1. yüz (Toplam 1 yüz)

ABD'nin PKK'ya, Kürtçülüğe verdiği destek!

İletiGönderilme zamanı: Cmt Ara 13, 2008 22:57
gönderen Türk-Kan
.
ABD'nin Kürtçülüğe verdiği destek!


İletiGönderilme zamanı: Pzr Ara 14, 2008 0:03
gönderen sessiz sedasız
Türkiyenin zamanında ırak bölünmeden önce yapması gereken şey şu idi... pkk ile savaşmaya devam ederken bir yandan da bölge devletleri ile pkk ve kurulması düşünülen kürt devleti ile mücadele hakkında görüşmeler yapıp,fikren ortak hareket etme kararı alıp,bu sorunla karşı karşıya olan bölge ülkelerinin her birinin kendi ülkesinde yaşayan kürt halkına karşı planlı bir psikolojik savaş yürütmesini sağlayabilirdi.bu şekilde üzerinde kafa yorulmuş ciddi bir girişim olsa idi belki bugün ırak bu kadar kolay bölünmemiş ve bununla bağlantılı olarak ülkemizdeki tehdit bu denli ciddileşmemiş olabilirdi.bu harekatta bir şekilde insanları güncellikten uzaklaştıran şimdi bize yapıldığı gibi tv dizileri programları, o yörelerdeki iş imkanları,geçim sıkıntısı,eğitim gibi husularda farklı politikalar belirlenmesiyle olabilirdi.
ayrıca bugün haberlerde dinledim.dtp heyeti k.ıraka geçip barzaniyle görüşmüş.ve ankara ile diyalogunu kesmesini istemiş.bunun anlamı nedir? dtp neden böyle birşey istesin?akp de barzanide amerikan satrancında piyonlar değil mi? amaçlanan bölünmüş Türkiye ve kurulacak bir kürt devleti süreci bu piyonlar ve piyonların görüşmeleri anlaşmalarıyla daha da hızlanmayacak mı? tayyibinde barzanininde amacı kürt devletini kurmak ise neden dtp barzaninin ankara ile olan temaslerından derhal vazgeçmesini istiyor???

İletiGönderilme zamanı: Cum Şub 20, 2009 22:48
gönderen Türk-Kan
ABD, PKK'lı İbrahim Parlak'a vatandaşlık hakkı veriyor!





Kukla Barzani'nin sahibi ABD'ye yakarışı: "Sorunlarımızı çözmekte bize yardımcı olun"


İletiGönderilme zamanı: Cum Şub 20, 2009 22:53
gönderen mukanorkan
Artık milletin şu ABD ye yalakalık yapanları görmesi lazım daha adamlar bizi yok edeceklerini nasıl anlatsın

İletiGönderilme zamanı: Cum Tem 03, 2009 21:21
gönderen saimsen55
Kural 9 yazdı:Yazı düzenini bozduğu, okumayı zorlaştırdığı ve farklı anlamlara gelebileceği için, (iletinin) tamamının veya büyük çoğunluğunun "BÜYÜK HARFLERDEN" oluşması (KONU BAŞLIKLARI DA BUNA DÂHİLDİR) yasaktır.

İletiGönderilme zamanı: Cum Tem 03, 2009 21:23
gönderen saimsen55
[mod="Ram"]
Kural 6 yazdı:Forumda yazarken; boş ileti göndermek, art arda birden fazla ileti göndermek, ... yasaktır.


Kural 9 yazdı:Yazı düzenini bozduğu, okumayı zorlaştırdığı ve farklı anlamlara gelebileceği için, (iletinin) tamamının veya büyük çoğunluğunun "BÜYÜK HARFLERDEN" oluşması (KONU BAŞLIKLARI DA BUNA DÂHİLDİR) yasaktır.
[/mod]

Re: ABD'nin Kürtçülüğe verdiği destek!

İletiGönderilme zamanı: Cum Ağu 28, 2009 1:27
gönderen devimsel
Paylaşımın için teşekkür ederim Türk-Kan. Keşke Google video olsaydı.Bir de indirme linki olsaydı.Genelde indirip izliyorum.İlk fırsatta bunları izleyeceğim.

Re: ABD'nin Kürtçülüğe verdiği destek!

İletiGönderilme zamanı: Cum Ağu 28, 2009 8:45
gönderen Yargan Kam
Neden kimseler sormuyor hiç anlamıyorum, madem demokrasinin meşale ülkesisin neden o toprakların asıl sahipleri için devlet içinde devlet kurdurmuyorsun ve Amerikan yerlilerinin dillerini 2. resmi dil kılmıyorsun?

