1. yüz (Toplam 2 yüz)

Tayyip ve ABDullah 'Çuval Olayı'nı önceden biliyor muydu?

İletiGönderilme zamanı: Çrş Oca 14, 2009 0:16
gönderen Türk-Kan
Resim

"Çuval Geçirme" Olayı Biliniyor muydu?

Vatan Gazetesi'nden Can Ataklı, Erbakan'a en yakın isimlerden olan Ahmet Akgül'ün kitabında yer alan Çuval Olayı ile ilgili ilginç açıklamalarda bulunuyordu:

"Piyasada satılan bir kitapta diyor ki 'Erdoğan ve Gül, tezkerenin geçmesinde kendilerine destek olmayan Silâhlı Kuvvetler'i cezalandırmak için Amerika'dan bir şey yapmalarını istedi. Onlar da Türk subay ve askerlerinin başına çuval geçirdiler.'

Ahmet Akgül isimli Milli Görüşçü yazara göre, Türk subaylarının başına çuval geçirilmesinden sonra Genelkurmay Başkanı ve Kuvvet Komutanları'nın istifa edeceği hesaplanıyordu. Ancak asker olaya çok öfkelenip yönetime el koymaya kalksaydı, Amerika, Erdoğan ve Gül'ü kaçıracaktı."


Son günlerde bir kitaptan yapılan alıntı çok konuşuluyor. Alıntıyı önce bana gönderilen bir e-mail'den okudum. Açıkçası önce ciddiye almadım. Hayal ürünü bir senaryo zannettim.

Ancak daha sonra bunun bir kitaptan alındığını fark ettim. Kitabın adı 'AKP İntihara Gidiyor'. Yazarı Ahmet Akgül. Kitap bu yıl yazılıp basılmış (2007), yani çok yeni.

Kitabı almayı bir türlü beceremedim. Ama bu arada yüze yakın e-mail aldım aynı alıntıyı içeren.

Sonunda kitabı dün buldum. Yazar Ahmet Akgül, İslâmî kökenden geliyor. Necmettin Erbakan'ın da eğitiminden geçmiş. Milli Görüş'ün önemli yazarlarındanmış. Adını ilk kez gördüğüm çok sayıda kitabı varmış.

Gelelim kitabın 278 ve 279'uncu sayfalarından yapılan alıntıya. Yazar burada ismini vermediği bir AKP'li danışmanla konuşuyor. Belli ki eskiden çok yakın arkadaş olan ikili arasındaki konuşmalar inanılır gibi değil. Çünkü, AKP'li danışman Türk subay ve askerlerinin başına çuval geçirilmesi olayının bizzat Başbakan Erdoğan ve yardımcısı Abdullah Gül tarafından bilindiğini hatta bunun için Amerikalıların teşvik edildiğini ileri sürüyor. Gerekçe ise 1 Mart tezkeresinde hükümete yardımcı olmayan Genelkurmay'ın cezalandırılması.

Kitap birkaç aydır piyasadaymış. Bugüne kadar kitapla ilgili bir soruşturma açıldığını duymadım. Şimdi gerçekten çok şaşırtıcı olan bu bölümü, hiçbir ekleme çıkarma yapmadan size de aktarmak istiyorum:

AKP'yi kuranların ve kurduranların, özellikle Tayyip Erdoğan'ın özel bir önem verdiği danışmanlarından ve operatörlerinden biri ile yemekte karşılaştık. Tam bir panik havasındaydı. 'Hayrola işleriniz iyi gitmiyor galiba!' dedim.

- AKP'li: Tezkere krizinde oldu ne olduysa, büyü o zaman bozuldu, beklediğimiz sonuç çıkmadı, sonrasını zaten biliyorsunuz.

- Katılmıyorum, Edelman'ın YSK'ye ziyareti, Londra, Washington, New York, Dubai ve bazı şehirlerde daha AKP kurulmadan önce verilen sözler sonunuzu hazırladı. Devleti tanımadan, Anayasal organlardan ve milletten gerçek anlamda bir olur almadan küreyi yerinden oynatacak kararları alabileceğinizi sanmak çocukçaydı.
Bu durum AKP'yi bitirdi.

- AKP'li: Hayır, bizi Özkök Paşa ve Paşalar bitirdi. Tezkere krizinde ne yapacağımızı bilemedik. Sorduk ne yapılmalı diye; 'İktidar sizsiniz, karar almak sizin işiniz, biz kararı uygularız' dediler.

- Ama zaten siz orduya sormadan informel olarak her türlü garantiyi vermiştiniz. Asıl hata o değil mi?

- AKP'li: Tamam her türlü garantiyi ve tavizi verdik; ama ABD'nin Doğu ve Güneydoğu'ya tam yerleşeceğini bilmiyorduk. Yani, ABD ve İngiltere Türkiye'yi işgal edeceklerdi, paniğe kapıldık.

- Ama ABD'lilere bu garantiyi AKP'nin kurulması aşamasında verdiniz.

- AKP'li: Evet, çok yanlış yaptık.

- Peki o halde Özkök Paşa'nın ve Paşaların suçu ne?

