1. yüz (Toplam 1 yüz)

Bir de bekçilik sorunu çıktı. Polis yetmedi, asker yetmedi. Sokakları koruma bahanesi ile bir silahlı güç daha oluşturuluyor.

İletiGönderilme zamanı: Cum Şub 14, 2020 23:36
gönderen İlteriş Kağan
B-EKÇİ SORUNU..

Bir de bekçilik sorunu çıktı. Polis yetmedi, asker yetmedi. Sokakları koruma bahanesi ile bir silahlı güç daha oluşturuluyor.
Ergenekon kumpaslarındaki polislerin tutumuna karşılık;
Açıkistihbarat sitesinde bir yazı yayınlandı. Fetö’nün ajan polislerini uyarıp şu mealde bir yorum yapılmıştı:
‘Gün gelir, sizleri de Zabıtalara-Bekçilere toplatırlar…’
O gün ironi yapılmış diye düşünmüştüm. Artık diyoruz ki; ‘gerçekleşmesi çok da uzak bir ihtimal değildir.’
Belki de o günlere doğru gidiyoruz.

AKP siyaseti, AKP il ve ilçe teşkilatlarında görev yapan avukatları hakim-savcı yaptı. Yani, saraya bağlı KADI ekibi oluşturdu. Çıkan kararlar ortada.
Bugün, AKP’liler tarafından işlenen suçlara gözünü kapayan yargı, ülkenin içine düştüğü durumun birinci değilse bile, 2. derecede sorumlusudur. AKP’lilerin aleni işlediği suçlara göz yumarak, dava açmayarak SUÇ İŞLEMEYE, suç işleyenlere de cesaret vermeye devam ediyorlar.
AKP yargı dışına çıkarıldı. Bu durum Türkiye’de AKP’ye hizmet eden Paralel bir yargı sistemi kurulduğunun açık göstergesidir.
B-EKÇİ konusu da böyle bir konudur. Başkan’a bağlı EKÇİ SİLAHLI GÜÇ..

AKP ve AKP Genel Başkanı Paralel bir devlet kuruyor. Paraları var. Devlet kurumları yandaş iş adamlarına hibe eder gibi verildi. Tank Palet Fabrikası bile hibe edildi. Ülkenin bütün ederleri, ‘batık geminin malları’ muamelesi gördü. Görmeye de devam ediliyor..
Tabii aklımıza şu geliyor. Alanlar gerçekten satılan kurumların sahibi mi? Yoksa asıl sahibini gizlemek için kullanılan paravan şirketler mi?
Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Türkler soyuluyor. Ülke yağmalanıyor. Yani, kurdukları paralel devlet finanse ediliyor. Büyük bir ekonomik güce eriştiler.

Şeyhler-şıhlar-Diyanet İşleri Başkanı el ele vermiş, paralel devlete eleman yetiştiriyor. Milliliğini kaybeden Eğitimsiz Eğitim, küçücük çocuklarımızı tarikatların kucağına atıyor. Cesarette sınır yok!.. Adnan Tanrıverdi Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanlığı ve Cumhurbaşkanlığı Güvenlik ve Dış Politika Kurul üyesi iken, ASSAM’ın İslam birliği kongresinde bir açıklama yaptı.
‘İlan edecekleri yeni devletin dili Arapça, adı Astrika’ olacakmış. Ha, bir de Mehdi geleceği için, hazırlık yapmalıymışlar….

Evanjelislerin Mehdi inançları ile ne kadar örtüşüyor değil mi?. Evanjelistler küfrü ve kötülüğü çoğaltarak Tanrı’yı kıyamete zorlayacağına inanıyor ya? İçimizde ki Evanjelistlerin Türkiye’de ahlakı çökertmesi, küçük erkek ve kız çocuklarına tecavüzün bizleri ürkütecek kadar artması… Tanrı’nın yasakladığı ne varsa yapılması… Arsızlığın ve acımasızlığın geniş bir kitleye hakim olması… O zaman ülkemizde etkin kurumlarda görev yapanlar, Evanjelistlerin Türkiye kolu mu?

Bunlar Türklerden nefret ediyor. Evanjelistler de, Siyonistler de Türklere deccal diyor. “Vaad edilen toprakların alınmasında karşı duracak millet Deccal”dir diyorlar. Bu milleti de Türk Milleti olarak tanımlıyorlar.
Bu ülkede bu güne kadar yaşadıklarımızı gözden geçirirseniz,
Evanjeliklerin Tanrı’yı kıyamete zorlama taktiklerinin ülkemizde de uygulandığını göreceksiniz.