İrlanda'nın yarısı ve İskoçya'nın tümü halen daha İngiltere sömürgesi iken ve bağımsız devletler değil iken neden ses çıkartmıyorsun? Bu gibi örnekler gereğinden fazla çoğaltılabilir.

Bu soruları en başta Amerikan halkının sorması gerekir ama soramazlar, çünkü onların neredeyse %100!ü aptal!

Belki bir çoğu iyi insanlardır ama bu aptal olmalarına ya da aptallaştırılmalarına müsade etmelerine engel değil.

Yıllar yılı bolluk ve özgürlükle hapsedilip, esir oldular hükümetlerine. Hükümetlerinin her iğrenç kararına boyun eğmek zorundalar.

Yoksa dış tehditler onların o özgürlüklerini ve bolluklarını alır ve gider...

Bu yalanlarla uyutuldular hep ve desteklerini esirgemedikleri hükümetleri dünyanın her yerinde kendilerine düşman yarattı!

Bizler ise daha beterini yapıyoruz. Birbirimizi yiyoruz!

Hem de hiç düşünmeden!

O ayrılıkçı Kürt'ler düşünmüyor ki, ABD'yi arkalarına alıp yıllarca beraber yaşadıkları komşularını, dostlarını hatta kardeşlerini bölüp yok ederse o arkalarıdaki karın deşen Jack bir anda sırt doğrayan Jack'e dönüşecek!

Pkk şehitleri dedikleri bölücü ölülerin kendi şerefleri için değil, bizlerden çok uzak bir memleketin bolluğu ve özgürlüğü için öldüklerini anladıklarında ne olacak peki?

Anadolu İslam devleti hayalleri ile Türkiye Cumhuriyeti'ni yok etmeye çalışan yobazlar, yüzyıllardır İslam'ın var olabilmesinin tek nedeni olan Türkler'in ve liderlerinin değerini ne zaman algılayabilecekler peki?

Laikliğin, Müslümanın da, Hristiyanın da, Yahudinin de, Ateistin de, Deistin de, Tengricinin de hak ve özgürlüklerinin güvencesi olduğunu algılayabildikleri zaman mı?

Neden bunu anlayabilmek için o kadar göz yaşı ve kana ihtiyaç var?!?

Halbuki bunun için başlarını ellerinin arasına alıp adam akıllı düşünmek yeterlidir.

ABD ve AB eliyle Güneyimizde Kıbrıs Rum Cumhuriyeti, Batımızda Yunanistan, Doğumuzda genişlemiş Ermenistan ve Kürdistan, Kuzeyimizi anlatmaya bile gerek yok!

İslam mı kalır? İslam devleti mi kalır Tengri aşkına?!?

Mehdi mi kurtaracak o zaman İslam Mü'minlerini? Hesap gününde ödül mü gelecek sizlere huriler ie?!?!

Müslümanlarla Tanrımız aynı değil diyenlerle iş birliği yapmaya devam edin daha siz!!!

Sizler açlık ve sefaletle sürünürken, Fettullahınız ve Aponuz Batı illerinde zevk-i sefalarını sürecek ne de olsa!

Akıl, mantık ve sevgi ile...

Re: ABD'nin PKK'ya, Kürtçülüğe verdiği destek!

İletiGönderilme zamanı: Sal Eyl 01, 2009 14:42
gönderen Türk-Kan
ABD-PKK İlişkisi

Türkiye’nin elindeki kanıtlar, Amerika’nın 1991’den bu yana PKK’ya lojistik destek sağladığını ortaya koyuyor. Washington’un PKK’ya silah sağlamasıyla ilgili sorulara verdiği resmi yanıtsa komik: Silahları asker kaçakları PKK’ya sattı. Bu savunma aynı zamanda PKK’ya Amerikan ordusundan silah sağlandığının itirafı niteliğinde.

Uzun süredir bilinen bir gerçek artık resmi açıklamalarla kamuoyu önünde tartışılıyor. Teslim olan PKK’lıların Amerika’nın örgüte silah sağladığı yolundaki itirafları Washington’u zor durumda bıraktı. Amerika, PKK’ya verilen ordu malı silahların asker kaçakları tarafından satıldığını ileri sürüyor. Bu komik yanıt aynı zamanda PKK’ya Amerikan ordusundan silah sağlandığının itirafı niteliğinde.

Türkiye’nin elindeki bilgiler Amerika’nın 1991’den bu yana PKK’ya lojistik destek sağladığını kanıtlıyor.

Amerikan Ordusu’nun PKK’yı desteklediği ilk olarak eski Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Eşref Bitlis tarafından rapor edildi.

