1. yüz (Toplam 2 yüz)

Sun Microsystems - Koç ile 22 Temmuz

İletiGönderilme zamanı: Prş Ağu 30, 2007 22:32
gönderen Türk-Kan
Sun Microsystems - Koç ile 22 Temmuz


Seçimin kerametine devam edelim. Halkın iradesini kesinlikle yansıtmayan, dıştan mudahale ile yonlendirilen bir seçim sureci yaşanmıştır. Her geçen gun bunun boyle olduğu daha netleşmektedir.

Seçim uzerinde ki golge kalkana kadar her yeni veriyi de ekleyerek yazmaya devam edeceğim .

22 Temmuz gecesinin ilk saatlerinde Cihan haber Ajansinin haberi ile AKP nin one gectigi ogrenildi. Muhalefet ile birlikte iktidarin sok goruntusu hala gozumun onunde. Beklemedikleri zaferi kucaginda bulan AKP ile ne oldugunu anlayamayan muhalefet ilk gunlerini adapte olma problemi ile gecirdi.

Bu konuda yaklasik bir aydir yazan kose yazarlari ve Adana'dan resmen basvuran bir gazeteciye ragmen muhalefetten tik yok. Adeta

"girmisiz az cok meclise, keyfimizi bozmanin ne alemi var"

demeye getiriyorlar .

Sessiz ve kirilmis bir bekleyis hakim secmende.

"Saibe" olabilir mi soylemi karsisinda harekete gecmeyen muhalefete de kizginlar.

Bu baglamda Aydin'da iki muhalefet partisine gittim.

Biriyle bogaz bogaza geldim, hesap mi verecegiz dediler, digeri merkez ilce baskani yok diye gunlerce oyaladi .

En son merkez ilce baskanina cepten ulastigimda;

"Ekim de secim var. Aydin ili sonuclarinin muhalif grubun eline gecmesini istemiyorum"

dedi.

Yapacagim sey yedegini almis olduklari sandik sonuclari ile YSK nin yayinladigini karsilastirmakti, veririz dedikleri sonuclari muhalif kanada teslim edecegim korkusundaydi merkez ilce baskani.

O zaman kendiniz karsilastirin dedigimde, "baktik, Aydin'da her sey normal " dedi.

Muhalefetin durumu boyle.

Eger bu secimde saibe oldugunun ispatini muhalefetten bekliyorsaniz yanilirsiniz.

Vatan Gazetesi yazari Can Atakli'nin "Skandal Buyuyor Muhalefet Korkuyor" baslikli yazisi durumu cok guzel izah etmis.

Gerek CHP ve gerek MHP icinde, "gecmisi birakip gelecege bakalim" fikrinin hakim oldugu apacik gorunuyor .

Can Atakli cok onemli bir ayrintiyi one cikarmis:

"Bu arada dunyanin en buyuk yatirim bankalarindan JP Morgan'in secim sonuclarinin sanal ortamda aktarilmasini saglayan Sun Microsystems sirketine sistemi kurabilmesi icin kredi kullandirdigi ileri suruldu...

Sun Microsystems'in benzer bir yazilim programi icin Yunanistan'da da ihaleyi kazandigi, ancak Yunan hukumetinin

"Bu sirketin Amerika'daki secimlere hile karistirdigi yolunda bilgiler var" gerekcesiyle ihaleyi iptal ettigi de bildirildi. Turkiye'nin ihaleyi bu sirkete verirken bunu goz onune alip almadigi ise merak konusu ."

(Can Atakli- Vatan- 25.8.2007)

Can Atakli'yi anlamayanlara tercume ediyorum:


1- Bir Amerikan Bankasi olan JP Morgan Turkiye'de ki secim sonuclarinin sanal ortamda aktarilmasi icin Turkiye'ye kredi sagladi.

2- Sistemi Sun Microsystems adina yerel ortagi Koc kurdu.

3- Sun Microsystems'in benzer bir yazilim programi icin Yunanistan'da da ihaleyi kazandi, ancak Yunan hukumeti "Bu sirketin Amerika'daki secimlere hile karistirdigi yolunda bilgiler var" gerekcesiyle ihaleyi iptal etti.

4- Amerika'da ki secimlere hile karistirdigi iddiasi olan Sun Microsystems ve Koc ile Turkiye secimlere girdi.


5- AKP % 46 oy oranina sahip oldu.

Simdi elde ne var?

Turkiye'nin nufus sayisinin belirsiz, secmen miktarinin da ona bagli olarak degisken oldugu verisi ile 22 Temmuz secimini geride biraktik.

Amerika'da ki secimlere hile karistirmis yazilim sirketi ile secimlere girmis oldugumuz gercegi var elimizde.

Ustune ustluk secimlerin sanal ortamda ki yazilimi icin kredi acan Amerikan bankasi Tarhan Erdem'in "Konda" sirketine anket yaptiriyor ve % 46 lik netice ile toplum yonlendiriliyor.

Cemaatte, Cihan haber Ajansi ile bu sahnede yerini aliyor.

Yalcin Bayer'in "Sun" dan gelen cevabi yayinladigi yazisinda Sun Microsytems Turkiye Ulke Muduru Ozhan Toktas'in aciklamalarini okuyoruz:

* Biz sadece donanimi tedarik eden bir firmayiz

* Turkiye'de dogrudan satis ve ithalat yapmamakta olup bu konuda yerel is ortaklariyla birlikte calismaktayiz

* Sun'un Yunanistan'in herhangi bir sekilde secim ihalesine katilmadigi ve ihalenin iptaline iliskin kendilerinin bir bilgisi olmadigini" belirtiyor .

* Sadece Sun Microsystems'in urettigi donanimlar degil baska hicbir donanim ureticisinin urettigi sunucu/veri depolama donanimlarinin belirttiginiz veya iddia edildigi gibi bir hata olusturmasina olanak yoktur." ( Yalcin Bayer - Hurriyet- 26.8.2007)

Neticede Amerikan secimlerine saibe karistirmis Sun ile secimlere girdik.

Hata paysiz yazilim mumkun mudur? Hele belli bir neticeye ayarlanmis yazilim ile.

Sun'un yerel is ortagi Koc.

YSK nin Sec-sis adli sistemini kuran Koc ve ortagi Sun, 42, 5 milyon secmenin bilgilerini elektronik ortamda yonetmistir 22 Temmuz 2007 de .

Ihaleyi tamamen Sun'a yikmadan once, tekrarliyorum "kesin nufusumuz ve secmen " sayimiz bilinmelidir. Neticede o sisteme hormonlu secmen sayisi yuklendi ise hormonlu netice cikacaktir.

Tam bir operasyon gecirdik, narkozdan yeni cikiyoruz.


Muhalefet ne yazik ki orali degil. Bu is cozulmezse bundan sonra sandiga gitmenin de manasi kalmaz.

Amerikan yazilim sirketi ile istenilen parti iktidar olur, bunun adina "Sun - Koc demokrasi" deriz.

Ardindan da Turk Demokrasi Vakfi baskani Ergun Ozbudun, NDI ile birlikte anayasamizi sivillestirir, gecinir gideriz.



Neval Kavcar - AfyonKocatepe Haber

İletiGönderilme zamanı: Cum Ağu 31, 2007 0:24
gönderen Panzehir
Yazıda günüzümün muhalefet anlayışını okuyunca, Serdar Akinan'ın Nihat Genç ile birlikte geçen hafta sunduğu programda Nihat Genç'in anlattığı deve ve sahibi fıkrası aklıma geldi... Deve önce başını sokuyor, sonra sahibini çadırdan atmak istiyor ya hani... İşte o hikaye... :) Gerisini getirmeyeyim, dağılmasın mevzu...

Bizde işleyen demokrasi değil, bir tren var, onun adı demokrasi. Herkes yanlış biliyor aslında, olanlar da onun göstergesi değil mi abla? :)

Görünen o ki bir çıkı kırık Yunanistan kadar sözümüz yok, baksana ihale işine...

E-Muhtıra olayı çok sarsmış olmalı, sanal darbe yaptıklarına göre. Bizdekiler neden engelleyememiş, onu da bir araştırmak lâzım elbet. :roll:

SEÇSIS’in Sertifikası Yok İddiası

İletiGönderilme zamanı: Cum Mar 05, 2010 15:41
gönderen Oğuz Kağan
SEÇSIS’in Sertifikası Yok İddiası

Yerel seçim öncesi 6 milyon birden artan seçmen sayısı, tereddüdümü koruyorum. Nüfus müdürlüğü ve yapılan sayım arasındaki farkı defalarca yazdım. Bırakın seçim güvenliğini, gerçek nüfusumuz konusunda kuşkular var. Fazladan nüfus ne işe yarar derseniz?

Yerel seçimlerde AKP’nin yüzdesini yükseltmeye yaradı ilk etapta. 22 Temmuz seçmen sayısı ile yerel seçim yapılsa idi, AKP’nin yüzde 47’den, yüzde 31’lere düştüğü görülecekti.


Seçim olur, isteyen istediği partiye oyunu atar, olmayan nüfus da işaretlenen partiye akarsa bunu kim tespit edebilir? Her sandık görevlisi sadece kendi sandığını, biliyor. Genel topluma ve sonuca doğru akan, milyonlarca oyu kim takip edebilir?

Doğu ve G. Doğu’nun birçok yerleşiminde PKK, yine etkin rolde. Bizzat Erdoğan o manada sözler söyledi. Halk güvenle oyunu kullanamazken, millî irade sandığa yansıyor denilemez.

SEÇSIS denilen sistem üzerinde cevaplanmayan kaygılar var. ABD’de bile günlerce süren sayım yapılıyorken, Türkiye niye internet üzerinden merkeze ulaşan seçim sonuçlarına güvenecek? Dışarıdan müdahaleye açık olduğu düşünülen bir sistem.

Çevre ülkelerde “kadife devrimle” ABD yandaşı iktidarlar iş başına gelirken, bizim “Kadife Devrim” “SEÇSIS” ile olabilir mi?

“Asker vesayeti”, “yargı darbesi”nden bunca bahsedilirken, seçim güvenliğinin anahtarını, sermayesinin yüzde 98’i TSK’nin elinde olan Havelsan’a bırakmak ilginç.

Güvenli seçim ortamı oluşturmak, milli iradenin doğru yansıması, iktidarı ve muhalefeti ile onlara da ait. Muhalefet SEÇSIS programının yapısı, nasıl işlediği, hangi aracılarla genel toplama doğru ilerlediği konusunda bilgi sahibi mi?

* * *
SEÇSIS Programı Sertifikasız mı?

Mail gruplarında dolaşan haber şöyle: “Seçimlerde kullanılan bilgisayar yazılımı sertifikasız çıktı. YSK, “Bilgisayar Destekli Merkezi Seçmen Kütüğü Sistemi” için, yetkili tek kurum olan İstanbul Teknik Üniversitesi Ulusal Yazılım Sertifikasyon Merkezi’nden sertifika almamış.

UYSM, sertifikalı yazılım eserlerinin üst düzey güvenlik koşulları altında kaydının tutulmasını ve geriye dönük hukuki inceleme yapılabilmesini sağlıyor.”


Yazılanın muhatabı elbette YSK. Verecekleri cevabın önemi var.

Seçim programı SEÇSIS’in sertifikası olması gerekiyor mu? Sertifikası var da, birileri bulanık suda, balık mı avlamaya çalışıyor?

Şeffaf Türkiye denildiğine göre, böyle bir sorunun cevabı mutlaka vardır.

* * *
Akıllı Tuzak, Kuşu Ürkütmez

G.Doğu PKK’nın insafına terk edilir, gerçek nüfus bilinmez, seçim duyurusu CİHAN haber ajansının haberi ile partileri kaderine razı hale getirir, birkaç milyon fazla oy “kadife parti” hanesine yazılırsa, bunun tespiti yapılabilir mi? SEÇSİS’i inceleyenler ” hayır” diyor.

Yandaş medya yolu ile seçim öncesi başlatılan “propaganda” şöyle. TSK ve yargı eli ile “AKP iktidarına” gizli darbe yapıldığı, bu sebepten yine mazlum rolüne yattığı için “oyları” toparlayacağı yönünde. Gerçekçi kamuoyu yoklamaları öyle demediğine göre, niçin böyle propaganda yapılıyor?

