1. yüz (Toplam 3 yüz)

Ergenekon'un hahamı Tuncay GÜNEY

İletiGönderilme zamanı: Çrş Kas 12, 2008 23:45
gönderen Türk-Kan
.
.
Ergenekon'un "firari şüphelisi" Haham Tuncay


Hahamlığı da sahte çıktı!

İletiGönderilme zamanı: Cmt Kas 15, 2008 13:03
gönderen Türk-Kan
Resim

"Tuncay Güney 'haham' falan değil!"

Ergenekon davasının iddialarına dayandırıldığı kilit isim Tuncay Güney'in haham olduğu yönündeki iddiasını hakkında Kanada'da araştırma yapan Türk Musevi cemaati yalanladı.

İstanbul Emniyeti’nde, 2001’de verdiği ifadelerle Ergenekon soruşturmasının en önemli dayanaklarından birini oluşturan ve halen Kanada’da hahamlık yaptığını iddia eden Tuncay Güney hakkında Türk Musevi cemaati araştırma yaptı. Milliyet’e konuşan cemaat yetkilileri, Güney’in haham olduğunu savunduğu sinagogun kayıtlarında adına rastlanmadığını, hahamın başka bir kişi olduğunu açıkladı.

CEMAAT ADAM GÖNDERDİ


Güney’in, “Haham Tuncay Güney” diye ekranlara çıkıp tartışmalara katılması, Türkiye’deki Musevileri rahatsız etti. http://www.jacobhouse.ca adlı internet sitesinde, Tuncay Güney’in adı Rabi (Yahudi din adamı) Dainel T. Guney olarak yer alıyor. Güney’in dini kıyafetlerle ekranlarda görünmesine rağmen, bu konuma nasıl geldiği konusunda açıklık getirmemesi üzerine, Türk Musevi cemaati, Kanada’da yaşayan Türk kökenli bir kişiyi, konuyu araştırmak üzere Güney’in yaşadığı Toronto’ya gönderdi.

Cemaat yetkilisi elde ettikleri bilgileri şöyle anlattı:

“Geçtiğimiz hafta Toronto’ya Jacob House adlı kuruluşa göndermiş olduğumuz bir arkadaşımız, Tuncay Güney’in mensubu olduğu ileri sürülen Beith Jacob Sinagogu’nun kayıtlarında ‘Rabbi Tuncay Güney’ adıyla bir rabi’ye rastlamadığını, bu sinagogun esas hahamının da farklı bir kişi olduğunu bildirdi.”

Milliyet’in İstanbul’daki Türk Musevi cemaati yetkilisine yönelttiği sorular ve aldığı cevaplar şöyle:
- Tuncay Güney Musevi mi? Türkiye’deki kayıtlarda böyle bir bilgi mevcut mu?

Yapılan araştırmada Türkiye Hahambaşılığı’nın kayıtlarında Yahudi dinine mensup, Tuncay Güney adlı bir vatandaşa rastlanmamıştır.

- Hahambaşılık Güney’in Museviliği iddiaları hakkında araştırma yaptı mı?

Türkiye Hahambaşılığı’nın dışında Musevi dinine haiz birinin kayıtlarını ancak nüfus kayıtlarında bulmak mümkündür. Sonradan yurtdışında Musevi olmuş ise de, Türkiye’de bu dine mensup olduğunu kanıtlamak ve Hahambaşılık kayıtlarına geçmek için mahkeme kararı ve yeni nüfus kâğıdıyla müracaat etmesi gerekir. Böyle bir durum söz konusu değildir.

- Böyle bir kişinin haham olması mümkün müdür? Cemaati olabilir mi?

Geçtiğimiz hafta, Toronto’ya Jacob House adlı kuruluşa göndermiş olduğumuz Türkiye kökenli bir arkadaşımız, Tuncay Güney’in mensubu olduğu ileri sürülen (Beith Jacob) sinagogun kayıtlarında ‘Rabbi (haham) Tuncay Güney’ adıyla bir rabi’ye (Yahudi din adamına) rastlamamış, bu sinagogun esas hahamının farklı bir kişi olduğunu açıklamıştır.

'EĞİTİM ALMASI MÜMKÜN DEĞİL'


- Türkiye’deki kayıtlarda bulunmasa bile Yahudi ve haham olma ihtimali var mı?

Yahudi dinine mensup bir kişinin haham olabilmesi için, özel dini okulda (Yeşiva), 4-5 senelik yoğun bir dini eğitimden geçmesi zorunludur.

Tuncay Güney’in böylesi bir eğitimden geçip geçmediğini bilemiyoruz. Ancak Türkiye’den Kanada’ya göç ettiği süre göz önüne alınırsa, böylesi uzun süreli bir eğitim almış olması pek mümkün değildir.