Org. Bitlis, 22 Mart 1992’de Cumhurbaşkanı Özal’a yazdığı mektupta Çekiç Gücün PKK ile birlikte hareket ettiği yönünde istihbarat bulunduğunu bildirmişti.

Jandarma Genel Komutanı bu mektuptan bir yıl sonra uçağına düzenlenen sabotajla öldürüldü. O tarihten bu yana çeşitli operasyonlarda öldürülen PKK’lıların üzerinde Amerikan ordu malı çelik yelek bulunması ilişkinin boyutlarını gösteriyordu.

PKK’nın elindeki silah ve mühimmatın çoğunluğu NATO malı. Amerikan ordu tüfeği M16, karadan havaya stinger füzeleri, Baretta tabanca, topuk mayınları PKK’nın kolayca edindiği silahlar.

Ayrıca Türk istihbaratındaki bilgilere göre Irak ordusunun elindeki tonlarca A4 ve C4 patlayıcı, Amerikan işgalinden sonra PKK ve Barzani güçlerine dağıtıldı. Şimdi bu patlayıcılar mayın tuzaklarında ve şehirlerdeki bombalamalarda kullanılıyor.


Kaynak: Ulusal Kanal, Temmuz 2009




ABD Ve PKK İlişkisi Belgeleri

ABD istihbaratı PKK ya veriyor...


2002 yılında Suriye'nin başkenti Şam'da gerçekleşen ABD-PKK toplantısından bazı çarpıcı notlar:

*ABD ile PKK arasındaki "tarihi görüşme" 2002'yılının Mart ayında Suriye'nin başkenti Şam'da gerçekleşti...*

*Görüşmenin ana maddeleri:*

    a) PKK'nin bölgede (Ortadoğu'da) demokrasinin gelişmesi için her konuda işbirliği yapması,
    b) ABD'nin bölgedeki Kürtlerin birliğini sağlaması,
    c) Örgütün lideri Abdullah Öcalan'ın İmralı'daki yaşam koşullarının düzeltilmesi,
    d) HADEP üzerindeki baskılara son verilmesi. Bu konuda ABD'nin Türkiye'ye baskı uygulaması. Ayrıca HADEP'in Kürt mücadelesinin meşru muhatabı olarak kabul edilmesi,
    e) PKK'nın Avrupa faaliyetinin sınırlanmaması ve legal zeminde siyaset yapma özgürlüğüne kavuşması,
    f) Türkiye'de Kürtçe dili önündeki tüm engellerin kaldırılması ve bazı reformların gerçekleşmesi için Tükiye'ye siyasi baskı uygulanması,
    g) Türkiye'de tüm örgüt üyelerini kapsayacak bir genel af'ın çıkarılması ve yürürlüğe girmesi,
    h) PKK'nin Kürt halkının meşru Partisi olarak tanınması.

*Görüşmeye kimler katıldı...


a) Şam'da gerçekleşen "tarihi görüşmede" ABD adına ABD'li think-thank uzmanı ve aynı zamanda Ulusal Enformasyon Birimi'nde faaliyet yürüten üst düzeyli bir yetkili katıldı. (Bu kişi ABD Şam Büyükelçisi'nin talimatı doğrultunda toplantıya gönderildi) Bağıstani'ye göre bu adam, yasadışı örgütlerle gayri resmi görüşmeler ve lobi faaliyeti yapmakla görevli bir askeri yetkili...

b) KDP içerisinde PKK'ye yakınlığı ile bilinen Davut Bağıstani, Şam'daki "tarihi görüşme"yi ayarlayan kişidir. Bağıstani, Şam'daki görüşmenin o dönem Lübnan'da faaliyet yürüten bir örgüt üyesi ile organize ettiklerini açıklıyor. Bağıstani, genç militanın iyi İngilizce bildiği ve Amerika'ya yazılan mektupların yine aynı kişi tarafından tercüme edildiğini belirtti. (Geçen ay KONGRA-GEL'den ayrılarak Osman Öcalan'ın yeni kurduğu Parti'de yer alan "Serhat" kod adlı Hıdır Yalçın da, ABD'ye yazılan tüm belgelerin Avrupa'dan örgüte katılan bir genç militan tarafından tercüme edildiğini teyit etmişti.)

c) Kürdistan İşçi Partisi (PKK) adına Şam'daki "tarihi görüşme"ye katılan ise o dönemin Başkanlık Konseyi üyesi olan Mustafa Karasu'ydu. Mustafa Karasu aynı zamanda örgütün tüm dış ilişkilerden sorumlu kişidir.

