1. yüz (Toplam 1 yüz)

Bebekleri Susuz Bırakan Tıp Hurafesi / Mustafa YILDIRIM - Uğur YILMAZ

İletiGönderilme zamanı: Cmt Eki 26, 2013 22:05
gönderen Güncel Meydan
Mühendis-Yazar Mustafa Yıldırım ve Op. Dr. Uğur Yılmaz, bebeklere suyu yasaklayan çağdaş tıp hurafesini konuştu.

Mustafa Yıldırım: Sayın Uğur Yılmaz, son on yıldır doktorların birçoğu annelere “Bebeklerinize su içirmeyin!” diyorlar. Hatta Ankara’nın ikinci büyük üniversitesinin çocuk doktorları emrediyor. Siz bu doktor yasağının bir “hurafe”, bir “dogma” olduğunu söylüyorsunuz… Çağdaş tıpta birçok ilaç-ameliyat dayatması duyduk; ama “su düşmanlığı hurafesi” ne oluyor?
Uğur Yılmaz: Söz olsun diye “hurafe” demiyorum! Bebekleri susuz bırakanlara yıllar önce öğrenciyken rastladım…
Mustafa Yıldırım: Hocalarınız mı öneriyordu?
Uğur Yılmaz: Hayır! Bizim hocalarımız böyle bir şey söylemedi. Köylüler bebeklerine su vermiyordu.
Mustafa Yıldırım: Demek ki bebeklere su verilmemesi geçmişten gelen bir sağlık uygulaması… Susuz bırakma olayına Ankara Tıp’ta mı rastladınız?
Uğur Yılmaz: Anadolu’da rastladım. Öğrencilik dönemimizde Toplum Hekimliği dersi –sonradan ‘Halk Sağlığı’ olarak değiştirildi. Ders gereği öğrenciler, yazları Toplum Hekimliği uygulamalı çalışması için kurayla çeşitli yerlere gönderilirlerdi. Ben de Adıyaman’a gönderilmiştim. Oradaki sorumlu hekim, “İlçelerde düzenli çalışan sağlık ocağı yok. Sen burada şehirde kal” dedi. Ben istemedim.
Mustafa Yıldırım: Ankara’ya mı döndünüz?
Uğur Yılmaz: Hayır dönmedim; Kâhta ilçesinde bir hastane vardı; oraya gittim. Hastanede doktor yoktu; yalnızca birkaç görevli vardı. Görevlilerden biri nöbetçi kalıyor; gerektiğinde evlerine gidenleri hastaneye çağırıyordu. Kahta Sağlık Ocağı’nda da doktor yoktu.
Mustafa Yıldırım: Doktorsuz hastanede sağlık hizmeti mi?
Uğur Yılmaz: Tam öyle değil! Samsat’taki sağlık ocağından bir doktor, sabah 10.00’da Kâhta Sağlık Ocağı’na geliyor; kuyruğa girenlere bakıp 12.00’de gidiyordu. Ben de onun yanında duruyordum. Muayeneye getirilenlerin hemen hemen tümü bebekti.
Mustafa Yıldırım: Salgın mı vardı?
Uğur Yılmaz: Hayır, hayır! Getirilen bebeklerin derisi bumburuşuktu; dudakları çatlamış; ağızlarını güçlükle açabiliyorlardı… Ben şaşkındım. Aklımdan okulda öğrendiklerimi geçiriyor; ama sonuca ulaşamıyordum.
Mustafa Yıldırım: Açlıktan, susuzluktan kavrulan Afrikalı bebeklerin görüntüleri gibi… Gelen doktor ne yapıyordu?
Uğur Yılmaz: Doktor bebeklerin deri altına bir iğne sokup; serum veriyordu… Ben sessizce izlerken doktor, ana-babalara “Bu çocukları yalnızca emziriyorsunuz! Su da verin, su!” diye bağırıyordu. Bebeklere su vermedikleri gibi anne sütünden başka süt de vermiyorlardı. Bebekler annesini ememiyorsa aç kalıyorlardı.
Mustafa Yıldırım: Gerçekten bebeklere su vermemişler mi? O güne dek doktoru da mı dinlememişler?
Uğur Yılmaz: Çoğu dinlemiyor; ne denirse densin bebeklerine su vermiyorlardı… Ana-babalarla konuştum. Bebekler kendi elleriyle yemeye ve su içmeye başlayana dek yalnızca süt emmek zorundaydılar.
Mustafa Yıldırım: Anneler su vermiyorsa bebeklere suyu kim veriyormuş?
Uğur Yılmaz: “Bebeklere melekler su içiriyor” dediler. Şaşıp kaldım.
Mustafa Yıldırım: İyi de, bebek ölünce hiç mi suçluluk duymuyorlardı?
Uğur Yılmaz: Onlar susuzluktan öldüklerine inanmıyorlardı ki! “Melekler yaşamasını isteseydi, yaşardı” diyorlardı.
.
.