- AKP'li: Onlar diyebilirlerdi ki; 'Tezkerenin çıkmasına karşıyız.' Ancak asker kararı bize bıraktı!

- Normal, demokrasilerde zaten böyle olmaz mı?

- AKP'li: Tamam da, tezkerenin faturasını sonunda AKP'ye kesti ABD'liler. Asker, 'tezkereye karşıyız' deseydi, parti ile ABD değil, ABD ile TSK karşı karşıya gelecekti, biz yırtacaktık!

- Özkök Paşa ve Paşalar size tezkere çıkarmayın demedi mi?

- AKP'li: Hayır demedi; ama cesaret edemedik!

- ABD, Türk askerlerinin başına çuval geçirdi; ama ceza olarak!

- AKP'li: Yahu o olayı hiç sorma. O Wolfowitz'in halt yemesi. Bizimkiler (AKP'liler), 'tezkerenin öcünü TSK'den alalım' diye ona akıl vermiş!

- Yoksa sizin danışman arkadaşlarınızdan biri ve İstanbul'da iki işadamı Wolfowitz'e asıl suçlu AKP değil, TSK demiş olmasın? Çünkü Amerika'ya söz verdiği gibi, AKP tezkereyi çıkaracaktı! TSK'yi cezalandırma teklifi, iki işadamı ve bir danışmandan gitmedi mi?

- AKP'li: Çok büyük, çok fahiş bir hata yaptık. Zaten, Wolfowitz Türk ordusunu bizimkilerin teklifi üzerine cezalandırmaya karar verdi.

- Tek başına mı?

- AKP'li: Yok canım, Tayyip Erdoğan ve Gül'le paylaşıldı, onlar da 'olur' dediler.

- Yani Wolfowitz' in, ABD'nin bu çokbilmiş danışmanının ve İstanbul'daki iki işadamının 'Türk ordusunu cezalandırma önerisine' Tayyip Erdoğan ve Gül ya da Eş Genel Başkanlar 'Evet' mi dedi?

- AKP'li: Maalesef öyle!... Tayyip ile Gül'ün gezileri bu plâna göre ayarlandı. O gün Tayyip Erdoğan Rize'de, Gül de Kayseri'de olacaktı. Çok ters bir şey olursa ikisi ABD'liler tarafından alınacaktı. Bu planı Wolfowitz hazırlamıştı.

- Ne tür bir terslik bekliyordunuz?

- AKP'li: Tayyip Erdoğan ve Gül'e yönelik askeri bir hareket olabilir diye düşündük.

- Yani AKP üst yönetimi, AKP'nin yıldız danışmanı ve İstanbul'daki iki işadamı, Türk askerlerinin başına çuval geçirileceğini biliyor muydu?

- AKP'li: Evet tabii... Yanılmıyorsam bir de emekli bir Paşa biliyordu.

- Hiçbir kimse çıkıpda Tayyip ve Gül'e, bunun sonuçlarının çok ağır olabileceğine ilişkin görüş bildirmedi mi?

- AKP'li: Tezkerenin mecliste reddedilmesine çok kızmıştık. ABD Savunma Bakanı arkamızdaydı. Kendimizi çok güçlü hissediyorduk!

- Ordunun sessiz kalacağını mı düşündünüz?

- AKP'li: Biz değil, Wolfowitz öyle düşündü. Türk askerlerinin başına çuval geçirilince, Genel Kurmay Başkanı Özkök ve diğer Kuvvet Komutanı Paşaların, o günkü harekâtın nöbetçisi Büyükanıt'ın istifa edip emekli olacaklarını öngörmüştük. Eğer o gün paşalar istifa etseydi, bizim Genel Kurmay Başkanımız hazırdı.

- Kimdi?

- AKP'li: Onu söylemem."



Yukarıdaki iddiaların sahibine bugüne kadar dava açılamamış olması oldukça garipti.

Çuval olayında Başbakan da, Dışişleri Bakanı da Ankara'da yoktu.

Abdullah Gül, çuval hadisesi sırasında Kayseri'ye gitmişti. ABD'yi savunuyor ve "Büyük devletler özür dilemez" diyordu.

Recep Tayyip Erdoğan ise, bu olaylar sonucunda Amerika'ya nota verilmesini isteyenlere; "Ne notası, müzik notası mı" diyerek bu korkunç olayı alaya alıyordu.


Tayyip Erdoğan, PKK'ya mayın satarak, binlerce askerimizin şehit olmasına sakat kalmasına yol açan İtalya'yı uyarması gerekirken, başkanına "Dostum Silvio" diye hitap ediyor, kızının düğününde nikâh şahidi olmasını sağlıyor, oğlunun düğününde gelinini öptürüyordu.

Ancak, yukardaki satırların değerlendirilmesinde, Erdoğan ve Hükümeti'ne dönemin Genel Kurmay Başkanı'nın verdiği açık desteğin örtülmesi için yürütülen psikolojik harekât çerçevesinde kamuoyunun yanıltıldığına dair iddialar da gözardı edilmemelidir. Özkök dönemine ilişkin ileride kamuoyuna yansıyacak bilgiler, AKP'nin destekçilerin netleşmesine yardımcı olacaktır.