Yıllarca Yahudi düşmanlığı yaparak siyaset yapanlar, gerçekte Yahudi düşmanlığı üzerinden kendi kimliklerini saklamış olabilir mi? Yahudi düşmanlığını Yahudi köklerini saklamak, Müslümanları kandırmak için kullanmış olabilirler mi?


Mustafa Yalçın Genç’in yazısından bir bölüm:
(Levent Gültekin’in Özgür Düşünce Gazetesi’nde Hüseyin Keleş’e söylediklerini okudunuz mu?
Aynen şöyle diyordu:
“Adını vermeyeyim, çok üst düzey bir bürokrat, emekliye ayrılma aşamasında Tayyip Bey’le vedalaşmaya gidiyor. Tayyip Bey, o bürokrata yapacakları ile ilgili bazı şeyler anlatınca bürokrat diyor ki ‘bu dediklerinin yarısını yap, iç savaş çıkar bu ülkede.’ Tayyip Bey de ‘çıksın, ezer geçeriz’ diye karşılık veriyor. Bu diyalogu bürokratın kendisinden dinledim. Yani iç savaşı göze almış bir lider var. Ne için? Kişisel hırs.”
Türkiye’yi yöneten adam, yönettiği ülkede iç savaş çıkmasını göze alıyor, “ezer geçeriz” diyor.)

Yalçın’ın yazısını okuduktan sonra, bekçi uygulamasının bir iç savaş durumu için hazırlık olmadığını kim söyleyebilir? 15 Temmuz bahane edilerek çıkarılan yasaları hatırlayın. Bir kalkışma olduğunda siviller 15 Temmuz’da olduğu gibi silahla karşılık verecek ve yar-gı-la-na-maya-cak!
Cumhuriyete reklam arası diyenler… 90 yıllık zulüm dönemi bitti diyenler… Aslında bir başka devlet kuracaklarını da ilan etmiş olmuyor mu?
Türk Milleti idrak sorunu yaşamaya, anlamamaya devam ediyor.
Kökeni Türk olmayanlar her şeyi biliyor. İnanın ona göre tavır alıyorlar. Sadece Türkler başına geleni anlamamakta inat ediyor.

Suriye sınırını mayın temizleme bahanesi ile 49 yıllığına neden İsrail’e vermek istemiş olabilirler? Vaad edilen toprakların kurulması projesine katkı için mi? Ya Suriye’nin parçalanması için yapılanlar… Basiret gözüyle gören her göz için, Suriye’nin parçalanması ilk önce İsrail’in işine yarar. Evanjelis küresel şirketlerin işine yarar. Suriye’ye operasyon başlayalı operasyonun Türk Devletine kaç milyara mal olduğunu bilen var mı? Hangi devlet isteyerek kendine bu kadar zarar verir? Kendini hançerleyen bir devlet olur mu?
Suriye savaşı sadece bir paylaşım savaşı değildir. Suriye savaşı aynı zamanda Büyük İsrail projesidir. Suriye’nin parçalanmasında rol oynayan herkes, Büyük İsrail’in kurulmasında rol almıştır.

Bir ülkenin ederleri niye yağmalanır? Demokrasi ile yönetildiği iddia edilen bir ülkede, bütün muhalifler neden fişlenir? Muhalif olanlar neden düşman olarak etiketlenir?
Açlıktan, yoksulluktan, borçtan intihar edenlere, acımasız ölü gözlerle niçin bakılır? Hatta aşağılanır? Kendilerini bu milletten görmedikleri için olabilir mi?

Bu notu hiç unutmamalıyız.
Nurten Karagöz Şahin'den...
CIA’in Türkistan kökenli mensubu Ruzi Nazar bir toplantıda konuşuyor:
“Kürdistan'ı kurmak istiyorsak, Kürtleri kışkırtmak en kolay iş! Zor olan, Türkleri uyutacak birilerini bulmaktır! Bize iki adam lazım; biri dindar Müslümanları uyutacak, diğeri milliyetçilere ninni söyleyecek.”
Bir gazeteci sorar:
“Peki, Atatürkçü solcuları ne yapacaksınız?”
Ruzi Nazar, kendinden emin cevap verir:
“Türk solu vatansever mi, devrimci mi olacağına karar verene kadar biz Kürdistan'ı çoktan kurarız!”
(Ruzi Nazar'ın kızı Sylvia Nazar'ın “Akıl Oyunları” adlı kitabından alıntıdır.)

Türk Milletinin başı gerçekten büyük bir belada... Hepimiz aklımızı başımıza almalıyız. Üç maymunu oynayarak ülkemizi elimizde tutamayız. Osmanlı’yı yıkılışa götüren süreçte, vatan derdine düşenler ne yapmıştır? Okuyup kendimize acilen bir yol seçmeliyiz.

Zahide UÇAR(15 Şubat 2020)