1. yüz (Toplam 1 yüz)

Kuşaklar Tanışmalı (III)…Ve nihayet Z Kuşağı… (2000 ve devamında doğanlar) Dr. Noyan UMRUK

İletiGönderilme zamanı: Cmt Eyl 28, 2019 17:30
gönderen Noyan Umruk
Kuşaklar Tanışmalı (III)…Ve nihayet Z Kuşağı…
(2000 ve devamında doğanlar)

Dr. Noyan UMRUK

"İnternet kuşağı" da denilen bu ufaklık ve yeni yetmelerin en büyüğü henüz 19 yaşında.

Bunlar tam anlamı ile teknoloji çağı çocukları…
Yanlarında her daim taşınabilir digital küçük aygıtları, bilgisayar, MP3 çalar, i-Pod'ları, cep telefonları, DVD oynatıcıları ayrılmaz parçaları ile öylesine haşır neşirler ki sohbetlerine(!) doyum olmuyor…

Onlar, ev ödevi yapamadıklarında "elektrikler kesildi, ondan yapamadım" değil; "internet bağlantım kopuktu" diyorlar…

Yeni teknolojik olanaklarla, iletişim kolaylıkları ile her yerde olduklarını sanıyorlar… Uzakta olsalar bile ufak cihazlarıyla her an sözel, hatta görsel iletişim kurarak, birbirlerine bağlanabiliyorlar.

Onlar, önceki kuşaklardan farklı olarak, 'network' gençleri; çeşitli ağların üyeleri oluyorlar. Uzaktan da ilişki kurabildikleri için, fiziksel olarak tek başlarına, yalnız yaşıyorlar ve yaşayacaklar gibi görünüyor… Dostluk, arkadaşlık vb. insani ilişkiler, el(manuel) marifet ve beceri kazanma süreçlerine yabancılaşma, tatmini güç,kararsız, aşırı tüketiciler olma tehlikesiyle karşı karşıyalar… Ancak bu aşırı tüketici olma eğilimlerine karşı doğaya, çevreye, yeşile tutkunlukları bu kuşağın önemli bir çelişkisi olmakla birlikte, bu çelişkili tutumlarıyla Haziran Hareketini oluşturan ağabeylerinin çırakları oldular…

Bu yalnızlık ve yabancılaşma sendromu, ABD ve Avrupa ve nihayet Türkiyede 15 yaşlarına kadar her türlü digital araçtan uzak sanat, zenaat, el sanatları,bahçe tarımı vb. insani ve yaratıcı uğraşları da içeren ve bunlara önem veren özel okulların açılmasına yol açtı. Nitekim Bill Gates’in de çocuklarını bu şekilde yetiştirdiği söyleniyor…

Aynı anda birden fazla konuyla ilgilenebilme becerileri gelişiyor. İnsanlık tarihinin, digital anlamda el, göz, kulak vb gibi motor beceri senkronizasyonu en yüksek nesli.

Ancak bu avantajlar, dikkat ve konsantrasyon zorluklarıyla dezavantaja da dönüşebiliyor.

Rutin işleri daha az sorgulayarak yaşayacaklar…
Çünki, iş yaşamına atıldıklarında karar vermelerini gerektiren birçok iş ya da problem büyük olasılıkla sistemler tarafından çözümlenecek; bir çok karar da yapay zekâlılar tarafından veriliyor olacak.

Emek cephesinde ciddi kompozisyon değişikliği kaçınılmaz… Çalışan nüfus hizmetler sektöründe yoğunlaşırken mavi yakalılar, büyük ölçüde beyaz yakalılara dönüşecek…

Emeklilik yaş ve süre sınırları indirilip, haftalık ve günlük çalışma saatleri kısaltılırken kısmi çalışma(part time) ve evde çalışma (home office) yaygınlaştırılarak yapay zekalı “rakipler” nedeni ile ortaya çıkan istihdam sorunu giderilmeye çalışılacak…

“Beyaz yakalı”, “Emekli” ve “İşsizler” sektörlerinde güçlü sendikalaşma önem kazanacak…

Yapay zekalılara hükmetmek için yaratıcı, çok diplomalı, seçkin uzmanlar olmak zorunda olacaklar.

Yaşamlarında otorite kavramının önemini yitirecek…

Özellikle sanayi ve teknoloji devrimlerini dolu dolu yaşayan ülkeler için genelgeçer olan bu süreci, Türkiye yine, bu süreci iyi algılayan bir siyaset paradigmasıyla yakalayamazsa, özverili, planlı, bilgi çağını yakalayabilecek bir atılım ve gelişim sürecine giremezse, bu süreci yakalamış,aşmış ülkelerin yine sadece pazarı olarak kalmaya mahkum olacaktır ve yeni kuşakları da buna mahkum edecektir…

Özetle:

Baby Boomer kuşağının(1944-1960 doğumlular)
– Onarıcı,
– Telafi edici,
– Tamir edici,
– “Arabulucu” çabalarının “çaresizlikten”, yokluktan, fakirlikten, cimrilikten ileri geldiğini sanan 1965-2000 “X” ve “Y” kuşakları bu tutarlı sinyalleri alamayınca, “Z” kuşağı da atıcı, değiştirici, vazgeçmeye hazır, çabuk sıkılan öncül kuşakların türevi olarak yaşama katıldı.
Bu nedenle bu kuşak;
-Aşırı alıngan
-Aşırı özgürlükçü
- Kendi ne kadar verdiğini değil de, ne kadar aldığını önemseyen
– Eşi ya da sevgilisiyle bozuştuğunda,
– Arkadaşıyla atıştığında,
– Komşusuyla kavga ettiğinde, ortamı yumuşatmayı, aralarını düzeltmeyi, barışabilmeyi düşünemediğinden, beceremediğinden onları “değiştirmeyi”, Söz gelimi;
– Bana arkadaş mı yok?
– Başka komşu mu yok sanki.
– Hiç dert değil, elimi sallasam ellisi.
– Küserse küssün…gibi insani ilişkileri umursamaz, özeleştiriye teğet geçen bir kuşak olma tehlikesiyle karşı karşıya..

Ve de galiba;
“Tamirciliği” unutan bu yeni kuşağı gelecekte özellikle insani ilişkiler açısından zor günler bekliyor…