Seçim sonrasında, yüzde kırkın üzerinde oy aldığında “bu nereden çıktı?” denmesin diye olabilir mi, iddiası üzerine o soruyu sordum.

Önümüzdeki genel seçim erken veya normal tarihinde yapılabilir. Önemli olan milletin iradesinin hangi yöne yansıdığının, doğru tespitidir.

Bunun için ilk adım SEÇSIS gibi şüphe celbeden sistem yerine, eski düzene dönülmesi.

Tüm Dünya akılsız, bir biz mi akıllıyız?


Neval KAVCAR, 5 Mart 2010

Re: Sun Microsystems - Koç ile 22 Temmuz

İletiGönderilme zamanı: Sal Mar 30, 2010 20:07
gönderen Oğuz Kağan
%40+7'yi Engelleyecek Akıl Oyunları

Türkiye'de seçimlerde yaşanan hile iddiaları ayyuka çıktı. Bu konuda öne sürülen ciddi iddialara rağmen hükümet bir kere olsun bile çıkıp tatmin edici bir açıklama yapma ihtiyacı bile hissetmedi. Daha da vahimi; bu iddialar karşısında en fazla hassas olması gereken CHP ve MHP gibi partiler bu konunun üzerine gider gibi yaptı ama gitmedi.

CHP'nin bu konuda çalışması için kurduğu komisyonun çalışmaları kamuoyuna açıklanmadı. Keza konunun üzerine giden MHP İzmir İl Başkanının sesi de bir süre sonra kesildi. Bu sessizlik; zamanında %0.2 gibi bir farkla barajın altında kalmasına rağmen sesini çıkarmayan DYP'yi hatırlattı. Siyaseti makro seviyede kurgulayanların oyunlarına karşı bu sessizlik, seçimde hile iddiaları ile birleşince kamuoyunda SEÇSİS ismi olarak bilinen seçim sistemi üzerindeki kuşkuları arttırdı.

Öncelikle; "kırılamayacak sistem" yoktur tezini bir kenara koyalım.

Bu tez doğrudur fakat aynı zamanda "kırıldığı tespit edilemeyecek sistem yoktur" tezi de doğrudur. Gerekli hata kontrol mekanizmaları kurulmuş ve atıllık ve yedekleme prensiplerine uygun olarak kurulmuş her sistemin doğru şekilde denetlendiği takdirde bir güvenlik ihlaline maruz kaldığı kesin olarak bilinebilir.

Ayrıca günümüzde şifreleme metodolojileri ve teknolojileri; doğru ve yerinde uygulandığı takdirde, sistemlerin güvenliğini arttıran unsurlar olarak karşımızada durmakta.

En son olarak quantum kriptoloji olarak bilinen alanda yaşanan gelişmeler; teorik olarak zorda olsa "kırılabilir" olan mevcut gelişmiş sistemleri bir üst seviyeye taşıyor ve iki sistem arasındaki iletişimi teoride ve pratikde kırılamaz hale getiriyor. En azından kırıldığı noktada anında tespit mekanizmaları ile kendini yenileme imkanı tanıyor.

SEÇSİS hakkında iddialar muhtelif.

MERNİS gibi, ülkenin bütün demografik istihbaratını barındıran sistemlerin kurulum aşamasında ne tür zaaflara sahip olduğunu bilenler veya Microsoft gibi firmaların Ankara bürokrasisi ile yakın mesaisinin ayrıntılarına hakim olanlar için bu iddialar hiç de inanılması zor iddialar değil.

"Onların bizden bir şey çalmasına gerek yok ki, zaten ikili anlaşmalarımız gereği biz onlara istedikleri bilgileri veriyoruz" diyebilen zihniyetlere en hassas sistemlerimizi teslim edebilen bir ülkeyiz. En hassas komutanlıklarımızın bünyesinde "müttefiklik masalı" çerçevesinde özel odalar ve erişim hakları verip sonra da Taraf, YouTube'a dönüşünce ağlayanların memleketiyiz.

Neyse ki aynı zamanda geç de olsa akıllananlar diyarı olduğumuz da söylenebilir.

Seçim sistemimizi güvenli kılınması için en temel adım, oylarımızın namusu ile en fazla ilgilenmesi gereken CHP ve MHP gibi partilerin makro siyaset dizaynlarına prim vermeyip, sandıklara ve sonuçlarına gerçek anlamı ile sahip çıkmasından geçiyor. "Devletin ali çıkarları için" yapılan telkinlere, "devletin en ali çıkarının milletin devlete olan güveninin sarsılmaması olduğu" bilinci ile kulak tıkanması gerekiyor.

Bir diğer önemli konu ise; seçim sistemi SEÇSİS'in altyapısını teknik olarak daha güvenilir, şeffaf ve hata kontrol mekanizmaları ile donatılmış bir seviyeye taşımak.

Ayrıca teknolojinin imkanlarından yararlanarak; vatandaşın verdiği oyun sayıldığından ve doğru sayıldığını bizzat kendisi kontrol edebileceği özel sistemleri uygulamayı düşünmek bir diğer seçenek olarak karşımızda duruyor.

Bunu yaparken; ABD'deki seçimleri Bush familyası lehine çarpıtan Diebold gibi firmalar aracılığı ile seçim makinaları üzerinden sistemin özelleştirilmesinden sözetmiyoruz. Kastettiğimiz geçenlerde denemesi yapılan ve uygulamasını geliştirebileceğimiz özel bir yöntem.

Bu özel yöntem geçenlerde Takoma Park; Marylan'daki bir yerel seçimde denendi.

Bu sistemde; oy kullanan kişi, oy pusulasında oyunu kullandıktan sonra, pusulanın seri numarası ile birlikte, pusula üzerinde kazı-kazan biletlerinde rastlanan şekilde üzeri kazınınca gözüken pin numarasını not ediyor.

Seçmen; daha sonra seçim kurulunun web sitesine giderek; elindeki bu numaralarla oyunun sayılıp sayılmadığını ve sayıldıysa da doğru sayılıp sayılmadığını kontrol ediyor.

MIT üniversitesinden profesör Ron Rivest'in geliştirdiği bu yöntem; arkasındaki özel kriptoloji metodolojileri nedeni ile, seçmenlerin %2'sinin oylarının doğruluğunu kontrol ettiği takdirde, seçim sonuçları ile oynamanın imkansızlığını istatistiki olarak neredeyse imkansız oranda teyit edebiliyor.

Bu özel yöntemin işleyebilmesi için seçim kurullarının seçim öncesinde oy pusulalarında kodlar ile aday kodlarını eşleştiren tablolar hazırlaması ve bu tabloları tanımlayan kriptografik kodları kamuya açık olarak duyurması gerekiyor. Bu şekilde; kişinin oyunu seçim kurulunun sitesi üzerinden kontrol etmesinin, oy mahremiyetini zedelemesine de izin verilmemiş oluyor. Oyun doğru sayıldığı teyit edilirken, kişinin kime oy verdiğini tespit etmek matematiksel olarak imkansızlaşıyor.

Şeffaf sandık uygulamasına bile geçememiş; sandık başı prosedürlerinde sorun yaşayan bir ülke için lüks bir yöntem gibi gelebilir ama en azından oy verme sistemini şeffaflaştırmak ve kontrol hale getirmek için doğru yönde atılmış bu özel matematiksel yöntem; ülkemize uyarlanarak geliştirilebilinir.

CHP ve MHP gibi partiilerin üzerlerinde bu konuda ataletlerini atıp, vatandaşın oyuna sahip çıktıkları noktada; teknolojinin doğru ve verimli kullanımı ile birlikte; seçim sistemimizi tek bir oyun ziyan olmadığı bir seviyeye taşıyabiliriz.

Aksi takdirde; birileri bizler adına "ali çıkarlar" belirleyip, %40+7 oranları üzerinden (bkz. Devlet'e Mektup: %40+7 ve Temsiliyet/Teslimiyet Dengesi), küresel dengelere uyumlu dönüşüm projeleri için gerekli Meclis tablosunu bir kaç tuşa basarak inşa edebilir.


Açık İstihbarat, 30 Mart 2010

Re: Sun Microsystems - Koç ile 22 Temmuz

İletiGönderilme zamanı: Pzr Tem 25, 2010 16:33
gönderen Oğuz Kağan
YSK'nın SEÇSİS'i ne kadar güvenli

BEYLİKDÜZÜ seçimlerindeki 'oy hırsızlığı' iddiası, referanduma haftalar kala, o hayati soruyu yeniden önümüze koydu:

Kısa adı SEÇSİS olan Bilgisayar Destekli Merkezi Seçmen Kütüğü, güvenli ve aynı zamanda güvenilir mi?

Mc Afee Secure-Hacker Safe, internet güvenliği konusunda küresel ölçekte bir şirket. Dünyadaki 80 bin site, güvenlik sertifikasını buradan almış. Türkiye'den de Türk Hava Yolları, Acıbadem Hastanesi, gittigidiyor.com, Vatan Bilgisayar, mavijeans gibi referanslara sahip. Şirketin Türkiye Temsilcisi ve bilişim güvenliği uzmanı İnan Taptık SEÇSİS'in kendisini YSK sitesinde tanımlama biçimine itiraz ediyor:

'SEÇSİS'in internete açık olmadığı, sisteme dışarıdan bir saldırıda bulunulamayacağı, yetkisiz hiçbir kullanıcının sisteme giremeyeceği; bir efsaneden ibarettir' diyor ve konuyu yargıya taşıyan Vecdet Öz'ün aday olduğu Beylikdüzü seçimlerinde buna bizzat tanık olduğunu ekliyor.

Taptık, bu önermesini, yani SEÇSİS'in neden güvenli olmadığı tezini şöyle gerekçelendiriyor:

UÇ TERMİNALLER 'KÖLE' HALİNE GELİR

'Çünkü sisteme, İlçe Seçim Kurulları'ndan uç terminaller bağlı. Bunlar birer kişisel bilgisayar. Bu PC'ler, ana sisteme giriş yetkisine sahip. Bu bilgisayarların üzerinde bizim phishing-adware-malware-trojan dediğimiz ve kişisel bilgisayarları uzaktan kontrol etmeye ya da yönlendirmeye ya da o bilgisayarlar gibi davranacak başka bilgisayarlar yaratmaya etkili programların varlığı, şüpheden öte neredeyse kesindir. Yani SEÇSİS'te, İlçe Seçim Kurulları'ndaki uç terminallerin bilişim literatüründe kullandığımız köle haline gelmesi mevcut sistemde çok mümkün.'

Bilgisayar dünyasında, güvenlik alanında YSK kadar kesin konuşabilmenin 'imkansıza yakın olduğu' eleştirisini de getiren Taptık, şu önemli bilgiyi veriyor:

'En güvenli diye bileceğiniz sistemler bile günde ortalama 40-50 arası güvenlik açığıyla karşılaşır. Günlük güvenlik denetiminden geçirilip sertifikalandırılmadıkça sistemin güvenliliğinden bahsetmek safdillilikten öte olmadığı gibi, bilimsellikten de çok uzaktır.'

KILIÇDAROĞLU'NA GİDECEK ÇÖZÜM ÖNERİSİ

'Peki çözüm ne?' sorumuza İnan Taptık, 'Sanal sandık kurulları' yanıtını verdi. Beylikdüzü'ndeki 'çöpe giden oylar' iddiasını yargıya taşıyan Vecdet Öz, Beylikdüzü seçimlerinde fiziki ve sanal olmak üzere iki problem bulunduğunu belirterek sanal güvenliğe ilişkin Taptık'ın önerilerini CHP İl Başkanı Berhan Şimşek'e aktardıklarını söyledi. Öz, Aynı dosyayı önümüzdeki günlerde CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na da sunacaklarını belirtti. Vecdet Öz, SEÇSİS'in sanal güvenliğe ilişkin sorunun, sadece CHP'yi değil seçimlere katılan bütün partileri ilgilendirdiğini vurguladı. Taptık'ın çözüm önerisi şöyle:

    - YSK; bünyesindeki Seçsis Hosting merkezi 'sanal sandık' başı görevlilerinin bir benzerini sistem günlüklerinin (syslog) seçim günü parti görevlileri ya da üniversiteler tarafından oluşturulacak bilimsel kurul tarafından gerçek zamanlı olarak izlenmesini sağlamalıdır. Kurul sistem tarafından kabul gören IP (internet protokol) numaralarının hacker'lar tarafından kullanılmadığına emin olmalı ve bu konuda hassasiyet göstermelidirler.