Ergün POYRAZ, Musa'nın AKP'si kitabından




AKP'ye muhalif dergi hedefte

Ümraniye soruşturmasında yeni gözaltılar yaşanırken, Konya merkezli bir operasyonda Milli Görüşçülerin hedef alınması dikkat çekti. Grubun 2004’ten itibaren yayımladığı Milli Çözüm adlı dergi AKP, Başbakan Erdoğan, Fethullahçılar ve polis birimlerine sert eleştiriler yöneltmesiyle biliniyor. İsrail, AB, ABD karşıtı olan dergi Atatürkçü kesimlerle Milli Görüş ideolojisini aynı çizgide buluşturmayı hedefliyor!

İşçi Partili Prof. Uçkun Geray'ın dün Ümraniye soruşturması kapsamında gözaltına alındığı saatlerde Konya polisinin 4 kentte eşzamanlı düzenlediği bir operasyon heyecan yarattı. Polis, Milli Çözüm adlı derginin çevresinde toplananlara yönelik operasyonun Ergenekon soruşturmasının dışında olduğunu öne sürdü. Oysa Erbakan yanlısı, tarikat karşıtı ve Atatürk'e yönelik ılımlı çizgisiyle dikkat çeken derginin yayın politikası ve muhalif duruşu akla çeşitli sorular getirdi. Derginin İstanbul Bağcılar'daki bürosu basıldı, 'AKP İntihara Gidiyor' adlı bir kitabı da bulunan Genel Yayın Yönetmeni Ahmet Akgül ve bazı yazarları Elazığ'da gözaltına alındı. 1995’te Refah Partisi'nden milletvekili adayı olan Akgül, Ulusal Kanal'da Ramazan programları yapıyordu.

Peki Ümraniye soruşturması bir yandan iktidar muhaliflerinin susturulması olarak nitelenirken, AKP karşıtı Milli Çözüm niye hedef alındı? Derginin çeşitli sayılarındaki dosyaların başlıkları önemli ipuçları veriyor:

“AKP’nin tahribatı ve Bizanslaştırma tatbikatı”, “AB ülkeye ihanet, millete hakarettir”, “TSEV hıyaneti ve Avrasya seçeneği”, “Atatürk’ten utanın”, “İnsanlık yanıyor, Erbakan’ı arıyor”, “BOP eşbaşkanlığı İsrail uşaklığıdır” “Büyükanıt Paşa’dan ve kurmay kadrosundan niye gocunuyorlar”, “Adnan hocanın bilgiçlik budalalığı”, “DTP’nin arsızlığı AKP’nin ayarsızlığı” ve “AB’nin İslam düşmanlığı AKP’nin şakşakçılığı”. Dergide Fethullah Gülen için de, “Beklenen mesih mi Papalık misyoneri mi” diye söz edilmişti.

2004’te yayımlanmaya başlayan derginin muhalif duruşunu görmek için Ocak 2004 tarihli ilk sayısındaki “AKP’nin perde arkası” başlıklı dosyaya bakmak gerekiyor. Aralık 2006 tarihli sayısında derginin sahibi Mehmet Deniz imzasıyla yayımlanan “AKP, RTE ve onun arkasındaki artık bilinen güçler” başlıklı şu yazı da Milli Çözüm’ün neden hedef alındığını anlatmaya yetiyor: “Şemdinli’de TSK’yi karalamak ve halkla karşı karşıya getirmek istemişler, ordu mensuplarını sabotajcı, zalim görüntüsü ile özdeşleştirip terörü meşrulaştırmaya çalışmışlardır. Danıştay’a başörtüsü kararından ötürü sindirme yöntemi kullanarak saldırı düzenlenmiştir. RTE ve AKP’li bir Belediye Başkanı’nın desteklediği emekli bir albay MİT müsteşarı yapılmak istenmiş, AKP’nin iç hesaplaşması örtülmek istenmiştir. Atabeyler Grubu baskını ise Başbakan’ı ve onun kara kutusu Zapsu‘yu M. Ali Erbil üzerinden kurtarmayı amaçlamıştır.”

Dergi Saadet Partisi içindeki gruplara yönelik “gizli çıbanlar” başlıklı eleştirileri de gündeme getirdi. Derginin Atatürkçülerle Milli Görüşçüleri aynı çizgiye getirme gibi bir çabası ise hem son sayısındaki “Atatürkçülük ve Milli Görüş” başlıklı bir yazıda hem de şu şiirde dile getirildi: “Mustafa ile Kemal’i, yazık, ayrı sandılar, Bir aynanın önü ardı; keşke anlasaydılar, Hak: hayır ve şer Ondandır; şirk koşup aldandılar, Rahman’a ram olanları, şeytan gütmez sultanım!”


Cumhuriyet, 24.07.2008




Ahmet Akgül, Serbest Bırakıldı

Konya polisi tarafından çarşamba günü 5 ilde eş zamanlı başlatılan operasyonda gözaltına alınan zanlılardan 19`u sabah saatlerinde getirildikleri Adana Adliyesi`nde cumhuriyet savcıları tarafından alınan ifadelerinin ardından serbest bırakıldı.

