2. yüz (Toplam 2 yüz)

Re: 'Bu seçim sistemiyle, AKP bin yıl daha seçilir' (SEÇSİS Hileleri)

İletiGönderilme zamanı: Pzt Mar 07, 2011 12:04
gönderen bezgin
İstanbul’u El-Kaide değil, asker bombaladı diyecekler! / Sabahattin ÖNKİBAR

Seçime kısa bir süre kala gazete manşetleri ile televizyonların birinci haberi şöyle olacak:
- “Meğer 2003’te İstanbul’u El-Kaide değil, darbeci askerler bombalatmış!”
Sakın o kadarına tevessül etmezler, zira inandırıcı olmaz
demeyin!
İnandırıcı olması için gereken her şeyi yapacaklar.
Mesela önce Balyoz iddianamesinde var olan halkı galeyana getirmek için Fatih Camiinin bombalanması tezini öne çıkarıp böyle bir şeyi de yapabileceklerine halk inandırılacak.
Akabinde yargı devreye
sokulacak!
Nasıl mı?
Yeni bir Osman Yıldırım tiyatrosu sergilenecek!
Osman’ı biliyorsunuz kız kardeşini para karşılığı satan ve iki kişiyi öldüren bir katil!
İşlediği adi suçlardan hüküm giyen yani onlarca yıllık hapsi kesinleşen Osman birdenbire itirafçı oldu ya da olduruldu ve Danıştay cinayeti ile alakalı bilinen son iddiaları dillendirip Ergenekon soruşturmasının seyrini değiştirdi.
Şimdi aynı şey İstanbul’daki bombalamaların sorumlusu olan El Kaideciler için yapılacak.
Malum o terörist eylemin sorumlularının alacağı ceza muhtemelen ağırlaştırılmış müebbettir ki devam eden dava son aşamasında.
Dolayısı ile o El-Kaidecilerin tıpkı Osman Yıldırım misali kendilerine yapılacak devlet vaadinin dışında bir beklentileri olamaz.
Göreceksiniz o bombalamanın sorumlusu olan El Kaidecilerden biri tıpkı Osman Yıldırım misali itirafçı yapılacak.
Peki yapılırsa ne mi olur?
Hazırlanan senaryo ile İstanbul’da üç ayrı merkezde yapılan bombalamanın faturası güya darbe peşinde koşan (!) askere fatura edilecek!
İddianamede var olan Fatih Camii bombalanması argümanı da bu itirafa destek diye sunulacak ve bir anda Balyoz’da yargılananlar onlarca kişinin katili ilan edilip toplumda infial yaratılacak.
Altını çizerek yazıyorum seçim öncesi muhtemel ajitasyonlardan biri budur.
Şuyuu vukuundan önemli misali bu dezenformasyonla topluma seslenilecek ve yapılan Balyoz tutuklamalarının bunun karşılığı olduğu seslendirilecek.Bu şekilde de bravo Tayyip denilip oyların AKP’ye akması sağlanacak!
Peki bu olacakları nereden mi öğrendim!
900 sayfalık Balyoz iddianamesini okuyarak.
Bu iddianameyi okuyup birazcık AKP’yi tanıyan ve öngörü sahibi olan herkes böyle bir sonucu çıkarır!