- Güney’in bu iddiaları Türkiye Yahudi cemaatinde nasıl bir tepki yaratıyor?

Güney’in bu iddialarıyla Türk Yahudileri bugünlerde gündemi meşgul eden bazı konuların içine çekilmeye çalışılmaktadır. Kanaatimizce bu durum Türkiye’de Yahudi aleyhtarlığını teşvik etmekte ve cemaat olarak bizleri rahatsız etmektedir.

SABAH'A HAHAM OLARAK KONUŞMUŞTU


Tuncay Güney’le Toronto’da yapılan röportajlarda, kendisinden haham olarak bahsedildi. Sabah gazetesinde 22 Nisan’da sürmanşetten yayınlanan ve Kanada’da yapılan röportajda da, Güney’in ismi önünde “haham” sıfatı yer aldı. Türkiye Hahambaşılığı kayıtlarında adı yer almayan Güney, 22 Mart’ta Yeni Şafak’ta yayınlanan röportajında ise “Doğuştan Musevi” olduğunu ve babasının Sabetayist olduğunu söyledi. Toronto’da sinagogda din görevlisi olarak çalıştığını anlatan Tuncay Güney, “Tanrı’nın İsraili için çalışıyoruz” dedi. Temmuz ayında 32. Gün programına dini kıyafetlerle katılan Güney için bu kez haham yardımcısı sıfatı kullanıldı. Güney’le röportajını kitaplaştıran gazeteci Şaban Arslan’ın kitabının adı da “Rabay Kurye Tuncay Güney“ idi.





Resim

İletiGönderilme zamanı: Çrş Kas 26, 2008 12:33
gönderen Türk-Kan
borabey yazdı:VE HERKESİN MERAK ETTİĞİ SIR PERDESİ ARALANDI! TUNCAY GÜNEY MİT ELEMANI ÇIKTI!

2001 yılında poliste verdiği ifadelerle ilk kez Ergenekon terör örgütünün ortaya çıkmasına neden olan Tuncay Güney'in MİT elemanı olduğu, üstelik MİT'teki kod adının da "İPEK" olduğu ortaya çıktı.



2001 yılında poliste verdiği ifadelerle ilk kez Ergenekon terör örgütünün ortaya çıkmasına neden olan Tuncay Güney'in MİT elemanı olduğu, üstelik MİT'teki kod adının da "İPEK" olduğu ortaya çıktı. SABAH'ın elde ettiği çok gizli bilgiye göre Tuncay Güney, İPEK kod adıyla MİT'in Türkiye-İran Masası'na bağlı olarak görev yapıyordu. Ancak sonradan MİT, Tuncay Güney'i JİTEM ve Ergenekon'un içine sızdırdı. Güney polisteki sorgusunda deşifre olunca, dönemin MİT Müsteşarı Şenkal Atasagun tarafından ABD'ye gönderildi. Tuncay Güney'in MİT elemanı olduğunu eski MİT Kontrterör Daire Başkan Yardımcısı Mehmet Eymür de üstü örtülü biçimde yazmıştı. Eymür, Atin.org adlı sitede Aydınlık dergisi ve avukat Ceyhan Mumcu'ya yazdığı yanıtta "Tuncay Güney'den bahsetmişsin. Bir istihbarat elemanı. Yetenekli birisi. Sizin ekibe başarılı bir şekilde sızmış. İpliğinizi pazara çıkarmış. Zokayı fena yemişsiniz" demişti.

TUĞCU MİT'E SOKTU
Güney MİT'e çok genç yaşlarda, MİT İstanbul Bölge Başkanı Galip Tuğcu tarafından kazandırıldı. 1990'lı yıllarda önce "Gerici Faaliyetler Şubesi" sonra da İran Masası'na bağlı çalışan Güney, bu amaçla genç bir gazeteci kimliğiyle, Ortadoğu'daki liderlerle yüzyüze görüşmeler yaptı. Ancak 1992 yılında MİT Güney'in görevini değiştirdi. JİTEM ve Ergenekon'a sızma görevi verilen Güney, ilk kez bu tarihte albay rütbesiyle Ağrı'da görev yapan Veli Küçük ile tanıştı. 1996-97 yıllarında Susurluk skandalı sırasında MİT için önemli bir bilgi kaynağı olan Güney, hem Susurluk hem de 28 Şubat sürecinde elde ettiği bilgileri, MİT'in çalışma merkezi olarak kullandığı İstanbul Dolmabahçe Sarayı Harem Dairesi'ne götürüyordu. Ancak Güney'in kimliği 2001 yılında dönemin İstanbul Organize Suçlar Şubesi Müdürü Adil Serdar Saçan tarafından yapılan sorguda deşifre edildi. İddiaya göre Güney'in JİTEM kimliğinin deşifre olmasını istemeyen Veli Küçük, Güney'in serbest kalmasını sağladı. Tam bu noktada MİT de devreye girdi.

