13. yüz (Toplam 14 yüz)

Re: Hamdolsun! Kürdistan'ı da kurarız...

İletiGönderilme zamanı: Çrş Eyl 18, 2013 11:46
gönderen Oğuz Kağan
Öcalan 'format'ı AKP'yi panikletti

Başbakan Erdoğan ve kurmayları, PKK’nın taleplerinin de içinde yer aldığı paket için toplantı üstüne toplantı yapıyor.

“Demokratikleşme paketi” bir kez daha AKP tarafından masaya yatırıldı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında düzenlenen toplantı AKP Genel Merkezinde gerçekleştirildi. Toplantıya Başbakan Yardımcıları Bülent Arınç, Beşir Atalay, Bekir Bozdağ, Adalet Bakanı Sadullah Ergin, İçişleri Bakanı Muammer Güler, Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik, AKP Grup Başkanvekili Mahir Ünal, AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik ve Başbakan Erdoğan’ın Siyasi Başdanışmanı Yalçın Akdoğan katıldı. Paketin son halinin önümüzdeki günlerde Başbakan Erdoğan tarafından açıklanması öngörülüyor. Ancak, bazı basın yayın organları paketin içeriğine yönelik haberler yaptı. Yalanlanmayan bu haberlere göre, pakette yerel yönetimlere mali ve idari açıdan nispi özerklik imkanı sağlayan Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’ndaki şerhlerin kaldırılması yer alıyor. Pakette yer alan diğer maddelerin ise şunlar olduğu iddia ediliyor: “Suça karışmamış PKK’lılar eve dönecek, yasal düzenleme ile KCK’lılar serbest kalacak, kamuda devletten vatandaşa ana dilde hizmet verilecek, özel okullarda Kürtçe eğitim serbest olacak, yerleşim yerlerine Kürtçe isimler geri verilecek, isteyen dükkanına Kürtçe tabela asabilecek.”

Andımız’a karşılar

Bu arada, BDP Genel Başkan Yardımcısı Gültan Kışanak, “demokratikleşme paketi” ile ilgili “Bu günlerde bir paket tartışması var. Ana dilini bir hak olarak görmeyen bu zihniyet çözümün de önünü kapatmaya çalışıyor” dedi. kışanak, “Bir halkın en doğal hakkını inkar ederek, gasp ederek çözüm imkanını ortadan kaldırmaya çalışıyorlar. Buna da izin vermeyeceğiz. Biz Kürt sorununu Türkiye’de bir demokrasi sorunu olarak görüyoruz. Bu sorunu çözeceğiz, demokratik bir cumhuriyeti inşa edeceğiz” ifadelerini kullandı. Kışanak, paket konusundaki talepleri arasında “Andımız” ve ana dilde eğitimi sıraladı. Kışınak, “Her sabah bu çocuklara bu ırkçı andı okutmak insanlıkla demokrasiyle hiçbir bağı olmayan yaklaşımdır. Derhal, bu ırkçı and, eğitim sisteminden çıkarılmalıdır” dedi.

Teröristbaşı da İmralı’ya giden BDP’liler aracılığıyla yolladığı mesajında, görüşmelerde yeni format istemişti. Öcalan’ın “Benimle müzakere yürütülmek isteniyorsa avukatlarımla, başka heyetlerle, basınla ve STK’larla görüşmem gerekiyor” mesajı vemişti. BDP Diyarbakır Milletvekili Altan Tan da gerçekleştirilen müzakerelerin topluma açıklanması gerektiğini söyledi. Tan, “Şu an İmralı’da yürütülen, Kandil’de yürütülen müzakere değil mi?” dedi. Tan, şunları söyledi:

Mesajları biz taşıdık

“Devlet, devlet eliyle İmralı’daki mektupları bize teslim ediyor, biz Kandil’e götürüyoruz, Kandil’in cevabını bunlara getiriyoruz. Müzakere nedir? Bir şeyi karşılıklı konuşmak ve ondan sonuç çıkarmaktır. Şu an zaten fiilen böyle bir müzakere var. Adı konulsa da konulmasa da belli protokoller var. Bunun daha kitabına uygun daha demokratik daha şeffaf olması lazım. ’Biz aşiret devleti değiliz’diyorlar. Peki neden aşiret devleti gibi davranıyorsun? Aşiret devletinde bile konuşulanın, verilen sözün şahidi olur. Peki sen? Şahit, belge, evrak yok. Devlete yakışan, ne yapıyorsan bunu arşive, belgeye bağlamaktır. Kamuoyunun bilgisi dışında bir şey yapamazsın. Her şey devlet sırrı olur mu?”

YENİÇAĞ, 17 Eylül 2013

Re: Hamdolsun! Kürdistan'ı da kurarız...

İletiGönderilme zamanı: Cmt Eyl 21, 2013 10:41
gönderen Oğuz Kağan
Erdoğan-Öcalan telefon hattı var!

“Erdoğan, Apo’yla telefonlaşıyor”

MHP Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın bebek katili Abdullah Öcalan ile pazarlık sürecini telefonda görüştüğünü ileri sürdü. Yeniçeri, “Kandil’den yapılan açıklamalar ve sözde sürece ilişkin diğer göstergeler terörist başı Öcalan ile görüşmelerin olduğu yönünde. Cemil Bayık açıklamaları her şeyi anlamaya yeterli. Anlaşılan o ki, terörist başı ile Başbakan zaman zaman telefonda görüşüyor” dedi. Kamuoyunda yapılan pazarlık sürecine ilişkin bir çok iddianın bulunduğunu belirten Yeniçeri, şöyle konuştu: “Yapılan pazarlık süreci bile bunu göstermeye yeter aslında. Anlaşılıyor ki hükümetin attığı her adımda Öcalan ile yapılan bir pazarlık söz konusu. Cemil Bayık’ın her şeyi biliyoruz anlamındaki açıklamaları bile bunu gösteriyor. Öte yandan kamuoyunda konuşulanlar olsun bizlere gelen bilgiler olsun Öcalan ile Başbakan’ın zaman zaman görüştüğü yönünde. Bu hafife alınmayacak bir iddiadır.”

Bebek katili Öcalan’la hangi bakanlar görüştü!

PKK’nın televizyon kanalı Roj Tv’de hazırladığı programlar ve firatnews.com adlı ajansında terör örgütünün sözcülüğünü yapan Cahit Mervan, son yazdığı yazısında vahim iddialar ortaya attı. Mervan’a göre; İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’ndaki bahçe katı villasında sözde “ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası” çekmekte olan teröristbaşı Abdullah Öcalan ile sadece Müsteşar Hakan Fidan başkanlığında MİT ve devletin diğer kademelerinden yetkililer değil, bazı bakanlar da görüştü. Mervan, şunları yazdı: “Hükümet kanadından da Erdoğan kadar olmasa bile bağlayıcı düzeyde yetkili siyasi aktörler de isimleri şu an bizde saklı kalsın- zaman zaman bu görüşmeleri yaptı. Bu nedenle İmralı görüşmelerini sadece ’MİT ile bir istişare’ olarak göstermek büyük bir saptırmadır. Açıkçası demagojidir.”

Derin mekanizma

Mervan’a göre AKP hükümeti mensuplarıyla teröristbaşı Abdullah Öcalan rasında yürütülen pazarlıklarda sadece “prensipler üzeninde anlaşma sağlanıp”, “her iki tarafın üzerinde mutabakat sağladığı üç aşamalı bir yol haritası” belirlenilmesi ile de kalınmamış, aynı zamanda “yol haritasının” uygulanmasını sağlayacak bir “yürütme organı” kurulması da öngörülmüş. Bu yürütme organını “efektif bir mekanizma” olarak tanımlayan Mervan, yazısında aynen şöyle diyor: “Bu görüşmelerde, ana prensipler üzerinde anlaşma sağlandı. Her iki tarafın üzerinde mutabakat sağladığı üç aşamalı bir yol haritası belirlendi. Sürecin başlatılması ve ilerletilmesi için bu iki ana eksen üzerinde efektif bir mekanizmanın kurulması öngörüldü. Süreç, bizzat Öcalan tarafından 21 Mart Nevroz’unda başlatıldı. Öcalan, üzerinde mutabakata varılan ana prensipler çerçevesinde o tarihi manifestosunu Kürdistan, Türkiye ve dünya kamuoyu ile paylaştı.”

Belge açıklansın

Yazıya göre; PKK’lıların sözde geri çekilme kararını da teöristbaşı Abdullah Öcalan veya KCK Eş Başkanı Cemil Bayık vermemiş. Karar, 5-13 Eylül tarihleri arasında gerçekleştirilen PKK’nın 11. Kongresi’nde alınmış. Mervan, bunu şöyle anlatıyor: “KCK eş başkanlığı gerilla güçlerinin geri çekilmesinin durdurulduğunu açıkladı. Şimdi öğreniyoruz ki, aslında bu karar alma sürecinde PKK’nın 11. Kongresi belirleyici rol oynamış.” Mervan’ın yazısında bir de taraflar arasında imzalanan “Mutabakat Belesi” nden söz ediliyor. Mervan’ın ifadesi aynen şöyle: “Öcalan esas olarak iki nedenden dolayı yeni bir formata ihtiyaç duyuyor: Birincisi, Erdoğan Hükümeti’nin İmralı görüşmelerinde ortaya çıkan Mutabakat Belgesi’nin ruhuna uygun davranmaması. İkincisi ise, bölgede değişen konjonktürdür. Erdoğan ve hükümeti, PKK’lılarla yapılan görüşmelerde masaya kendi isteği ile oturmadı.”

YENİÇAĞ, 21 Eylül 2013



Papa'dan Kürdistan açılımı!

Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani’nin lideri olduğu Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB)’ye bağlı olarak İtalya’da faaliyet gösteren Demokratik Organizasyonlar Başkanı Ravand Mauld, Papa Francis ile görüştü.

Papa, Mauld ile görüşmesi sırasında Kürdistan’ın bağımsızlık ilanına tam destek verdiğini açıkladı. Görüşme sırasında Mauld, Papa’ya Irak’taki Baas rejimi sırasında Kürtlerin içinde bulunduğu olumsuz koşulları anlattı.

Mauld, Kürtlere destek sağlamak için yurt dışındaki çeşitli kaynaklarla kurduğu ilişkileri geliştirmeye ve dünya çapında artırmaya çalıştığını sözlerine ekledi. “Papa’nın desteği” ile ilgili haberi yayınlayan KYB’nin resmi internet sitesi Pukmedya’da, Büyük Orta Doğu Projesi haritasında, aralarında Türkiye’nin de bulunduğu dört ülkeye yayılmış olan Özgür Kürdistan toprakları yer alıyor.

YENİÇAĞ, 21 Eylül 2013

Re: Hamdolsun! Kürdistan'ı da kurarız...

İletiGönderilme zamanı: Sal Eki 01, 2013 11:17
gönderen Oğuz Kağan
'Paket'ten Türk düşmanlığı çıktı

Başbakan’ın açıkladığı “demokratikleşme paketi” PKK’nın birçok talebini karşılarken Türklüğü de açıkça hedefe oturttu. Andımız kalktı, dil birliği bozuldu.

Başbakan Tayyip Erdoğan, günlerdir merakla beklenen “demokratikleşme paketi” ni nihayet açıkladı. Erdoğan, konuşmasında “Karşımıza çıkan dirençlere rağmen demokratikleşmeden vazgeçmedik, vazçgeçmeyeceğiz. Türkiye’de değişimin önündeki en büyük engel 27 Mayıs’ın o karanlık gölgesidir” dedi. Yaklaşık 1 saatlik açıklamasının 40 dakikalık bölümünde paketi öven Erdoğan, kalan bölümde de hiçbir anayasal değişiklik öngörmeyen, bir kısmı yasal, bir kısmı da idari düzenlemeler ve genelgelerle hayata geçebilecek maddeleri açıkladı. İşte paketin içeriği:

Seçim sistemi
Yüzde 10 barajıyla devam edebiliriz. Barajı yüzde 5’e çekip, 5’li gruplandırmayla ’Daraltılmış Bölge Seçim Sistemi’ni uygulayabiliriz. Üçüncü seçenek olarak da ülke barajını tamamen kaldırarak, ’Dar Bölge Seçim Sistemi’ni getirebiliriz.
(AKP’nin işine yarayacak)

Siyasi partilere devlet yardımı
Siyasi Partiler Kanunu’nu değiştiriyor, devlet yardımı için yüzde 7 olan mevcut oranı yüzde 3’e çekiyoruz.
(BDP’nin işine yarayacak)

Siyasi parti teşkilatları
İlçede teşkilatlanma için beldelerde teşkilat kurma zorunluluğunu kaldırıyoruz. Siyasi partilerin teşkilatlanmalarına da kolaylık getiriyoruz. 20. Maddeyi değiştirip, ilçede teşkilatlanmak için beldede teşkilat kurma şartını kaldırıyoruz.
(BDP’nin işine yarıyor)

Eşbaşkanlık
Tüzüklerde yer almak ve 2 kişiden fazla olmamak kaydıyla partilere eş genel başkanı sistemini getiriyoruz.
(BDP’nin eşbaşkanlık sistemi yasallaşıyor)

Siyasi partilere üyelik
Bir başka yasal düzenlemeyle, siyasi partilere üyelikte engelleri kaldırıyoruz. 11. Madde’deki değişiklikle, üye olmayı daraltan bazı engelleri ortadan kaldırıyoruz.
(BDP’ye yarıyor)

Farklı lehçelerde propaganda
Siyasi partiler kanununda yapacağımız değişiklikle, farklı dil ve lehçelerde propaganda imkanı getiriyoruz. Türkçe’nin yanında farklı dillerin kullanabilmesini mümkün hale getiriyoruz. Ön seçimlerde de getiriyoruz. Kısıtlayıcı hükmü kaldırıyor, ön seçimlerde de farklı dille propaganda imkanını sağlıyoruz.
(PKK’ya yarıyor)

Nefret suçuna ceza
Yeni süreçte nefret ayrımcılık yaşam tarzına müdahale gibi suçlarla daha etkin biçimde mücadele etmeye başlıyoruz. Belirli suçların cezalarını daha da artıyoruz. Belirli suçlar, kişinin dili, ırkı, rengi, cinsiyeti engelliliği siyasi düşüncesi dini veya mezhebi nedeniyle işlenirse cezası daha da ağırlaşacak. Kişinin belli haklarını kullanmasını engelleyenleri ceza kapsamına alıyoruz. Bu sebeple işlenen suçun cezasını bir yıldan üç yıla kadar artırıyoruz.
(Cemaatlere yarıyor)

Ayrımcılıkla mücadele
Türkiye’de hiç kimse dilinden ırkından milletinden renginden inancından, gereğini yerine getirmekten dolayı ayrımcılığa maruz kalmayacak. Ayrımcılıkla Mücadele ve Eşitlik Kurulu kuruyoruz. Yaşam tarzına saygıyı TCK ile güvence altına alıyoruz.
(PKK’ya ve tarikatlara yarıyor)

Kürtçe harflere özgürlük
TCK’da belirli harflerin kullanılmasından dolayı var olan cezai müeyyideyi kaldırıyoruz. Bir nevi klavyelere özgürlük getiriyoruz. Yani Q,X ve W harfleri klavyelerde kullanılabilecek.
(PKK’ya yarıyor)

Toplantı ve yürüyüş
Toplantı ve gösteri yürüyüşlerinin sürelerini uzatıyoruz. Toplantı ve gösteri yürüyüşlerinde hükümet komiseri uygulamasına son veriyoruz. Yükümlülükler düzenleme kurulları tarafından yerine getirilecek. Açık yerlerde güneşin batışından bir saat sonraya kadar süren toplantılar, güneş batmadan dağılınacak şekilde, kapalı yerlerde saat 24.00’e kadar yapacak. Hükümet komiseri uygulamasına son veriyoruz. Artık düzenleme kurulları tarafından yerine getirilecek. Kurul, toplantının amacı dışına çıktığını gördüğü durumda dağılma kararı alacak ve durumu kolluk amirine bildirecek. Gösteri ve yürüyüş kanuna aykırı hale gelirse, gösterinin sona erdiğini ifade edecek. Düzenleme kurulu bunu yerine getirmezse, o mahallin en büyük mülki amiri kararı verecek.
(İktidarın ve cemaatlerin işine yarıyor)

Eğitim
Yapacağımız yasal değişikliklerle, özel okullarda farklı dil ve lehçelerde eğitimin önünü açıyoruz. Özel kurs imkanını getirmiştik. Daha sonra ise üniversitelerde açılmasını sağlamıştık. Okullarda seçmeli ders olarak öğretilmesinin önünü açmıştık. Şimdi de özel okullarda mümkün hale getiriyoruz. 2923 sayılı kanun ile düzenlenmiştir, bu kanuna yapacağımız ek ile farklı dil ve lehçelerde özel eğitim kurumu açılabilecek. Dil ve lehçeler Bakanlar Kurulu’nda tespit edilecek. Bu okullarda belli dersler Türkçe okutulacaktır.
(PKK’nın işine yarıyor)

