1. yüz (Toplam 1 yüz)

Kılıç'ın hedefi ilk dört madde

İletiGönderilme zamanı: Sal Kas 11, 2008 12:57
gönderen Türk-Kan
Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, değiştirilemez ilkeleri tartışmaya açacak.

Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, "Anayasalardaki değiştirilemez ilkeler" konusunu, Anayasa Mahkemesi'nin kuruluş yıldönümünde konu olarak tespit etmeyi düşündüğünü söyledi. AKP kapatma ve türban davalarında Anayasa Mahkemesi raportörlüğünü yapan Osman Can da, yüksek mahkemenin demokratik meşruiyet sorunu olduğunu öne sürdü. Bilkent Üniversitesi ve Alman Uluslararası Hukuki İşbirliği Vakfı'nca düzenlenen "Anayasalardaki değiştirilemez ilkeler" konulu sempozyum Bilkent Otel'de başladı.

Anayasa Mahkemesi Başkanı Kılıç, sempozyumun "Anayasalardaki değiştirilemez ilkeler" konusunu, Anayasa Mahkemesi'nin kuruluş yıldönümünde konu olarak tespit etmeyi düşündüğünü söyledi. Kılıç, "Ancak bu konuda ne kadar cesaretli olabilirim, o konuda biraz endişeliyim. Ama görüyorum ki hem vakfın hem de Bilkent Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nin cesaretle tespit ettikleri konunun ne kadar önemli ve Türkiye açısından ne kadar hayati bir değere sahip olduğunu anlamak mümkündür" dedi. Anayasa Mahkemesi'nin kuruluş yıldönümlerinde düzenlenen panellerde belirlenen konular tartışılıyor.

Anayasaya göre, anayasanın 1. maddesindeki devletin şeklinin Cumhuriyet olduğu hakkındaki hüküm, 2. maddesindeki Cumhuriyetin nitelikleri ve 3. maddesindeki devletin bütünlüğü, resmi dili, bayrağı, milli marşı ve başkentine ilişkin hükümleri değiştirilemiyor, değiştirilmesi teklif dahi edilemiyor.

Sempozyumda konuşan eski Federal Alman Anayasa Mahkemesi Başkan Yardımcısı Prof. Winfried Hassemer, "Anayasalarda değiştirilemez hükümler olması demokrasi açısından kabul edilemez. Bu hükümler yasaların uyum sağlayabilirliğini yok eder ve sosyal uyum gerçekleşemez" dedi.

"Anayasa değişirse dokunulur"

Aynı oturumda sunum yapan Anayasa Mahkemesi Raportörü Doç. Dr. Can, Türkiye'de yüzyılı aşkın süredir, 1924 Anayasası hariç, "ferman anayasalarının" yürürlükte olduğunu savundu. Can, Türk anayasasındaki değiştirilemez ilkelerin diğer anayasalardaki değiştirilemez ilkelerden, argümanlar açısından oldukça uzak olduğunu savundu. Anayasanın değiştirilemez maddeleri ile diğer maddeler arasında hiyerarşi kurulamayacağını ileri süren Can, bu nedenle bir anayasa değiştirildiği zaman değiştirilemez maddelerine dokunmanın kaçınılmaz olacağını savundu.

"Demokratik meşruiyet sorunu var"

Anayasa Mahkemesi'nin kaynağını anayasadan almadığı yetkiyi kullanamayacağını anlatan Can, mahkemenin yasama organı karşısında yasanın koruyucusu olduğunu kaydetti. "Türkiye'de yargı mekanizmasının demokratik meşruiyet sorunu vardır' diyen Can, Anayasa Mahkemesi'nin kurucu iktidar karşısındaki konumunun 'anayasa bekçiliği' olduğunu savundu. Can, yalnızca değiştirilemez ilkelerin esas alınmasının, demokratik talepler ile siyasal unsurlar arasında çatışmalara yol açabileceğini söyledi.



