1. yüz (Toplam 3 yüz)

AKP yargısı oluşuyor / Yüce Mahkeme ve HSYK darbesi

İletiGönderilme zamanı: Sal Eyl 14, 2010 13:32
gönderen Başkomutan
30 günde AKP yargısı oluşacak
Anayasa Mahkemesi ile HSYK, 30 gün içerisinde atanacak üyelerle yeniden şekillenecek.

Bu kapsamda, mevcut üyeler görevlerine devam ederken seçilecek yeni isimlerle birlikte hükümetin AYM ve HSYK’deki ağırlığı daha da artacak. Yüce Divan yargılamasından, parti kapatma davalarına kadar pek çok konuyla ilgili AYM’den; hâkim ve savcıların görevlendirilmesi ile yetkilendirilmesi konularından da kuruldan iktidarın beklentisi dışında karar çıkma olasılığı zayıflayacak.

Anayasa paketinin halk tarafından kabul edilmesiyle gözler, yapısı değişecek olan Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) ve Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) çevrildi.

AYM’nin şu an 11 asıl, 4 de yedek üyesi bulunuyor. Anayasa paketiyle ilgili yasa Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdiği tarihte AYM’nin mevcut 4 yedek üyesi asıl üye sıfatı kazanacak. Böylelikle asılların sayısı 15’e çıkacak. Ancak anayasa değişikliğine göre, AYM 17 üyeden oluşacak. Bu nedenle de eksik olan 2 üyenin ataması yapılacak. Bu kapsamda, yasa yürürlüğe girdiği tarihten 30 gün içinde, TBMM’nin bir üyeyi Sayıştay Genel Kurulu’nun ve bir üyeyi de baro başkanlarının serbest avukatlar arasından gösterecekleri üçer aday içinden seçecek.

Sayıştay Genel Kurulu ile Baro Başkanları, gerekli seçimleri yaptırarak, 15 gün içinde en fazla oy alan üçer kişiyi TBMM’ye bildirecek. Bu bildirimden sonra 10 gün içinde TBMM de üçer aday arasından birer tercih yapacak. TBMM’nin partilerin sandalye dağılımı düşünüldüğünde de AKP’nin istediği isim, AYM’ye üye olarak atanacak.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de, 2 yıllık görev süresi içinde, Recep Kömürcü, Dr. Alparslan Altan, Burhan Üstün, Dr. Engin Yıldırım ve Nuri Necipoğlu’nu AYM’ye üye olarak atamıştı. Bu 5 üye dışında, AKP kapatma ve anayasa paketiyle ilgili davalarda verdikleri karşı oylarla dikkat çeken Başkan Haşim Kılıç ile Üye Serruh Kaleli’nin varlığı da önem taşıyor. Yeni değişiklikle beraber, AYM Genel Kurulu en az 12 üyeyle toplanmak zorunda.

Anayasa değişikliğinde iptale, siyasi partilerin kapatılmasına ya da devlet yardımından yoksun bırakılmasına karar verilmesi için genel kurulun yaptığı toplantıya katılan üyelerin üçte ikisinin oyu gerekiyor. Bu durum da, AKP hakkında açılacak yeni bir kapatma davasının sonucuyla ilgili, şimdiden ipuçları veriyor.

HSYK’ye 20 yeni üye

Diğer kritik değişiklik HSYK’de yaşanacak. Yasanın yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 30 gün içinde HSYK’ye de yeni üyeler seçilecek. HSYK’nin şu an 7 asıl, 5 yedek üyesi bulunuyor. Asıl üyeler Kadir Özbek, Suna Türkoğlu, Ali Suat Ertosun, Musa Tekin, Orhan Cem Erbük’ten oluşuyor. Değişiklikle beraber asıl üye sayısı 22’ye, yedekler ise 12’ye yükselecek. HSYK’nin Yargıtay ve Danıştay’dan gelen asıl ve yedek üyelerinin görevleri, seçilmiş oldukları sürenin sonuna kadar devam edecek. Buna karşın HSYK’ye yine de 20 asıl üye daha seçilmesi gerekiyor. Adalet Bakanı ve Müsteşarı’yla bu sayı 22’ye çıkıyor. Seçilen bu 20 isimden 5’i, mevcut üyelerin görev süresini tamamlamasının ardından göreve başlayabilecek. HSYK’ye üye seçimi kapsamında da, Cumhurbaşkanı, yükseköğretim kurumlarında hukuk dalında görev yapan öğretim üyeleri ile avukatlar arasından 4 üye atayacak.

Yargıtay Genel Kurulu, kendi üyeleri arasından 3 asıl ve 3 yedek üye seçecek. Danıştay Genel Kurulu da, kendi üyeleri arasından 2 asıl ve 2 yedek üye belirleyecek.

Gizli liste iddiası

Adalet Bakanlığı’nın ağırlığı bulunan Türkiye Adalet Akademisi Genel Kurulu da kendi üyeleri arasından, bir asıl ve bir yedek üye seçecek. Adli ve idari hâkim ile savcıların kendi aralarından HSYK’ye toplamda 10 asıl, 6 yedek üye seçmesi ise HSYK’yle ilgili en kritik bölümü oluşturuyor. Çünkü YARSAV Başkanı Emine Ülker Tarhan, Adalet Bakanlığı’nın henüz referandum bile yapılmadan bu 10 üyenin seçilmesiyle ilgili adliyelerde “gizli listeler” dağıttığını bildirmişti. Tarhan, bu listedeki isimler arasında bakanlığın personel müdürü ile müsteşar yardımcısının da bulunduğunu kaydetmişti. Buna karşın bakanlık konuyla ilgili açıklama yapmamıştı.

ALİCAN ULUDAĞ/Cumhuriyet
14.09.2010





Yargıyı acil seçim telaşı sardı

Meclis’in tatilinin bitmesiyle birlikte Anayasa Mahkemesi ve HSYK için seçim yapılacak.
Anayasa değişikliğinin ardından yüksek yargıyı acil seçim telaşı sardı. Meclis’in Ekim’de yeni yasama yılına başlamasıyla birlikte Anayasa Mahkemesi ve HSYK için seçim yapılacak. TBMM ilk kez Anayasa Mahkemesi’ne üye seçecek.

Anayasa değişikliğinin ardından yüksek yargıyı acil seçim telaşı sardı. Meclis’in Ekim’de yeni yasama yılına başlamasıyla birlikte Anayasa Mahkemesi ve Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu(HSYK) üyelikleri için seçim heyecanı yaşanacak. TBMM ilk kez Anayasa Mahkemesi’ne üye seçecek.

Halen 11 asıl 4 yedek üyesi olan Anayasa Mahkemesi, 17 üyeli iki daireye çıkacak. Yedek üyeler Fettah Oto, Recep Kömürcü, Alparslan Altan ve Burhan Üstün asil olacak. Mevcut üyeler 65 yaşına kadar göreve devam edecek. Haşim Kılıç, 22 Ekim 2011’e kadar Başkanlık görevini sürdürecek ve 2015’de emekli olacak. Başkanvekili Osman Paksüt ise 23 Ekim 2011’e kadar görevde kalacak ve 2018’de emekli olacak.

Yeni Anayasa’da başkan vekilliği kaldırıldığı için Paksüt’ten sonra bu göreve seçim yapılmayacak.
Yedek üyelerin de dahil olmasıyla birlikte 15 asıl üyeli hale gelecek Anayasa Mahkemesi’nin boş 2 üyeliği için 30 gün içinde Meclis’te seçim yapılacak . TBMM, bir üyeyi Sayıştay’dan bir üyeyi de barodan gösterilecek üçer aday arasından seçecek.

HSYK DEĞİŞİYOR

HSYK’nın yapısı da değişecek ve 7 asıl, 4 yedek üyeden oluşan yapısı,22 asil, 12 yedek üyeye yükselecek. Üç daire halinde çalışacak olan HSYK’da 30 gün içinde yeni üyeler seçilecek. Cumhurbaşkanı Gül, 4 üyeyi hukukçular ve avukatlar arasından atayacak. Yargıtay’dan 3 üye, Danıştay’dan 2 üye, Türkiye Adalet Akademisi’nden ise bir üye seçilecek.

Halen HSYK üyesi olanların görevleri seçilmiş oldukları sürenin sonuna kadar devam edecek. 13 Ekim’de görevi bitecek olan HSYK Başkanvekili Kadir Özbek ve üye Musa Tekin, kuruldan ayrılacak. Özbek, Yargıtay’daki görevine 2013 yılına kadar devam edecek. 6 Mayıs 2012’de Ali Suat Ertosun’un görev süresinin dolmasının ardından seçilen üçüncü asıl üye de HSYK’da göreve başlayacak. Danıştay’dan seçilen üyeler ise 17 Kasım 2012’de görev süreleri dolacak olan Suna Türkoğlu ve Orhan Cem Erbük’ün yerine göreve başlayacak.

14.09.2010
internetajans

Re: 30 günde AKP yargısı oluşacak

İletiGönderilme zamanı: Pzr Eki 10, 2010 5:21
gönderen Başkomutan
Anayasa Mahkemesi kabuk değiştiriyor

Üye sayısının 11’den 17’ye yükselmesi, Anayasa mahkemesinin yapısını da değiştiriyor. Gül’ün seçtiği üyeler gelecek ay 6’ya çıkacak. AKP oylarıyla seçilen 2 isimle birlikte, Gül ve iktidar ağarlığı 8 olacak.

Anayasa mahkemesi üyelerinin 11’den 17’ye yükselmesi, mahkemenin yapısını da değiştirmeye başladı. Cumhurbaşkanı Gül’ün seçtiği üye sayısı gelecek ay 6’ya yükselecek. AKP oylarıyla TBMM’de seçilen 2 üye ile birlikte Gül ve iktidar ağarlığı 8’e çıkacak.

Değişiklik öncesi Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün seçtiği 2 asil üye varken, şimdi bu sayı 5’e çıktı. Bir üyenin gelecek ay emekli olması sonrası, Gül’ün seçtiği isimler 6’ya yükselecek. TBMM’nin AKP oylarıyla seçtiği bir üye ve önümüzdeki günlerde seçeceği ikinci üye ile birlikte Gül ve iktidar ağarlığı da 8 olacak. Kasım ayından itibaren mahkemede Özal ve Demirel’in seçtiği birer ve Sezer’in seçtiği 7 üye kalacak.

BARODAN GELEN İSİM

Gül bugüne kadar Anayasa Mahkemesine 2 asil, 3 yedek üye seçti. Üç yedek üye Anayasa değişikliğinin ardından asil oldu. TBMM ise Sayıştay kontenjanından AKP oylarıyla Hicabi Dursun’u seçti. TBMM, 10 gün içinde de, avukat kontenjanından bir isim seçecek ve bu seçimde AKP oyları belirleyici olacak.

Bu ismin AKP’ye yakınlığı ile tanınan ve referandumda ‘’Evet’’ kampanyası yürüten Afyon Baro Başkanı Mümtaz Akıncı olması bekleniyor. Diğer adaylardan Sait Sever BDP’den Muş Belediye Başkan adayı olmuş, Ali Dilber ise Düzce’de MHP il yöneticiliği yapmıştı. Anayasa Mahkemesinin üyelerinin mevcut durumu şöyle:

Haşim Kılıç: Özal seçti


Fulya Kantarcıoğlu: Demirel seçti


Osman Paksüt: Sezer seçti

Ahmet Akyalçın: Sezer seçti

Mehmet Erten: Sezer seçti

Fettah Oto: Sezer seçti

Serdar Özgüldür: Sezer seçti

Şevket Apalak:Sezer seçti.Kasım ayında emekli…

Serruh Kaleli: Sezer seçti

Ayla Perktaş: Sezer seçti


Recep Kömürcü: Gül, seçti.

Alparslan Altan: Gül seçti.

Burhan Üstün: Gül seçti.

Engin Yıldırım: Gül seçti.

Nuri Necipoğlu: Gül seçti.

Hicabi Dursun: TBMM’de AKP oylarıyla seçildi.

Celal Mümtaz Akıncı: TBMM’de AKP oylarıyla seçildi.


haberiniz.com

Re: 30 günde AKP yargısı oluşacak / AYM kabuk değiştiriyor

İletiGönderilme zamanı: Cum Eki 15, 2010 3:27
gönderen Başkomutan
Baroların seçimi
Baroların seçimi

Anayasa Mahkemesi üye adaylığı için barolar düzeyinde yapılan seçimi AKP ve BDP’ye yakın 3 avukat kazandı.

Afyon Barosu Başkanı Celal Mümtaz Akıncı 41 oy alarak birinci oldu. Eski Muş Barosu Başkanı Sait Sever 35 oyla ikinci olurken, Düzce Barosu Başkanı Ali Dilber 33 oyla üçüncü seçildi.

Afyon Baro Başkanı Celal Mümtaz Akıncı: Muhafazakâr kimliğiyle tanınıyor. Balyoz Darbe Planı nedeniyle tutuklanan emekli Orgeneral Çetin Doğan ve 17 askerin tahliye edilmesini protesto eden isimler arasında yer aldı.

Eski Muş Baro Başkanı Sait Sever: Kürt kimliğiyle ön plana çıkan bir isim oldu. Yerel seçimlerde BDP’den belediye başkan adayı olmuştu.
Düzce Baro Başkanı Ali Dilber: Diyarbakır’da baro başkanlarının katıldığı toplantıda demokratik açılıma destek veren isimler arasında yer aldı. Bu yüzden

MHP’den ihraç edildi.

Adaylar neden AKP’ye ve BDP’ye yakın isimler...

Çünkü yeni Anayasa’ya göre her baro bir oy kullanabiliyor


28 bin avukatı temsil eden İstanbul Barosu’nun bir oyu var, öte yandan taşrada 50 avukatı temsil eden bir ilin barosunun da bir oyu var.

İstanbul, Ankara ve İzmir barolarının üyeleri Türkiye’deki avukatların yarısından fazlasını oluşturuyor.

Ne var ki, seçilen üç aday bu baroların görüşlerini temsil etmiyor.

Yapılan anayasa değişikliğinin ne denli özgürlükçü, ne denli demokrat olduğunu buraya bakarak da anlayabilirsiniz...

Melih AŞIK
13 Ekim 2010



CHP Türbanla Oyalanırken Anayasa Mahkemesi’ne yeni YANDAŞ üye seçildi!

TBMM Genel Kurulunda, Anayasa Mahkemesi üyeliğine, baro başkanlarının avukatlar arasından gösterdiği adaylardan Celal Mümtaz Akıncı seçildi.

Genel Kurulda yapılan ikinci tur oylamada, kullanılan 385 oyun 290’ını alan Afyonkarahisar Barosu Başkanı Celal Mümtaz Akıncı Anayasa Mahkemesinin
yeni üyesi oldu.

Oylamada diğer adaylar Ali Dilber 5, Sait Sever 29 oy aldı; 3 oy geçersiz sayıldı, 58 oy da boş çıktı.

Böylece ikinci turda Anayasal düzenlemenin öngördüğü 276 oy çoğunluğu sağlandığı için Akıncı üçüncü tura gerek kalmaksızın bu oylamada seçildi.

TBMM Başkanvekili Nevzat Pakdil, oylama sonuçlarının açıklanmasının ardından birleşime bir süre ara verdi.

Daha önce Sayıştay’ın gösterdiği adaylardan Hicabi Dursun Anayasa Mahkemesi üyeliğine seçilmişti. Bugünkü oylamayla TBMM’deki Anayasa Mahkemesi
üye seçimleri tamamlandı.


-AKINCI’NIN ÖZGEÇMİŞİ-

Celal Mümtaz Akıncı, 31 Ocak 1957 tarihinde Afyonkarahisar’da doğdu.