İsim değişikliği
Köy isimlerinin değiştirilmesindeki yasal engeli kaldırıyoruz. Dayatma içeren ifadeleri kaldırıyoruz. Köy isimlerinin değiştirilmesi İçişleri Bakanlığımızca olacak. İl ve ilçe isimlerinin değiştirilmesi için yasal düzenleme gerekiyor, bu tip talepler de burada değerlendirecektir.
(PKK’nın işine yarıyor)

Hacı Bektaş Veli Üniversitesi
Nevşehir Üniversitesi’nin ismini, Hacı Bektaş Veli Üniversitesi olarak değiştiriyoruz.
(Alevilere havuç)

Kişisel verilerin gizliliği
Getireceğimiz bir başka yenilik, kişisel verilerin korunması hakkında. Yasal güvence getiriyoruz. 12 Eylül 2010’daki anayasa değişikliğiyle güvence getirmiştik. Şimdi uygulama için taslağı hazır olan kanunu Meclisimize gönderiyoruz. Kişilerin özel bilgileri ilgisiz kişiler tarafından kullanılamayacak.
(AKP’ye yarıyor. Yolsuzluk kasetlerine karşı önlem)

Yardım toplamadaki kısıtlamalar kalkıyor
Yardım toplamadaki kısıtlamaları kaldırıyoruz. Yardım toplama konusu sınırlama altına alınmıştı. Kurban derisi, fitre ve zekat konusunda THK’ya yetki verilmişti. Aslında anayasaya aykırı bir durum oluşturulmuştu. Şimdi yasal olarak da bu yanlış uygulamaya son veriyoruz. Vatandaşımız yardımını istediği yere verebilecek. Şu ana kadar açıkladığımız reformlar yasal düzenleme gerektiriyor. Fakat paketimiz bundan ibaret değil. ikinci kısımda idari düzenleme gerektiren reformlar bulunuyor.
(Tarikatlara yarıyor)

Türban serbest
Kılık kıyafet yönetmeliğini değiştirerek kamu kurumlarında baş örtüü yasağını kaldırıyoruz. Ayrımcılık içeriyordu. Kadın çalışanların giyimleri üzerindeki ayrımcı ihlalleri kaldırıyoruz. Resmi elbise giymek zorunda olan TSK mensuplarını, yargıda hakim ve savcıları bunun dışında tutuyoruz.
(AKP’nin seçim yatırımı)

Andımız kalkıyor
İlkokullardaki öğrenci andı uygulamasını kaldırıyoruz. Geçen yıl orta okullarda bu uygulamayı kaldırmıştık.
(PKK’nın işine yarıyor)

Manastır iadesi
Mor Gabriel Manastırı’nın arazisi iade ediliyor. Böylece bir haksızlığı gideriyor Süryani vatandaşlarımıza önemli bir haklarını teslim ediyoruz. Şu anda 250’den fazla iade yaptık.
(Azınlık açılımı)

Roman açılımı
Roman Dil ve Kültür Enstitüsü kuruyoruz. Karşılaştıkları sorunlarla araştırmalar yapmak amacıyla bir ilimiz üniversitesi bünyesinde enstitü kuracağız. Adımlar atıyoruz, bu amaçla 2009 yılında Türkiye’de ilk kez gerçekleştirdiğimiz roman çalıştayı sonrası çalışmaları hızlandırıyoruz. Özellikle barınma noktasında çok önemli bir adım attık, TOKİ eliyle Roman konutları yaptık. Bu inşaatlar devam ediyor. Projeler hazırlanıyor.
(Romanlardan oy beklentisi)

YENİÇAĞ, 1 Ekim 2013



Tantan: Millet olma vasfı kimi rahatsız ediyor!

Yurt Partisi Genel Başkanı Sadettin Tantan, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın açıkladığı sözde demokratikleşme paketini sert bir dille eleştirdi. Pakette yer alan düzenlemeyle okullardan andımızın kaldırıldığını belirten Tantan, “Bu devletin ve milletin millet olma vasfı kimi rahatsız ediyor” dedi. Sadettin Tantan pakete ilişkin eleştirilerini şöyle sürdürdü: “AKP iktidara geldiği günden beri milletin tarihi hafızasının ortadan kalkması için adeta savaş veriyor. Devlet ve millet olmamızın temel alt yapıları Cumhuriyet ile atıldı. Ülkeyi yönetme iradesi halka teslim edildi. Bu irade ortadan kaldırılarak biat iradesi getirilmek isteniyor, bu da AKP’ye verilmek isteniyor. Bu devletin ve milletin, millet olma vasfı kimi rahatsız ediyor, sorulması gereken soru bu.” Tantan, şöyle devam etti:

Yardım Toplanması

“Bundan sonra Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da silah ve tehdit ile yardımları PKK’- nın toplayacağı bir gerçek. Tamamen tehdit ile toplanacak. Örneğin kurban derileri fiilen diğer silahlı ve silahsız örgütler organize olduğu için bu tip yardımları topluyor. Fiilen topluyor. Bunun bir yasal düzenlemeyle uzay araştırmalarına aktarılması için tekrar Türk Hava Kurumu bünyesinde toplanması gerekiyor. Kişisel bilgiler Türkiye’de sere serpe seriliyor. Kişisel verilerin gizliliği tamam doğrudur ama güvenlik ve adalet açısından da birtakım alt yapılara ihtiyaç var. Güvenlik ve adalet alt yapısından kamunun korunması açısından her iki yapının da güçlendirilmesi gerekiyor. Türkiye’de güçlendirilmesi gerekiyor. Yasada bununla ilgili hüküm var. Hukuk zemininin hazırlanması gerekiyor bu şekilde yeterli olmaz. Kişisel verilerin gizliliği ile ilgili olarak zaten yasalarda hükümler var. Burada açıklama yapılırken tanım ve tarif yok. Anlaşılan hükümleri daha da ağırlaştırıyorlar.”

YENİÇAĞ, 1 Ekim 2013



Eminağaoğlu savcıları göreve davet etti

Yargıçlar Sendikası Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından açıklanan ’Demokratikleşme paketi’ni değerlendirdi.

Anayasa Mahkemesi’nin paket içeriğinin büyük bölümünü, demokratik ve laik cumhuriyete aykırı eylem saydığını belirten Eminağaoğlu, “Bu konularda Anayasa değişmemiştir. Bu nedenle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’na, Anayasa Mahkemesi kararını okuması ve gereğini yapması konusunda açık çağrıda bulunuyorum. Türk kadını namus ve inancına, AKP’nin verdiği başörtüsü ile kavuşmamıştır. Türk kadınına yapılan bu hakaret ve sömürüye de hayır diyorum” değerlendirmesinde bulundu.

YENİÇAĞ, 1 Ekim 2013

Re: Hamdolsun! Kürdistan'ı da kurarız...

İletiGönderilme zamanı: Çrş Eki 16, 2013 11:56
gönderen Oğuz Kağan
Paket, PKK'ya bayram şekeri!

AKP’nin demokratikleşme paketini böyle tanımlayan HEPAR lideri Osman Pamukoğlu “Örgüte 5 şeker verildi. Kimse eveleyip gevelemesin, Kürdistan’ın temelleri atıldı” dedi.

Hak ve Eşitlik Partisi (HEPAR) Genel Başkanı Osman Pamukoğlu, sözde Demokratikleşme Paketi ile “Kürdistan’ın temelinin atıldığını” öne sürdü. Paketteki 5 maddenin, terör örgütü PKK tarafından dikte edildiğini savunan Pamukoğlu, “Paket diye milleti uyutma ve avutma tantanalarıyla oyaladılar. Neticede paketten PKK’ya şeker çıktı. PKK’ya verilen 5 şeker var, bunlar PKK’nın talebiydi” dedi. Pamukoğlu şöyle konuştu:

PKK’nın talebi

“Barajın indirilmesi, Andımız’ın kaldırılması, alfabeye üç harfin eklenmesi, Güneydoğu’da il, ilçe ve köy isimlerinin Kürtçe yazılıp söylenmesi talepleri PKK’nın talebidir. Özel okullarda Kürtçe eğitim ve öğretime başlanılması da terör örgütünün aşamalı isteğidir. Bölgedeki il, ilçe ve köy isimlerinin Kürtçe yazılıp söylenmesi ise topraklarımızın bir bölümünün etnik olarak Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nden kopması demektir. Kimse eveleyip gevelemeye kalkışmasın. Bu, Kürdistan’ın temelinin atılmasıdır.”

HEPAR Genel Başkanı Pamukoğlu, “Paketin ana ekseni, terör örgütü PKK’ın siyasi taleplerinin bir bölümünü yerine getirirken, araya da ’laf ola beri gele’misali birkaç şeyi sıkıştırmışlar. Akılları sıra kamuflaj yapıyorlar ama tıpkı deve kuşu gibi, kafası kuma gömülü, tüm gövdesi açıkta. Ne büyük bir akılla ne de yüksek bir zekaya gerek yok” ifadelerini kullandı. Pamukoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “İmralı’daki ne diyor, ’artık müzakere dönemine sıra geldi.’BDP’nin başındaki ne söylüyor, ’Kürdistan’a ne zaman Kürdistan denecek. Sabredin biraz.’O da müteakip pakette gelecek. Amma sabırsızsınız, önce şeker, sonra havyar. Vah benim Türkiye Cumhuriyeti Devletim. Masalcıların çocuklara son sözleri hep şöyle bitmez mi. ’Onlar ermiş muradına, biz çıkalım kerevetine.’İyi uykular.”

Ayrıştırma çalışması

Osman Pamukoğlu, yaymladığı bayram mesajında da, “İçinde bulunduğumuz koşullar gerçek bir bayram sevincini yaşamamızı gitgide zorlaştırmaktadır. Bölgemiz çatışmalarla, dünya yerel savaşlarla yanarken, Türkiye’de millet kavramı, ’ana dil’tartışmaları, terör örgütünü güçlendiren bir ’açılım’süreci üzerinden, halkımız ayrıştırılmaya çalışılmaktadır. Meydanı boş bulan iktidar, bütün her şeyin kontrolünü ele alma gayretindeyken ’kendi kontrolünü’giderek yitirmekte; daha da beteri ’muhalefet’anayasa komisyonu gibi işlevsiz bir kurumda debelenmektedir. Kurban Bayramı vesilesiyle şehit aileleri başta olmak üzere, hastalık, mahpusluk, tutukluluk veya türlü ayrılıklar ve baskılar nedeniyle hüzün içinde olan ailelerin dertlerinin ve hasretlerinin bir an önce dinmesini yürekten diliyorum” dedi.

YENİÇAĞ, 16 Ekim 2013



BDP ve PKK 'Beğenmedik' dediler ama...

Kürdistan Yurtseverler Birliği’nin (KYB) Ankara Temsilcisi Behroz Gelali, sözde Demokratikleşme Paketi’ni olumlu bulduklarını belirterek, “Türkiye’de geçmişte, ’Kürt yok, Kürt dili yok’deniyordu. Pakette Kürt ismi yok ama paketin tamamı Kürtlerin üzerinden çıktı. Bu demektir ki Kürtler ve dili var” dedi. BDP ve PKK’nın paketi beğenmediklerini duyurduklarını söyleyen Gelali, pakette pozitif noktalar olduğunu, Andımız’ın kaldırılması, eski isimlerin iade edilmesi, kendi dilinde seçim propagandası yapılması gibi tüm adımların önemli olduğunu vurguladı.

Olumlu adımlar

Sözde pakette birçok önemli nokta olduğunu belirten Gelali, şunları söyledi: “Başbakan Erdoğan, paketi açıklarken, ’Biz, birkaç sene önce kapatma davasıyla karşı karşıya geldik. Ama buna rağmen demokratik mücadeleden vazgeçmedik ve devam edeceğiz’diyerek bu konudaki kararlılığını ortaya koydu. BDP ve PKK, paketi beğenmediklerini ifade ettiler. Bunu bir kenara bırakalım. Bana göre pakette önemli birçok nokta var. Andımız’ın kaldırılması, köy ve yerleşim birimlerine eski isimlerin iade edilmesi çok önemli adımlardır. Bir diğer önemli nokta ise kendi dilinde seçim propagandası yapılmasıdır ki bu, sadece Kürtler için değil diğer diller için de serbest. Bunlar önemli ve olumlu adımlardır.” BDP ve PKK’ya süreci bozmama çağrısı yapan Gelali, “Bu sorun, bir günlük mesele değil. Acele etmeden, yavaş yavaş, sabrederek gitmek zorundasınız. Bize 24 saat içinde bu duruma gelmedik. Türkiye’de belki işler, biraz yavaş ilerliyor. Ama bence en önemlisi, BDP ve PKK, bu süreci bozmamalı. Hükümet, hiçbir şey yapmazsa dahi sabırlı olmak lazım. Kandil’e gitmenin sorun olduğu günlerden açık bir şekilde resmi heyetlerin gidip geldiği, mektupların taşındığı günlere gelindi” değerlendirmesinde bulundu.

YENİÇAĞ, 16 Ekim 2013

Re: Hamdolsun! Kürdistan'ı da kurarız...

İletiGönderilme zamanı: Cmt Eki 19, 2013 10:39
gönderen Oğuz Kağan
'Çözüm süreci' değil özerklik için altyapı!

BDP ve DTK ile bölgedeki belediyelere KCK uyarısı: Hiçbir şeyden vazgeçilmedi. Ne bağımsızlıktan, ne federasyondan ne özerklikten... Bu, bir mücadele sürecidir!

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan İmralı canisi Öcalan’a taviz üstüne taviz verirken Kandil, açılım sürecinin balonunu patlattı. KCK’dan BDP-DTK ve BDP’li belediyeler ile taşra örgütlerine gönderilen emirde, teröristbaşı Öcalan’ın “Ben hiçbir şeyden vazgeçmedim. Ne bağımsızlıktan, ne federasyondan ne de özerklikten. Bu bir mücadele sürecidir” dediği bildirildi. İstihbarat birimleri Kandil’in gönderdiği emirleri rapor haline getirerek Hükümetin önüne koydu.YENİÇAĞ’ın ulaştığı raporda, KCK’nın 6 aylık eylem planları anlatıldı. Bebek katili Öcalan ve Kandil’in sözde çözüm sürecini taktik olarak gördüklerinin altı çizildi. KCK yönetimi, BDP’ye mahalli seçimler için de taktikler de verdi. Üç sayfalık rapor ile tek tek belirlenen KCK’nın talimatları şöyle:

Barzani devre dışı

* Biz sınır dışına çekilirken Barzani ve Talabani’yle bu konuyu görüştük. Bunların bizle T.C. arasında arabuluculuk yapacak güçleri bulunmamaktadır. Bölgede en güçlü yapı zaten biziz. Arabulucu olmalarına gerek de yok, başkaları var zaten.

* İran’daki arkadaşların ilişkileri çok ileri düzeyde. Hatta İran’ın kanatları altındalar. Bazı bölgelerde resmi noktalarda güvenlik bizim kontrolümüzde.

* Zorlandığımız zamanlar oldu ama sonrasında Rojava devrimi yaşandı. Bu sömürgeci Türk devletiyle sınır, yüzlerce kilometrelik bir Kürdistan anlamına gelmekteydi.

* Siyasi mücadeleye geçiş yarım kalan hedeflerin siyasi mücadele ile tamamlanmasını içermekteydi. Bu stratejik bir karardır. Aslında bu, müzakere sürecinin özünü de veriyor. Süreç bizim inisiyatifimizde gelişmektedir. Çünkü süreci biz başlattık. Sonunda kazanan da mutlaka bizim olmamız gerekir.

* Asıl olan ikinci aşamadır. Bu, tümüyle devletin yapacağı şeylerdir. Bu saatten sonra bizim yapabileceğimiz şey daha çok toplumsal ve örgütsel mücadeleyi yükseltebiliriz. Önderliğin de aramızda olduğu özgür bir Kürdistan istemek 21. yüzyılda Kürtlerin en doğal hakkıdır.

Güç biriktiriyoruz

* Önderlik “Ben hiçbir şeyden vazgeçmedim. Ne bağımsızlıktan, ne federasyondan ne de özerklikten. Bu bir mücadele sürecidir” dedi. Şimdi gerilla geri çekiliyor ama güç biriktirmek için.

* Bazı vekiller istediği zaman toplantıya geliyor, istediği zaman gelmiyor. Böyle devam edenler partiden atılır yani. Bunlar kimdir ki? Kalkıp örgüt karşısında diklenme, örgütün kurallarını hiçe sayan bir kişi örgüt insanı olamaz. Kararlara eş başkanlar da uyacak.

* Bu cezaevinden çıkan arkadaşların hepsi buraya (dağa) gelemez. Bunları oldukları yerde de eğitmek lazım. Bundan artık çekinmemek gerekiyor. Eğitimler için Diyarbakır’da uygun ortam hazırlanabilir.