Resim

İletiGönderilme zamanı: Sal Kas 11, 2008 22:39
gönderen İlteriş
Boylarindan buyuk bir ise kalkisiyorlar, buna halk musaade etmez.

İletiGönderilme zamanı: Çrş Kas 12, 2008 8:44
gönderen bezgin
Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç'ın Anayasa'nın değiştirilemez maddelerinin tartışmaya açılması öneresine Yargıtay Onursal Başsavcısı Sabih Kanadoğlu sert tepki gösterdi. Kanadoğlu, "Anayasa'nın ilk 4 maddesiyle oynamak demek, aslında her zaman korktuğumuz ve olmasını hiç istemediğimiz bir sivil darbe niteliğindedir. Sonuç, sivil dinci bir dikta hevesinin ürünüdür" dedi.

'İlk 4 madde ile oynamak sivil darbedir'

Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Denizli Şubesi'nin düzenlediği konferansta konuşan Yargıtay Onursal Başsavcısı Sabih Kanadoğlu, Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç'a ağır eleştirilerde bulundu. Kanadoğlu, "Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç oturduğu makama layık değil. Bulunduğu makamın ağırlığını, sorumluluğu bilmeyen bir kişidir. Şimdi, atasözü hatırlatmakta yarar vardır. Bu doğrudan doğruya kılavuz, istikamet ve sonuç meselesidir. Ben siyasi iktidarın bu tür aldatmacalı yol göstericilere itibar etmemesini öneririm. Çünkü, Anayasa'nın ilk 4 maddesiyle oynamak demek, aslında her zaman korktuğumuz ve olmasını hiç istemediğimiz bir sivil darbe niteliğindedir. Sonuç, sivil dinci bir dikta hevesinin ürünüdür. O itibarla böyle bir teşebbüsün Türkiye'yi içinden çıkarılmaz sorunlara sürükleyeceğinden endişe ediyorum" dedi.

'Üzmez'i tahliye etmezdim'

Küçük yaştaki kıza cinsel tacizde bulunmak suçundan önce tutuklanan, sonra da serbest bırakılan yazar Hüseyin Üzmez olayında dinin sekse alet edildiğini iddia eden Kanadoğlu, "Din ticarete ve siyasete alet ediliyordu, bunu biliyorduk, bunu çok gördük. Ama sekse alet edildiğini ilk kez gördük" diyerek konuştu. Kanadoğlu "Bu tahliye, beraat etti anlamıha gelmez. Ağır Ceza Mahkemesi başkanlığı yıllarca yapmış kişi olarak ben Üzmez'i tahliye etmezdim. Ağır Ceza Mahkemesi doğrudan doğruya inanmadığı takdirde bu Adli Tıb'bın dairelerinden birinin kararını bu raporu Adli Tıp Genel Kurulu'na gönderir. Genel Kurul'dan rapor alınır. Onun sonucuna göre de karar verilebilirdi" dedi.

'Ergenekon siyasallaştı'

Ergenekon davasına da değinen Kanadoğlu, kanıtlarını bilmediği için nereye varacağını da bilemediğini söyledi. Siyasallaşan bir yargının, inanırlığını ve güvenirliğini kaybedeceğini söyleyen Kanadoğlu, "Bu soruşturma mutlaka Ceza Muhakemesi Kanunu'na göre savcı tarafından yapılmalıdır. Ama bizzat siyasi iktidarın başı 'Biz iktidara gelmeden bu olayı biliyorduk, geldikten sonra emniyete verdik. Emniyet götürdü. Belirli bir noktadan sonra savcıyı ilettik' dedi. Ondan sonra da emniyete ve yargıya teşüktür etti. Hızını alamadı. 'Biz bu davanın savcısıyız' dedi. Ana muhalefet geri kalmak istemedi 'Ben de avukatıyım' dedi. Şimdi böylesine bir soruşturma evresinden geçen bir davada sıkıntı vardır. Siyasallaşan yargı bir yere varamaz, inanırlılığını yitirir. Ergenekon davası siyasallaştırıldı" dedi.