Akıncı, AKP’ye yakın bir isim olarak biliniyor. Akıncı, 12 Eylül referandumundan önce anayasa değişikliğine “Evet” denilmesi için çalışma yürütmüştü. Türkiye’de, anayasa değişikliğinin ‘zaruret’ olduğunu belirten Akıncı, “Türkiye darbe anayasasıyla yönetilmemeliydi’ diyerek referandumda anayasaya evet oyu istemişti: “Anayasa değişikliği konusunda yaşanan polemiklere milletimizin ve halkımızın hakemliğinde son verileceğini düşünüyorum. Bu şekilde kapışmaların yanlış olduğunu düşünüyorum.”

TBMM’de Anayasa değişikliği görüşülürken, aralarında Afyonkarahisar baro başkanının da olduğu 13 baro başkanı, bir bildiri yayınlayarak başörtüsü yasağının hiçbir yasal dayanağının olmadığını, keyfi ve fiili bir yasak olarak Türkiye’nin gündemini meşgul ettiğini bildirmişti. Akıncı ayrıca yargı mensuplarının hiçbir dernek ve sendikaya üye olamayacağını belirterek, dönemin YARSAV Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu’nun ‘Ergenekon soruşturmasını polis sürdürüyor’ şeklindeki sözlerini eleştirmişti. Akıncı bu konuda, “Hukuk devletinde polis kolluk kuvvetidir. Soruşturmaları hâkim ve savcılar yürütür. YARSAV Başkanı ‘Tüm gözaltılar ve tutuklamaları polis yapıyor’ diye konuşuyor. Böyle bir şey yok. Soruşturmayı yürüten savcıyı ve hâkimi kukla haline getiriyor” demişti.

İlk Kurşun





Barolar Anayasa değişikliği uyarınca TBMM, barolardan ve Sayıştay’dan birer üyeyi Anayasa Mahkemesi üyeliğine seçti...

Referanduma sunulan anayasa değişikliğinin ne denli demokrat olduğunu bu iki seçime bakarak anlayabilirsiniz...

Sayıştay’dan seçilen üye göreve sadece AKP’lilerin oyuyla getirildi.


Barolardan seçilen üyeye gelince..

Türkiye’deki 78 baronun her biri tek oy kullandı..

Türkiye’de toplam 66 bin 260 avukat görev yapıyor.

Bu avukatların 40 bin 53’ü İstanbul, Ankara ve İzmir barolarına bağlı.

Peki TBMM’den Anayasa Mahkemesi’ne seçilen Afyon Baro Başkanı Mümtaz Akıncı kaç avukatı mı temsil ediyor...

Topu topu 299 avukatı.. Afyon barosuna kayıtlı tüm avukatların sayısı bu kadar...

Kimi Batı ülkelerinde Anayasa Mahkemesi üyeleri evet meclislerce seçiliyor.

Ama tümünde meclislerin üçte iki çoğunlukla seçmesi şart koşuluyor.

Bizde son iki Anayasa Mahkemesi üyesi tek başına iktidar partisince seçildi.

İşte halka ileri demokrasi diye yutturdukları şey bu...


Melih AŞIK
15.10.10






Barolarda AKP MHP Kürt ittifakı / Yalçın DOĞAN
Barolarda AKP MHP Kürt ittifakı


CELAL Mümtaz Akıncı. Afyonkarahisar Baro Başkanı. Mecliste AKP oylarıyla Anayasa Mahkemesi üyeliğine seçiliyor.

Hazret gerçek akıncı. Şu döküme bakın:

- Referandumda evet kampanyasını canı yürekten destekliyor.
- Erzincan Başsavcısı İlhan Cihaner’in tutuklanmasına tavır koyan baroların hazırladığı bildiriye imza atmıyor.
- Balyoz Davasında emekli orgeneral Çetin Doğan’ın salıverilmesini doğru bulmuyor.

Şimdi Bay Akıncı Anayasa Mahkemesi üyesi olarak, yukarıdaki döküm doğrultusunda evrensel hukukun gereklerini yerine getirecek.

İKİ LİSTE İKİ GÖRÜŞ

Akıncı’nın kimliği belli. Burada soru şu:

Türkiye’de barolara kayıtlı 32 bin avukat var, nasıl oluyor da, AKP’ye bu kadar yakın biri o süzgeçten geçerek, Anayasa Mahkemesine seçiliyor?

AKP iktidarı bu seçimle ilgili yasada çok marifetli. Türkiye’de 78 baro var. Bu seçimde her baronun bir tek oyu var.

İstanbul’da 25 bin avukat var, oyu bir. Artvin’de 54 avukat var, oyu bir. Ankara’da 9 bin avukat var, oyu bir. Bitlis’te 38 avukat var, oyu bir.

Barolar kendi aralarından birini Anayasa Mahkemesine seçmek için toplanıyor. Seçime 75 baro katılıyor.

Seçimde iki liste yarışıyor. İki liste, iki ayrı siyasal görüş. İlk liste sosyal demokrat ağırlıklı. İkinci listedeki üç adaydan biri AKP’ye, ikincisi Kürtlere, üçüncüsü
MHP’ye yakın. Üye seçilen Celal Mümtaz Akıncı bu listenin başında.

OY DAĞILIMI

Sosyal demokrat ağırlıklı liste 27 oy alıyor. İkinci liste 41 oy alıyor. 7 oy geçersiz sayılıyor. 41 oyun dağılımı şöyle:

14 AKP’li, 14 Güneydoğulu, 11 MHP’li ve 2 liberal.

Meclise, seçim için 41 oy alan ikinci liste adayları gidiyor.

AKP, MHP, Kürt ve liberal ittifakından oy alan liste.

Meclis AKP oylarıyla Akıncı’yı seçiyor.

Akıncı aslında çevresinde sempatik bir kişi olarak tanınıyor. Ama, siyasal görüşüne gelince, işler biraz değişiyor.

Bu seçim referandum gibi. Referandumdaki ittifak her alana yayılıyor.

Bu ittifakı en başta MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin düşünmesi gerek. Kendisi AKP’ye söylemediğini bırakmıyor, ne var ki, MHP’li üyeler farklı alanlarda AKP ile işbirliği halinde.

Anayasa Mahkemesi’ne gelince, orası artık AKP denetiminde.

Yalçın DOĞAN
15.10.10

Re: 30 günde AKP yargısı oluşacak / AYM kabuk değiştiriyor

İletiGönderilme zamanı: Pzt Eki 18, 2010 7:37
gönderen Başkomutan
AKP ve BDP’nin desteklediği o liste!..

ARAÇ...
Anayasa Mahkemesi için bir garip oylama!


Yaşananlarla sabittir ki Anayasa Mahkemesi üyelikleri için açık bir AKP kuşatması var. Önce Sayıştay’dan Hicabi Dursun tartışmaya açık bir biçimde, yani 45 yaşını doldurmadan üye seçildi, akabinde AKP yanlılığı tescilli bir diğer isim Celal Mümtaz Akıncı, Barolar kontenjanından Anayasa Mahkemesi’ne üye yapıldı..

Barolardan AKP’li nasıl çıktı diye sormayın, AKP’li çıkar çünkü binlerce avukatın kayıtlı olduğu İstanbul Barosu ile birkaç avukatın kayıtlı olduğu Hakkari ve Tunceli gibi barolar aynı konumda yani hepsi bir oya sahip. Böyle olunca da AKP-BDP ittifakı ile Celal Mümtaz Akıncı, Anayasa Mahkemesi’ne üye seçildi.
Sahi tablo tam tersi olsaydı, o AKP güruhu, bu nasıl oylama, şehirler mi avukatlar mı üyeyi seçiyor diye kıyameti koparmaz mıydı? Bunların demokratlığı görüyorsunuz amaç değil araç, yani ele geçirene kadardır.


İşte HSYK için seçime girecek listeler
BAKANLIK LİSTESİ:


(AKP ve BDP’nin bu grubu desteklediği iddia ediliyor.)
1- İbrahim Okur
2- Ahmet Kaya
3- Nesibe Özel
4- Celal Avar
5- Ali Özçelik
6- Hüseyin Sertel
7- Harun Kodalak
8- Ömer Köroğlu
9- Teoman Gökçe
10- İsmail Aydın
11- Hayrettin Tutu

BAĞIMSIZ YARGI LİSTESİ:
(Bu grubu AKP karşıtı olan sosyal demokrat ve milliyetçi eğilimli yargıçların desteklediği ifade ediliyor.)
1- Osman Kaçmaz
2- Hayri Keskin
3- Abbas Özden
4- Orhan Sungur
5- Reşat Koparan
6- Güngör Tosunoğlu
7- Ali Asker Kozak
8- Taner Akgökçe
9- Ali Haydar Yücesoy
10- Sezai Kepenek
11- Funda Tuner

Sabahattin ÖNKİBAR
15 Ekim 2010



HSYK üyeliği seçimini Bakanlık listesi kazandı

Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun 16 yeni üyesi dün seçildi. Adliye koridorlarında ‘Adalet Bakanlığı’nın listesi’ olarak dolaşan isimlerin tamamı HSYK’ya girdi

Türkiye genelinde 11 bin 739 hakim ve savcı dün sandık başına gitti. Adli yargıda görevli 10 bin 471 hakim ve savcı, HSYK’ya adli yargıdan seçilecek 7 asıl 4 yedek üye için oy kullandı. İdari yargıda ise 1268 hakim, idari yargıdan seçilecek 3 asıl 2 yedek ismi belirlemek için oy kullandı.
Adalet Bakanlığı’nın desteklediği adaylar hem adli yargıda hem de idari yargıda tulum çıkardı...

Türkiye genelinde tüm hakim ve savcılar referandumda kabul edilen Anayasa değişiklikleri doğrultusunda HSYK’ya (Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu) üye seçmek için dün sandık başına gitti. İl merkezlerindeki adliyelerde kurulan sandıklarda 11 bin 739 hakim ve savcı seçmen oldu. Buna göre adli yargıda görevli 10 bin 471 hakim ve savcı, HSYK’ya adli yargıdan seçilecek 7 asıl 4 yedek üye için oy kullandı. İdari yargıda ise 1.268 hakim, idari yargıdan seçilecek 3 asıl 2 yedek ismi belirlemek için sandığa gitti. Oy verme işlemi saat 09.00’dan akşam 17.00’ye kadar sürdü.

Sandık görevlilerine kimliklerini gösteren hakim ve savcılara, listeden isimleri bulunduktan sonra birleşik oy pusulaları verildi. Oy kullanmak için konulan kabinlere geçen hakim ve savcılar, oy pusulaları üzerindeki adayların isimlerinin hemen yanındaki kutucukları işaretledi. Adli yargı hakim ve savcıları 7 asıl, 4 yedek olmak üzere 11 adayı, idari yargı hakim ve savcıları ise 3 asıl, 2 yedek olmak üzere 5 adayı işaretledi. Birleşik oy pusulalarını zarfa koyan yargı mensupları, zarfları sandıklara attı.

O liste görevlilerde...

Ankara’da 1761 adli ve 506 idari, İstanbul’da 1560 adli ve 138 idari, İzmir’de 548 adli ve 54 idari hakim ve savcının vereceği oylar, seçimin kaderinde etkili oldu. Adalet Bakanlığı’nın “Listemiz yok” açıklamasına rağmen Ankara’da bazı bakanlık görevlilerinin oy sayımı sürerken sonuçları ellerindeki Adalet Bakanlığı ve YARSAV ’ın listeleriyle takip etmeleri dikkat çekti.

Adalet Bakanlığı’nın desteklediği adaylar hem adli yargıda hem de idari yargıda tulum olarak önde çıktı. Resmi olmayan sonuçlara göre Bakanlığın listesindeki bürokratlar Adalet Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı İbrahim Okur ile Adalet Akademisi Eğitim Merkezi Müdürü Ahmet Kaya adli yargı listesinden; Personel Genel Müdürü Birol Erdem ise idari yargı listesinden HSYK’ya girmeyi garantiledi.

VATAN

Re: AKP yargısı oluşuyor / Yüce Mahkeme ve O liste..

İletiGönderilme zamanı: Sal Eki 19, 2010 12:02
gönderen Oğuz Kağan
İşte Anayasa Mahkemesinin Yeni Üyelerinin Bilinmeyenleri

Anayasa değişikliklerinin, siyasal iktidarın yargıyı ele geçirme projesi olduğunu; bu yolla AKP yargısının yaratılacağını; böylece laiklik karşıtı eylemlerin odağı olmayı sürdüren AKP’nin kapatılmaktan, AKP’lilerin ve yandaşlarının yargılanmaktan kurtarılacağını; hatta giderek, yargı aracılığıyla muhalefetin tümüyle yok edilip, rejimi daha İslami bir yapıya dönüştürme projesinin yaşama geçirileceğini söylemiştik.

Nitekim, geçici 18. madde uyarınca, TBMM’nce Anayasa Mahkemesi’ne seçilen iki üyenin niteliği haklılığımızı hemen kanıtladı.

Önce şunu belirtmek gerekir, AKP iktidarı, Sayıştay’a üye seçilirken, isterlerine uygun adayların seçimini güvenceye almak için Sayıştay Yasası’na bir kural koymuş (m.6) ve Sayıştay Genel Kurulu’nun 30 gün içinde aday seçimini sonuçlandıramaması durumunda, seçimin doğrudan TBMM’nce yapılmasını sağlamıştır.

SEÇİMLERİ KİLİTLEDİLER

Sayıştay Genel Kurulu’nda 2009 yılında yapılan üye adayı seçimlerinde, Hicabi Dursun’un seçilemeyeceğini anlayan çevreler, seçimleri kitlemiş, hatta Genel Kurul’un toplanmasına engel olarak 30 günlük sürenin dolmasını sağlamıştır. Böylece, aday adayları TBMM’ne bildirilmiş ve Hicabi Dursun, AKP’nin oylarıyla doğrudan TBMM tarafından Sayıştay üyeliğine seçilmiştir.

Aynı Hicabi Dursun, daha bir yıllık Sayıştay üyesi iken, bu kez Anayasa Mahkemesi üye adaylığı için başvurmuştur. Sayıştay Genel Kurulu’nda, karar yetersayısı 29 olmasına karşın, geçici 18. maddedeki kuraldan yararlanılarak 28 oyla seçilmiş sayılmıştır. Diğer iki adayın aldıkları oylar, 41 ve 35’tir. Anayasa’nın değiştirilen 146. maddesinin beşinci fıkrasında 45 yaşı doldurmuş olma koşulu bulunmasına ve Hicabi Dursun Sayıştay’da ve TBMM’ndeki seçim tarihlerinde 45 yaşını tamamlamamış bulunmasına karşın, TBMM’nde tüm turlarda AKP’nin blok oylarını alarak, TBMM’nce Anayasa Mahkemesi üyeliğine seçilmiştir.

Sayıştay seçimlerinde en az oyu alması, bu oyun karar yeter sayısından az olması, kişinin anayasal kuralda belirtilen yaş koşulunu yerine getirmemiş olması, Sayıştay üyeliğine seçilmesinin şaibeli olması, henüz bir yıllık Sayıştay üyeliğindeki deneyimsizliği hiç önemsenmemiş; salt AKP düşüncesine uygun olduğu için Anayasa Mahkemesi üyeliğine seçilmiştir.