ABD'YE BÖYLE KAÇIRILDI
Bizzat MİT Müsteşarı Şenkal Atasagun, CİA ile temas kurarak Güney'e 10 yıllık ABD vizesi aldı. Güney kendi adına pasaport ile MİT İstanbul Bölge Başkanı Kubilay Günay'ın ekibi eşliğinde THY'nin New York tarifeli uçağıyla ABD'ye gönderildi. New York'ta Güney'i karşılayanlar, Güney'i Manhattan 301 East 94 Street adresindeki The Marmara Oteli'ne yerleştirdi. Bir hafta sonra Manhattan Postanesi'nin yanındaki gökdelende, Türk istihbaratının kullandığı bir daireye geçti ve 1 yıl boyunca burada yaşadı. Elemanı Güney vasıtasıyla Ergenekon'u bildiği halde yetkili mercileri haberdar etmeme suçlamasıyla karşı karşıya kalmamak için MİT tam da bu tarihten bir yıl sonra ilk kez resmi bir rapor hazırladı. MİT'in 2003'te Başbakanlık'a gönderdiği yazıda, "2002'de postayla ulaşan 6 adet CD ve 2 sayfalık isimsiz mektupta Ergenekon ile ilgili istihbarat alındığı" belirtildi. MİT'in Güney'le ilgili ilk kez Tuncay Güney İPEK olarak bahsetmesi savcı Zekeriya Öz'ün de dikkatinden kaçmadı. Savcı Öz, Tuncay Güney'den elde edilen, "MİT Müsteşarlığı" başlıklı gizli ibareli 1996/114 sayı numaralı Yusuf Balbay ve Dinçer Bozak imzalı belge nedeniyle, MİT'ten Güney'le ilgili bilgiyi resmi olarak istemişti.

BELGEDE KOD İSMİ GEÇİYOR

MİT'in 07.02.1997 tarih ve 10.251.01.011(IST00736) sayılı belgesinde Tuncay Güney'in kimliği ortaya çıkıyor. Belgede "AOM (Ait Olduğu Masa) : Türkiye İran" "Konu: Tuncay Güney (İPEK)" "HAT (Haberin Alınış tarihi): 07.02.1997" "VOT (Vakanın Oluş Tarihi): Metnin içinde" "KYN (Kaynak): 610/264 (MİT'in illegal dinleme kodu)" ve "T/K (Tali Kaynak): (Tali kaynak yok)" ibareleri görülüyor. Son geçilen mesajın içeriğinde ise Tuncay Güney'in başka bir gazeteciyle konuşmasından bahsediliyor. Konuşmada Güney, kendisinin de komutanı olan tuğgeneral Veli Küçük hakkında, Abdullah Çatlı ile bağlantılı olduğu yolunda birçok haberin kamuoyunda yer aldığını, Hanefi Avcı'nın ifadesi ile de Veli Küçük'ün zor durumda kaldığını, adı geçen generalin yaptıklarının ortaya çıkması halinde kendisinin de bu durumdan etkileneceğini, zira Cem Ersever'in öldürülmesi olayının da 'vuzuha kavuşacağını' anlatıyor.

GAZETECİ KİMLİĞİ İLE GİTTİ

Veli Küçük, MİT elemanı olduğundan habersiz Tuncay Güney'i gazeteci kimliği adı altında Mesud Barzani, Celal Talabani ve Hizbullah lideri Fadlallah ve Hasan Nasrallah'a istihbarat edinmesi için ve JİTEM'in imkânlarıyla göndermişti. Ancak Tuncay Güney, Kuzey Irak ve Lübnan'da JİTEM adına yaptığı tüm istihbaratı önce MİT'e gönderiyor, daha sonra MİT'in bilgisi dahilinde JİTEM'e istihbarat bilgisi veriyordu.

GÜNEY'İN GÖRÜŞME KASETİ İSTENDİ

Ergenekon davasının dünkü duruşmasında, Tuncay Güney ile ilgili görüşme kasetinin Fatih Cumhuriyet Başsavcılığı'ndan istenmesine karar verildi. Başsavcılığa yazılan yazıda bu kişiye ait olduğu bildirilen ve başsavcılık emanetinde olduğu anlaşılan görüşme VHS kasetinin bir örneğinin dijital ortamda çıkartılarak, mühürlü zarf içinde mahkemeye gönderilmesinin istenmesine karar verdi. Yazar Ergun Poyraz ise savunmasında "Bütün senaryolar Ümraniye üzerine yazıldı. Onların haberi olmadan Ümraniye'ye oyuncak bomba bile sokulmaz" dedi.