'Mustafa' adlı belgesel filmi de eleştiren Kanadoğlu, filmin Can Dündar'ın yorumu olduğunu, kesinlikle Atatürk'ü anlatmadığını ileri sürerek, "Can Dündar böyle bir film yaptığı için çok pişman olacak. Tabii yaptığı yatırımın semeresini de görecektir. Bu durum pişmanlığını azaltabilir" diye konuştu.

Resim

İletiGönderilme zamanı: Prş Kas 13, 2008 9:33
gönderen Pınar
Paksüt'ten Kılıç'a sert tepki

Başkanvekili Osman Paksüt "Haşim Kılıç mahkeme adına konuşamaz" dedi.




Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç’ın mahkemenin kuruluş yıldönümünde anayasanın değiştirilemez ilkelerini tartışmaya açma düşüncesine Yüksek Mahkeme’den sert tepki geldi. Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Osman Paksüt, mahkemenin kişiyle sınırlı olmayıp bir kurum olduğunu vurgulayarak, “Duyurduğu konu kişisel görüşü olsa gerek. Konudan heyetimiz haberdar değildir, düşüncesini basından öğrendik” dedi.

Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, “Anayasalardaki Değiştirilemez İlkeler” konusunu, Anayasa Mahkemesi’nin kuruluş yıldönümünde konu olarak tespit etmeyi düşündüğünü belirterek, “Ancak bu konuda ne kadar cesaretli olabilirim, o konuda biraz endişeliyim. Konunun ne kadar önemli ve Türkiye açısından ne kadar hayati bir değere sahip olduğunu anlamak mümkündür” demişti. Haşim Kılıç’ın bu çıkışı hukukçularca “sivil dikta hazırlığı” olarak nitelendirilirken, Kılıç’a en sert tepki başkanı olduğu Anayasa Mahkemesi’nden geldi. Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Osman Paksüt, konuya ilişkin Cumhuriyet’in sorularını yanıtladı.

Paksüt, Nisan 2009’da gerçekleştirilecek Yüksek Mahkeme’nin 47. Kuruluş Yıldönümü’nde yapılacak sempozyumda irdelenecek konunun henüz değerlendirilmesinin yapılmadığını bildirdi. Paksüt, bunun gerekçesini “Çünkü kuruluş yıldönümü hazırlıklarına başlanmadı” sözleriyle açıkladı. Paksüt, “Sanırım bu ay ya da aralık ayı gibi kuruluş yıldönümü hazırlıklarına başlanır. 2009 yılı kuruluş yıldönümünde konunun ne olacağına ilişkin mahkememizde bir görüşme olmadı. Konu da belirlenmedi” diye konuştu.

Haşim Kılıç’ın “anayasanın değiştirilemez ilkelerinin” tartışmaya açılmasına ilişkin düşüncelerini Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Paksüt, “Duyurduğu konu kişisel görüşü olsa gerek. Takdir kendisinin. Ama heyetle paylaşması gerekecektir” şeklinde değerlendirdi.

“Anayasanın değiştirilemez ilkelerinin tartışılacağı konusundan heyetimiz haberdar değildir” diyen Paksüt, “Başkanın bu konudaki düşüncesini biz de basın aracılığıyla öğrenmiş olduk” sözleriyle Kılıç’a tepkisini dile getirdi. Osman Paksüt, “Anayasa Mahkemesi kişiyle sınırlı bir yapı değildir. Anayasa Mahkemesi bir kurumdur. Mahkeme kararlarını heyetçe verir” dedi. Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Osman Paksüt, Kılıç’ın “kişisel” çıkışının heyette rahatsızlık yaratıp yaratmadığı sorusuna ise “Yorum yapmak istemiyorum” yanıtını vermekle yetindi.

Anayasa Mahkemesi kuruluş yıldönümü kapsamında yapılacak etkinlikler ve katılımcıların belirlenmesi oluşturulan kurulca belirleniyor. Kurula kimi zaman Anayasa Mahkemesi Başkanı da katılırken genelde kurul 3 üyeden oluşuyor. Heyet ile de görüşmelerin ardından program netleşiyor.