Daha sonra sıra avukatlar arasından yapılacak seçime gelmiştir. Anayasa değişikliği ile getirilen ve halkoylamasından önce eleştirdiğimiz; avukatlar arasından yapılacak üye adayı seçiminin Türkiye Barolar Birliği’ne değil, tüm baro başkanlarına verilmesi; bu seçimlerde, 28 bin üyesi olan İstanbul barosunun da 50 üyesi olan bir baronun da “bir” oyunun olmasının demokratik sistemle bağdaşmadığı, İstanbul, Ankara ve İzmir barolarının, Türkiyede’ki avukatların yarısından fazlasına sahip olmalarına hiç önem verilmediği, çünkü bu barolardan AKP yandaşı adayların oy alamayacaklarının siyasal iktidarca bilindiği gibi düzenlemelere dayanılarak, Anayasa Mahkemesi üye adayı seçimi gerçekleştirilmiştir.

AKP yandaşı Afyonkarahisar ve Düzce baro başkanları (Celal Mümtaz Akıncı, Ali Dilber) ile BDP belediye başkan adayı olmuş Muş Barosu eski Başkanı (Sait Sever), en yüksek oyu alarak seçilmişlerdir. Bu seçimlerde sosyal demokrat adaya karşı, belirtilen adayların seçilmesi için AKP, BDP ve MHP işbirliği yapmıştır.

NEDEN SEÇTİLER

TBMM’nde yapılan seçimlerde ise, Afyonkarahisar Baro Başkanı, AKP’nin blok oylarını alarak Anayasa Mahkemesi üyeliğine seçilmiştir. Peki neden AKP bu adaya blok oy vermiştir? Çünkü bu aday;

- Mukaddesatçı kimliğiyle bilinmektedir.
- Aykut Edebali’nin Islahatçı Demokrasi Partisi adıyla kurduğu daha sonra Millet Partisi adını alan Parti’nin il başkanlığını yapmış.
- AKP’nin kapatma davasını eleştirmiş; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nı eleştirerek, “Başsavcı milletin iradesini hiçe saydı” demiştir.
- Ergenekon tutuklamalarına ve Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner’in tutuklanmasına tepki gösteren baro başkanlarını eleştirmiş ve bu amaçla hazırlanan bildiriye imza atmamıştır.
- Balyoz Darbe Planı savıyla tutuklanan Çetin Doğan ve 17 askerin tahliyesini eleştirmiştir. (Melih Aşık, Milliyet, 13.10.2010)
- YARSAV’ı eleştiren açıklamalarıyla gündeme gelmiştir.
- Referandumda evet oyu kullanılması için çalışma yapmıştır.

OY ÇOĞUNLUĞU

Bu arada belirtmek gerekir ki, bu seçimler, “Avrupa’da da Anayasa Mahkemesi üyelerini parlamentolar seçiyor. Biz de aynı yolu izledik” gerekçesinin gerçeği yansıtmadığını ortaya koymuştur. Çünkü Avrupa Birliği ülkelerinde anayasa mahkemesi üyeleri parlamentoda nitelikli çoğunlukla (2/3 oy çoğunluğu) seçilmektedirler. Bu yöntem, iktidardaki partilerin muhalefetteki partilerle işbirliği yapmasını zorunlu kılmaktadır. Yani anayasa mahkemesi üyeleri mutlaka uzlaşarak seçilmektedir.

Oysa Anayasa değişikliğinde getirilen seçim yöntemine göre, birinci turda seçilebilmek için üçte iki çoğunluk öngörülmüş, ancak bu sayı sağlanamazsa, ikinci tur oylamada, TBMM üye tam sayısının salt çoğunluğunu almak yeterli görülmüştür. Bu sayı 276’dır ve bir adayın yalnızca AKP oylarıyla seçilebilmesi için yeterlidir. İşte siyasal iktidar bu kurala dayanarak, uzlaşma gereksinimi duymadan, kendi adaylarını Anayasa Mahkemesi’ne üye olarak seçmiştir.

İşte, Anayasa Mahkemesi’ne seçilen bu kişilerin nitelikleri, AKP’nin Anayasa Mahkemesi’ni ele geçirme operasyonunu başarıyla tamamladığını göstermektedir.
Bu seçimler, aynı zamanda Anayasa değişiklikleri için söylediklerimizde ne kadar haklı olduğumuzu göstermektedir.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün bugüne kadar Anayasa Mahkemesi’ne atadığı üye sayısı 5’i bulmuştur. Bunlar 65 yaşına kadar görev yapacaklardır. Yeni seçilen iki üyenin görev süresi 12 yıldır. Bir üyenin görev süresi iki ay içinde sona erecek ve onun yerine de bir üye seçilip atanacaktır. Görev süresi 2014 yılında dolacak olan Anayasa Mahkemesi Başkanı ve oylamalarda onunla birlikte hareket eden 2-3 üye de dikkate alındığında, daha şimdiden çoğunluğun siyasal iktidarla aynı dünya görüşüne sahip üyelerin eline geçtiğini söylemek olanaklıdır. Türkiye Cumhuriyeti’nin ve laik rejimin geleceği bu üyelerin elindedir.


Anayasa Mahkemesi Eski Genel Sekreteri
Bülent SERİM


Odatv.com, 17 Ekim 2010

Re: AKP yargısı oluşuyor / Yüce Mahkeme ve O liste..

İletiGönderilme zamanı: Sal Eki 19, 2010 12:56
gönderen Oğuz Kağan
İlginç davaların hakim ve savcıları HSYK’da

HSYK’ya seçilen yeni üyeler arasında yıllardır bitirilmeyen Deniz Feneri davasını yürüten savcı da var.

İlginç davaların hakim ve savcıları HSYK’daHSYK’ya seçilen yeni üyeler arasında yıllardır bitirilmeyen Deniz Feneri ve takipsizlikle sonuçlanan telekulak soruşturmalarını yürüten savcı, adı Ergenekon’da emekli askerlerin hazırladığı iddia edilen listelerde geçen bürokratlar, taş atan çocuklara ağır cezalar veren hakim de yer alıyor.

Adalet Bakanlığı’nın listesinden seçimi kazanan HSYK üyeleri arasında yer alan Adalet Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı İbrahim Okur, Bakanlık bürokrasisindeki istikrarlı yükselişi ile biliniyor. Daha önce de Adalet Bakanlığı Personel Genel Müdürlüğü yapan ve geçen yıl Müsteşar Yardımcılığı’na getirilen Okur’un ismi Ergenekon davasının 2. iddianamesinin ek klasörleri arasında, eski Jandarma Genel Komutanı emekli Org. Şener Eruygur’un Atatürkçü Düşünce Derneği’ndeki odasında ele geçirilen ilginç bir belge de yer almıştı. El yazısıyla hazırlanan, “FGT Hâkim Yapılanması” başlıklı 2 sayfalık notlarda, Fethullah Gülen cemaatine bağlı olduğu iddia edilen hâkim, savcı ve bazı kamu görevlilerinin isimlerine yer verilmişti. Belgede Okur’un “Ergenekon operasyon emrini veren” kişi olduğu iddia ediliyor ve isminin altında Ergenekon Savcısı Zekeriya Öz’ün ismi yer alıyordu.

Çocuklara ceza verdi

HSYK’nın yeni üyelerinden Adana 7. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Hüseyin Serter ise taş atan çocuklara ilişkin davalarda verdiği ağır mahkumiyet kararları ile tanınıyor. Serter’in başkanlığını yaptığı mahkeme çok sayıda gösterici çocuğa örgüt üyesi olmadığı halde gösteriye katıldıkları için örgüt üyesi gibi ceza verdiği için eleştirilmişti.



Telekulak Savcısı

Ankara Cumhuriyet Savcısı Harun Kodalak ise Memur Suçlarını Araştırma Bürosu’nda görev yapıyor. Kodalak, yıllardır hiçbir mesafe alınamayan Deniz Feneri Derneği soruşturmasında görev alan savcılardan biri olarak biliniyor. Kodalak ayrıca YARSAV Kurucu Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu’nun MİT ve Emniyet’in Türkiye’deki tüm iletişimi izlemelerine ilişkin kararlar nedeniyle yaptığı suç duyurularına takipsizlik kararı vermişti.



Ateist siteye dava açtı

Üsküdar Cumhuriyet Savcısı Celal Avar, yakın zamanda ateist bir internet sitesi ile ilgili açılan davada, dinsel değerlere saldırı suçundan sanıkların cezalandırılmasını istemişti. Avar, açtığı davada, sitenin felsefik olarak ateizmi savunmamasını cezaya gerekçe göstermişti.



Kararnamenin mimarı

Adalet Bakanlığı Personel Genel Müdürü Birol Erdem de Bakanlıkta hızlı yükselen bürokratlardan. Genel Müdürlüğü Tetkik Hakimliği, Daire Başkanlığı, Genel Müdür Yardımcılığı yapan Birol, HSYK ile Adalet Bakanlığı arasında krize dönüşen kararnamelerin taslaklarını hazırlamıştı.


VATAN, 18 Ekim 2010





Kanadoğlu: YSK bu seçimi iptal etsin

Kanadoğlu: YSK bu seçimi iptal etsin 2007'deki Köşk seçimlerinde 367 şartını ortaya atarak gündemi allak bullak eden Sabih Kanadoğlu HSYK seçimi tartışmasına katıldı.

YARSAV üyesi de olan emekli Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu, Yüksek Seçim Kurulu'nu ve Danıştay'ı seçimleri iptal etmeye çağırdı. Kanadoğlu "Bu seçim, yapılan anayasa değişikliklerine de aykırıdır. YSK ve Danıştay, yani Türk yargısı, bu ayıbı silme gücünde ve yetkisindedir."

BAKANLIK TEHDİTLE LİSTE HAZIRLATTI İDDİASI

Adalet Bakanlığı'nın 'tehdit, baskı, cezalandırma, ödüllendirme yollarını kullanarak liste hazırladığını' ileri süren Kanadoğlu, iddialarına şöyle devam etti:
"Sözde yargıda özgürlük ve demokrasi yönünden ilerleme hedefinin ne kadar boş ve gerçek dışı olduğu kanıtlandı. Yargı dışı güçler, siyasi iktidarla birleşerek Türk yargısında onarılmaz yaralar açmışlardır. "

Şimdi gözler YSK'ya çevrildi. Düne kadar YSK'ya seçimle ilgili itirazın gelmediği belirtiliyor.


VATAN, 19 Ekim 2010





Demokrat Yargı Derneği bile isyan etti

Referandumda Evet oyu verilmesi çağrısı veren Demokrat Yargı Derneği de HSYK seçimleri ile ilgili Adalet Bakanlığı ve cemaate yönelik önemli suçlamalarda bulundu.

Bugün yapılmakta olan HSYK seçimleri öncesinde 'Evetçi' Demokrat Yargı Derneği'nden de duruma isyan eden açıklamalar geldi. Demokrat Yargı Derneği Eşbaşkanı Orhangazi Ertekin, cemaatin avukatlarının hakim ve savcıları etkilemek için bakanlık adına çalıştığını ve bu şekilde bakanlığın listesinin kazanma olasılığının yüksek olduğunu belirtti.

Ertekin, bakanlığın bazı adayları çekilmeleri için tehdit ettiği, bazı hakim ve savcılara ise çeşitli vaatlerde bulunduğunu iddia etti.

Orhangazi Ertekin'in Vatan gazetesine yaptığı açıklamalar şöyle:

"Bakanlık bürokratları aday oldu"

Ertekin, bakanlık bürokratlarının aday olmasını eleştirerek, "Adalet Bakanlığı bürokratlarının adaylığı meselesini yargı bağımsızlığı açısından yargı geleceği açısından problem yapan bizdik. Bunu bildiri yayınlayarak da duyurduk. YARSAV’ın da bizi destekleceğini umuyorduk ama YARSAV hazırladığı listeyle Adalet Bakanlığı’na muhalefetin unsurlarını terk etti. Çünkü kendisi de bürokrat aday gösterdi. Bakanlık ile YARSAV benzer uslupla seçim sürecini örgütlediler. Her ikisi de liste dayattılar. Bürokratların bu süreçte Anayasa değişikliğinin ruhu gereği aday olmamaları gerekir. Türkiye sınırları dışına çıkarsanız bürokratların hakim sayılmasını açıklayamazsınız. Hem hakim hem bürokrat olması ancak Türkiye’de olur. Hakim-savcıyı, hakim-savcı yapan mahkeme kürsüsüdür. Türkiye’de bürokratlar hakim olarak sayılıyor hukuken. Ama siyaseten hakimlerle bürokratlar arasında mesafe olduğu fark edilmiyor" dedi.

"YSK'nın yasağı bakanlığa yaradı"

YSK'nın seçim yasağına da değinen Ertekin, "HSYK süreci Adalet Bakanlığı’nın kendi hiyerarşisinin iş gördüğü kulis yaptığı bir ortam oluşturdu. Bir yandan YSK propaganda yasağı koydu, bu yasak etki gösterdi ve adaylar suskunlaştı. Buna karşılık bu yasak bakanlık listesine hiçbir etki göstermedi. Çünkü bakanlık listesi kulislerle iş görüyordu. Geleneksel olarak makine gibi çalışan bürokrasinin çok işine geldi bu yasak. Onlar işlerini komisyonlarla, başsavcılarla yürüttüler. Yukardan aldıkları her kararı aşağı doğru ilettiler" dedi.

"YARSAV gelecek diye korkutuyorlar"

Hakim ve savcıların hükümet ve cemaat yanlısı avukatlar tarafından tehdit edildiğini söyleyen Ertekin "Şu anda bini yargı içinden toplam 2 bin kişi etrafa yayılmış durumdalar. Komisyon başkanları, başsavcılar, tetkik hakimler, müfettişler bakanlık bürokratlarının adaylığı için çalışıyor. Buna cemaatler, hükümet yanlısı avukatlar da eklenmeli. Şu an sahada tabandaki her tür eğilimi yönetmeye çalışıyorlar. Bunlar muhafazakar tabandakilerin aday olmalarını engellediler. ‘Vebal altında kalırsınız, bölen olmayın, YARSAV gelecek’ diye korkutuyorlar. Bunun yanı sıra kimilerini de ‘Seni başsavcı, komisyon başkanı yaparız, lojman veririz, tayinini yaparız’ diyerek etkiliyorlar. Üstü kapalı tehditler ileri sürüyorlar" dedi.

"Sivilleşme diyorlardı ama..."

"12 Eylül’deki halkoylamasına kadar sivilleşme, demokratikleşme diyen adamlar şimdi bürokratları eliyle bu sivilleşme ve demokratikleşme adımlarını boğmaya çalışıyorlar. Ve bu yaklaşık 2 aydır devam ediyor. Ne yazık ki bu kamuoyuna duyurulmadı, basında da yer almadı."

"Diktaya karşı değiller"

"Bursa’daki üyelerimiz bakanlık bürokratlarının adaylığını destekledikleri için ayrıldı. Bir yönetim kurulu üyemiz onlar ayrılmadan önce yaptığımız bir toplantıda 'Bizim derdiniz diktaydı. O yüzden Anayasa değişikliğine ‘Evet’ dedik. Kimin diktası olduğu önemli değil. Ama siz ‘Kemalist dikta’ derken diktaya değil, Kemalizm’e karşı mücadele ediyormuşsunuz' dedi. O yönetim kurulu üyemiz bunu dedikten sonra bunlar ayrılıp gittiler."

"Cemaatler çalışıyor"

Bu sürece etki eden tek bir cemaat yok. Cemaatler var. Ben kiminle ne görüşme yaptıysam hepsini yazacağım raporda belirteceğim. Bu süreçte YARSAV’la ve hatta HSYK adayı Müsteşar Yardımcısı İbrahim Okur’la bile görüştüm. Planlarını, projelerini biliyorum.

