Belgelerle dincilerin Siyonizm/İsrail ile işbirliği!
Gönderilme zamanı: Sal Oca 13, 2009 3:46
Dincilerin Siyonizm/İsrail ile işbirliği
Dincilerin ve özellikle Erbakan'ın muhalefette izlediği politik çizgide İsrail ve Siyonizm konusunun önemli bir yeri vardır. Bu sebeple Erbakan iktidarında koyu bir Batı ve İsrail düşmanlığı politikası izleyeceği, anlaşmaları ortadan kaldıracağı, İsrail'le imzalanan bir dizi anlaşmanın yanı sıra, Savunma İşbirliği Anlaşması'nı kesinlikle yürürlükten kaldıracağı zannediliyordu.
Refah'ın muhalefet döneminde yayımlanan, Erbakan tarafından kaleme alınan Adil Düzen- Teşhis- isimli kitabın 21. Sayfasından:
"60 milyonun sırtından toplanan faiz gelirlerinin büyük bölümü, bankalar; ve Merkez Bankası üzerinden Amerika'daki Siyonist Bankalara, oradan da İsrail'e gidiyor."
Yine aynı kitabın 19. Sayfasındaki İsrail değerlendirmesi şöyle... Kitapta çizdikleri bir karikatür üzerinde değerlendirme yapılıyor:
"İsrail'den Türkiye'ye uzanan oklar, İsrail Meclisinin önünde heykeli bulunan Teoder Herzl'in planını temsil ediyor. Yani İsrail'in Türkiye'yi kendisine vilayet yapma isteği ve gayesini dile getiriyor. Vatandaşlarımızdan sömürülen paralar, İsrail'in Türkiye'yi yutma ve işgal etme arzusuna hizmet ediyor."
Türkiye ile İsrail arasında yapılan anlaşmalar ve iki ülke arasındaki ikili ilişkiler, muhalefette kaldıkları süre içerisinde Refah Partisi sözcüleri tarafından da sürekli eleştirilmiş ve Türkiye Büyük Millet Meclisi gündemine de getirilmişti. Yakın tarihli bir örnek!.. Refah Partisi -Doğru Yol Partisi Koalisyon Hükümeti'nin Refah Partili Devlet Bakanı, Rıza Güneri'nin İsrail'le yapılan anlaşmalar hakkında Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı'na verdiği bir Soru Önergesi:
Muhalefet dönemlerindeki popülist politikalarını ve ölçüsüz vaatlerini iktidarda göz ardı eden Refah Partisi, İsrail ve Siyonizm'e karşı yürüttüğü karşı politikaların gereğini iktidarda yapamayınca, parti tabanına karşı da iki yüzlü davranmaya başlamıştı.
İsrail'le imzalanması kararlaştırılan Askeri konulardaki anlaşmaları iktidara gelir gelmez onaylayan Refah Partisi, bu konunun tabanı tarafından duyulmasını engellemek için gizli tutmaya çalışmış, fakat bunda başarılı olamamıştı. İşte dönemin gazetelerinde geniş olarak yer alan ve İsrail'le yapılan Askeri konuları içeren anlaşmanın, Erbakan tarafından gizlice imzaya açılmasını konu edinen haberlerden bir örnek!
Bir başka ibret belgesi...
Ya hocanın talebeleri? Acaba onlar farklı bir çizgide mi yürüyorlar? Hayır!