Pardon bir kurum buna dahil değildir:
Genelkurmay bütün bunları öngöremiyor, çünkü Ergenekon hikayesine start verildiği ilk gün hedefe askerin oturtulacağı belli iken o dönemin Genelkurmay’i hiç mi hiç oralı olmadı ve TSK’yı imaj olarak bugünkü duruma düşürdüler.
Sahi Genelkurmay’ın adli müşaviri ve hukukçusu yok mudur? Plan ve Prensipler Başkanlığı ne iş yapar? Bunlar iddianame okumaz mı? Okuyorlarsa nasıl bütün bunları görmez ve yapılacaklara önceden set çekmezler? Karşı psikolojik operasyonun ne demek olduğunu bilmeyen bir kuruma dünyanın 5.büyük ordusu denilebilir mi?
FAŞİZMİN BÖYLESİ!
İki olay ve milenyum faşizmi!
Yaşanan iki sıcak konuyu sunacağım.
Birinci olay.
İki gazeteci Deniz Yıldırım ile Ufuk Akkaya Başbakan’ın internete düşen Remzi Gür ile yaptığı “Kızıma 25 gönder” mesajının bulunduğu malum konuşmasını Aydınlık’ta haber olarak yayınladıkları için aylarca hapiste kaldı ki Deniz Yıldırım hâlâ çile çekiyor.
Ve ikinci olay:
Abartısız onlarca örnek var ama son olanları sunalım.
Akşam gazetesinde önceki gün Soner Yalçın’ın savcılıktaki ifadesi yayınlandı. Keza bir önceki gün de Şamil Tayyar ekrana çıkıp Soner Yalçın’ın Kemal Kılıçdaroğlu’na gönderdiği mektubu okudu.
Hayır, hem Akşam’da yayınlananlarda hem de Şamil Tayyar’ın açıkladığı mektupta zerre bir suç unsuru bulunmadığı gibi kamuoyunu alakadar edecek hiçbir bir şey de yok.
Peki mektubu yayınlayan Şamil Tayyar Deniz Yıldırım-Ufuk Akaya misali sorgulanıp tutuklandı mı?
Ne gezer!
Tam tersine Şamil gizli belgelere ulaşan büyük gazeteci diye taltif gördü!
Kuşkusuz kastım elbette Tayyar tutuklansın demek değildir, söylemek istediğim ortaya konan iki tutum arasındaki korkunç farktır.
Biri hapse gönderilirken, diğeri büyük gazeteci ilan ediliyor!
Böyle bir bakış veya anlayışın bırakın adillik ve demokratlıkla, insanlıkla alakası olabilir mi?
Peki soruyorum nasıl oluyor da Akşam gazetesinde o ifade tutanağı yayınlanabiliyor?
Şamil’e o mektup nereden ulaştı?
Birileri veremezse mümkün olmaz değil mi?
İyi de kim o birileri?
Sorarım size böyle bir durumun yaşandığı bir toplumda devlete ve kurumlarına güven duyulabilir mi?
Ondan sonra kürsüye çıkıp bu ülkenin asla korku devleti olmadığını söylersiniz değil mi!
İnceleyin orada her şey en azından açıktan yapılıyor, bizdeki gibi örtülü ve kılıflı diktatörlük yoktur.
AKP’nin bu hâli ya da getirdiği rejimin adı Yeni Milenyum faşizmidir!