ŞİMDİKİ DOKTORLARIN ÇOĞU YENİ DOĞANLARA SUYU YASAKLIYOR
Mustafa Yıldırım: Şimdilerde de çocuk doktorlarının neredeyse tümü, yeni doğan bebeklere “Su vermeyin! Onlar suyu anne sütünden alırlar” diyorlar. Bu doktorlar da meleklerin su içirdiğine mi inanıyor?
Uğur Yılmaz: Gerekçe tam da böyle değil; ama yine de çağdaş tıp hurafelerinden, dogmalarından…
Mustafa Yıldırım: Bebekleri susuz büyütmenin tıbbi gerekçesi mi olurmuş?
Uğur Yılmaz: Diyorlar ki, bebek anne sütü ve mama ile yeterli suyu alıyormuş!
Mustafa Yıldırım: İnsan ya da öteki canlıların bebekleri milyonlarca yıldır su içtikleri için zarar mı görmüşler?
Uğur Yılmaz: Dünya Sağlık Örgütü böyle bir bildiri yayınladı. Hekimler de hiç tartışmasız kabul ettiler. Koyu dindarların fetvalara inanması gibi! Diyorlar ki bebeğe su verilirse yeterli beslenemez! Hatta su fazlası zehirlenme gibi sonuçlara yol açar diyenler de çoğunlukta.
Mustafa Yıldırım: Bebeklerin anne sütüyle beslenmeleri, önceliğin anne sütünde olduğu da doğru; ama suyu yasaklamakla ne ilgisi var? Su beslenmeye engel miymiş?
Uğur Yılmaz: Elbette anne sütü önceliklidir; fakat suyun yasaklanması için bir gerekçe olamaz! Anne sütünde de su vardır; ama asla yeterli değildir! Ne süt suyun yerini tutar, ne de su sütün yerini!
Mustafa Yıldırım: “Su içirmeyin” diyen doktorlara yalnızca süt içirip su vermesek ya da süt vermeyip suyla mı beslesek?
Uğur Yılmaz: Haklısınız! Su, sütün ya da bir başka besinin yerini tutmaz. O doktorlara ne kadar su içirirsek içirelim, yedikleri yemeğin miktarı azalmaz.
Mustafa Yıldırım: Yeni doğanlara su verirsek, memeden kesilirler mi?
Uğur Yılmaz: Ne ilgisi var? Doktorlara su verirsek olacağı gibi, bebekler de su içtikleri için sütten caymazlar; ne daha az süt içerler ne de beslenmeleri bozulur.
Mustafa Yıldırım: Bu iddiayı doğrulamak için bebeğe aşırı su içirsek mi?
Uğur Yılmaz: Zorla su içirirsek iyi olmaz. Zaten çocuk da suya kandıktan sonra bir damla daha içmez.
Mustafa Yıldırım: Susuz bırakma işkencecilerine tam gün meyve yedirsek, hatta meyve suyu, süt içirsek ve suyu yasaklasak… Dahası bu doktorlara litrelerce anne sütü içirsek…
Uğur Yılmaz: Onlar, tıp dogmasına inançlarını yitirmemek için inadına susuzluğa dayanırlar; ama sizden ayrıldıktan hemen sonra eminim ki su şişesine sarılırlar.
Mustafa Yıldırım: Bebeklere bilerek su vermeyeceğimiz durum var mı?
Uğur Yılmaz: Emzirilen çocuklara meme verilmeden hemen önce, iştahları kesilmesin diye su verilmese iyi olur. Bu sözlerim yalnızca anne sütü emen bebekler içindir.
Mustafa Yıldırım: Dünya Sağlık Örgütü de su içirilmemesini öneriyor… Şimdi biz kime inanacağız? Milyonlarca anne on binlerce yıldır bebeklerine zarar mı verdiler?
Uğur Yılmaz: Dünya Sağlık Örgütü’nün “Bebeklere su vermeyin, çok tehlikelidir” demesiyle Kâhtalıların melekler su veriyor diye bebekleri susuz bırakmaları arasında fark yok!
Mustafa Yıldırım: Tıp endüstrisinin ticaret-sağlık oyunlarının yanında Kâhtalıların kör inançları bile hafif kalıyor; çünkü Kâhtalılarınki yalnızca küçük bir topluluğu etkiliyor, ülkenin ya da dünyanın tüm bebeklerini değil. İyi de tıp endüstrisi dediğimiz ilaç, araç gereç ve akıl satıcıları neden ve nasıl yaratıyor bu tür hurafeleri-dogmaları?