    - YSK, siyasi partilerin de bu sisteme yetkili kullanıcılar aracılığıyla erişip seçim sonuçlarını izlemesini (sadece sonuçları görmesi) sağlamalıdır.

    - Böylece hem kamuoyunun sistemin güvenilir olmadığına ilişkin söylentilerle yanıltılmasının önüne geçilmiş hem de partilerin 'sanal sandık' başı görevlilerinin SEÇSİS ana bilgisayar terminalinde (Hosting merkezinde) görevlendirilmesi sağlanarak seçim sonuçlarının işlendiği noktaya partiler nezdinde de siyasi teamüllere uygun bir aleniyet kazandırılacağı aşikardır.

Siyasi parti görevlilerinin seçim sırasında sisteme erişip sonuçları izleyebilmeleri için, Seçim Merkezi'nde küçük birer oda tahsisi yeterli olabilecek. Ancak bu değişikliğin gerçekleşebilmesi için, YSK'nın izin vermesi gerekiyor.


Çiğdem TOKER, 23 Temmuz 2010

'Bu seçim sistemiyle, AKP bin yıl daha seçilir' (SEÇSİS Hileleri)

İletiGönderilme zamanı: Çrş Oca 26, 2011 15:51
gönderen bezgin
[img]http://www.korhanyilmaz.com/wp-content/uploads/2010/03/SEC%C4%B0M.jpg[/img]

Secim dönemi geldi catti. Iktidar ve muhalefet, halka secimi unutturmak icin sanki sözlesmis. Ortada ne bir heyecan, ne de istek var. Bunda CHP'nin icler acisi durumu herhalde en büyük etken. CHP, AKPKK'nin secim calismalarinin taseron hizmetcisi görünümünde. Gelin sebeplerini beraber anlamaya calisalim.

CHP tarafindan bakilacak olursa, mesela bir secim basarisizligi halka nasil yutturulur? Ilk önce bir yigin tarikatci, etnik irkci, halk düsmani partiye doldurulur. Bu adamlar her Allah'in günü, parti liderinin söylemiyle celisen demecler verirler. Daha da vahimi CHP kendi bacagini kursunlamakta. Kilicdaroglu ne kadar konusursa konussun, parti icine kendi yerlestirdigi bir düzenek, her gün yoluna baska büyüklükte bir tas koyuyor ve bu taslar ülke basininda kendi demeclerinden daha büyük ses getiriyor, adeta CHP'nin gercek gündemini bu montajlanmis yapilar yaratiyor. Böylece, hileler icin uygun zemin de sessiz ve derinden dösenmekte.

Tayyiban'in, halktan ne kadar korktugunu, Arena Stadi'nda - kendi deyimleriyle "300-500 kisinin" protestosunda bile - koltugunu sallayan bir tehdit gördügünü hepimiz biliyoruz. Bu yüzden, her iyi ve düskün poker oyuncusu gibi hileye tekrar basvurmak zorundadir.

AKPKK her türlü secim hilesini, basariyla ve göz göre göre uygulayacaktir, bu konuda artik cok deneyimliler. Gecmis secimlerdeki donanimsizlik kaynakli hatalari tekrarlamayacaklar. Zaten altyapi ve uzman destegini Ankara'daki bir CIA ekibinden aliyorlar. Sonuclari sorgulayanlara da, "Rejim düsmani CHP'yi halk cezalandirdi" denilecektir.

Sadece önümüzdeki secimlerde kurulan tezgahi desifre ederek iktidarak gelebilecekken, CHP Parti yönetimi, "AKP döneminde zenginlik" artti söylemleriyle secime gidiyor. Yönetimden kimler, bu isi tezgahliyor, artik merak ettigim tek sey bu.

Erol Bilbilik: "Senaryolar hep Amerika'dan"

AKPKK ise her zamanki gibi büyük sponsorlarin destegiyle, kendinden emin ve vakur bicimde yürüyor. Son YDH-TÜSiAD toplantisi gerekli cevrelere (sömürgeci bayiileri) gerekli haberlerin verildigini gösteriyor. Secim süreci ilerledikce Türk secmen havuzunun ana vanasini olusturan milliyetci-muhafazakar kesimlere de göz boyama mahiyetinde yeni sovlar hazirlanacaktir. AB-D ve Israil; Tayyiban'a karsi, CHP'den yana bir izlenim yaratarak, bu tabloyu pekistirecektir. Kilicdaroglu burada cok, ama cok büyük bir hesap hatasi yapiyor. Belirtilen odaklarin kendisini destekliyor gibi görünmesi, oylari arttirmayacak, tam tersine azaltacaktir.

Bu tartisma dizisi secimlere kadar olan sürecte, görebildigimiz, gözlemleyebildigimiz tezgahlari aciga cikarmak icin baslatilmistir. Mümkün oldugunca, yazili basinda bu konuya deginen kalemleri de bu diziye tasiyacagim. Ilk örnegi olarak asagida Gazeteci-Yazar Fatma Sibel Yüksek'in bir yazisini bulacaksiniz.

Allah sonumuzu hayir etsin.

Bu "Ulusalcı" Medya ile "Aydınlık"a Çıkılır mı? - I



AKP iktidarı, bütün ayyuka çıkmış yolsuzluklara, haksız zenginleşmeye, vatana ihanetle eş anlamlı icratlara, halkın giderek yoksullaşması ve ülkenin bölünme noktasına gelmesine rağmen hiç bir siyasi bedel ödememekte ve görünüşe bakılırsa üçüncü kez tek başına iktidara hazırlanmaktadır.

Siyaset biliminin izahta zorluk çektiği bu durumu, "mevcut muhalefet partilerinin alternatif yaratamaması", "karizmatik bir lider etrafında toplanamayış", "dağınıklık, örgütsüzlük, Kemalist sistemin omurgası olan TSK'nın etkisiz kılınması" gibi ilk akla gelebilecek argümanlarla açıklama çabaları ağırlık kazanıyor. Bunların hepsi doğru olsa bile AKP iktidarının suistimalleri ve ülkeye verdiği zarar öylesine büyük ki, hiç değilse oylarda belli bir düşmenin ortaya çıkması mantıklı bir beklenti olarak varlığını koruyor.

Ama olmuyor, olamıyor...Başbakan tek başına adeta bir yıkım ve nifak makinası gibi çalıştığı halde AKP'nin oyları yükselmeye, en iyi ihtimalle yüzde 38-42 aralığını korumaya devam ediyor.

Bu durumu sadece "muhalefetin yetersiz ve çapsız kalması" olarak açıklamak ne kadar yetersizse, ölçüsüz bir şımarıklık ve azmışlığa kapılmış olan iktidar çevrelerinin "Bu millet CHP zihniyetinden bıktı, o yüzden ne yaparsak yapalım bizi desteklemeye devam edecekler" şeklindeki özgüveni de yanıltıcıdır.

"Sekiz yıldır iktidarda olan bir parti, bunca istismara, yoksullaştırmaya, yolsuzluğa, her türlü bölücülüğü sürekli körüklemesine, devletin ayaklar altına alınmasına ve ülkenin her alanda yangın yerine çevrilmesine rağmen oylarında neden belirgin bir azalma olmaz?"

sorusu halen ortadadır. Ve bu soru öyle "Bu millet seviyor ya Tayyip'in delikanlı tavırlarını.." lümpenliği ile ya da "Lâyık bu millet kardeşim bunlara. Al birini vur ötekine" tepkisiyle cevaplanabilecek bir soru değil gibi görünüyor.

Halkın büyük bir çoğunluğu, iktidar partisinin seçim hilesi yaptığı şüphesini taşımaktadır. Ulusal bilişim altyapısı, tamamen küresel tekellere terkedilmiştir. Dünyadaki bütün seçimler artık bir tiyatro oyunundan başka bir şey değildir. İstenilen parti bilgisayar başında iktidara getirilebilmekte, seçmen eğilimleriyle çocuk oyuncağı gibi oynanabilmektedir.

Başımıza gelenleri gördükçe, bizzat kendi partisi tarafından susturulmuş olan MHP'li Ulaştırma Bakanı Enis Öksüz'ün yıllar önceki haklı feryadı vicdanlarımızı tırmalamaktadır. Bu ülkenin telekomünikasyon alt yapısı, çevredeki pek çok ülkede olduğu gibi yabancı tekellerin, dolayısıyla istihbarat örgütlerinin ve onlarla işbirliği yaptıkları için kendilerine iktidar rüşveti verilmiş olanların eline geçmiştir.

MHP ve CHP'nin asıl üzerine gidilmesi gereken bu konudan özenle uzak durmalarından anlıyoruz ki kendileri de iktidara ancak bu yolla gelinebileceğine, yani küresel tanrılarla işbirliği yapmadan hiç bir şey olamayacağına inanıyorlar...


Bütün bu büyük organizasyona rağmen, "bilgisayar oyunlarına" bağlanamayan, satın alınamayan ve üstü örtülmeyen reel tepkiler mevcuttur. Halkın büyük bir çoğunluğunun AKP iktidarını onaylamadığı, gidişattan rahatsızlık duyduğu ortadadır. Destek verenler bile kendi aralarında kerhen destekçiler, çaresizlikten destekçiler, bilinçsizlikten destekçiler şeklinde alt gruplara ayrılmaktadır.

Netice itibarıyla, bütün olumsuz şartlara rağmen AKP karşıtı kitlenin daha bir bilendiğini, dinamikleştiğini, üzerindeki ölü toprağını atmak istediğini ve çıkış arayışına yöneldiğini görüyoruz. Bu "arayışın" başında, etkili bir muhalefet partisi ile etkili bir yayın organı-televizyon arayışı gelmektedir.

Küresel bir bakış açısının ve aynı nitelikteki kadroların CHP'yi göz göre göre kuşattığı bilinmesine rağmen, Türkiye Cumhuriyeti'nin kaderi açısından en kritik seçimin yapılacağı Haziran ayına kadar gerçek anlamda milli bir parti ortaya çıkarılamayacağına göre AKP'nin gitmesini isteyenler yine CHP'ye oy vereceklerdir. Kemal Kılıçdaroğlu'nun "Gardrop Atatürkçüsü olmayacağız" şeklindeki şablon ve şablon olduğu kadar karşı tarafın terimlerini içselleştirmiş hazin ve "turuncu devrim" kokan bir "değişime" soyunmuş olması da bu çaresizliği engelleyemeyecektir.

Yanlış hırsızı yakalama peşinde olan "Ergenekon" davalarının kendi geçmişinin üstünü bir güzel örttüğünün, bu davanın Gladyo'nun maşası olarak kullanılmış gerçek "kadroları" perdeleyerek, Çorum ve Maraş katliamlarını bile Tuncay Özkan'a ve 1984 doğumlu teğmenlere fatura etmeye doğru yol almasından içten içe memnunluk duyduğu anlaşılan MHP de Haziran seçimlerinde aynı "çaresizlikten" dolayı desteklenecektir. Bağırlara taş basılıp bu partilere oy verilecektir.

Bu iki partinin toplamda yüzde 46'dan fazla oy alarak hiç değilse AKP'nin tek başına hükümet kurmasının engellenmesi "en büyük kazanım" olarak şimdiden gönülleri fethetmektedir. AKP'nin "kimle koalisyon yapacağını" konuşacağımız günlerde ise MHP ile CHP'nin nasıl da birbirleri ile yarışacaklarını tahmin etmek için siyasi deha olmaya gerek yoktur. Her iki partide de "koalisyon" arzusu şimdiden dile vurmuştur.

Seçim yaklaştıkça "AKP-CHP" veya "AKP-MHP" koalisyonunu kafalarımızda "ehven-i şer" olarak daha mutedil bir yer edinmeye başlayacak olması, bu duyguyla Tayyip Erdoğan'ın Köşk'e çıkmasını ve BDP-PKK'nın ülkenin en büyük ve en etkili muhalefet hareketi haline dönüşmesini içimize sindirmek zorunda kalacak oluşumuz ise ayrıca hislenilmesi gereken bir durumdur.