* DTK eşbaşkanlarına görevi önderlik verdi. Eğer istemiyorlarsa Önderliğe bildirip çekilebilirler. Kendileri bilir, zorla böyle görevler yaptırılmaz.

Milli Eğitim’i işgal edelim

KCK’nın BDP-DTK ve BDP’li belediyeler ile taşra örgütlerine gönderdiği emirde ana dil ve yerel seçim konuları da yer alıyor:

* Ana dili yaygınlaştırmamız, artık bizim geliştirmemiz gerekiyor. Yürümek, gerekirse Milli Eğitim Müdürlüklerini işgal etmek lazım. Bunları planlamalıyız. Ama bu işe önderlik edenlerin bile okul boykotuna kendilerinin katmadıkları görülüyor. Bu konuda arkadaşların özeleştiri vermesi gerekiyor.

* Yerel seçimler bizim için çok önemlidir. Parlamento seçiminden çok daha fazla önemi bulunmaktadır. Çünkü biz Ankara’da bir iktidar kurma durumunda değiliz, ama Kürdistan’da halkımızın kendi öz yönetimlerini kurma temel bir görevdir. Bunun için bizim oylarımızı iki katına çıkarmamız gerekiyor. Hedefimiz budur. Oyları ikiye katlamamızı sağlayacak bir hava yaratılmıştır.

* Milletvekilleri bölgeyi terk etmeyecekler, belediye başkanları da şehir dışındaki toplantılara katılmayacaklar. Bölgedeki köyleri tek tek gezecekler. Korucu aşiretleri ile de görüşecekler. Yerel seçimin önemini anlatacaklar.

YENİÇAĞ, 19 Ekim 2013

Re: Hamdolsun! Kürdistan'ı da kurarız...

İletiGönderilme zamanı: Çrş Eki 30, 2013 12:56
gönderen Oğuz Kağan
Demirtaş, ABD'de 'sınırsız' model istedi

Washington’da düzenlenen Kürt konferansında konuşan BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, Kürtlerin Orta Doğu’ya örnek olacak, sınır değişikliği gerektirmeyen bir model yaratmaya hazırlandıklarını söyledi. Demirtaş, “Önümüzdeki yüzyılı kaybetmek, Orta Doğu halklarına zehir etmek istemiyorsak Kürtlerin sesine kulak vermek zorundayız” dedi. Ulusal Basın Merkezi’nde BDP’nin organize ettiği “Yeni Orta Doğu’da Kürt Rolü” konulu konferansta konuşan Demirtaş, Washington’da olmaktan mutluluk duyduğunu söyledi.

Demirtaş, şöyle konuştu: “Orta Doğu’daki durum Kürtler açısından avantaj yaratıyor. Kürtler yeni yüzyılda tarihlerinde ilk kez statüye kavuşuyor. Arap, Fars, Türk devlet deneyimlerinden sonra Kürtler dersler çıkarıp model avantajına kavuştular. Neler yapılmayacağını çok iyi biliyoruz. Bir coğrafya parçasında statü elde etsek bile biz bunu başka halkların inkârı üzerine kuramayız. ’Tek söz sahibi biziz’diyemeyiz. ’Kürdistan sadece Kürtlerindir’ diyemeyiz. Kürdistan’daki diğer dilleri ve dinleri yasaklayamayız. ’Yönetme hakları Kürtlerindir, başka kimse ortak olamaz’diyemeyiz. Başka kimlikler, başka inançlar, coğrafyamızda var diye bunları sürgüne ve soykırıma tabi tutamayız. Köylerini yakamayız. ’Farklı etnik kimlikler bizimle eşit değil, biz üstün bir kimliğiz’ diyemeyiz. Bunları yaşadık, bunlara maruz kaldık, o yüzden Kürtler iyi bir model oluşturabilir. Kürt sorunu için çözüm önerisine hükümetin uzak olduğunu savunan Demirtaş, “Tekçilik ve Türkçülük üzerine bir sistemle hiçbir problem çözülemez. Paradigma değişikliği gerektiren bu politika ve köklü reforma Türkiye Hükümeti ve AKP’nin hazır olmadığını görüyoruz. Kürtlerin çözüm önerileri Türkiye’yi zayıflatacak bir anlayışla ortaya konulmamıştır. Sınırları değiştirmeden, kendi özgürlüğümüzü ve statümüzü kazanabiliriz. Mücadelemizi sürdürüyoruz. BDP olarak buna katkı sağlayabileceğimizi düşünüyoruz. ABD’nin de bu yönüyle Kürtlerin dil hakları, kendini yönetme hakkına destek veren bir politika izlemesinin barış sürecine katkı sağlayabileceğini düşünüyorum. Kürt-Amerikan toplumunun temsilcileriyle bir araya gelecek olan Demirtaş, Pazartesi günü Türkiye’ye dönecek.

YENİÇAĞ, 30 Ekim 2013

Re: Hamdolsun! Kürdistan'ı da kurarız...

İletiGönderilme zamanı: Sal Kas 12, 2013 14:09
gönderen Oğuz Kağan
Ankara yerine Diyarbakır!

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, hafta sonu ziyaret edeceği Diyarbakır’da peşmerge reisi Mesut Barzani ile görüşecek. Erdoğan, 16 Kasım’da, bazı eserlerin toplu açılışını yapmak ve toplu nikah törenine katılmak üzere Diyarbakır’a gidecek. Erdoğan’ın, Diyarbakır’daki programı kapsamında Barzani ile Green Park Otel’de bir araya gelmesi bekleniyor. Görüşmenin Ankara değil de Diyarbakır’da yapılması kulislerde “sürpriz” olarak nitelendirildi. Kukla devlet başkanı Barzani, 2012’de yapılan AKP kongresinde kürsüye çıkmış, “Türkiye seninle gurur duyuyor” sloganları eşliğinde konuşmuştu.

Bölücülüğün başkenti mi

Erdoğan-Barzani görüşmesine siyasilerden sert tepki geldi. MHP Genel Sekreteri İsmet Büyükataman, “Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin başkenti dururken Başbakan neden peşmerge başı ile Diyarbakır’da görüşmeyi tercih etmiştir. Devletinin şerefini, izzetini hiçe sayamazsınız. Devlet içinde devlet kurmaya mı çalışmaktasınız ya da hayalini kurduğunuz federatif yapının zihinlerde alt yapısını mı hazırlıyorsunuz” ifadelerini kullandı. Büyükataman, “Kadim bir Türk diyarı Diyarbakır tarihte Akkoyunluların başkenti idi, şimdi bölücülüğe mi başkent yapılmaya çalışılıyor. Barzani’yi, parti kongresine davet ederek şeref konuğu yapabilir. Onunla gurur duyabilir. Ancak devletin teamüllerini ayaklar altına alamaz” dedi. CHP Gaziantep Milletvekili Mehmet Şeker de, “Irak merkezi hükümetinin ısrarına rağmen hala Barzani yönetimi ile görüşülüyorsa AKP ne yaptığını bilmiyor demektir. Görüşmenin içeriğinde anlaşma varsa Türkiye yine kaybecektir” diye konuştu.

HDP Genel Başkan Yardımcısı Ertuğrul Kürkçü görüşmeyi, “Barzani’nin bu şekilde Türkiye’de ağırlanması barış için iyi birşey” derken, Bağımsız Van Milletvekili Aysel Tuğluk, “Barzani bizim için çok değerli ve tabii ki BDP olarak biz de ağırlamak isteriz” diye konuştu.

YENİÇAĞ, 12 Kasım 2013



Suçüstü müzakere caniye fırsat oldu!

Masada gelinen noktanın yeteri kadar olgunlaştığına kani olan Apo’dan müzakere ortaklarına ‘hukuk’ golü: Çözüm sürecinde rol alan herkes, mevzuata göre suçlu! Yasal altyapı artık şart!..

Terör örgütü PKK’nın İmralı’daki elebaşı Öcalan, BDP heyeti ile yaptığı son görüşmede AKP iktidarını zor durumda bırakacak açıklamalar yaptı. Öcalan’la 12’nci görüşmeyi gerçekleştiren heyette bulunan Sırrı Süreyya Önder, örgüte yakınlığı ile bilinen haber ajansına verdiği demeçte, Öcalan’ın yasal dayanak meselesini özellikle önemsediğini ve “Şu an siz, biz, geri çekilenler, herkes, devleti de katıyorum herkes aslında mevcut yasal mevzuata göre suç işliyor” dediğini ifade etti. Öcalan’ın “sürecin iki tane önemli eksiği var” dediğini aktaran Önder, “Birincisi; yasal bir alt yapı ve dayanağa kavuşturulmaması. Öcalan, ‘neticede bu insanlar hadi gittiler, gittikleri gibi mi geri gelecekler. Bunların bir de dönüp siyaset yapmaları gerekiyor’ diyor ve bunun için yasal alt yapının zorunlu olduğunu söylüyor” diye konuştu. Önder, Öcalan tarafından belirlenen ikinci önemli eksiği ise şöyle açıkladı:

Kim düşer, kim kalır

“Artık iletişim olanaklarının genişletilmesini, bir şekilde demokrasi güçlerinin sürece müdahil olarak katılmasını istiyor. Bunun halen böyle düzenlenmemiş olmasını da ikinci önemli eksiklik olarak görüyor. Yurtiçi ve yurtdışı basın, Meclis’teki Çözüm Komisyonu’nun her siyasi partiden üyeleri, Akil İnsanlar arasından belirlenecek heyet, bilim insanları, politikacıları sayarak, ‘bunlarla görüşmeliyim ki, müzakerede benden beklenen ya da benim görmem gereken yer işlevsel olsun’ diyor.”

Önder, Öcalan’ın çözüm sürecinin devam ettiğini belirtirken, “Süreç devam ediyor ama sırat köprüsü üzerinde. Tek başımıza da kalsak bunu yürütme kararlılığımız tamdır. Ama altımızdaki zemin sırat köprüsü gibi olunca, kim düşer kim kalır, belli olmaz” dediğini de vurguladı.

MİT’çileri korumuştu

Öcalan’ın “Devlet dahil herkes suçlu” şeklindeki açıklaması, akıllara MİT Müsteşarı Hakan Fidan, MİT eski Müsteşarı Emre Taner ve Yardımcısı Afet Güneş dahil 5 MİT görevlisi hakkında yürütülen soruşturmaya takipsizlik kararı verilmesini getirdi. Bu 5 ismin 2012’de KCK soruşturmasını yürüten Cumhuriyet Savcısı Sadrettin Sarıkaya tarafından şüpheli sıfatıyla ifadeye çağrılmasının ardından MİT yasasında değişikliğe gidilmiş. MİT görevlilerinin ifadesine başvurulabilmesi için Başbakan’dan izin alma şartı getirilmişti. Bu arada, Savcı Sarıkaya’nın özel yetkileri elinden alınırken, soruşturma özel yetkili Cumhuriyet Savcısı Adem Özcan’a devredilmişti. Savcı Özcan da, soruşturmaya ilişkin Başbakan’dan izin istemiş, ancak olumlu cevap gelmemişti.

YENİÇAĞ, 12 Kasım 2013

Re: Hamdolsun! Kürdistan'ı da kurarız...

İletiGönderilme zamanı: Cum Kas 15, 2013 18:19
gönderen Oğuz Kağan
Kürt Devleti'ne NATO şemsiyesi

ABD kuklası Mesud Barzani’nin liderliğini yaptığı Irak Kürt Bölgesel Yönetimi Peşmerge Bakanlığı, “NATO’nun Orta Doğu ve Afrika’daki rolü, terörle mücadele ve NATO ile Federal Irak’ın ilişkileri” konulu uluslararası konferansa davet edildi...

Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’nin (IKBY) Peşmerge Bakanlığı, ilk defa NATO tarafından düzenlenen uluslararası konferansa davet edildi. Peşmerge Bakanlığı Sözcüsü Cebar Yaver, Brüksel’deki konferansta “Kürt bölgesinin askeri gücü”nü temsil edecek. Birçok ülkeden askeri komutanların katıldığı konferansta, “NATO’nun Orta Doğu ve Afrika’daki rolü, terörle mücadele ve NATO ile Federal Irak’ın ilişkileri” konuları ele alınacak. Konferansın Irak oturumunda özellikle son zamanlarda ülkede yaşanan şiddet olaylarının ve bunları önlemeye yönelik çözüm önerilerinin masaya yatırılacağı belirtildi.

NATO kullanacak

Peşmergenin NATO konferansına davetini yorumlayan Yurt Partisi Genel Başkanı Sadettin Tantan, bunun Kürt devletinin zımnen de olsa tanınması anlamına geldiğini söyledi. Tantan, “Kürt devleti kuruldu. Bundan sonra açık bir şekilde kurdurulmasa dahi bunun güvenlik politikaları bakımından NATO gibi oluşuma dahil edileceğinin alt yapısı olarak görülüyor” dedi. NATO’nun konsept değişikliğine uygun hareket ederek bu oluşumdan faydalanma yoluna gideceğinin altını çizen Tantan, yaşanan gelişmelerin hükümetin PKK ile pazarlık masasına oturmasının bir sonucu olduğunu savundu. Tantan, “Hazar havzasında, Afrika ve Asya kıta eksenli operasyonlarda kullanılabilir. Türkiye inisiyatifini kaybetti. PKK ile masaya oturtulması, Irak’la ilişkilerin geliştirilmesi, Suriye’deki politikalarının yanlışlığı dikkate alındığında Suriye merkezli üçlü paralel devlete doğru zımnen gitti” diye konuştu.

Sorumlusu Başbakan

MHP Iğdır Milletvekili Sinan Oğan, NATO’nun davetinin şaşırtıcı olmadığını belirtirken, “Bu yolu Başbakan açtı. Bölgeyi uluslararası camiada tanınır hale getiren Erdoğan’dır. Irak ordusundan ayrı askeri yapılanma var. Peşmergenin ayrı bir askeri güç olarak katılması ileride Irak bölgesel yönetiminin bağımsız bir devlet yoluna gideceğinin işaretidir” dedi. CHP Genel Başkan Yardımcısı Gökhan Günaydın ise BOP’un adım adım hayata geçirildiğini ileri sürerek, “Bölgede ne yapmaya çalıştıkları ortada. Bu toplantı tarihe not olarak düşürülmesi gereken bir toplantıdır. Bölgedeki bir askeri güç Orta Doğu’nun tamamı açısından önem arz ediyor. Dolayısıyla ABD askerine ‘eşlik edebilecek’ güçleri toplama çabası olarak yorumlamak gerekir” diye konuştu.

Barzani, PYD’ye ateş püskürdü

NATO desteğini arkasına alan Mesut Barzani, Suriye’deki PKK’nın uzantısı “Demokratik Birlik Partisi (PYD)’ni sert bir şekildi eleştirdi. PYD’yi oyun bozanlık yapmakla suçlayan Barzani, Rojava (Suriye’nin kuzeyi)’da devrim yaptığını iddia ediyor. Kime karşı kazanılmış bir devrim bu? Tek yaptıkları şey, rejimin onlara teslim ettiği yerlerde söz sahibi olmak” dedi. “PYD’nin izlediği politikalarla ilgili birçok eleştirimizin olduğu doğrudur ancak Kürt halkının geneline hitap etmeleri arzumuzdur” diyen Barzani, “PYD’nin kendi başına hareket etmesi ne onlara ne de Kürt halkına yarar. Bu yüzden gerçeklerin açık olmasından ve Kürdistan halkının bunlardan haberdar olmasından yanayız. Kaygımız Rojava’daki kardeşlerimizin geleceğine dair çözüm bulmak ve mevcut durumun kötüleşmesini engellemektir” diye konuştu. Barzani, Suriye’deki Kürtlerin birlikte hareket etmesi için 11 Temmuz 2012’de Erbil anlaşması çerçevesinde Kürt Yüksek Konseyi kurulduğunu, ancak PYD’nin anlaşmaya bağlı kalmadığını söyleyerek; “Silah zoru ve rejimle yaptığı gizli anlaşmalarla emrivaki yaparak kendisini askeri güç ilan etti” dedi. Suriye ile Irak arasındaki Peşhabur Sınır Kapısı’nın kapatıldığı şeklindeki iddiaların gerçekçi olmadığını belirten Barzani, kapının insani yardımlara ve geçişlere her zaman açık tutulduğunu kaydetti.

İşgalcilerin taşeron ordusu

ABD kuklası Mesud Barzani, ABD’nin Irak’ı işgal etmesinin ardından kendisine bağlı peşmergelerden ordu kurdu. İşgalciler tarafından silahlandırılan ve eğitim verilen peşmergeler, kukla Kürdistan’ın silahlı kuvvetleri olarak görev yapıyor. Irak ordusuna da kafa tutan Barzani, arada sırada araziye çıkıp birliklerini denetliyor...

