3. yüz (Toplam 5 yüz)

İletiGönderilme zamanı: Sal Ağu 05, 2008 20:04
gönderen Ram
6. Bölücüler ve teokratik devlet peşinde koşanların önü tamamen kesilecek.....

16. Söze, yazıya, fikre ve düşünceye hiçbir sebep ve gerekçeyle gem vurulamaz, sansür uygulanamaz.

Ne dersiniz, sizce sansürsüz basınla bölücüler nasıl susturulacak?
Yani mesela taraf, devam mı etsin yayınına!!


Fikrimce bölücü söylemleri düşünce kapsamında değerlendirmiyorlar. Aksi taktirde tezat var..

Yine şu maddelere bakalım:
6. ......teokratik devlet peşinde koşanların önü tamamen kesilecek.....

15. Din bir vicdan işi olduğundan parti, dini dünya ve devlet işleri ile siyasetten ayrı tutmayı, milletimizin çağdaş medeniyet yolunda ilerlemesi için başlıca şartlardan bir sayacaktır. Bu ülkenin çocukları dinci, dinsiz, şu mezhepten bu mezhepten diye asla ayrılamaz, bölünme sebebi ve taraf tutmak kabul edilemez. Birbirlerine rastladıklarında;
“Selamün Aleyküm” diyen de, “Merhaba” diyen de bu toprağın ve bu Kültürün çocuklarıdır.

Sizce teokratik devleti engellemenin yolu bu mudur, tersi midir?


15. maddede bir yanlışlık göremedim Kaye. 6. madde ile de çelişir bir durum da göremedim.

Ya da soruyu şöyle sorayım:
Şu anki rejime düşman tarikat yapılanmalarının önü nasıl kesilecek, 15. maddeyle mi??
Bence bu üç maddeyi tam açamamışlar ya da açmamışlar...


Yahu Kaye, 6. maddenin karşılığı 15. madde olmasa gerek. Ayrı ayrı değerlendirmek gerekir diye düşünüyorum. 15. madde, fiilen var olan kutuplaşmayı bitirmeye yönelik olsa iktiza eder.

İletiGönderilme zamanı: Sal Ağu 05, 2008 20:37
gönderen SuLtanAhmet
Hayırlı olsun diyelim. :r Siyasi hayatında ne denli basarılı olacagını zaman gösterecek.Bekleyip görecegiz...

İletiGönderilme zamanı: Sal Ağu 05, 2008 21:19
gönderen kaye
Öncelikle şunu söyleyeyim, kimse kimsenin aklından geçeni bilemez, insan babasına bile kefil olamayabilir, bu yüzden maksadım O. Pamukoğlu'nu ve partisini karalamak değildir. Sadece yeni kurulan bir partinin ön söylemleriyle alakalı eleştirilerimi yazıyorum. Ama bu eleştiriyi yaparken de nasıl bir ruh halinde olduğumu zaten en başta yazmıştım, içi boşaltılan bazı kelimelerden korktuğumu hatta tiksindiğimi anlatmaya çalışmıştım. Ne söylemek istediğimi çok iyi anladığınızı da biliyorum çünkü aynı kaygıları sizlerin de taşıdığınızdan adım gibi eminim.
Konuya dönecek olursak, öncelikle memleketin en büyük sorununun teşhisini yapmamız gerekiyor. Tamam, enflasyon, eğitim, terör, istismarcılar vb çok büyük tehditlerdir ama en büyüğü nedir bunların!!
Bu teşhisi yaparken de memleketin bugününü çok iyi hissetmemiz gerekiyor. Fakir halk makarna karşılığında oyunu değiştirebilir, cahil halk türbanı din zannedebilir. Ama bu değildir bence asıl sorun (tekrar ediyorum, bunlar sorun değildir demiyorum, çözülmesin beklesin de demiyorum). Neden değildir çünkü çok acil bir teşhise gereksinim var öncelikle. İçinde bulunduğumuz günler Türkiye'nin kaderinin çizildiği günlerdir. Ne yapılacaksa bir an evvel yapılmalıdır. Ama ilk önce yapılacak kesinlikle okul kitaplarının değiştirilmesi, fakirlikle mücadele, vergi sisteminin değiştirilmesi falan değildir. Rejim tehdit altındadır. Tarikatler her kademeye sirayet etmiş, devletin içini oymaktadır. Bunu çözmeden diğerlerini mesela eğitimi çözemezsin zaten. Terör her geçen gün azmakta, tarikatlerle kol kola ilerlemektedir. Asıl sorun budur bence. Bu yüzden diğer maddelerin açık yazılmasına, bu üç maddenin ise beraber okunduğunda yorumlara gark edilmesinedir tepkim.
Ram yazdı:Fikrimce bölücü söylemleri düşünce kapsamında değerlendirmiyorlar. Aksi taktirde tezat var..

Neyi değerlendiriyorlar o zaman düşünce kapsamında? Ne bileyim, Ayasofya'nın ibadete açılma tartışmalarını mı!

15. Din bir vicdan işi olduğundan parti, dini dünya ve devlet işleri ile siyasetten ayrı tutmayı, milletimizin çağdaş medeniyet yolunda ilerlemesi için başlıca şartlardan bir sayacaktır. Bu ülkenin çocukları dinci, dinsiz, şu mezhepten bu mezhepten diye asla ayrılamaz, bölünme sebebi ve taraf tutmak kabul edilemez. Birbirlerine rastladıklarında;
“Selamün Aleyküm” diyen de, “Merhaba” diyen de bu toprağın ve bu Kültürün çocuklarıdır.

Bence bu söylem de çok bayatlamıştır artık. Hatta böyle bir açıklama yapmaya gerek bile görmüyorum ben. Hepimiz bu toprakların çocuklarıyız (Nihat Genç tek başına çok güzel anlatıyor bunu :) ), demek ki teşhis yanlış yine yeni kurulan bir parti için. Cahil halk için çok önemli görülebilir bu, ama senin benim gibi düşünen insanlar için de daha açıklayıcı olmalılar.
Ve de bence en önemli sorunu tek bir kelimeyle, tek bir madde içerisinde boğmuşlar: Teokrasi.
Hani nerede emperyalist ülkelerin kullandığı şeyhlerin önünü kesme maddesi!!
Laiklik hiç bir yerde geçmiyor mesela. Oysa Gazi Paşa'nın laiklik tanımı nedir, din ile devlet işlerinin ayrılması mı, hayır. O'nun tanımı şudur: Laiklik, emperyalist ülkelerin, dini kullanarak bir ülkeyi işgal ve ilhak etmesini, sömürge durumuna düşürmesini, bağımsızlığını tehlikeye düşürmesini engellemektir.
Burada teşhiste yanlışlık yapacaklarını zannetmiyorum, bana sanki parti kurucularıyla sorunlarımız farklıymış gibi geldi.
Hatta sorunlarda öncelik farkı da diyemiyorum, sorun farkı...

İletiGönderilme zamanı: Sal Ağu 05, 2008 21:59
gönderen Ram
kaye yazdı:Öncelikle şunu söyleyeyim, kimse kimsenin aklından geçeni bilemez, insan babasına bile kefil olamayabilir, bu yüzden maksadım O. Pamukoğlu'nu ve partisini karalamak değildir. Sadece yeni kurulan bir partinin ön söylemleriyle alakalı eleştirilerimi yazıyorum. Ama bu eleştiriyi yaparken de nasıl bir ruh halinde olduğumu zaten en başta yazmıştım, içi boşaltılan bazı kelimelerden korktuğumu hatta tiksindiğimi anlatmaya çalışmıştım. Ne söylemek istediğimi çok iyi anladığınızı da biliyorum çünkü aynı kaygıları sizlerin de taşıdığınızdan adım gibi eminim.
Konuya dönecek olursak, öncelikle memleketin en büyük sorununun teşhisini yapmamız gerekiyor. Tamam, enflasyon, eğitim, terör, istismarcılar vb çok büyük tehditlerdir ama en büyüğü nedir bunların!!
Bu teşhisi yaparken de memleketin bugününü çok iyi hissetmemiz gerekiyor. Fakir halk makarna karşılığında oyunu değiştirebilir, cahil halk türbanı din zannedebilir. Ama bu değildir bence asıl sorun (tekrar ediyorum, bunlar sorun değildir demiyorum, çözülmesin beklesin de demiyorum). Neden değildir çünkü çok acil bir teşhise gereksinim var öncelikle. İçinde bulunduğumuz günler Türkiye'nin kaderinin çizildiği günlerdir. Ne yapılacaksa bir an evvel yapılmalıdır. Ama ilk önce yapılacak kesinlikle okul kitaplarının değiştirilmesi, fakirlikle mücadele, vergi sisteminin değiştirilmesi falan değildir. Rejim tehdit altındadır. Tarikatler her kademeye sirayet etmiş, devletin içini oymaktadır. Bunu çözmeden diğerlerini mesela eğitimi çözemezsin zaten. Terör her geçen gün azmakta, tarikatlerle kol kola ilerlemektedir. Asıl sorun budur bence. Bu yüzden diğer maddelerin açık yazılmasına, bu üç maddenin ise beraber okunduğunda yorumlara gark edilmesinedir tepkim.