d) Toplantıya tercüman sıfatı ile Avrupa'dan örgüte katılan genç bir militan yer aldı. Bu militanın kim olduğu henüz bilinmiyor. Son günlerde bazı Kürt sitelerinde yer alan bilgiye göre bu kişinin örgüt tarafından infaz edildiği belirtiliyor. "Serhat" kod adlı Hıdır Yalçın, genç militanın ABD'ye yazılan tüm belgeleri tercüme ettiğini, dolayısıyla bu konu hakkında bazı örgüt sırlarını bildiğini, bu yüzden örgüt tarafından infaz edilmesinin mümkün olduğunu belirtti. Bağıstani, toplantıya tercüman sıfatı ile katılan genç ile ilk kez 2002 yılında Lübnan'da görüştüklerini, adının "Şervan" veya "Şoreş" olacağını belirtti. Bağıstani, tercümanın başta İngiliz dili olmak üzere bazı Avrupai dillere hakim olduğunu da belirtti. Gençin ayrıca uzun bir süre Ortadoğu sahasında faaliyet yürüttüğünü ve Behdinan sahasında kaldığı belirtiliyor.

***
PKK ve ABD ilişkisi resmileşti

Geçen yazımızda bahsettiğimiz (ABD Özel Kuvvetleri PKK'yla birlikte eylem yapıyor) konusuna bir çok çevreden değişik tepkiler geldi. Bazıları şahsımıza aleni olarak söverken, bazıları da bizim bu işe yeni uyandığımızı ifade ederek; balığın kavağa çıktığını söylediler. Herkesin kendine göre haklılık payları olabilir. (Küfür edenler hariç. Küfürün sebebi olamaz)

** * **

Ancak bu yazıyı yazdığımızdan sonra hem ABD- PKK ilişkileri hemde İsrail cephesinde inanılmaz gelişmeler oldu.

İngiliz gazetesi Daily Telegraph'ın muhabiri Damien McElroy kandil Dağlarındaki PKK kamplarına gidereke terör örgütünün elebaşlarıyla görüşmüş. Mc Elroy'un haberi kısaca şöyleydi: "McElroy, Irak'ta görev yapan Amerikalı subayların helikopterlerle sık sık Kandil Dağları'ndaki kampa gelerek örgütün lider kadrosuyla görüştüğünü kaydetti. Buna delil olarak da Karayılan'ın "merkezi" olarak nitelendirdiği bölgeye ışıklandırması bile olan bir helikopter pisti yapılmış olmasını gösterdi. Ayrıca Amerika'nın Irak'ta bazı bölgelerde güvenliği sağlamak için anlaştığı özel güvenlik firmalarına ait ciplerin de PKK kampının yanında park etmiş halde durmasının manidar olduğunun altını çizdi."

Bu haber üzerine ABD'nin Ankara büyükelçisi apartopar bir basın açıklaması yaparak böyle bir şeyin olamayacağını, çünkü ABD nezdinde PKK'nın terörist örgüt olduğunu söyledi.

Zaten ABD bu tür işleri sever, İran Irak savaşı sırasında aleni olarak Irak'ı destekleyen ABD (hemde) İsrail aracılığı ile İran'a silah satmakta bir beis görmemişti.

McElroy'un haberinde vurgulanan paralı askerlerin Kuzey Irak'ta ne aradıkları, hatta hangi şirket adına orada oldukları bile belirsiz. Yeni Şafak Gazetesi'ndeki bir habere göre Kuzey Irak'ta 20 bin paralı asker bulunuyor. Kuzey Iraklı aşiret reislerine bakarsanız, kendi bölgeleri en güvenli yerlerden birisi. Eğer bölge güvenliyse ve peşmerge güçleri her şeye hakimse 20 bin paralı askerin orada işi ne? Yok Mister Barzani, Türkiye'ye kafa tutarken, peşmergeden çok bu paralı askerlere mi güveniyor?

Gelelim bu konuyla ilgili ikinci olaya; İran Ulusal Yüksek Güvenlik Konseyi Genel Sekreteri Ali Laricani diyor ki; "İran PJAK teroristlerine hem silah sağlıyor, hem de lojistik destek veriyor. Bütün bunlar yetmiyormuş gibi ABD'nin Irak büyükelçisi tarafından üst düzey teroristler rezidansta ağırlanıyor. Bunların kanıtları bizim elimizde var. Dileyen ülkeyle paylaşırız"

Hani ABD, PKK'yı terör örgütü olarak görüyordu. PJAK terör örgütü olmuyor mu? PKK kim, PJAK kim? PKK malum herkes biliyor, 40 bin vatandaşımızın kanına giren katiller sürüsü. Yaptığı işler arasından terör saldırıları düzenleyerek 15 günlük bebek, 70'lik ihtiyar, kadın çocuk çoluk ayrımı yapmadan masum insanlarımızın kanına giren, bunun yanı sırada uyuşturucu kaçakçılığı, insan kaçakçılığı, kalpazanlık, çek-senet, haraç toplamak, beyaz kadın ticareti yapmak gibi bilimum mafyavari işler yapan organize suç şebekesi.