"Bakanlığın adayları için yemekler organize ediliyor"

"Demokrat Yargı Genel Sekreteri Kemal Şahin de Bakanlığın gayri resmi listesinin adliyede herkesin elinde olduğunu belirterek 'Bugün birçok yerde yargı camiası şunu biliyor ki, Adana, Mersin, Antalya, Bursa,gibi şehirlerde yüzlerce hakim savcının katıldığı yemekler düzenleniyor. Bunu çoğunlukla komisyon başkanları ve başsavcılar düzenliyor. Bu yemekler bakanlık bürokratlarını desteklemek için yapılıyor” dedi. Şahin, Anayasa’daki propaganda yasağını genişleten YSK’nın büyük vebal altında olduğunu da belirterek 'Bakanlık serbestçe propaganda yapıyor ama diğer adaylar konuşamıyor' diye konuştu. Şahin, Bakanlığın tavrı karşısında Anayasa’da evet dedikleri için pişman olmadıklarını da açıkladı."


SOL Haber, 17 Ekim 2010





HSYK'yı 16-0 almış durumdalar!

Demokrat Yargı Eşbaşkanı Ertekin, HSYK seçimleriyle ilgili hükümeti sert sözlerle eleştirdi.

Demokrat Yargı Derneği Eşbaşkanı Orhangazi Ertekin, HSYK seçimleriyle ilgili AKP’yi sert sözlerle eleştirerek “Bir diktanın yıkıldığını, bunun yerine başka bir diktanın gelme tehlikesinin olduğunu düşünüyoruz” dedi.

Ertekin, referandumda doğru şeyi yapan hükümetin, HSYK seçimini maddi demokrasiyle tamamlama becerisi göstermediğine işaret etti. Ertekin, “Maddi demokrasinin şartlarını yerine getirmek, olgunlaştırmak yerine tam tersine kendi yargı bürokrasisini aday gösterdi. Adalet Bakanlığı tarafından bu seçim sürecinin örgütlenmesine de müsaade etti. Bu çerçevede de aslında bir ‘pirus zaferi’ kazandılar” görüşünü kaydetti.

Ertekin, Adalet Bakanlığı tarafından hâkim ve savcıların tanımadığı insanlara oy vermeye zorlandığını kaydetti. Ertekin, “HSYK’yi 16-0 almış durumdalar. Herhangi bir koalisyon, uzlaşma, farklı bir ses, renk ve söz kesinlikle temsil edilmiyor, edilmeyecek de. Büyük olasılıkla ‘Dolmabahçe Protokolü’ imzaladıkları için yüksek yargıdan gelen üyelerin de HSYK’de seslerini çıkarmayacaklarını düşünüyorum. Bu anlamda HSYK’de, daha önce olduğu gibi şimdi de tek ses sağlanmış durumda” diye konuştu.

‘Tek bir ideoloji’

Anayasa Mahkemesi’ne seçilen iki üyenin de iktidara yakın kişiler olduğunun anımsatılması üzerine Ertekin, şunları kaydetti: “Hükümet yeni bir dönem başlatmak, daha etik ve ilkeleri esas alan siyasi süreç başlatmak yerine aynen öncekilerin yaptığı gibi ‘komünistlik lazımsa onu da biz yaparız, şeriat gelecekse onu da biz getiririz’ mantığıyla aynı devletçi ve bürokratik bir bakış açısıyla buna devam ediyor.”

‘Gariplikler kitabına girmeli’

Seçme hakkının olmadığı bir seçim süreci yaşandığını belirten Ertekin, bunun dünya tarihine de geçecek bir durum olduğunu vurguladı. Ertekin, bunun bir tür “gariplikler kitabına” girmesi gerektiğini söyledi.


GAZETE5, 19 Ekim 2010

Re: AKP yargısı oluşuyor / Yüce Mahkeme ve O liste..

İletiGönderilme zamanı: Sal Eki 19, 2010 14:07
gönderen Oğuz Kağan
Yargı bağlandı...

Anayasa değişikliğine “Hayır” diyenler referandum sürecinde adeta haykırıyordu:
- AKP’nin tek amacı vardır yargıyı ele geçirmek, bütün dertleri Anayasa Mahkemesi ve HSYK’yı AKP’ye bağlamaktır...

AKP korosunun sesi ise daha gür çıkıyordu:
- Türkiye yargı vesayetinden kurtulacaktır, yargı tarafsız hale getirilecektir...

Referandum 12 Eylül’de yapıldı... Bugün 19 Ekim... Aradan geçen 5 haftada Anayasa Mahkemesi’ne iki üye seçildi... İkisi de ruh gibi AKP’li... Dün de HSYK seçimi tamamlandı... Gazeteler koro halinde aynı şeyi yazıyor:
“HSYK’da seçimi Adalet Bakanlığı’nın listesi kazandı...”

7 üyeli HSYK’da hükümetin 2 üyesi vardı...

Şimdi 22 üyeli HSYK’da iktidarın 17 üyesi olacak...

Bunun adı ileri demokrasi oluyor... Bir yargıç dostumuz anlatıyor:

“HSYK’ya en yüksek oyu alarak seçilen kişiler Bakanlık bürokratlarıydı; Müsteşar Yardımcısı İbrahim Okur ve Bakanlık Personel Genel Müdürü Birol Erdem... Bilindiği gibi seçimlerde propaganda yasaktı. Zaten adaylar en fazla etraflarındaki veya aynı şehirdeki meslektaşlarına propaganda yapabilirdi. Ama bu yasak Personel Genel Müdürü için söz konusu değildi. Kampanya döneminde şehir şehir dolaşarak ve katılımı adeta zorunlu kılarak o illerdeki hâkim ve savcılarla toplantılar yaptı. Ne de olsa onların sicil amiriydi. Müsteşar Yardımcısı İbrahim Okur’un buna bile ihtiyacı yoktu. Oturduğu yerden gerekli mesajları vererek seçilmeyi baştan garanti etti.”
Bağımsız yargı, “daha demokrat yargı” yalanıyla AKP’ye işte böyle bağlandı.

* * *
Referandumun bitiminden sonra AKP iktidarı Anayasa Mahkemesi ve HSYK’ya kendi kadrolarını sokmak için kulise başladı. HSYK için kendi listesini yaptı, tehdit ve dayatmalara girişti, sonunda listesini kazandırdı. Bu süreçte CHP’den en ufak bir itiraz ya da eleştiri duydunuz mu? Biz duymadık. Yargının ele geçirilmesi için yapılan dayatmaları görmezden geldiler. Ana muhalefet mi AKP stepnesi mi? Gerçeği görmek için Kemal Bey’i izlemeye devam ediniz...

Melih AŞIK, 19 Ekim 2010, Milliyet





Yargı bağımsızlığına el-Fatiha

BEN HSYK’ya Adalet Bakanı’nın “başkan” olarak katılmasını, yetmezmiş gibi Müsteşarı’nın heyette üye olarak kalmasını 12 Eylül faşizminin Hükümet’in işine yarayan kalıntısı olarak değerlendirirken, sözcü gazeteciler “Ama üye sayısı 22’ye çıkarılan HSYK’ya çok geniş bir yelpazeden üye seçilecek” diye cevap yetiştiriyorlardı.

Ancak, HSYK’ya adli yargıdan seçilecek 7 asıl, 4 yedek, idari yargıdan seçilecek 3 asıl, 2 yedek üyelik için pazar günü yapılan seçimden, Adalet Bakanlığı’nın desteklediği liste tulum olarak çıktı.

Liste gazetelerde yayınlanmıştı, ben de saklamıştım. Liste hiç fire vermeden seçildi.

Bir listenin seçilecek 10 üyenin tamamını önden bilme ihtimali, istatistik hesaplarına göre, nerede ise bir kişiye büyük ikramiye çıkma ihtimaline eşittir.

Adalet Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı İbrahim Okur, Adalet Bakanlığı Personel Genel Müdürü Birol Erdem, Adalet Akademisi Müdürü Ahmet Kaya gibi bürokratlar HSYK’nın yeni üyeleri olarak görev yapacak. Milliyet Gazetesi’nin güzel üslubu ile ifade ettiği gibi “Bürokratlar, bakanlıktan çıkıp, HSYK binasına girecek!”

Artık, Personel Genel Müdürü de “departmanını” HSYK’ya taşır. Savcı ve hâkimlerden oluşan “Bakanlık personeli”nin terfi, tayin, ödül ve ceza işlemlerini Kurul’dan yönetir!

7+3 üye pazar günü seçildi. Zaten Bakan ve Müsteşar Kurul’da “doğal üye”.

22 üyeden 12’si şimdiden Hükümet’in cebinde.

İşin en acı tarafı, kuvvetler ayrılığı ilkesi çerçevesinde bizim adımıza hukukun üstünlüğünü korumak üzere bağımsızlığı Anayasa tarafından garanti edilmesi gereken 12 bin hâkim ve savcı bu bağımsızlığa son darbeyi kendi elleri ile vurdular.

Yargı bağımsızlığı 17 Ekim 2010 Pazar günü fiilen bitmiştir.

Ruhuna el-Fatiha!

* * *
İşin garabeti o kadar açıktır ki, referandum öncesi değişiklikleri canla başla savunan, bu uğurda kamuya yalan/yanlış bilgi vermekten çekinmeyen Osman Can’ın Hükümet’e destek vermek üzere kurduğu anti-YARSAV Demokrat Yargı Derneği’nin eşbaşkanı bile duruma isyan ediyor. Kendilerinin “biçimsel demokrasi”yi sağladığı için Anayasa’nın değişen HSYK maddesine sahip çıktıklarını, ama seçimlerle esasında “atama” yapıldığını söylüyor.

Onların bile umudu bitmiş!

Bakalım Adalet Bakanlığı’nın sözcülüğünü yapan gazeteciler durumu nasıl savunacak?

* * *
Adalet Bakanlığı Müsteşarı Ahmet Kahraman “Bugüne kadar kurul adına sekretarya hizmetlerini yapan bakanlıktaki bilgi birikiminin, hafızanın kurula taşınması noktasında bürokratların faydası olabilir. Bunu teşkilat değerlendirecektir. Bürokratların adaylığının bir mahzuru olmadığını düşünüyorum” (Milliyet-17.10.2010), demiş.

Ben de Müsteşar’a soruyorum:

Dünyanın neresinde “yargı bağımsızlığı”nın bilgi birikimi ve hafızası bürokratlara teslim edilir?

Siz Müsteşar olarak hangi HSYK kararında Bakan’la ters düşen görüş ifade edebildiniz? İlaç niyetine bir tanecik olsun örnek veriniz.

* * *
TSK bertaraf edildi, TÜSİAD tehdit edildi.

Anayasa ehlileştirildi (Bkz: Anayasa Mahkemesi Başkanı’nın son demeçleri), HSYK adam edildi!

Hoş geldin sivil vesayet!


Cüneyt ÜLSEVER, 19 Ekim 2010, Hürriyet





HSYK’yı vesayete aldılar!..

Ergin memnun: Saygı gösterin

Adalet Bakanı Ergin, HSYK seçim sonuçlarını savundu: İddialar, seçimde gösterilen iradeye saygısızlık!

İşe aldığı adamlar seçti!

HSYK seçimlerini değerlendiren Başsavcı Cihaner, “Bakanlık bürokratları, işe aldıkları adamların oylarıyla seçilmiş oldular. Düşünün sizi işe almış olan adam gelmiş ‘oy istiyorum’ demiş. Bu bir vesayettir” dedi.

Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner, HSYK seçimlerini, Adalet Bakanlığı’nın destek verdiği öne sürülen listenin açık ara kazanmasını değerlendirdi. Cihaner, “Oy kullanan kişilerin mülakatlarına, üyelik için aday olan bürokratlar girdi. Oy veren hakim ve savcıları, işe alan kişiler bunlar” dedi. HSYK’nın eski yapısına getirilen eleştirinin “Yüksek yargı üyeleri HSYK üyelerini seçiyor. HSYK da yüksek yargı üyelerini seçiyor” olmasıydı diyen Cihaner, “Yargı mensuplarını, Bakkallar Federasyonu mu seçecek” diye sordu. “Kurul olarak çalışanların tamamında bu iş böyle olur” diyen Cihaner, şöyle konuştu: “Bunu vesayet gibi gösterdiler, Anayasa değişikliğine en büyük dayanaklarından biri bu oldu. Bakanlık bürokratları, mülakatlarına girdikleri yani işe aldıkları adamların oylarıyla seçilmiş oldular. Bu daha büyük bir vesayettir. Düşünün sizi işe almış olan adam gelmiş ’oy istiyorum’demiş. Bu durum, hukuk devletine giden son adım olmaz diye umut ediyorum. Ayrıca tüm oy kullananların sicilleri gizli soruşturma dosyaları ve kimlik bilgileri bakanlığın elinde. Aday olan bürokratların tamamı Adalet Akademisi ya da Eğitim Merkezi’nde, eğitim görevlisi ya da orada idari görevde olan kişiler. 2 yıllık bir hakim 20 yıllık bir hakimi nasıl tanıyacak. Büyük kopuklu var.”

Cehenneme giden yol

YSK tarafından hakim ve savcılara propaganda yasağı getirilmesinin anımsatılması üzerine Cihaner, YSK’nın süreçteki sorumluluğunun ikinci sırada geldiğini söyledi. Cihaner şöyle devam etti: “Cehenneme giden yol, iyi niyet taşlarıyla döşelidir zaten. Bir tarafta disiplinli, her türlü örgütlenme olanağına sahip, teftiş kurlu, Personel Genel Müdürlüğü var. Diğer tarafta tek başına aday olmuş bir arkadaşımız var. O böyle bir yapıyla nasıl rekabet etsin?”

Akıl tutulması yaşanıyor

Cihaner, “Meslek örgütleri bile ’biz şunları destekliyoruz’ dedi. ’Birlikte hareket edeceğiz’ demedi. Zaten listeden de anlaşılıyor. Çok değişik kaynaklardan gelen adamlar var. Ama bakanlığa baktığımız zaman diyor ki ’biz birlikte çalışacağız.’ Bunlar değerlendirildiği zaman, Anayasa değişikliği ilk gündeme geldiği andan itibaren, değişikliğin partinin yargı kollarının kurulmasına yönelik olduğu anlaşılıyor. Bunu şu ya da bu parti diye söylemiyorum. İktidara sahip olan parti kimse onun yargı kollarının oluşturulmasıdır. İnanılmaz şekilde ülke gene bir akıl tutulması yaşıyor. İnsanın aklı almıyor” dedi. (ANKA)

Yargıtay ile Danıştay üyeleri belirlendi

Yargıtay Genel Kurulu, HSYK’ya Yargıtay kontenjanından gönderilecek 3 asıl, 3 yedek üyeyi belirledi. Buna göre, Yargıday 12. Hukuk Dairesi Üyesi Zeynep Nilgün Hacımahmutoğlu, Yargıtay 3. Ceza Dairesi üyesi Ahmet Karayiğit ve Yargıtay 7. Hukuk Dairesi üyesi Ulvi Yüksel asil üyeliğe, Yargıtay 6. Ceza Dairesi Üyesi Erkan Öztürk, Yargıtay 9. Hukuk Dairesi üyesi Ömer Hicri Tuna ve Yargıtay 13. Hukuk Dairesi üyesi Rahmi Ünal yedek üyeliğe seçildi. Seçimde, 3. asıl üye olarak belirlenen Ulvi Yüksel, halen HSYK üyesi olan Ali Suat Ertosun’un seçildiği tarihten itibaren başlayan 4 yıllık görev süresi dolduktan sonra kalan HSYK üyeliği süresini tamamlayacak. Bu arada, Danıştay kontenjanından da HSYK üyeliklerine Ziya Özcan ve Zeynep Kavlak seçildi.