Tayyip Erdoğan, Refah Partisi İstanbul İl Başkanı iken 'Yörünge' dergisinin 8 Ağustos 1993 tarihli sayısında Ali Akel'le yaptığı röportajda aynen şu ifadeleri kullanmıştı:
Erdoğan'a Cesaret Ödülü "Türkiye-İsrail dostluğu geliştirilmeli"
Kısa adı AJC olan Amerikan Yahudi Kongresi, 2004 yılı Ocak ayında New York'taki HSBC binasında düzenlenen törenle Başbakan Tayyip Erdoğan'a 'Cesaret Ödülü' verilmişti. Ödül tüm dünya basınında, "Erdoğan, Yahudi Kongresi'nden cesaret ödülü alan dünyadaki tek Müslüman devlet adamı" olarak bahsedilmişti. Törende konuşan Başbakan Erdoğan da, Türklerle Yahudilerin yüzyıllar içinde yoğrulan dostluk ve güven ilişkilerinin yeni dünyadaki yansımasını burada gördüklerini belirterek, şöyle konuşmuştu: "Türkiye ile İsrail arasındaki dostluk, anlayış ve güven temelindeki ilişkiler daha da geliştirilebilir. Ortadoğu'da salt askeri güç kullanımıyla çözüm bulunamaz. Türkiye üzerine düşeni yapmaya hazır."
İkinci cesaret ödülü
Amerika'daki etkin Musevi lobilerinden Anti Defamation League (ADL) ve American Jewish Committiee (AJC) 2004 yılında ayrı ayrı Başbakan Erdoğan'a "Cesaret Ödülü" vermişti. Başbakan Erdoğan, 2004 yılında ABD'deki Musevi lobisinin etkin kuruluşlarından Anti Defamation League'den de (ADL) 'cesaret ödülü' almıştı.
Milli Gazete, 8 Ocak 2009
Hangi ADL? 20 Kasım 1992 tarihli, Zaman Gazetesi'nden okuyalım: Başlık aynen şu şekilde: 'ABD'de Yahudi mafyası: ADL' Yunus Altınöz imzalı haberinden:
'İngiliz Farmasonluğu'nun Yahudi kolu olan B'nai Brith'in etkisi altındaki ADL 1913 yılında kurulmuştur. ADL adeta, Amerikan mafyasının halkla ilişkiler bürosu gibidir. Kurdukları 'Denizaşırı Yatırımcılar Servisi' adlı şirketle, milletlerarası silah ve uyuşturucu kaçakçılığı, kirli parayı aklama gibi işleri yürütmektedir.
İşgal altındaki Filistin topraklarında ve Kudüs'ün Hıristiyan ve Müslüman bölgesindeki geniş arazilerin kanunsuz alım satımının ortaya çıkarıldığı emlak skandalı da yine işin içinde ADL'nin varlığını ortaya koyuyor. ADL'nin bilinen cinayetleri şunlardır: 15 Ağustos 1985te Kafkasyalı Müslüman lider Tscherim Sobzocov, evinin önünde bombalı saldırı sonucu öldürüldü. Musevi iken Hak din İslam'a dönüş yapan Prof. İsmail Raci Faruki ve eşi 1985in Ramazan'ında sabaha karşı evlerinde bıçaklanarak öldürüldüler. Gandhi ve Palme suikastlerinin arkasında da ADL'yi görüyoruz.'
Başbakan Tayyip Erdoğan, TBMM’nin yeni yasama yılı açılış konuşmasında üstü kapalı biçimde Ofer eleştirisi getirerek stratejik kuruluşların satışına özen gösterilmesini isteyen Cumhurbaşkanı Sezer’e, “Neye göre kime göre stratejik” sözleriyle yüklendi.
Erdoğan, yapılan özelleştirmeleri savunurken Galataport ihalesini alan konsorsiyumun ortaklarından Yahudi işadamı Sami Ofer’i savundu. Erdoğan muhalefete de, “Kuru kuruya Yuhudi düşmanlığı yapmasınlar” diye çıkıştı.
MEDYAYA MESAJ
Partisinin Kızılcahamam Kampı’ndaki konuşmasının büyük bölümünü özelleştirme ve yabancı sermaye konularına ayıran Erdoğan, “Yabancı yatırımcının Türkiye’ye girişinden endişe edenler Türkiye’nin dünyaya açılmasını istemeyen zihniyetlerdir. Yabancı ha burada yatırım yapmış ha gelip özelleştirmeden bir tesisimizi almış. Efendim stratejik kuruluşlarmış. Bana bir söyleyin nedir stratejik? Neye göre stratejik?” diye sordu.