Aralarında, İşçi Partisi MKYK Üyesi Prof. Dr Uçkun Geray, Milli Çözüm Dergisi Genel Yayın Müdürü Ahmet Akgül, Ulusal Kanal Akdeniz Temsilcisi Yusuf Buldu`nun da yeraldığı 20 kişi bu gün serbest bırakıldı.


Elazığ Haber Ayrıntı, 26.07.2008




Ahmet Akgül'ün Ergenekon tertibi kapsamında gözaltına alınmasını olağan karşılıyorum. Yalnız, kitaptaki iddialarından dolayı kendisine açılan bir davaya rastlayamadım!

İletiGönderilme zamanı: Çrş Oca 14, 2009 0:55
gönderen MansurSah
Çocuk, çiftleşmekte olan iki sineği bir hamlede yakalayıp avcuna hapsetmiş. Bulaşık yıkamakta olan annesine koşup, "anne, erkek sinek var mıdır?", annesi: "evet yavrum." "Peki anne, dişi sinek var mıdır?" Annesi bakmış soruların ardı arkası kesilmeyecek, kestirip atmış: "Hayır yavrum, dişi sinek yoktur, yalnız erkek sinek vardır. Şimdi git başımdan işim var."
Çocuk da bakmış yalnızca erkek sinek var, e öyleyse.. Avcunu sıkıştırıp sinekleri bir güzel ezerek haykırmış:

"Vay i.neler!"

İletiGönderilme zamanı: Çrş Oca 14, 2009 1:06
gönderen talat pasa 1
MansurSah Tesekkürler

Cuval olayinda ABD nin gülününde haberi vardi .Cünkü manti yiyordu
Tayibinde haberi vardi.

İletiGönderilme zamanı: Prş Oca 15, 2009 4:33
gönderen hirbo06
Her turlu silah ve teknoloji ABD'den...Tank tamiri bile yapamiyoruz, Israil e siparis ediyoruz...Milli sanayi ve uretimi araba montajindan ote gitmesin diye elden gelen yapiliyor...Halk yabanci marka duskunu, yerli mali nedir bimeyen, dusunmeyen irdelemeyen tuketici bir kitle haline getirilmis...Bu cuval Irak'ta oldugu gibi halkin basina da gecirilse uyanan iste bir avuc insan karsi koyacak...Iste onlarinda nasil terorist ilan edilip gerek Irak'ta gerekse Ergenekon adi altinda Turkiye'de baslatildigi sekilde hapse atildigini ve hatta olduruldugunu gormekteyiz...

Mustahak size desem, halk benim halkim, vatan benim topragim...
Mecburuz bu vatan hainleriyle ve onlari bilincli veya bilincsiz destekleyen kor camiayla mucadele etmeye,
Gazamiz mubarek olsun...

İletiGönderilme zamanı: Prş Oca 29, 2009 23:31
gönderen antalyalim
Yaw arkadaslar su anda bütün dolasim sistemim cökmüs durumda.Bu adamlarin hainliklerini, akillarina gelen seytanliklari duydukca okudukca gördükce, beynim kanimin donmasina bile izin vermiyor direk sistem cöküyor.

İletiGönderilme zamanı: Sal Şub 03, 2009 1:21
gönderen Türk-Kan
Ergenekon'da 7. Dalga
Ümraniye soruşturmasında yeni gözaltılar yaşanırken, Konya merkezli bir operasyonda Milli Görüşçülerin hedef alınması dikkat çekti.

Grubun 2004'ten itibaren yayımladığı Milli Çözüm adlı dergi AKP, Başbakan Erdoğan, Fethullahçılar ve polis birimlerine sert eleştiriler yöneltmesiyle biliniyor. İsrail, AB, ABD karşıtı olan dergi Atatürkçü kesimlerle Milli Görüş ideolojisini aynı çizgide buluşturmayı hedefliyor!

Derginin İstanbul Bağcılar’daki bürosu basıldı, “AKP İntihara Gidiyor” adlı bir kitabı da bulunan Genel Yayın Yönetmeni Ahmet Akgül ve bazı yazarları Elazığ’da gözaltına alındı.


Savcılık takipsizlik kararı verdi!



Yukaridaki iddialar hâlâ gecerliligini korumaktadir!

İletiGönderilme zamanı: Sal Şub 03, 2009 1:36
gönderen Oğuz Kağan
Eminim ki Tayyip ile ABDullah'ın bundan haberi vardır. Kim bilir nasıl da keyif alıyorlardı. Bir gün biz de bu kişilere bakıp keyif alacağız. O günü iple çekiyorum. Allahım ne olur o günü bize göster.

İletiGönderilme zamanı: Prş Mar 05, 2009 7:47
gönderen cntg
hirbo06 yazdı:Her turlu silah ve teknoloji ABDden...Tank tamiri bile yapamiyoruz, Israil e siparis ediyoruz...