YENİÇAĞ, 15 Kasım 2013



NATO'ya giren Peşmerge

Bize sürpriz (!) olan bu gelişmenin Ankara için öyle olmadığını öğrendim. Konferans ile ilgili planlamanın yapılış safhasında NATO’nun siyasi kanadından Ankara’ya bilgi verilmiş, hükümetten buna itiraz olmamış!...

Çin’e verilen füze ihalesi yüzünden Ankara’ya çöken ağır Amerikan havası ve ardındaki gelişmelerin peşinde koşarken sabah gündeme düşen haberle alarma geçtik. Haber, Çin’e verilen yüksek irtifada hava savunma sistemleri ihalesi ile ilgili kararın ne kadar doğru olduğunu bir kez daha doğrular nitelikteydi;

“Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) Peşmerge Bakanlığı, ilk defa NATO tarafından düzenlenen uluslararası bir konferansa davet edildi.”

Yaptığım 3-5 telefon görüşmesinden sonra bize sürpriz(!) olan bu gelişmenin Ankara için öyle olmadığını öğrendim. Kaynaklar, konferans ile ilgili planlamanın yapılış safhasında NATO’nun siyasi kanadından Ankara’ya bilgi verildiğini ve Hükümetten de buna herhangi bir itirazın Brüksel’e iletilmediğini kaydetti.

Hafta sonu Diyarbakır’da gerçekleşecek Mesud Barzani-Tayyip Erdoğan düeti arifesinde yaşanan bu gelişme, terörist Abdullah Öcalan’ın “müzakere süreci”nde Hükümete 4 ay daha opsiyon tanıması ve iktidarın bebek katili ile “akil adamlara”, gazetecilere görüşme imkanı sağlayacağı sinyalleri..

Kafamı kurcalayan soru işaretlerine biraz yanıt bulabilir miyim diye son İmralı görüşmesine giden heyette bulunan HDP İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder ile görüştüm. “Öcalan’ın, Barzani-Erdoğan buluşmasından haberi var mıydı” diye sordum, “hayır yoktu” dedi. Teröristbaşının hükümete

verdiği 4 aylık opsiyonun detaylarını öğrenmek istediğimi belirtince de, “Pazartesi günü geniş bir açıklama yapacağını” kaydetti. Barzani-Erdoğan görüşmesi için değerlendirmeyi de aynı güne bıraktı. Önder, gazeteci ve “akil adamlar”ın Öcalan ile görüştürüleceğine dair hükümetten “henüz” somut bir işaret almadıklarını da sözlerine ekledi.

Tekrar döndüm kendi rutin(!) gündemime.

Yandaş medyada her gün yer alan; “ABD’li şirketler Patriot için tekliflerini yenileme kararı aldı. Türkiye’nin şartlarına uygun yeni teklif sunacaklar” haberlerine..

Akbabalar gibi çöktüler Ankara’nın üstüne. Savunma Sanayi Müsteşarlığı çevrelerinden edindiğim bilgilere göre zaten ihalenin Amerika’ya verilmesine teşne olan hükümete Türk görünümlü iş adamlarının da sıkça gidip geldiğini öğrendim. Füze ihalesinin Çin’e verilmesinde en büyük etken olan Türk Silahlı Kuvvetleri’ndeki son nabzı tutmaya çalıştım. TSK’dan yükselen ortak görüşü şöyle özetleyebilirim;

“Çin füzesi Türkiye açısından büyük bir açılım. Savunma sanayii açısından da. Amerikalı şirketler bu aşamadan sonra bedavaya bile vermeye kalkabilirler. Türkiye, Çin’den bu teknolojiyi tam olarak alıp uygulayamasın diye. ABD’nin ‘vereceğiz vereceğiz’ dese de, bunların tam olarak bize bu teknolojiyi verebileceklerine inanmak güç. İleriki aşamalarda mutlaka belli pürüzler, çıkarıp buna engel olacaklar. Türkiye’nin NATO entegrasyonu; bunların hepsi hikâye. Türkiye bu teknolojiyi aldığı anda Çin’den çok daha ileriye götürebilecek insan kapasitesine haiz. Bu insan kaynağına sahibiz. Ve bundan çok çekiniyorlar ama onlar diyorlar ki; ‘Çin’in önüne geçip bunu engelleyebilirsek ileriki aşamalarda belli pürüzler çıkartarak Türkiye’nin Arap ülkelerine ve diğer ülkelere satılmasını engelleriz.’ Çünkü Çin, buna olur veriyor. Üretilmesine müteakip satışına da. Bu konularda belli pürüzler yaratarak Türkiye’nin bu konuda ileri gitmesini engellemek istiyorlar. ANKA insansız hava aracında çok büyük problemler yaşandı. Bu proje çok muhteşem bir proje oldu. Üçüncü ülkeyiz şu anda üretim aşamasına geçmiş ülke kapsamında İsrail ve ABD’den sonra. Ve bu adamlar diyorlar ki, ‘Türkler bir şey yapmaya başladıktan sonra çok daha iyisini yapıyorlar.’ Şu anda Heron’lardan çok çok daha ileri teknoloji ile ve çok daha imkan kabiliyetleri fazla şekilde üretime geçiliyor. Bütün korkuları da bu. Bu gerçekleştikten sonra da Türk dünyası zaten hazır. Amerikalıların bütün korkusu Orta Doğu’yu ve Orta Asya’yı Batı’nın ve ABD’nin ve özellikle İsrail’in kaybetme korkusu. Türkiye’nin bu açılımı bu şekilde sürdürmesi lazım Doğu’ya doğru.”

Ankara’ya çöreklenen malum Amerikan lobisi işi iyice azıttı. Recep Erdoğan’ın beli kırılmış, zaten kımıldayacak hali yok. İbrahim Tatlıses-Şivan Perver düetinde sizlere yine tatlı ninniler söylenecek.

NATO’ya giren peşmerge haberini ben bu gözle izliyorum.

Ne dersiniz?..

Ahmet Takan

YENİÇAĞ, 15 Kasım 2013



AKP'ye 4 ay mühlet!

AKP iktidarı ile İmralı canisi arasında sürdürülen müzakerelerde ilginç gelişmeler yaşanıyor. Öcalan, yerel seçimler öncesinde AKP’ye 4 ay mühlet verirken, bu jesti karşılıksız bırakmayan iktidar, Kandil’den de tansiyon düşürücü açıklama gelmesi halinde İmralı görüşmelerini “akil adamlar” ile “basın”a açacak. AKP, Öcalan’ın sözde “çözüm süreci” kapsamında atılmasını isteği adımlar arasında yer alan, “İmralı görüşmelerinin basın mensupları ve akil adamları kapsayacak şekilde genişletilmesi” talebini gündemine aldı.

Kandil’den mesaj

Süreç kapsamında yarın Diyarbakır’da Barzani’yi ağırlamaya hazırlanan Başbakan Tayyip Erdoğan, bir süre önce ilgili bakan ve danışmanlarıyla Öcalan’ın isteklerini ele aldı. Toplantıda, “Öcalan’ın açıklamalarına pararel olarak Kandil’den de tansiyon düşürücü değerlendirmelerin gelmesi şartına bağlı olarak İmralı’ya Öcalan’ın istediği heyetler gidebilir” kararı alındı. Hükümetin Kandil’den beklediği değerlendirmenin işaretini ise Sırrı Süreyya Önder’in katıldığı son görüşmede Öcalan verdi. Öcalan heyetle, “Hükümete 4 ay opsiyon tanıdım” bilgisini paylaştı. Öcalan’dan seçim dönemini de kapsayan “4 ay” opsiyonu alan hükümetin Kandil’den de benzer bir açıklama beklediği, açıklamanın “tansiyon düşürücü” olarak nitelendirileceği belirtiliyor. Bu arada, Rojava bölgesindeki gelişmelerin hükümeti rahatsız etmeyecek boyuta çekilmesinin şartlardan biri olduğu öğrenildi. İçlerinde Akil İnsanlar Komisyonları’nda görev alan bazı isimlerin de yer aldığı sözde “Çözüm Süreci ve Diyalog Platformu” önceki gün Ankara’da toplanarak strateji belirledi. Platformun Genel Koordinatörü Tarık Çelenk, hafta başında Diyarbakır’da da bir araya geleceklerini söyledi.

YENİÇAĞ, 15 Kasım 2013

Re: Hamdolsun! Kürdistan'ı da kurarız...

İletiGönderilme zamanı: Cmt Kas 16, 2013 21:16
gönderen Oğuz Kağan
Diyarbakır'da 88 yıl sonra yeni deneme!

İngilizlerin kışkırtması ve desteğiyle 1925’te Kürtçü isyan başlatan Şeyh Sait’in torunları, bu kez ‘siyaset’i öne çıkararak kenti sözde ‘başkent’ yapma arayışına güç kazandırma peşinde... Bu kez başrolü babasının izindeki Barzani oynuyor!

İngilizlerin kışkırtmasıyla Kürtçü ayaklanma başlatan Şeyh Sait’in Diyarbakır’ı ele geçirmek için 88 yıl önce başlattığı, ardından Molla Mustafa Barzani’nin kurduğu “Kürdistan” özlemine, Mesud Barzani’nin bugün yapacağı Diyarbakır ziyareti ile bir adım daha yaklaşılmış olacak. “Kürdistan”ı resmen tanıyan iktidar, emperyalist güçlerin ve onların kuklası baba-oğul Barzanilerin asırlık rüyasını gerçeğe dönüştürüyor. ABD kuklası Barzani ile ilişkilerin normalleşmesi sürecinde ilk fitili Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ateşlemiş, 2009’da Irak’a giderken uçakta, “Kuzey Irak Yönetimi” yerine, “Kürdistan Bölgesel Yönetimi” söyleminde bulunmuştu.

“Kürdistan Başkanı”

Ahmet Davutoğlu da, “Kürdistan”ı tanıma yolunda dev bir adım atıp, sözde “başkent Erbil”i ziyaret eden ilk Dışişleri Bakanı unvanına sahip olmuştu. Davutoğlu, “Kürdistan Başkanı” olarak davet ettiği Barzani’ye de “Kak (ağabey)” diye hitap etmişti. Bugünkü Meclis Başkanı Cemil Çiçek’in “postal öpücü” dediği Barzani, Ankara’ya geldiğinde krallar gibi ağırlanmıştı.

Molla Barzani’nin 1966’da bir İsviçre televizyonunda ortaya attığı haritada, “Kürdistan” sınırları Adana, Maraş, Malatya, Diyarbakır, Siirt, Bitlis, Van ve Sivas illerini içine alıyor. Baba Barzani’nin ortaya attığı bu haritanın bir benzeri 1920’de ABD Başkanı Wilson tarafından çizilmişti. 1920 Ekim ayında Paris Barış Konferansı’na sunmak üzere Türkiye’nin parçalanmasını öngören bu haritayı hazırlayan Wilson, kuzeydoğu bölgesini Ermenilere, güneydoğu bölgesini ise Kürtlere bırakıyordu.

“2. hedefimiz Türkiye”

“Büyük Kürdistan” için Türkiye, Suriye ve Irak’tan toprak isteme cüretini gösteren Barzani’nin bu niyeti, yıllar önce babası Molla Mustafa Barzani tarafından dile getirilmişti. Baba Barzani, “İkinci hedefimiz Türkiye’dir, ancak henüz erken. İstiklal davamızı bir gün muhakkak kazanacağız. Kürdistan haritasını dünya milletlerine kabul ettireceğiz” demişti. ABD’nin desteğiyle Irak’ın kuzeyini ele geçiren peşmergebaşı, Türkiye, İran ve Suriye’yi parçalayıp “Büyük Kürdistan”ı kuracaklarını açıklamış, bu üç ülkede Kürtlerin tek devlet olacağını ilan etmişti. Bugün Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir tarafından karşılanacak olan Başbakan Erdoğan, Baydemir’i de makamında ziyaret edecek. Daha sonra Valiliğe geçecek olan Erdoğan, ardından toplu açılış törenine katılacak. Törenlere, Erdoğan’ın özel davetlisi Barzani de iştirak edecek. Erdoğan, yarın da Diyarbakır’ın Bismil ve Ergani ilçelerini ziyaret edecek. Başbakan’ın Diyarbakır ziyaretinde Şivan Perver de yer alacak.

YENİÇAĞ, 16 Kasım 2013



Öcalan İmralı'dan çıkıp siyaset yapacak

Brüksel’de bulunan Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı BDP’li Osman Baydemir, İmralı Adası’nda ağırlaştırılmış ömür boyu hapis cezasını çeken bebek katili Abdullah Öcalan’ın bir gün hapisten çıkarak aktif siyaset yapacağına, IKYP Başkanı Mesud Barzani gibi bölgedeki önemli Kürt kentlerine ziyaret yapacağına inandığını söyledi. Osman Baydemir, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın davetlisi olarak Diyarbakır’a gelen Barzani’nin Büyükşehir Belediyesi’ni de ziyaret edeceğini belirterek, Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi Başkanı’nın karşısındaki duruşlarının stratejik olacağını vurguladı.

“Kürdistan’ı dolaşacak”

Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkan Osman Baydemir, uydu aracılığı ile Avrupa’dan terör örgütü PKK çizgisinde yayın yapan bir televizyon kanalının stüdyo konuğu olurken, teröristbaşı Abdullah Öcalan’ın, “Kuzey Kürdistan” olarak nitelendirdiği Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde legal siyasetin başında olması gerektiğine ve bir gün cezaevinden çıkacağına inandığını söyledi. Osman Baydemir, cezaevinden çıkacak olan Abdullah Öcalan’ın bir gün Kuzey Irak’taki Erbil, Suriye’deki Kamışlı ve İran’daki Mahabat kentlerini ziyaret edeceğine inandığını kaydederek, şunları söyledi:

Çaba sarf edeceğim

“Bu benim temennim ve hayalimdir. Bu hayalimi görür müyüm, görmez miyim bilmiyorum ama bunun için çaba sarf edeceğim. Biz nezakette asla kusur etmeyeceğiz. Kürt halkının bir evladı olarak Diyarbakır da benim, Kamışlı da benim, Hewler (Erbil) ve Süleymaniye de benimdir. Her Kürt siyasetçisinin böyle düşünmesi lazımdır. Her Kürdistan’ın parçası için diğer parçanın özgürlüğü önem arz etmelidir. Her parçanın liderinin özgürlüğü ve saygınlığı diğer parçaların liderinin özgürlüğü ve saygınlığı doğrudan ilgili ve paraleldir. Yani bir siyasetçimiz cezaevinde kaldığımızda, İran’da bir Kürt idam edildiğinde, Rojava’da bir Kürt katledildiğinde kendimizi özgür hissetmememiz gerektiğini düşünüyorum.”

YENİÇAĞ, 16 Kasım 2013

Re: Hamdolsun! Kürdistan'ı da kurarız...

İletiGönderilme zamanı: Pzt Kas 18, 2013 3:32
gönderen Başkomutan
YORUMSUZ...

Erdoğan : " Kürdistan bölgesindeki kardeşlerimizi selamlıyoruz"

Baydemir : "Kuzey Kürdistan'a hoş geldiniz"

Barzani : "Erdoğan'ın attığı barış adımını , Sayın Öcalan'ın bu yaklaşımını takdirle karşılıyoruz. Kürdistan halkı sabırlı olsun"


Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir'i ziyaret eden
Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimi başkanı Mesut Barzani, barış projesine katkıda bulunmak için Diyarbakır'da bulunduğunu belirterek, "Kürdistan halkı barış için sabırlı olsun. Amed bizimde evimizdir, Ancak Erbil de sizin evinizdir" dedi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın davetlisi olarak dün Diyarbakır'a gelen Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimi Başkanı Mesut Barzani, bugün beraberinde ünlü Kürt sanatçı Şivan Perwer ile birlikte Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir'i ziyaret etti.

Barzani'nin ziyareti nedeniyle belediye binası önüne üzerinde Türk ve Kürt bayrakları bulunan Kürtçe, Türkçe ve İngilizce yazılı "Hoş geldiniz" tabelası konuldu. Barzani'yi belediye binası önünde yöresel kiyafet giyen Osman Baydemir, Mardin Bağımsız Milletvekili ve DTK Genel Başkanı Ahmet Türk, Diyarbakır Bağımsız Milletvekili Leyla Zana, Muş Milletvekili Sırrı Sakık ve belediyenin tüm şube müdürleri ile karşıladı.