Daha sonra sözü özelleştirme çalışmalarına getiren Erdoğan, her dönem özelleştirmenin şaibe altında olduğunu ancak şu anda, şaibe bulunmadığını söylerken, medyaya yüklendi: “Medya, bunları iyi takip edin. Ama mutfakta kaybedilmesin” diye çıkışan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Filancayla niye görüştün diyorlar. Görüşürüm. Biz bu noktada rahatız. Gizli kapaklı satmıyoruz ki. Bütün milletin huzurunda satıyoruz. Görüştüğümüz Ofer, bu yeri alabildi mi? Daha fazla veren varsa ondan alamadı. Tutturdular; Galataport, Galataport diye. Ofer mi aldı? Yanındaki Türk ortakları niye söylemiyorsunuz?”
Galata rıhtımının yıllık kazancının 5 milyon dolar olduğunu belirten Erdoğan, 50 yılda 250 milyon dolarlık bir geliri olacağını hatırlattı ve 3 milyar doların üstünde bir paraya gittiğini söyledi.
GEÇMİŞLERİNE BAKSINLAR
Galataport’u alanların ortaklarından birinin dünyanın bir numaralı turizmcisi olduğunu ifade eden Erdoğan, muhalefete “Kuru kuruya Yahudi düşmanlığı yapmasınlar. Türkiye’nin genel politikası değil, partilerinin politikası olarak söylesinler. Galataport’ta ortaya çıkan, en ideal ve çok çok güzel bir rakam. Her şey açık yapıldı. Şeffaf yapıldı. Biz rahatız, huzurluyuz. Hiçbir yeri kimseye peşkeş çekmedik. Kimse karanlık geçmişlerinin faturasını aynaya bakarak bize ödetmeye kalkmasın” diye yüklendi.
Başbakan Erdoğan konuşmasında, çıkarılan yeni kanunlara kurumların ayak uydurup uyduramamasından bahsederken, yargı kurumlarının tavrından yakındı.
Erdoğan, “Bürokratik oligarşi kendine göre, kireçlemesini yapmaya devam ediyor” dedi.
http://arsiv.aksam.com.tr/haberpop.asp? ... 03.10.2005
Bugün Gazze'de 1.000'e yakın insanı çocuk, kadın dinlemeden katleden İsrail'e karşı TBMM'de kınama kararı dahi çıkartmayan BOP yani Büyük İsrail Projesi Eşbaşkanı Tayyip ve AKP'nin İsrail sevgisi için ayrıca bakınız: BOP Eşbaşkanı ve İsrail'in Gazze Katliamı (Tayyip'in İsrail sevgisi)
Dincilerin ve özellikle Erbakan'ın muhalefette izlediği politik çizgide İsrail ve Siyonizm konusunun önemli bir yeri vardır. Bu sebeple Erbakan iktidarında koyu bir Batı ve İsrail düşmanlığı politikası izleyeceği, anlaşmaları ortadan kaldıracağı, İsrail'le imzalanan bir dizi anlaşmanın yanı sıra, Savunma İşbirliği Anlaşması'nı kesinlikle yürürlükten kaldıracağı zannediliyordu.
Refah'ın muhalefet döneminde yayımlanan, Erbakan tarafından kaleme alınan Adil Düzen- Teşhis- isimli kitabın 21. Sayfasından:
"60 milyonun sırtından toplanan faiz gelirlerinin büyük bölümü, bankalar; ve Merkez Bankası üzerinden Amerika'daki Siyonist Bankalara, oradan da İsrail'e gidiyor."
Yine aynı kitabın 19. Sayfasındaki İsrail değerlendirmesi şöyle... Kitapta çizdikleri bir karikatür üzerinde değerlendirme yapılıyor:
"İsrail'den Türkiye'ye uzanan oklar, İsrail Meclisinin önünde heykeli bulunan Teoder Herzl'in planını temsil ediyor. Yani İsrail'in Türkiye'yi kendisine vilayet yapma isteği ve gayesini dile getiriyor. Vatandaşlarımızdan sömürülen paralar, İsrail'in Türkiye'yi yutma ve işgal etme arzusuna hizmet ediyor."