Kaynak

Re: Kılıç'’ın hedefi ilk dört madde

İletiGönderilme zamanı: Cum Eki 01, 2010 15:11
gönderen Oğuz Kağan
Kılıç: İlk 3 maddeye dokunulabilir

Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, Anayasa'nın "değiştirilmesi teklif dahi edilemez" ilk 3 maddesine "pozitif" olarak dokunulabileceğini söyledi.

Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, 12 Eylül’de yapılan referandumun ardından sessizliğini bozdu.

Yüksek Mahkeme Başkanı Kılıç, gazetecilere önemli açıklamalarda bulundu. "Üç madde donarsa Anayasa donar" diyen Kılıç, bunun evrensel hukuka aykırı olduğunu söyledi.

Haşim Kılıç, şöyle konuştu: "Laikliği, demokrasiyi, hukuk devletini daha ileri götürecek düzenlemelere engel olunmamalı... Değişiklikler, ilk 3 maddedeki değerleri geri götürmüyorsa Anayasa Mahkemesi izin veriyor. Bu değerlerin içini boşaltan düzenlemelere ise izin vermiyor.”

Anayasa Mahkemesi Başkanı, referandum konusunda da "hayır" diyenlerin korku ve kaygılarının anlaşılması gerektiğini söyledi. Kılıç, "Başbakan'ın yüzde 42'yi önemsemesi ümit verici" dedi.

Anayasa’nın değiştirilmesi dahi teklif edilemeyen ilk 3 maddesi şöyle:

Madde 1: Türkiye Devleti bir Cumhuriyettir.

Madde 2: Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk Milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan,demokratik, laik ve sosyal bir hukuk Devletidir.

Madde 3: Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir. Bayrağı, şekli kanununda belirtilen, beyaz ay yıldızlı al bayraktır. Milli marşı "İstiklal Marşı"dır. Başkenti Ankara'dır.


Gazeteport, 1 Ekim 2010

Re: Kılıç’ın hedefi ilk dört madde

İletiGönderilme zamanı: Cum Eki 01, 2010 19:58
gönderen Oğuz Kağan
'Bu devleti sen mi kurdun?'

Cindoruk'tan Anayasa Mahkemesi Başkanı'na tepki.

Demokrat Parti(DP) Genel Başkanı Hüsamettin Cindoruk, Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç’ın anayasanın değiştirilmez maddelerinin esnekleştirilebileceği yönündeki sözlerine sert tepki gösterdi.

DP Genel Başkanı Cindoruk, partisinin il başkanları toplantısının öncesinde basına açıklama yaptı. Cindoruk, kendilerinin de yeni bir anayasadan yana olduğunu belirterek, ancak yeni anayasanın tüm partilerin uzlaşı ile yapılması gerektiğini kaydetti.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun bir hafta içinde anayasa yapalım sözlerinin de gerçeği yansıtmadığını söyleyen Cindoruk, “Ne demek bir hafta içinde anayasa yapalım, ‘10 bin lira ver bir hafta içinde sana tapu vereyim’ ilanlarından ne farkı var. Geliniz anayasa değişikliğini bu meclisin teamülleri içinde yapalım, uzlaşma ortaya koyalım” dedi.

DP Genel Başkanı Hüsamettin Cindoruk, Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç’ın “Anayasanın değiştirilmez maddelerinin esnekleştirilebileceği” yönündeki sözlerine ise sert tepki gösterdi. Kılıç’ın bir boşluktan faydalandığını ifade eden Cindoruk şöyle devam etti:

“Anayasa Mahkemesi Başkanı Sayın Haşim Kılıç, anayasanın değiştirilemez temel maddelerinin değiştirilebileceğini söylüyor, esnetmeyi söylüyor. Bir anayasa mahkemesi başkanının konuşmaya hakkı var, ama böyle konuşmaya hakkı yok. Çünkü eğer Anayasa Mahkemesi Başkanı Türkiye’nin temelini konuşmaya başlarsa kendisine soralım, Bu devleti sen mi kurdun? Bu devletin kuruluşunda milli mücadelede sen mi kan döktün? Anayasa Mahkemesi Başkanı nereden icap ediyor da konuşuyor? Bırakınız kararları ile konuşsun. Anayasa mahkemesinin üstüne bir anayasa değişikliği ile gidildiği zaman kendisini savunamayan mahkeme başkanı bugün Türkiye’yi karıştıracak düşünceleri ifade etmemeliydi.”