Bugün göz gezdirirken gördüm bu yorumunu bir noktayı düzeltmek istedim. Savunma sanayiimiz konusunda çok yanlış ve karamsar bir düşünce bu. Gerçekten teknolojik ve çağdaş birçok sistemimiz ve aracımız mevcut şuan. Gerek Aselsan Havelsan ve Roketsan, gerekse MKE ve TUSAŞ-TAI gibi birçok %100 yerli (ki gerçek anlamda YERLİ olduğunu belirtmek isterim) kurum ve firmamız savunma sanayiini dışa bağımlılıktan kurtarmak için 2004'ten bu yana çok gelişme kaydettiler. Ve şuan da dünya üzerinde kendi kendine yeten ve ihracat yapabilen 5 savunma sanayiinden biridir Türk Savunma Sanayii.(Amerika ve İngiltereden sonra GSMHdan aldığı paya göre 3.)

Not: Bunları birinci ağızlardan duyup, açıklamalarını dinleyerek ve bizzat belgelerini inceleyerek görme şansım oldu yakın tarihte bu söylediklerimin referansı da budur. TAI ve MKE üst düzey yetkilileri bu konularda üniversitemde özel bir oturumda misafirimiz oldular ve çok açık yürekli ve samimi davrandılar onlara da teşekkürler.

vatan hainleri!

İletiGönderilme zamanı: Prş Mar 05, 2009 11:15
gönderen alamancı
Recep Tayyip ve ABDullah'a da gögsümüzü gere gere vatan haini diyemeyeceksek, bu ilkellik ve ayip kabul edilecekse, vatan haini kelimesinin sözlükten ve yürürlükten kaldirilmasi gerekir. Onlar vatan haini olamiyorsa artik kimse olamaz demektir. Su CIA-Fethullah ortakli Ergenekon girisimi cuval olayina da 5 basar. Haydi diyelim çuval olayindaki Tayyip-Abdullah parmagini kesinkes bilmiyoruz. Ama Ergenekon isinde parmaklari olduguna en ufak bir süphe yok. Ne demis Tayyip efendi güney dogu gezisinde gazeteciye: Ergenekon meselesi halki (güney dogu halkini kastediyor) en mutlu eden açilimlardan biridir. Gelecek ilk dogrudürüst bir hükümetin birinci misyonu bu satilmis düzenbaz dinci sürüsünden hesap sormak olmali. Ama kuru kalabalik bu halkla biraz zor. Ne diyormus Bekir Coskun: Bu ülkede seçenle seçilen talan ve hirsizlikta suç ortakligi yapiyor. Umuyorum ki halkimiz ülke uçuruma yuvarlanmadan aklini basina toplar.

İletiGönderilme zamanı: Prş Mar 05, 2009 11:21
gönderen MansurSah
cntg yazdı:
hirbo06 yazdı:Her turlu silah ve teknoloji ABDden...Tank tamiri bile yapamiyoruz, Israil e siparis ediyoruz...


Bugün göz gezdirirken gördüm bu yorumunu bir noktayı düzeltmek istedim. Savunma sanayiimiz konusunda çok yanlış ve karamsar bir düşünce bu. Gerçekten teknolojik ve çağdaş birçok sistemimiz ve aracımız mevcut şuan. Gerek Aselsan Havelsan ve Roketsan, gerekse MKE ve TUSAŞ-TAI gibi birçok %100 yerli (ki gerçek anlamda YERLİ olduğunu belirtmek isterim) kurum ve firmamız savunma sanayiini dışa bağımlılıktan kurtarmak için 2004'ten bu yana çok gelişme kaydettiler. Ve şuan da dünya üzerinde kendi kendine yeten ve ihracat yapabilen 5 savunma sanayiinden biridir Türk Savunma Sanayii.(Amerika ve İngiltereden sonra GSMHdan aldığı paya göre 3.)

Not: Bunları birinci ağızlardan duyup, açıklamalarını dinleyerek ve bizzat belgelerini inceleyerek görme şansım oldu yakın tarihte bu söylediklerimin referansı da budur. TAI ve MKE üst düzey yetkilileri bu konularda üniversitemde özel bir oturumda misafirimiz oldular ve çok açık yürekli ve samimi davrandılar onlara da teşekkürler.


Bunların dışında da ciddi savunma sanayii şirketlerimiz var, Milsoft, Yaltes gibi ki ben Yaltes'te donanmamızın önemli bir projesinde 1.5 yıl yazılım mühendisliği yaptım. Koç Holding de savunma sanayi amaçlı simülasyon üretim merkezi kurmakta; birkaç yıla kadar güzel ürünler vereceklerdir.

Ama tablo pek de öyle toz pembe değil. Çok karışık bir durum.

Re: Tayyip ve ABDullah 'Çuval Olayı'nı önceden biliyor muydu?

İletiGönderilme zamanı: Çrş Şub 03, 2010 16:07
gönderen Türk-Kan
Çuvalcı general, AKP'nin İçişleri Bakanı'nın davetlisi olarak Ankara'da....

Re: Tayyip ve ABDullah 'Çuval Olayı'nı önceden biliyor muydu?