Yenicag, 25 Şubat 2011

Re: 'Bu seçim sistemiyle, AKP bin yıl daha seçilir' (SEÇSİS Hileleri)

İletiGönderilme zamanı: Pzt Mar 07, 2011 12:46
gönderen ugursurmeli
Hac yolculuğundaki vekilleri adına mecliste oy kullandıran bir parti seçimde de hile yapabilir mi? El Cevap: Yapabilirse yapar!!! AKP nin ortaya attığı anketler de bunun için var! "Ey ahaliiiiii, seçimlerde biz bu kadar oy alacağız hazır olun" demek için! Bir de "Oyum boşa gitmesin" diye düşünen %25 lik bir akılsız kesimin oyunu da kendi hanesine yazabilmek için!!!

Re: 'Bu seçim sistemiyle, AKP bin yıl daha seçilir' (SEÇSİS Hileleri)

İletiGönderilme zamanı: Sal Mar 08, 2011 9:57
gönderen bezgin
SEÇİM HİLELERİ NASIL ÖNLENEBİLİR / Dr. Mete Durdağ


Seçimlerde hile yapıldığı konusunda 2007 ve 2009 seçimlerinden hemen sonra basında pek çok haber çıktı ve birçok köşe yazarı bu iddiaların araştırılması gerektiğini, bazıları defalarca, vurguladılar. Ancak bu iddiaların asıl takipçisi olması gereken CHP ve MHP akıl almaz bir aymazlıkla kurumsal hiç bir teşebbüste bulunmadılar. Şu anda da önümüzdeki Referandum ve Genel Seçimde olası seçim hilelerine karşı bu partilerin ciddi önlemler alınması için çaba gösterdikleri görülmüyor. Referandumda Evet mührünün kullanılması saçmalığına karşı CHP Yönetimi ancak bu konu Ayşe Arman tarafından vurgulandıktan sonra uyanabildi, o da yarım bir uyanış oldu. YSK halâ TERCİH mührünün yetersiz sayıda olduğu sandıklarda EVET mührü kullanılabilir diyor. YSK'nın yeni mühür yaptırmaktaki "sözde" acizliği karşısında CHP ve MHP'nin kıyamet koparması gerekmez mi? Ben 72 yaşında bir vatandaş olarak İsmet İnönü'nün ve Osman Bölükbaşı'nın 1950'lerdeki muhalefet liderliğini gördüğüm için AKP'ye karşı muhalefet partilerinin suskunluğu karşısında şaşkına dönüyorum. Seçimlerde yapılacağı kuvvetle olası hilelerin önlenmesinde de bu partiler tam bir çaresizlik içindeler; oysa aşağıda belirttiğim tedbirleri alırlarsa bu hileleri kesinlikle önleyebilirler.

Seçim sürecini üç safhada düşünebiliriz: 1) Seçmen kütüklerinin hazırlanması; 2) Seçim sandıklarında oy kullanılması ve oy sayımının tutanağa bağlanması; ve 3) Sandık sayım sonuçlarının İlçe ve İl Seçim Kurullarına ve YSK'ya iletilmesi ve sonuçların YSK tarafından iller bazında ilan edilmesi. Bu safhaların her birinde çok çeşitli, karmaşık ve son derece ustaca hilelerin yapılması mümkündür. Bunların neler olabileceği ve nasıl önlenebileceği konusunda basında çok şeyler yazılıyor. Fakat şu gerçeği unutmamalıyız: Hilesiz bir seçim ancak seçim sürecinin her safhası ile ilgili tüm Devlet kurumlarının (İçişleri Bakanlığı, Adalet Bakanlığı, TUİK, Nüfus İdaresi, İlçe ve İl Seçim Kurumları ve YSK) görevlerini tam bir dürüstlük ve yeterlilikle yapmaları ile mümkün olur. Vatandaşlarda seçimlerde hile yapıldığı şüphesinin yerleşmiş olması ilgili Devlet kurumlarının görevlerini tam olarak yerine getireceklerine dair güvenin sarsılmış olduğunu gösterir. Bu durumda muhalefet partileri, yapılması muhtemel hileler nelerdir ve bunları nasıl önleyebiliriz diye kafa yormak yerine bu hileleri nasıl belgeleyebiliriz diye düşünmelidirler. Yapılan hileleri belgeleyebilecek sistemi kurdukları takdirde zaten hileye teşebbüs edecekleri de caydırmış olacaklardır.

1) Seçmen kütüklerinin hazırlanması safhasında bir seçmene birden fazla sandıkta oy kullanma olanağı sağlanabilir. YSK kullanılan bilgisayar programının, aynı kimlik numarasının birden fazla sandığın seçmen kütüğünde bulunmasına imkân vermeyeceğini açıkladı. Bunun doğruluğunu muhalefet partileri herhalde bugüne kadar teyit etmişlerdir. Diğer bir hile olasılığı, sandık görevlilerinin kendi yazılı oldukları sandıklar yerine görevli oldukları sandıklarda oy kullanabileceğine dair YSK kararından kaynaklanabilir. Muhalefet Partileri bu kararın değişmesi için ısrarlı olmalıdırlar. Bu karar bir sandık görevlisine iki sandıkta oy kullanma olasılığını sağlayabilir. Siyasi partilerin sandık görevlilerinin kayıtlı oldukları sandığın seçmenleri arasından seçilmesi zorunlu olursa bu hile olasılığı önlenebilir. Kütüklerin hazırlanması safhasında en ciddi hile olasılığı, gerçek dışı vatandaşlık numaraları üreterek ve/veya ölüleri (F. Gülen’in önerdiği gibi) kütüklere dahil ederek sanal seçmenlere oy kullandırmak şeklinde olabilir. Muhalefet partilerinin bunu önleme olanağı yok gibidir, ama bu hileyi belgeleyebilirler. Bunun için sondaj yoluyla tüm ülke çapında anlamlı sayıda sandık seçip, her bir sandığın seçmen kütüğündeki kendi partili üyelerinden gönüllü olarak çalışıp kütükteki bütün seçmenlerin gerçekten gösterilen adreste yaşayıp yaşamadıklarını araştırmalarını isteyebilir. Bu araştırma sonucunda ciddi sayıda sanal seçmen kayıdı olduğu belgelenirse, buna dayanarak YSK tüm seçmen kayıtlarının gerçekliğini tahkik etmeye zorlanabilir.