Gerçek Gündem, 1 Ekim 2010




CHP: Kılıç sözlerini düzeltmeli

Hamzaçebi Anayasa Mahkemesi Başkanı’nın sözlerini “talihsiz bir açıklama” olarak nitelendirdi.

Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç’ın, Anayasa’nın ilk üç maddesine pozitif olarak dokunabileceğine yönelik sözleri siyasi kulislerde büyük tepki çekti. Anayasa Mahkemesi Başkanı’nın sözlerini “talihsiz bir açıklama” olarak nitelendiren CHP Grup Başkanvekili Mehmet Akif Hamzaçebi, “Bir yandan hükümet, Kuzey Irak’a giderek birtakım temaslar yaparken, terör örgütüyle dolaylı olarak temaslar yürütülürken, eş zamanlı olarak Sayın Başkan’ın açıklamasını hükümete bu konuda bir destek olarak yorumlamakta mümkündür. Her açıdan talihsiz bir açıklama, bunu düzeltmesini bekliyorum. CHP böyle bir niyete kesinlikle karşı duracaktır” dedi.

ANKA’ya konuşan CHP Grup Başkanvekili Mehmet Akif Hamzaçebi, Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç’ın Anayasa’nın ilk üç maddesini dondurmanın evrensel hukuka uygun olmadığına yönelik sözlerini değerlendirdi.

-“ENTELEKTÜEL SEVİYEDE TARTIŞMA DEĞİL”-

Anayasa Mahkemesi Başkanı’nın bu görüşünü bir entelektüel seviyede tartışma olarak değerlendirmediğine işaret eden CHP Grup Başkanvekili Hamzaçebi, “Teknik bir değerlendirmede tabi ki Anayasayı yapan millet Anayasayı yapan irade olan millet her şeye karar verebilir. Demokrasilerde halkın iradesidir önemli olan. Ama Sayın Başkan burada böylesi bir teknik değerlendirmenin içerisinde gibi konuşmuyor” dedi.

-“AKP’NİN ABANT TOPLANTILARINDAKİ GÖRÜŞE PARALELLİK ARZ EDİYOR”-

“Sayın Başkan’ın konuşması 2007 seçimlerinden sonra AKP ile gündeme gelen ve AKP’nin Abant toplantılarında tartışılan ilk üç maddenin değiştirilmesi yönündeki görüşe paralellik arz etmektedir” diyen Hamzaçebi, şöyle devam etti:

“Ve ilk üç maddenin değiştirilmesi yönünde Türkiye’de belli kesimler talepte bulunmaktadır. İlk üç maddenin değişmesi demek; Cumhuriyetin temel niteliklerinin değişmesi demektir. Başkan’ın açıklamasının böyle olmamasını umarım, bunu kastetmemiş olmasını temenni ederim. Umarım bu sözlerine açıklık getirecektir. Yine de böyle bir tartışmayı Sayın Başkan’ın Türkiye’nin gündemine sokmuş olmasını üzüntü verici buluyorum. Bir yandan hükümet Kuzey Irak’a giderek birtakım temaslar yaparken, terör örgütüyle dolaylı olarak temaslar yürütülürken, eş zamanlı olarak Sayın Başkan’ın açıklamasını hükümete bu konuda bir destek olarak yorumlamakta mümkündür. Her açıdan talihsiz bir açıklama, bunu düzeltmesini bekliyorum. CHP böyle bir niyete kesinlikle karşı duracaktır.”