Etkili bir yayın organı meselesine gelince...

Bunca yıl Aydın Doğan'ın gazetelerini "basın" bellemiş olan ahâli, 80 yaşındaki koskoca medya patronunun AKP'li Maliye memurlarınca esir alınıp, beslediği türlü çeşitli kalem fırıldağının, sandalye oğlanının, aklı üreme organında "kadın yazarının" rus pazarına dökülmesi sonucu "basınsız" kalmanın üzüntüsüyle, çareyi "Vajina yıkanır mı" diye haberler yapan ve bu haberi haftanın en çok okunanları listesine giren "ulusalcı" internet sitelerine sarılmakta bulmuştur.

Öfkeli, çaresiz ve bir o kadar da temiz kalpli olan halkımız, "Kurtar bizi ya Resulallah!" nidâlarıyla, "Vajina yıkanır mı?" sorusunu ortaya atan, bu haberin derecesiz tıklandığını görünce "Vajina Yıkanır mı'nın yazarı, bakın bu kez hangi konuya el attı?" diye bir "özel habere" imza atma seviyesizliğini içine sindirebilen "ulusalcı" sitenin paçasına yapışmıştır.

Türlü çeşitli nickname'ler edinilmek suretiyle taşkın hissiyatlar kaleme alınmakta, "Parti kur", "Tv kur", "Gazete çıkar", "Bankaya hesap aç para yatıralım"..."Öl de ölelim" şeklinde yorum yazma mücadelesine girişilmekte, bitap düşene kadar coşulduktan sonra "Eee daha daha nasılsınız Fazlı Bey'ciğim valla özlemiştik yorumlarınızı" şeklinde "kabul günü" muhabbetine geçilmektedir.

Sabahtan akşama kadar internetin başında sahte isimle yorum yazan bu yiğitlerin gazına gelen Osman Pamukoğlu Paşa, "Vahşi kaplan", "Vurur geçerim", "Gazabımdan Kork", "Türk geliyor" vs. gibi isimlerle internet sitesine üye olmuş 100 bin adet cihangire rağmen 50 kişiyle miting yapmıştır...

Aynı şekilde "Biz kaç kişiyiz" hareketini başlatmış olup da tam 1 milyon yiğit vatan evladından ödünç kontör almış olan Tuncay Özkan, tutuklandığında Beşiktaş Adliyesi'nin önüne sadece 100 kişi gelmiştir..."Vajina yıkanır mı" haberleriyle reyting yapan internet sitesinin, Tayyip Erdoğan ile anlaşmazlığa düşmüş olan İsrail ile açıkça flört etmesi de sesini duyuracak yayın organı bulamamaktan muzdarip halkımızca görmezden gelinmektedir.

"Tayyip Erdoğan gitsin de nasıl giderse gitsin" şeklindeki haklı bıkkınlık, İsrail istihbaratına Atatürkçü ve Cumhuriyetçiler arasında kendisine yer açma fırsatı yaratmış, bu kanlı devlet AKP iktidarına tepki duyan laik-Kemalist kesimi yönlendirmeye girişmiştir.

"Vajina yıkanır mı Odası"da bu "fırsatı" yüzsüzce ve apaçık bir biçimde işbirliğine dönüştürmüştür. Tayyip Erdoğan'ın Kasımpaşa'dan mahalle arkadaşı, Kudüs'te muhkim Rafael Abi'nin "Vajina yıkanır mı?" sitesinden yaptığı "resmi duyuru" ve yönlendirmelere, duygusal yorumcuların infialini göze alarak "dikkat" diyoruz.

Bir diğer umut kaynağı Sözcü gazetesidir.

Sözcü gazetesi, halkın hissiyatına tercüman olan etkili manşetleriyle yürekleri soğutmakta, satışları da giderek tırmanmaktadır. Muhalif kitlenin bu gazetenin daha da güçlenmesi yönünde arzusu olmakla birlikte, arkasında nasıl bir gücün bulunduğuna ilişkin muğlaklık kafalarda soru işareti yaratmaktadır.

Potansiyelinin tamamını bilinçli olarak kullanmaması, birileri tarafından "yedekte" tutulan, belki de pazarlık aracı olan bir gazete imajının doğmasına sebep olmaktadır. Gazetenin sahipliğinin tek başına basının magazin öncüsü Ertuğrul Akbay'ın oğlu Burak Akbay'a ait olduğu bilgisi iknâ edici değildir. Sözcü'nün şeffaf ve gerçek bir künyeye, gözönünde bir patronaja, bir de daha etkili kalemlere ve başarılı muhabirlere ihtiyacı vardır.

Gazetenin bu nitelikteki basın mensuplarından uzak durup Vural Savaş gibi gündemden uzak ve gazeteci olmayan isimlerle yetinmesinin nedeni bilinmemektedir.

Bu yazının ağırlıklı konusu İşçi Partisi tarafından çıkarılan ve Mart ayında yayına başlayacak olan günlük Aydınlık gazetesi olacaktı ancak gerek genel bölümün uzamış olması, gerekse bu konuyu daha titizlikle -ve mümkünse mücadeleci kişiliklerini tek tek takdir ettiğimiz İşçi Parti'li arkadaşlarımızı kırıp dökmeden- ele alma isteğinden dolayı günlük Aydınık'ı irdelemeyi bir sonraki yazıya bırakıyoruz.

Elimizdeki tek veri, Aydınlık dergisinin 2 Ocak 2010 sayında yer alan gazeteyle ilgili geniş tanıtım yazısıdır. Eleştirilerimiz bu yayın üzerinden olacak.

Fatma Sibel Yüksek - Açık İstihbarat - 23.01.11

Resim

Re: Yeni Seçim, Yeni Tezgah

İletiGönderilme zamanı: Cum Oca 28, 2011 22:25
gönderen bezgin
Hayırları böyle evet yapacaklar...

Seçim yasakları başladı ama ülkenin Başbakan’ı zerre umursamıyor ve yasak olan şeyleri yapıyor!
Vali ve Kaymakamlar çok partili hayata geçtiğimiz 1946’dan bugüne ilk defa parti militanı gibi davranıyor!
İktidar partisi referandum için 100 trilyona yakın para harcadı!
Kavurucu sıcakta kömür ve gıda paketleri taşıyan kamyonlar Anadolu yollarında!
Devletin parası ile onbinlere toplu iftarlar veriliyor ve bu yemeklerde fütursuzca siyaset yapılıyor!

Seferberlik hali!

Devlete ait TRT kurumu akıl almaz skandallara imza atarak yasadışı dinlemelerle elde edilen kimi konuşmaları montajlayarak Propaganda Bakanlığının yayın organı misali saat başı yayın yapıyor!
Polis hayır bildirisi dağıtanları coplayıp gözaltına alırken, evetçileri omzuna alıp duvarlara afiş asmasına katkı sunuyor!
Devlet hastaneleri hayır diyenleri muayene etmezken, devlete ait bankaların taşra müdürleri köy köy dolaşıp ‘hayır veren’e kredi çıkarttırmayacağını, krediyi alanlardan da hemen geri isteneceğini söylüyor!..
Sadece ABD ve AB değil devletin istihbarat kurumu ve jandarması da evet için seferber. Güneydoğu’da ‘evet’lere halel gelmesin diye istihbarat ve asker tam kadro görev yapacak!
Evet çıksın diye Erbakan Hoca ile kayıp trilyon davası, bağlamında farklı ilişkiler kurulurken BBP’lilere de akıl almaz vaatler yapıldı.
Bitmedi, en önemlisi MİT Müsteşarı hemen referandum öncesinde İmralı’ya gönderildi ve pazarlığın içine sokuldu!
Dahası, Barzani’den rica edilerek yakını olan Kürt aşiretlere baskı yapması istendi!
En önemlisi din istismarı yine tedavüle sokuldu!
Cemaatlere elçiler gönderilip, onları ölülere oy kullandırın emrini verme noktasına taşıdılar!
Tam bir alarm ve seferberlik hali!

Sultanlık yürüyüşü başlayacak!
Sanki daha önce TBMM tarafından defalarca yapılan Anayasa değişikliği değil de başka bir şey oylanacak!
AKP güruhu ile Tayyip Erdoğan’ın bu referanduma atfettikleri önem, eksiği var fazlası yok aynen böyle?
Peki ama neden?
AKP ve Erdoğan bu referandumu niçin hayat memat meselesi gibi görüyor?
Bu sorunun cevabı şudur:
Eğer evet oyu çıkarsa, 8 yıldır bir türlü ele geçirilemeyen devletin en önemli kalesi olan yargı topyekun fethedilecektir.
Keza Tayyip Erdoğan’ın kesin hükümranlığı ilan edilecek ve Sultanlığa pardon Başkanlığa yürüyüşünü başlatacaktır!.. Abdullah Gül’ün görev süresi belirsizliği bunun içindir!
Başka bir ifade ile bu referandum ile Türkiye Cumhuriyeti Devleti fiili olarak, Tayyiban Cumhuriyetine dönüşme sürecine girecektir!
Öyle olduğu içindir ki AKP ve Erdoğan, işi şansa bırakmak istemiyor ve ahlak ya da kural tanımadan asıldıkça asılıyor!
Görüldüğü gibi AKP, kaybetmemek için her şeyi yapmaya kararlı!

Çeteler pusuda!
Bu her şeyin içinde korkarım ki sandık hileleri de ağırlıklı ihtimaldir!
Kurumsal olarak değil ama AKP derin yapılanması ile çetelerinin durmayacağına dair ciddi duyumlarımız var!
Bakın ellerinden bir şey gelmez demeyin, aylardır hazırlık yapıyorlar!
Üzülerek ifade etmeliyim ki YSK bu konuda bana güven veremedi ve sistemde açıklar var!
2007’deki şaibe iddialarına rağmen parmağa boya olayı niçin gündeme getirilmedi anlamış değilim.
Keza ‘Nüfus Cüzdanı’ yerine geçecek belgeye oy kullandırılması uygulaması kafamı karıştırıyor.
O belgeyi alana kadar niçin nüfus cüzdanına numara verilmiyor? Yoksa o belgeden binlerce toplu olarak alınacak da başkaları adına oylar mı kullanılacak?
Hâlâ şu 6 milyon fazla seçmen olayı aydınlanmadı! TÜİK ve Nüfus İşleri Genel Müdürlüğü’nün rakamları niye farklı.
En önemlisi bilgisayarda hile olayı!
Daha önce de yazdım, ben bu SEÇSİS’e hiç güvenmiyorum, ki bu yazılım Yunanistan ve Almanya’da hileye sebep olduğu için yasaklandı.
Sistem internete bağlı değil, hile olmaz demesinler bal gibi oluyor.

SEÇSİS’e sızma mümkün!
Nasıl mı?
Sisteme İlçe Seçim Kurulları’ndaki uç terminaller bağlı ki bunların her biri kişisel bilgisayar gibidir ve ana giriş yetkisine sahiptir. Bu terminaller aracılığı ile SEÇSİS’i bilgisayar literatüründeki adıyla köle yapmak ve hayali veriler girmek mümkündür.
Maalesef bu girişleri denetleyebilmenin imkanı da yoktur.
Tek yol, muhalefetin bütün sandıklardan kopyalar alıp bunu kendi bilgisayarlarında toplamasıdır. Buradan hareketle sandığa hakim olmak seçim güvenliği için olmazsa olmazdır.
Dikkat çekici bir husus, Başbakan Erdoğan’ın BDP’nin hile olmasın diye sandığa temsilci göndereceğiz açıklamasını sert bir şekilde eleştirmesidir.. Bir Başbakan böyle bir şeye memnun olması gerekirken niye feveran ediyor acaba?
Sonuç olarak söyleyeceğim sandığa atılacak hayırların sayım sonrasında değişme ihtimalinin ciddi olarak bulunduğudur.
YSK medya denetimlerinde görülmüştür ki iktidar yanlısı görüntüler veriyor. CHP ve MHP’yi bu konuda çok dikkatli olmaya davet ediyoruz!