2) Oy verme, oyların sayılması ve tutanağa bağlanması safhası: Bu safhada partilerin yapması gereken bütün iş, sandık güvenliğinin önemini idrak eden dinamik ve görev şuuru yüksek parti üyelerini sandıklarda görevlendirmektir. Bundan önceki seçimlerde CHP ve özellikle MHP'nin bu konuda yetersiz kaldığı biliniyor. Bu görevliler üstlendikleri sorumluluğu tam olarak yerine getirirlerse ve özellikle her sandıktaki muhalefetteki parti görevlileri yakın işbirliği ve dayanışma içinde olurlarsa oy verilmesi, sayılması ve tutanağa bağlanması safhasında herhangi bir hile yapılması imkânsızlaşır. Sandıklardaki Parti görevlileri alacakları sandık tutanağının bir fotokopisini kendinde tutarak aslını Partisinin ilçe başkanına teslim etmesi hayati öneme sahiptir, çünkü tüm hile olasılıklarını boşa çıkaracak olan belge bu tutanaktır.

3) Sandık sayım sonuçlarının YSK'nda elektronik olarak toplanması ve iller bazında açıklanması safhası: Seçim sonuçlarını etkileyen esas hilelerin bu safhada yapıldığı söylenebilir. Kullanılan bilgisayar programlarının buna müsait olduğu, başka ülkelerdeki tecrübeler de örnek gösterilerek, birçok uzman tarafından iddia edilmiştir. Muhalefet partilerinin bu hile olasılıklarını tek tek belirlemek ve önlemek olanaklarının bulunamayacağı açıktır. Yapabilecekleri ve yapmaları gereken tek şey bu safhada hile yapıldığını açığa çıkaracak ve böylece hile yapılmasını caydıracak sistemi yerleştirmektir. Bunun için iki şıktan birisini gerçekleştirmek zorundalar:

· YSK seçim sonuçlarının sandık bazında dökümünü, seçimleri takip eden bir hafta içinde kendi web sitesinde açıklamalıdır. Böylece partiler sandık seçim kurullarınca tutanağa bağlanmış sandık oy sayımlarının, seçim sonuçlarının toplanması ve açıklanması sırasında bir değişikliğe uğrayıp uğramadığını kontrol edebileceklerdir. Tutanak ve YSK'ca ilan edilen sandık sonucu arasında bir farkın olduğu durumlarda tutanak esas alınmak suretiyle bir düzeltmeye gidilmelidir.

· Muhalefet partileri birinci şıkkı YSK'una kabul ettiremezlerse iş başa düştü demektir. Partilerinin sandık görevlilerinin getirecekleri sandık tutanaklarını iller bazında kendileri toplayarak her ilin gerçek seçim sonuçlarını bulabilirler. Bunu tüm ülke için merkezden yapmak bir Parti için çok zor olabilir. Şimdilik bunu bir kaç ilde Partinin il merkezinde organize ederek gerçekleştirmek düşünülebilir. Bu uygulamanın yapılacağı illerin seçiminde muhalefet partileri arasında bir işbirliği yapılabilir ve böylece YSK sonuçlarının kontrol edilebileceği il sayısı artırılmış olabilir. Bu uygulamanın sonucunda bir ilin sandık tutanaklarına dayanılarak bulunmuş seçim sonuçları YSK'nın açıkladığından farklı çıkması halinde hukuki yollara başvurarak o ilin seçim sonucunun düzeltilmesi sağlanabilir.