SABAH

İletiGönderilme zamanı: Çrş Kas 26, 2008 13:09
gönderen kuva-yi milliye
sabah kim? imzasız bir yazı herhalde..

akpli polat ın dizisinde de çıkar herhalde yakında:)

İletiGönderilme zamanı: Çrş Kas 26, 2008 13:39
gönderen Essamed
Gerçekler yavaş yavaş ortaya çıkıyo artık,bakalım ilerki zamanlarda bizleri neler bekliyo

İletiGönderilme zamanı: Çrş Kas 26, 2008 19:41
gönderen Türk-Kan
MİT'ten Güney yalanlaması

Milli İstihbarat Teşkilatı: Tuncay Güney kayıtlı haber kaynağımız değil.


Milli İstihbarat Teşkilatı, Ergenekon Operasyonu'nun kilit ismi Tuncay Güney'e ait yayınlanan belgeyle ilgili açıklama yaptı.

Bu belgenin kendilerine ait olduğunu doğrulayan MİT, Güney'in bir haber kaynağı olmadığının altını çizerken, "bir dönem faaliyetlerinden dolayı üzerinde çalışma yapılan bir şahıs" olarak değerlendirildiğini kaydettiler.

Bugün bir gazetede yayınlanan "Tuncay Güney MİT'in İpek'iydi" başlıklı haberle ilgili Milli İstihbarat Teşkilatı'nın yaptığı açıklama şöyle:

"Haberde yer alan belge teşkilatımıza aittir. Söz konusu belgenin dışarıya yansıtılmasıyla ilgili idari soruşturma açılmıştır.

Tuncay Güney o dönem itibarıyla şüpheli faailiyetlerinden dolayı dikkatimizi çeken ve üzerinde çalışma yapılan bir şahıstır. Bu bağlamda Tuncay Güney kayıtlı bir haber kaynağımız değildir.

Kuruluş ve işleyişi tartışmalı olan Kontr Terör Merkezi, sorumlularıyla birlikte 1997 yılında kuruluş şemasından çıkarılmıştır. Milli İstihbarat Teşktilatına yönelik asılsız iddiaları belirlenmiş senaryolara göre çeşitli dönemlerde ortaya atanların amacı, kamuoyu tarafından bilinmektedir.

MİT ile doğrudan yada dolaylı şekilde bağlantı kurulmasına çalışılan söz konusu yayınla ilgili yasal yollara başvurulacaktır."


Kaynak

İletiGönderilme zamanı: Çrş Kas 26, 2008 23:06
gönderen lozan 2005
Mit Elemani degildir.
Mit izlemisdir.
Mossatin elamanidir.

mit in aciklamalarini iyi okursaniz anlarsiniz.

İletiGönderilme zamanı: Prş Kas 27, 2008 10:34
gönderen Çetin Taş
Tuncay Güney kimdir?
Eldeki bilgi kirliliğinden kendi adıma anladıklarımı ve anlamadıklarımı bir arada yazayım.
Öncelikle Musevidir.Dünyanın en katı dindarları olan Museviler yoldan geçen adamı haham yapmazlar.MOSSAD için bile.
Sonra belli ki MOSSAD hesabına çalışmıştır.
Adamın Fettullah grubunun televizyonunda program yapması,gazetesinde çalışması tesadüf müdür?Ya da nasıl mümkün olmuştur?Televizyon programcılığı alanında hiçbir tecrübesi olmayan bir kişi gidip herhangi bir televizyon kanalında program yapabilir mi?Vallahi varsa öyle bir durum ben de yapmak isterim,kafam da inanılmaz düşünceler var.
Sonra Aydınlık dergisine sızmak isterken Aydınlık kadrosu bu herfin ne mal olduğunu bir şekilde anlıyor ve sokmuyor dergiye.
Ayrıca MİT bu lavuğu izlemiştir(evet söylemeyi unuttum,en başta lavuktur)bu belli de,neden bu lavuğun bu kadar ortalığı karıştırmasına seyirci kalmıştır?
Neden ve nasıl bu casus Kanada'ya kaçıvermiştir?Bu nasıl izlemedir?
Herşeyden önemlisi bu kadar karanlık bir adamın evinden bulunan belge-bilgilere dayanılarak nasıl bu ülkenin kuvvet komutanlığı yapmış generalleri,parti lideri,profesörleri,yazarları ve diğer vatandaşları terör örgütü kurmak ve üyesi olmak suçlarından yargılanabilir?
Nasıl bu karanlık adamın mahkeme tarafından MİT'e sorulması için 10 Kasım 2008 günü beklenir?Adamın adı Ergenekon Davası'nın ta ilk başında,1 sene önceden beri gündemde çünkü.