PJAK kim; Bu yukarıda saydığım PKK'nın İmralı'da koç gibi semirte semirte beslediğimiz elebaşısının emriyle İran'ı parçalamak için kurulan yan kuruluşu.

Bütün bunlar ortadayken, ABD'nin Ankara Büyükelçisi'nin dediği ne demek oluyor sizce: "Amerika Birleşik Devletleri, PKK'yı terör örgütü olarak kabul etmektedir. Terör örgütü PKK'ya silah sağlanması, taşınması ya da herhangi bir başka şekilde destek verilmesi sözkonusu olamaz. Terör örgütü PKK ile İran veya bir başka konu hakkında görüşme yapılması ve üyeleriyle biraraya gelinmesi de sözkonusu değildir."

** * **
Gelelim İsrail-Suriye meselesine; aslında bu konuyu da burada yazacaktım fakat yarından sonraya kaldı. 2 gün sonrasına kadar (yazıyı yazacağım tarihe kadar) ya tatmin edici bir açıklama, yada Genelkurmay Başkanı, Milli Savunma Bakanı ve Hava Kuvvetleri Komutanı'nın istifalarını bekliyorum. Birileri İsrail uçaklarının Türk hava sahasını ihlal etmesinin, birileri de halâ hava savunma sistemlerinin geliştirilmemesinin bedelini ödemeli.

İŞTE, ABD-PKK İLİŞKİSİNİN BELGESİ...

Beyaz Saray'daki kritik Erdoğan-Bush zirvesinin ardından, ABD'nin PKK'ya destek verdiğini öne süren itirafçıların ifadeleri, yargılandıkları mahkemelerden istendi.

ABD'lilerin PKK kamplarına giderek görüşme yaptığı ve örgüte silah sağladığı yönündeki ifadeler Adalet Bakanlığı Uluslararası Hukuk ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü ile İçişleri Bakanlığı'na gönderildi. Bu ifadelerin ABD'nin Ankara Büyükelçiliği aracılığıyla Pentagon yetkililerine delillendirilerek sunulacağı bildirildi.

*İŞTE O İFADELER*


*3 SANDIK M-16 GETİRDİLER

*R. Ş.:* Kandil Dağı'ndaki Kortek Kampı'na 28 Aralık 2006 günü 3 adet zırhlı paletli Amerikan askeri aracı geldi*.* Araçlar, Süleymaniye tarafından sadece paletli arazi araçlarının geçebileceği yerden geldi. ABD'li askerlere ait olan bu araçlar kamp alanına ulaştığında 100'er adet M-16 marka Amerikan piyade tüfeği bulunan 3 adet sandık bıraktılar.

Silahların tümünde dürbün ve bomba atar takılıydı. Bizzat elime alarak kontrol ettim. Hepsinin üniformasında ABD bayrağı vardı. Askerlerden 4'ü sandıkları alana indirdi. Sonra araçların başında beklediler.

2'si, PKK yönetiminin bulunduğu taştan örülü, üstü naylonla kapalı barakaya giderek Hakkari bağımsız milletvekili adayı H.İ.'nin kardeşi olan sözde Tabur Komutanı Kawa ve Şıvan kod adlı teröristle 10 dakika görüşüp tekrar araçlarla geldikleri istikamete geri döndüler. Kampa getirilen silahların bir kısmı üst düzey yöneticilere, kalan kısmı İran'a karşı savaşan PJAK'a gönderildi."


*HER AY MURAT KARAYILAN'LA TOPLANTI*

***İ. P.: ** ABD'li üst düzey bir komutan ayda bir kez helikopter ile Kandil Dağı'na gelerek Murat Karayılan ile gizli görüşme yapıyor. ABD'liler ayrıca Osman Öcalan'a bir çanta dolusu para getirdi.* Ben Öcalan'ın şoförüydüm. Türkiye'nin olası operasyonlarına karşı Dolekoge kampında her biri 400 kişi kapasiteli 3 ayrı mağara inşa edildi.

Operasyon anında el bombası tesirine karşı zik zaklı kaçış için ayrı çıkışları var. *Uydu telefon ve telsiz ihtiyaçlarımız bazı özel şirketler tarafından karşılanıyor. Bu şirketler KDP ve KYB'ye ait şirketlerdir*.