Odatv.com, 03.09.2010 22:12

Re: 'Bu seçim sistemiyle, AKP bin yıl daha seçilir' (SEÇSİS Hileleri)

İletiGönderilme zamanı: Çrş Mar 09, 2011 9:54
gönderen bezgin
ABD seçim sonuçlarını şimdiden biliyor / Savaş SÜZAL

Hatırlarsanız geçmiş ve gelecek seçimler için kuşku duyduğumu yazmıştım. Washington’da geçenlerde bu konuda tüylerimi diken diken eden ve kuşkularımı doğrulayan bazı duyumlar aldım. Kaynağım Amerikalı bazı yetkililer. Wikileaks falan değil. Bir vesile ile söylediklerinin bende kalacağından emin olan, Amerikalı bazı üst düzey yetkilileri ile yakın bir tarihte yaptığımız bir sohbet sırasında duyduklarım beni dehşete düşürdü.
Konumuz yaklaşan seçimlerdi. Amerikalılar öylesine emin ki kankaları Erdoğan’ın seçimi kazanacağından, hem de büyük fark atacağını söylüyorlardı. Hele hele hiç şans tanımadılar kaybetme olayına. Ben alternatiflere değindikçe kabullenmediler, bıyık altından da güldüler. Yalnız bu sözlerinin temelinde yaptırdıkları bir kamuoyu yoklaması mı var, yoksa bildikleri başka bir şey mi? Bilemiyorum.
Düşünün seçime yaklaşık üç ay var ve Erdoğan’ın Amerikalı ağabeyleri Türk halkının nasıl ve kime oy atacağından çok emin. Daha halk sandık başına gitmeden seçimler için emin olmak, nasıl bir oyun acaba? Özür dilerim ama 1980 Kenan Evren darbesi öncesi ve sırasında Washington’dan yapılan açıklamaları hatırlattı bana.
Acaba daha 2007 ve önceki seçimlerde oynanan bilgisayar oyunlarına mı güveniyorlardı?
Ama onların en ufak tereddüt duymadan yaptıkları açıklamalar, Türk halkı için bence felaket habercisi. Zira, eğer ABD işbaşına getirdiği Erdoğan’ı bir dönem daha Türkiye’nin başında tutacaksa, anlaşılan ülkemin başına gelecek inanılmaz kötü şeyler var demektir. Bunların başında Türkiye’nin bölünmesinden tutun da bir katilin Meclis’e girmesine kadar bir dizi felaketi sayabiliriz. Hoş, ne yani memleketi hırsızlarla katiller paylaşırsa ne olurmuş da diyebilirsiniz?
Aslında kimsenin bu hırsız ve katil sürüsüne bir şey demeye hakkı yok. Kucağındaki kız çocuğunun 15 yıl sonra üç karılı bir adama dördüncü karı olmasından çekinmeyen bir baba ile kendi kötü kaderini kızına nakletmekten eli titremeyen bir anneden ne bekleyebiliriz ki. Hele hele çocuklarının kendisi gibi işsiz kalıp dilenci kültürüne geçmesini isteyenlerden.
Ülke parçalanacakmış. Parçalansın. Filistinliler için gözyaşı döken, Türkiye’de terör estirirken, Mısır’a önerilerde bulunan, darbelere karşıyım derken Mısır’da işbaşına gelen askerle tokalaşan birini benim halkım istiyorsa, benim söyleyecek ne sözüm olabilir.
Ondan komut alırken sesi titremeyen bir askerin elinde savunacak toprağı kalmamış olsa ne yazar. Onlar için emekliliklerindeki yazlıklar çok daha önemli. Askerinin kafasına geçirilen torbanın hesabını soramayan bir komuta grubunun kimseyi komuta etmesi de yok demektir.
Gelelim bugünlere ağlayan Türk basınına. Asıl işi haberciliği bırakıp yıllarca goygoyculuk yapan, iki büyük gazetenin genel yayın yönetmeninin ülke siyasetini parmaklayıp, çanak çömlek ve masa örtüsü ile gazete satan, patronları hükümetle iş bağlayan, mankenleri televizyoncu yapan bir basın zaten sakat doğmuştur ve bağımsız değildi.
Aynı şekilde siyasi iktidar tarafından tayin ve terfileri yapılan bir adaletin, adalet dağıttığına inanacak kadar safdil değilim. Hukukçu olmayan en yüksek yargının başkanının bu sistemi dağıtma konusunda iktidarla işbirliği yapması, onun adaleti adil dağıtması konusunda kuşku yaratmaz mı?
Yani biz aslında olmayan bir şeyin arkasından ahlayıp ofluyor, ağlayıp hayıflanıyoruz. Bizim elimizdekini çoktan aldılar. Şu anda olanlar malumun ilamı.

