1. yüz (Toplam 1 yüz)

Darbeniz Nasıl Olsun? -1 / Arslan BULUT

İletiGönderilme zamanı: Çrş Tem 10, 2013 21:50
gönderen Oğuz Kağan
Darbeniz Nasıl Olsun? -1

AKP’nin kendisi turuncu darbe!

AKP sözcüleri, Taksim gezi direnişinin, faiz lobisinin, Koç Holding’in ve Yahudi diasporasının eseri olduğunu söyledi. Bu arada Mısır’daki darbenin arkasında da ABD ve İngiltere desteği kesinleşince aynı iddialarını bu defa daha kuvvetli bir şekilde gündeme getirdiler. Darbelerin sonunda ortaya çıkan bir iktidarın çocukları darbe karşıtlığı tiyatrosunu oynamaya başladı. Oysa Kazlıçeşme’de Tayyip Erdoğan, Türk Baharı’nın 2002’de AKP iktidarı ile başladığını itiraf etmemiş miydi? Partinin rengi bile Soros turuncusu değil mi?

Taksim Gezi Parkı direnişi, polisin müdahalesi sonunda, birikmiş bütün öfkelerin taşması olarak yurda yayılınca, önce AKP medyası, sonra doğrudan AKP sözcüleri direnişin, faiz lobisinin, Koç Holding’in ve Yahudi diasporasının eseri olduğunu söylemeye başladı. Bu arada Mısır’daki darbenin arkasında da ABD ve İngiltere desteği kesinleşince aynı iddialarını bu defa daha kuvvetli bir şekilde gündeme getirdiler. Darbelerin sonunda ortayla çıkan bir iktidarın çocukları darbe karşıtlığı tiyatrosunu oynamaya başladı.

Soros’un çocuklarıve akil adamlar!

Oysa AKP’nin kuruluşundan itibaren en çok destek gördüğü kuruluşlar, içerde Koç Holding’in kontrolündeki TÜSİAD, dışarıda Dünya Yahudi Komitesi ve ona bağlı kuruluşlar idi. Yine Soros, özellikle Davos toplantılarında Tayyip Erdoğan ile samimi görüşmelerde bulunan, Türkiye’deki eğitim ve tanıtım projeleri için öneri veren kişiydi. Aynı Soros, Tayyip Erdoğan’ın sonradan akil adam ilan edeceği Can Paker’in TESEV örgütüne düzenli mali yardımlarda bulunarak, Sırbistan, Gürcistan, Ukrayna, Beyaz Rusya, Azerbaycan ve Kırgızistan’da turuncu devrimler geliştiren Açık Toplum Enstitüsü’nün Türkiye şubesini kurdurmuştu. Soros, İstanbul’daki Açık Toplum Bürosu’na 2002 yılında 1.074.000 USD vermiştir. Bu büronun yöneticileri arasında Açık Radyo yöneticileri, Helsinki Vatandaşlık Cemiyeti yönetici ve kurucuları da bulunmaktadır.

Soros’un Genç Sivilleri ne oldu?

Soros, Türkiye’de bu amaçla kurulan Yugoslavya’daki Otpor benzeri gençlik kuruluşu olan Genç Siviller’i de destekledi. Medyadaki bütün iktidar yandaşları da Genç Siviller’i destekledi. Genç Siviller de Türk Milleti’nin gerçek temsilcisi olan insanları ve kurumları hedef alarak eylemler yaptı.. Mesela Türk Milleti’nin hukukunu koruyan İstanbul Barosu’na darbeci dedi. TSK’ya karşı mitingler yaptı.. Türk ordusuna karşı eylem yaparak darbeciliğe karşı bir görüntü vermek, böylece demokrat görünmek gibi bir tiyatro oynuyorlardı. Oysa bu tür kuruluşların tamamı Amerikan eğitimli idi ve Soros güdümlüydü. Yani asıl darbeci kendileri idi.
Hatta ABD Dışişleri Bakanlığı, onları 2008 yılında New York’taki Gençlik Hareketleri Programı’na da davet etti.

Hareketin sözcüsü Turgay Oğur, “Bizi BBC’deki programda, Facebook’ta sivil toplum hareketlerinin nasıl yapıldığı ile ilgili arkadaşımızın yaptığı konuşmayı duyup, telefonumuzu BBC’den alarak davet ettiler” dedi. Konuyla ilgili açıklama yapan ABD Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı James Glassman ile Siyaset Planlama yetkilisi Jared Cohen de bu harekete destek verdi.(!) Cohen, Türkiye’deki Genç Siviller Hareketi’nin faaliyetlerine 2006’da internet üzerinden başladığını ve reform, demokrasi ve insan hakları yanlısı bir örgüt olduğunu anlattı. Cohen, şu ifadeleri kullandı: Türkiye’de binlerce insanı sokaklara döken etkileyici eylemler de düzenlediler. “Müsteşar Glassman ise Genç Siviller’in Türkler ve Ermeniler’i bir araya getirmeye çalıştıklarını söyledi.