Sabahattin ÖNKİBAR, Yenicag, 10 Eylül 2010

Resim

Re: Yeni Seçim, Yeni Tezgah

İletiGönderilme zamanı: Prş Şub 24, 2011 9:13
gönderen bezgin

Seçim ve sandık güvenliği / Yavuz Selim DEMİRAĞ

12 Eylül referandumuna “Hayır” oyu verdikleri için pansiyonlu ilköğretim okulu, sağlık ocağı ve PTT’nin kapatıldığı Kırıkkale ilimizin Büyükavşarlı beldesinin başına gelenler buzdağının görünen bölümüdür. CHP’li belediye başkanı köylerin yollarının yapılırken beldeye devlet hizmeti verilmediği için yakınıyor. Büyükavşarlı direniyor, bir de direnemeyen belde ve ilçeler var ki tehdit, şantaj ile partilerinden istifa edip iktidar partisine transfer oluyorlar. Türkiye’nin bir çok yerinde AKP’nin teslimiyetçi politikalarına karşı çıkmasına rağmen ilçesine, beldesine devlet hizmetleri getirebilmek için AKP’den aday olmak zorunda kalan yüzlerce belediye başkanı tanıyorum. Tabii on yıldır durum böyle de öncesinde değil miydi? Elbette ANAP’lı Özal döneminde de vardı ama bu kadar tehlikeli boyuta gelmemişti.
Belediye seçimlerinde durum böyle de milletvekili seçimi ve referandumlarda durum farklı mı? Siyasi Partiler Kanunu ve seçim yasalarını değiştirmekte direnen hükümet yurtdışında yaşayan vatandaşlarımıza oy kullanma hakkı verileceği sözünü vermişti. Sadece Almanya’da 1.5 milyon oy verecek vatandaşımız varken Yüksek Seçim Kurulu’na talimat verilmediği için herhangi bir hazırlık yok. Oysa demokrasilerini her fırsatta sorguladığımız Irak, İran, Azerbaycan gibi ülkeler bile yurtdışındaki vatandaşlarına oy kullandırıyor. Türkiye’de yaşayanlar konsolosluklar ve belirlenen yerlerde oy kullanıyorlar. Ama Recep Bey’in işine gelmediği için bu konuda parmağını oynatmaya niyeti yok.
Seçimlerde sağlıklı bir sonuç için yani milli iradenin gerçek anlamda yansıması için sistemin baştan sona değişmesi şarttır. Güney Doğu Anadolu bölgesinde örgütün baskıları yüzünden sandıktan demokratik sonucun çıkmadığı konusundan yakınan hükümetin önünde aslında çok iyi bir fırsat var. Seçmen sayısı çok az olan mezra, köy ve beldelerde kimin hangi sandıkta oy kullandığı belli olduğu için mahalle baskısının yanında, terör örgütünün tehdidi de söz konusu. Öyleyse böylesi yerlerde oy kullanma işini en yakın merkezde taşımalı olarak gerçekleştirmek şarttır. Bu sadece Güney Doğu Anadolu bölgesi için geçerli değil, Anadolu’nun çeşitli köylerinde 50-100 kişilik seçmen var. Kimin hangi partiye oy kullandığını herkes bilmektedir. Çok uzağa gitmeye gerek yok. Başkent Ankara’da Kızılcahamam, Şereflikoçhisar, Güdül, Bala, Nallıhan gibi ilçelere bağlı köylerde seçmen hükümet aleyhine oy kullanmaktan korkmaktadır. Muhtarlar vatandaşa adeta yalvarmaktadır. Öyleyse Türkiye’nin her yerinde bu uygulama hayata geçirilmeli. Örneğin seçmen sayısı binin altındaki yerleşim yerlerinde tıpkı ilköğretim talebelerinin taşındığı gibi araçlarla taşınarak seçmenlerin oy kullanmaları sağlanmalıdır. Böylece toplamda on milyonu geçen oy kullanmayan oranı da düşürülür.
Gözlemci olarak görev yaptığım Azerbaycan’da seyyar sandıklar dikkatimi çekmişti. Hastane, bakımevi gibi yerlerin yanında heyet evleri dolaşarak sandığa gidemeyecek hasta ve yaşlılara oy kullandırıyordu. Sonuçların böylesi ülkelerde ne kadar sağlıklı olduğu tartışılabilir. Ama bu yöntem siyasi partilerin sandık görevlilerinin gözleminde, hileye meydan vermeden T.C. kimlik numaraları ile yapılması halinde olumlu sonuçlar çıkacak, katılım oranı yükselecek, gerçek anlamda milli iradenin yansıması sağlanacaktır.

Bilgisayar teknolojisini “belge üretimi” olarak kullananlar, bir dakikada telefonlara 140 numara eklemek gibi cinlikler geç de olsa ortaya çıkıyor. Hatta 12 Eylül referandumunun resmi sonuçları halen gizleniyor. YSK’nın bilgisayar programlarıyla oynanıp seçim sonuçlarının değiştirildiğine dair bilgi ve iddialar var. Ama vatandaş kendi oyuna sahip çıkar, siyasi partiler sandık kontrolünde duyarlı davranır, sayım tutanaklarını imzalatarak merkezlerde toplarsa, eldeki sonuçlarla ilan edilenleri karşılaştırma zahmetine katlanırlarsa gerçek demokrasi inşa edilmiş olur.
Şimdi bu yazdıklarıma, önerdiklerime bazıları fantezi diyebilir. Elbette hükümetin işine gelmez. Ama anasıyla, yavrusuyla muhalefetin bu konuyu TBMM’de gündeme getirip, hükümetin bu yönde karar almasını zorlamaları şarttır. Yarından tezi yok milletvekilleri derhal bir önerge hazırlayarak imzaya açmalılar. İmza atmayanları da seçim hilelerine yardımcı olmakla itham etme hakkına sahip olurlar. Seçmene şikâyet ederler. Okuyucularımızın bu konuda duyarlılığına inanıyorum. Öyleyse partinizin milletvekillerine telkinde bulunun, adaletsizliğin önüne geçin.

Yenicag, 24.02.2011

Re: Yeni Seçim, Yeni Tezgah

İletiGönderilme zamanı: Cum Şub 25, 2011 12:06
gönderen bezgin
Ve Faynenşıl Tayms Sonucu Belirledi:

"Erdogan Kazanacak"

Delphine Strauss, Ankara, 22.02.2011


"12 Haziran'da sandiga giden Türkiye, Recep Tayyip Erdogan'in, büyük olasilikla ülkeyi en uzun yöneten siyasi lider oldugunu onaylayacak.


Hükümet, Sali günü secim tarihini meclise sunarak, tartismali bir kampanyaya baslamis oldu."

İm (Kod): Tümünü seç
blogs.ft.com/beyond-brics/2011/02/23/new-york-headlines-207/





Financial Times, AK Parti'nin başarısının 12 Haziran'daki seçimlerde tescil edileceğini yazdı


AK Parti iktidarının 12 Haziran'da yapılması planlanan seçim takvimini dün TBMM'ye sunması İngiliz basıncada yakında takip edildi.

İngiliz Financial Times gazetesinin Ankara Muhabiri Delphine Strauss'un kaleme aldığı seçim hazırlıkları analizinde AK Parti iktidarını ve Başbakan Erdoğan'ı sevindirecek bir öngörü vardı.

"Erdoğan'ın popülaritesi muhtemelen sandıkta tescil edilecek"

Türkiye'de iktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi, 12 Haziran'da seçime gidilmesi için Meclis kararı alınmasına ilişkin önergesini dün Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı'na sunmuştu.

Financial Times, hükümetin böylece mücadele dolu geçecek bir seçim kampanyasının ilk adımını attığını belirtiyor. Gazetenin Ankara muhabiri Delphine Strauss'a göre, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan bölgesinin en popüler liderlerinden biri ve bu muhtemelen seçimle de teyit edilecek.

Strauss, Financial Times'ın internet sitesindeki haberinde de, AKP'nin üçüncü kez seçimi kazanması halinde, Türkiye'de en uzun süre tek başına iktidarda kalmış parti olacağını belirtiyor.

İm (Kod): Tümünü seç
http://www.internethaber.com/erdogan-basarisi-sandikta-tescil-edilecek-330119h.htm, 23.02.2011

Re: 12 Haziran: AKPKK'nın Seçim Tezgâhı

İletiGönderilme zamanı: Pzt Şub 28, 2011 21:00
gönderen bezgin
'Bu seçim sistemiyle, AKP bin yıl daha seçilir' / Neval Kavcar



Seçim sistemi güvenliği konusunda toplumsal endişelerimizi paylaştığım, sayısız yazı yazdım. Sebebi malum. ABD’de kullanılmış şaibe sebebiyle bırakılmış. AB devletleri bunu bildiği için, seçimi manuel (elle sayım) sistem ile yapıyor.

2007 seçimlerinden beri verilen soru önergeleri, sistemin zafiyeti konunun uzmanlarınca belirtildiği halde, siyasi partilerimiz ve medya bu işe el atmıyor.

Eylül ayının başında bilişimci iki dernek, Linux Kullanıcıları Derneği (LKD) ve İnternet Teknolojileri Derneği (İNETD) bir araya gelerek, SEÇSIS konusunda ortak bildiri yayınlandı. Unutmuştum ki sayın N.F duyuruyu bana yönlendirdi şu satırlar ile:

“Şaibeli olduğunu düşündüğüm ve klasik seçim sistemine dönülmediği sürece bu seçim sistemiyle AKP’nin bin yıl daha seçileceğini! düşünüyorum.”



İşte bu düşüncelerin son bulması gerekiyor. Konu AKP değil, güvensiz seçim sistemidir.

* * *

Seçim sistemine bağımsız denetim şart

“Seçimler Demokratik Sistemin önemli bir parçasıdır. Anayasamız, 79 maddede "seçimin düzen içinde yönetimi ve dürüstlüğü ile ilgili bütün işlemleri yapma ve yaptırma görevini" bağımsız bir yargı organı olan Yüksek Seçim Kurulu (YSK) tarafından yürütülmesini emretmektedir.

Daha önceki seçimlerde Seçmen Kütüklerinde bazı hatalar ve son Mahalli Seçimde seçim sonuçlarının merkeze aktarımı ve değerlendirilme sırasında bazı tıkanıklıklar yaşanmış ve toplumda bazı endişelerin oluşmuştur. Bu endişelerin giderilmesi ve daha saydam bir sayım yapılması konusunda görüş ve önerilerimizi paylaşmayı, Bilişim konularında faaliyetler gösteren bir Sivil Toplum Kuruluşu olarak görev addediyoruz. Ocak 2009'da Ankara Barosunda yapılan panelde de belirtildiği gibi, SEÇSİS sistemini Türk Bilişim Uzmanları tarafından üretilmiş güvenli bir sistem olduğunu düşünüyoruz. İlgili uzman arkadaşların bildikleri bütün güvenli tedbirleri aldığını düşünüyoruz. Fakat, bunun bağımsız denetleyiciler tarafından doğrulanmasını; yazılım, donanım ve ağ altyapısının güvenlik ve bütünlük denetlemesinden geçmesini (teknik deyimi ile audit) gerekli görürüz.

Bu önerimiz, UYAP dahil tüm kritik sistemler için de geçerlidir. Kamu oyununda en ufak bir tereddüt olmaması için hem sistemin üretim ve geliştirme hem de işletim aşamasında bu denetimin periyodik olarak yapılması gerekir.

Kamuoyunda tereddüt kalmaması YSK'nın, Siyasi Partilerin ve Sivil Toplum Kuruluşlarının üzerine düşenler görevler vardır. YSK'nın sandıklara ait ham bilgileri, il ve ilçe bazında dizin yapısında İnternet ortamında yayınlamasında yarar vardır. Bunu en azından, siyasi partilere açması gerekir.