İletiGönderilme zamanı: Çrş Şub 03, 2010 17:16
gönderen Oğuz Kağan
Çuvalcı İçin Suç Duyurusu!

Kuzey Irak'ta Türk askerinin başına çuval geçirilmesi emrini veren ABD'li general hakkında suç duyurusu...

Muğla Barosu Başkanı Av. Mustafa İlker Gürkan, önceki gün Türkiye'ye gelen ve Irak'ta istihbarat görevi yürüten 11 Türk askerinin kaldığı ofisi basarak başlarına çuval geçiren ABD'li General Ray Odierno hakkında suç duyurusunda bulundu.

İçişleri Bakanı Atalay'ın resmi davetlisi olarak Ankara'da bulunan General Odierno, sabah saatlerinde İçişleri Bakanlığı'na gelirken Muğla Barosu Başkanı Av. Mustafa İlker Gürkan da savcıları göreve çağırdı. Türk Silahlı Kuvvetleri ve dolayısıyla Türkiye Cumhuriyeti'ne karşı suç işlemiş birinin İçişleri Bakanı tarafından makamında kabul edilmesini talihsizlik olarak değerlendiren Muğla Barosu Başkanı Gürkan, şöyle konuştu:

"Herhangi bir ülkenin bir ordu komutanı bir Amerikan askerine dokunsa, Amerika'da ABD İçişleri Bakanı tarafından makamında mı kabul edilir yoksa apar topar gözaltına mı alınır? Vali Recep Yazıcıoğlu Toplantı Salonu'nda yapılan toplantıya, ABD'nin Ankara Büyükelçisi James F. Jeffrey ile birlikte Türkiye'nin Bağdat Büyükelçisi Murat Özçelik, Başbakanlık Müsteşarı Efkan Ala, İçişleri Bakanlığı Müsteşarı Osman Güneş, Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Aslan Güner, Genelkurmay Harekat Başkanı Tümgeneral Erdal Öztürk, Emniyet Genel Müdürü Oğuz Kağan Köksal ve MİT Müsteşarı Emre Taner'in de bulunması talihsizliktir. Türkiye bu olayla çuval giydirme olayını kabul etmiş, sineye çekmiş duruma düşürülmüştür."

ABD'li General Ray Odierno hakkında basın yoluyla suç duyurusunda bulunan Muğla Barosu Başkanı Av. Gürkan, suç duyurusunda şu görüşlere yer verdi: "Hiç kimsenin suç işlemek imtiyazı yoktur. Suç işleyen herkes yargılanmalı. Türk askerlerini tutuklayarak, başına çuval geçirip gözaltına almak Türkiye'nin Ceza Mevzuatına göre hem suç hem de evrensel insan hakları ihlalidir. Bu eylemi emreden azmettirendir. Suçludur. Şimdi bu çuvalcı general Türkiye topraklarındadır. Ankara'dadır. Birçok devlet yetkilisi ile görüşmüştür. CMK 250. Maddeye göre yetkili ve görevli Cumhuriyet savcılarını göreve davet ediyorum. Suç duyurusunda bulunuyorum. ABD'li General Ray Odierno'nun tutulup ifadesinin alınmasını ve gereği için mahkemeye sevk edilmesi istiyorum. Yetkililerin takdirlerine ve ilgililerin bilgilerine sunarım."


İnternetajans, 3 Şubat 2010

Re: Tayyip ve ABDullah 'Çuval Olayı'nı önceden biliyor muydu?

İletiGönderilme zamanı: Cum Şub 05, 2010 2:17
gönderen Oğuz Kağan
Sayın Bakan; Sizden Ve Hükümetinizden Utanıyorum

Türk Askeri’nin başına çuval geçirten ABD'li General Ray Odierno’u davet eden İçişleri Bakanı’nı kınıyorum. Yazıklar olsun!!..

“İneğin yalakası kasabın bıçağını yalar” ata sözünün doğruluğunu mu ispat etmeye çalışıyorsunuz?

Ali Babacan kargo kapılarından girmeyi hazmetti, Başbakanınız Cumhurbaşkanı ile beraber Arap Emiri’nin ayağına otele gitti. Sandıklar içinde gelen hediyelerin akibeti ve dökümü yapılmadı, içinde neler olduğunu öğrenemedik(!).. Cumhurbaşkanı İngiliz Kraliçesi’nin Türk Bayrağı bile çekilmemiş savaş gemisine “nişanını” almaya gitti(!) En son İsrail’de Türk Elçisine ve elçi nezdinde Türk Milletine hakaret edildi.

Sizler kim adına görev yapıyorsunuz? Türkiye’nin saygınlığı arttı diye konuşuyorsunuz. Böyle mi arttı Türkiye’nin saygınlığı? Yazıklar olsun siz ve hükümetinize. Talabani “kedi bile vermem” dedi, kırmızı halılarda karşılandı. PKK hamisi Barzani baş tacı edildi, kardeşiniz oldu. Türk Milletine saldıran kim varsa başınızın tacı maşallah.