Meseleye yalnızca bu yönden bakarsak, iş bize düşüyor Kaye. Görüyoruz işte, ne yargı ne de TSK bir şey yapıyor. Osman PAMUKOĞLU bunları mı değiştirecek¿? Hiç sanmıyorum. Yalnızca Akapenin gitmesi beklenecek, diğerlerinin yaptığı gibi. Akape gidince de iş işten geçmiş olacak, çok geç olacak. Bizimkisi yalnızca destek. Kösteklikten iyidir kanımca. Yoksa oy verecek değilim, bana ne der geçerim.

Demiştim. Önemli olan adım atılması ve adım atma hevesidir. Bu dahi tehlikededir. Emperyalizm umut kırıyor yazık ki... Bu gibi partiler, oluşumlar, sana-bana umut veremezler elbette. Lâkin bize de umut veren biri var, ruhu şâd olsun.

Ram yazdı:Fikrimce bölücü söylemleri düşünce kapsamında değerlendirmiyorlar. Aksi taktirde tezat var..

Neyi değerlendiriyorlar o zaman düşünce kapsamında? Ne bileyim, Ayasofya'nın ibadete açılma tartışmalarını mı!


Şimdi bu Ayasofya nereden çıktı anlayamadım. Fikir özgürlüğü maddesiyle 15. madde arasında da bir bağ kuramadım. 15. maddede benim göremediğim ve senin gördüğün bir irticai öğe mi var¿? Çünkü tam tersi yazılmış.

15. Din bir vicdan işi olduğundan parti, dini dünya ve devlet işleri ile siyasetten ayrı tutmayı, milletimizin çağdaş medeniyet yolunda ilerlemesi için başlıca şartlardan bir sayacaktır. Bu ülkenin çocukları dinci, dinsiz, şu mezhepten bu mezhepten diye asla ayrılamaz, bölünme sebebi ve taraf tutmak kabul edilemez. Birbirlerine rastladıklarında;
“Selamün Aleyküm” diyen de, “Merhaba” diyen de bu toprağın ve bu Kültürün çocuklarıdır.

Bence bu söylem de çok bayatlamıştır artık. Hatta böyle bir açıklama yapmaya gerek bile görmüyorum ben. Hepimiz bu toprakların çocuklarıyız (Nihat Genç tek başına çok güzel anlatıyor bunu :) ), demek ki teşhis yanlış yine yeni kurulan bir parti için. Cahil halk için çok önemli görülebilir bu, ama senin benim gibi düşünen insanlar için de daha açıklayıcı olmalılar.
Ve de bence en önemli sorunu tek bir kelimeyle, tek bir madde içerisinde boğmuşlar: Teokrasi.
Hani nerede emperyalist ülkelerin kullandığı şeyhlerin önünü kesme maddesi!!
Laiklik hiç bir yerde geçmiyor mesela. Oysa Gazi Paşa'nın laiklik tanımı nedir, din ile devlet işlerinin ayrılması mı, hayır. O'nun tanımı şudur: Laiklik, emperyalist ülkelerin, dini kullanarak bir ülkeyi işgal ve ilhak etmesini, sömürge durumuna düşürmesini, bağımsızlığını tehlikeye düşürmesini engellemektir.
Burada teşhiste yanlışlık yapacaklarını zannetmiyorum, bana sanki parti kurucularıyla sorunlarımız farklıymış gibi geldi.
Hatta sorunlarda öncelik farkı da diyemiyorum, sorun farkı...


İyi de Kaye, sen yetersizlik ve eksiklikten bahsediyorsun. Bunun dışında yanlış olan bir şey göremedim. Yetersizlik ve eksiklikte elbette haklısın. Fakat bu doğal değil mi kurulma aşamasındaki bir parti için¿? Bir de adam, sana-bana hitâp etmiyor ki...

Şimdi şeyhlerin önünü kesmemek gibi bir düşüncesi olduğunu, laiklik karşıtı en ufak bir harekete girişeceğini zannetmiyorum Pamukoğlu'nun. 15. maddede laiklik ilkesinin bir tanımı yapılmış (eksik de olsa). Ayrıca laiklik "halk nezdinde" oldukça sulandırıldı. Bu yüzden"laiklik kelimesi" konmamış olabilir (oy için). Bu sana-bana doğru gelmez ama dediğim gibi, adam bize hitâp etmiyor ki...

Yine sorunlardaki öncelik farkında da haklısın.

İletiGönderilme zamanı: Sal Ağu 05, 2008 22:43
gönderen kaye
Ram yazdı:Şimdi bu Ayasofya nereden çıktı anlayamadım. Fikir özgürlüğü maddesiyle 15. madde arasında da bir bağ kuramadım. 15. maddede benim göremediğim ve senin gördüğün bir irticai öğe mi var¿? Çünkü tam tersi yazılmış.

Aslında haklısın, Ayasofya'nın bu konuyla direkt bir bağlantısı yok, orada demek istediğim "bölücü söylemleri değil de neyi düşünce özgürlüğü addediyorlar, mesela kimi Ayasofya'nın ibadete açılmasını ister, kimi müze kalsın der", düşüncedir bu, isteyen istediğini düşünür gibi. Burada Ayasofya değil de pandalara özgür yaşam mevzuundan da bahsedebilirdim ama Ayasofya olunca konu başka anlaşılabilirdi, normaldir..
Maddeleri kıyaslamam da yanlış anlaşılmış, şöyle olacak: 6. maddeyle 15'i, yine 6. maddeyle 16'yı kıyasladım. 15 ve 16'yı birbirleriyle kıyaslamadım. Çünkü 6. madde her ikisiyle de mütenakız gibi geldi bana.Hatırlatma ve kolaylık olması bakımından maddeleri buraya tekrar koyuyorum:

6. Bölücüler ve teokratik devlet peşinde koşanların önü tamamen kesilecek, Güneydoğudaki halk teröristlerden soyutlanarak dağlar silahlı eşkıyalardan temizlenecektir. Bu milletin, evlatlarının canı bu kadar ucuz değildir. 25 yıldır süre gelen kanın akışı daha fazla devam edemez.

15. Din bir vicdan işi olduğundan parti, dini dünya ve devlet işleri ile siyasetten ayrı tutmayı, milletimizin çağdaş medeniyet yolunda ilerlemesi için başlıca şartlardan bir sayacaktır. Bu ülkenin çocukları dinci, dinsiz, şu mezhepten bu mezhepten diye asla ayrılamaz, bölünme sebebi ve taraf tutmak kabul edilemez. Birbirlerine rastladıklarında;
“Selamün Aleyküm” diyen de, “Merhaba” diyen de bu toprağın ve bu Kültürün çocuklarıdır.

16. Söze, yazıya, fikre ve düşünceye hiçbir sebep ve gerekçeyle gem vurulamaz, sansür uygulanamaz.


Ram yazdı:Bu gibi partiler, oluşumlar, sana-bana umut veremezler elbette. Lâkin bize de umut veren biri var, ruhu şâd olsun.

Bu sözünün önünde şapka çıkartıyorum..

Ram yazdı:İyi de Kaye, sen yetersizlik ve eksiklikten bahsediyorsun. Bunun dışında yanlış olan bir şey göremedim. Yetersizlik ve eksiklikte elbette haklısın. Fakat bu doğal değil mi kurulma aşamasındaki bir parti için¿? Bir de adam, sana-bana hitâp etmiyor ki...

Aslına bakarsan yanlış olan tarafı eksik olan yerleri.. Eksikliği de burada işte:
Yine sorunlardaki öncelik farkında da haklısın


Hani bir de yazmışsın ya, sana bana hitap etmiyor diye; işte benim sorum da burada, bizi muhatap mı almıyor (yani bizim farkında olduğumuz sorunları O önemsemiyor mu) yoksa bazı şeyleri bize anlatmaya gerek duymuyor mu? Hani yine dedim ya önceden, babamın bile ne düşündüğünü bilemem, bunu da bilemiyorum.