*OSMAN ÖCALAN'I TAHRAN'DA TEDAVİ ETTİLER*

IKDP ve KYB'nin adamları, Osman Öcalan'ı tedavi amacıyla Tahran'a götürdü. Osman Öcalan, PKK'nın paralarını alıp ayrılınca ABD'liler kendisiyle görüştü. Yanlarında bir çanta dolusu para getirdiler. KYB'de kendisine 7 bin dolar para veriyor. IKDP'de ise 3 ayda bir 10 bin dolar para Öcalan'a yardımda bulunuyor."

*ATEŞKES KARARI ABD GÜDÜMÜNDE ALINDI*

*G.K.: * ABD'li askeri ve siyasi temsilciler 28 Haziran 2006 günü Kuzey Irak'taki Hakurk Kampı'ndaki dış ilişkiler idare birimi denilen yerde Murat Karayılan ile gizli görüşme yaptı. Hatta geçen yıl alınan eylemsizlik kararı da bu görüşme sonrası ABD güdümünde alındı. PKK'nın Rusya, KDP ve KYB'yle diplomatik ilişkileri çok güçlü. PKK, ABD'den silah, KDP ve KYB'den ise lojistik destek alıyor."

*ABD BASKININDAN ÖNCE HABER VERDİ*

*L. K.: *"Ben 15 yıl örgüt içinde kaldım. Bölük komutanlığına kadar yükseldim. ABD askerleri, Mahmur Kampı'nda nüfus sayımı yaparak PKK'lı bulunup bulunmadığını belirlemek için arama yapacağını önceden PKK yönetimine bildirince bizde gerekli tedbirleri alıp geçici olarak kampı boşalttık. ABD baskınından kısa süre önce ben de bu kamptaydım."

*"UÇAN HELİKOPTERLER BİZİM, VURMAYIN"*

*A. K.: * ABD işgalinden sonra Irak Ordusu'na ait silah ve mühimmat PKK'nın eline geçti. Hakurk Kampı'na ABD ordusundan bir heyet gelerek, Amed Malazgirt ile görüştü. Görüşme sonrasında bize ABD helikopterlerinin zaman zaman kamp alanında keşif uçuşları yapacağını, bu nedenle Türk helikopteri diye ateş açmamamız yönünde uyarıldık."


Kaynak: internetajans, Kasım 2007

Re: ABD'nin PKK'ya, Kürtçülüğe verdiği destek!

İletiGönderilme zamanı: Sal Eyl 01, 2009 15:01
gönderen bezgin
Tesekkürler Türk-kan. Ilk verdiginiz videonun hangi Bekleme Odasi'ndan oldugunu yazabilir misiniz?

Re: ABD'nin PKK'ya, Kürtçülüğe verdiği destek!

İletiGönderilme zamanı: Sal Eyl 01, 2009 15:09
gönderen Türk-Kan

Re: ABD'nin PKK'ya, Kürtçülüğe verdiği destek!

İletiGönderilme zamanı: Çrş Eyl 02, 2009 6:10
gönderen bezgin
Büyük İsrail'in doğal sınırları içindeki Türkiye toprakları




Cumhuriyet gazetesinde yayınlanan ’İsrail’in iki yüzü ’başlıklı bir yazı dizisinin 10 Ocak 1999 tarihli bölümünde İsrail devletinin kurucuları arasında yer alan Davit Angel ile yapılan bir röportaja yer verildi.
Gazeteci Aydın Engin, soruyordu:
- “İsrail yayılmacı bir ülkedir. Tevrat’taki ’vaad edilmiş topraklar’ kavramını aşırı yorumlara uğratarak İstanbul’dan Asya’nın içlerine kadar uzanan muazzam bir Yahudi imparatorluğu kurmak istiyor. Bu iddialara ne diyorsunuz?”
David Angel, aynen şu karşılığı veriyordu:
- “Bir kere en büyük Yahudi krallar döneminde, Davut ve Süleyman döneminde de İsrail Krallığı hemen hemen bugünkü sınırlar içindeydi. İdeolojik nedenlerle Tevrat’a, ‘Mısır’daki Nil ırmağından Dicle ve Fırat’a kadar büyük bir imparatorluk meydana getireceğiz’ diye yazıldı. Bu iddiaları fazla önemli bulmuyorum.”
Cevap, iki açıdan önemliydi.
Birincisi, ’Nil’den Fırat’a kadar Büyük İsrail’ iddialarının doğruluğu Türkiyeli kökenli bir Yahudi tarafından kabul ediliyordu.
İkincisi, İsrail’in izlediği ’Siyonist’ politikaların temel dayanağının Tevrat’a ’ideolojik nedenlerle’ yazıldığı ifade ediliyordu.