Sandık başında, sayım sonuçları gösteren tutanağın siyasi parti gözlemcilerine verilmesi ve orada asılması; kamuoyunun tereddütlerini gidermede ve seçimin düzgün yapıldığının doğrulanmasında çok önemlidir. Kendi elindeki tutanaklarla, YSK İnternet sitesindeki bilgilerin uyuştuğunu gören siyasi partiler, seçimlerin düzgün yapıldığından emin olacaklardır. Siyasi Partilerimizin, sandık sonuçlarını, çeşitli teknolojilerle kamuoyuna iletmesi de yurttaşların olası tereddütlerini yok etmede önemlidir. YSK'nın Siyasi Partileri ve Bağımsız Sivil Örgütleri paydaş olarak kabul ederek, yönetişim ilkeleri ışığında işbirliği yapması; bunu kendi asli görevinden taviz vermeden yapmasının ülkemize sayısız yarar sağlayacağından eminiz.Linux Kullanıcıları Derneği (LKD) - İnternet Teknolojileri Derneği (İNETD)”

* * **
MHP ve CHP’ye düşen

Geçtiğimiz nisandan 12 eylüle kadar referandumla geçti. Gelecek haziranda da seçim olacağına göre iktidar, o tarihe kadar seçim ekonomisi uygulayacak.

CHP’nin yeni genel başkanı kendisini ispatlayacağım diye uğraştı, yoruldu. Görülen o ki CHP’de komplo sonrası sular anca durulacak. Bir yılımız, referandum ve seçime kurban gidecek. PKK ve BDP’ye seçime kadar sadece sus payı verilecek, fazlası AKP’nin tek başına seçimi kazanmasına bağlı olacak.

MHP ve CHP’nin sekiz ay sonraki seçime hazırlığı içinde, seçim güvenliği de olması gerekir. YSK’ya başvurarak, seçmen kayıtlarının muhtarlıklar yolu ile teyidi talep edilmeli. SEÇSIS konusunda oluşan şaibe giderilmeli.

Son Sayfa, 30.09.2010

Re: 'Bu seçim sistemiyle, AKP bin yıl daha seçilir'

İletiGönderilme zamanı: Sal Mar 01, 2011 17:49
gönderen bezgin
SEÇİM SONUÇLARINA DIŞARDAN MÜDAHALE Mİ EDİLİYOR?


Resim

Demokrasinin koşulları vardır: Egemenliğin millete ait olması, tek ve eşit oy hakkı gibi… Bir koşulu da seçimlerin güvenlik içinde sonuçlanmasıdır. Türkiye’de bu koşulun sağlandığı hususunda şüpheler vardır. Kuşku son yıllarda daha da arttı. Genel ve yerel seçim sonuçları hakkındaki “hile ve usulsüzlük” iddialarının ardı arkası kesilmedi.
Seçim güvenliği ile ilgili sorunlar örneğin şöyle ifade ediliyor:

- Türkiye’de uygulanan seçim sisteminde hile yapmaya müsait durumlar vardır.

- Seçmen sayısı iki yıl içinde 8 milyon artmıştır. Bir kişiye kimliğinde yapılacak basit bir değişiklikle birden fazla yeni TC kimlik numarası ve kimlik verilebilir, bu da mükerrer oy kullanılmasının yolunu açar.

- Oy sayım sistemi güvenli değildir. Elektronik oy sayımına dışarıdan müdahale edilebilir. Müdahale sistemin şifresi elinde bulunan herhangi biri tarafından, herhangi bir ülkeden yapılabilir. İstenilen partiye istenilen miktarda oy çıkartılabilir.

Ben bu yazımda “elektronik oy sayımında dışarıdan müdahale sorunu” üzerinde durmak istiyorum. Açıklamalarım için Internet’te ulaştığım, güvenilir olduğunu düşündüğüm, konuyla ilgili bir makaleden[i] faydalanacağım. Yazının sahibi -kendi beyanına göre- bilgisayar ve iletişim teknolojisi alanında akademik ve üst düzey teknik eğitim almış bir uzmandır. Alanında yıllarca çalışarak birikim sahibi olmuştur. Yazısında elektronik seçim sisteminin nasıl kötüye kullanılabileceği, seçim sonuçlarının nasıl değiştirebileceği hususuna ışık tutmaktadır. Yazara göre bugün Türkiye’de kullanılan oy sayım sistemi zafiyetlerle doludur. Kötüye kullanıma açıktır. Sonuçlar her zaman çarpıtılabilir. Sisteme teknik ve operasyonel olarak hâkim olan kişi ve gruplar seçim sonuçlarını istedikleri doğrultuda değiştirebilir. Söz konusu uzmanın, görüşüne dayanak olan kanıtları, yazısından özetler yaparak aşağıda veriyorum.

***

Türkiye’de ilk kez -AKP’nin oyunun yüzde 34’den yüzde 47’ye fırladığı- 22 Temmuz 2007 seçimleri, tamamiyle bilgisayar destekli yapılmıştır. Yazılımı içeren projenin adı Bilgisayar Destekli Merkezi Seçmen Kütüğü Sistemi (SEÇSİS)’tir[ii]. Yüksek Seçim Kurulu (YSK) yabancı bir şirketin (Ofer’lerin) sahibi olduğu Telekom alt yapısını kullanmaktadır. YSK merkezinde mevcut kurulu ana bilgisayar, Sun Fire E6800’dür. Ayrıca Adalet Bakanlığı’nın UYAP (Ulusal Yargı Ağı Projesi) sistemi ile YSK’nın SEÇSİS sistemi arasında 10 Mbs. hızında “Metro Ethernet” hattı bulunmaktadır.



Her terminalde yapılan işlem ve kayıt, SEÇSİS Java tabanlı yazılım tarafından işlenerek sonuçlar ana bilgisayarda toplanır ve istenen bilgiler toplu olarak elde edilir. Sandık kurullarında oyların sayılıp sonuçların elle yazıldığı tutanaklar, ilçe seçim kurulundaki bilgisayarda yüklü olan SEÇSİS yazılımı üzerindeki tutanağa geçirilir. Bundan sonraki aşamalarda ilçe seçim kurulu tutanak toplamlarını il seçim kuruluna ve bu kurul da YSK’na SEÇSİS üzerinden bildirir. Telekom’un alt yapısı kullanılarak oluşturulmuş olan bu dışa kapalı ağ ortamı (intranet) dış müdahalelere karşı sadece firewall (güvenlik duvarı) ve VPN’ in sağladığı MD5 güvenlik seviyesi ile korunmaya çalışılmaktadır, yani merkezi sistem ile terminaller arasında her hangi bir özel şifreleme mevcut değildir. SEÇSİS projesinde kullanılan veritabanı (bilgilerin toplandığı yer) yazılımı Java teknolojisi destekli Oracle’dir. Yazılım güvenliği açısından bakıldığında, Oracle ciddi ve bu konudaki en büyük şirket ise de, açıkları mevcuttur ve sürekli olarak güncellemeler/güvenlik yamaları yayınlamaktadır.

TÜBİTAK ın geliştirdiği ve milli yazılım olan PARDUS-Linux işletim sistemini kullanmak yerine[iii], il ve ilçe seçim kurullarında bulunan Windows işletim sistemleri; CIA destekli, Microsoft mamulü en büyük “bilgi çalar” sistemdir ve 5-6 yıldan beri Avrupa ülkelerinde ve birçok büyük ülkede devlet kurumlarında kullanımı yasaklanmış, Linux işletim sistemlerine geçilmiştir. Almanya’da, ABD tarafından askeri sırların bu sistemle transfer edildiği yıllar önce tespit edilmiştir. Windows işletim sistemleri ve bu sistem üzerine kurulu ağ ortamları yıllardır “hacker”ler tarafından delik deşik edilmektedir.

SEÇSİS projesinde omurga ve portal anahtarı, portal güvenlik duvarı, portal saldırı tespit ve korunma sistemi, portal yük dengeleyici olarak “CISCO” güvenlik ürünleri kullanıldığı YSK sitesinde bilgi olarak yer almaktadır. CISCO bir ABD firmasıdır. CISCO güvenlik sistemlerinin nasıl “hack” edilebileceğine, uzaktan yönetimleri ve güvenlik açıklarına dair çok sayıda makale ve yazı bulunmaktadır.



SEÇSİS yazılım sistemi kesinlikle üçüncü bir güvenlik yazılımıyla içsel olarak korunmamakta ve/veya çalışmasının doğruluğu kontrol edilmemektedir. Yani mevcut yazılıma dışarıdan bir Script[iv] ile müdahale edilebilir. Daha açık bir ifadeyle SEÇSİS sistem veritabanı, işletim sistemi, yazılım ve güvenlik olarak tamamen ABD teknolojisinin elindedir, sistemin bütün anahtarları ABD’nin elindedir. Hem bu nedenle, hem de bilgisayar teknolojisinin niteliği gereği sisteme her an dışarıdan müdahale edilmesi, dolayısıyla hile yapılması mümkündür. Benzer bilgisayar destekli seçim sistemi, ABD’nin bazı yerel seçimlerinde kullanılmış ve kimi bölgelerde hile yapıldığı tespit edilmiştir. 14 Eylül 2007 Yunanistan seçimlerinde de benzer bir yazılım kullanılmak istenmişse de ABD seçimleri örnek gösterilerek yapılan yoğun baskılar sonucu kullanılmaktan vazgeçilmiştir. Demek ki “SEÇSİS sisteminde hile yapmak mümkün müdür?” sorusunun yanıtı, “evin anahtarını emanet ettiğimiz bekçi, isterse evi soyar mı?” sorusunun yanıtı ile aynıdır.



Buna göre iki aşamalı bir hile senaryosu şöyle olabilir:

-Sandık tutanakları Windows XP işletim sistemi yüklü bilgisayarların bulunduğu ilçe seçim kurulunda bilgisayara işlenir.

-Bu sırada minik bir programcık sisteme dalış yapar, (A) sütunundaki (X) partisinin oy toplamını yüzde 20 arttırıp, (B) ve (C) sütunlarındaki (Y) ve (Z) partilerinin oy toplamını yüzde 10’ar düşürür. Ve böylece sorunun asıl can alıcı noktası karşımıza çıkar: İlgili tuşa basıp genel toplam alındığında, yapılan müdahaleyi tespit edebilir miyiz? Edebiliriz, ancak sadece o ilçedeki tüm sandık sonuçlarını elle tek tek sayıp toplayabilirsek! Aksi halde, itiraz süresi sonunda, bilgisayar tuşuna basılarak alınan hileli rakamlar, resmî seçim sonucu haline gelecektir!

***

Görüldüğü gibi karşı karşıya bulunduğumuz sorun son derecede önemlidir; çünkü demokrasimiz, muazzam sonuçları olan bir sahtekârlığın kurbanı konumunda olabilir. Ancak çözüm de var, sorunun büyüklüğü ölçüsünde, basit bir çözüm: YSK’ya gelen oy sayım sonuçlarının izlenme ve kaydedilme imkânının, partilere (ve basına) tanınması! Siyasi partiler, bütün sandıklardan oy dağılım belgelerini almalı, YSK ekranına illerden gelen oy dağılımlarını izleyip kaydetmeli ve iki dökümü karşılaştırarak gerçek sonucu belirlemelidir. Özetle, bilgisayar üzerinden yapılacak hilenin tek tespit yolu, tüm seçim tutanaklarını elde bulundurmak ve tutanaklardaki sonuçları YSK’nın açıkladığı SEÇSİS sistemden alınan sandık sonuçlarıyla karşılaştırmaktır.

Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK) -bir ilke imza artarak- Haziran 2011’de sandık seçim sonuçlarını isteyen kurumlara temin etme kararı alması, bu açıdan sevindiricidir.


