1. yüz (Toplam 1 yüz)

YANLIŞ HESAP BAĞDAT’TAN DÖNER… Dr. Noyan UMRUK

İletiGönderilme zamanı: Prş Nis 20, 2017 18:18
gönderen Noyan Umruk
YANLIŞ HESAP BAĞDAT’TAN DÖNER… Dr. Noyan UMRUK

Şu haritaya bir bakın hele…

*18 milyona ulaştığı söylenen nüfusu ile dünyanın birkaç megakentinden biri İstanbul,

*Ankara, İzmir gibi metropoller,

*Adana, Diyarbakır, Antalya, Mersin, Eskişehir, Aydın, Van, Hatay, Muğla Manisa, Edirne, Tekirdağ gibi büyükşehirler…

Bu kentler ülke gayrisafi milli hasılasının (GSMH) nın, entellektüel kapasitesinin, vasıflı işgücünün, reel üretimin, turizm ve hizmetler sektörünün, tasarruf ve tüketim gücünün %70-80’ini oluşturuyor.

Nitekim, gelir vergisinin % 80’i “Hayır” diyen kentlerden toplanmış. Yüzde 20’si “Evet” oyu çıkmış illerden. Kurumlar vergisinin ise %85’i “Hayır” diyen şehirlerden toplanmış. %15’i “Evet” oyu veren şehirlerden. Toplamda % 84’ü “Hayır” diyen illerden %16’sı, “Evet” diyen illerden.

Ortalama olarak Türkiye Nüfusunun %60’ından fazlasının yaşadığı 33 kentte Hayır %57, Evet %43 alırken; Nüfusun % 40 kadarının yaşadığı 48 kentte Evet % 64, Hayır %36 aldı

Tarihin akışı, son tahlilde, ülkelerin gününü, geleceğini ve dengelerini uluslar arası konjonktür çerçevesinde daima emek-sermaye gücünün belirlediğini defalarca kanıtlamıştır…

Referandum, bu gerçekliği gösterme yanında;

*Ülkenin bekası, demokrasi ve hukuk devleti asgari müştereklerinde beş benzemezi bir araya getirmesi ile,

*İlk kez oy veren genç nüfusun hayır oyu oranının %58 olması, kırılmaya başlayan umutları yakın geleceğe yönelik olarak tazelemiştir.
Evet, ülkenin siyasi tarihine kapkara bir leke düşüren YSK ve alelacele ilan ettiği hileli sonuçlara rağmen durum budur.

Mağlup sayılır bu yolda galip…

Görece daha aklı başında olanların gemiyi çoktan terk ettiği partisi suskun, şaşkın ve korku içinde temizlik operasyonunu beklerken ülkenin istikbali ile ilgili olarak siyasi tarihimizin bu en kritik dönemecini “maçı 1-0 kazanmakla” açıklayan zat, aslında bir sürü hesabın önüne getirileceği hazin sonuna doğru hızlı yaklaşmaktadır.

Neden mi?
Kendi ifadelerine göre Trump “Yapacak çok işimiz var” demiş kendilerine…
Peki ne olabilir bu işler?

İlk akla gelenleri sıralayabilmek için fazla zorlanmaya gerek yok. Perşembenin gelişi çarşambadan belli…

*Memetçiğin ilk aşamada ABD’nin izin verdiği bölgelerde özellikle Suriye’de başta İŞİD olmak üzere yine ABD’nin belirlediği kafa kesen terörist örgütlere müteakiben elverişli şartlar oluştuğunda İran’a karşı sahaya sürülmesi,

*Kurbağayı ılık suda yavaş yavaş haşlayarak Eyalet-Özerklik-Federasyon-Bağımsızlık süreci ile bölünmeyi başlatmak,

* Doğu Akdeniz’e açılacak enerji koridoruna ABD çıkarları doğrultusunda tavır alınması,

*Kıbrıs’ta küresel çıkarlar uyarınca KKTC’e rahmet okunması,

*Böylece Doğu Akdeniz’de İsrail-Mısır-Kıbrıs Rum tarafı-Çok uluslu petrol şirketlerinden oluşan konsorsiyuma çatlak ses çıkarılmaması,

*Rusya-İran-Çin bloğuna karşı mesafeli durulması ve giderek ABD-Türkiye-İsrail –S.Arabistan-Katar bloğunun oluşturulması

Peki kimden talep edilecek bütün bunlar?

Zaten baştan sona adaletsiz ve hileli bir referandum süreci sonunda kendini galip ilan eden, uluslar arası hukuk, siyaset ve kişisel açılardan son derece sorunlu, büyük kentlerin ve toplumun en donanımlı en az %50’sinin kararlı biçimde karşısında olduğu bir tek adamdan…

Bu konuma karşın, bunca ağır talep çuvalı ezer adamı… Köşeye sıkıştırılan kedi can havliyle saldırır en yakınındakilere...