Ram yazdı:Şimdi şeyhlerin önünü kesmemek gibi bir düşüncesi olduğunu, laiklik karşıtı en ufak bir harekete girişeceğini zannetmiyorum Pamukoğlu'nun

Burada da Çetin'in söyledikleri geliyor aklıma, diğer komutanlar. Onlardan olduğunu zannetmiyorum ben de, zannetmekte istemiyorum artık açıkçası, ben de artık dayanamaz oldum bazı şeylere..
Ram yazdı:Ayrıca laiklik "halk nezdinde" oldukça sulandırıldı. Bu yüzden"laiklik kelimesi" konmamış olabilir (oy için). Bu sana-bana doğru gelmez ama dediğim gibi, adam bize hitâp etmiyor ki...

Bu sayfalar dolusu tartışılabilecek birşey. Sahte şeyhlere kızıpta İslam'ı yermekle aynı şey bence. Ama oy için yapıyorsa bunu, hedefe ulaşmak için gidilen her yol mubahtır demek oluyor bu da, ki Gazi Paşa'nın hiç denemediği bir yoldur bu. Neyse O'dur Gazi.
Acaba diyorum benim hatam mükemmeli aramak mı!
Sonra hayır diyorum, ne aradığım şey mükemmel (olması gerekendir aradığım), ne de ortada bir hata var..

İletiGönderilme zamanı: Çrş Ağu 06, 2008 0:39
gönderen Raider_Turk
Osman Pamukoğlu umarız ülkedeki bazı tabuları yıkar ve insanlarda bu ölüm uykusundan uyanır.(Benim buna inancım yok. Bu bir siyasi partinin yapabileceğinden çok daha öte bir olay.) Aksi takdirde yakın bir zamanda asla uyanamayacaklar!!!

Aciklama

İletiGönderilme zamanı: Çrş Ağu 06, 2008 1:21
gönderen seezeey
Ram yazdı:...Demiştim. Önemli olan adım atılması ve adım atma hevesidir. Bu dahi tehlikededir. Emperyalizm umut kırıyor yazık ki... Bu gibi partiler, oluşumlar, sana-bana umut veremezler elbette. Lâkin bize de umut veren biri var, ruhu şâd olsun...


Bu paragrafta tam olarak ne demek kistedigini anlayamadim, aciklayabilirsen sevinirim:
1. Adim atma hevesi neden tehlikededir? Sadece emperyalizm'den kaynaklanan nedenlerle mi? Eger oyleyse, komutanin "basimizi tasin altina koyduk" dedigini de hatirlatarak, koskoca ulkemizde sadece bir kisi mi vardir emperyalizmin baskisina karsi koyma cesaretini gosteren? Ayrica, bu gidisati degistirmek icin kac kisi gerekmektedir?
2. Bu olusumlar "sana-bana umut vermez" derken, "sana-bana" ile kastettigin kimdir ve neden sana ve ona umut verememektedir bu tip olusumlar?
3. Sana ve ona umut veren kisi herhalde Mustafa Kemel Pasa, yani Ataturk, yanlis anlamadiysam. Bu umut tam olarak bugunku gidisati degistirmeye nasil katki saglamaktadir? Osman Pasa da bu umudu besliyorsa, sen ve o ve Osman Pasa hangi ortak payda'da bulusuyorsunuz?

Herhangi bir elestiri yapmak niyetinde degilim, ama sizin kim oldugunuzu anlayamadim, ya da kafam karisti diyelim...

tesekkurler,

--engin

İletiGönderilme zamanı: Çrş Ağu 06, 2008 2:59
gönderen Ram
kaye yazdı:
Ram yazdı:Şimdi bu Ayasofya nereden çıktı anlayamadım. Fikir özgürlüğü maddesiyle 15. madde arasında da bir bağ kuramadım. 15. maddede benim göremediğim ve senin gördüğün bir irticai öğe mi var¿? Çünkü tam tersi yazılmış.

Aslında haklısın, Ayasofya'nın bu konuyla direkt bir bağlantısı yok, orada demek istediğim "bölücü söylemleri değil de neyi düşünce özgürlüğü addediyorlar, mesela kimi Ayasofya'nın ibadete açılmasını ister, kimi müze kalsın der", düşüncedir bu, isteyen istediğini düşünür gibi. Burada Ayasofya değil de pandalara özgür yaşam mevzuundan da bahsedebilirdim ama Ayasofya olunca konu başka anlaşılabilirdi, normaldir..


Sen Ayasofya deyince, aklıma "irticai düşünce" geldi ne yapayım. :) Ne irticai, ne bölücü, ne de ülkemize zarar verebilecek yahut ülkemize gerekmeyen düşüncelere izin verileceği intibası uyanmadı bende. Pamukoğlu ile bunları bağdaştıramıyorum. Fakat bunların kendisine sorulması gerekir. Cevabına göre, bunları lâf olsun diye mi, yoksa irdeleyerek mi yazdığı ortaya çıkar.

Maddeleri kıyaslamam da yanlış anlaşılmış, şöyle olacak: 6. maddeyle 15'i, yine 6. maddeyle 16'yı kıyasladım. 15 ve 16'yı birbirleriyle kıyaslamadım. Çünkü 6. madde her ikisiyle de mütenakız gibi geldi bana.Hatırlatma ve kolaylık olması bakımından maddeleri buraya tekrar koyuyorum:

6. Bölücüler ve teokratik devlet peşinde koşanların önü tamamen kesilecek, Güneydoğudaki halk teröristlerden soyutlanarak dağlar silahlı eşkıyalardan temizlenecektir. Bu milletin, evlatlarının canı bu kadar ucuz değildir. 25 yıldır süre gelen kanın akışı daha fazla devam edemez.

15. Din bir vicdan işi olduğundan parti, dini dünya ve devlet işleri ile siyasetten ayrı tutmayı, milletimizin çağdaş medeniyet yolunda ilerlemesi için başlıca şartlardan bir sayacaktır. Bu ülkenin çocukları dinci, dinsiz, şu mezhepten bu mezhepten diye asla ayrılamaz, bölünme sebebi ve taraf tutmak kabul edilemez. Birbirlerine rastladıklarında;
“Selamün Aleyküm” diyen de, “Merhaba” diyen de bu toprağın ve bu Kültürün çocuklarıdır.

16. Söze, yazıya, fikre ve düşünceye hiçbir sebep ve gerekçeyle gem vurulamaz, sansür uygulanamaz.


Ben hâlâ 6. madde ile 15. madde arasında bir çelişki göremedim Kaye. 15. maddede özetle: "Dini siyasete alet ettirmem. Din yoluyla bölücülük yapanlara göz açtırmam" diyor. Fiilen var olan kutuplaşmaya binaen yazılmış bir madde bu.

6. maddede, bölücü terör örgütünden bahsederken, araya "teokratik" kelimesi aceleyle iliştirilmiş gibi duruyor. Bunun dışında gözüme çarpan bir nokta yok açıkçası.

Aslına bakarsan yanlış olan tarafı eksik olan yerleri.. Eksikliği de burada işte:
Yine sorunlardaki öncelik farkında da haklısın


Hani bir de yazmışsın ya, sana bana hitap etmiyor diye; işte benim sorum da burada, bizi muhatap mı almıyor (yani bizim farkında olduğumuz sorunları O önemsemiyor mu) yoksa bazı şeyleri bize anlatmaya gerek duymuyor mu? Hani yine dedim ya önceden, babamın bile ne düşündüğünü bilemem, bunu da bilemiyorum.


İkinci şık. İlk şıkkı oturtamadım Pamukoğlu'nun üstüne.

Ram yazdı:Ayrıca laiklik "halk nezdinde" oldukça sulandırıldı. Bu yüzden"laiklik kelimesi" konmamış olabilir (oy için). Bu sana-bana doğru gelmez ama dediğim gibi, adam bize hitâp etmiyor ki...

Bu sayfalar dolusu tartışılabilecek birşey. Sahte şeyhlere kızıpta İslam'ı yermekle aynı şey bence. Ama oy için yapıyorsa bunu, hedefe ulaşmak için gidilen her yol mubahtır demek oluyor bu da, ki Gazi Paşa'nın hiç denemediği bir yoldur bu. Neyse O'dur Gazi.


Benim demek istediğim daha farklı. Yani eğer düşüncem doğruysa; burada laiklik kelimesinin konmaması, halkın bir kesiminin bunu duymaya dahi tahammülü olmadığındandır. Bunları kazanmak zorundasın. Halkın bir bölümü yanlış düşünüyor diye bir kenara, kendi haline bırakamazsın. "Oy için" tabirimden kastımda budur. Oy kazanmak uğruna değil de, -tabiri cayizse- bazılarının oyunu kesmek için, o yanlış düşünen kesimi kazanmak içindir bu. Tabi bunlar farazi düşüncelerdir. Yoksa Pamukoğlu'nun muhtemel cevabı şöyle olacaktır: "Kardeşim, illâ yazmak zorundamıyım. Atatürk ilkeleri temelimizdir."