Gerçek Gündem, 1 Ekim 2010

Re: Kılıç'ın hedefi ilk dört madde

İletiGönderilme zamanı: Cum Eki 01, 2010 23:29
gönderen Sarıgelin

İnanamıyorum bu yaşananlara...Bu kadarı da olmaz dediğimiz ne çok şey oluyor hergün.

Keçi sarhoş olunca dövmeye kurt ararmış.

Re: Kılıç'ın hedefi ilk dört madde

İletiGönderilme zamanı: Çrş Eki 06, 2010 19:05
gönderen Başkomutan
ANAYASA MAHKEMESİNE "DERİN KILIÇ"

Siyasi olmaması gereken, partiler üstü olan kurumların başında bulunanlar her konuşmalarında çok dikkatli olmalı, tüm milleti kucaklayacak sözler söylemeli ve hiçbir kesimin lehine ya da aleyhine konuşmamalıdır.

Ancak ne yazık ki AKP iktidarı boyunca tüm kurumların yapısı bozuldu. Geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanının meclisin yeni yasama yılının açılışında yaptığı konuşmasındaki "siyasi" hatalar henüz çok tazeyken bir de Anayasa Mahkemesi başkanı aynı hataları tekrarladı. Ancak Anayasa Mahkemesi başkanı Haşim Kılıç, AKP'li olma konusunda ve kurumunu siyasete alet etme konusunda Cumhurbaşkanından daha da ileri gitti. Kılıç öyle bir konuşma yaptı ki daha önce AKP'liler bile bu kadar partizan olamamıştı.

Eskişehir Anadolu Üniversitesi'nin yeni akademik yılının açılış konuşmasına çok "derin" cümlelerle başladı Sayın Kılıç "Derin devletten bu ülke çok çekti ama derin demokrasiden, derin özgürlüklerden, derin hukuk devletinden hiçbir şey çekmedi" dedi.

Her fırsatta dile getirmek gerekir ki, AKP döneminde yaratılan "derinlik" tarihte hiçbir zaman olmamıştır. Sızılmadık, kadrolaşmadık kurum bırakmayan AKP, bu ülkenin başına gelmiş en "derin" tehlikedir. Bu ülke asıl AKP'den çok çekti!

Özgürlükler ve hukuk devleti kavramı AKP'nin iktidar döneminde öyle "derinlere" gömüldü ki Kılıç haklı tabii. Her kavramın başına AKP'yi eklemek durumunda kaldık. AKP özgürlüğü, AKP hukuku, AKP demokrasisi.

Demokrasi demişken AKP'nin sığ kurumsal dağarcığına yepyeni anlamlarla içini boşaltarak kattığı yeni demokrasi anlayışı en son "ileri demokrasi" idi. Şimdi "derin" olmuş. Açılım denen ihanet projesi gibi, demokrasiye de bir türlü uygun sıfatı yapıştıramadılar. Bizim demokrasi, ileri derecede derin bir demokrasi oldu, hayırlı olsun!

Daha çok demokrasi, daha çok özgürlük deyimleriyle süslenmiş konuşmada Kılıç, bir de tespitte bulunarak ülkemizin doğru yolda olduğunu söyledi.

Anlaşılan referandum sonucundan, Anayasa Mahkemesi'nin asıl ihtiyacının olduğu reformların bir yana bırakılarak üye sayısıyla oynanması ve AKP'nin mahkemesi durumuna gelmesinden rahatsız değil... Sonuçta üniversitedeki bu konuşmasıyla Kılıç, sıkı bir AKP'li olduğunu bir kez daha kanıtladı.