Bakan, sonuçtan memnun

Adalet Bakanı Sadullah Ergin, gazeteciler HSYK seçim sonuçlarını değerlendirdi.Ergin, HSYK üyeliği seçimine ilişkin, “Bu sonuçlar hakim ve savcıların marjinal söylemlere rağbet etmediğini gösteriyor” dedi. Ergin, HSYK üyeliğine Bakanlığın desteklediği isimlerin seçildiği iddialarına yönelik ise, “Bu iddia seçimde gösterilen iradeye saygısızlıktır. 16 kişiden sadece 2’si Bakanlık bürokratıdır. YARSAV’ın listesinde de Bakanlık çalışanları vardı ama bunlar seçilemediler. Demek ki Bakanlık bünyesinde çalışması yeterli değil, farklı özellikler de aranıyor” diye konuştu.Ergin, bundan sonra bu iradeye saygı duymaktan başka yapacak bir şey olmadığını ifade ederek, 11 bin civarında hakim ve savcımız sandığa gittiler ve tercihlerini hiçbir dernek çatısı olmayan isimlerden yana kullandılar. Buradan bence bu mesaj çıkıyor, ben öyle okuyorum.

+++

HSYK, AKP’nin yan kurumu oldu

MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında hafta sonunda yapılan ve Adalet Bakanlığı listesinin kazandığı belirtilen HSYK seçimlerini değerlendirdi. Vural, “Adalet Bakanlığını kutluyorum. HSYK’yı, AKP’nin ve Adalet Bakanlığının yan kurumu haline dönüştürmek için gösterdiği başarıdan dolayı kutluyorum” dedi. Vural şunları söyledi: “ Önce Anayasa Mahkemesi’ne, sonra da HSYK’ya bir partinin talimatıyla üye seçildi. Bu durum, MHP’nin duruşunun doğru olduğunu ortaya koydu. HSYK’nın Adalet Bakanlığı’nın güdümüne sokulacağını söylemiştik. Elini çek Sadullah Ergin dedik, ey AKP, yargının içinden elini çek dedik. Ellerini, gövdelerini bu seçimin içine soktular. Bu nasıl bir seçim? HSYK Adalet Bakanlığı’nın personel daire başkanlığı haline sokulmuştur. HSYK siyasi etki, AKP’nin etki alanına girmiştir. Bu sonuç, hakim ve savcıları büyük bir baskı ve tehdit altına sokmuştur.”

Yüz karası bir seçim

Adalet Bakanı’nın HSYK’ya kendi bürokrat ve istediği isimleri atadığını da kaydeden Vural, hakim ve savcılara bundan sonra daha büyük görev düştüğünü ifade etti. Vural, “Hakim ve savcılarımız adalet dağıtmaya devam etmeli. Sürgüne gönderilen memurun hakkını, haksız yere vergi cezasına çarptırılan vatandaşın hakkını hükümet ve yürütmeye karşı kim arayacak? Bu seçim yüz karası bir seçimdir. Anahtar listelerine hakim ve savcılara oy verdirmek suretiyle HSYK’yı ellerine geçirdiler. Sevsinler böyle bir bağımsız kurulu. Bu ülkenin vatandaşları olarak hakkı hukuku koruyacak yargının bağımsız olmasını savunmak hepimizin görevidir. Bundan sonraki uygulamaları hep birlikte takip edeceğiz” diye konuştu. HSYK’nın bağımsız bir kurum olmaktan çıktığını ve AKP’nin kurumu haline geldiğini ifade eden Vural şunları kaydetti: “Bakanlığın listesi kazanıyorsa hepimizin bunu sorgulaması gerekir. Hukukun üstünlüğü gibi kavramlar sadece lafta kalan kavramlar haline gelmiştir. İyi bir operasyonla HSYK’yı -kendi memuru gibi- istediği gibi atama yapabileceği bir mekanizmaya dönüştürmüşlerdir.”

+++

Talepleri karşılamayanlar yıkılır

Anayasa Mahkemesi üyeliğine seçilen Hicabi Dursun ve Celal Mümtaz Akıncı’nın yemin töreni, Anayasa Mahkemesi’nde gerçekleştirildi. Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç ile yeni üyeler Dursun ve Akıncı, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil çiçek, Adalet Bakanı Sadullah Ergin ve İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın da aralarında bulunduğu davetlileri, Anayasa Mahkemesi girişindeki salonda karşıladı. Kılıç, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ı ise binanın girişinde karşıladı. Gül ile Erdoğan, yeni üyeleri tebrik etti. Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, törende bir konuşma gerçekleştirdi. Konuşmasında, AYM üyeliğinin “son derece onurlu ancak aynı ölçüde de sorumluluk gerektiren” bir görev olduğunu ifade ederek “Anayasa Mahkemesi üyeliğine, ant içerek başlayacak olan üyelerimizin Anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü ilkesini savunarak görevini sorumluluk bilinci içinde Anayasa’ya, yasaya ve hukuka uygun olarak oluşacak vicdani kanaatlerine göre yerine getirecekleri kuşkusuzdur” dedi.

Tarafsızlık vurgusu!

Kılıç, Anayasa Mahkemesi’nin “dün olduğu gibi bugün de, yarın da Atatürk’ün hedef gösterdiği çağdaş uygarlık düzeyini yakalamış, gerçekten demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletinin tam bir yansızlık içinde koruyucusu ve en büyük güvencesi olacağını, bu görevi de başarıyla yürütebilmenin ancak adil ve tarafsız kalmayı becerebilen yargıçların varlığıyla mümkün olacağını” vurguladı. Tüm toplumlarda özgürlük, demokrasi ve daha çok hukuk isteklerine ilişkin güçlü sesler yükseldiğini belirten Kılıç, “Buna cevap veremeyenler yıkılıp gitmektedir. Değişime karşı çıkan, çağın nabzını tutamayan statükonun kibirli mensupları artık halkı ikna edememektedir” dedi. “Uygarlıkları çatıştırarak değil, onları buluşturarak birlikteliğimizi kurabiliriz” diyen Kılıç, “Kendi özgürlüklerimiz ne kadar önemli ise başkalarının özgürlükleri de o kadar önemlidir’duyarlılığı ve bilinci, toplumsal çatışmayı önleyecek yegane formüldür. Bu bağlamda her ülke kendi gerçekleri ile dünya gerçeklerini örtüştürmek zorundadır” diye konuştu. Haşim Kılıç’ın konuşmasının ardından yeni üyeler Dursun ve Akıncı ant içti. Daha sonra Anayasa Mahkemesi Başkanı Kılıç, Dursun ve Akıncı’ya kisvelerini giydirdi. Her iki üye protokoldekilerle tokalaştı.

Yemin törenine katılan Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç ile Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Başbakan Erdoğan’ın samimiyeti gözlerden kaçmadı.


YENİÇAĞ, 19 Ekim 2010

Re: AKP yargısı oluşuyor / Yüce Mahkeme ve O liste..

İletiGönderilme zamanı: Sal Eki 19, 2010 21:10
gönderen Türk-Kan
Yargıçlar ve Savcılar Birliği (YARSAV) Başkanı Emine Ülker Tarhan,
HSYK seçim sonuçlarını değerlendiriyor



Re: AKP yargısı oluşuyor / Yüce Mahkeme ve O liste..

İletiGönderilme zamanı: Çrş Eki 20, 2010 23:37
gönderen Başkomutan
Adaletin kestiği parmak AKP’nin kestiği parmak


Yavaş, yavaş...

Alıştıra alıştıra canım kardeşim.

‘Çocuk’ bile ‘9 ay 10 günde’ doğuyor.

Çok şükür, ‘ileri demokrasiye’ geçişin önündeki çok önemli bir engel daha aşıldı.

Anayasa Mahkemesi’nin ardından, ‘değişime’ karşı çıkan, ‘çağın’ nabzını tutamayan ‘statükonun’ kibirli mensuplarının yuvalandığı HSYK da kazasız belasız bir şekilde ‘bertaraf’ edildi.

Günler öncesinde elden ele dolaşan ve ‘Adalet Bakanlığı’ tarafından hazırlandığı iddia edilen liste, ‘son anda yapılan değişikliği’ de içerecek şekilde ‘tulum’ çıkardı.

Referandumdan geçen son Anayasa değişikliği ile üye sayısı 22’ye çıkarılan HSYK’nın 17 üyesi daha şimdiden ‘değişimin’ kontrolüne girmiş bulunuyor.

Önümüzdeki dönemde Yargıtay ve Danıştay da ‘adam’ edilince, HSYK üyelerinin tamamı ‘tarafsız’ hale gelecek inşallah.

Siz aldırmayın öyle ‘bağımsız yargı’, ‘tarafsız yargı’adına ortaya çıkıp “Yargı, yürütmenin emri altına girdi” diye tepinip duranlara.

Onların hepsi yakında soluğu ‘Silivri’de alacak.

Ankara’da artık ‘hakimler’ ve ‘savcılar’ var.

Anayasa Mahkemesi tamam.

HSYK’da işlem tamam.

‘Yargı’ tamam.


* * *

Peki ya HSYK neden o kadar önemli?

Anayasa’nın 159’uncu maddesine göre Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu, hukuk devletinin bir gereği olan ‘mahkemelerin bağımsızlığı’ ve ‘hâkimlik teminatı’ esaslarına göre kurulur ve görev yapar.

2461 sayılı Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Kanunu’nun 4’üncü maddesinde kurulun görev ve yetkileri şöyle sıralanıyor:

1-) Yargıtay ve Danıştay üyelerini seçmek.

2-) Adalet Bakanlığı’nın, bir mahkemenin veya bir hâkim veya savcının kadrosunun kaldırılması veya bir mahkemenin yargı çevresinin değiştirilmesi konusundaki tekliflerini karara bağlamak.

3-) Hâkim ve savcıların; mesleğe kabul etme, atama ve nakletme, geçici yetki verme, her türlü yükselme ve birinci sınıfa ayırma, kadro dağıtma, meslekte kalmaları uygun görülmeyenler hakkında karar verme, disiplin cezası verme, görevden uzaklaştırma, işlemlerini yapmak.

4-) Anayasa ve kanunlarla verilen diğer görevleri yerine getirmek.

* * *

Adalet Bakanı Sadullah Ergin diyor ki:

- “Hakim ve savcılar, YSK’nın denetimi altında iradelerini ortaya koymuşlardır. Bundan sonra bu iradeye saygı duymak lazım.”
Kimse kimseyi kandırmaya kalkışmasın.

‘Görünen’ köy, ‘kılavuz’ ister mi hiç?

Bugün üyeleri AKP iktidarı tarafından tayin edilen kurul, yarın Yargıtay ve Danıştay üyelerinin belirlenmesinde de söz sahibi olacak.

Anayasa Mahkemesi’nden sonra, ‘Türk milleti adına’ karar vermekte olan bütün mahkemeler birer ‘AKP Mahkemesi’ haline dönüşme tehlikesi ile karşı karşıya.

Toplumdaki ‘adalete güven’ duygusu, her geçen gün biraz daha azalıyor.

Bu saatten itibaren, sokaktaki en iyi niyetli vatandaşa bile “Adaletin kestiği parmak acımaz” sözünü söyletemezsiniz artık.

‘Şehir efsanelerinin’ hakim olduğu kahvehane köşelerinde sık sık şu türden sözler duyarsanız hiç şaşırmayın:

- “Hakim ve savcı AKP’liydi, ceza aldım.”
- “Adam şanslı abi, AKP’li hakime düştü.”

* * *

‘Adaletin’ kestiği parmak acımaz tabii ki.

‘AKP’nin’ kestiği parmak ise fena halde acır.

‘Adalete güven duygusu’ katledilmiş olan bir ortamda, ‘ileri demokrasinin’her an ‘ileri kaosa’ dönüşmesi kaçınılmazdır.

Dua etsinler de, ‘hukuk devletini’ ortadan kaldırmaya yönelik teşebbüs, ‘şartların olgunlaşmasına’ hizmet eden birer araç olmasın.


İsrafil K.KUMBASAR
21 Ekim 2010 / YENİÇAĞ




Peki ya HSYK neden o kadar önemli?
Sorusunun cevabını tekrar okumanızı tavsiye ediyorum. Otoyol ve Köprüler satılırken...
Danıştay kararı iptal etti
16 Ekim 2010

Yalova Atatürk Çiftliği’nin özelleştirme kararı Danıştay tarafından iptal edildi.

Büyük önder Mustafa Kemal Atatürk’ün Yalova’da arazi satın alarak kurduğu ve 1937 yılına kadar bizzat kendisi işlettikten sonra “tarım yapılması ve hilesiz meyve yetiştirilmesi” için halka bağışladığı Yalova Atatürk Çiftliği’nin özelleştirme kararı Danıştay tarafından iptal edildi. Hükümet, çiftliği önce toptan tasfiye etmek istemiş, bu kararı Danıştay’dan dönünce de çiftliğin 2.8 milyon metrekarelik arazisinin satılması hedeflenmişti.

Her iki işlemi de Danıştay’a götürüp iptal edilmesini sağlayan Ziraat Mühendisleri Odası’nın (ZMO) yeni Başkanı Turhan Tuncer “Maalesef bu karar ile duracaklarını sanmıyorum. Arap sermayesine verilen sözler var” diye konuştu. Hükümetin Yalova Çiftliği’ni özelleştirme girişiminde süreç şöyle gelişti:

Atatürk’ün çiftliği Araplara: Başbakan Tayyip Erdoğan’ın başında olduğu Yüksek Planlama Kurulu (YPK) sonradan Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü’ne (TİGEM) bağlanan çiftlik hakkında 14.3.2005 tarihinde tasfiye kararı aldı. Bu dönemde işletme arazilerinin, turistik tesise dönüştürülmesi için Dubai İslam Bankası’na tahsis edileceği ileri sürülmüştü.Tarım-İş Sendikası ve ZMO tarafından açılan dava sonucu karar iptal edildi.

Özelleştirme ısrarı geri döndü: Özelleştirme Yüksek Kurulu (ÖYK), 12.8.2008 tarihinde “işletme TİGEM’de kalacak şekilde, arazilerinin bir yıl içinde özelleştirilmesi” kararı aldı. ZMO’nun başvurusu üzerine Danıştay kararı iptal etti.


Atatürk Müzesi’nin arazisi özelleştirilemez: Kararda “Üzerinde ‘Atatürk Müzesi’nin’ de yer aldığı; taşınmazların satış suretiyle özelleştirme programına alınması, kanunda yer alan özelleştirme ilkeleriyle bağdaşmadığı” belirtilerek “Dolayısıyla dava konusu kurul kararı hukuka uygun bulunmamaktadır” denildi.


CUMHURİYET

Maalesef bu karar ile duracaklarını sanmıyorum...

Yargı tamam çünkü...



Muharrem BAYRAKTAR yazıyor...
Yargıya demokrasi geldi!
HSYK seçimlerinde beklenen oldu: Yargı gitti, kavga bitti! Bakanlığın yani AKP’nin Adalet Bakanlığı’nın hazırladığı liste 16 – 0 kazandı. Böylece yargıya tam demokrasi gelmiş oldu!

Zaman gazetesi seçim sonuçlarını bu başlıkla duyurdu: Yargı demokrasiyle tanıştı!

Bülent Arınç “çok demokratik seçim oldu!” diye sevinç çığlıkları atıyor.

Bir siyasi kimliği olan bakanlık nasıl liste hazırlar? Bakanlığın listesi ne demek? Bakanlık listesi demek siyasetin listesi demek değil mi?