Prof. Dr. Cihan Dura, 21.02.2011

Re: 'Bu seçim sistemiyle, AKP bin yıl daha seçilir'

İletiGönderilme zamanı: Çrş Mar 02, 2011 13:39
gönderen bezgin
Seçim anketlerinin perde arkası! / Sabahattin ÖNKiBAR

Doğrudur ardı ardına yayınlanan seçim anketleri AKP taarruzudur.
Amaçları hem iç hem de dış kamuoyuna mesaj vermektir.
AKP özellikle gazabından çekindiği Musevi lobilerine ısrarla “Bana bir dönem daha mecbursun” mesajını iletiyor ve seçime kısa süre kala kendine karşı saldırıya geçilmesinin önüne geçmek istiyor.
ne olur, Musevi lobileri oy mu kullanacak” demeyin, sızdırılan bir kasetin rejimleri değiştirdiği bir iklimde Mossad destekli bu lobilerin dolaylı etki gücü tartışılamaz.
Duyumlarıma göre AKP’de seçimin son dönemecinde vurgun yeme sendromu var.
Bunun için de ısrarla ardı ardına anketler yayınlatıp bilinç altı operasyonu yapıyorlar.
Olayın bu tarafını sunduktan sonra gelelim ikinci doğruya:
AKP yansıtıldığı gibi elbette yüzde 50’lerde falan değildir ama seçimin favorisi olduğu tartışılamaz.
Peki ama 9 yıllık iktidar yıpranmışlığına rağmen bu nasıl mı oluyor?
Bunun bir sürü sebebi var.
Kurulan medya düzeni ve dezenformasyon sisteminden tesis edilen korku rejimine, Hazine kasasından dağıtılan seçim rüşvetinden devlet görevlilerinin parti militanına dönüştürülmesine kadar pek çok şey AKP’ye yarıyor.
Ancak AKP’nin diriliğini sadece bunlara bağlamak da gerçekçilik olmaz!
Şu veya bu sebepten dolayı muhalefet hâlâ güven noktasında AKP’nin önüne geçebilmiş değildir.
Daha açık ifade ile muhalefet topluma AKP giderse bunlar daha iyi yönetir mesajını henüz veremedi ki meçhullük olgusu kitleleri rahatsız eder.
Açıklıkla ifade edeyim Kemal Kılıçdaroğlu şahsi kaliteleri ile göz dolduruyor ama partisi ya da vitrindeki kadroları itimat telkin edemiyor.
Keskin AKP karşıtı sanayici bir dostum bana, “AKP giderse ne gelecek bilmiyoruz. Bu da hepimizi endişelendiriyor” diyebiliyor.
Partide tam bir çok seslilik yanı kakafoni var.
Keza Kürt konusundaki muğlaklık da zihin bulandırıyor.
MHP bağlamında da benzer tereddütler var.
MHP’nin ekonomi, sosyal hayat ve dış politika noktasında ne düşündüğü bilinmiyor ve neden ön almayıp mesaj vermediği
sorgulanıyor.
Temel kuraldır bir iktidarı ancak başka bir iktidar alternatifini göstererek yıkabilirsiniz.
Muhalefet şu ana kadar bunu yapamadı!
Bırakın onu bunu, AKP bugünden 520 bin kişiyi sandık için görevlendirip eğitmeye başlamış. Açıkça yazıyorum sadece korku salarak AKP’yi indirecek düzeyde oy alınamaz.
Tayyip Erdoğan kendinden oy koparma potansiyeli olan Saadet Partisini akıllı bir manevra ile bölüp parçalar ve merkez sağ’da büyük bir oluşumun önüne set olurken muhalefet maalesef kibirli edalarla kendilerine yakın küçük partileri elinin tersiyle itiyor ki göreceksiniz o küsurat yapacağı oy bölmeleriyle AKP’ye hizmet edecektir.
Muhalefet bugüne kadar var olan seyrini sürdürür ise korkarım ki AKP gerçekten üçüncü kez ipi göğüsleyecektir...Yapılması gereken seferberlik ilanı ve başıbozuk halde değil sistemli bir biçimde topyekün taarruzdur.

***

YUTULUR ZOKA MI!..
Öğrenci’ye seçim rüşveti!

İşte AKP budur... Kısa bir süre önce harçlar fazla deyip demokratik tepki koyan yani yıkmadan, kırmadan, dökmeden sadece protesto yapan öğrencileri falakadan geçirip davalar açtıran ve akabinde hapislere gönderen AKP şimdi o öğrencilerin talebini güya yerine getiriyor yani öğrenim harçlarını yarı yarıya indiriyor. Bu kadarına da pes demiyorum, çünkü AKP budur.. Yüce dinimizi bile oy almak için kullanmaktan çekinmeyen bir güruhun böyle bir şeyi yapması kimseyi şaşırtmamalı, zira malum eşikte seçim ve oy kullanacak milyonlarca genç ve ailesi var. Ama buraya not düşüyorum AKP seçim biter bitmez yeni öğrenim döneminde bu harçları anında eski seviyesine ve hatta daha üstüne çıkaracaktır. Aman gençler bu zokayı yutmayın ve bu
rüşvete kanmayın!

***

SAĞLIK-SABIR!..
Demirel’in zor günleri!

9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel fevkalâde zor günler geçiriyor.
Niçin mi?
Ailevi sebeplerden ötürü.
1) Eşi Nazmiye Hanım çok hasta, hatta maalesef artık bitkisel hayatta.
2) Kardeşi Şevket Demirel hastanede yoğun bakımda.
3) Yeğeni Murat Demirel hapse girmenin eşiğinde yani aldığı ceza Yargıtay aşamasınd, Yargıtay onaylarsa Murat Demirel 10 küsur sene hapis yatacak.
Demirel bütün bunları Takdiri İlahi deyip büyük bir vakarla karşılıyor.
Sayın Demirel’e sağlık ve sabır, hastalarına şifa diliyoruz.

***

ACABA NEDEN?!!

Başbakan Kılıçdaroğlu’nun Van toplantısını niye es geçti?
Dikkat edin Başbakan Kemal Kılıçdaroğlu’nun Van’da yaptığı malum Kürt açılımı ile ilgili tek bir söz etmiyor... Atladı mı dersiniz, mümkün değil, zira Kemal Bey’in Van valiliğinin internet sitesinde bile deniz diye geçen Van Gölü’ne deniz demesine bile balıklama atlayan Erdoğan’ın öyle bir toplantıyı unutması ve görmemesi mümkün değil..Belli ki Başbakan Kılıçdaroğlu’nun o Van toplantısından rahatsız olmak şöyle dursun memnun olmuştur, zira Kemal Bey o tür etkinlik yaptıkça CHP’nin Batı’da oylarının düştüğünü ve de Kürtleri de asla etkileyemeyeceğini biliyor... Bize göre Kılıçdaroğlu’nun hareket noktası Tayip Bey’in kendine itiraz ettiği konularda yoğunlaşma olmalıdır.. Aile Sigortası işte bunlardan biridir.. Aman Kemal Bey etrafındaki siyaset esnafının gazına gelme, bırak Kürt açılımını, laikliği... İş de, aş de, yoksulluk ve yolsuzluk de!

Yenicag, 24.02.2011

Re: 'Bu seçim sistemiyle, AKP bin yıl daha seçilir'

İletiGönderilme zamanı: Prş Mar 03, 2011 9:13
gönderen bezgin
Seçim sisteminde delik var / soL

Referanduma günler kala, birbirine yakın seyreden Evet/Hayır oyları seçim sonuçlarının güvenliğini gündeme getirdi. Sonuçların merkezi olarak değerlendirileceği SEÇSİS, olası güvenlik açıkları dolayısıyla eleştirilerin merkezinde yer alıyor.

Seçimler denildiğinde çöplerden çıkan oy pusulalarının, mükerrer oy kullanımlarının, sandık başında silinen veya transfer edilen oyların akla geldiği ülkemizde, 12 Eylül'deki referandum da hile iddialarından nasibini fazlasıyla alıyor. Bir önceki seçimlere göre yaklaşık 7 milyon fazla seçmenin nereden çıktığı sorusuna hala inandırıcı bir yanıt verilebilmiş değil. Öte yandan Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK) ısrarla arkasında durduğu Bilgisayar Destekli Merkezi Seçmen Kütüğü (SEÇSİS) projesi ile ilgili başlangıçta komplo teorisi gibi görünen iddialar gün geçtikçe daha fazla gerçeklik kazanıyor.

İddiaların artması üzerine 3 Eylül Cuma günü internet sitesinde sistemin ne kadar güvenli olduğu ile ilgili bir açıklama yayınlayan YSK, sistemin Türk mühendisler tarafından geliştirilmiş olmasını, internete kapalı olduğu için kurum personeli dışında giriş yapılamayacağını, sisteme yapılan tüm erişimlerin kaydedildiğini öne çıkarıyor.

Olayın sadece YSK tarafından biliniyor ve denetleniyor olmasına itiraz eden birçok yazarın son günlerde yazdığı yazılar ise, yandaş medya tarafında bilinen yöntemlerle savuşturulmaya çalışılıyor. Zaman Gazetesi internet sitesinde dün yayınladığı bir haberde , öne çıkartılan itirazlara ilişkin “Anayasa değişikliğine karşı çıkanlar, referandumdan 'evet' çıkması ihtimaline karşı şimdiden 'hile' iddialarını gündeme getirmeye başladı” diye yazdı.

YSK’nın konuyla ilgili yaptığı açıklamada yer alan “‘Kamuoyunun, 12 Eylül 2010 Halkoylamasında, sisteme müdahale edilerek, yazılımın yüzde 52, yüzde 53 dolaylarında evet çıkmasına programlanacağı ve oy kullanmayanların bir kısmının oy kullanmış gibi gösterilerek evet hanesine kaydırılacağı’ yönündeki iddiaların bilgisayar uygulamasıyla doğrudan bir ilgisi yoktur” ifadesi, seçim güvenliğini sağlamanın sadece programla ilgili olmadığını göstermesi açısından önemli olmakla birlikte, doğrudan olmayan dolaylı ilişkiler SEÇSİS’in güvenliğine dair soru işaretlerini artırıyor.

SEÇSİS’i yapanlar mühendis mi?
YSK, SEÇSİS’in iki ana bileşenden oluştuğunu belirtiyor. Bunlardan birincisi kamuoyunda güvenliği tartışılan ve seçim sonuçlarıyla doğrudan ilgili olan “SEÇSİS Uygulama Sistemi”, diğeri ise internet üzerinden kullanılan “SEÇSİS Portal Sistemi”.

Uygulama sistemi YSK’nın da belirttiği üzere kapalı devre bir sistem olduğu için bu sistemin güvenilir olup olmadığını test etme imkanı bulunmuyor. Merkezinde "http://www.ysk.gov.tr/ysk/secmenBilgi.jsp" adresinin bulunduğu ve seçmenlerin seçimlerde oy kullanacakları sandık bilgilerini sorgulamada kullandıkları Portal Sistemi ise, internet üzerinden erişilebildiği için belirli incelemelerde bulunmak mümkün. Bu sitede bütün bilgisayar programcılarının bildiği birkaç numara üzerinden yapılan denemeler, sistemi kodlayan ve test eden ekibin mühendislik bilgisi hakkında ciddi şüpheler doğuruyor.

SEÇSİS Uygulama Sistemi’ni de yazanların aynı kişiler olma ihtimali, seçim güvenliği hakkında endişe yaratıyor.

Açık 1:
Yukarıda bahsedilen adrese girip güvenlik için kullanılan resimdeki kodu ve TC Kimlik numaranızı girdiğinizde, öngörüldüğü şekilde hangi sandıkta oy kullanmanız gerektiğini öğrenebiliyorsunuz. Sistemin ilk belirgin güvenlik zaafiyeti bu noktada çıkıyor. Siz sorgulamayı yaptığınızda uygulama sizin girdiğiniz bilgileri internet tarayıcınızın adres satırına yazıyor ve bu durumda şu şekilde bir şey görüyorsunuz.

"http://www.ysk.gov.tr/ysk/SecmenServ?bilmece=EZDVYEV&kimlikNo=0123456789"

Adres satırı ile böyle bir bilginin gönderilmesi bu sayfanın internet tarayıcısının geçmiş sayfalar bölümünde yer almasına yol açıyor. Bu durumda bu sayfaya internet kafeler, okulların bilgisayar laboratuarları gibi genel ağlardan bağlanan kişilerin yukarıda 0123456789 olarak yer verdiğimiz TC Kimlik numaralarına, bu bilgisayarları kendilerinden sonra kullanan kişilerin erişmesine imkan tanıyor. İnternet tarayıcısının belleği silinse bile internet üzerinden güvenli bilgi aktarımı için kullanılan https adresi YSK sitesinde bulunmadığı için internet kafe ya da laboratuar yöneticileri tüm kullanıcıların bu bilgilerine çok basit bir şekilde toplu olarak sahip olabiliyorlar. Konuyla yakından uzaktan ilgilenen herkesin bileceği üzere, Türkiye’de e-devlet projelerinin yapısı gereği TC Kimlik numaranızın bilinmesi neredeyse tüm hayatınızın bilinmesi anlamına geliyor ve YSK bu konuda açıkça ilgili kişilere yardımcı oluyor.

