1. yüz (Toplam 1 yüz)

Güce Tapmak -2-

İletiGönderilme zamanı: Cum Tem 29, 2016 8:32
gönderen Vedat Kılıç
Resim

Bir yandan masum erler sokağa atıldı diğer yandan küresel beslemeler sokağa çağrıldı. Olmayan demokrasi, Türk ordusunun üzerinde tepinerek, onu kırbaçlayarak kurtarıldı...

Devletin özellikle yargı ve güvenlik noktaları bir yandan küresel beslemelere teslim edildi, diğer yandan teslim edenler kahraman ilan edildi...

Ordunun savunma yetkisi bir yandan valilere verildi diğer yandan orduya saldıran bir başka küresel beslemelerle masaya oturuldu...

Bir yandan ülkenin binlerce yıl içinde kazanılmış milli değerleri yok edildi diğer yandan kendi oluşturdukları değer çürük(!) çıkınca "Pardon" denildi...

Bir yandan Ordu siyasetten uzak dursun naraları atanlar şimdi de jandarmayı İçişleri Bakanlığına-siyasete bağlayıverdiler...

Güce tapmanın yaşam biçimi haline getirildiği bu ortamda ne yaptığının bir önemi yok, bir avuç un serpmen yeterli...

Kendinin Atatürkçü olduğundan emin olanlar dönüp aynaya bakmayanlardır.
"Ayna, ayna, söyle bana, ben Gençlik Nutku'nu uyguluyor muyum?" diye sorsalar, aslında masaüstü Atatürkçü olmaktan öte gitmediklerini göreceklerdir ama kendilerinden çok eminler...

Saat dokuzu beş geçe başlayan işgale bugün yetmiş sekiz yıl oldu. İşgal o kadar ilerledi ki, artık Yörük çadırı da tütmez oldu...

İşgalcilerin yüzde doksan amaçlarına ulaştığı böylesi bir durumda birileri BOP eş başkanının Kemalizme teslim olduğundan bahsediyor...

Teslim oluşun gerekçesi bakın neymiş:
"Ne yapacaktı ki Erdoğan?.. Kol kola yürüdüğü Fethullahçıların dümen suyunda, devletin tamamen ele geçirilmesini ve kendisinin de bir köşeye atılmasını mı izleyecekti?..
Bir ucu okyanus ötesinde olan bir dinci yapılanmanın kendisini de yutup yok etmesine sessiz mi kalacaktı?.."

Bu gerekçeyi savunan Aydınlık yazarı Mehmet Faraç'ın 14 Temmuz "Erdoğan kime teslim oldu ki?" başlıklı yazısından alıntıdır, yani çok yönlü darbeden bir gün önce yazılmış. Bu öngörüyü dayandırdıkları yeğane kaynak ise bazı AB üyesi gazetelerin yorumları. Mehmet Faraç, bu kaynak için yine aynı makalede Doğu perinçek'in bir yazısından alıntı veriyor:
“Türkiye, Atlantik ülkelerine sırt çevirirken yeni dostlar arayışına girmiştir. Kısacası Atlantik sisteminin hâkim güçleri Türkiye’nin yönelişi karşısındaki tavırlarını kesin ve keskin bir dille açıklıyorlar. New York Times, biraz daha umutlu olmak istiyor. Alman sermayesinin büyük gazetesi ise, Tayyip Erdoğan’a öfkesini çok daha ağır ifadelerle açığa vuruyor. Tayyip Erdoğan’a Kemalist Devrimi yıkma görevi vermişlerdi, oysa Tayyip Erdoğan Kemalizme teslim oldu. Dizginleri ellerinden kaçırmışlardır. Bu saptama, Batı açısından stratejik yenilginin itirafıdır.”

Bu bir stratejik yenilgi değil, tam tersi hedefe giden stratejik bir şaşırtmacadır.
Hedef yüzde doksan başarılmış, hedefin önündeki en önemli engel Türk ordusu etkisizleştirilmiş, milli değerlere sahip çıkacak örgütlü-örgütsüz bir yapılanmanın önü kesilmiş, işgale dur diyecek milli şuur yozlaştırılmış ve karşısında direnen hiç bir güç yokken, Tayyib'in Kemalizme teslim olmasından bahsetmek ve bunu proje ortaklarının güçlenmesine bağlamak bilinçli-bilinçsiz bir yanılgıdan ibarettir.
Tayyip bu işe başladığında zaten proje ortaklarını güçlendirmek değilmiydi görevi ve bunu 14 yıldır aralıksız uygulamıyormuydu. Onlar güçlenince bir günde "Vah! ben yanlış yaptım" mı dedi. Öyle ya bu işler çocuk işi, oyun arkadaşı kilo alınca çocuk da zayıf kalmasına hayıflanıverdi(?).

Bu bir öngörü değil, güce tapmanın herhalde muhalif versiyonu olsa gerek...

29-07-2016 Vedat Kılıç