Günlerden beri Adalet Bakanlığı listesinin kazanması için Türkiye’nin her ilinde, ilçesinde savcı ve hakimler üzerine yapılan baskılar konuşuluyor. Seçimler yapılmadan önce aslında sonuçlar belliydi. AKP hükümetinin hazırladığı ve kazanması için bütün bakanlık gücünün kullanıldığı listeye karşı birkaç savcı ve hakimin bir araya gelip hazırladığı listenin başarı kazanması mümkün mü?

Değil elbet.

Beklenen oldu.

Bakanlık yani AKP kazandı, böylece yargıya demokrasi geldi!

Yargıya demokrasinin gelmesi için yegane şart belli artık: AKP’nin hakimiyeti.

Şimdi de Anayasa Mahkemesi demokrasi ile tanışmaya başladı. Sayıştay kontenjanından, meclis kontenjanından, Cumhurbaşkanı kontenjanından seçilen adaylar Anayasa Mahkemesi üyesi olacak ve yüksek yargı da tam demokrasi ile tanışacak!

Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu, Adalet ve Kalkınma yüksek Kuruluna dönüştükten sonra Anayasa Mahkemesi de “AKP mahkemesine” dönüşecek ve ey millet ‘yargın gidecek kavga bitecek!’

AKP bu sonucu elde etmek için doğrusunu söylemek gerekirse ‘kusursuz bir süreç’ hazırladı. Yönetmenliğini Wolfgan Petersen’in yaptığı George Clooney’in başrolünü oynadığı Kusursuz Fırtına filmine taş çıkartacak bir kurusuz yargı fırtınası ile karşı karşıyayız. Filmde Kuzey Atlantik’te iki büyük kasırganın birleşmesi ile oluşan benzeri görülmemiş bir kasırgaya maruz kalan teknenin macerası anlatılıyordu.

Teknedekilerin hepsi öldü nitekim!

Bugün de “iki büyük kasırga Türkiye’nin üzerinde kesişti”. Biri AKP kasırgası diğerini ise “biliyorsunuz.”

Malum sona doğru adım adım gidiyoruz.

Yargıya, siyasete, medyaya tam demokrasi getire getire gidiyoruz.

YARSAV üyesi de olan emekli Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu haykırıyor: “Bu seçim, yapılan anayasa değişikliklerine de aykırıdır. YSK ve Danıştay, yani Türk yargısı, bu ayıbı silme gücünde ve yetkisindedir.” Adalet Bakanlığı’nın ‘tehdit, baskı, cezalandırma, ödüllendirme yollarını kullanarak liste hazırladığını’ ileri süren Kanadoğlu, iddialarına şöyle devam ediyor: “Sözde yargıda özgürlük ve demokrasi yönünden ilerleme hedefinin ne kadar boş ve gerçek dışı olduğu kanıtlandı. Yargı dışı güçler, siyasi iktidarla birleşerek Türk yargısında onarılmaz yaralar açmışlardır. “

Yargıyı ‘Alevi’ kıskacından çıkarmak iddiası ile yapılan düzenlemelerle yargıyı ‘ailevi’ hale getirdiler.
Kusursuz fırtına.

Tekrar tekrar izleyin.

Muharrem BAYRAKTAR

Re: AKP yargısı oluşuyor / Yüce Mahkeme ve O liste..

İletiGönderilme zamanı: Cmt Eki 23, 2010 6:40
gönderen Başkomutan
Gül, HSYK asil üyelerini seçti

Abdullah Gül, HSYK asil üyeliklerini, Anayasa'nın geçici 19. maddesi uyarınca belirledi.

Abdullah Gül, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) asıl üyeliklerine, Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Ahmet Gökcen, Polis Akademisi Güvenlik Bilimleri Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Bülent Çiçekli, Kayseri Barosu Başkanı Avukat Ali Aydın ile Maliye Bakanlığı Başhukuk Müşavirliği ve Muhakemat Genel Müdürlüğü Müşavir Hazine Avukatı Rasim Aytin'i seçti.

Cumhurbaşkanlığı Basın Merkezinden yapılan açıklamada, Gökcen, Çiçekli, Aydın ve Aytin'in Gül tarafından, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın geçici 19. maddesi uyarınca seçildiği belirtildi.

Cumhuriyet

Re: AKP yargısı oluşuyor / Yüce Mahkeme ve O liste..

İletiGönderilme zamanı: Pzr Eki 24, 2010 14:06
gönderen Oğuz Kağan
YSK'dan HSYK itirazlarına ret

Seçimlerde tam kanunsuzluk hali görülmediğinden yenilenmesi istemini reddetti.

Yüksek Seçim Kurulu, 17 Ekim 2010 tarihinde Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu asıl ve yedek üyeliği için adli ve idari yargı hakim ve Cumhuriyet savcıları arasından yapılan seçimde, tam kanunsuzluk hali görülmediğinden, seçimlerin yenilenmesi istemini reddetti.

YSK, Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Ömer Faruk Eminağaoğlu'nun seçimlerin hukuka uygun biçimde ve demokratik ortamda yapılmadığı iddiasıyla seçimin iptali ve yenilenmesi başvurusunu karara bağladı.

Kurul, 17 Ekim 2010 Pazar günü adli ve idari yargı hakim ve Cumhuriyet savcıları arasından Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu asıl ve yedek üyeliği için yapılan seçimlerde, tam kanunsuzluk hali görülmediğinden seçimlerin yenilenmesi isteminin reddine oybirliğiyle karar verdi.

Yüksek Seçim Kurulu (YSK), adli ve idari yargıdan Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'na (HSYK) üye seçiminin demokratik, serbest ve eşit koşullarda gerçekleşmediğine ilişkin somut bilgi, belge ve delil bildirilmediği için bu iddiayla ilgili inceleme yapılamayacağına, seçmenlerin etki altında bırakıldığına ilişkin iddianın seçmenlerin konumları gereği yerinde görülmediğine hükmetti.

YSK, Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Ömer Faruk Eminağaoğlu'nun, kamuoyunda ''bakanlık listesi'' olarak adlandırılan listenin bütün halinde seçilmesinin, seçimlerin demokratik ortamda yapılmadığını, eşit rekabet koşullarının oluşmadığını, hakim ve savcıların etki altında bırakıldığını ortaya koyduğu iddiasıyla ve tam kanunsuzluk nedeniyle seçimlerin yenilenmesine karar verilmesi talebini karara bağladı.

Anayasa değişikliğine ilişkin kanunda yer alan HSYK'nın yeni yapısı ve üye seçimine ilişkin hükümlere yer verilen YSK kararında, seçimin demokratik, serbest ve eşit koşullarda gerçekleşmediğine ilişkin somut bilgi, belge ve delil bildirilmediği, seçmenlerin etki altında bırakıldığına ilişkin iddianın seçmenlerin konumları gereği yerinde görülmediği belirtildi.

Adayların öz geçmişlerinin YSK'ya ait web sitesinde fotoğraflarıyla yayımlandığı ve tüm adaylara eşit hak tanındığı kaydedilen kararda, adayların kendilerini tanıtamadıkları yönündeki iddianın doğru bulunmadığı ifade edildi.

Sayım ve dökümün açık olarak yapıldığına, oy verme yerinde hazır bulunanların sayım ve dökümü takip etme olanağı bulunduğuna işaret edilen kararda, idari görevde çalışan hakim ve savcıların HSYK üyeliğine aday olma kapsamı dışında tutulmalarına yapılan itirazın daha önce reddedilmesi ve kesinlik taşıması nedeniyle bu talebin yeniden incelenmesi olanağı bulunmadığı belirtildi.

Kurul, 17 Ekim 2010 Pazar günü adli ve idari yargı hakim ve savcıları arasından HSYK asıl ve yedek üyeliği için yapılan seçimlerde tam kanunsuzluk hali görülmediğinden seçimlerin yenilenmesi isteminin reddine karar verdi. Karar oy birliğiyle alındı.


Gerçek Gündem, 24 Ekim 2010





Adaletin bu mu Adalet Bakanı?

12 Eylül faşizmi HSYK’ya Adalet Bakanı ve Müsteşarı’nı sokmuştu.

12 Eylül faşizmine son vermek üzere yola çıkan Hükümet, herhalde “İşime gelen faşizm bin yaşasın!” şiarı ile, HSYK’da Bakan’ı ve Müsteşarı’nı koruduğu gibi, Kurul’a ilave olarak personelden sorumlu Adalet Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı’nı, Adalet Bakanlığı Personel Genel Müdürü’nü ve eğitimden sorumlu Adalet Akademisi Müdürü’nü de soktu.

Hâkim ve savcılar tam anlamı ile yürütmenin memuru oldular ve HSYK hâkim ve savcıların özlük haklarını, Adalet Bakanlığı adına düzenleyen İnsan Kaynakları Departmanı haline geldi.

12 Eylül faşizmi böyle hal’loldu.

? İndirmediler, bindirdiler!

* * *

HSYK seçiminden önce katıldığım bir TV programında “Adalet Bakanlığı’nın yaptığı listeden bahsediliyor” demiştim. Hemen ertesi günü bana e-posta yolu ile 10 kişilik (7 asıl+3 yedek) Adli Yargı bölümü listesi yollandı. (İdari Yargı bölümü listesi yoktu.) Sakladım. Ama gerek yokmuş. Seçimden önce gazetelerde tüm listeler yayınlandı.

Elimdeki liste tulum tuttu. Bir adet bile yanılma yok.

YSK adayların propaganda yapmasını yasaklamıştı. Oy kullanan 12.000 hâkim ve savcının 167 adayın (Adli Yargı listesi) hepsini tanıyarak oy verdiğini iddia etmek insan aklı ile açıkça alay etmektir.

Eğer, Adalet Bakanı’nın iddia ettiği gibi listeleri sadece aralarında konuşmuşlar ise, benim elimdeki Adli Yargı listesinin % 100 tutma ihtimali, 167 aday ve 10 (7+3) seçilmiş kişi olduğuna göre:

? % 0.000000000000000000000005927’dir! (% 0. 23 adet sıfır ve 5927.)

Bu yüzde ihtimali yılbaşında büyük ikramiye çıkma ihtimali ile neredeyse aynı seviyededir.

Bakan Bey sadece bizimle değil, matematik (ihtimal hesapları) bilimi ile de alay ediyor!

Yemezler!

* * *

Listeyi Adalet Bakanı ve Müsteşarı hazırlamış, Müsteşar Yardımcısı ve Personel Genel Müdürü listenin propagandasını yapmışlardır. Nitekim:

“Listenin koçluğunu yaptığı iddia edilen Müsteşar Yardımcısı İbrahim Okur’un Vatan’a verdiği demeç tam bir itiraf:

‘YARSAV karşısında ortak hareket ettik ve öyle kazandık!’” (Tufan Türenç-Hürriyet-22 Ekim 2020)

167 adaylı Adli Yargı listesinden seçilen 10 (7+3) kişi 6401 ile 4570 arasında oy aldıklarına göre “ortak hareket” ancak ve ancak “propaganda” yaparak mümkün olur.

Her türlü propaganda YSK kararına göre suçtur. Ama, Adalet Bakanlığı’nın yaptığı propaganda katmerli suçtur! Zira, Bakanlık amir pozisyonundadır.

İşin en acı tarafı, kuvvetler ayrılığı ilkesi çerçevesinde bizim adımıza hukukun üstünlüğünü korumak üzere bağımsızlığı Anayasa tarafından garanti edilmesi gereken 12 bin hâkim ve savcı bu bağımsızlığa son darbeyi kendi elleri ile vurmuşlardır.

* * *

Adam bağırıyormuş: “Karımı öptüler, karımı öptüler!”

Duyanlar “Sen de kadıya şikâyet et!” diye akıl vermişler.

Adam beter bağırmaya başlamış: “Ben neyleyim. Karımı zaten kadı öptü!”

Kadı izin verirse, ben de tüm “Yetmez ama evet”çi dostları yanaklarından öpüyorum.


Cüneyt ÜLSEVER, 24 Ekim 2010, Hürriyet





Yetmez Ama Evet Şokta

Yazar çizerlerin önemli bir bölümü bu sloganın arkasına sığındı.. Onlar da anayasa değişikliğinin yetersiz olduğunu, göstermelik olduğunu, dayatmacı anlayışın ürünü olduğunu biliyorlardı..

Bu sebeple açık açık evet demediler..

Yetmez Ama Evet dediler..

Yani..

Bu yapılan iyi değil ama hiç olmazsa eskisinden daha iyi..

* * *

Referandumdan evet çıkınca ilk uygulamayı kısa sürede görmek nasip oldu.. HSYK seçimleri yapıldı, bakanlığın önemli bürokratlarının öncülüğündeki liste firesiz HSYK’ya yerleşti..

Yüksek yargı vesayetine son verildi..

Bakanlık vesayeti kuruldu..

Yetmez Ama Evetçiler de şoka girdi..

Evetlerini sorgulamaya başladılar, rahatsız olduklarını beyan ettiler.. Savunduğumuz bu değildi diye homurdandılar..

Anlayacağınız liberal demokratlar bir gecede bölündü.. Hem de tam üç parçaya..

Sadece onlar bölünmedi, YARSAV’a alternatif olarak kurulan liberal demokrat aydınlar tarafından desteklenen, alkışlanan, önemsenen, önemsetilen Demokrat Yargı Derneği de ortadan çatladı..

Demokrat Yargı Derneği’nin bağımsız Eşbaşkanı Ertekin; hükümetin yargıyı iktidarın bir parçası haline getirdiğini önü sürdü..

Demokrat Yargı Derneği’nin biraz bağımlı Eşbaşkanı Can; bekleyelim, icraatlarını görelim diye topu taca atıp vakit kazanmayı tercih etti..

Biz gelelim liberal aydınlara.. Üçe bölündüler demiştik ya..

* * *

Birinci grup: Çok sert tepki gösterdi.. Hayal kırıklığı yaşadıklarını açık açık söylediler.. Seçimleri demokrasi açısından utanç verici buldular.. Yürütmenin başının hâkim ve savcıların başını seçmesini içimize sindiremiyoruz dediler..

* * *

İkinci grup: Yapılan edilenden hazzetmeseler de hiç olmazsa eskisinden daha iyi, eskisi kadar kötü değil ya diyerek kendilerini avutuyorlar.. Demokrasinin bir yerine oturtamamanın sıkıntısını çekiyorlar..

Üçüncü grup: AKP ne yaparsa doğru yapar, ne eylerse güzel eyler düsturundan miligram sapmıyorlar.. Yeni HSYK’yı AKP’den çok, HSYK’nın yeni üyelerinden çok savunmayı boyunlarının borcu olarak görüyorlar.. Bugün savunmayacağız da ne zaman savunacağız diye kendilerini ortaya attılar; hile mi yapılmış, baskı mı yapılmış, hani delil, hani kanıt diyorlar başka da bir şey demiyorlar..

Şoktan çıkmaya çalışıyorlar..

* * *

Aslında dördüncü grupta olanlar da var..

Sessizler..

Sesini çıkartmayanlar.. HSYK seçimlerine bulaşmak istemeyenler.. Memlekette konu mu biti havasıyla görüş beyan etmekten kaytaranlar..

* * *

Kısaca Yetmez Ama Evetçiler şu günlerde şokta!..


Cemaatlere özgürlük!

Ne zaman cemaatlere özgürlük başlıklı bir yazı okusam kafam karışıyor..

Cemaat kelimesiyle özgürlük kelimesini bir türlü yan yana getiremiyorum..

Hem cemaat hem özgürlük!..

Galiba sadece cemaatlerin faaliyetlerine özgürlük isteniyor, cemaatlerin üyelerine değil..

Bizim partiler gibi yani..

Demokrasinin vazgeçilmez unsurudurlar, demokrasi isterler, ileri demokrasiden dem vururlar ama kendi dükkânlarında demokrasi yoktur..