Saldırı, baskı arttıkça yandaş, bandaş(başdanışman) çemberi iyice daralır, muhalif çember genişledikçe genişler hayatın doğal akışı trendine göre… Henüz tam idrak edemediğimiz, çevremizi ya da bizleri iyice boğdukça idrak edebileceğimiz vahşi baskı süreci, çoook zor günler…

Hayır Birlikteliği Hareketi…

*Bir kez bu birlikteliğin beka-hukuk devleti-demokrasi ekseninde sivil insiyatiflerle güçlendirilerek sürdürülmesi hem ülkenin geleceğine yönelik bir görev, hem de birlikteliğin tarafları için vazgeçilmez nitelikte…

* Kısaca, Türkiye’de demokratik güçlerce, İtalya’nın, İkinci Dünya Savaşı sonrasındaki en uzun ömürlü ikinci hükümeti olan, zor bir dönemin aşılmasını sağlayan, sol güçlerce oluşturulan “Zeytin Dalı” ittifakını örnek alan bir birlikteliğin Türkiye’de demokratik güçlerce oluşturulması,

*Ancak bu birlikteliğin, artık, kitleleri peşinden sürükleyebilecek karizmatik, dinamik, genç, kifayetli muhteris, gerektiğinde sokağın, halkın dilini konuşabilen, bu birlikteliği omuzlayabilecek lider ya da liderlere ihtiyacı var…

*Aslında dikkatle bakılırsa önleri açılırsa, destek verilirse bu potansiyel zaten var… Mevcut liderlerin, “devlet adamlığı” feraseti ile bu potansiyelin önünü açması artık kaçınılmaz bir zorunluluk haline gelmiştir…

BÜYÜK KORKU: ERDOĞAN:"BU SONUÇ 2019'DA BENİ BAŞKAN SEÇTİRMEZ..."

Nitekim,Ataklı, AKP'nin 2019'da yapılacak seçimde birinci parti olabileceğini ama Erdoğan'ın "başkan" seçilemeyeceği bir senaryonun Saray'da gerilim yarattığını yazdı.(http://www.abcgazetesi.com)

Yazının ilgili bölümü şu şekilde:

"İlk turda Erdoğan seçilemeyebilir ama AKP Meclis'e birinci parti olarak girer, hatta salt çoğunluğu bile alabilir. Cumhurbaşkanlığı
seçimine ise Erdoğan'la birlikte ikinci aday girecek. İşte plan burada işleyecek. Erdoğan'ın ikinci turdaki rakibi diğer bütün muhalefetle oturup bir tür koalisyon pazarlığı yapacak. Cumhurbaşkanı yardımcıları ve bakanlar dışarıdan atanacağı için destek verecek her siyasi harekete, gücüne göre bakanlıklar dağıtılacak. Böylece Erdoğan'ın seçilmesi halinde hiçbir şekilde varlık gösteremeyecek olan muhalif siyasetler bu sistemle iktidara gelecekler.”

Burada kendimi tutamadım “Erdoğan için gerçekten korkunç bir şey bu” dedim.

Ankaralı haber kaynağım devam etti; “Dur asıl korkunç olana geliyorum. Şimdi duruma bak, muhalefetin adayı kazanıyor, AKP
Meclis'te çoğunluk sağlamış ama yeni sistem gereği yürütmeye asla karışamıyor, denetleyemiyor, yargılanmasını sağlayamıyor. En önemlisi Erdoğan bir anda siyasetin dışında kalıyor. Dokunulmazlığı kalkıyor. Bu durumda yeni Cumhurbaşkanı yargıya tamamen hakim olacağı için hemen harekete geçiyor ve Erdoğan'ın yargılanmasını istiyor. Erdoğan bir anda kendini yargı önünde buluyor ve artık güneş yüzü göremeyeceği bir cezaya çarptırılıyor. Bunu önleyebilecek bir şey var mı. Yok. Böylelikle Erdoğan tek hakim olmak isterken kendi kazdığı kuyuya düşüyor. Bu senaryo Erdoğan'ı korkutmasın da kimi korkutsun?”

Sonuç:

Bu günden itibaren net biçimde iktidara yürümeyi öngörmesi gereken bu "Hayır Hareketi Birlikteliğinin", 15 yıldır çökertilen Cumhuriyet yapı, kurumlarını geçmişin hata deneyimlerden de ders alıp, yararlanarak tıpkı II. Savaş sonrası Almanya’sı gibi, şu anda kenara itilmiş yetenekli insan gücü ve bilgi birikimi ile çağın koşullarına göre kısa sürede yenileyerek örgütlemesi ve kurması mümkündür. Bu umut tüm canlılığı ile gündemdedir…

Dileriz; yanlış hesap YSK ve AYM’i falan geçiniz ama AİHM’den döner, aksi takdirde her zaman olduğu gibi Bağdat’tan geri dönecektir…

ABC GAZETESİ; 20.04.2017

Re: YANLIŞ HESAP BAĞDAT’TAN DÖNER… Dr. Noyan UMRUK

İletiGönderilme zamanı: Cum Nis 21, 2017 17:56
gönderen Gönül Pınar Atacı
MÜKEMMEL bir analiz ve sentez. Eline, diline, kalbine ve kalemine sağlık çok değerli ve sevgili Noyan UMRUK. Gönül Pınar Atacı, 21.4.2017

Re: YANLIŞ HESAP BAĞDAT’TAN DÖNER… Dr. Noyan UMRUK

İletiGönderilme zamanı: Cmt Nis 22, 2017 11:10
gönderen Noyan Umruk
Teşkkür...Selam ve iyi dileklerimle...