BAYDEMİR: KUZEY KÜRDİSTAN'A HOŞ GELDİNİZ

Baydemir, karşılamada binaya girmeden önce Barzani ile ayakta bir süre sohbet etti. Daha sonra Baydemir, Barzani ve milletvekilleri gazetecilerin alınmadığı ve yaklaşık 1 saat süren bir görüşme yaptı. Görüşmenin ardından Mesut Barzani ile Osman Baydemir, Türk ve Kürt bayraklarının bulunduğu büyük tabelanın önünde, Şivan Perwer, Ahmet Türk, BDP'li ve Ak Partili yeni ve eski milletvekilleri ile birlikte basının karşısına çıktı. Başkan Baydemir "Evinize Amed'e (Diyarbakır) hoşgeldiniz" diyerek başladığı Kürtçe konuşmasında şunları söyledi:

"Değerli başkan Kuzey Kürdistan'a hoşgeldiniz. Bugün Güney Kürdistan'ın başkanı memleketi olan Amed'dedir. Burada olmanızdan çok memnununuz ki, bugün sizin hizmetinizdeyim. Birlikte ittifakımız için yemek yiyeceğiz. Kardeşlik elimizi birbirimize vereceğiz. Allah'a şükürler olsun ki ittifaka da inanıyorum. İçinde bulunduğumuz asır birlik olarak ve çalışarak mazlum halkların ve mazlum halkların özgürlük yüzyılı olacaktır. Bir çağrım var bütün Türk kardeşlerime, Arap kardeşlerime ve Fars kardeşlerime. Kürtlerin birliği, ittifakı bu kardeşlerimizin de dostluğudur. Kürtler ittifak olursa inşallah Ortadoğu barışa ulaşacaktır. Ortadoğu barışa ulaşırsa Araplar, Türkler ve Farslar da demokrasiye ulaşır. Bugün tarihi bir gündür ve tarihte de yerini bulacaktır. Sayın başkan Barzani ilede paylaştım. Amed, sayın başkanın evidir, aynı şekilde Erbil'de Kamışlı'da ve Mahabat'ta biz bütün Kürtlerin evidir. Bu görüş ve ziyaret Kürtlerin ittifakının temelini oluşturacak bu gezi. Kürt milleti günden güne barışla demokrasiye ve özgürlüğüne ulaşacaktır. Kentinize hoş geldiniz başımızın üzerinde yeriniz var. Dün herkes tarihi bir gün yaşadı. Barışçıl bir gündü dün yaşananlar. 2013 Nevruz'unda başkan Öcalan'da barış projesinin yolunu Türkiye'de açtı. Kim ki bu barış projesinde yerini aldı Öcalan gibi, Erdoğan gibi bende bir Kürt evladı olarak onlara teşekkürlerimi iletiyorum. Ölümsüz Barzani'den Mazlum Doğan'a Sakine Cansız'a kadar Kürdistan şehitleri önünde saygıyla eğiliyorum."

BARZANİ: BARIŞ İÇİN GELDİM

Kendisini karşılayan Baydemir'e teşekkür eden Mesud Barzani, kendisinin Diyarbakır'a barış projesinin yürümesi için geldiğini söyledi. Barış projesini sonuna kadar desteklediğini tekrarlayan Barzani, şöyle dedi:

"Kardeşim Osman Demir'e çok teşekkür ediyorum. Amed'e gelişimiz kardeşlik ve barış mesajını taşıyor. Barış sürecini desteklemek için de burada bulunuyoruz. Kürdistan halkını, Türk milletinin selamlarını iletmek istiyoruz. Hewler'in selamlarını özellikle Amed halkına iletmek istiyoruz. Şunu söylemek istiyorum ki, biz Kürdistan halkı olarak barışsever bir halkız. Arap, Türk, Fars kardeşlerine barış elimizi uzatıyoruz. Sayın Başbakan Erdoğan'ın atmış olduğu barış sürecini takdirle görüyoruz. Keza sayın Öcalan'ın bu yaklaşımını takdirle karşılıyoruz, barış sürecini başlattıkları için. Bu barış sürecinin arkasındayız tüm gücümüzle. Dileğimiz bu ki Kürdistan halkı sabırlı olsun, sabırlı davransın çünkü barış projesi kolay elde edilen bir proje değildir. Barış ile kazanımlar başka yollarla elde edilmiyor. Çok açık söylemek istiyorum ki, önceliğimiz Kürtlerin birliğidir. Kürtler birlikte olursa hem kendisine daha da hizmet sunabilirler, hem de diğer Arap ve Türk kardeşlerine hizmet sunabilirler. Biz görüyoruz Amed'te başlamış olan yeni bir tarihi süreç başladı. Ve bunun devam etmesini umuyoruz. Yıllarca fedekarlıkla kurban verdiğimiz amaçlarımızı kazanmada barış en iyi yoldur. Benim için Amed aziz ve değerli bir yerdir. İlk kez olarak Amed şehrinde gezmekteyiz. Tüm yüreğimizle Amed'i seviyoruz. Amed bizim evimizdir Osman Bey Hewler de (Erbil) sizin evinizdir"

Baydemir'in verdiği yemeğe katılan Barzani ve Perwer, daha sonra karayoluyla Kuzey Irak'a hareket etti.

Haber 3, 17 Kasım 2013



Yaşasın Kürdistan!


Sınırda protokolün karşıladığı ve ayağına kırmızı halı serdiği Barzani, Erdoğan’la birlikte halka seslendi Kürdistan bayraklarının dalgalandırıldığı Diyarbakır meydanı, Biji Serok Barzani sloganlarıyla inledi...

50 araçlık konvoyla geldi

Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi (IKBY) Başkanı Mesud Barzani, Kürt şarkıcı Şivan Perver ve 50 araçlık bir konvoyla 07.10’da Habur’dan giriş yaptı. Barzani’yi gümrük sahasında AKP Şırnak Milletvekili M. Emin Dindar, Şırnak Vali Vekili Mustafa Akgün, Şırnak Emniyet Müdürü Avni Usta ve AKP İl Başkanı Mehmet Demir karşıladı.

Leyla Zana ile kucaklaştı...

Türkiye’ye girişi sonrası 3.5 saatlik yolculuğun ardından Diyarbakır’a gelen Barzani’yi kent girişinde BDP’li Altan Tan ve büyük bir kalabalık, kalacağı otelin girişinde ise Tarım Bakanı Mehdi Eker, Diyarbakır Valisi Cahit Kıraç ve bağımsız vekil Leyla Zana karşıladı. Yöresel kıyafetli Zana ile kucaklaşan Barzani, soruları yanıtsız bıraktı.

“Şimdi kardeşlik zamanı”

Tören alanında da öncelik verilen ve kürsüye ilk sırada çıkan Barzani, Kürtçe başladığı konuşmasını Türkçe bitirdi ve şu mesajları verdi: Sayın Başbakan’a çok içten teşekkürlerimi sunuyorum bu fırsatı bize tanıdığı için... Biz barış sürecini destekliyoruz ve destekleyeceğiz. Birbirini kabul etmek, kardeşlik yöntemleriyle yaşamak zamanıdır.

NOTLAR:

Emine Erdoğan mutluluktan ağladı

İktidarın toplu açılış törenine Barzani’yi davetiyle tarihi (!) günlerinden birini yaşayan Diyarbakır 37 yıl sonra kente gelen Şivan Perver ve İbrahim Tatlıses’in düetine de ev sahipliği yaptı. Başbakan Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan’ın “Ağlama” adlı şarkıyı dinlerken gözyaşlarına engel olamadığı görüldü.

*Çok önemli (!) konuklar ağırlayan Diyarbakır’da olağanüstü güvenlik önlemleri alındı. Damlara keskin nişancılar yerleştirildi, alana giren herkes arandı.

*Başbakan Erdoğan, özel uçak “ANA” ile saat 11.30’da Diyarbakır’a gelirken, karar değiştiren Davutoğlu da ABD ziyareti öncesi programa katıldı.

*Havaalanı çıkışında otobüsü durdurulan Erdoğan ve eşine bazı kişiler mektup verdi. Çocuklara oyuncak dağıtan Erdoğan’a forma hediye edildi.

*Çok sayıda ambulansın hazır beklediği alanda acil müdahale çadırı kuruldu. Bir müzik grubu miting alanında bekleyenlere Diyarbakır türküleri söyledi.


Peşmerge Reisi “baş tacı” edildi

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın daha önce “benim muhatabım olamaz” dediği Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi Başkanı Mesud Barzani’ye Diyarbakır’da birinci sınıf protokol uygulaması yapıldı
.Ayağına kırmızı halı serilen Barzani’yi, Habur sınır kapısında 50 araçlık konvoy karşıladı. AKP Şırnak Milletvekili Mehmet Emin Dindar, Mesud Barzani’ye Kürtçe “Hoşgeldiniz” dedi

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi Başkanı Mesud Barzani Diyarbakır’da buluştu. Dün sabahtan itibaren Diyarbakır’da yaşanan gelişmeler şöyle oldu...

Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi Başkanı Mesud Barzani ile ünlü Kürt sanatçı Şivan Perver, Diyarbakır’a kalabalık bir konvoy eşliğinde geldi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Diyarbakır programına davet ettiği Barzani ve sanatçı Şivan Perver, Şırnak’ın Silopi ilçesi yakınlarındaki Habur Sınır Kapısı’ndan Türkiye’ye giriş yaptı.

Silopi ilçesi yakınlarındaki Habur Sınır Kapısı’ndan saat 07.10 sıralarında yaklaşık 50 araçlık konvoyla Türkiye’ye giriş yapan Barzani ve Perver’i gümrük sahasında AKP Şırnak Milletvekili Mehmet Emin Dindar, Şırnak Vali Vekili Mustafa Akgün, Şırnak Emniyet Müdürü Avni Usta ve AK Parti İl Başkanı Mehmet Demir karşıladı.

Milletvekili Dindar, Barzani’ye Kürtçe “Hoşgeldiniz” dedi. Gazetecilerin sorularını yanıtsız bırakan Barzani ve Perver tekrar araçlarına binerek, Diyarbakır’a doğru hareket etti. Barzani’ye Milletvekili Dindar ve Vali Vekili Akgün de eşlik etti. Barzani posteri ve bölgesel yönetimin bayraklarını taşıyan bir grup vatandaş da Habur Sınır Kapısı girişinde “Lider Barzani Hoşgeldin” yazılı pankartı açtı.


Vatanımıza geldik

Kürt Sanatçı Şivan Perver de “Hepimizin gönlü mutlu olsun. Bu mutluluğa ortak olmak için geliyoruz. Konuşulacak çok şey var ama onları sonra konuşacağız. Biz vatanımıza geldik. Güzel şeyler oluyor. Çok teşekkür ediyorum.” dedi.

Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi Başkanı Mesud Barzani ile ünlü Kürt sanatçı Şivan Perver, 3,5 saatlik yolculuğun ardından Diyarbakır’a geldi. Şehir girişinde yaklaşık bin kişi, Barzani’yi karşılamak için toplandı. Barzani ve Perver’i kentin girişinde BDP Diyarbakır Milletvekili Altan Tan ve vatandaşlar karşıladı. Kürtçe, “Yaşasın Başkan Barzani”, “Evine hoşgeldin” yazılı pankartlar ve Barzani’nin babası Mustafa Barzani’ye ait fotoğraflarla karşılanan Barzani, vatandaşların yoğun ilgisi nedeniyle aracından inemedi. Barzani ve Perver’i Diyarbakır’da karşılayan yüzlerce kişi ’Biji Kürdistan’(Yaşasın Kürdistan) sloganları attı.


Bakan Eker karşıladı

Kalabalık nedeniyle trafiğin aksaması üzerine bir vatandaş polis aracından yolun açılması için Kürtçe-Türkçe anons yaptı. Barzani ve Perver, uzun bir konvoy halinde kent merkezine doğru hareket etti. Barzani’yi 2 gün sürecek temasları kapsamında konaklayacağı Green Park Otel’in girişinde Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, Diyarbakır Valisi Mustafa Cahit Kıraç, Diyarbakır Bağımsız Milletvekili Leyla Zana karşıladı. Yöresel kıyafet giyinen Zana, Barzani ile kucaklaştı. Gazetecilerin sorularını yanıtsız bırakan Barzani otele giriş yaptı.


Kan akmasın

Ardından 37 yıl sonra Diyarbakır’a gelen Perver de otelin önünde Milletvekilleri Leyla Zana ve Altan Tan ile vatandaşların “hoşgeldin” sloganları ve alkışlar eşliğinde karşılandı. Zana ve Tan ile kucaklaşan Perver’in duygulu anlar yaşadığı görüldü. Perver’i karşılamaya gelen hayranlarının yoğunluğu nedeniyle otel önünde izdiham yaşandı. Öte yandan bir grup genç de Irak’tan Barzani’yi karşılamak için Diyarbakır’a geldi. Irak’ın Erbil kentinden geldiklerini belirten Rezan Nirvani, Barzani’yi karşılamak istediklerini söyledi. Çözüm sürecine destek verdiklerini ifade eden Nirvani, “Kuzey Iraklı gençler olarak sürecin devam etmesini temenni ediyoruz. Artık Türkiye’de ne Kürt gençlerin ne de Türk gençlerin kanının akmasını istemiyoruz” dedi.


Erdoğan Diyarbakır’da

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan da, özel uçak “ANA” ile saat 11.30’da Diyarbakır’a geldi. Başbakan Erdoğan’ı Diyarbakır Havaalimanında İçişleri Bakanı Muammer Güler, Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, Diyarbakır Valisi Mustafa Cahit Kıraç, Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir, Diyarbakır Bağımsız Milletvekili Leyla Zana, BDP milletvekilleri Sırrı Sakık, Altan Tan, Esat Canan ile İl Emniyet Müdürü Recep Güven ve öteki yetkililer karşıladı. Erdoğan ile eşi Emine Erdoğan, Başbakan Yardımcıları Bülent Arınç, Beşir Atalay, Bekir Bozdağ, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin ve Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu da Diyarbakır’a geldi. Karşılamada Leyla Zana’nın giydiği yerel kıyafeti dikkat çekti.


ABD ziyaretini erteledi

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu da, programında son anda değişiklik yaparak ABD ziyareti öncesi, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Irak Kürdistan Bölgesel Başkanı Mesud Barzani ile buluşmasına eşlik etmek için Diyarbakır’a gitme kararı aldı. Davutoğlu, Erdoğan’dan gelen talep üzerine ABD ziyaretine çıkmadan önce dün sabah Ankara Esenboğa Havalimanı’nda düzenleyeceği basın toplantısını iptal etti. Davutoğlu, Erdoğan-Barzani görüşmesinde başta çözüm süreci, Irak ve Suriye’deki gelişmelerle ilgili verilen mesajlarla Washington’a gidecek. Davutoğlu, ABD’li mevkidaşı John Keryy’nin daveti üzerine yapacağı ziyarete yarın başlayacak. ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden da geçen salı Barzani’yi telefonla arayarak, Kürt liderle bölgedeki siyasi gelişmeler ve Diyarbakır ziyaretiyle ilgili fikir alışverişinde bulunmuştu.


Poşu taktılar

Başbakan Erdoğan, havaalanındaki karşılamanın ardından Büyükşehir Belediyesi’ne geçmek üzere yola çıktı. Havaalanı çıkışında otobüsü durdurulan Erdoğan ve eşi Emine Erdoğan’a vatandaşlar mektuplar verdi. Erdoğan’a Kuruçeşme kavşağında Diyarbakırspor’un formasını hediye edildi. Başbakan Erdoğan ise çocuklara oyuncak dağıttı. Otobüsü üçüncü kez durdurulan Erdoğan ve eşine Diyarbakır’ın yöresel poşusu hediye edildi. Emine Erdoğan, bir poşuyu takarken diğerini eline aldı. Başbakan Erdoğan’ın içinde olduğu otobüsü geniş güvenlik önlemleri altında Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir’i ziyaret etmek üzere belediyeye geçti. Yoğunluk nedeniyle bir kişi fenalık geçirdi.


Keskin nişancılar

Bin 300 tesisin toplu açılışının gerçekleştirildiği Kantar Kavşağı’ndaki tören alanına Başbakan Erdoğan’ın dev posterleri ve AKP bayrakları asıldı. Alanın protokol konuşmalarının yapılacağı bölümüne platform, bunun yan tarafına ise çadırlar kuruldu. Tören alanına Türk bayrakları ile Atatürk ve Başbakan Erdoğan’ın posterleri asıldı. Vatandaşlar, kontrol noktalarından geçtikten sonra alana alındı.Basın mensupları için platformun önünde dar bir koridor oluşturuldu. Çok sayıda ambulansın hazır beklediği alanda acil müdahale çadırı kuruldu. Alanın çevresindeki binalara keskin nişancılar yerleştirildi. Platformun sol tarafına sinevizyon ekranı kuruldu. Seyyar satıcılar alan içerisine alınmazken, bir müzik grubunca miting alanında bekleyen vatandaşlar için Diyarbakır’a özgü türküler seslendirildi.

“Barzani kendi ülkesine geldi”

Başbakan Erdoğan Diyarbakır’da Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir’i makamında ziyaret etti.