Uğur Yılmaz: Tıp endüstrisi doğal olana karşı ‘bilimsel’ diyerek para kazandıracak seçenekler yaratıyor. Yeni doğanlar, anne sütü yoksa sütlü mamalar ya da inek sütüyle beslenebilmektedir.
Mustafa Yıldırım: Bu bir gerçek; ama anne sütünün yetersizliğini yayıyorlar.
Uğur Yılmaz: Mamaları satabilmek, mama alışkanlığı yaratmak için “Anne sütü eksiktir” demiyorlar; ancak mamalarda birçok besleyici vitamin, mineral bulunduğunu anlatıp duruyorlar.
Mustafa Yıldırım: Anneler ve babalar da bu paragözlerin propagandasına inanıveriyor değil mi? Önce su yasağına, daha sonra da anne sütü yetersizliğine…
Uğur Yılmaz: Öylesine inanıyorlar ki her bebek doğduğunda otomatik olarak mamalar almaya başlıyorlar… Yetmiyor, mamaları destekleyici diyerek, yan ürünler… İşin özü: Yalan bilimselleştiriliyor ve ticari hesaplar bilimsel denilerek sağlık gerekliliğine dönüştürülüyor.
Mustafa Yıldırım: Konumuza dönersek; bebeğe su verilmemesinin kanıtlanmış bir gerekçesi var mı?
Uğur Yılmaz: Kanıtlanmış ya da kanıtlanabilecek hiçbir tıbbi yanı, açıklaması yok!
Mustafa Yıldırım: Bile bile yalan mı söylüyorlar?
Uğur Yılmaz: “Karmaşa yaratıyorlar” demek daha doğru. Yeni doğanlara mama ve destekleyici ürünler yerine anne sütünün önerilmesi başka, anne sütüyle beslenen bebeklere su vermenin tehlikeli olduğunu söylemek başka!
Mustafa Yıldırım: Su vermemenin zararını sormaktan bile utanıyorum; ama bir kez daha yineleyebilir misiniz?
Uğur Yılmaz: Susuz bırakılan bebeğin minik bedeninde ciddi sağlık sorunlarıyla karşılaşılır; hatta aşırıya kaçıldığında bebeğin ölümüne neden olunur. Unutmamalı ki canlıların tümü suyla birçok minerali doğal olarak alır.
Mustafa Yıldırım: Bebekleri susuz bırakma girişimlerini konu edinmemin bir nedeni vardı: Bebek üç aylıktı. Ankara’nın çok eski ve ünlü hastanesindeki pedagoglar bebeğe su verdirmemişler. Devlet-üniversite-özel hastanelerinde bu hurafe yaygınlaşmış. Konuştuğum anne babalar, hatta benim kızım bile ne söylesem dinlemiyorlardı.
Uğur Yılmaz: Elbette dinlemezler! Siz bebek sağlığını o ünlü hastanenin doktorlarından, kartellerden daha iyi mi bilecektiniz? Bebek susuz mu kaldı?
Mustafa Yıldırım: Anne ve babaya dedim ki “Şimdi önünüze her tür meyveyi, meyve suyunu yığar ve kapıyı üstünüze kilitlerim. Susuzluğun ne demek olduğunu o zaman anlarsınız” dedim. Bebeğe bir kaşık su verdim ve su bardağını birkaç adım ötesine koydum. Yüzükoyun yatırdığım bebek, denize koşturan minik kaplumbağalar gibi su bardağına ulaşmak için çırpınmaya başladı. Bebeğin çırpınışını izlerken su düşmanı doktorları andım.
Uğur Yılmaz: Tıbbın hurafesine kapılan anne baba evlerine gidince suyu kesmişlerdir.
Mustafa Yıldırım: Bebek üstünde onların hakları elbette var; ama benim de canlılara karşı sorumluluğum, vicdanım vardı. Cezayı uygulamak için her ne gerekirse yapacaktım.
Uğur Yılmaz: Bebek susuzluktan kurtuldu mu?
Mustafa Yıldırım: Belki ceza korkusu, belki de akıllar başa geldiğinden hurafeye boş vermişler. Bebeğin anne sütünü içtikten sonra da kana kana su içtiğini söylediler… Su yasağıyla baş edebilmek için o doktorları da bir yere kapatıp susuz bırakmanın en iyi çare olduğunu düşünüyorum. Siz ne dersiniz?
Uğur Yılmaz: Bence de iyi bir yöntem! Tıp yeni yeni hastalıklar tanımlarken yaşamımızı denetim altına alıyorlar; kimyasal satıp duruyorlar. Zamane doktorlarının çoğu da onların ajanı gibi çalışıyorlar. Tıp karteli bu doktorların yardımıyla sağlığımızı daha doğmadan önce denetlemeye başlıyor.