* * *

David Angel gibi, kimliklerini gizleyen soydaşları da, İsrail’in Tevrat’a dayanarak izlediği ’Siyonist’ politikalardan rahatsız olanları, “Pek fazla önemli değil” diye ikna etmeye çalışırlar.
Oysa ki İsrail devleti, ‘pek fazla önemli olmayan’ ideolojik nedenlerin bir sonucu olarak İkinci Dünya Savaşı’nın ardından 1948 yılında ’Filistin toprakları’ üzerinde kuruldu.
’Pek fazla önemli olmayan’ ideolojik nedenlerden dolayı, İsrail’in bayrağındaki kenar çizgiler, ’Nil’ve ’Fırat’ nehirleri arasında kalan coğrafyayı temsil ediyor.
’Pek fazla önemli olmayan’ ideolojik nedenlerden dolayı, İsrail parlamentosu ’Knesset’in girişinde aynen şu sözler yer alıyor:
- “İsrail’in sınırları Nil’den Fırat’a kadardır.”
Yine ’pek fazla önem arzetmeyen’ ideolojik nedenlerden olsa gerek, İsrail kaynaklı haritalarda, Türkiye’nin güneydoğusu ’Büyük İsrail’ sınırları içerisinde gösteriliyor.
İsrail Dışişleri Bakanı Tzipi Livni’nin babası Etyan Livni’nin mezar taşında ’Büyük İsrail’ haritası ile birlikte şu sözler yazılıdır:
- “Burada IRGUN operasyonlar şefi yatıyor”

* * *

İsrail, bir taraftan Türkiye ile ‘stratejik işbirliği’ anlaşmaları yaparken, diğer taraftan Fırat ve Dicle arasını yeniden dizayn etmeye çalışıyordu.
IRGUN örgütünün beyin kadrosunda rol alan Izak Şamir, 1983 yılında Dışişleri Bakanı olarak görev yaptığı dönemde şöyle diyordu:
- “Türkiye, Kürdistan’ı işgal altında tutan ve Kürtler’e bağımsızlık vermeyen bir ülkedir.”
ABD Başkanı George Bush, 1991 yılında defalarca “Irak’ın kuzeyindeki olaylara karışmayacağız” demesine rağmen, daha sonra Yahudi lobisinin baskısı sonucu 36’ncı paralelin kuzeyini Irak ordusuna yasaklama kararı aldı.
ABD’deki Yahudi lobisinin sözcüsü William Safire, 1992 yılında New York Times gazetesinde kaleme aldığı “Kürt Devletine Giden Yol” başlıklı makalesinde şu öneriyi ortaya atıyordu:
- “Irak’ın kuzeyindeki Kürt askeri gücü süratle takviye edilmelidir. Kürtlerin Kerkük ve çevresindeki petrol bölgelerine kadar inmeleri sağlanmalıdır. Petrolün sağlayacağı imkanlar, Kürt devletinin yaşaması için şarttır. Türkiye’ye PKK’nın kellesi hediye edilerek, karşığında Irak’ın kuzeyindeki Kürt hükümetini tanıması istenmelidir.”

* * *


26 Şubat 1999 tarihinde İsrail’in etkili gazetesi Jarusalem Post’ta “Orta İsrail: Kürt Herzl” başlığı ile çok çarpıcı bir senaryo kaleme alan Amotz Asael ise şu analizi yapıyordu:
- “Kürt isyanları onlara kendi Theodor Herzl’lerini getirmeli. Kürtler bir bölge üzerinde yoğunlaşmalı. Kuzey Irak bir devlet için en iyi yerdir. Kürt Kürkük’ündeki petroller ve bu işi için elverişlidir. Diğer taraftan da Kürt Herzl, Türkiye ve AB’ni işin içine çekerek, bir ateşkeşten sonra otonomi ilan edebilir. Türkiye’ye AB üyeliği verilirken, bu Brüksel’in sürdüreceği diplomasinin ana ayağı olur.”
Theodor Herzl, siyonizmin kurucusu ve ‘Büyük İsrail’ devletinin fikir babasıydı.
Kürt Herzl ise, siyonizmin hedefe bir adım daha yaklaşabilmesi için ‘piyon’ olacak.
İsrail, tarım uzmanı ve mühendis kimliği ile Irak’ın kuzeyine soktuğu ajanlar vasıtası binlerce peşmergeyi eğitti, teknoloji ürünü son model silahlarının nasıl kullanılacağını öğretti.
Şimdi aynı İsrail, Türkiye’yi Mesut Barzani başkanlığında ’fiili olarak’ kurulan kukla ‘Yahudi-Kürt Devleti’ni kabul etmeye zorluyor.
Bu kabul, Türkiye’nin intiharı olacaktır.