İletiGönderilme zamanı: Prş Kas 27, 2008 11:00
gönderen İlteriş
Mit'ten ayrilarak taraf degistirmis olan 97'den beri abd hesabina calisan Mehmet Eymur'un adamidir kanimca.
Bu eymur ile rahmetli Necip Hablemitoglu da cok ugrasmistir.

İletiGönderilme zamanı: Prş Kas 27, 2008 13:13
gönderen Çetin Taş
Fettullah Gülen......Amerika'da.
Mehmet Eymür........Amerika'da.
Tuncay Güney........Kanada'da(Amerika'da diyebiliriz).

Ne iş?

İletiGönderilme zamanı: Prş Kas 27, 2008 13:57
gönderen Ram
    Sayın Eymür,

    Yeni vatanınızdaki sitenizde, gerçek fabrikatör nasıl olunur, herkese gösteriyorsunuz. Şahsımla ilgili yazdıklarınızın iftira ve hakaret boyutlarını geçiyorum. Ne zaman psikiyatrist oldunuz? Bir psikiyatristin bile bu tanıyı koyabilmesi için, önce hastayı tanıması ve uzun süre müşahade altına alması gerekmez mi? Her bilim ve de meslek kolu, önce temel, sonra uzmanlık eğitimini esas alır. Disiplinlerarası uzmanlığa saygı esastir. İstihbarat deneyimi pazarlamaktan, pardon devletin temel sırlarini, olmayan onur ve haysiyetinizle birlikte satışa sunmaktan ne zaman sıkıldınız da benim ruhsal durumum hakkinda tanı koyma gayretkeşliği içine giriyorsunuz?!.

    Sayın Eymür,

    Vatanın ve devletin şerefini birkaç dolar uğruna ayaklar altına almaya çalışıp, yakin arkadaşlarınızın eşlerine ait özel alan kapsamındakı mahremiyetlere bile ihanet ederken, hangi şereften bahsediyorsunuz? Şeref kavramından yoksun olanlar ne zamandan beri başkalarına kendi ünvanlarını (şerefsiz) yakıştırır oldu?!. Bari Engin Civan da gelsin ve sitenizden şahsıma (hırsız) desin, bu ne biçim mantık ve cüret ve de arsızlık?!.

    Lütfen yalan söylemeyin, sizin (şerefsiz) ünvanınızı şahsım için de paylaştığınız seviyeli (!) mesajı aldıktan sonra size cevap yazdım. Üstelik, bu cevabı, 70'in üzerinde ülkede onbinlerce adrese de gönderdim. Sizi Türkiye'nin şeref listesine aldım. Nasıl bir istihbaratçısınız ki gözünüzden kaçmış?! Ekte cevabımı içeren makalemi tekrar gönderiyorum.

    Yeni amiriniz Henri Barkley'in CIA-Dışişleri Bakanlığı nezdinde profesyonel bir Kürt uzmanı olduğunu sanırım biliyorsunuzdur. Sizi bir süre sonra kullandıktan sonra, sanırım Graham Fuller'e devredecektir. Yaşınız itibariyle, ABD vatandaşlığına geçerek CIA'dan emekli olmanız kesinlikle olanaksız. Sitenizdeki fonksiyonunuz anlamını yitirdiğinde -artık o tarihte limon gibi sıkılıp possanız çıktığı için- artık masraf bedeli de alamayacaksınız. Önünüzde tek bir seçenek kalıyor: Fethullahçılara "danışman" olarak sığınmak. Nitekim, önümüzdeki aylarda cemaatin borazanlığına başladığınızda, sanırım kimseler şaşırmayacaktır. Nitekim, hakkımdaki şerefli (!) karalamalarınız çıktığında, tartışma listelerindeki Fethullahçılar, hemen anında yönlendirdiler. Sizin isnatlarınız benim için gururdur. Çünkü ben, Cumhuriyet aydını, alanında yetkin bir akademisyenim. Sizinse ne olduğunuzu dostunuz-düşmanınız herkes bilmekte...

    Sizden ricam çamur atarken, redaktörleri arasından yer almaktan gurur duyduğum internet merkezini karıştırmayın. Siz, vatandan binlerce mil uzakta vatanı yaşamanın, sevmenin, kavgasını vermenin, fedakârlık yapmanın anlamını bilmezsiniz. Kendi karanlık ve şaibeli ilişkilerinizi, içinde yer aldığım gruplara bulaştırma çabanızı kınıyorum.

    Sayın Eymür,

    Düşmüş bir istihbaratçı eskisi olarak, şayet şeref ve haysiyet kavramı gibi değerlerin gramı bile kalmışsa, hakkımda yazdıklarınızın altına bu mesajı da yerleştirirsiniz. Sizde o cesaretin ve uygar yaklaşımın, dürüstlüğün olmadığını bilmekle birlikte, yayınlamayacağınızdan da eminim. Keşke, ataçladığım makaleyi de ekleyebilseniz. Her neyse, sonuç olarak söylemek gerekirse, sizinle muhattap olmaktan ciddi biçimde rahatsızım, sitenizde adımın çıkması beni fevkalade aşağıladı. siz, isterseniz mesajımı yayınlamayın, daha fazla aşağılanmayayım.