Açık 2:
Sistemi programlayan kişilerin programcılık seviyelerini ve bilgisayar güvenliğinden ne kadar anladıklarını gösteren bilgi ise yukarıda bahsedilen adresi biraz kurcaladığınızda ortaya çıkıyor ve görenleri dehşete düşürüyor.

Kullanıcılardan bir form doldurmasını isteyen internet sayfaları, örneğin ad soyad, e-posta adresi gibi bilgi istediklerinde, kullanıcıların bu bilgileri boş bırakma ya da yanlış bir şekilde girme ihtimallerine karşı doğrulama kodları barındırıyorlar. Bu durumda internet tarayıcısı, hiç o sayfanın bağlı olduğu sunucuya gitmeden kullanıcıya “Ad Soyad boş bırakılamaz”, “Geçersiz e-posta adresi” gibi mesajlar verebiliyor.
Bununla birlikte programcılıkta en azından iki senelik deneyimi bulunan herkesin, kullanıcıdan istenen bu parametlerin doğruluğunun sadece tarayıcı kısmına bırakılmaması gerektiğini, bir de sunucu tarafında işlenmesi ve doğrulanması gerektiğini biliyor olması beklenir.

Yukarıda verdiğimiz ve içinde bilmece ve kimlik no gibi iki parametrenin bulunduğu adres satırında doğrudan yapılacak bir iki müdahale ile YSK’nın Seçmen Sandık Sorgulama sayfasını yapan “mühendislerin” konudan bihaber oldukları anlaşılıyor.

Adres satırında bilmece kısmı toptan atılıp sayfa çalıştırıldığında aşağıdaki mesajı internet tarayıcınızda görebiliyorsunuz. Sunucudaki kodu bozduğunuzu ortaya çıkartan bu mesajda yer alan tr.com.havelsan.ysk.portal.secmen.SecmenServ satırı ile HavelSan’ın kurduğu sistemin iç mimarisini rahatlıkla görebiliyorsunuz.

Resim

Adres satırı ile uğraşınızı biraz daha sürdürüp kimlik no’dan sonra gelen rakamları harflerle değiştirdiğinizde sistemin size gönderdiği mesaj, hem yine sunucu tarafında bir hatayı ortaya çıkardığınızı hem de en basit “gönderilen kimlik no bir sayı mı?” gibi kontrolleri yapmaktan ve alınan hataları kullanıcıya göstermemeyi bilmekten aciz olduğunuzu gösteriyor.

Resim

Bu hataların yüzlerce bilgisayar tarafından aynı anda denendiği durumda sistemin sürekli hata vererek kullanılmaz hale getirilmesi, meydana gelecek hafıza hatalarıyla daha kritik güvenlik açıklarının ortaya çıkartılması çok basit bir şekilde uygulanabilecek yöntemler olarak biliniyor.

Burada gösterilen hata ve güvenlik açıkları, YSK’nın internet sayfalarında “Türk mühendisleri tarafından tasarlanıp gerçekleştirilmiş, Türk seçim sistemine özgü, özgün bir bilişim sistemi” olarak öve öve bitiremediği SEÇSİS’in Uygulama Sistemi ile ilgili olmasalar da genel olarak sistemi tasarlayan programcıların bilgi seviyelerini gösterdiklerinden ana sisteme dair mevcut güvenlik kuşkularını daha da güçlendiriyor. Özellikle YSK’nın sistemin güvenilirliğini esas olarak internet erişimine kapalı “özel bir ağ” olmasına dayandırması, bu özel ağa bir kez girildikten sonra yapılabilecekler konusunda ciddi soru işaretleri barındırıyor. YSK ve Havelsan’ın sistemi kapattığı gibi kodları da kapatmış olması ve bağımsız bir kurul tarafından bu kodların incelenemiyor olması sonuçların işlenmesi ve duyurulması aşamasında onlarca müdahaleye imkan tanıyor.

(soL - Haber Merkezi) - 05.09.2010

Re: 'Bu seçim sistemiyle, AKP bin yıl daha seçilir'

İletiGönderilme zamanı: Prş Mar 03, 2011 17:54
gönderen bezgin
Anar: "AKP %50"

Habere gecmeden, Anar Secim Arastirma Sirketi'nin resmi sayfasindaki referanslar bölümünde, ilk cikan kurumu göreceksiniz.

Resim

Yuh be. Bu kadar da "kör parmagim kör gözüne" yapilmaz ki. Simdi devam edelim.




Milliyetçi oylar kolay yer değiştirmez

'12 Haziran seçimleri 2007'nin fotokopisi gibi olacak' diyen ANAR Genel Müdürü Uslu'ya göre, CHP'yi yeni bir kriz bekliyor. MHP'nin baraj altında kalması ise zor. Çünkü tabanı başka bir parti 'milliyetçi aday' gösterdi diye kolay kolay yer değiştirmez

Hakkı KURBAN / ANKARA
Türkiye 12 Haziran'da sandık başına gitmeye hazırlanıyor. Yeni anayasadan cumhurbaşkanlığı seçimleri ve başkanlık sistemine kadar pek çok tartışmayı etkilemesi beklenen seçimde AK Parti yine tek başına iktidarı hedefliyor. Muhalefetin hesabı ise 8.5 yıl sonra iktidar aritmetiğini değiştirme üzerine kurulu. Peki son durum ne? ANAR Genel Müdürü Dr. İbrahim Uslu'ya göre, 12 Haziran'dan, 22 Temmuz 2007'deki seçim sonuçlarının kopyası çıkacak. Uslu'nun değerlendirmeleri şöyle:

2007'NİN FOTOKOPİSİ
- 2007 seçimlerinde oluşan dengeler, bugün de üç aşağı beş yukarı devam ediyor. AK Parti yüzde 47 oy almıştı, bizim ölçümlerimizde 48-50 bandında görünüyor. CHP yüzde 21 almıştı, bugün 23-24 oranında görünüyor. MHP yüzde 14.5 almıştı, bugün 12-13 civarında çıkıyor. Yani bugünden 13 Haziran sabahına bakınca, Türkiye'de sürpriz görülmüyor. Bu seçim 2007'deki tablonun fotokopisi gibi olacak.

- Araştırma sonuçlarına göre MHP, Osmaniye dışında hiçbir ilde birinci görünmüyor. Hatta illerin çoğunda ikinci de değil şu an. Yıllardır süren bir hareket ama oyları artmıyor. Hatta 2007 seçimlerine göre 2 puan düşüş görünüyor. Referandumdan bu yana yaptığımız bütün çalışmalarda MHP'yi yüzde 12-13 bandında gördük. Yani borsacıların tabiriyle orada tutunuyor. Yüzde 12'nin altına hiç düşmedi. Bundan sonra büyük siyasi hata yapmazlarsa düşmez.

- Referandum öncesi çalışmalarımızda oran yüzde 15-16'larda görünüyordu. Referandum süreci olumsuz yansıdı. Yüzde 15-16'lardan yüzde 12-13'lere düşmek, seçmeninin yüzde 20'sini kaybetmekle eşdeğer. Dolayısıyla MHP'de de bir sıkıntı yaşanabilir. MHP tabanı, partiyle güçlü bağları olan seçmen kitlesi. Başka parti 'milliyetçi aday' gösterdi diye kolay kolay yerini değiştirmez.

CHP'de kriz bekliyorum
Offtopic :
Allah Allah, nerden biliyor acaba?


- CHP'DE Sayın Kılıçdaroğlu'nun gelişiyle büyük bir dalga yaratıldı. Bizim anketlerimizde de o dönem oy oranları yüzde 30'ları görmüştü. Sayın Kılıçdaroğlu'nun da yüzde 40'lardan bahsetmesi de beklentiyi büyüttü. O söylem, şu an Sayın Kılıçdaroğlu açısından risk faktörüne dönüştü. CHP, 2009'daki yerel seçimlerde yüzde 23.5 oy almıştı. Son anketlerde de oy oranı o noktalara indi. Önümüzdeki süreçte iyi performans sergilerlerse yüzde 25-26'lara çıkabilirler. Ama bu, Sayın Kılıçdaroğlu için büyük bir başarı olarak mı kabul edilecek. Ana muhalefette kriz bekliyorum.

Parti sadakati yükseldi
- Önceki seçimlerde kararsız seçmen oranı yüksekti. Şu an yüzde 15 seviyelerinde çıkıyor. Oylar dağıtılınca, onlar da büyük oranda değiştirmiyor tabloyu.

- Son dönemde yaşanan kutuplaşmadan dolayı tabanın partisine sadakati yükseldi. Düşünün, aradan dört yıl geçmiş, ama partiler büyük orranda pozisyonlarını koruyor. Tartışmalara rağmen seçmen davranışı değişmedi. Seçime kadar kalan üç ayda bunu değiştirmek çok zor.

Aksam, 03.03.2011

Re: 'Bu seçim sistemiyle, AKP bin yıl daha seçilir'

İletiGönderilme zamanı: Cum Mar 04, 2011 9:01
gönderen bezgin
Referandum Şaibeli


CHP’nin Bilişim uzmanı milletvekili Tacidar Seyhan, 12 Eylül’de yapılacak referandumun şaibeli olacağını söyledi. CHP Adana Milletvekili ve yazılım uzmanı Tacidar Seyhan, (YSK) Yüksek Seçim Kurulu’nun, Seçim sistemi otomasyonu Projesi’ni (SEÇSİS) kullandığını, söz konusu sistemin bilgisayar teknolojisinin niteliği gereği, sisteme her an dışarıdan müdahale olabileceğini belirterek ” 12 Eylül’de yapılacak seçim şaaibeli olabilir. 8 Yıldan beri Avrupa ülkelerinde ve bir çok büyük ülkede devlet kurumlarında Microsoft’un kullanımı yasaklanmış ve Linux sistemlere geçilmiştir” dedi.



Seçmen kütükleri ve seçim sonuçlarının düzenlendiği bilgisayar yazılımları hakkında rapor hazırlayan Seyhan, ilginç sonuçlar buldu. YSK merkezinde kurulu ana bilgisayara SEÇSİS yazılımı yüklü olduğunu belirten Seyhan, sistemin dışarıdan müdahaleye açık ve güvenlik sorunu olduğuna dikkat çekti. Raporda, aynı sistemi kullanan ülkelerde hile tespit edildiğine işaret edilerek, şu tespitlere yer verildiğini aktardı; ” Benzer bilgisayar destekli seçim sistemi, ABD( Bush) seçimlerinde kullanılmış ve bazı bölgelerde seçimlerde hile tespit edilmiştir. Yunanistan seçimlerinde de benzer bir yazılım kullanılmak istenmiş ancak şaibeli olması nedeni ile kullanılmaktan vazgeçilmiştir.”

Yalnızca Türkiye Kullanıyor

Söz konusu sistemi yalnızca Türkiye’nin kullandığına dikkat çeken Seyhan ” Türkiye dışında bu sistemi kullanan bir tek ülke dahi yok” dedi. Diğer yandan yazılımın, Havelsan taarafından kriptolandığını, bu kriptolamanın hangi kaynaklar tarafından yapıldığının mutlaka açıklanması gerektiğini belirten Seyhan, Kriptonun güvenliği konusunda ciddi endişeler olduğunu belirti.

Ne yapılmalı?

CHP Adana Milletvekili Seyhan, bilgisayarlara dışarıdan müdahaleyi engelleyebilmek için yapılması gerekenleri şöyle sıraladı.

- Mevcut yazılımın siyasi partilerin denetimine açılmalı.

- Vatandaş duyarlılığı dikkate alınarak, YSK sitesine girişler baaşladığı andan itibaren anlık takip edilebilmelidir.

- Siyasi partilere tek taraflı link verilebimeli. Böylece partiler ilçe seçim kurullarından yapılan girişleri anlık takip edebilmelidirler.

- Verilerde zaman damgası kullanılmalı. TUBİTAK’ın hazırladığı bir elektronik damga mevcuttur. Böylece sonraki değişiklikler kolayca ortaya çıkabilir.

- Etkin kriptolama yapılmalı; Nasıl yapıldığı siyasi partilerle paylaşılmalıdır.

- Bu işlemlerde Windows kullanımından vazgeçilmeli.

Kemalistler, 11.09.2010