Türkiye ile İsrail arasında yapılan anlaşmalar ve iki ülke arasındaki ikili ilişkiler, muhalefette kaldıkları süre içerisinde Refah Partisi sözcüleri tarafından da sürekli eleştirilmiş ve Türkiye Büyük Millet Meclisi gündemine de getirilmişti. Yakın tarihli bir örnek!.. Refah Partisi -Doğru Yol Partisi Koalisyon Hükümeti'nin Refah Partili Devlet Bakanı, Rıza Güneri'nin İsrail'le yapılan anlaşmalar hakkında Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı'na verdiği bir Soru Önergesi:
- TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞI'NA
Aşağıdaki sorularımın Başbakan Sayın Mesut YILMAZ tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını delaletlerinize arz ederim.
T. Rıza GÜNERİ Konya Milletvekili
SORULAR:
1- Türkiye ile İsrail arasında savunma işbirliği anlaşması yapıldığından söz edilmektedir. Böyle bir anlaşma var mıdır?
2- Yine yapıldığı söylenen anlaşma çerçevesinde İsrail uçaklarının Türkiye'de eğitim yapacağı doğrumudur?
3- Bu uçakların Konya 3. Ana Jet Üssü'nde konuşlandırıldığı ve Konya semalarında eğitim yaptığı basın yayın kuruluşlarında dile getirmektedir. Konya kamuoyunda ve Türkiye kamuoyunda büyük tepki ile karşılanan bu durum doğru mudur?
- TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA
Aşağıdaki sorumun Başbakan Sayın Necmettin Erbakan tararından yazılı olarak cevaplandırılması hususunda delaletlerinizi arz ederim.
Ünal YAŞAR Gaziantep Milletvekili
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'nin Cumhurbaşkanlığı, Genelkurmay Başkanlığı, Milli Savunma Bakanlığı ve Dışişleri Bakanlığının İsrail ile yaptığı, Askeri (Siyasi,eğitim),istihbarat veya ekonomik konularda yaptığı hangi anlaşmalar vardır? Bunların hangilerini iptal etmeyi düşünüyorsunuz?
- T.C. DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI
Gaziantep Milletvekili Sayısı Ünal Yaşar'ın Sayın Başbakanımıza tevcih ettiği soru önergesine verilen yanıt ekte takdim kılınmaktadır.
Saygılarımla arz ederim.
Prof. Dr Tansu ÇİLLER
Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'nin Cumhurbaşkanlığı, Genelkurmay Başkanlığı, Milli Savunma Bakanlığı ve Dışişleri Bakanlığının İsrail'le askeri (siyasi, eğitim), istihbarat veya ekonomik konularda yaptığı hangi anlaşmalar vardır? Bunların ilerini iptal etmeyi düşünüyorsunuz?
YANIT : Türkiye'nin İsrail'le yapmış olduğu anlaşmalar aşağıda sunulmuştur.
Kültür Eğitim ve Bilim Alanlarında İşbirliği Anlaşması (14 Kasım 1993)
Karşılıklı Anlayış ve İşbirliği ilkeleri Muhtırası (14 Kasım 1993)
Çevre Sorunları ve Doğa korunmasında İşbirliği Anlaşması (11 Nisan 1994)
Telekomünikasyon ve Posta Hizmetleri Alanlarında İşbirliği (3 Kasım 1994)
Uyuşturucu ve Psikotrop Madde Kaçakçılığı ve Kullanımı (4 Kasım 1994)
Sağlık ve Tıp Alanında İşbirliği Anlaşması (14 Mart 1995)
Tarım Ajanında İşbirliği Konusunda Mutabakat Zaptı (27 Haziran 1995)
Askeri Eğitim İşbirliği Anlaşması (22 Şubat 1996)
Serbest Ticaret Anlaşması (14 Mart 1996)
Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve Korunması Anlaşması (14 Mart 1996)
Çifte Vergilendirmenin, önlenmesi Anlaşması (14 Mart 1996)
Ekonomik, Bilimsel ve Teknik İşbirliği Anlaşması (14 Mart 1996)
Savunma Sanayii İşbirliği Anlaşması (28 Ağustos 1996) (Bu anlaşma imzalandığında Erbakan Başbakan'dır!)
