniz her potansiyeli bölmekten yorulmadınız mı hâlâ?

Herkesin geçmişini yayınlayıp eleştirirken, kendi geçmişiniz hakkında öz eleştiri yapmamanızı neye yormak lazım?
(Partisinin 9. Genel Kurultayı Merkez Karar Kurulu Raporunu okuyanlar, Perinçek'in yaptığı her söyleminin arkasında olduğunu anlarlar.)

Liste uzar gider…

Halkın millî hassasiyeti giderek artıyor. Ve bu süreçte kimse İşçi Partisi çalışmıyor, üretmiyor diyemez. Aksine Silivri'ye en çok sahip çıkanlar onlar, en çok örgütlenmeye kafa yoranlar da...

Fakat, millî hassasiyetin artmasının tek sebebini İşçi Partisi görmek, çok dar bir gözlük gerektirir, ya da tarafsızlıktan uzak bir bakış açısı...

Bu taraflı ve yanlı algıdan olsa gerek; bir şeyleri göremiyor, ya da gördüklerinizi yanlış yorumluyorsunuz sayın Perinçek.

Ve bu abartılan, "çoğunluk süsü verilmiş azınlık"la bile bu kadar "acımasız" olmanız, sizle aynı düşünceleri paylaşan insanları "hedef" yapabilmeniz, benim iyi niyet ve etik anlayışımla bağdaşmıyor.

Sizin hakkınızdaki düşüncelerimde yanılmayı çok istemiştim. Yanılmaktan ziyade değişmenizi beklemiştim belki de.

Tek isteği ülkesinin aydınlık günler görmesi olan bir insan, haklı çıkan olmak yerine yanılan olmak istiyor haklılığının sonuçlarını gördüğünde.

"Öz eleştiri ve empati" sayın Perinçek,

AKP zihniyetinden sonra en çok size gerekli bu günlerde.

Bu yazıyı yazarak hedef olmayı daha çok hak etmişimdir gözünüzde, zihniyetinizde.

Ama hiç sorun değil.

"Tam Bağımsız" olmanın bedeli kabul eder, göğüslerim seve seve.

Bilginize, algınıza ve ilginize…

Misilleme, 16 Mayıs 2013