Mustafa Yıldırım: Sayın Yılmaz! Sonunda hurafeyle dogma birleştirilip bilim diye yutturuluyor… İki yıl önce konuştuğumuz grip aşısı uydurmacılığında, kolesterolün düşman ilan edilmesinde olduğu gibi!
Uğur Yılmaz: Çok doğru! Birçok tıbbi öneri ve uygulama, akla-mantığa aykırı olsa da kısa sürede bir evrensel dogmaya dönüştürülüyor. Tıp kartellerinin ticari çıkarlarına göre belirledikleri sağlık anlayışının insan aklını denetim altına alma girişimlerinden biridir bebeklerin su içmelerinin yasaklanması. Suyun zararlı ve hatta zehirleyebileceği bilgisi yavaş yavaş akıllara yerleştiriliyor.
Mustafa Yıldırım: Su içilmesini gerektirmeyecek mamalara pazar açılıyor. Yalnız mamalarla kalsa iyi; meyvelerle alınan suyun işlevini abartarak paketlenmiş meyve püreleri, meyve suları, minerallerle vitaminlerle zenginleştirildiği belirtilen “enerji” içecekleri… Sayın Yılmaz, suyun zararını akla yerleştirmekle başlayan bu propagandanın çarpık sonuçlarına geçmişten bir örnek verebilir miyiz?
Uğur Yılmaz: Tıp kartelinin sayısız oyunlarından biri de kolesterol oyunuydu. Kolesterol de tüm dünyaya zararlı madde olarak ezberletilmişti. Oysa kolesterol beynin, hormon ve salgıların, hücre zarlarının temel yapı taşıdır. Kolesterol düzeyinin yüksekliğinden kuşkulanmayan ve endişelenmeyen insan yoktu.
Mustafa Yıldırım: İnsanlar birbirleriyle konuşurken kolesterollerinin yüksekliğinden söz edemeden duramıyorlardı. Tam bir korku tünelindeydik ve ilaç kartelleri bu oyunla onlarca yıl kârlarına kâr kattılar değil mi?
Uğur Yılmaz: Bağışlayın, biraz kaba olacak; ama insanlar kolesterol manyağı olmuşlardı. En temel sağlık sorunu oluvermişti kolesterol düzeyinin yüksekliği. Hekimler ve toplum kolesterol düzeyini düşürmeye odaklanmıştı.
Mustafa Yıldırım: Sonunda kolesterolün yararları anlatılmaya başlayınca yüzleri bile kızarmadı.
Uğur Yılmaz: Tıp karteli yalnızca kolesterol ve su konusunda değil birçok konuda insanların bilinçaltına işine gelen bilgileri yerleştirmekte ustalaştı. Yüzlerinin kızarması bir yana oyna oyunlarla ve elde ettikleri büyük kazançlarla gurur duyuyorlardır!
Mustafa Yıldırım: Hekimler de bu kirli oyunda birer araç olmadan önce kendilerine sunulan bilgileri sınasalar daha doğru olmaz mı?
Uğur Yılmaz: Haklısınız; ama hekimlerin uyanması için öncelikle öğrencilikten başlayarak her dersi, ezberletilmeye çalışılan hazır çözümleri sorgulayarak başlamalılar. Aslına bakarsanız sorun eğitimden çok sistem sorunu. Günümüzde tıp bilimi Tıp Kartellerinin ürünlerinin pazarlanmasına uyumlu bir yönteme dönüştü. Bir dogma, evrensel doğruymuş gibi sunulduğunda ne yazık ki hekimler de sorgulamıyorlar, karşı çıkmıyorlar.
Mustafa Yıldırım: Çok teşekkür ederim. Anlaşılan “sağlıkta dönüşüm” değil “tıpta devrim” gerekiyor! Ancak dünyanın neresinde olursa olsun bebekler susuz kalmasınlar. Anneler de hurafeleri, tıp dogmalarını bir yana bıraksınlar; kendi annelerinin ve hatta öteki canlıların annelerinin yaptığı gibi bebeklerine su içirsinler. Ayrıca kolesterolsüz de kalmasınlar!

Ankara, 3 Ekim 2013 - Akdeniz Gerçek

Re: Bebekleri Susuz Bırakan Tıp Hurafesi / Mustafa YILDIRIM - Uğur YILMAZ

İletiGönderilme zamanı: Prş Eyl 20, 2018 14:56
gönderen derinnacar
paylaşım için teşekkürler...