ABD'nin Ankara Büyükelçisi James F. Jeffrey ile birlikte toplantıya Türkiye'nin Bağdat Büyükelçisi Murat Özçelik, Başbakanlık Müsteşarı Efkan Ala, İçişleri Bakanlığı Müsteşarı Osman Güneş, Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Aslan Güner, Genelkurmay Harekat Başkanı Tümgeneral Erdal Öztürk, Emniyet Genel Müdürü Oğuz Kağan Köksal ve MİT Müsteşarı Emre Taner katılmış.

Bu hükümetin durumu ortada da; ya asker? Bakıyoruz toplantıya Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Aslan Güner, Genelkurmay Harekat Başkanı Tümgeneral Erdal Öztürk de katılmış.

Ben Genel Kurmay Başkanı Sayın İlker Başbuğ’a soruyorum:

Orduya psikolojik harp var dediniz. Sabrımız zorlanıyor dediniz. Albayınız, gaziniz intihar etti, “hukuk” a saygılıyız dediniz. Psikolojik harp yapanlar ile bugüne kadar bir mücadeleniz oldu mu, soruşturma açılmasını istediniz mi bilmiyorum ama, asker “şamar oğlanına” döndürüldü, duyarlı vatandaş içi yanarak bekledi. Hadi bunların hepsi, yerli işbirlikçiler aracılığı ile olsa bile kendi ülkemizde oldu diyelim… Sayın Genelkurmay Başkanı, nasıl oluyor da, Atatük’ün kurduğu bir ordunun mensubu, bir çuvalcı generalin toplantısına katılıyor?

Bizler bu güne kadar hükümetin politikaları ile Ordu’nun anlayışı farklıdır diye algıladık. Ordu’nun iki Generalinin böyle rezil bir toplantıya katılması sadece hükümetin değil, Ordunun da çuval giydirme olayını kabul edip, sineye çektiğini göstermez mi? Bu mu Atatürk’ün ordusu?

Ben bugün bir defa daha utandım.

Eyyy Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin vatandaşları, artık bilin ki el elde, el başta. Ülkemize sahip çıkalım. Bilin ki tuz koktu, hem de yüz defa.

İçişleri Bakanı’nı kınıyorum. Bu toplantıya katılan bütün isimleri kınıyorum. Yazıklar olsun!!.

Savcıları göreve çağırıyorum.

Çuvalcı generale suç duyurusunda bulunan Muğla Barosu Başkanı Av. Mustafa İlker Gürkan’ı tebrik ediyorum. Kendisi HUKUKUN Hasan Tahsin’idir. Teşekkür ediyorum.

Z_eucar@yahoo.com.tr


Zahide UÇAR, 3 Şubat 2010

Re: Tayyip ve ABDullah 'Çuval Olayı'nı önceden biliyor muydu?

İletiGönderilme zamanı: Cum Şub 05, 2010 16:38
gönderen soma45
Resim




Atatürk olsa kurşuna dizerdi...


Süleymaniye’de yaşanan ve Türk milletini derinden yaralayan “çuval alçaklığı”na imza atan ABD’li komutanın Ankara’ya davet edilmesi Türk tarihine kara bir leke olarak geçmiştir. Rezil Amerikalı, devleti yönetenler tarafından hiç bir şey olmamış gibi karşılanıp dostça kucaklandı. Biri de çıkıp, ‘Sen Türk askerine bu alçaklığı nasıl yaparsın’ diye hesap sor(a)madı...

Bu gaflet ve duyarsızlık bana Milli Mücâdele tarihimizdeki önemli bir olayı hatırlattı.

Bilindiği gibi İstanbul’un işgali yıllarında böyle çok trajik bir olay yaşanmış ve bu felaketten Atatürk’ün dahiyane bir müdahalesi ile alnımızın akı ile çıkmıştık. Bu başarı aynı zamanda İngiliz gururunun ve İngiliz haşmetinin de unutulmaz bir yenilgisi olmuştur. İşgal yıllarında İngilizler eş zamanlı olarak Meclis-i Mebusan’ı basmışlar, süngü kuvveti ile tutukladıkları bazı milletvekillerini Bekirağa Bölüğüne tıkmışlardı. Burada aynı zamanda Türk ordu kumandanı paşalarımız, Türk gazetecileri ile sözde Ermeni tehciri ve soykırımı sorumluları da tutuklu bulunuyorlardı.

İngilizler, buradaki tutukluların milli mücadeci güçler tarafından kurtarılıp Anadolu’ya kaçırılacağı istihbaratı üzerine tedbir alırlar. Ellerinde bulunan bu tutuklu zevatı Malta Adası’na sürgün ederler. Bunların içinde Ermeni tehcirine karışmış bulunan zevatın Malta’da infaz edilecekleri de ilân olunur.

İçlerinde Ziya Gökalp, Mithat Şükrü Bleda (İttihat ve Terakki Umumî Kâtibi), Said Halim Paşa (İttihat ve Terakki Sadrıazamı), Şükrü Kaya (daha sonra Dahiliye Nazırı), Fethi Okyar (Eski Nazırlardan), Hüseyin Cahid Yalçın (gazeteci başyazar), Ahmet Emin (gazeteci başyazar) ve başkaca çok önemli zevat yanında Birinci Dünya Savaşı sırasındaki İngiliz cephelerinde, Çanakkale’de yine onlara karşı savaşanlar ve ünlü Medine müdafii Fahreddin Paşa da vardı.