    İlke olarak ABD'den vatanını, devletini, kurumunu satanlara selam ve saygı sunmuyorum.

    Dr. Necip HABLEMİTOĞLU


    Not: Soyadımı yamultarak anlamlar çıkarmaya çalışmanız, basitlik ve acizlik tezahürü. Size gönderilen mektupla uzak-yakın hiçbir ilgim yok. Olsaydı, kendi adımı koyardım. Bu mesajımı, ilgili iftiralarınızın altına koyma cesaretini gösteremeyecekseniz, lütfen yazdıklarınızı da sayfanızdan çıkarın. daha fazla aşağılanmak istemiyorum. Lütfen.

İletiGönderilme zamanı: Prş Kas 27, 2008 14:19
gönderen MansurSah
gokturkmehmet yazdı:Mit'ten ayrilarak taraf degistirmis olan 97'den beri abd hesabina calisan Mehmet Eymur'un adamidir kanimca.
Bu eymur ile rahmetli Necip Hablemitoglu da cok ugrasmistir.


CIA ve Mossad'ın, MİT üzerindeki etkisini de azımsamamak lazımır. MİT'in açılımındaki ilk kelimeye de inanmıyorum zaten. Dolayısıyla tam bir taraf değiştirmesi söz konusu bile olmayabilir. Birazcık dolaylı yoldan hizmet ederken, doğrudan hizmete başlamış gibi duruyor bu açıdan.

Ergenekon'un mimarı Mehmet Eymür

İletiGönderilme zamanı: Prş Kas 27, 2008 16:44
gönderen Türk-Kan
Resim

Ergenekon'un mimarı Mehmet Eymür

MİT içinde yaşanan güç savaşları ile adından sıkça bahsedilen Mehmet Eymür'ün Ergenekon operasyonunun perde arkasındaki görünmez mimarı olduğu belirtiliyor. Ergenekon'un karanlık ismi Tuncay Güney tarafından da Organize Suç Şubesi'nde yapılan sorgulamasında itiraf ettiği bu bağlantı, o dönem soruşturma konusu yapılmamış.

Tuncay Güney'in 2001 yılında resmi evrakta sahtecilik suçlaması ile bir günlük tutukluluktan sonra serbest kalmasında, 10 yıllık Amerika vizesi olarak Amerikaya kaçmasında da Tuncay Güney'i koruyan kişinin Mehmet Eymür olduğu istihbarat dünyasında ileri sürülüyor.

Ergenekon soruşturması kapsamında işyerinde Ergenekon Lobi belgesi çıkmasıyla gündeme gelen Tuncay Güney'in Mehmet Eymür'e bağlı bir eleman olduğu Tuncay Güney'in 2001 yılında polis tarafından yapılan sorgulamada kameraya alınan anlatımlarında resmi kayıtlara geçti.

'MEHMET EYMÜR'E BİLGİ AKTARIYORDUM'

Tuncay Güney'in Fethullah Gülen cemaatine girişini anlattığı 128 sayfa tutan anlatımlarında Mehmet Eymür adı iki defa geçiyor. Anlatımlarında Gülen cemaatinin içine girerek orada çevre edinmesi, diğer yandan da Mehmet Eymür'ün iki adamına sürekli cemaat içinden edindiği sıcak bilgileri aktarması Ergenekon soruşturmasını sürdüren Zekeriya Öz'ün yürüttügü soruşturma dosyasında kayıtlara girdi.

Tuncay Güney: Samanyolu Televizyonuna ben eleman olarak işe girdim.

Sorgucu: İşe girdin. Fetullah Gülen'in cemaatine katıldın o zaman.

Tuncay Güney: Benim asıl niyetim örgüte yada cemaatine katılmak değil. İş için benim annem var. Bekarım. O zaman tabi ki iş bulmam gerekiyordu. Asıl şeyim burda yayınlanabilirdi. Yani çalışabilirdim. Yani şey olarak bakıyorum. Ben bunlarda bana şey olarak yakınlar yani bende din kültüründen geldiğim için kendimi yakın görüyorum şey olarak. Mehmet Demircan bey bunun üzerine bütün çalışanlara Fetullah hocayı tanıtacaklar ya benden başkada dışardan toplama insanlar vardı. Ama Fetullah hocayı tabi sempatiyle kimse görmemiş. Fetullah hocayla bizi bir ay kadarsonra görüştürdüler. Herkese vaaz verdi. Adam orda etkilendik tabi otomatikman. Şeyde Altünizade de daha samimiyet oldu onlara karşı. Bunun üzerine Mehmet Demircan bey İlhan İşbilen, Abdullah Aymaz o zaman Amerika sorumlusuydu. Abdullah Aymaz İsmail Yediler kod adıyla kitap ve köşe yazıları yazar.