AKP'nin kapatılma davasının sonuçlandığında kameraların karşısına çıkıp son derece üzgün ağlamaklı bir yüz ifadesiyle AKP'nin aldığı cezaları açıklarken de bunu çok açık bir şekilde anlamıştık. Şimdi her şey daha da netleşti. Şimdi artık hiç çekinmeden rahatça rengini, şeklini ortaya koyabiliyor. AKP Anayasa Mahkemesi'ne zaten sızmıştı ancak ellerinden geldiği kadar saklamaya çalışıyorlardı. Artık saklamaya da gerek kalmadı. Referandum sonrasında asil üye koltuğuna oturup o koltuktan emekli olana dek ayrılmayacak isimler de her şeyi kanıtlıyor.

    "Normalde" Haşim Kılıç, Anayasa Mahkemesi'nin başkanı olarak siyasetten uzak durmak zorundadır. Anayasa Mahkemesi, siyasi bir kurum olursa kargaşanın, kavganın gürültünün önü alınamaz. Bir üniversitede konuşma yapabilir elbette, ama siyasete girmeye kalkarsa kuruma zarar verir.

    Ama biz kimden bahsediyoruz ki?

    İki gün önce anayasanın değişmesi teklif dahi edilemez maddelerine -ne demekse- "pozitif" olarak dokunmaktan bahseden bir başkan, görevinin gereğini ne derece yerine getirebilir ki? Cumhuriyetin temel niteliklerinden açık bir şekilde rahatsız olan biri, Anayasa Mahkemesi'nin kurumsal yapısını mı koruyacak yoksa hukuk devletini mi?

Ne diyelim? Anayasa Mahkemesi başkanı, görevinin gereklerini mi bilmiyor, yoksa AKP sempatizanlığına mı engel olamıyor bilemiyoruz. İkisi de olabilir.

Anayasa Mahkemesi gibi bir kurumun başında bir iktisatçı. Hukuk ve iktisat birbirinden tamamen ayrı konular. En azından hukuk terimlerini kullanabilen, bir konuşmada otuz kere demokrasi, özgürlük vs kelimelerini kullanmak "zorunda" kalmayan bir başkan olsaydı... Bu sefer de AKP'li oluşundan kurtuluş yoktu.

İşin bir de enteresan yanı var ki Başbakan kendisi gibi düşünmeyen Yargı mensuplarına "çok meraklıysanız siyasete girin" diye çıkışıyordu. Hani herkesin başbakanı? Anayasa Mahkemesi başkanı bir üniversitede resmen propaganda yapıyor ve başbakandan konuyla ilgili bir yorum gelmiyor.

AKP'lilerin "herkes bizim gibi düşünmek zorunda" anlayışıyla hareket ettiğini, bu sebeple AKP'lilerin özgürlük, demokrasi sözlerinin ne kadar boş olduğunu, AKP'nin asıl amaçlarının görünenden apayrı olduğunu söylemiştik değil mi? Her gün bizi yeniden haklı çıkarıyorlar.


F. Banu DOĞAN
Ortadoğu Gzt.





Hanefi Avcı, Haşim Kılıç ve Anı’da namaz - yazısından...

İki ayrı mektupta aynı konuya dikkat çekiliyor. Hasan Ozan diyor ki “Hanefi Avcı, kitabının ‘Devlet’ bölümünde kayıtsız şartsız Apo’ya teslimiyeti tartışıyor. Son bölümde sözde cemaate yükleniyor ama ABD’nin BOP planından ve bu planın içerdeki uygulayıcılarından hiç bahsetmiyor. Yüce Divan Başkanı’nın yazdığı reçetenin de bundan farkı yok. Devlet kadrolarını asıl ele geçiren cemaat değil, ABD’nin ta kendisidir.”

Engin Demirkollu da şöyle yazıyor:

“Hanefi Avcı, Haşim Kılıç’ın Anayasa’nın ilk üç maddesi konusunda söylediklerini, tutuklanmasına sebep olan kitabının birinci bölümünde açıkça yazmıştı. AKP’nin içini boş bıraktığı Kürt açılımı bu kitapta yazılanlarla doldurulmaya çalışılmış. Bence bütün bunlar planlı programlı işliyor.. PKK açılımına dönüşen Kürt açılımı milletin kafasına empati yoluyla sokulmaya çalışılıyor. Sıra Anayasının ilk üç maddesine geldi.. Şimdi bu konu tartışmaya açılacak, nabız yoklanacak ve iki ileri, bir geri bu konuda yol kat etmeye çalışacaklar.”