Kendi üyeleri demokrat değildir..

Cemaatlerdeki özgürlük gibi..


Suçlu yine CHP oldu..

HSYK’da neden böyle oldu, bunun neresi demokratik seçim denildiğinde topu yine CHP’ye, eski Anayasa Mahkemesi’ne atıyorlar..

Efendim, her savcı ve hâkim sadece bir adaya oy verir ibaresi kalsaymış, liste çıkmazmış, liste yarışı yaşanmazmış..

Bu ibareler neden iptal edildi..

Demokrasiye ve hukuka uygun olmadığı için..

Şimdi dönüp o ibareler kalsaydı HSYK yapısı daha demokratik olurdu, seçimler de seçim gibi olurdu demek işi sulandırmak biraz da perdelemek demektir..

Mesele bu değil ki.. Mesele Adalet Bakanlığı’nın iki güçlü bürokratının liste çıkarmasıdır..


Mehmet TEZKAN, 22 Ekim 2010, Milliyet

Re: AKP yargısı oluşuyor / Yüce Mahkeme ve O liste..

İletiGönderilme zamanı: Pzt Eki 25, 2010 21:06
gönderen Oğuz Kağan
HSYK çiçeği...

Referandum öncesi sokaklarda asılı olan pankartları hatırlıyor musunuz?
Kadınlarla ilgili olanları, gazilerle ilgili olanları, darbelerle ilgi olanları...

Peki ne oldu evet çıktıktan sonra?
Kadınlarla ilgili mesela?
Ne değişti?
Gaziler için ne yapıldı?
Hangi çalışma başladı?

12 Eylül darbesi üzerinden en çok konuşuluyordu değil mi?
Ne oldu?
Suç duyuları falan yapıldı...
Sonuç?

* * *

Referandumdan sonra en süratli yapılan ne oldu?
Anayasa Mahkemesi üyelerinin atanması ve Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu seçimleri.
Işık hızıyla...

Anayasa Mahkemesi'ne atanan ve sözde 'Meclis tarafından seçilen' üyeleri biliyorsunuz.
AKP'ye yakın isimlerin üye olarak atanacağı referandumdan önce yapılan hülle atamayla zaten belliydi.
HSYK'nın da son hali belli oldu.
Adalet Bakanı, müsteşarı, Personel Daire Başkanı, bizzat Adalet Bakanı'nın hazırladığı listedeki hakimlerin tümü...

Cumhurbaşkanı 3 üye atadı en son olarak.

Birincisi Ali Aydın.
Kayseri Barosu Başkanı.
'Doğal olarak' Kayserili. Hükümet icraatlarını hep desteklemiş. Kayseri'de seçimler öncesi açık açık AKP için çalışmış.

İkincisi Bülent Çiçekli.
Enerji Bakanlığı Baş Hukuk Müşaviri...
Ve Kayserili. Hatta Kayseri-der Başkanı.

Üçüncü üye daha da iyi.
Ahmet Gökçen.
Referandum öncesinde '15. madde kaldırılırsa darbecilerin yargılanmasının önünde yasal engel yok' diye açıklamalar yapmış. Evet propagandasına destek vermişti.
Bir özelliği daha var yalnız kendisinin.
Başbakan Erdoğan'ın İstanbul Belediye Başkanlığı döneminde açılan AKBİL davasının bilirkişilerinden kendisi.
Davada yargılananların suç işleyip işlemediğiyle ilgili rapor hazırlayan heyette bulunan Gökçen, eylemler suç değildir diye görüş bildirmiş.

* * *

Son 3 üye de atandı, HSYK çiçek gibi oldu.
Çiçeğe bir isim lazım ama değil mi?
Bence 'Yetmez ama evet çiçeği' olsun.
Referandumdan önce bunu söyleyenler de kulaklarının arkasına taksınlar bu çiçeği.
Daima hatırlamak için.


Nihat SIRDAR, 25 Ekim 2010, AKŞAM





HSYK üyelerine sıfır araba

HYSK'da beklenen seçim yapıldı. Yeni üyelerin sıfır makam araçları dikkat çekti.

Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu'nun yeni üyeleri Adalet Bakanı Sadullah Ergin başkanlığında Anıtkabir'i ziyaret etti. Ergin Anıt kabir özel defterine, "HSYK olarak üzerimize düşen görevleri katılımcılık, şeffaflık, liyakat ve adalet prensipleri çerçevesinde yerine getireceğimizden kimsenin endişesi olmasın" yazarken, HSYK üyelerine tahsis edilen son model makam araçları dikkat çekti.

HSYK'da ilk toplantıda Geçici Başkanvekili Ahmet Hamsici oldu.

Aslanlı Yol’dan yürüyerek Anıtkabir'e gelen HSYK üyeleri adına Adalet Bakanı Ergin kırmızı- beyaz karanfillerden oluşan çelengi Atatürk Mozolesi’ne bırakarak HSYK üyeleriyle birlikte saygı duruşunda bulundu. Anıtkabir merdivenlerinde toplu olarak hatıra fotoğrafı çektiren üyeler, Misak-ı Milli Kulesi’ne geçti.

Bakan Ergin, burada Anıtkabir özel defterine şunları yazdı:

“Büyük Atatürk,

Halk oylaması neticesinde kabul edilerek yürürlüğe giren 5982 sayılı kanun ile değişik Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 159’ncu maddesine göre yeniden yapılandırılan Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun ilk üyeleri olarak huzurunuza gelmiş bulunmaktayız. İnsan haklarının korunmasında ve hukuk devletinin her yönü ile hayata geçirilmesinde, hiç kuşkusuz bağımsız ve tarafsız mahkemeler önemli rol oynamaktadır.

Hukuk devletinin ön koşulu ve adil yargılanmanın temel garantisi olan yargı bağımsızlığı ile yargı görevinin tam ve doğru bir şekilde yerine getirilmesinin esasını oluşturan tarafsızlık, dürüstlük, mesleğe yaraşırlık, eşitlik, liyakat ve özen ilkelerinin, korunması ve uygulanması konusunda, HSYK olarak üzerimize düşen görevleri katılımcılık, şeffaflık, liyakat ve adalet prensipleri çerçevesinde yerine getireceğimizden kimsenin endişesi olmasın.

Cumhuriyetimizin banisi büyük Atatürk, minnet duygularımızla birlikte şükranlarımızı ve saygılarımızı sunuyoruz. Ruhunuz şad olsun.”

YENİ MAKAM ARAÇLARI

Anıtkabir’deki törenin ardından Bakan Ergin ve HSYK üyeleri ilk toplantılarını yapmak üzere HSYK’nin yeni binasına geçtiler. Bu arada HSYK üyelerine tahsis edilen 2011 model Renault marka ve seri plakalardan oluşan yeni makam araçları dikkati çekti.

AHMET HAMSİCİ SEÇİLDİ

HSYK'da gerçekleştirilen ilk toplantıda geçici başkanvekilliği için seçim yapıldı. Yapılan seçimde Ahmet Hamsici seçildi.

Adalet Bakanı Sadullah Ergin ve 21 asıl üyenin katılımıyla yapılan HSYK'nın ilk toplantısı sona erdi.

Bakan Ergin, HSYK'nın yeni binasında düzenlenen ve yaklaşık 2.5 saat süren toplantının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı. Ergin, toplantının 'güzel bir atmosferde' gerçekleştirildiğini söyledi.

Toplantıda kurulun geçici başkanvekilliği seçimi yapıldığını belirten Ergin, “HSYK ile ilgili uyum yasaları yapılıncaya kadar” Danıştay üyesi Ahmet Hamsici'nin kurulun geçici başkanvekilliğine seçildiğini bildirdi.

Ergin, toplantıda HSYK üyesi Ali Suat Ertosun ve Hüseyin Serter'in de aday olduğunu açıkladı. Bakan Ergin, kurulun önceden olduğu gibi salı ve perşembe günleri toplanmaya devam edeceğini, bu çerçevede yeni üyelerden oluşan kurulun yarın toplanacağını ve gündemindeki konuları ele alacağını kaydetti.

Sadullah Ergin, HSYK uyum yasalarının da Bakanlar Kurulunda imzaya açıldığını bildirdi.

AHMET HAMSİCİ KİMDİR

Çaykara Ataköy’den olan Ahmet Hamsici, 1963 yılında Ankara'da doğmuştur. Başkent Lisesini bitirmiş, 1984 yılında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesinden mezun olmuştur. Sırasıyla Sason Hakimliği, Sulakyurt Hakimliği, 19 Mayıs Hakimliği, Adalet Bakanlığı Tetkik Hakimliği, Personel Genel Md. Yardımcılığı, Müsteşar Yardımcılığı görevlerinde bulunmuştur.

19 Eylül 2008 tarihinde Cumhurbaşkanı tarafından Danıştay Üyeliğine seçilen Ahmet Hamsici Danıştay 3 üncü Dairesi üyesi olarak görevini sürdürmekte iken 10.02.2009 tarihinde Türkiye Adalet Akademisi Başkanı olarak görevlendirilmiştir.

Ahmet Hamsici 16.02.2009 tarihinde Akademi Başkanlığı görevine başlamıştır. Türkiye Adalet Akademisi Genel Kurulu, HSYK asıl üyeliğine Ahmet Hamsici'yi seçti.


Gerçek Gündem, 25 Ekim 2010

Re: AKP yargısı oluşuyor / Yüce Mahkeme ve O liste..

İletiGönderilme zamanı: Çrş Eki 27, 2010 15:31
gönderen Oğuz Kağan
Gül'ün HSYK'ya Atadığı Ali Aydın Hangi Örgüte Üye Çıktı?

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün HSYK üyeliğine atadığı üyeleri AKP'ye yakın isimlerden seçmesi eleştirilirken, 4 üyeden ikisinin Kayserili olması dikkat çekti. Kayseri'de yerel yayın yapan Kay-Tv ve Kayseri Haber Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Recep Bulut Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün HSYK'ya atadığı Kayseri Baro Başkanı Ali Aydın'ın bilinmeyen portresini yazdı.

İşte Bulut'un yıllardır tanıdığı İslamcı Mazlum-Der yöneticisi HSYK'nın yeni üyesi Ali Aydın'ın ilginç portresi:

BEN CUMHURBAŞKANI’NIN YERİNDE OLSAYDIM AYDIN’I ÖNERMEZDİM…


Ali Aydın’ı ne zamandan beri tanıdığımı şöyle bir gözümün önüne getirdim… Yanlış hatırlamıyorsam 1991 yılında ki o meşhur sağda meydana gelen “kutsal ittifakla” birlikte tanıdığımı düşünüyorum… Malum 1991 yılı genel seçimleri, MHP-RP ve IDP’nin bir araya gelerek oluşturduğu kutsal ittifak dönemiydi… Aykut Edibali’nin başında bulunduğu Islahatçı Demokrasi Partisi, MHP ve RP’nin öncülüğünde kurulan kutsal ittifaka IDP’yle eşlik etmiş, Edibali bu vesileyle milletvekili seçilmişti… Av. Ali Aydın da o dönemlerde IDP saflarında ortaya çıkmıştı… Yozgatlılar Derneği’nde de görülüyordu fakat yanlış hatırlamıyorsam o dönemler Dernek Başkanı Mustafa Çağan ile ters düştükleri için Çağan, Aydın’ın dernek üyeliğini bile düşürmüştü… Aykut Edibali milletvekili seçilmiş sonra da bir daha Kayseri’ye uğramamıştı. Daha sonra Av.Ali Aydın, Millet Partisi saflarında ortaya çıktı… Belediye Başkan adayı oldu, doğal olarak seçilemedi… Ama siyasetle olan ilişkisini hiç koparmadı… MAZLUM-DER Kayseri Şube Başkanı ve Genel Başkan Yardımcısı görevini aldı… Başörtüsü eylemlerinde en ön saflarda yer aldı… Elinde pankart meydanlarda açıklamalar yaptı. Hatta bir defasında Üniversite önünde polisle karşı karşıya geldiler… Yanılmıyorsam polise mukavemetten davalık bile olmuşlardı. Ama doğrusunu söylemek gerekirse davanın akıbeti hakkında bir bilgim yok… Sonra Avukat Ali Aydın’ı sürpriz bir gelişmeyle Kayseri Barosu Başkanı olarak karşımızda bulduk… Baro seçimlerinde rahmetli Ali Taşçı ile Faruk Ülker ayrı ayrı liste çıkarınca muhafazakar kesimin ve özellikle AHUDER’in desteğini alan Ali Aydın Baro Başkanı seçilmişti. Eski Başkan Ali Taşçı 225, Faruk Ülker 175 ve Ali Aydın’da 273 oy alınca, Ali Aydın doğal olarak Kayseri Barosu Başkanı olmuştu… Şans işte nerde ne zaman güleceği ve önünüze ne tür fırsatlar çıkaracağı belli olmaz! Ali Aydın’da şans fazlasıyla mevcut… Kayseri olarak, Ali Aydın’ın Baro Başkanlığı süresince ilginç tartışmalara tanık olduk….

KARARGAH EVLERİ

Aydın’ın en çok taraf olduğu konu, şu meşhur Karargah Evleri Davası olmuştu…
Dönemin Garnizon Komutanı Tümgeneral Rıdvan Ulugüler hakkında o günlerde ilginç bir kampanya yürütülmüştü… Bazı ulusal çapta yayın yapan gazeteler Kayseri’de esnafın Garnizon Komutanı tarafından fişlendiği ve Karargah Evleri davasından tutuklanan Albay Cengiz Köylü hakkında yardım kampanyası başlattığı iddiasıyla bir yığın yayınlar yapılmıştı… Hatta bu iddiaları ortaya attıkları iddiasıyla gözaltına alınan üç astsubayın ifadelerinin hipnozla alındığı ve asit kuyularına atılacakları korkusuyla sorgulandıkları iddiasıyla Kayseri Barosundan bazı yönetim kurulu üyeleri basın toplantısı düzenlemiş, başta Jandarma Alay Komutanı Cemal Temizöz hakkında çeşitli suçlamalarda bulunulmuş ve bu suçlamalar da Baro’nun internet sitesinde aynen yayınlanmıştı… Malum daha sonra Cemal Temizöz tutuklanmıştı. Temizöz hala Diyarbakır’da cezaevinde yatıyor… O günlerde Kayseri sık sık ulusal basınında bu haberle yer almış ve Genelkurmay Başkanlığı İletişim Daire Başkanı Tuğgeneral Metin Gürak’ta, "Kayseri’de sahte belge düzenlenerek bazı işletmelere gönderildiğini" ifade ederek, "Bölge halkının Garnizon komutanı aleyhine kışkırtılarak, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin itibarını zedelemek için kamuoyu oluşturulmaya çalışıldığı tespit edilmiştir" demişti…