Yenicag, 08.03.2010
savassuzal@habergazete.com

Re: 'Bu seçim sistemiyle, AKP bin yıl daha seçilir' (SEÇSİS Hileleri)

İletiGönderilme zamanı: Prş Mar 10, 2011 10:33
gönderen bezgin
Devlet'e Mektup:
"Yüzde 40 (+7) ve Temsiliyet / Teslimiyet Dengesi"


Sevgili Devletim,

Şefkatli kelepçelerinle sarıp sarmalayıp bizi polis arkadaşların önüne attığın günden beri bu mektubu yazmayı kafaya koydum.
O gün kendilerine de söylemiştim; "Devletin sağ eli sol elini kovalıyor; siz çeteyi yanlış yerde arıyorsunuz" diye ama tabi dinleyen olmadı. Terörle Mücadele'deki arkadaşlar, evrakla mücadele etmekten, olaya tepeden bakma yetisini hayli yitirmiş bir şekilde, uğraşıp durdu bizimle.


İçerdeyken; içindeki düğümleri çok daha net bir şekilde gördüm.

Hele o ifademin alındığı odanın duvarında asılı

"Etnische Minderheiten im Landlischen Raum"

başlıklı, Almanca, "Türkiye'deki Etnik Gruplar" haritası yok mu...

Alman istihbaratının Türkiye'nin etnik haritasını en ince noktasına kadar çıkardığının belgesi önünde "çete ifadesi" vermek...işte bana bu çok koydu...

Bu; gazetelere , "çeteciler Alman istihbaratına çalışıyor" mealinde haberlerin sadık muhabir arkadaşlar üzerinden servis edilmesinden yaklaşık 1 ay önceydi.

Sonra sırasıyla İsmail Yıldız, Ergün Poyraz, Emin Şirin derken; herkes de net olarak gördü ki, "çete" bahane...

Ey Sevgili Devlet;

Alman istihbaratının etnik haritaları asılı olduğu ofislerde, memurların çoğu zaman kahramanca, çokca yorgun ve bazen kendince çalışırken, senin çok daha derin bir operasyon üzerinde yoğunlaştığını farkettim...

Tayyip Erdoğan'ın "%34'den düşük alırsam bırakırım" dediği gün bu operasyonu farketmediğim için kendime çok kızdım.

Neticede ; Tayyip Erdoğan gibi bir adamın bu cümleyi, kendisine çok sağlam - sıfır risk - bir garanti verilmesi dışında söylemeyeceği ortada.

Bir de üstüne üstlük;

bir hafta önce, aksini iddia edenleri; "AKP %40'ın üzerine çıkamaz" diye azarlayan Tarhan Erdem'in, Radikal'in %47 manşetine konu olan araştırmasını görünce sinyalin çok net olduğunu görmeliydim.

Müttefik bellediklerinle, Türk siyasetini Merrill Lynch etme pahasına; Türk Devletini dönüştürme projesine memur ettiğin Tayyip Erdoğan'ın "toplumsal meşruiyet" zeminini bütün mantık ve izan ölçüleri üzerine taşıdın.

Zaten Genelkurmay'ın verdiği destekle %40'a varacak bir partiyi, %47'lere; daha doğrusu toplumsal psikolojide;

"iki kişiden biri"

noktasına taşıman; ilerde senin de farkına varacağın üzere, gereksiz ve yersiz bir hamle oldu.