Arslan BULUT
http://www.yg.yenicaggazetesi.com.tr/ya ... aber=15123





Haşim Kılıç da etnik gruplara özerklik mi istiyor?

Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, Anayasa’nın “değiştirilmesi teklif dahi edilemez” ilk 3 maddesine “pozitif” olarak dokunulabileceğini söyledi.
“Üç madde donarsa Anayasa donar” diyen Kılıç, bunun evrensel hukuka aykırı olduğunu iddia etti.


İşte budur!

“Federasyonu tartışalım” diyen Turgut Özal’ın seçtiği Anayasa Mahkemesi Başkanı’nın yapacağı budur.

Zaten daha önce de 2008 yılı Kasım ayında, Haşim Kılıç’ın atadığı raportör Osman Can’ın Anayasa’nın değiştirilemez maddelerini tartışmaya açmasından sonra Başkan Haşim Kılıç da aynı mesajı vermişti.

Bilkent Üniversitesi ve Alman istihbaratı BND’nin güdümündeki Alman Uluslararası Hukuki İşbirliği Vakfı’nca birlikte düzenlenen “Anayasalardaki değiştirilemez ilkeler” konulu toplantıda konuşan Haşim Kılıç, “Anayasa Mahkemesi’nin kuruluş yıldönümünde konu olarak biz de bunu tartışmayı düşünüyoruz. Ancak bu konuda ne kadar cesaretli olabilirim, o konuda biraz endişeliyim” demişti.

O zaman da söylemiştik ama bugün daha net bir şekilde ortaya çıktı ki Anayasa’nın değiştirilemez maddelerinin değiştirilmesini, ABD ve AB dışında PKK ve onun türevi olan siyasi partiler istemektedir.

Tek fark, Haşim Kılıç’ın, şimdi bu sözleri, PKK’nın özerklik taleplerinin yoğunlaştığı bir ortamda tekrarlamasıdır..


* * *

2004 yılı Aralık ayında, Paris Kürt Enstitüsü’nün Kürtler adına “Özerklik istiyoruz” ilanlarını yayınlamasından sonra DEHAP Gençlik Kolları da ikinci cepheyi Diyarbakır’da imza kampanyası ile açmıştı. İmzacılar, Anayasa’nın, “Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçe’dir” ifadelerinin yer aldığı ve değiştirilemez 3. maddesiyle 42 ve 66. maddelerinin değiştirilmesini istiyordu..

Dilekçede, “Ulus tanımı, coğrafi bütünlük temelinde düzenlenmelidir. Türkiye ulusu kavramı etrafında bütün halkların kimlikleri anayasal yurttaşlık esasına kavuşturulmalı. Devletin dili olmamalı” deniliyordu.

Yani Türkiye’nin etnik kimliklerden oluşan bir federasyon haline getirilmesi isteniyordu.

Oysa Türkiye’yi Türkiye yapan bu ilkelerdir.

İşte geçtiğimiz dönemde Atatürk ve Türk Silahlı Kuvvetleri bu sebeple yıpratıldı..


Prof. Ergun Özbudun ve ekibi tarafından hazırlanan Anayasa taslağı da değiştirilemeyecek maddeleri değiştirme girişimiydi. O zaman Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya, sadece ilk üç maddenin değil Anayasanın temel ilkeleri gösteren başlangıç kısmının da değiştirilemeyeceği ve metin dışında bırakılamayacağı uyarısında bulunmuştu.

Yalçınkaya, Anayasa’nın diğer maddelerinde yapılacak değişikliklerin de başlangıç kısmı ve ilk üç maddede belirtilen temel ilkelere aykırı olamayacağını belirtmişti.

Arslan BULUT
02 Ekim 2010 / YENİÇAĞ