İngiliz casusunu Ankara’da astı

İngilizlerin bu emrivakisinin İstanbul’daki gizli telgraf merkezi aracılığı ile Mustafa Kemal Paşa’ya duyurulduğu sırada Yunan işgal kuvvetlerinin Ankara’yı hedef alan saldırı hareketi de başlamak üzeredir. O sırada Ankara’da yargılanıp idama mahkum edilen ünlü İngiliz casusu Hintli Mustafa Sagir’in infazı da gündemdedir. Halide Edip, Atatürk’e rica eder ve der ki:

“- Aziz Paşam. Şu ana kadar karşımızda açık düşman olarak Yunanlılar vardı. Şimdi bu idamı gerçekleştirirsek İngilizler devreye girerler, başımıza yeni gaileler açarlar. İdamı durdurunuz.”

Mustafa Kemal Paşa:

“- Hanımefendi, İngilizlerin hangi işte parmağı yok ki? Bu idam İngilizlere rağmen icra edilecektir. İşte o kadar!..” karşılığını verir.

Ve Atatürk’ü öldürmek için Ankara’ya İngilizlerin çok özel olarak hazırlayıp gönderdikleri Hint asıllı casus Mustafa Sagir, Karaoğlan çarşısında idam edilir. Buna bir misilleme olarak da algılanabilecek olay hemen İngilizler tarafından devreye sokulur: Sayıları ellinin üzerinde olan Türk devlet adamı ve Türk Paşaları ile Türk sadrıazamı Ermeni tehciri ve soykırım suçlaması ile Malta’da idam edileceklerdir. Çeşitli Batı kaynaklarından bu haber Ankara’ya ulaşır. İngilizler zamanlamayı iyi yaptıkları inancındadır. Çünkü onların emrindeki Yunan kuvvetleri Ankara’yı hedef alan büyük saldırı hareketine başlamak üzeredir. Atatürk’ün başında böylesine büyük bir gaile var iken Malta sürgünlerini ve orada idamı hazırlanan Türk aydınlarını kim düşünebilir ki?

Ankara önlerinde yeryüzündeki son Türk devletinin son kalesi savunulmaktadır. Ülkenin üçte ikisi işgal altında inlemektedir. Amma bir anda Atatürk’ün büyük bir atılımı ile kriz çözülür. O sırada İran yolu ile Erzurum’a gelen bir İngiliz kurmay heyeti oradan Trabzon’a inecek ve orada yanlarına Azerbaycan’da Ruslarla yapılan savaşlarda Ruslara esir düşen ve sonra serbest bırakılan İngiliz subaylarını da yanlarına alarak Londra’ya gideceklerdir. Mustafa Kemal derhal bunların tevkif edilip hapsedilmelerini sağlar. Daha başkaca bölgelerden tutuklanan ve Ankara’da bulunan İngiliz subaylarını da içine alan esirlerin kurşuna dizileceğini ilân eder.

Avrupa ve dünya şoke oldu

İngilizlere’ye bir ültümatom gibi ulaşan haberde; Malta sürgünlerinin tümünün serbest bırakılmaları, aksine bir davranış durumunda esir tuttulan İngiliz subaylarının on gün içinde kurşuna dizilerek infaz edilecekleri majestelerinin hukûmetine bildirilir. Ankara’dan gelen bu haber önce Avrupa’yı, daha sonra da bütün dünya ayağa kaldırır. Daha önce Ankara’da İngilizlerin müdahalesine rağmen iki İngiliz casusunu korkmadan idam etmesi Mustafa Kemal Paşa’nın ne kadar kararlı ve söylediğini yapan bir lider olduğunu göstermiştir. Malta tutuklularının serbest bırakılması yetmez. Bunların doğrudan -isteyenlerin kendi iradeleri ile- Ankara’ya ulaşmaları lâzımdır. O da sağlanır ve ondan sonra Mustafa Kemal esir İngiliz subayları serbest bırakılır. Ankara’ya gelen bu Türk esirlerinden Rauf Orbay Başbakan, Şükrü Kaya İçişleri Bakanı, Fethi Okyar ve sekiz arkadaşı da çeşitli Bakanlıklara atanmışlardır.


YENICAG 05-02-2010

Muhiddin NALBANTOGLU


http://www.yg.yenicaggazetesi.com.tr/ya ... aber=11930

Re: Tayyip ve ABDullah 'Çuval Olayı'nı önceden biliyor muydu?

İletiGönderilme zamanı: Cum Şub 05, 2010 16:39
gönderen bozkurtlar diyari
Peki kardesim bu olaya Genel Kurmay neden sesini cikartmiyor.
Bence Türk Milleti aldatiliyor...
Buyrun "Cuvalci "Denilen serefsizin askerlerinin(Coni'lerin) haline biraz gülelim.Irak batagindan cikamiyorlar haaa haaaa :kikirik:
Aptal geri zekalilar...