Ortalık; seçim hileleri ile ilgili haberlerden ve gün be gün artan belgelerden geçilmiyor ama neyse ki stoğunda Deniz Baykal ve Deniz Bahçeli gibi lider süsü verilmiş iki "devlet adamı" var da;

kendilerine çizilen resmi muhalefet sınırları içerisinde konuyu gündeme bile getirmiyorlar.

Anıtkabir'e gidip "Atam" şovları yapmak, Meclis'te İ.T.'in avukatlarının elini sıkmak yetiyor da artıyor bile.

O yüzden en önemli kalelerinden biri olan YSK'nın dijital labirentlerinde neler döndüğünün ortaya çıkarılmasından zerre çekinmiyorsun.

Altına imza attığın anlaşılan Dönüşüm Projesi'nin en temel direğini çatma zamanının geldiği bu noktada, bu işe memur ettiğin AKP'nin %47 gibi bir toplumsal bir meşruiyet zeminine oturtulup, tek parti iktidarının "halk hareketi" olarak yutturulması senin için herşeyden daha önemli.

Bu arada ilginç bir mantıkla; AKP'yi tek parti konumuna getirirken; gerçekleştirdiğin Meclis Mühendisliği ile , Meclis'e de tadında bir çoğulculuk havası katıyorsun...

"Milliyetçiler" orada, "Kürtçüler" orada, hatta bir tutam da liberal sol atmışsın ki,

bugüne kadar toplumu şekillendirmede sana büyük hizmetleri geçen Beyoğlu/Bahçeşehir liberal solcuları da, sistemden nasiplensin.

Bu tabloda en büyük hatan; eninde sonunda ortaya çıkacak SEÇSİZ "back-door" rezaleti değil.

Bu tabloda en büyük hatan; ülkenin gelip tıkandığı noktada, çözümü yine temsiliyet/teslimiyet dengesi üzerinden çözebileceğini zannetmen.

Yüzyılın başında yaptığın hatayı, 2000'lerin başında yeniden tekrarlıyor olman.

Hatırlarsan; o günlerde de Yıldız Sarayı-Abdülhamit gerçeği varken bir Meclis yarattın...

Rum'u; Ermenisi; Boşnak'ı, Arnavut'u....

O günlerde de, Osmanlı'yı hedef alan emperyal dalgayı temsiliyet sorunu ile çözebileceğini düşünüyordun.

Sonunda temsiliyetle teslimiyet arasında bocalayıp, onbinlerce evladını müttefiklik adına cephelerde harcayıp, ne demokrat olabildin, ne de hükümdar; ne rejimini koruyabildin, ne de geleceğini...

Yeni bir kırmızı hat çektin tarihe ve çekildin son kalene...

Şimdi o son kalede tehdit altında ve yüzyılın dersini hala almamış bir şekilde; yine temsiliyet sorununu çözerken, teslimiyette bir denge tutturmaya çalışıyorsun...

Yine bir tarafta kendini padişah zanneden Tayyip Erdoğan'ı %47 ile rehin alıp, Yıldız Danışmanlarından bir sanal saraya hapsederken;

gözüne Anadolu'ya kestirmiş emperyalizmi Meclis Mühendisliği ve bini bir para tavizlerle doyurmaya, sakinleştirmeye çalışıyorsun.

Yanılıyorsun Sevgili Devlet'im; yine çok fena yanılıyorsun...

Aynen 1900'lerin başında olduğu gibi; çözümü yine sana sunulan parametreler içinde bulmaya çalışıyorsun.

Bu emperyalizmi; temsiliyeti

"boşnak asıllı kürtçe konuşan sünnet olmamış ortodoks vejeteryan gaylere"

Meclis'te sandalye kotası açsan bile; teslimiyeti de;

"suları sattık; sınırları da özelleştirelim"

noktasına getirsen bile doyuramazsın. Anayasa'yı Özbudun'a değil, bizzat Kissinger'a hazırlatsan bile dinmez bu hayasız furya...

Tayyip'i; Diebold'un ortağı IBM'in sistemleri üzerinden %47 değil, %77'e bile taşısan bile meşruiyet kağıt üzerinde kalır...hem de Wall Street Journal'ın kağıdı üzerinde...