Acaba diyorum benim hatam mükemmeli aramak mı!
Sonra hayır diyorum, ne aradığım şey mükemmel (olması gerekendir aradığım), ne de ortada bir hata var..


Ben bu söze şapka çıkarmakla yetinmem. Üstüne bir acı kahve içer, bir de cigara yakarım. Biz, olması gerekeni arıyoruz. Çok şey mi istiyoruz¿?

...Demiştim. Önemli olan adım atılması ve adım atma hevesidir. Bu dahi tehlikededir. Emperyalizm umut kırıyor yazık ki... Bu gibi partiler, oluşumlar, sana-bana umut veremezler elbette. Lâkin bize de umut veren biri var, ruhu şâd olsun...


Bu paragrafta tam olarak ne demek kistedigini anlayamadim, aciklayabilirsen sevinirim:
1. Adim atma hevesi neden tehlikededir? Sadece emperyalizm'den kaynaklanan nedenlerle mi? Eger oyleyse, komutanin "basimizi tasin altina koyduk" dedigini de hatirlatarak, koskoca ulkemizde sadece bir kisi mi vardir emperyalizmin baskisina karsi koyma cesaretini gosteren? Ayrica, bu gidisati degistirmek icin kac kisi gerekmektedir?
2. Bu olusumlar "sana-bana umut vermez" derken, "sana-bana" ile kastettigin kimdir ve neden sana ve ona umut verememektedir bu tip olusumlar?
3. Sana ve ona umut veren kisi herhalde Mustafa Kemel Pasa, yani Ataturk, yanlis anlamadiysam. Bu umut tam olarak bugunku gidisati degistirmeye nasil katki saglamaktadir? Osman Pasa da bu umudu besliyorsa, sen ve o ve Osman Pasa hangi ortak payda'da bulusuyorsunuz?


1)

    a) Gelişen ve evvelden gelişmiş tüm olumsuz hadiseler ve ülkemizin uzun yıllardır içinde bulunduğu olumsuz olgu, özetle içinde bulunduğumuz ölü toprağı umut kırmaktadır.

    b) Sadece Emperyalizm'den kaynaklanan nedenlerden değildir elbette. Emperyalizm, umut kıran sebepleri oluşturur. Bu sebepler gerek dıştan içe yöneliktir, gerek içten içe yöneliktir, gerekse içten dışa yöneliktir. (Ekonomi-Siyaset-Emniyet vb. konularda...) Fakat, asıl sorun; bütün bunlara göğüs gerebilecek azim ve sabrı, bilgiyi ve zekâyı, yüreklilik ve ruhu kendi içimizde aramamaktır. Emperyalizm amacı doğrultusunda hareket etmektedir o kadar.

    c) Elbette bir kişi yoktur. Birçok kişi vardır. Fakat dağınık haldedirler ve belirlenmiş bir stratejileri yoktur. Birleşmeleri söz konusu olduğunda, ya bu birleşmede bir fikir ayrılığı vardır, ya da engellenir. Bunlar yaşanmıştır. Engellemeler engellenirse, fikir ayrılıkları, Mustafa Kemâl değerleri karşısında yok olacaktır düşüncesindeyim. Yani, bu değerlere uygun olmayan yani zıt hiçbir şey kabûl edilmeyecektir.

    d) Kaç kişi gerekiyorsa, o kadar kişi gerekmektedir. Milletin çoğunluğunu yanına almazsan, milyon olsan değiştiremezsin.
2)

    a) Halkın ortalama bilinç düzeyinden yüksek bilince sahip, okuyan-araştıran, olumlu-olumsuz eleştiri yapabilen, yorum-çözümleme yapan, sorgulayan, peşin hüküm vermeyen fakat çekincesini belirten, ülkenin gidişatını gören vatanperver ve aydın kimseler.

    b) Çetin arkadaşımızın olumsuz görüşlerini okuyabilirsin. Osman Paşa'nın parası var mı¿? Osman Paşa'nın oy kitlesi var mı¿? Bütün bunlar olabilir mi¿? Olsa dahi meclise kaç vekil sokabilir¿? Acaba kendi dahi girebilir mi¿? ... gibi benzer soruların cevapları, işleyen sistem, yüzde "kırkaltınoktayedilik" garip bir kitle, diğer köklü partilerin oy kitlesi, belirsizlikler, yetersizlikler ve eksiklikler göz önüne alındığında, umut kelimesinin "u" harfini dahi gönlümden geçiremiyorum açıkçası.

3) Evet, Gazi Paşa'dır.

    a) Nasıl mı¿? Arkadaşım, soru sormak için mi soruyorsun, bilgilenmek için mi soruyorsun¿? Soru sormak için soruyorsan, cevabını bir dahaki gönderide vereceğim. Yok bilgilenmek için soruyorsan, sana şimdi uzun uzun yazmayayım I. Millî Mücâdele'nin, II. Millî Mücâdele'ye olan katkısını... Aç Nutuk'u, okumaya başla hızlı hızlı...

    b) Eminim Osman Paşa da aynı umuttan besleniyordur. Ortak paydamız, şekil A'da görüldüğü üzere, aynı umut kaynağıdır. Vatan sevgisidir, çabadır, uğraşıdır, aynı mücadelede yer almaktır.

Herhangi bir elestiri yapmak niyetinde degilim, ama sizin kim oldugunuzu anlayamadim, ya da kafam karisti diyelim...

tesekkurler,


--engin


Yoo, eleştiri de yapabilirsin, bu tip garip yasaklarımız, tahammülsüzlüğümüz yoktur.

Biz kim miyiz¿?

Türküz, doğruyuz, çalışkanız.

Ben de teşekkür ederim.

İletiGönderilme zamanı: Çrş Ağu 06, 2008 8:39
gönderen Çetin Taş
Biz kim miyiz¿?

Türküz, doğruyuz, çalışkanız.

Çok şükür yaratana.

İletiGönderilme zamanı: Çrş Ağu 06, 2008 9:53
gönderen Ram
Çetin Taş yazdı:Mesajını farkettim Ram kardeş.
Tamam sana hitap edeyim.
Aydın kişi kaprisi bırakacak arkadaşım.Ben çok gördüm aydın payesi yapıştırılan kişileri.Bir noktadan sonra dünyanın etraflarında döndüğünü sandılar ve sandıkları ile kaldılar.Hem de bu yakın geçmişimizde.
Aydın kişi sorumluluk alan kişidir.Köşesine çekilip teklif beklemez eğer bu kadar iddialı düşünceleri varsa.


Ben de yeni farkettim senin iletini. :)

İyi güzel söylüyorsun da Çetin, benim bildiğim CHP'yi şu anki durumu yüzünden eleştiren aydınlarda kapris göremiyorum. Hepsi de gayet sorumlu. Hepsi de bir noktada mücadele ediyor. Misâl; Turgut ÖZAKMAN kitap yazıyor, yetmiyor ADD yönetimine giriyor. Hûlki kitap yazıyor, televizyon izlencesi yapıyor, gazetede yazıyor, bağımsız aday oluyor. Erol MANİSALI, Alpaslan IŞIKLI, Erol BİLBİLİK, Mustafa BALBAY, Rıza ZELYUT, Behiç KILIÇ, Özcan YENİÇERİ, Vural SAVAŞ, hatta Rauf DENKAŞ vesaire, vesaire... Bunlar yerinde durmuyor zaten, mücadele veriyor.

Ne demek PKK'ya göz yummak?Böyle bir düşünce beyan eden ve bundan şüphesi olan adamın zaten ne işi var CHP'de?Eğer CHP PKK'ya göz yumsa Güneydoğu'da ve Doğu'da neredeyse yok denecek kadar oy mu alırdı Ram kardeş?


O sorular geneldir. Hûlki hepsine olumlu cevap alırsam o partiye girerim demişti. Bir soruda kafamda olumsuz yanıt oluşursa bağımsız olarak girerim demişti. Öyle de yaptı.

Ama sonuca bak bir de Çetin, ne kadar yerinde sorular sormuş. Bana kalsa, daha da çok soru sorardım.

Haklısın bu mevzuları tartıştık daha önce.Ama kafa eskisi gibi değil Ram.Bazı şeyleri unutuyorum.