Sorgucu: Ne Aymaz'dı?

Tuncay Güney: Abdullah Aymaz. Ben tırnak içinde bir şey söyleyebilirmiyim?

"Sizin için önemli olacağına inandığım bu bilgileri ben o dönem orda çalışırken periyodik olarak Mehmet Eymür'ün adamları gelir alırdı benden haberiniz olsun."

Onu kapatayım yani böyle bilgileri ceaat içinden başka sorularda sıcağı sıcağına o dönem sıcak olan bazı şeyleri sorarlardı zaten.

Sorgucu: Anlıyorum.

Tuncay Güney: Bunun üzerine Gazeteciler ve Yazarlar vakfını kuracaklarını İsmali Yediler - Abdullah Aymaz ben tekrar sayayım. Naci Tosun bu devlet planlama teşkilatından gelmiş. Katırcı bey zaten finanman şey olarak köylü bir adam, bir kişi daha vardı. Fetullah hocanın kitabını yazdı. Gazeteciler ve yazarların ilk vakıf başkanlarındandı. Vakit Erdoğan cemaat içinde de Fetullah hoca ölecek. O yerine geçek böyle polemikler çıkmıştı.


EYMÜR BAĞLANTIYI İNKAR EDİYOR ANCAK..

MİT'ten çıkardığı bilgiler yüzünden daire başkanlığı yaptığı kurumla mahkemelik olan Mehmet Eymür, Tuncay Güney ile bağlantısını sürekli olarak inkar ediyor. Ancak bombalı bir suikast ile hayatını kaybeden gazeteci Uğur Mumcu'nun ağabeyi Ceyhan Mumcu ile 'Mumcu cinayeti' konusunda girdiği polemikte Tuncay Güney'in yaptığı işi atin.org sitesinde alkışlıyor:

"Tuncay Güney'den bahsetmişsin...
O bizdenmiş, öyle diyor...
Yani bir istihbarat elemanı…
Yetenekli de birisi…
Sizin ekibe başarılı bir şekilde sızmış…
İpliğinizi pazara çıkarmış...
Zokayı fena yemişsiniz…
Geçmiş olsun…
Gerisi teferruat..."

"MİT'in ÜZERİNDE ÇALIŞTIĞI BİRİ"

Mehmet Eymür'ün yetenekli bir istihbaratçı diye bahsederek alkış tuttuğu Tuncay Güney'in MİT ile ilişkisinin olmadığı, üstelik MİT tarafından üzerinde çalışma yapılan bir isim olduğu resmen açıklandı. MİT'ten çıkarıldığı kabul edilen belgenin ise Tuncay Güney'in MİT elemanı olduğu değil, üzerinde çalışma yapılan bir kişi ile ilgili belge olduğu kabul edildi. Ortaya saçılan bu bilgiler ışığında Mehmet Eymür'ün resmen kabul etmese de Tuncay Güney'i perde gerisinden yönlendirdiği ve Ergenekon soruşturması sırasında yönlendirmeler yaptığı sık sık dile getiriliyor.



Resim

İletiGönderilme zamanı: Prş Kas 27, 2008 17:29
gönderen bezgin
Acinasi, insanla hayvan arasi varliklar bunlar. Sadece aciyorum bu hastalikli varoluslara.

İletiGönderilme zamanı: Prş Kas 27, 2008 21:23
gönderen MansurSah
"Tuncay Güney Kimdir" başlığına uygun olduğunu düşündüğümden yazıyorum:

Arkadaşlar, bu isimle çağrılan şahsın Türkçe'sinin ne kadar bozuk olduğu sizin de dikkatinizi çekiyordur sanırım? Doğuştan Türk olduğuna yada bu ülkede yaşadığına pek ihtimal veremiyorum. Yada ergenlik-gençlik dahil uzunca yıllar yurtdışında kalmış da Türkçe'yi kullanmaya kullanmaya (ve dahi Türkçe'ye ters düşecek bir dilde konuşa konuşa) iyice bozulmuş gibi. Televizyondaki konuşmasının kaydını da izledim. Hani Türkse ve hayatı memlekette geçtiyse, engelli bir insan olmalı.