Başbakan’ı belediye girişinde Baydemir ve DTK Eşbaşkanı Ahmet Türk karşıladı. Görüşmenin ardından Başbakan Erdoğan Belediye binasından ayrıldı. Görüşme hakkında açıklama yapan Baydemir “Çok esprili, yararlı bir görüşme oldu” dedi. Baydemir şunları söyledi: “Milletvekillerimizi le birlikte karşıladık. İçerde son derece verimili hoş esprili bir sohbetimiz oldu. Diyarbakır halkımız açısından da önemli bir görüşme oldu. Bu buluşma hepimizin acil ihtiyaç duyduğu eşitlik, özgürlük, kardeşlik hukuku temelinde nihai bir barışa da katkı sunmuş olur. Ben çok teşekkür ediyorum. Sayın Başbakan ile aramızda şöyle bir espri de geçti. ’Ben giderayak siz geldiniz sayın Başbakanım’ dedim, ’Daha önce gelseydiniz birkaç proje alırdık sizden’dedim. Dicle Vadisi ve raylı sistem projesini görüştük. Bizden sonrakilere kapı açmış olduk’

Ziyarette hazır bulunan Ahmet Türk ise şöyle konuştu: ” Bu kritik sürecin aşılması konusunda, kardeşlik hukukuyla meseleye bakılması gerektiği konusundaki düşünceleri sayın Baydemir ifade etmiştir. Biz misafir olduğumuz için, sayın Başkan hem grubumuz adına, hem belediye başkanı olarak çalışmalarını ve taleplerini dile getirdi. Bu diyaloğun müzakereye dönüşmesi lazım. Sayın Barzani, Sayın Başbakan ile görüşmek üzere geldiler. Burası Amed, Kürtlerin kalbidir. Amed’de bulunması bakımından sayın Barzani dde kendi ülkesine geliyor. Biz burada misafirperverlik ölçüsünde gereken sorumluluğu yerine getireceğiz.


Dağdakiler inecek cezaevleri boşalacak

Diyarbakır’da konuşan Başbakan, “Dağdakilerin indiğini, cezaevlerinin boşaldığını göreceğiz” dedi. Erdoğan’ın bu sözleri, genel af sinyali olarak yorumlandı

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarihi Diyarbakır ziyaretinde halka hitap ederken, kardeşlik, birlik ve beraberlik mesajları verdi. Konuşmasının bir bölümünde Erdoğan, “Dağdakilerin indiğini, cezaevlerinin boşaldığını göreceğiz” derken bu sözleri “genel af” sinyali olarak yorumlandı. Başbakan Erdoğan, “Kürdistan” ifadesini de kullandı. Toplu açılış töreninde konuşan Erdoğan, 37 yıl sonra Türkiye’ye gelen şarkıcı Şivan Perver’e de “hoş geldin” dedi. Ahmet Kaya’yı da anan Erdoğan “Ah keşke o da burada olsaydı” diye konuştu. Konuşmasında 6 yıl önce “Muhatabım olamaz” dediği peşmerge reisine övgü üstüne övgüler dizen Başbakan Erdoğan, şunları söyledi:


Övgü yağdırdı

“Bugün de Molla Mustafa Barzani’nin oğlu, değerli dostum Mesud Barzani’yi Diyarbakır’da misafir ediyoruz. Tıpkı babanız, amcanız gibi, kardeşlerinizin toprağına, Diyarbakır’a hoş geldiniz. Sizin şahsınızda Kuzey Irak ’Kürdistan’bölgesindeki kardeşlerimizi de selamlıyoruz. Biz Erbil’de kendimizi, kendi şehrimizde hissettik. Sevgili Diyarbakırlılar bugün hasrete, vatan hasretine, anne, baba, kardeş hasretine burada son veriyoruz. Bugün büyük kucaklaşmaya şahit oluyoruz.” Çözüm sürecine ilişkin de önemli mesajlar veren Erdoğan, sık sık kardeşlik, birlik ve beraberlik vurgusu yaptı, çözüm sürecini istemeyenlere karşı da herkesin dikkatli olması gerektiğinin altını çizdi.

Başbakan Erdoğan’ın tarihi Diyarbakır konuşmasındaki “Dağdakilerin indiğini, cezaevlerinin boşaldığını göreceğiz” ifadesi de dikkatlerden kaçmazken, bu sözleri “genel af” sinyali olarak yorumlandı. Erdoğan, şöyle devam etti:


Erbil de huzurlu olur

“Yüzyıl önce bu topraklarda adeta cetvelle sınırlar çizildi ama bizim muhabbetimize sınır çizemezler. Bizim ortak tarihimize, ortak medeniyetimize, ortak geleceğimize sınır çizemezler. Bizim gönüllerimizi hiçbir zaman birbirinden ayıramazlar. Zalimin değil, kendi halkının, kendi kardeşlerinin, mazlumların yanında durmak esastır. Ayrılıktan, çatışmadan, savaştan yana değil her zaman barıştan, dostluktan, kardeşlikten yana olmak önemlidir. İşte onun için Mesud kardeşim tarih yazdı. Diyarbakır huzurlu olursa Erbil daha huzurlu olur eğer Diyarbakır huzurlu olursa Kamışlı daha da huzurlu olur, Diyarbakır refah içinde, barış içinde olursa Türkiye refah, barış ve huzur içinde olur. Yazarlara, şairlere, gazetecilere, sanatçılara, sesiyle, sözüyle gönüller fethetmiş ozanlara tahammül edemeyenler bölgeye barış getiremezler. Kendileri gibi düşünmeyenlere kastedenler bölgeye demokrasi getiremezler. Kendilerinden başkasına hayat ve siyaset hakkı tanımayanlar bölgeye birlik getiremezler. Meselesi hizmet olmayanlar, millete aşkı sevdası olmayanlar bu bölgeye tebessüm getiremezler.”

Barzani: Yeni bir tarih oluşturma zamanı

Başbakan Tayyip Erdoğan’ın daveti üzerine Diyarbakır’a gelen ABD kuklası Mesud Barzani, burada halka hitaben yaptığı konuşmada “Yeni bir tarih oluşturma zamanı gelmiştir” dedi. Konuşmasına Kürtçe başlayan ve Erdoğan’a övgüler yağdıran peşmerge reisi Barzani, şunları söyledi:


“Sayın Başbakan’a çok içten teşekkürlerimi sunuyorum bu fırsatı bize tanıdığı için. Benim için bugün tarihi ve çok değerli bir fırsat gelişmiştir ki geldim ve sizleri ziyaret etmekteyim. Kürdistan halkının selamlarını taşıyorum Diyarbakır halkı için. Yeni bir tarih oluşturma zamanı gelmiştir. Birbirini kabul etmek, kardeşlik yöntemleriyle yaşamak zamanıdır.” Barzani şöyle devam etti: “Bugünü oluşturma zamanı Erdoğan’ın Erbil’e gelişiyle başlamıştır. Ben bugün sevinçler içinde kaldım. Orta Doğu’da yaşayan insanların artık birlikte yaşama zamanı gelmiştir. Birlikte yaşamakla birlikte kalmakla halklarımızı mutlu günlere götürebiliriz. Savaşlar denedi, kimse savaştan bir hayır görmedi. Erdoğan’a çok teşekkür ederiz ki çok cesurca bu temeli aştı. Barış yolu seçimle barışın başlamasıyla. Kürt kardeşlerim isteğim budur ki barış projesini desteklesinler. Barışa verilecek savaş, zor bir savaştır. Biz barış sürecini destekliyoruz ve destekleyeceğiz. Önemli adım bu projeye başlamakla oldu. Barışa ne kadar zaman gerekiyorsa bu zamanı vermemiz gerekiyor.” Mesud Barzani konuşmasını Türkçe bitirerek şöyle dedi: “Yaşasın Türk ve Kürtlerin kardeşliği. Yaşasın Barış. Yaşasın özgürlük.”

YENİÇAĞ, 17 Kasım 2013

Re: Hamdolsun! Kürdistan'ı da kurarız...

İletiGönderilme zamanı: Pzt Kas 18, 2013 12:33
gönderen Oğuz Kağan
Dünya Kürdistan diyor biz niye demeyelim

Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay Başbakan Tayyip Erdoğan’ın önceki gün Diyarbakır’da yaptığı konuşmada “Kürdistan” kelimesini kullanmasıyla ilgili olarak, “Kürdistan kelimesini kullanıp kullanmamayı tartıştık ve kullanıldı” dedi. Erdoğan’ın konuşmasında belirttiği “Yeni Türkiye” ifadesi için “23 Nisan 1920 ruhuna dönmemiz gerekiyor” diyen Atalay, “Çözüm sürecinde İmralı’nın ve BDP’nin yeri var ama halkın yeri en büyük. Terör bitsin, silahlar teslim edilsin, biz de üzerimize düşeni yapalım” diye konuştu. Atalay, şunları söyledi:

Genel af var mı

“Başbakan’ın konuşması hakkında çok çalıştık. Çözüm sürecinin özü şu: Terör bitecek, silahlar teslim edilecek, ondan sonra da siyaset grubu gerekeni yapacak. Siyaset grubunun gerekeni yapması boyutunda, eve dönüşler, siyasete katılma, cezaevlerindekilerin durumu, daha doğrusu içeride ve dışarıdaki terörle ilgili unsurların, o insanların tekrar hayata kazandırılması, evlerine dönüşü, rehabilitasyonu her şey bunun içinde. Başbakanımız bunu açıkça ifade etti. ’Süreç yürüyor, daha iyi yürüsün. Terör 9 aydır yok, terör bitsin, silahlar teslim edilsin, biz de üzerimize düşeni yapacağız’dedi. Bunu af olarak nitelemiyoruz ama dünyanın her yerinde çözüm süreçleri sonuçta silahların teslimi sonrasında o insanların geleceği ile ilgili kararları getirir. Çözüm sürecinin sonunda o kararların verilmesi tabiidir. Başbakan’ın söylediği de budur.”

“Kürdistan kelimesini kullanıp kullanmamayı tartıştık ve kullanıldı” diyen Atalay, Barzani’nin Irak’ta Kürdistan bölgesel yönetiminin başkanı olduğunu hatırlatarak, “Bu ifade, uluslararası alanda kullanılıyor ama Türkiye’de kullanmayalım gibi söylemler vardı, hepsi kullanıldı. Bütün sınırları aşıp gidiyoruz, Türkiye rahatlıyor. Ve çözüm süreci yürüyor” dedi.

YENİÇAĞ, 18 Kasım 2013



'Diyarbakır'a dünya bakışı

Erdoğan-Barzani buluşması, yabancı medyada “Rojava’da PKK’ya yakın bir örgüt ‘sınır komşusu’ oldu”, “Batı’da kaşlar kalktı”, “Gelişmeler, Türkiye’yi sıkıntıya soktu”, “Kürt-Türk ittifakı”, “Irak’ın Kürdistan’ı Türkiye’nin barış çabasını destekliyor” başlıklarıyla yorumlandı. BBC, haberinde “Barzani daveti dış politikada revizyonun parçası mı” sorusuna yanıt aradığı haberinde “Rojava’da PYD’nin güç kazanması, Türkiye’yi PKK’ya yakın bir örgütle ‘sınır komşusu’ yaptı. PKK ile yürütülen barış görüşmelerinin zora girdiği bir dönemde KCK’yı siyasal olarak güçlendirdi” dedi.

BBC, bu gelişmelerin Türkiye’yi Suriye politikası konusunda “sıkıntıya soktuğu” görüşünü savunduğu haberinde S. Arabistan ve Katar’la kurduğu ittifakın Türkiye’yi, uluslararası kamuoyunda “mezhepçi” ve “agresif” bir dış politika izlediği eleştirilerinin hedefi haline getirdiğini ileri sürdü. Amerika’nın Sesi de, (VOA) Erdoğan-Barzani buluşmasını “Kürt-Türk İttifakı” başlıklı haberinde değerlendirirken Barzani’nin Diyarbakır’daki kullandığı sözleri, sınırın iki yakası arasındaki ilişkilerin bundan sonra “daha da güçleneceğinin bir işareti” olarak niteledi. Haberde, Erdoğan’ın “Kürdistan” kelimesini ilk kez telaffuz ettiğine, “inkâra son verdik” ifadesini kullandığına dikkat çekildi. El Cezire ise “Irak’ın Kürdistan’ı, Türkiye’nin barış çabalarını destekliyor” başlığını kullandı. El Cezire, Ankara’nın, Barzani’nin nüfuzunu PKK’yı yeniden müzakere masasına geri götürmek için kullanmayı umduğu iddiasını dile getirdi.

YENİÇAĞ, 18 Kasım 2013

Re: Hamdolsun! Kürdistan'ı da kurarız...

İletiGönderilme zamanı: Sal Kas 19, 2013 3:25
gönderen Başkomutan
''KÜRDİSTAN DEMESİ ÇOK HOŞUMA GİTTİ''

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın davetlisi olarak Diyarbakır’daki programlara katılan Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi başkanı Mesut Barzani, Başbakan Erdoğan’ın ilk kez kendisini tanıtırken, "Kürdistan" ifadesini kullanmasının çok hoşuna gittiğini ve bunun da önemli bir adım olduğunu söyledi. Barzani, Şivan Perwer’in 37 yıl aradan sonra Türkiye’ye gelmesini ise, "20-30 yıl önce gelseydi idam edilirdi. Bugün büyük bir ilgi ve sıcaklıkla karşılandı" diye konuştu.

Diyarbakır’da hafta sonu Başbakan Erdoğan’ın devatlisi olarak gelen ve bazı görüşmeler gerçekleştirenIrak Kürdistan Bölgesel Yönetim Başkanı Mesut Barzani, TRT’nin Kürtçe yayın yapan TRT 6 kanalına açıklamalarda bulundu. Barzani, daha önce defalarca havaalanına geldiği Diyarbakır şehir merkezine ilk kez girdiğini ifade ederek, "Her Kürdün gönlünde olduğu gibi benim gönlümde de Diyarbakır aziz bir kenttir, önemli bir kenttir. Diyarbakır’daki kardeşlerime ilgi ve alakalarından dolayı selam ve saygılarımı sunuyorum. Ben barış için geldim buraya. Buraya gelişimin nedeni barışın arkasında durmak içindi. Kürt halkı olarak barış sürecinin durması ve bozulmasını engellemeliyiz" dedi.

’ŞİVAN 20- 30 YIL ÖNCE GELSEYDİ İDAM EDİLİRDİ’

Kendisinin daveti ile 37 yıl aradan sonra Türkiye’ye gelen Kürt sanatçı Şivan Perwer’in de durumunu değerlendiren Mesut Barzani şöyle konuştu:

"Şivan Perver’i burada 38 yıl aradan sonra görmek güzeldi. 20- 30 yıl önce gelseydi idam edilirdi. Şimdi büyük bir ilgi ve sıcaklık ile karşılandı. Bu çok önemliydi. Şivan da barış hizmeti yapıyordu. Kardeşlik için çalışıyorlardı. Bunun için çağırdık."

DTK Eşbaşkanı Ahmet Türk’ün gelişinden önce yaptığı açıklamada kendisi ile ilgili sitemini de değerlendiren Barzani, "İnşallah bundan sonraki Nevroz’a çağırsalar geliriz. Belediyeyi ziyaret edip parlamenterle görüşeceğim. Sorunlar varsa dinleyeceğiz. Biz onları dinleyip çözüm sürecini onlarla konuşacağız" diye konuştu.

’BAŞBAKAN’IN, ’KÜRDİSTAN’ DEMESİ ÇOK HOŞUMA GİTTİ’

Başbakan Erdoğan’ın toplu açılış töreninde kendisini tanıtırken, "Kürdistan" ifadesini kullanmasını da değerlendiren Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi Başkanı Mesut Barzani, "Başbakan’ın ’Kürdistan’ demesinden çok hoşlandım, Çünkü Irak Anayasası’nda da adı Kürdistan bölgesidir. Kuzey Irak demek doğru değildir. Bu da bir adımdır, Başbakanın attığı bir adımdır. Bu bizi daha da yakınlaştıracaktır" dedi. Başbakan ile görüşmelerini de değerlendiren Barzani, görüşmede esas olarak çözüm sürecini konuştuklarını, bunun yanı sıra Türkiye ve Kürdistan bölgesi ve Türkiye- Irak ilişkileri ile Suriye’yi konuştuklarını da ifade etti.

Türkiye ile petrol ve doğal gaz konusunda yaptıkları çalışmaları Irak anayasasına göre yaptıklarını da söyleyen Mesut Barzani, "Biz Türkiye ile merkezi hükümetin arasının iyi olmasını, iyi ilişkilerin geliştirmelerini istiyoruz. Merkezi hükümet ile aramızda bazı sorunlar var. Ama sorunların çözümü için görüşmelerimiz sürüyor" diye konuştu.

DHA

Haber 3, 18 Kasım 2013


AKPKK'DAN DİYARBAKIR YORUMU :
Laik, Kemalist, Ulusal Devlet Tarihin Çöplüğüne Atıldı!