Elbette ki partinin özü partinin ilkeleridir.CHP'nin başında Baykal var ve bu hoşa gitmiyorsa bu koskoca memlekette bir tek Mustafa Sarıgül'mü vardır her seçim zamanı arkasına Fettullahçıları alarak Baykal'ın karşısına çıkacak?Mücadele etmeden sadece eleştiri yapan adama çok fazla inancım yok Ram kardeşim.


Partinin özü ilkeler de, bu ilkelere uyuluyor mu¿? Bu ilkeler doğrultusunda hareket ediliyor mu¿? Eğer cevabın evet ise, ilkeleri tek tek ele alacağım.

Ve tabi ki kurumsal oluşumların ideolojisi kendini yöneten kişilerin ideolojisidir.Nasıl ki 12 Eylül 1980 Darbesi'ni yapan Kenan Evren'in ideolojisi TÜRK-İSLAM sentezi iken,aynı silahlı kuvvetlerin 27 Mayıs 1960 İhtilali'nden sonra başında bulunan Ragıp Gümüşpala'nın ve hemen ardından Cevdet Sunay'ın KEMALİST dünya görüşünde olduğu gerçekleri bunları doğrudan Türk Silahlı Kuvvetleri'nin resmi ideolojisi haline getiriyorsa CHP içinde aynı şeyler sözkonusudur.


İyi ya işte. Ben de bunu kabûl etmiyorum Çetin. Nasıl ki Kenan Evren'i sevmiyoruz, Cevdet SUNAY'ı seviyoruz, bu mevzu da böyledir.

Baykal gitsin.Tamam.Ama onu göndermek için ve daha iyisini getirmek için de mücadele etmek gerekir.Oturduğumuz yerlerden Baykal gitsin demekle gitmeyebilir.Çünkü herkes rahmetli Erdal İnönü'nin olgunluğunu göstermeyebilir ki göstermiyor da.Türk siyasi tarihinde başka bir örneği yoktur kendiliğinden istifa edip giden bir genel başkanın.


Yalnızca Baykal değil, ekibi de gidecek. O Sargüller ve diğerleri de gidecek hiç merak etme Çetin. Gün gelir...

İstifaya gelelim; Çetin, bir şey 40 defa yanlış yapılıyorsa, 41.'yi mazur göremezsin. Bunlar tehlikeli sözler... Bu; İslâm'da farz olmayan bez parçasının din gibi kabûl görmüş olmasına benzer.

Aydın kesimden her kim körü körüne CHP eleştirisi yapıyor fakat yukarıda söylediklerimi yapmıyor,o zaman işin kolayına kaçıyordur Ram kardeşim.Hee,''CHP eleştirisi yaparım ama CHP'ye de oy vermem'' düşüncesindeyse aydın kişi çok fazla zahmet etmesin zaten Nazlı Ilıcak,Fehmi Koru,Şamil Tayyar,Hadi Uluengin,Cengiz Çandar,Cüneyt Ülsever,Mehmet Barlas,Ahmet Altan ve daha onlarca karşı taraftan sözde aydın bu eleştirileri fazlasıyla yapıyor.


Kim körü körüne (olumsuz) eleştiri yapıyorsa, art niyet vardır Çetin. Ben böyle bir durum sezmedim CHP'yi olumsuz yönde eleştirenlerde. Varsa senin bildiğin, paylaşırsın. O saydığın isimler eleştiri-meleştiri yapmıyor Çetin, bunu iyi biliyorsun. Onlar paralı uşaktır, karalama-iftira-yalan üçlüsü besler düşüncelerini. Benim bahsettiğim isimler, şu an konuştuğumuz Hûlki CEVİZOĞLU, CHP daha da kötüleşsin diye olumsuz yermeler yapmıyorlar. CHP daha iyiye gitsin, yanlışlarını görüp düzeltsin diye olumsuzlukları sıralıyorlar.

İşin özü Hulki Cevizoğlu'nun kişiliği ve yazarlığı-televizyon programcılığı ile ilgili hiç bir sorunum yok.Çok seviyorum.Ben de de hemen tüm kitapları var.Cevizkabuğu'nu da mümkün olduğu kadar kaçırmadan izlerim yıllardır.Ama siyaset konusunda ki kısa geçmişi onun CHP'ye eleştirilerinden daha fazla eleştiriyi hak ettiğini göstermektedir bence.


Ben geçenlerde, "bugün Baykal iyi konuştu" demiştim. Belki hatırlarsın... Aynı haftaki Ceviz Kabuğu'nda, Hûlki söyledi bunu. Demek ki, iyiye kötü denmiyor Çetin. Önce bunu tespit edelim.

Bu arada CHP'de bir Şahin MENGÜ güzel konuşuyor takip edebildiğim kadar. Onun dışında dinlediklerimden bir şey çıkmaz.

CEVİZOĞLU siyasete bağımsız olarak girmiş, bunu duyan herkesin kafasında oluşan düşünce gibi kazanacağına kesin inanmış, fakat kazanamamıştır. Bunda eleştirilecek pek bir şey yoktur. CHP'de bir tane Hûlki'nin keskinliğinde biri yoktur. Tekrardan "ama bir tane vekil kaybettirdi" deme diye diyorum bunu. :)

Şimdi farkettim.Unuttuğum bir konu daha var.
Ben bu sisteme razı değilim.Bunu nereden çıkarıyorsun Ram kardeşim?Ama ben matematik bildiğimi düşündüğüm için samimi düşüncelerimi sizlerle paylaşıyorum.
Şu ana kadar CHP'ye Livaneli'ne verdiğim oydan başka oyum yok.Ona da Livaneli'nin kişiliksiz çıkmasından dolayı pişmanım(Yukarıda bahsettiğim aydıncıklardan işte Livaneli).Şimdiye kadar hep İşçi Partisi'ne oy verdim ve bu gidişle bundan sonra da vermemem için bir sebep yok.
Ama elde ki imkanlar belli iken,yani her şeyi açık konuştuğumu biliyorsun,kendi adıma oy verebileceğim iki parti var;CHP veya İP.Bu partilerin yanına bir partinin daha eklenmesi matematiksel hesapla da mantık bilimiyle de amaca hizmet etmez.Etmeyecektir Ram kardeşim ve diğer tüm kardeşlerim.


İyi de Çetinim, borç borçla ödenir mi¿? Yanlış, bir diğer yanlışla yok edilebilir mi¿? Yani aydınlar CHP'ye toplu olarak girse, ancak belki o zaman bir şeyler yapılabilir. E bu da mümkün değil, şimdilik. Hadi verdik oyumuzu CHP'ye, ee, ne değişecek¿? Diyelim 4 yıl iktidar oldu CHP, ekonomiyi düzeltebilecek mi¿? Vatandaşın, işçinin-emekçinin, memurun karnını doyurabilecek mi¿? Çiftçinin, esnafın yüzünü güldürebilecek mi¿?

Bakma sen bunları sorduğuma, asılları aşağda;

Akapeyi silebilecek mi¿? Yeni Akapeler çıkmasını önleyebilecek mi¿? AB'ye karşı duracak mı¿? Tam bağımsızlık diyebilecek mi¿? Her türlü iç-dış baskıyı göğüsleyebilecek mi¿? Ermeni meselesine karşı net tavır alabelcek mi¿? Kıbrıs'ı kurtarabilecek mi¿? Kerkük sorununa müdahil olabilecek mi¿? Barzani'ye kışt, Sam Amca'ya hoşt diyebilecek mi¿?

Sen, CHP bunları yapabilir diyorsan, kusura bakma Çetin, benim de bir matematik hesabım var.

Tantan'a ve Yaşar Nuri'ye de oy verebilirsin. Al sana iki küçük parti daha.

AKEPEli seçmenin kimlere oy verebileceği konusunda yazdıklarımı yineliyorum.Osman Pamukoğlu komutanıma oy moy vermez o seçmen.


İyi ya, o zaman ben de CHP tabanından kimse Pamukoğlu'na oy vermez diyorum. Senin için sorun yok Çetin. :)

Elbette ki bu sistem değişsin ama bu sistemin değişmesi için 0 kilometre bir parti kurulması ve ondan başarı umulması romantik bir yaklaşımdır.İlk mesajımda bunun ekonomik nedenlerini yazdım.Bu mesajımda da Kaye'ye cevap verirken yazdıklarım var.Hulki Cevizoğlu konusunda da yine sizlerden samimi düşüncelerimi saklamadım.Düşüncelerim bunlardan ibaret.


0 kilometre parti kurmak ayrıdır, kısıtlı imkânlarla 0 kilometre parti kurmak ayrıdır. Ver 50 trilyon, kurdur yeni bir parti, bak nasıl canavar oy alır o zaman görürüz.