Türkiye ile İsrail arasındaki ilişkiler Orta Doğu Barış Sürecinin başlamasıyla birlikte birçok alanda geliştirilip çeşitlendirilmiştir. Hiçbir üçüncü ülkeyi hedef almayan Türkiye- İsrail işbirliğinin bölge barışma, İstikrarına, Orta Doğu Barış Sürecinin gelişmesine ve bu sürecin tamamlanmasından sonra doğması beklenen işbirliği ortamına katkıda bulunacağına inanıyoruz. Dolayısıyla, Türkiye ile İsrail arasında akdedilmiş bulunan anlaşmaların iptali söz konusu değildir.
Muhalefet dönemlerindeki popülist politikalarını ve ölçüsüz vaatlerini iktidarda göz ardı eden Refah Partisi, İsrail ve Siyonizm'e karşı yürüttüğü karşı politikaların gereğini iktidarda yapamayınca, parti tabanına karşı da iki yüzlü davranmaya başlamıştı.
İsrail'le imzalanması kararlaştırılan Askeri konulardaki anlaşmaları iktidara gelir gelmez onaylayan Refah Partisi, bu konunun tabanı tarafından duyulmasını engellemek için gizli tutmaya çalışmış, fakat bunda başarılı olamamıştı. İşte dönemin gazetelerinde geniş olarak yer alan ve İsrail'le yapılan Askeri konuları içeren anlaşmanın, Erbakan tarafından gizlice imzaya açılmasını konu edinen haberlerden bir örnek!
- Hürriyet
14/11/1996
Erbakan, İsrail Anlaşmasını Gizlice imzaya açtırdı
Doğru Yol Partisi - Cumhuriyet Halk Partisi koalisyonu tarafından İsrail'le imzalanan askeri eğitim işbirliği anlaşmasına "Yırtıp atarız" tepkisini gösteren Başbakan Erbakan, kendi döneminde parafe edilen Savunma Sanayii İşbirliği Anlaşması'nı onaylanmasına ilişkin kararnameyi, Bakanlar Kurulu'nda gizlice imzaya açtı. Erbakan'ın, Refah Partisi tabanının tepkisini engellemek için anlaşmanın Bakanlar Kurulu'na getirilmesinin gizli tutulmasını istediği öğrenildi.
İsrail'le Savunma Sanayii alanındaki işbirliğini artırmayı amaçlayan anlaşmaya ilişkin kararname, Bakanlar Kurulu'ndaki imzalar tamamlanır tamamlanmaz yürürlüğe girecek, Başbakan Erbakan'ın Refah Partili bakanlara, "Hemen imzalayın" talimatı verdiği öğrenildi.
Bir başka ibret belgesi...
- T.B.M.M.
TUTANAK DERGİSİ
78 inci Birleşim
4.4.1997 Cuma
Dönem : 20 -Yasama Yılı: 2
"Türkiye Cumhuriyeti ile İsrail Devleti Arasında Serbest Ticaret Alanı Anlaşması ve İlgili Notaların Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı"
T.C. Başbakanlık Kanunlar ve Kararlar Genel Müdürlüğü
Sayı : B.02.0.KKG/101-1124/358
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA
Dışişleri Bakanlığınca hazırlanan ve Başkanlığınıza arzı Bakanlar Kurulunca 27.12.1996 tarihinde kararlaştırılan "Türkiye Cumhuriyeti ile İsrail Devletleri arasında Serbest Ticaret Alanı anlaşması ve İlgili notaların onaylanmasının uygun bulunduğuna dair kanun tasarısı" ile gerekçesi ilişikte gönderilmiştir. Genel Kurulda ve komisyonlarda öncelik ve ivedilikle görüşülmesini arz ederim.