İsrafil K.KUMBASAR - 06/11/2007
http://www.yenicaggazetesi.com.tr//a_ha ... ityaz=1303

Re: ABD'nin PKK'ya, Kürtçülüğe verdiği destek!

İletiGönderilme zamanı: Çrş Eyl 02, 2009 6:15
gönderen bezgin
Mossad ve Barzani



Ortadoğu’nun karanlık bir kuyu olduğu her gün biraz daha anlaşılıyor.

Kanıtlanan son ilişki MOSSAD-Barzani ilişkisidir.

MOSSAD, İsrail’in gizli istihbarat örgütüdür.

Bu örgütün, Kürt lideri Molla Mustafa Barzani ile ilişkileri olduğu söylense daha önce kim inanırdı?


Barzani’nin CIA ile ilişkisi artık belgelendi.

Kimse bu ilişkiye, “Hayır olmadı” diyemiyor.

CIA-Barzani ilişkileri biliniyordu da MOSSAD-Barzani ilişkileri bilinmiyordu.

MOSSAD’ın Barzani ile ilişkileri Londra ve Sydney’de yayınlanan “Israel’s Secret Wars-A History of Israel’s Intelligence Services” adlı kitapta sergileniyor.

Kitap, İngiliz The Guardian gazetesinde 1984 yılından bu yana Tel-Aviv muhabirliğini yapan Ian Black ve Washington’daki Brooking Enstitüsü‘nde çalışan öğretim üyesi Benny Morris tarafından yazılmış.

Kitapta MOSSAD-Barzani ilişkileri, İsrail Dışişleri Bakanlığı ve MOSSAD yazışmalarına dayanılarak açıklanıyor.

Önsözde, kitabın yayından önce İsrail ordu yetkilileri tarafından da incelendiği yazılıyor.

* * *

Kitapta 1967 Arap-İsrail Savaşı’ndan sonra, MOSSAD’ın Kürtlerle ilişki kurduğu (sh.327), Mısırlı ünlü gazeteci Hasan el-Heykel’in İsrailli subayların Kürtler aracılığıyla Irak’tan radyo bağlantıları kurduğunu 1971 yılında açıkladığı anlatılıyor.

1969 yılı Mart ayında Kerkük petrollerine yapılan saldırının da İsrail tarafından yapıldığı açıklanıyor. 1972 yılında imzalanan Sovyet-Irak Dostluk Antlaşması’ndan sonra İran Şahı ABD Başkanı Nixon ile gizli görüşme yapıyor; bu gizli görüşmeden sonra CIA tarafından “Kürdistan Demokratik Partisi”ne üç yıl içinde 24 milyon dolar gönderiliyor.

Barzani’nin Irak rejimine karşı ayaklandığı yıllarda, ABD-İsrail-İran üçlüsü bu ayaklanmayı destekliyor. Barzani-ABD ilişkileri, ABD Dışişleri eski bakanı Henry Kissinger eliyle yürütülüyor.

MOSSAD-Barzani ilişkileri de İsrail’in Tahran’daki askeri ateşesi Yaakov Nimrodi (MOSSAD Ajanı) aracılığı ile gerçekleşiyor.

Nimrodi’nin üstlendiği görev ilginç:

Nimrodi Sovyet silahlarının Barzani’nin eline geçmesinde rol oynuyor. (sh. 328-329)

Kitapta, MOSSAD’dan Kürtler’e 50 milyon dolar para verildiği, ABD kaynaklarına dayanarak açıklanıyor. (sh.328)

* * *

70’li yıllardaki bu ilişkiler bugün sürüyor mu?

Kitaba göre sürüyor.

“Körfez Savaşı” sırasında Irak’ın attığı Scud füzelerinin Tel-Aviv’e düşmesi üzerine bu ilişkiler yeniden başladı. (sh.521)

Baba Molla Mustafa Barzani ile kurulan ilişkiler, şimdi de oğul Mesud Barzani ile sürüyor.

MOSSAD, Barzani’ye Avrupa kahvelerinde çekler vererek bu desteği sürdürüyor.

Kitapta, Mesud Barzani’nin İsrail’e gizlice giderek yardım istediği yazılıyor.

Bu ilişkiler sürüyor ve anlaşılıyor ki daha da sürecek...

Gizli yollarla sürecek, açık yollarla sürecek...

İlgi belli...

İlişki de belli...

Kürtler sömürgeciliğe karşı bağımsızlık savaşı yapıyorlarsa ne işi var CIA ve MOSSAD’ın Kürtler arasında?

Yoksa CIA ve MOSSAD, antiemperyalist savaş veriyorlar da dünya bu savaşın farkında değil mi?

Uğur MUMCU - Cumhuriyet, 7 Ocak 1993