“Paşam, delegesi bulunduğum tıbbiyeliler beni buraya istiklâl davamızı başarmak yolundaki mesaiye katılmak üzere gönderdiler. Mandayı kabul edemem... Eğer kabul edecek olanlar varsa, bunlar her kim olursa olsun şiddetle red ve takbih ederiz (çirkin görürüz) . Farzı Muhal (var sayalım) , manda fikrini siz kabul ederseniz sizi de reddeder, Mustafa Kemal'i ‘ vatan kurtarıcısı değil, vatan batırıcısı' olarak adlandırır ve tel'in (lanet okuma, protesto etme ) ederiz .”

Tıbbiyeli Hikmet (BORAN)

Ya istiklâl, ya ölüm!

Mustafa Kemâl Paşa

Çetin Taş yazdı:
Biz kim miyiz¿?

Türküz, doğruyuz, çalışkanız.

Çok şükür yaratana.


Çok şükür.

İletiGönderilme zamanı: Çrş Ağu 06, 2008 12:56
gönderen Çetin Taş
Ram kardeşim.Ben böyle satır satır cevap veremeyeceğim çünkü işyerinden kısa süre için bağlandım.Ama zaten uzun uzadıya cevap vereceğim bir konu yok.Özümüz aynı ama görüş farklılıklarımız var ve bu da normal.Çok kısa şekilde bir-iki konuya hızla cevap vereceğim.
CHP tabanından oy almayacağı düşüncene katılmıyorum Ram kardeşim çünkü o tabanda sahipsiz ve aslında beni biliyorsun,Baykal yönetimi ile ilgili pek çok eleştiriye katılıyorum ve ben de çok fazla eleştirdim.
Partinin temel ilkelerinden yıllardır o kadar sapıldı ki bir ara 6 oku sadece 1ine sahip çıkalım düşüncesi bile vardı partide.Elbette ki bunun aksini söyleyecek değilim.
Ama CHP'nin temel politikalarda ki birçok yanlışından döneceğine ve hatta dönmekte olduğuna inanıyorum.Çünkü şu an rejimi koruma ve kollama esas görevi olan yargı ve silahlı kuvvetlerin bu görevi yapma konusunda isteksiz oldukları(emin ol bu çok zorlama bir tabir,bulurken zorluk çektim)ortada.Meclis çoğunluğu AKEPE'de.Bu durumda CHP'nin sorumluluğu her zmankinden daha fazla.AB ile ilişkileri şu an en alt düzeyde ve bu CHP'nin bizzat genel başkanının peş peşe Kürtler,AB-Türkiye ilişkileri,Ergenekon davası konularındaki açıklamalarından kaynaklanıyor.Ben kan değişikliğinin iyi olacağına inanıyorum.Ama bu kan Baykal'dan daha iyi ve daha kaliteli bir kan olmak zorundadır.Daha kötüsü yani Mustafa Sarıgül gibi bir kan değişikliğindense ben Baykal'ı tercih ediyorum.Her zaman söyledim bunu.O kan değişikliğini yapmak için de tüm bu saydığın aydınların CHP'ye sahip çıkmaları gerekir eğer CHP'li iseler tabii.Üye olmalılar ve aktif şekilde mücadele etmeliler.Elbette ki yazdıkları kitaplar,yaptıkları programlar,verdikleri her türden eserler bizlere umut veriyor ve dayanma gücü veriyor.Ama seninle ayrı düştüğümüz nokta ben bu çabaların yeterli olmadığını ve bizzat CHP içinde sorumluluk arayışında olmaları gerektiğini söylüyorum.
İstifa konusunda da beni yanlış anlamışsın.Ben Baykal'ın yerinde olsaydım istifa ederdim.Eminim sen olsan sen de ederdin.Ama Baykal etmiyor.Ve benim gibi bir adama bile daha iyisi çıkmıyorsa devam etsin düşüncesi hakim olabiliyor.Yoksa tabi ki ben istifa edilmemesini mazur da görmüyorum,istifa müessesesinin her ne kadar Türkiye'depek uygulanmasa da önemli bir müessese olduğuna inanıyorum.
Komutanın parti kurması ile ilgili düşüncelerim belli.Bu işler bu devirde para ile oluyor Ram kardeşim ne yazık ki.Çok büyük para ile hem de.Komutanın o kadar parası olmadığına eminim.

Sevgiler kardeşim.

Somut ile soyutu ayirmak

İletiGönderilme zamanı: Çrş Ağu 06, 2008 19:26
gönderen seezeey
Arkadasim(1),

Oncelikle sunu acikca belirtmekte fayda var. Burada bu tartismayi bilmem kac gundur yapiyorsak, demek ki cevaplarda anlasamiyor olsak bile ortak birtakim sorularimiz(2) var. Benimle birlikte ayni sorulari soran insanlari bu sitede buldugum icin oncelikle cok mutlu oldum ve biraz da umutlandim(3).

Basindan beri okuyorum yazdiklarinizi (Ram, Kaye ve Cetin). Cetin'in yaklasimi biraz daha farkli olmakla beraber (ki zaten tartismanin uzamasina neden olan onun iletisiydi) temelde beni rahatsiz eden iki husus var: cok katisiniz ve ayrimcisiniz.

Kati olmak neden sakincali? Kendinizi aydin olarak nitelendiriyorsunuz, yazdiklarinizdan da bu zaten uc asagi bes yukari belli oluyor. Diger taraftan ise, yazdiklarinizi "okuyan" herkes sizinle ayni olgunluga sahip olmayabilir, ki bu nedenle de bir yol arayisi icinde olabilir. Hatta bana yazmis oldugun cevap bile oldukca mesafeli, dislayici, ve pragmatik ogelerle dolu. Peki, nihayatinde, burada yazmaktaki amaciniz ne, sadece takdir edilmek mi, yoksa bir, iki yada daha fazla kisiyi tartismalarin icine cekerek, onlarin aradiklari yolu bulmalarina yardimci olmak mi?

Ayrimci olmak ise zaten cok acik bir sekilde sakincali. Alinti yaptigim o kisa paragraf bunu en iyi gostergesi:

"...Demiştim. Önemli olan adım atılması ve adım atma hevesidir. Bu dahi tehlikededir. Emperyalizm umut kırıyor yazık ki... Bu gibi partiler, oluşumlar, sana-bana umut veremezler elbette. Lâkin bize de umut veren biri var, ruhu şâd olsun..."

Unutmamak lazim ki, son gunlerin gozde tabiri ile "bu gemi batarsa, hepimiz batacagiz". Eger ki burada bir mucadele varsa ve bu mucadeleyi omuz omuza yapacaksak, en son duymak isteyecegim sey sen-ben ayrimciligi olacaktir. Ben Osman Pasa'ni girisimi ile umutlandim, ama ben sizden biri oldugumu zannediyor(d)um, degil miyim? Fazla uzatmaya gerek yok aslinda. Tahminimce bu sekilde bir intiba uyandirmak istemiyorsunuzdur zaten, ama benim genele baktigimda gordugum bu, dikkate alip almamak size kalmis.

Devaminda, sen ve benle alakali hususlara deginmeye calistim. Bence onemli degil, bu mucadelenin icinde sen ve ben bir hic gibiyiz. Onemli olan tek tarafi birbirimiz tanimamizdir, o kadar.

(1) Bana arkadasim diye hitap ettigine gore bir mesaj vermeye calisiyorsun: ya babam yasindasin ve o nedenle yaslilarin o ogretici olma hevesindeki ve kucuk goren hitap sekillerini kullaniyorsun. Ya da beni direk asagilamaya calisiyorsun sorularimdan dolayi. Bilgilenmek onemli, okuduklarimdan cok sey ogrendim de zaten. Ama, sorulari tek tek degil de br butun olarak degerlendirecegini dusunmustum. Tekrar etmek gerekirse: bugun bir mucadelenin baslamasi gerekmektedir... bu mucadeletye atilanlari sen ve ben diye ayirmak uygun olmayabilir... somut bir gerceklik olan komutanin parti kurmasinin yaninda, soyut bir takim tartismalara girmenin pek bir anlami yoktur, zaten vakit cok gec... Ataturkcuyuz, cok da aydiniz anladik tamam da ne yaptik, yapiyoruz, ya da yapacagiz onu ogrenmeye calismistim arkadasim. Benim buradaki "arkadas" kullanimim gercek anlamindadir, umarim oyle de algilanir.