Prof. Dr. Necmettin ERBAKAN
Başbakan
Ya hocanın talebeleri? Acaba onlar farklı bir çizgide mi yürüyorlar? Hayır!
Tayyip Erdoğan, Refah Partisi İstanbul İl Başkanı iken 'Yörünge' dergisinin 8 Ağustos 1993 tarihli sayısında Ali Akel'le yaptığı röportajda aynen şu ifadeleri kullanmıştı:
- 'İsrail, zihniyet itibariyle insan denilen mükemmel varlığı, varlık sebebi dışında tanımlayan emperyalist, şovenist bir anlayışın ifadesidir. Türkiye'nin İsrail'i tanıması tarihimiz açısından ciddi bir talihsizliktir. Bizim tarihimize sürülmüş bir kara lekedir... Ortadoğu'daki kanser mikrobu olan bu zihniyeti sulamak, beslemek kadar büyük bir zulüm olamaz... İsrail'i devlet olarak tanımıyorum.
Erdoğan'a Cesaret Ödülü "Türkiye-İsrail dostluğu geliştirilmeli"
Kısa adı AJC olan Amerikan Yahudi Kongresi, 2004 yılı Ocak ayında New York'taki HSBC binasında düzenlenen törenle Başbakan Tayyip Erdoğan'a 'Cesaret Ödülü' verilmişti. Ödül tüm dünya basınında, "Erdoğan, Yahudi Kongresi'nden cesaret ödülü alan dünyadaki tek Müslüman devlet adamı" olarak bahsedilmişti. Törende konuşan Başbakan Erdoğan da, Türklerle Yahudilerin yüzyıllar içinde yoğrulan dostluk ve güven ilişkilerinin yeni dünyadaki yansımasını burada gördüklerini belirterek, şöyle konuşmuştu: "Türkiye ile İsrail arasındaki dostluk, anlayış ve güven temelindeki ilişkiler daha da geliştirilebilir. Ortadoğu'da salt askeri güç kullanımıyla çözüm bulunamaz. Türkiye üzerine düşeni yapmaya hazır."
İkinci cesaret ödülü
Amerika'daki etkin Musevi lobilerinden Anti Defamation League (ADL) ve American Jewish Committiee (AJC) 2004 yılında ayrı ayrı Başbakan Erdoğan'a "Cesaret Ödülü" vermişti. Başbakan Erdoğan, 2004 yılında ABD'deki Musevi lobisinin etkin kuruluşlarından Anti Defamation League'den de (ADL) 'cesaret ödülü' almıştı.
Milli Gazete, 8 Ocak 2009
Hangi ADL? 20 Kasım 1992 tarihli, Zaman Gazetesi'nden okuyalım: Başlık aynen şu şekilde: 'ABD'de Yahudi mafyası: ADL' Yunus Altınöz imzalı haberinden:
'İngiliz Farmasonluğu'nun Yahudi kolu olan B'nai Brith'in etkisi altındaki ADL 1913 yılında kurulmuştur. ADL adeta, Amerikan mafyasının halkla ilişkiler bürosu gibidir. Kurdukları 'Denizaşırı Yatırımcılar Servisi' adlı şirketle, milletlerarası silah ve uyuşturucu kaçakçılığı, kirli parayı aklama gibi işleri yürütmektedir.
İşgal altındaki Filistin topraklarında ve Kudüs'ün Hıristiyan ve Müslüman bölgesindeki geniş arazilerin kanunsuz alım satımının ortaya çıkarıldığı emlak skandalı da yine işin içinde ADL'nin varlığını ortaya koyuyor. ADL'nin bilinen cinayetleri şunlardır: 15 Ağustos 1985te Kafkasyalı Müslüman lider Tscherim Sobzocov, evinin önünde bombalı saldırı sonucu öldürüldü. Musevi iken Hak din İslam'a dönüş yapan Prof. İsmail Raci Faruki ve eşi 1985in Ramazan'ında sabaha karşı evlerinde bıçaklanarak öldürüldüler. Gandhi ve Palme suikastlerinin arkasında da ADL'yi görüyoruz.'