AK Parti Diyarbakır Milletvekili Galip Ensarioğlu, "Sunmak istediği katkı alınıyor. BDP'nin kendisi çözümün bir tarafı ve aktörüdür. Katkı sunması için BDP'ye kanallar açılıyor" dedi. BDP Diyarbakır Milletvekili Altan Tan ise, fotoğrafın tamamına bakmak gerektiğini belirterek, "Laik, Kemalist, ulusal devlet anlayışı tarihin çöplüğüne atıldı. Hangi sebeple olursa olsun biz bu sebepleri bilmeyecek kadar küçük akıllı değiliz. PKK ve BDP'siz çözüm olmaz" dedi.

Parti Diyarbakır Milletvekili Galip Ensarioğlu, Başbakan Erdoğan'ın, Mesut Barzani ile Diyarbakır'da hafta sonu yaptığı ziyareti değerlendirdi. Ensarioğlu, Başbakan Erdoğan'ın ezber bozup tarih yazdığını ve bugüne kadarki ön yargıları kırdığını anlatırken şöyle dedi:

"Bu ön yargıları kırmadan, bariyerleri yıkmadan Türkiye'yi normalleştiremiyorsunuz. Bu Türkiye'nin normalleştirme sürecidir. Irak anayasasının belirlediği bölgesel bir Kürdistan Federe yönetimi var. Siz bu statüyü söylemekten imtina ediyorsunuz. Birilerini yok sayarak, görmezden gelerek ilişki, dostluk kuramazsınız. Ancak, onu göreceksiniz, gördüğünüz gibi tarih edeceksiniz, tarif ettiğiniz gibi kabul edeceksiniz ve ondan sonra kardeşlikten bahsedeceksiniz. Dostluktan bahsedeceksiniz."

"ŞİVAN'IN DİLİ, ŞARKILARI VE KİMLİĞİ ÖZGÜRLEŞTİ"

Türkiye'de yürüyen bir barış ve çözüm süreci olduğunu, Irak'taki Kürdistan Federe yönetimi ve Suriye Kürtleri'nin bu çözüm sürecinin parçası olduğunu anlatan milletvekili Ensarioğlu, Diyarbakır'daki temasların Ortadoğu'nun barışına katkı sunacağını hem de Türkiye'nin birlik ve beraberliğine katkı sunacağını söyledi. Türkiye'nin artık kendine öz güveni olan büyük bir devlet olduğunu ve büyük bir devlet gibi de yönetildiğini söyleyen Ak Parti Diyarbakır Milletvekili Galip Ensarioğlu, şöyle konuştu:

TÜRKİYE NORMALLEŞİYOR

"Bu kaygı ve korkulardan kurtulmak lazım. Türkiye normalleşiyor. 37 yıl önce Şivan Perwer niye terk etti vatanını? Şimdi yeniden vatanına geldi, şarkıları dili, kimliği ve kendisi özgürleşti. Herkes mutlu, Diyarbakır'ın yüzü gülüyor. Herkes devletini daha çok seviyor ve herkes kendini bu devlete daha çok ait hissediyor. Milliyetçilik, devletçilik budur. Birilerinin felaketi üzerine mutluluk kurulmaz. Şimdi artık 76 milyonun Cumhuriyetidir."

Başbakan Erdoğan'ın Diyarbakır ziyaretine BDP'nin yaklaşımını da değerlendiren Ensarioğlu, bunların normalleşen Türkiye'nin normal görüntüleri olduğunu, geçmişte gerginlik, ölüm ve çatışmaların olduğu bir dönemde Başbakanın Diyarbakır ziyaretlerinde hoş olmayan görüntülerin, kepenk kapatma, protestoların görüldüğünü söyledi. Ensarioğlu, şöyle konuştu:

KİMSENİN ÖCALAN'I YOK SAYDIĞI YOK

"Böyle bir ortamda belediye ziyareti gerçekleşmezdi. Böyle normalleşme ile ilgili bir ortamda belediyenin ziyareti gerekliydi. Sayın Başbakan bunu yaptı. Birde ziyaret ile ilgili BDP'nin bir tedirginliği ve seçime yönelik olduğu ile ilgili kaygıları vardı. Bu ziyaret bunu da ortadan kaldırdı. Güzel de oldu. İmralı ile başlayan bir süreç var. İmralı'nın Öcalan'ın sürece katkısı var. Katkı sunmak istiyor. Katkıyı kim sunarsa biz bu katkıyı alırız. Öcalan'ın katkısının alınması için BDP'nin ziyaretleri var. Öcalan'ın mektupları Kandil'e, Kandil'in görüşleri Öcalan'a ulaştırılıyor. Bu kanallar çözüm adına açılmaya çalışılıyor. Kimsenin Öcalan'ı yok saydığı yok. Sunmak istediği katkı alınıyor. BDP'nin kendisi çözümün bir tarafı ve aktörüdür. Katkı sunması için BDP'ye kanallar açılıyor."

DAĞDAKİ BİNLERCE İNSANA ÇÖZÜM BULMAK LAZIM

AK Parti Milletvekili Galip Ensarioğlu, Başbakan Erdoğan'ın gündeme getirdiği, "Cezaevleri boşalacak, dağdakiler inecek" sözlerini değerlendirirken, genel affın bugünkü anayasaya göre mümkün olmadığını anlatırken, "Muhalefet hemen 'Öcalan'ı bırakacaklar' diye yaygara koparıyor. Başbakan özlemini, normalleşen Türkiye'nin olması gerekenleri anlatmaya çalıştı" diye ekledi. Ensarioğlu, Türkiye'de demokratik siyasetin önü açılması, dağdaki silahlı grupların siyasal hayata entegrasyonunun sağlanması gerektiğini bildirerek, "Sorunu kökten, doğru temelde ele alıp çözen anlayış ortaya konulacaksa tabii ki dağdaki binlerce insana çözüm bulmak lazım. Cezaevinde bu sebeple yatan veya yurt dışına kaçan on binlerce insan var. Siyasal zeminin önü açılıyorsa herkes kendini daha iyi anlatabilmek daha iyi siyaset alanına müdahil olmak için bu şartlar sağlanmalıdır. Yasal düzenleme gerekirse tabi ki yapılır. Yasal düzenlemenin olması içinde bu işin muhatabının da biz evet siyaset yapmak istiyoruz. Silahı bırakacağız. Güvenini de vermeleri gerekir" diye konuştu.

Başbakan Erdoğan'ı havaalanında karşılayanlar arasında bulunan BDP Diyarbakır Milletvekili Altan Tan ise, hangi hesap ve sebeple yapmış olursa olsun Türkiye Cumhuriyeti Başbakanının Diyarbakır meydanına gelerek, 'Kürt' ve 'Kürdistan' dediğini, 'Kürdistan bayraklarının' asıldığını belirterek, şöyle konuştu:

TÜRKİYE KÜRTLERLE ORTAKLIĞA MECBUR OLDU

"Daha düne kadar postal yalayıcısı, ayağı şalvarlı, aşiret reisi denen bir kişi devlet protokolü ile kırmızı halılarla karşılandı. Bu Barzani meselesi falan değil. Laikçi, Kemalist Ulusal devlet anlayışı tarihin çöplüğüne atıldı.
Biz bütün dönen dolapları biliriz. Ben küçük fotoğraflara fazla takılmıyorum. Türkiye Cumhuriyeti ne olursa olsun kabul etmese bile Kürtlerle stratejik bir ortaklığa mecbur oldu. Oyunları bozacaksınız, büyük siyaset ortaya koyacaksınız. Esas siyaset bugün budur. Çıkar hesaplarına dayalı ufak tefek hesaplara dayalı hareket ediyorsanız bunlar 3-5 gün sonra bozulur."

Tan, cezaevlerinde, dağda, yurt dışında binlerce Kürt bulunduğunu, Başbakan Erdoğan'ın, "Cezaevleri boşalacak, dağdakiler inecek" sözlerinin güzel olduğunu, yeni Ortadoğu kurulurken, PKK ve BDP'siz bir çözüm olamayacağını savundu.

BDP Diyarbakır milletvekili Tan, bir soru üzerine, Başbakanın karşılanması konusunda partide karar alınmadığını anlatırken, "Yetki bende olsa Başbakan'ın bütün bu hesapları allak bulak olurdu. Aynen Nevroz'daki 1 milyon kişiyi Diyarbakır sokaklarına döker, bütün balkonlardan Kürdistan bayraklarını sallar 'Biji Kurd-u Kürdistan' (Yaşasın Kürtler ve Kürdistan), 'Biji bırati' (Yaşasın kardeşlik), 'Biji Aşiti' (Yaşasın barış) diye yeri göğü inletirdim. Ondan sonrasını Başbakan düşünseydi. Bütün oyunları bozar allak bulak ederdim. Bu fikrimi arkadaşlarımı söyledim. Ne yazık ki yer görmedi. Satranç oynuyor, kendinize güveniyorsak, siyasi hamle ise karşınızdaki ne yaparsa yapsın karşı hamle yaparsınız" diye konuştu.

DHA

Haber 3, 18 Kasım 2013

Re: Hamdolsun! Kürdistan'ı da kurarız...

İletiGönderilme zamanı: Cum Kas 22, 2013 12:00
gönderen Oğuz Kağan
İhanet yoluna yeni taşlar döşeniyor!

Azılı terörist Apo’nun tehditlerine boyun eğen iktidarın, İmralı adasını yabancı heyet ve bazı gazetecilerin ziyaretine açma girişimi, ‘affa giden yol’ olarak değerlendirildi.

AKP hükümeti, terör örgütünün yuvalandığı Kandil’in talepleri doğrultusunda, ’Devlet heyeti’aracılığıyla teröristbaşı Öcalan ile İmralı’da sürdürdüğü görüşmeler kapsamında yeni adımlar atmaya hazırlanıyor. İlk olarak Öcalan’ın avukatlarıyla görüşmesi sağlanacak. Geçtiğimiz aylarda BDP’ye “Avukat bir milletvekili arkadaşınız Öcalan’la görüşebilir” önerisi götüren ancak ret yanıtı alan hükümet, Öcalan’ın en az 2 avukatının İmralı’ya gitmesine vize verdi. Hükümet, bu avukatların Asrın Hukuk Bürosu avukatları dışından olmasını da istedi. bu görüşmenin aralık ayı başında olması kararlaştırıldı. Alınan kararlar doğrultusunda aralık sonuna kadar, isimleri Başbakan Tayyip Erdoğan’ın belirleyeceği Akil İnsanlar Heyeti de İmralı’ya gidecek. Ziyarette 7 ayrı Akil İnsan Heyeti’nden 1’er temsilcinin olması planlanıyor. Erdoğan, İmralı’da görüşmelerin başladığını 28 Aralık 2012’de katıldığı bir televizyon programında açıklamıştı.

Gazeteciler de gidecek

Erdoğan’ın açıklamasıyla resmen başlayan “çözüm süreci”nin yıldönümünde atılacak adımlardan biri de, genel yayın yönetmenleri seviyesinde bir grup gazetecinin İmralı ziyareti olacak. Devlet heyeti aracılığıyla başlayan “Öcalan ile müzakere” sürecinin ilk döneminde “Üst düzey bir PKK yöneticisinin İmralı’ya gelmesi” kararı da alınmıştı. Bu karar bir süre sonra Öcalan’a gönderilen “Gündemimizden çıktı” mesajıyla kadük kalmıştı. Zaman zaman Öcalan ve Kandil’in doğrudan temas talepleri de sürecin başında alınan Kandil’den İmralı’ya ziyaret kararına dayanıyordu. Ankara kulislerine yansıyan bilgilere göre hükümet, İmralı ve BDP’ye gönderdiği “Yerel seçimlerin ardından gündeme gelebilir” mesajıyla doğrudan temas seçeneğine yeniden kapı araladı. Hükümet, Erdoğan’ın Diyarbakır’daki “Zindanlar boşalacak” ifadesi kapsamında 160 civarında hasta KCK tutuklusu ve hükümlünün tahliye edilmesini de gündeme aldı.

Gözlemci istemişlerdi

Terör örgütü KCK’nın elebaşılarından Cemil Bayık, bir süre önce AKP’nin yürüttüğü sürecin devamı için üç şart öne sürmüştü. Bayık, “Öcalan’ın koşulları değişecek, yasal düzenlemeler yapılacak, müzakerelere üçüncü taraf olarak gözlemciler eklenecek” demişti. Bayık şunları söylemişti: “Bir taraftan devlet bütün heyetiyle oturtup tartışıyor, diğer taraftan tek başına Abdullah Öcalan. Hiçbir eşit şart yok. Bu sorun çözülmek isteniyorsa eşit koşullar gerekiyor. Ve üçüncü tarafın gözetiminde oluşturulmalı. Ne üçüncü tarafa izin veriliyor, ne de Öcalan’ın koşullarında bir değişiklik oluyor. Kürtler onurludur. Kürtler onursuzluğu kabul etmez.. Vazgeçmezlerse müzakere sürecine geçilemez.” Bunun ardından da bir yabancı heyetin İmralı’ya giderek Öcalan’la görüştüğü bildirildi.

Demirtaş: Ortam çok uygun

BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, İmralı’ya gazeteci ve akil insanların ziyareti önerisi konusunda, “Bunun için hem siyasi hem sosyo-psikolojik ortam son derece uygundur” dedi. Diyarbakır’da gittiği taziye evi çıkışında soruları cevaplayan Demirtaş, İmralı’ya gazeteci ve akil insanların ziyaretinin uzak bir geleceğe kalmadan yakın bir zamanda gerçekleşmesi gerektiğini söyledi. “Ben önümüzdeki günlerde, haftalarda bu tür gelişmenin olabileceğini düşünüyorum, olması gerektiğine de inanıyorum” diyen Demirtaş, şunları kaydetti: “Bu gerçekten sürece katkı sunar. Bir sivil heyet olabilir, akil insanlar olabilir, sivil toplum örgütlerinden karma bir heyet olabilir, sonrasında gazetecilerden oluşan bir heyet olabilir. Heyet, İmralı’ya gidip sayın Öcalan ile doğrudan görüşme yapar mesajlarını doğrudan kamuoyu ile paylaşırlarsa şu anda tıkanmayla yüz yüze olan sürecin bir anda önünün açılması ihtimali doğacaktır. Sayın Başbakan da meseleye buradan bakıyorsa doğru bir bakış açısı olduğunu söyleyebilirim.”

Öcalan’ın affı için her şey yapılıyor!

Diyarbakır’da geçen hafta yaşananlar ve İmralı’ya yakın akraba ve avukatlarının dışında ziyaretçilere de izin verileceği iddiaları tepkilere yol açtı. İşte bu tepkilerden bazıları...
Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu: İnfaz kanununa göre cezaevi ziyareti kurallara bağlanmıştır. Gazetecilerle görüşmesi Cumhuriyet savcısının yetkisi dâhilindedir, bakanlığın yetkisi dâhilindedir. Avukat dışındaki ziyaret de Bakanlığın izniyle olur. Siyasi bir karardır. Bu kararın doğruluğunu millet takdir etsin.

Emekli Tuğgeneral Nejat Eslen: Plan tıkır tıkır çalışıyor. Bu planı yapanlar dış güçlerdir. Sözde barış süreci devam ederken Diyarbakır’da Başbakan peşmerge Barzani ile kucaklaştı. Coşkuyla süreci kutladılar. Silahlı Kuvvetler kışlasına hapsedilmiş durumda. Süreç böyle devam ederse Öcalan’ı barış kahramanı ilan edip Diyarbakır’a heykelini dikecekler. Nobel bile verirler. Genel Yayın yönetmenleri de seve seve giderler. Bizim ülkemizdeki gazeteciler Öcalan’ın yanına gidebilmek için takla atarlar.

MHP Grup Başkanvekili Yusuf Halaçoğlu: Amaç bütün PKK’lıların serbest bırakılmasıdır. Başbakan hayallerimi söylemiştim dese de bir Başbakan hayalleriyle konuşmaz. Devlet adamlığında bu olmaz. Kesinlikle kafasında bir af vardır. PKK’lıları affedecektir.

CHP Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan: Başbakan yine bir toplum mühendisliği projesini yürütüyor. ’Devlete karşı suçları affetme yetkimiz vardır, adam öldürme suçlarını affetme yetkimiz yoktur’sözlerini kullandı. Gelinen noktada Türkiye bir açmaza doğru sürükleniyor. Bu da ne yazık ki Başbakan eliyle yapılıyor.

MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural: İmralı konusunda hükümet artık ne yapacağını şaşırdı. Bugüne kadar yapılanlar yetmedi. Başka adımlar atılmak isteniyor. Öcalan’ın avukatları ya da başka avukatların adaya gitmesi, PKK’lıların adaya gitmesi terörist başına yetmez. Bundan sonra adaya görüşme yapmak için Başbakan gitsin. Belki de gidiyor haberimiz yok.