(2) Soru, "vatan nasil kurtulur?"; cevabin arandigi merkez, "CHP". Ben buna katilmiyorum. Cok yasli degilim, hatta genc bile sayilirim. Benim hatirlayabildigim hayatim bile CHP'nin yapmadiklari ile dolu. Sahsiyetler onemli degil ama bu yapilmayanlarin tek sorumlusu da Baykal'dir. Bunda bir algilama sorunu yoktur, bir yumurta icin bile kulucka suresi 21 gundur (?), CHP'ni hatalarini gormesi, duzeltmesi ve gidisata dur demesi icin daha kac bahar gerekmektedir? Ati alan Uskudar'i gecti bile, bakin ikinci AKP kuruldu kurulmak uzere, boylece mecliste iktidari ve muhalefeti ile birlikte komple bir kabus yasanacak, CHP bu gidisle baraji gecebilirse bile sansli olacak. Yerel secimlerde bunu yakindan izleyecegiz, bence aydinlarin sorumlulugu, CHP'nin tutarliligi, onun bunun kaprisini tartirmak icin artik cok gec, acil olarak birseyler yapilmasi lazimdir.

(3) Umut cok onemli bir kelimedir, dikkatle kullanilmasi esastir. Soyle bir ornek vereyim size, umarim tutar. Sanirim hepiniz futbolla ilgilisinizdir, Tuncay Sanli'yi da tanirsiniz. Yine de soylemek gerekirse, Tuncay Fenerbahce'nin gelmis gecmis en atesli oyuncusudur, bitmek tukenmek bilmeyen enerjisi ve heyecani ile gol atmasa da, golluk paslari vermese de sayisiz maci kazanmamizi saglamistir. Simdi, soralim: "Tuncay Sanli Fenerbahce icin kiyas gerekirse bir Mustafa Kemal midir? Asla... Ama onun enerjisi ve inanci ile takimin beyni olan ve maci kurtarabilecek olan oyuncular harekete gecmislerdir, ve mac kazanilmistir." Osman pasa'ni hareketi belki bu sekilde algilanmalidir.

(4) Tartismalarinizdaki derinlik oldukca etkileyici, bilgilendirici kaynaklar konusunda yol gosterebilirseniz sevinirim.

Saygilar,

--engin

İletiGönderilme zamanı: Çrş Ağu 06, 2008 21:07
gönderen Türk-Kan
"Anlattigim yillar 92. Tugay Komutani Utku Pasa. Allah'i var iyi insandi, etliye sütlüye karismazdi. Cokta yufka yüregi vardi. Ne olursa olsun, ama sehit olsun istemezdi. Biz de O'nu sever, askerimiz sehit olmasin diye elimizden geleni yapardik komandoyla beraber. Sonra Osman Pamukoglu Pasa atandi Hakkâri tugaya, 93'te. Devran degisti. Savunmadaki komandolar sahlandi, taarruza gecti ve ortalik karisti. Öyle bir mücadele basladi ki, teröristler bile sasti kaldi bu ise.

Bir gün bizim tabura geldi Osman Pasa. Kahraman koruculari topladi, bir konusma yapti:

"Evlatlarim! Ülkemizin yillardir cektigi bu terör belasina bir son verme zamani geldi artik. Göreyim sizleri, aslanlar gibi sahlanacaksiniz. Yatak matak yok, uyku muyku yok, arazide kalacaksiniz, hepimiz birlikte. Biz sizlerin yanindayiz. Biz devletiz. Bu baldiri ciplaklara pabuc birakacak degiliz. Göreyim sizleri."

Korucular sasirdi, kimdi bu komutan, deyip birbirine sordu. Kararliydi Komutan, ölmek var dönmek yok, diyordu. Inandilar, sicak yataklarindan firlayip hep birlikte araziye kostular.

Komutan ciddi, sert ve gercek bir komandoydu. Celik gibi bir yapisi vardi; duygulariyla, hareketleriyle, sözleriyle, düsünceleriyle celik gibi bir yapi. Gelisine en cok biz sevinmistik. Cünkü bizim karakollarimiz sinirda, tehdidin hemen yani basindaydi. Karakollarimiz yalniz, bir basina, Allah'tan baska kimsesi yoktu o koca sinirda. Cevresinde dolasan tehdit yok edilmezse, belli ki gelip onu vuracakti."


Erdal Sarizeybek, Son Harekat - Kod Adi: Yahuda, Sayfa 29,30...


Umutlarin her gün biraz daha kirildigi, yel degirmenlerine karsi savasmaktan yorulmaya yüz tuttugu bugünlerde, sizlerde, onlarda olmayabilir ama bende bir umut isigi dogurdu bu komutan. Kemal'in Askeri umutlandirdi beni. Belki Türkiye'de vatansever insanlari bir araya getirmede vesile olur düsüncesiyle. Tek adam Osman Pasa degil beni umutlandiran, yayacagi kivilcim belki. Lidersiz mücadele olmaz. Türk milleti icinden her zaman Timur'lar, Mehmet'ler, Mustafa Kemal'ler cikartmistir. Bugün neden cikaramasin? Size göre poliyannacilik oynuyor veya saf olabilirim. Ama ben artik inanmak istiyorum. Türk insaninin inandigi, güvendigi zaman nelere imza atacagi bilinmektedir. O sebeptendir bizi bin parcaya bölmek icin cirpinislari...

İletiGönderilme zamanı: Çrş Ağu 06, 2008 21:22
gönderen seezeey
Türk-Kan yazdı:Umutlarin her gün biraz daha kirildigi, yel degirmenlerine karsi savasmaktan yorulmaya yüz tuttugu bugünlerde, sizlerde, onlarda olmayabilir ama bende bir umut isigi dogurdu bu komutan. Kemal'in Askeri umutlandirdi beni. Belki Türkiye'de vatansever insanlari bir araya getirmede vesile olur düsüncesiyle. Tek adam Osman Pasa degil beni umutlandiran, yayacagi kivilcim belki. Lidersiz mücadele olmaz. Türk milleti icinden her zaman Timur'lar, Mehmet'ler, Mustafa Kemal'ler cikartmistir. Bugün neden cikaramasin? Size göre poliyannacilik oynuyor veya saf olabilirim. Ama ben artik inanmak istiyorum. Türk insaninin inandigi, güvendigi zaman nelere imza atacagi bilinmektedir. O sebeptendir bizi bin parcaya bölmek icin cirpinislari...


Katiliyorum...

Re: Somut ile soyutu ayirmak

İletiGönderilme zamanı: Çrş Ağu 06, 2008 23:20
gönderen Ram
seezeey yazdı:Arkadasim(1),

Oncelikle sunu acikca belirtmekte fayda var. Burada bu tartismayi bilmem kac gundur yapiyorsak, demek ki cevaplarda anlasamiyor olsak bile ortak birtakim sorularimiz(2) var. Benimle birlikte ayni sorulari soran insanlari bu sitede buldugum icin oncelikle cok mutlu oldum ve biraz da umutlandim(3).


Doğrudur sayın forum üyesi.

Basindan beri okuyorum yazdiklarinizi (Ram, Kaye ve Cetin). Cetin'in yaklasimi biraz daha farkli olmakla beraber (ki zaten tartismanin uzamasina neden olan onun iletisiydi) temelde beni rahatsiz eden iki husus var: cok katisiniz ve ayrimcisiniz.


Katıysak keyfimizden katı değiliz. Ayrımcı ise, hiç değiliz, sen yanlış anlamışsın.

Kati olmak neden sakincali? Kendinizi aydin olarak nitelendiriyorsunuz, yazdiklarinizdan da bu zaten uc asagi bes yukari belli oluyor. Diger taraftan ise, yazdiklarinizi "okuyan" herkes sizinle ayni olgunluga sahip olmayabilir, ki bu nedenle de bir yol arayisi icinde olabilir. Hatta bana yazmis oldugun cevap bile oldukca mesafeli, dislayici, ve pragmatik ogelerle dolu. Peki, nihayatinde, burada yazmaktaki amaciniz ne, sadece takdir edilmek mi, yoksa bir, iki yada daha fazla kisiyi tartismalarin icine cekerek, onlarin aradiklari yolu bulmalarina yardimci olmak mi?


Dışlayıcı bir öğe yoktur. 40 yıllık dostum olsan, aynı üslûpta yazarım. Mesafeli olmamdan daha doğal bir şey olamaz. Dün bir, bugün iki yazıyorsun. Takdir bekleseydik, birilerinin önünde el pençe divan dururduk. Böyle bir intibâyı nasıl edindin, doğrusu hiç de merak etmiyorum. Tartışmadaki amaç, birilerine yol göstermekten çok, kendi bildiklerimizi sıralamak, fikirlerimizi eşleştirip çarpıştırmaktır. Doğru bildiğimizden şaşmadığımız gibi, yanlış olduğumuzu gördüğümüz yerde, bu yanlışı kabûl edenlerdeniz. Bizim için yolu zaten gösteren biri var ve o yolda ilerlemeye çalışıyoruz.