Başbakan Tayyip Erdoğan, TBMM’nin yeni yasama yılı açılış konuşmasında üstü kapalı biçimde Ofer eleştirisi getirerek stratejik kuruluşların satışına özen gösterilmesini isteyen Cumhurbaşkanı Sezer’e, “Neye göre kime göre stratejik” sözleriyle yüklendi.
Erdoğan, yapılan özelleştirmeleri savunurken Galataport ihalesini alan konsorsiyumun ortaklarından Yahudi işadamı Sami Ofer’i savundu. Erdoğan muhalefete de, “Kuru kuruya Yuhudi düşmanlığı yapmasınlar” diye çıkıştı.
MEDYAYA MESAJ
Partisinin Kızılcahamam Kampı’ndaki konuşmasının büyük bölümünü özelleştirme ve yabancı sermaye konularına ayıran Erdoğan, “Yabancı yatırımcının Türkiye’ye girişinden endişe edenler Türkiye’nin dünyaya açılmasını istemeyen zihniyetlerdir. Yabancı ha burada yatırım yapmış ha gelip özelleştirmeden bir tesisimizi almış. Efendim stratejik kuruluşlarmış. Bana bir söyleyin nedir stratejik? Neye göre stratejik?” diye sordu.
Daha sonra sözü özelleştirme çalışmalarına getiren Erdoğan, her dönem özelleştirmenin şaibe altında olduğunu ancak şu anda, şaibe bulunmadığını söylerken, medyaya yüklendi: “Medya, bunları iyi takip edin. Ama mutfakta kaybedilmesin” diye çıkışan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Filancayla niye görüştün diyorlar. Görüşürüm. Biz bu noktada rahatız. Gizli kapaklı satmıyoruz ki. Bütün milletin huzurunda satıyoruz. Görüştüğümüz Ofer, bu yeri alabildi mi? Daha fazla veren varsa ondan alamadı. Tutturdular; Galataport, Galataport diye. Ofer mi aldı? Yanındaki Türk ortakları niye söylemiyorsunuz?”
Galata rıhtımının yıllık kazancının 5 milyon dolar olduğunu belirten Erdoğan, 50 yılda 250 milyon dolarlık bir geliri olacağını hatırlattı ve 3 milyar doların üstünde bir paraya gittiğini söyledi.
GEÇMİŞLERİNE BAKSINLAR
Galataport’u alanların ortaklarından birinin dünyanın bir numaralı turizmcisi olduğunu ifade eden Erdoğan, muhalefete “Kuru kuruya Yahudi düşmanlığı yapmasınlar. Türkiye’nin genel politikası değil, partilerinin politikası olarak söylesinler. Galataport’ta ortaya çıkan, en ideal ve çok çok güzel bir rakam. Her şey açık yapıldı. Şeffaf yapıldı. Biz rahatız, huzurluyuz. Hiçbir yeri kimseye peşkeş çekmedik. Kimse karanlık geçmişlerinin faturasını aynaya bakarak bize ödetmeye kalkmasın” diye yüklendi.
Başbakan Erdoğan konuşmasında, çıkarılan yeni kanunlara kurumların ayak uydurup uyduramamasından bahsederken, yargı kurumlarının tavrından yakındı.
Erdoğan, “Bürokratik oligarşi kendine göre, kireçlemesini yapmaya devam ediyor” dedi.
http://arsiv.aksam.com.tr/haberpop.asp? ... 03.10.2005
Bugün Gazze'de 1.000'e yakın insanı çocuk, kadın dinlemeden katleden İsrail'e karşı TBMM'de kınama kararı dahi çıkartmayan BOP yani Büyük İsrail Projesi Eşbaşkanı Tayyip ve AKP'nin İsrail sevgisi için ayrıca bakınız: BOP Eşbaşkanı ve İsrail'in Gazze Katliamı (Tayyip'in İsrail sevgisi)