Yargıtay Onursal Başsavcısı Sabih Kanadoğlu: Ziyaretçi akını, hedeflenen genel affa doğru adım adım gidişin bir başka göstergesi olur. Hepsi bir ana hedefe kilitlenmişler. Amacın ne olduğu ortadadır. Çözüm sürecinin nereye götürülmek istendiği, parça parça ortaya çıkan olaylarla anlaşılıyor. Başbakan ısrarla genel af olmayacak der, öyle söyler, fakat işin Türkçesi budur. Başka türlü bir af çıkarır. 1974 affında Anayasa Mahkemesi’nin iptali olduğu gibi bir sonuç olabilir. Ziyaretçi akımının olması normal şartlarda mümkün değildir. Aynı durumdaki başka hükümlülere fırsat tanınmıyor ve Öcalan’a tanınıyorsa bu onun özel kişi olduğunu kanıtlar. Öcalan’ı sürecin baş aktörü haline getirirseniz o aktöre bir takım ayrıcalıklar sağlamak zorunda kalabilirsiniz. İktidar da bu zorunluluğu hissediyor. Eğer MİT gibi kurumlar kendisiyle bu işin müzakeresini yapıyorlarsa, zaten özel kişi olduğunu kanıtlıyor. Silahları elinden almadan onunla müzakere sürecine girerseniz olacağı budur.

YENİÇAĞ, 22 Kasım 2013

Re: Hamdolsun! Kürdistan'ı da kurarız...

İletiGönderilme zamanı: Cmt Ara 07, 2013 14:18
gönderen Oğuz Kağan
Bebek katilinden siyasi parti lideri!

Yeni paketle siyaset yolu açılan İmralı canisi Öcalan parti liderliği yapabilecek! Eski Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk: Siyasi Partiler Kanunu’nun 2. fıkrası kaldırıldı, KCK mensuplarına engel kalmadı.

İktidar, PKK’nın da taleplerinin arasında yer aldığı belirtilen “demokratikleşme paketi”ni Meclis’e sundu. 17 maddeden oluşan paketle, partilere üyelikle ilgili yasakların kaldırılması ve “eş başkanlık” getirilmesi “teröristbaşı Abdullah Öcalan da bir partiye üye olabilir” tartışmalarını beraberinde getirdi. Eski Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk, “Düzenleme ile Öcalan, BDP ve bir başka partiye eş başkan olabilecek” dedi. Hikmet Sami Türk, düzenlemeyle Siyasi Partiler Kanunu’nun 11. Maddesinin 2. fıkrası tamamen kaldırıldığını anımsattı. Bebek katili ve diğer canilerin de siyaset yapabileceklerini, ancak Anayasa’nın 76. Maddesi değişmeden milletvekili seçilemeceyeceklerine vurgu yaptı. Düzenlemeyle Bebek Katili’nin eş başkanlık yapabileceğinin altını çizen Türk şunları söyledi: “Böylece Öcalan ve KCK mensupları siyasi partilere üye olduğu takdirde bütün sonuçlarından yararlanabilecekler. Kurullara üye seçilebilecekler, hatta partilerin genel başkanı dahi olabilecekler. BDP çizgisindeki partide eş başkanlık kurumu var. Zaten getirmek istenen hükümler arasında eş başkanlık da var. Bu hüküm de getirildikten sonra Öcalan, İmralı’da kalsa dahi eş başkan seçilebilir, dışarıdan isterse bir başkası yürütür. Böylece zaten fiilen Türk siyasetini etkileyen tutumu daha yasal temel kazanmış olur. Bu değişiklik ruhu itibariyle anayasaya aykırıdır.”

Siyaset yozlaşacak

Hikmet Sami Türk, bebek katilinin eş başkan olarak siyaseti etkileyebileceğini ifade etti. Anayasa’nın 76. maddesi değişmeden Öcalan’ın milletvekili seçilemeyeceğini vurgulayan Türk, “Milletvekili seçilmesi ancak bir genel af yoluyla olur. Ama 76. Madde buna da engel olur. Bu maddeyi de değiştirmeleri gerekiyor. Ama üyelik yolunun açılması bile Öcalan’ı siyasi sıfata sahip biri yapacaktır. Yani siyaseti yozlaştırıp soysuzlaştıracaklar” diye konuştu.

Her göreve gelebilir

Türk Hukuk Enstitüsü Başkanı Prof. Ali Akyıldız da düzenlemeyle terör suçundan hüküm giyenlere siyaset ve partilerde yöneticilik yolunun açıldığına dikkat çekti. Başbakan Tayyip Erdoğan’ın da AKP Genel Başkanlığını milletvekili seçilmeden üstlendiğini anımsatan Akyıldız şöyle konuştu: “Parti üyesi olduğu zaman yönetim organlarında da görev alabilirler, dolayısıyla partinin genel başkanı da olabilirler. Bu bir çığır açıyor. Siyasi partiler çok önemli yapılardır, ülkelerin kaderini belirler. Ülkenin kaderini belirleyen yapılan içerisinde hiçbir eleme yapmadan herkesin yer alabileceğini öngörmek hele hele bizim coğrafyamızda hiç uygun değil. Milletvekilliği seçilebilmekle ilgili mevzuatta bir takım sınırlar var. Bunun bir ilerisi bu sınırlamaların kaldırılması olur. Adım adım gidiyor. demokratikleşiyoruz. Milletvekilliği önündeki engelleri de kalkar o da olur. Eş başkanlık meselesi sadece BDP’de var. BDP’deki sistemin yasal dayanağa kavuşturulması anlamında hukukun ona göre uygulanması anlamına geliyor.”

“Kürdistan” ifadeleri Bütçe Kanunu Tasarısı’nda

Türkiye’nin Doğu-Güneydoğu bölgelerini Kürdistan olarak niteleyen ifade, BDP aracılığıyla 2014 Bütçe Kanunu Tasarısı’na girdi. TBMM Başkanlığı, Bütçe Tasarısı’nı, BDP’li komisyon üyelerinin bölgeyi Kürdistan olarak tanımladığı muhalefet şerhiyle birlikte bastırdı ve gelecek hafta Genel Kurul’da görüşülmek üzere dağıtımını yaptı. TBMM Genel Kurulu’nda salı günü görüşülmeye başlanacak Bütçe Tasarısı ve Plan-Bütçe Komisyonu Raporu’nda 17 kez Kürdistan ifadesi geçiyor. Komisyonun BDP’li üyeleri Hasip Kaplan ve Adil Zozani’nin imzasıyla yer alan muhalefet şerhinde, ’Kürdistan’da eşitsiz gelişim ve ekonomik sömürü’başlıklı bir bölüme yer verildi ve “Kürt halk önderi Sayın Öcalan”, “Türkiye Kürdistanı”, “Türkiye ve Kürdistan’ın dört bir yanı” ifadeleri yer aldı.

Şerhle soktular

Tasarıdaki muhalefet şerhi özetle şöyle: “10 bin Kürt, siyasi tutsak Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması ve barış görüşmelerinin tekrar başlaması talebiyle açlık grevine girince Türkiye ve Kürdistan’ın dört bir yanında halk isyanları başlamıştı. Bahar ve direniş bayramı Newroz’da Diyarbakır/Amed’de 2 milyona yakın kişinin katıldığı mitingde BDP milletvekilleri Öcalan’ın bahar mesajını okudu. Süreç yasal bir zemine oturtulurken PKK gerillaları da Türkiye Kürdistanı’nın sınırlarının dışına çekilecekti. İşte Gezi Parkı direnişi böyle bir bağlamda büyük bir enerji ve öfke ile patlak verdi. Kanıksanmış mevzisini, yani Kürdistan’ı aşarak Taksim ve çevresinde doğallaşan polis şiddeti ve devlet terörü meselesi vardı.” Bu arada, MHP Grup Başkanvekili Yusuf Halaçoğlu, konuya ilişkin, “Böyle bir tabir Türkiye’de yoktur. Bu anayasaya aykırıdır, suçtur ve bunun hakkında da suç duyurusunda bulunuruz” dedi.

YENİÇAĞ, 7 Aralık 2013



Muammer Güler:Tasarının altına imzayı ben attım

İçişleri Bakanı Muammer Güler, Uluslararası Terörizm ve Sınıraşan Suçlar Sempozyumu’na katılmak üzere Antalya’ya gitti.

Bakan Güler, Antalya Havalimanı’nda bir gazetecinin, “Demokratikleşme paketiyle siyaset yapmak için terörden mahkum olmama şartının kaldırılacağı iddia ediliyor, bu konudaki görüşünüz nedir” şeklindeki sorusunu cevaplandırdı.

Güler, “Hiç öyle bir şey olabilir mi? Sayın Başbakanımız 30 Eylül’deki ifadesinde bunu açıkladı. Böyle bir şey söz konusu değil. Bunu aklınızdan çıkarın. Bakanlar Kurulunca Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne sunulan tasarıda da böyle bir şey yok. Ben altına imza attım” diye konuştu.

YENİÇAĞ, 7 Aralık 2013

Re: Hamdolsun! Kürdistan'ı da kurarız...

İletiGönderilme zamanı: Pzt Ara 16, 2013 16:19
gönderen Oğuz Kağan
BDP, seçimlerden özerklik çıkaracak!

Prensip anlaşması Oslo’da yapılan, alt yapısını iktidarın hazırladığı ve 2010 yılında resmen ilan edilen “demokratik özerklik”i hayata geçirmeye hazırlanan BDP en güçlü isimlerini aday yapıyor.

BDP, “bölgesel özerklik” planını, yerel seçimlerle birlikte hayata geçiriyor. “Düz ova” da yaşayanlar ayrı bir sistem kurmanın peşinde koşarken, terör örgütü de yakında “demokratik özerklik” kararını resmen dünyaya ilan edecek. Anlaşması Oslo’da yapılan, alt yapısını AKP’nin hazırladığı ve 2010 yılında resmen ilan edilen “demokratik özerklik” i hayata geçirmeye hazırlanan BDP en güçlü isimlerini aday yapıyor. BDP, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’ne Eşbaşkan Gülten Kışanak’ı aday gösterirken, Mardin Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na Bağımsız Milletvekili ve DTK Genel Başkanı Ahmet Türk talip oldu.

Seçimi bekliyorlar

BDP, böylece yerel seçimlerde alınacak “başarılı” sonuçların ardından Doğu ve Güneydoğu’da “özerklik” ilan edecek. 2010’da Diyarbakır’da toplanan BDP’li belediye başkanları, belediyelerin merkezi hükümetten bağımsız hale gelmesi için mücadele kararı almış, bu karar, AB Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’na dayandırılmıştı. BDP’nin elinde Diyarbakır, Batman, Hakkari, Tunceli, Iğdır, Siirt, Van ve Şırnak ile birlikte 51 ilçe ve 40 belde olmak üzere toplam 99 belediye başkanlığı bulunuyor. Bu belediyelerin “özerklik” açılımına PKK’li Cemil Bayık da destek verip, yakın zamanda “demokratik özerklik” ilan edeceklerini açıkladı.

Talimat İmralı’dan

Öcalan’ın, 2007’de İmralı’dan avukatları aracılığı ile “tartışma açılması” talimatı verdiği “demokratik özerklik” projesi Türkiye’nin en az 25 özerk bölgeye ayrılmasını kapsıyor. Proje, “Yerel ve bölgesel özerk yapıların önünün açılması, resmi dil ve bayrağın Türkiye için geçerli olmakla birlikte her bölgenin kendine ait sembol ve renklerine izin verilmesini” içeriyor. Başbakan Tayyip Erdoğan da, sistemin temelini oluşturan “valilerin seçimle gelebileceği” düşüncesini ortaya atarak projeye destek vermişti. “Demokratik özerklik”in altyapısı AKP iktidarı tarafından titizlikle hazırlandı. Üniter yapımızı parçalamaya yönelik olarak önce bir kaç ili bir araya getirerek “Bölgesel Kalkınma Ajansları” kuruldu. İllerdeki büyük yatırımlar AB tarafından fonlanan bu ajanslarca yapıldı. Daha sonra önce 9 ilde her biri yerel bir Yargıtay olması planlanan Bölge Adliye Mahkemeleri kuruldu. Bu sayı daha sonra 15’e çıkarıldı. Ardından büyükşehir sayısı 29’a çıkarılırken 559 belediye köye dönüştürüldü, büyükşehirler için “süper yetkilerle” donatılmış belediye başkanlığı modeli hazırlandı.

Kürt konfederasyonu

Turgut Özal’ın Cumhurbaşkanı olduğu dönemde 3723 Sayılı 12 Nisan 1991 tarihli yasa ile TBMM tarafından onaylanan Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı anayasal güvenceye bağlanacak ve ayrılıkçı Kürt hareketinin isteği doğrultusunda Güneydoğu ve Doğu bölgesine “Özerklik” verilecek. Türkiye’deki Kürdistan özerk bölgesininin Irak, Suriye ve İran’daki özerk bölgelerle birleştirilip, başkenti Diyarbakır olan “Birleşik Büyük Kürdistan Cumhuriyeti” olduğu her platformda dile getiriliyor. Haritaları yayınlanıyor. Türkiye’de kurulması planlanan “Özerk Kürdistan” eyaleti, Birleşmiş Milletler’e başvuracak. İkiz Sözleşmeler’in birinci maddesine göre, Türkiye’den ayrılıp, Kuzey Irak’taki Barzani ile birleşmek üzere “Kendi Kaderlerini Tayin Hakkı” için plebisit (halk oylaması) isteyecekler. Her ülkedeki “Özerk Kürdistan” konfederal bir başkanlık sistemi ile birleştirilecek.

YENİÇAĞ, 16 Aralık 2013



Hain Nuri'nin torunu, PYD saflarında...

1937’nin “Öcalan”ı “Baytar Nuri”nin (Nuri Dersimi) torunu, hainlikte dedesini aratmıyor. Küçük Dersimi, YPG saflarında savaşarak, dedesinin izinde gidiyor. Fransa ve İngiltere’nin adamı Nuri Dersimi, 1937’deki Dersim isyanında hain Seyit Rıza adına emperyalist devletlere Türkiye’yi kötüleyen mektup yazıp, Seyit Rıza’dan “Dersim generali” diye bahsetmişti. “Baytar Nuri”, İngiliz ve Fransızlarla birlik olup Tunceli ve havalisinde devlet kurma hayalindeydi. Ermenilerden büyük destek alırken, bir kolu Fransa’da, bir kolu Suriye’deydi.

PKK’nın idolü

Dersim ayaklanmasını başlatan Baytar Nuri, zor durumda kalınca Suriye’nin yardımı ile sınırdan kaçırıldı. Son nefesini verene kadar Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı kin kustu. PKK’nın idollerinden olan hain, Suriye’de bir trafik kazası sonucu can verdi. Baytar Nuri, ömrü boyunca Kürtleri “Türklerin kanını dökmeye” çağırdı. PKK’nın da izinde olduğu hain yazdığı bir mektupta, “Ey Kürtoğlu, Kürt kızı. Yaşamak isteyen her varlık döğüşmelidir. Kürt diyarında uluyan sırtlan ve çakallar ırkının mülevves vücutlarından Kürt vatanını tathir için intikam, intikam, intikam!... Namusu olan her fert, sinesinde Kürt kalbi çırpınan her insan, damarlarında Kürt kanı çevelan eden her genç bu vasiyetnameyi unutmamalıdır. Biz, kanlarımızla Kürt istiklalinin kızıl şafaklarını açacağız” demişti. Koçgiri isyanı, 1921 yılında bağımsız Kürt devleti kurmak amacıyla girişilen ilk Kürt ayaklanmasıdır. Hainler, isyanın başında Türk karakolunu basmış, koca bir Türk alayı ele geçirip, subayları kurşuna dizmişti. İsyan genişleyince köylerde katliama girişip, genç yaşlı demeden herkesi kılıçtan geçirmişlerdi. Milletin kaderinin önemli bir anında yapılan bu hainlik, 1921 yılının 6 Mart’ında Yunan ordusu Bursa’ya ilerlerken, Koçgiri aşiretinin öncülüğündeki Dersim aşiretleri de Sivas’a yürümesiyle başladı. Sevr Anlaşması’nın hükümlerinden hareketle talepte bulunan aşiretler, bunların yerine getirilmesi, getirilmezse silahla sağlayacaklarını da beyan etmişlerdi.

İsyanların elebaşı

11 Nisan’da ordu, 45 bin kişilik hainlerin üzerine yürüdü. 3 ay süren çarpışmalardan sonra, 17 Haziran 1921 günü ayaklanma bastırıldı. “Baytar Nuri” adıyla da tanınan Nuri Dersimî, Şeyh Sait isyanından Seyit Rıza’ya kadar uzanan bütün isyanlarda fiilen ve faal olarak görev aldı. Nuri Dersimi’nin adını alan torunu da, şimdi Kuzey Suriye’de YPG saflarında hainliğe devam ediyor. YPG’deki adıyla “Baran Munzur”, dedesinin gerçekleştiremediği emellerine ulaşmak için PKK ile işbirliği yapıyor.

YENİÇAĞ, 16 Aralık 2013