Ayrimci olmak ise zaten cok acik bir sekilde sakincali. Alinti yaptigim o kisa paragraf bunu en iyi gostergesi:

"...Demiştim. Önemli olan adım atılması ve adım atma hevesidir. Bu dahi tehlikededir. Emperyalizm umut kırıyor yazık ki... Bu gibi partiler, oluşumlar, sana-bana umut veremezler elbette. Lâkin bize de umut veren biri var, ruhu şâd olsun..."


Burada bir ayrımcılık yoktur. Bu bir gerçektir. Ben, gerçeği gösterdim. Ben, sosyâl alanda, hukuksal alanda bir üstürnlüğü, bir ayrıcalığı kendime biçmedim, biçmem de. Ayrımcılık budur. Ancak herhalde, her insanın bilinç düzeyinin aynı seviyede olduğunu iddia edecek değilsin. Ayrıca bilinç düzeyi kuvvetli ve aynı yolda yürüyen kimseler de, farklı görüşlere, farklı düşüncelere sahip olabilir. Bunu belirtiğim vakti, tutup da buna ayrımcılık demen yanlıştır.

Unutmamak lazim ki, son gunlerin gozde tabiri ile "bu gemi batarsa, hepimiz batacagiz". Eger ki burada bir mucadele varsa ve bu mucadeleyi omuz omuza yapacaksak, en son duymak isteyecegim sey sen-ben ayrimciligi olacaktir. Ben Osman Pasa'ni girisimi ile umutlandim, ama ben sizden biri oldugumu zannediyor(d)um, degil miyim? Fazla uzatmaya gerek yok aslinda. Tahminimce bu sekilde bir intiba uyandirmak istemiyorsunuzdur zaten, ama benim genele baktigimda gordugum bu, dikkate alip almamak size kalmis.


Yanlış intibândan devam edelim;

Omuz omuza vermeyelim mi dedik, omuz omuza verelim mi dedik¿? Ben olumsuz eleştiriler yapabilirim. Fakat yazdıklarımı iyi okursan, destek çıkılması gerektiğini de söylüyorum.

Burada ikimizi ayıran temel öğe gerçekçiliktir. En azından kendi adıma söyleyebilirim ki, mevzulara "salt" duygusal yaklaşmıyorum.

Özetle; edindiğin intibâ tamamiyle yanlıştır.

Devaminda, sen ve benle alakali hususlara deginmeye calistim. Bence onemli degil, bu mucadelenin icinde sen ve ben bir hic gibiyiz. Onemli olan tek tarafi birbirimiz tanimamizdir, o kadar.


Senle ben, eğer bir mücadelede yer alıyorsak; hiçbir şey olduğumuz kadar, her şeyiz de...

(1) Bana arkadasim diye hitap ettigine gore bir mesaj vermeye calisiyorsun: ya babam yasindasin ve o nedenle yaslilarin o ogretici olma hevesindeki ve kucuk goren hitap sekillerini kullaniyorsun. Ya da beni direk asagilamaya calisiyorsun sorularimdan dolayi. Bilgilenmek onemli, okuduklarimdan cok sey ogrendim de zaten. Ama, sorulari tek tek degil de br butun olarak degerlendirecegini dusunmustum. Tekrar etmek gerekirse: bugun bir mucadelenin baslamasi gerekmektedir... bu mucadeletye atilanlari sen ve ben diye ayirmak uygun olmayabilir... somut bir gerceklik olan komutanin parti kurmasinin yaninda, soyut bir takim tartismalara girmenin pek bir anlami yoktur, zaten vakit cok gec... Ataturkcuyuz, cok da aydiniz anladik tamam da ne yaptik, yapiyoruz, ya da yapacagiz onu ogrenmeye calismistim arkadasim. Benim buradaki "arkadas" kullanimim gercek anlamindadir, umarim oyle de algilanir.


Kusura bakma ama, yanlış algılamışsın* arkadaşım. Veyahut art niyetlisin. Sana "arkadaşım" diyendedir kabahat, alınmana gerek yoktur. Şimdi, sayın yeni forum üyesi, tanımadığın insanlara garip ithamlarda bulunmadan evvel iki defa düşünmen gerekiyor. Seni aşağılamam için bir neden yoktur. Fakat neden yaratırsan, kendi üslûbum dahilinde farklı bir biçimde de yazarım, bu sorun olmaz.

*algı: Bir şeye dikkati yönelterek o şeyin bilincine varma, anlama durumu (hakaret değil yani)

Yine edindiğin yanlış intibâdan devam edelim;

Bu mücadelede; Osman Paşa'yı "o", kendimi "ben", diğer birini "sen" diye ayırmıyorum. Tekrar ediyorum, ayırmıyorum. Bu mücadeleye zerre kadar katkısı olana, biz ancak sevgi ve saygı besleriz. Olumsuz eleştirilerimizi de gerekirse sıralarız. İkisini birbirine karıştırmaman gerekiyor.

Sayın forum üyesi, biz, mücadele imkânlarımızı sonuna kadar kullanıyoruz. İmkânlarımız bu kadardır. Bizi sorgulamadan evvel, tanımanız gerekmektedir. Yine, tanımadığınız kimseler hakkında, bir şey bilmediğiniz için olumsuz bir sonuç çıkarıp daha başka yanlış bir intibâ daha ediniyorsunuz. Madem bizi tanımıyorsunuz, o halde nasıl oluyor da bizim ne kadar mücadele edip etmediğimizi olumsuz bir sonuca bağlama imâsıyla sorgulamakta kendinizi muktedir görüyorsunuz¿?

Bizim, yeni bir oluşumun başarılı olup olmayacağı hakkındaki olumlu yahut olumsuz eleştirilerimiz ayrıdır, vereceğimiz yahut vermeyeceğimiz destek ayrıdır. Bunları tekrarlıyorum zira, yazdıklarının temelini, edindiğin yanlış intibâ olan "ayrımcılık" üzerine kurmuşsun.

Sayın yeni forum üyesi, siz de bana "arkadaş" kelimesini ve türevlerini kullanmayınız. Böyle garip durumlarda, yani kullanılan olağan sıfatlar sizin gözünüzde "şüpheli" bir durumdayken bu sıfatı bana kullanmanız, benim garip durumlara özgü değişik samimiyet anlayışımı harekete geçirebilir, belirteyim.

(3) Umut cok onemli bir kelimedir, dikkatle kullanilmasi esastir. Soyle bir ornek vereyim size, umarim tutar. Sanirim hepiniz futbolla ilgilisinizdir, Tuncay Sanli'yi da tanirsiniz. Yine de soylemek gerekirse, Tuncay Fenerbahce'nin gelmis gecmis en atesli oyuncusudur, bitmek tukenmek bilmeyen enerjisi ve heyecani ile gol atmasa da, golluk paslari vermese de sayisiz maci kazanmamizi saglamistir. Simdi, soralim: "Tuncay Sanli Fenerbahce icin kiyas gerekirse bir Mustafa Kemal midir? Asla... Ama onun enerjisi ve inanci ile takimin beyni olan ve maci kurtarabilecek olan oyuncular harekete gecmislerdir, ve mac kazanilmistir." Osman pasa'ni hareketi belki bu sekilde algilanmalidir.


Osman Paşa, daha maça başlamadı. İzleyip göreceğiz, destek de olacağız. Biz bir tahlil yapıyoruz. Katılırsınız, katılmazsınız. Ne kadar başarılı olabilir¿? Bunu sorguluyoruz. Başarılı olması zor demek, "kesin başarısız olacaktır" demekle eş değer değildir. Biz başarılı olmasını zor görmekteyiz. Bu söz konusu başarayı zor görmeyenler de vardır, bu başarıya inanlarda vardır (onlar da bu "biz"in içindedir). Biz (senin kastettiğin "biz") bu başarıyı zor görüyorsak, elbette umudumuz olmaz. Bundan doğal ne olabilir ki¿?

(4) Tartismalarinizdaki derinlik oldukca etkileyici, bilgilendirici kaynaklar konusunda yol gosterebilirseniz sevinirim.


Hem kaynak, hem ayrıntılı bilgi, hem de mücadele ruhu için tavsiyem, her hâlûkârda Gazi Paşa'dır.

Atatürk'ün Bütün Eserleri - Kaynak Yayınları

Saygilar,

--engin


Hem sevgiler, hem de saygılar sayın yeni forum üyesi.