Bu durumda yandaşların darbe karşıtı rollerine soyunmaları ne kadar inandırıcı olabilir?

Ne yapmış genç siviller? Türkiye’de binlerce insanı TSK’ya ve İstanbul Barosu’na karşı sokağa dökmüş!

Peki Taksim Gezi eylemlerine polisin sert müdahalesinden sonra Türk bayrağı ve Atatürklü Türk bayrağı ile sokağa dökülen milyonlarca insanı Soros’un veya Yahudi diasporasının yönlendirdiğini söylemek akla mantığa uygun mudur?

AKP iktidarı bir Amerikan darbesidir

Diğer taraftan AKP Genel Başkanı ve Başbakan Tayyip Erdoğan, İstanbul Kazlıçeşme’deki mitingde, önemli bir itirafta bulundu ve “Türk Baharı”nın 2002’deki AKP iktidarı ile başladığını söyleyerek, Türkiye’de yaşanan iktidar değişikliğinin de tıpkı Arap Baharı’nda olduğu gibi bir ABD projesi olduğunu zımnen ifade etmiş oldu. Tayyip Erdoğan’ın “Türk Baharı” dediği olaylar zinciri, aslında Tayyip Erdoğan’ın daha Refah Partisi Beyoğlu İlçe Başkanı iken, ABD Büyükelçisi Morton Abramowitz ile görüşmesi ve CIA’nın önemli şeflerinden Graham Fuller ile temasa geçmesi ile başlamıştı. Tayyip Erdoğan, Amerika’nın Adana Konsolosu Elizabeth Shelton, ABD’nin İstanbul Başkonsolosu Caroline Hagins, ABD Büyükelçilik Müsteşarı Silwer Lawrens ve CIA görevlisi Kenny Bob ile de görüşüyordu!

Erdoğan’ın AKP’yi kurmadan önce 18 Temmuz 2001’de İsrail Büyükelçisi David Sultan ile görüştüğü de basına yansımıştı. Erdoğan’ın “Yeni oluşacak partinin İsrail ve ABD politikalarına asla ters düşmeyeceği” yolunda garanti verdiği da belirtiliyordu..

Abdullah Gül de bir taraftan İngiltere Büyükelçisi Sir David Logan’ı makamında ziyaret ederek parti çalışmaları hakkında bilgi veriyordu!

CIA şefi Graham Fuller de tam o sıralarda artık Kemalizm’in modasının geçtiğini ve Türkiye’nin “Ilımlı İslam”a öncülük etmesi gerektiğini ileri sürüyordu! Fuller, “Fazilet Partisi’ndeki gençlerin baskın çıkacağı ve ‘Yenilikçi Hareket’in Ilımlı İslam’a liderlik yapacağı”nı söylüyordu!

“Türk Baharı” 1996 yılında, İstanbul’da düzenlenen Kafkaslar Konferansı’na katılan CIA’nın eski Türkiye ve Orta Doğu masası şefi Graham Fuller’in, o zaman Topkapı’da bulunan Yenişafak gazetesinin üst katındaki Refah Partisi İl Başkanlığı’nda Abdullah Gül ile görüşmesi ile uygulamaya konuldu. Abdullah Gül’ün Graham Fuller ile görüşerek, “Ilımlı İslâm” projesi üzerinde uzlaştığı ve Refah Partisi içindeki “Yenilikçiler” adına destek sağladığı sonraki yıllarda Graham Fuller’in açıklamaları ile teyit edildi. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Başbakan Tayyip Erdoğan bugüne kadar bu konularda hiçbir açıklama yapmadılar. Haklarında herhangi bir soruşturma da açılmadı. Oysa bu konular basında defalarca yayınlandı.

Arap Baharı’nın temeli de 30 Nisan-1 Mayıs 2005 günlerinde, Topkapı’daki Eresin Otel’de düzenlenen “Uluslararası İslam Dünyası Sivil Toplum Örgütleri Toplantısı”nda atılmıştı. Toplantıyı Türkiye Dışişleri Bakanlığı Büyük Orta Doğu Projesi Masası Başkanı Büyükelçi Ömür Orhun organize etmişti!

Arap gazeteleri, Türkiye’deki toplantının aslında Büyük Orta Doğu Projesi kapsamında AKP ile ABD arasında imzalanan gizli bir anlaşmadan kaynaklandığını da iddia ediyordu.

Aslında Türk Baharı denilen olgu, NATO’ya giriş ile birlikte Gladio yöntemleriyle Türkiye’deki siyasetin ABD tarafından düzenlenmesi ile zemin buldu.

Arslan BULUT, 10 Temmuz 2013
arslanbulut@yenicaggazetesi.com.tr