Öte yandan, ismi de çok uyduruk geliyor. Daha yüzeysel ve ampirik bir gözlem bu gerçi ama.. Gerçek olduğunu hissetmiyorum. Sonradan, hem de sallapati, öylesine özensizce uydurulmuş bir isim gibi. Gerçi annesini bulmuşlar ve "oğlunuz haham oldu, ne hissediyorsunuz acı var mı acı" tarzında sorular sormuşlar yani hepten de yerden (Mossad'dan mesela) bitmiş bir tip olmadığı izlenimi de veriyor bu annesi meselesi ama..

Yine de isminin uyandırdığı uydurukluk hissi, Türkçe'sinin bozukluğuyla birleşince.. Sanki Türkiye'ye ilk defa birkaç yıl önce gelmeden önce, mesela İsrail'de sıfırdan öğrenmiş Türkçe'yi de öyle gönderilmiş, belki Eymür vasıtasıyla hemen T.C. vatandaşlığı dizilmiş falan filan. Hatta anne-aile olayı da uyduruk olabilir. Öyle yaş tahtaya basmazlar. Gerçi böyle ajanlık yapan birine de, dili daha iyi öğretirler böyle bozuk bozuk göndermezler yok artık daha neler o kadar acemi-salak olamazlar.

Öte yandan, Fuller'in son yaptığı akıllara durgunluk verecek laf cambazlığı açıklamada da, ya kendisi keriz ya da milleti keriz yerine koyuyor (hepimiz öyle olmadığımıza göre yine yanılıyor, yani yine keriz); ne bileyim, aklıma takılıyordu sizinle paylaşayım dedim.

Ha bir de, izlediğim o tek görüntü kaydında -ki hangisi olduğunu hatırlayınca ilişiğini bulup buraya eklerim- Doğu Perinçek'in şahsına ve İP'ye bulunduğu iftiralar, düzmeceler.. Mesela "Doğu Perinçek şu tarihte şurada şu kişilerle şunu şunu bunu konuşmuş mudur, konuştuysa neden konuşmuştur, konuşmadıysa neden konuşmamıştır, o esnada havada neden bulut yoktur, yoksa bu ne dumandır?" tarzı senaryoları ve çıkartımları, aklıma neyi getirdi biliyor musunuz: Beyaz'ın hani "Adın Murat'da, haca gidince ne olursun, Hacı Murat, yani Murat 124, at Murat'ı tur at, ne kaldı, 124, böl ikiye, 62, ne oldu, tavşan.. Anladın sen anladın.." diye bir tiplemesi vardı ya. Ergenekon tertibi de zaten, adı bana uyduruk gelen (bu yüzden Malcolm-vari, kendisinden, gayrı Tuncay X diye bahsedeceğim), Türkçe'yi sonradan öğrenmiş ama henüz sökme zahmetine bile girişmemiş, tam olarak işte bu "hac-tavşan, anladın sen anladın.." şekilde senaryo yazan bir denyonun, lavuğun, hiç alakasız, oto hırsızlığı/dolandırıcılık gibi bir adi suçtan dolayı tutukluyken ne alakaysa yaptığı açıklamalar ve polisin bu açıklamaları kayda geçmesi, ama o vakit mahkemelerin savcıların bunu ciddiye almaması ama ne hikmetse (aslında biliyoruz, 5 kasım hikmeti, hani sözde Dağlıca Baskını ardından, RTE'nin konuyu görüşmek üzere gittiği 5 kasımın hikmeti) şimdi mal bulmuş mağribi gibi bunlara sarılan bir savcı bulunmasıyla açılmış bir komedi davası. Ki Tuncay X'in kaç tane belgesinin sahte olduğu zaten açığa çıktı, gerisine de güvenilmemesi gerektiği açık değil mi?

Türkiye'deki gazeteciler ne yapıyor Allahaşkına, haydi annesini bulmuşlar güya. Babası, okuduğu okullar, öğretmenleri, diplomaları, uçurtması, kiraz ağacında yırtılmış gömleği hani? E tabii o sıralarda İsrail'de kiraz ağacı yetişmiyordu.

Hayır tüm bunları yapmakta olması için illa yurtdışında doğmuş eğitim görüp gönderilmiş olması gerekmiyor, öz be öz Isparta'lı, Kasımpaşa'lı, Adana'lı, Erzurum'lu olan, tipleri de biliyoruz; ama demem o ki; bu Tuncay X ve Ergenekon tertibi öyle baştan sağma ki.. Ulusalcıları baskı altına almak için böyle ucuz ve patlamaya hazır bir balon şişirmiş olmaları biraz garibime gidiyor. Komplo kuramına girecek ama, özellikle patlamak üzere kurulmuş bir balon olup, biz yakında gelecek beraatlere ve patlayan tertibe sevinmekteyken onların esas başka şeyler tezgahlamış olmasından korkmaktayım. Bir nevi "cambaza bak" yaparak tufaya getiriyor da olabilirler. Neyse, uyanık olmak lazım. Su uyur, düşman uyumaz.