Resim

PANCAR KOOPERATİFİ

Sonra Ali Aydın’ı Şeker Fabrikası ve Pancar Kooperatifi çekişmelerinde gördük… Hatta iki yıl önceki Pancar Kooperatifi Genel Kurulu’nda Divan Başkanlığına talip oldu, seçilememişti… Hatta, Ali Aydın, Pancar Kooperatifi çekişmeleri nedeniyle çekişmelerde adı geçen müvekkilinin emniyette alınan ifadesini henüz hazırlık aşamasında bir basın mensubuna verip yayınlattığı iddiasıyla Ağır Ceza’da yargılandı. İfadeyi yayınlayan Gazeteci Mahmut Tursun, Savcılık ifadesinde bu ifade tutanağını Kayseri Barosu Başkanı Avukat Ali Aydın’dan aldığını belirtirken Aydın’ın yargılandığı Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmada basın mesleğinin kendisine tanıdığı hak gereği tanıklık yapmayacağını ve haber kaynağını açıklamak istemediğini söyleyince Ali Aydın, davadan yırtmış oldu. Mahmut Tursun, Savcıya verdiği ifadenin aynısını mahkemede de söylemiş olsaydı Ali Aydın ne avukatlık yapabilecekti ne de elini-kolunu sallaya sallaya mahkeme salonundan çıkabilecekti… Bir çok cesaretli çıkışıyla tanınan Ali Aydın için bu yıl yaşanan en kritik olaydı… Bu tür çıkışlarla muhalifleri tarafından ağır eleştirilere hedef olan Ali Aydın’a Ekim ayı içinde yapılması gereken Baro’nun olağan kongresinde hiç şans verilmiyordu… Ama Ekim ayı içinde sadece İstanbul Barosu hariç bir tek Kayseri Barosu seçimini yapmamıştı… Muhalifleri Ali Aydın’ı “Baro seçimlerini de özellikle HSYK seçimleri sonuçlanana kadar geciktirdi” diye eleştiriyordu… İşte bu tartışmalar sürerken Kayseri Barosu Başkanı Ali Aydın, referandum kampanyasında MÜSİAD ve GESİAD gibi bazı sivil toplum örgütleriyle birlikte aktif olarak evet kampanyasını yürütenlerin başında yer aldı… Hatta bu gayretinden dolayı AK Parti Kayseri İl Örgütü tarafından kendisine teşekkür mektubu gönderildi…

BEN OLSAM YAPMAZDIM


Kayserili hukukçular Baro Başkanı Ali Aydın’ı bu çıkışları nedeniyle eleştirirken, birden karşımıza Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün HSYK’ya önerdiği dört kişiden biri olarak çıktı… Kayseri Barosu hukukçuları akşam ulusal televizyonlarda Cumhurbaşkanı Gül’ün HSYK’ya önerdiği dört adaydan birinin Kayseri Barosu Başkanı Ali Aydın olduğu yönündeki altyazıları okuyunca bir hayli şaşırdı… Evet Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Kayseri Barosu Başkanı Ali Aydın’ı HSYK’ya üye olarak önermişti… Önerebilir mi, elbette önerebilir! Ama şahsen ben Cumhurbaşkanı Gül’ün yerinde olsaydım Ali Aydın’ı HSYK’ya önermezdim… Tabii Sayın Cumhurbaşkanı Gül’ün yerinde ve konumunda olma gibi bir şansımız olamaz da! Ama bir an olsun, ben Sayın Cumhurbaşkanı Gül’ün yerinde olsaydım Sayın Ali Aydın’ı önerir miydim önermez miydim diye düşünme hakkım olamaz mı yani!

Peki niye önermezdin diye soranlar olur ise yine Sayın Cumhurbaşkanı’nın penceresinden bakarak yanıtlayayım! Birincisi Sayın Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, malum Kayserili… Kayseri milletvekilliği yaptı… Dışişleri Bakanlığı ve Başbakanlık yaptı… Şimdi de Cumhurbaşkanı… Kayserili bir cumhurbaşkanı olarak en azından “hemşericilik” suçlamasıyla muhatap olmama adına Kayseri Barosu Başkanını HSYK’ya önermezdim! Dikkat ederseniz, Kayseri Barosu Başkanı Ali Aydın’ı demiyorum! Ali olur, Veli olur fark etmez, sonuçta hemşericilik suçlamasıyla karşı karşıya gelmeme adına Kayseri Barosu Başkanını HSYK üyeliğine önermezdim… Çünkü Sayın Gül, Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanı! Hemşericilik gibi basit bir yaklaşımla Cumhurbaşkanlığı makamının yıpratılmasına olanak vermemeli…

İkincisine gelince… Kayseri Barosu Başkanı Ali Aydın’ın içinde bulunduğu tartışmaları yukarıda tek tek sıraladım… Zaten Ali Aydın, temsil ettiği Kayseri Barosu Başkanlığı’nda siyasi kimliğini öne çıkarmakla sık sık suçlanıyordu… Hemşericilik kadar “siyasi yandaşlık” suçlaması da Cumhurbaşkanlığı makamı için bir o kadar sakıncalı bir durum… Zaman zaman Sayın Cumhurbaşkanı, yasanın kendilerine tanıdığı yetki ve hak çerçevesinde önerdikleri isimle gündeme geliyor ve eleştiriliyor… Şimdi Sayın Cumhurbaşkanı çifte suçlamayla karşı karşıya… Hem hemşericilik yapmakla hem de bariz siyasi kimliği olan bir ismi HSYK’ya önererek, siyasi yandaşlık yapmakla… Ben şahsen Cumhurbaşkanı’nın yerinde olsaydım, böylesine önemli bir mevkiiye atama yaparken Cumhurbaşkanlığı makamını ne hemşericilik ne de siyasi yandaşını atadı suçlamasıyla karşı karşıya getirmezdim… Bu sonuçtan hem Cumhurbaşkanlığı makamı hem de HSYK yara almıştır! Ben Sayın Cumhurbaşkanı’nın yerinde olsam buna fırsat vermezdim! Ali Aydın’ı kutluyorum, geçen yıl Pancar Kooperatifi’nin Divan Başkanlığı’na seçilemedi ama HSYK üyeliğine seçildi… Sayın Aydın, Pancar çiftçimizi divanda temsil etme şansı verilmedi ama HSYK’da Hakim ve Savcılarımızın hakkını ve hukukunu en iyi temsil edeceğine can-ı gönülden inanıyor vazifende üstün başarılar diliyorum.


Odatv.com, 25 Ekim 2010





İşte Yeni HSYK Üyesi Ali Aydın'a AKP'nin Gönderdiği Mektup

HSYK'ya Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından ataması yapılan dört üyeden biri olan Kayseri Baro Başkanı Avukat Ali Aydın’ın Mazlum-Der yöneticisi olduğunu gündeme getirmiştik.

Şimdi de; yeni HSYK üyesi Aydın’la ilgili çok ilginç bir belge ortaya çıktı.

Kayseri Haber sitesinin eline ulaşan belgeye göre; AKP Kayseri İl Başkanlığı’nın, Ali Aydın’a referandum öncesi yaptığı özverili çalışmalardan dolayı tebrik ve teşekkür mektubu yazdığı ortaya çıktı.

Buna göre; AKP İl Başkanı Ömer Dengiz, 2010/38-0102 sayılı ve 17/09/2010 tarihli resmi evrakla Kayseri Baro Başkanı sıfatıyla Ali Aydın’a teşekkür etti.

Aydın’a verilen tebrik mektubu şöyle:

“Sayın Ali Aydın- Kayseri Baro Başkanı

Anayasa’nın bazı maddelerinin değiştirilmesine yönelik değişiklik paketi Türkiye çapında yüzde 78 gibi büyük bir katılım oranıyla gerçekleşerek, yüzde 58 oranıyla kabul edilmiştir. Bu başarı, ortak çalışmaların neticesi olarak şehrimizde yüzde 86 katılım oranı ve yüzde 73 gibi büyük bir kabul oranıyla sandığa yansımıştır. Kayseri’de ulaşılan bu sonucun en büyük mimarları hiçbir siyasi kaygı gözetmeksizin emeklerini esirgemeden çalışan sizlersiniz.

Milletimizin demokrasi, insan hakları, temel hak ve özgürlükler konusundaki talebi bir kez daha sandığa yansımıştır. Milletimiz, darbelere, darbecilere ve darbe anlayışına karşı çıkarak demokrasiye güç vermiştir. Milletimiz üstünlerin hukuku değil, hukukun üstünlüğü talebini bir kez daha güçlü bir şekilde göstermiştir.

Bu bağlamda; 12 Eylül’de gerçekleştirilen Referandum sürecinde milletimizin menfaatini içeren bu tarihi değişiklikte desteklerini ve emeklerini esirgemeyen, başta şahsınız olmak üzere bütün üyelerinize teşekkür eder, aydınlık Türkiye’nin geleceği için verdiğiniz özverili çalışmalardan dolayı tebrik ederim. Bu duygu ve düşüncelerle çalışmalarınızda başarılar dilerim.
Selamlarımla.

Ömer Dengiz
AK Parti Kayseri İl Başkanı.”


***

Bununla birlikte; Kayseri Barosu Başkanı Ali Aydın’ın veda programında yaşanan ilginç bir olay, yerel kanal Kay TV kameralarına takıldı. Aydın yaptığı veda konuşmasının ardından meslektaşları ile vedalaşmaya devam etti. İşte tam da o sırada; Kayseri Barosu avukatlarından Vedat Özcan, AKP İl Başkan Yardımcısı Levent Büyükkeçeci’yle yaptığı ikili konuşmada “Hayırlı olsun… Ali Aydın’ın HSYK üyeliğine seçilmesine sevindik… Sayenizde olmuş…” dedi. AKP İl Başkan Yardımcısı Levent Büyükkeçeci ise “Referandumdan “EVET” çıkmasa bunlar olmayacaktı” diye konuştu.

İşte AKP’den yeni HSYK üyesi Ali Aydın’a gönderilen mektup:

Resim


Odatv.com, 26 Ekim 2010

Re: AKP yargısı oluşuyor / Yüce Mahkeme ve O liste..

İletiGönderilme zamanı: Cum Eki 29, 2010 23:07
gönderen Oğuz Kağan
Yeni HSYK Üyesi Ali Aydın Neden Yargılandı?

Cumhurbaşkanı tarafından HSYK üyeliğine önerilen Kayseri Barosu Başkanı Ali Aydın’a türbanlı öğrencileri üniversiteye almayan kamu görevlilerine karşı koymak, zor ve tehditte bulunmak iddiasıyla kamu davası açıldığı ortaya çıktı.

Olay 14 Mart 2008 tarihinde Erciyes Üniversitesi mühendislik Fakültesi girişinde meydana geldi. Başörtülü olarak Mühendislik Fakültesi giriş kapısına gelen bir grup türbanlı öğrenci, türbanlı olarak fakülteye girmek istediklerini söyledi. Güvenlik görevlileri türbanlı olarak fakülteye girmelerinin yasa ve yönetmeliklere aykırı olduklarına söylemeleri üzerine olay yerine gelen Mazlum-Der Genel Başkan Yardımcısı ve Kayseri Barosu Başkanı Ali Aydın, Mazlum-Der Kayseri Şubesi Başkanı Ahmet Taş ve Kayseri Barosu Avukatlarından Emine Özdere, hazırladıkları tutanağı, Güvenlik Amiri Hacı Mortaş, Güvenlik Şefi Hüseyin Özcan, güvenlik görevlileri Mustafa Aydın, Mahmut Hadi Demirtaş, Hüseyin Altun ve Ahmet Açıkgöz’e imzalatmak istediler. Güvenlik görevlileri, böyle bir tutanağı imzalamalarının, mevcut yasa ve YÖK Kanununa göre mümkün olmadığını belirterek, eylemcilere eğitim ve öğretimi aksatmamaları için kapı önündeki eylemlerine son vermelerini istediler. Bunun üzerine, güvenlik görevlileri ile öğrenciler ve Ali Aydın, Ahmet Taş arasında, sloganlar eşliğinde itiş kakış başladı. Bu sıra da güvenlik görevlilerinden Ahmet Açıkgöz yaralandı. Polis’in olay yerine gelmesi üzerine olay emniyete intikal etti.

DAVACI OLDULAR

Erciyes Üniversitesi Güvenlik Amiri Hacı Mortaş, Güvenlik Şefi Hüseyin Özcan, güvenlik görevlileri Mustafa Aydın, Mahmut Hadi Demirtaş, Hüseyin Altun ve Ahmet Açıkgöz, polise verdikleri ifadede, görevlerinin yapmalarının engellendiğini, kendilerine karşı zor kullanıldığını ve tehditlere maruz kaldıklarını ileri sürerek davacı olduklarını söylediler.

Bunun üzerine, Mazlum-Der Genel Başkan Yardımcısı ve Kayseri Barosu Başkanı Ali Aydın, Mazlum-Der Kayseri Şubesi Başkanı Ahmet Taş ve Kayseri Barosu Avukatlarından Emine Özdere, hakkında, Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 3 Nisan 2008 günlü 2008/7956 soruşturma, 2008/3663 esas, 2008/2213 iddianame sayılı iddianamesi ile 5237 sayılı TCK’nın 265/1, 43/1, 53/1 maddeleri uyarınca “Kamu Görevlilerine karşı görevlerini yapmalarını engellemek suçu iddiasıyla zor ve tehdit ile direnmekten” kamu davası açıldı.

Resim
Ali Aydın Mazlum-Der eyleminde

3 Nisan 2008 tarihinde Kayseri 2.Asliye Ceza Mahkemesi’nde açılan dava jet hızıyla 15.12.2008 tarihinde yani 9 ayda sonuçlandı. Mahkeme, sanıkların haklarında ki suçlamaları kabul etmediklerini, olay sırasında kamu görevlileri olan şikayetçiler ve mağdurun yaralanmadıklarını ve 5237 sayılı TCK’nın 265/1 MADDESİNDE AÇIKLANAN SUÇ UNSURU OLAN CEBİR VEYA TEHDİT KULLANILDIĞI konusunda cezalandırılmalarına yeter kanıt olmadığı, pasif direnişin ise suçun oluşmasına yeterli olamayacağı iddiasıyla yüklenen suçtan beraatlarına karar verdi.


Odatv.com, 29 Ekim 2010

Re: AKP yargısı oluşuyor / Yüce Mahkeme ve HSYK darbesi

İletiGönderilme zamanı: Prş Ara 16, 2010 3:33
gönderen Başkomutan
HSYK icraatı...

Balyoz Davası’nın başlamasına 48 saat kala yargılamayı yapacak 10. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Zafer Başkurt görevden alındı.

Dink davası yargıcı Erkan Canak da beraber.


Yeni HSYK’nın bu ilk icraatını Balyoz Davası avukatlarından Hüseyin Ersöz’e sorduk:

- Uygulamayı nasıl karşıladınız?

- Örneğine hiçbir demokratik hukuk devletinde rastlanamaz... İddianamesi 900 sayfa, ek klasörleri yüz binlerce sayfaya varan bir davaya atanan yargıç iki günde bunları nasıl inceleyecek?

- İki mahkeme başkanı hakkında süren soruşturma olduğu belirtiliyor...

- İki yıldır süren bir soruşturma bu... Görevden almak duruşmaya 48 saat kala mı akla geldi. Kaldı ki süren soruşturmaların Balyoz davasıyla ilgisi de yok...


Ayrıca tüm yargıç ve savcılar üzerinde benzer soruşturmalar var.


- Daha önce yaşanmadı mı buna benzer olay?

- Ergenekon davaları sürecinde böylesi ilk kez yaşanıyor. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi üye hâkimleri hakkında onlarca kez redd-i hâkim talebinde bulunuldu... Yüzlerce kez HSYK’ya şikâyet dilekçesi yazıldı... Buna rağmen benzer şekilde bir görevden alma kararı görülmedi.

Görevden alınan yargıçlar kritik davalarda tahliye kararları vermeleriyle tanınıyor...

Zafer Başkurt Poyrazköy sanığı Levent Bektaş ve Balyoz davasında muvazzaf 19 subayın tahliyesi yönünde oy kullanmıştı
...

Adalet Bakanı dün karara bütün HSYK üyelerinin katıldığını söylüyordu. Ama HSYK’nın kaç kişiyle toplandığını söylemedi.


Sonuç; anayasa değişikliği ile HSYK belli bir amaç için yeniden yapılandırılmıştı. İlk meyve alındı.

Melih AŞIK
16.12.10