ABDullah Gül'ü Güneydoğu'da il il değil, sokak sokak da dolaştırsan ;

bırak oruç bozmayı askerle her gün aynı koğuşta da yatırsan ; çoktan yabancı istihbarat örgütlerinin oyuncağına dönmüş medyan üzerinden bunun psikolojik meyvesini olsa olsa bir ay yersin...

Kendisi sol sayan Ufuk Uras'la; Güneydoğu'daki feodalitenin ağa babası Ahmet "Türk"'ü "demokrasi karesinde" birleştiren bu çarpık sürecin Gordion düğümünü ne ellerinle, ne dişlerinle asılarak çözemeyeceğini....

Gör artık!

İstersen bizi her gün Alman istihbaratının etnik haritaları önünde sorgula...

Hatta İngiliz sicimini geçir boynumuza...

Ama her yüzyılda bir soyunduğun bu dönüşümün seni, dolayısı ile bizi yine kurtaramayacağını gör...

Tek çaren var...

Masayı devirmek....

Masayı devirmeden attığın her hamlenin karşılığı, seni o masaya oturtanlar da mevcut.

Ne BOP'un, ne AB'nin onurlu üyesi olarak; ne Afganistan'da, ne Kerkük'te onurlu pazarlıklar yaparak içine sürüklendiğin labirentten çıkamazsın.

Temsiliyet oyunu da, teslimiyet dengeleri çare değil.

Eninde sonunda bu ülkeyi hiç bir tanıma sığmayacak bir demokrasi görünümlü faşizme taşımaktan;

Anadolu'yu Hong Kong-Dubai-Malezya-Mısır karışımı (orijinal tarif için bakınız Fatma Sibel Yüksek'in "Devr-i Sabık Yaratıyoruz Diyemeyen AKP Bocalıyor" başlıklı yazısı) devlet-şehir karışımı bir neo-federal ne idüğü belirsiz neo-Osmanlı modele mahkum etmekten başka bir işe yaramayacak yaptıklarınız...

Sonunda iş yine bu ülkenin Mustafa Kemal'lerine kalacak...

O durumda ey sevgili Devlet;

kendini Vahdettin kadar yalnız hissedeceksin...

Abdülhamit kadar haklı hissetmen de fayda etmeyecek.

B.G.

(Behiç Gürcihan’ın Gladyo’ya Mektuplar adlı kitabından alıntıdır-Açık İstihbarat), 18.06.2008

Resim

Re: 'Bu seçim sistemiyle, AKP bin yıl daha seçilir' (SEÇSİS Hileleri)

İletiGönderilme zamanı: Cum Mar 11, 2011 9:41
gönderen bezgin
Libya’nın parası ve 12 Haziran seçimleri! / Arslan BULUT

Financial Times gazetesi, Libya Merkez Bankası Başkanı Farhat Omar Bingdara’nın İstanbul’da olduğunu yazdı. Habere göre Bingdara, gazeteye gönderdiği elektronik mesajda İstanbul’da olduğunu bildirdi. Libya Maliye Bakanı’nın vekaleten yerine atandığını kaydeden Bingdara, “işleri daha iyi yürütmek amacıyla yabancı bir ülkede bulunduğunu” belirtti.
Reuters haber ajansı ise Bingdara’nın İstanbul’dan Dubai’ye geçtiğini ve kendisiyle telefon bağlantısı kurulduğunu açıkladı. Bingdara, Reuters muhabirine, Trablus’taki iletişim sorunları nedeniyle 22 Şubat’tan itibaren yurt dışında çalıştığını söyledi ve Maliye Bakanı’nın yerine geçici olarak atanmasına karşı çıktı. Sadece parlamentonun kendisini görevden alabileceğini kaydeden Bingdara “22 Şubat’ta İstanbul’a gittim. Hükümet İstanbul’a gittiğimi biliyordu” dedi. Bingdara, şimdi görevinin Libya halkının mal varlığının dondurulmamasını sağlamak olduğunu dile getirdi.

***

Financial Times’ın haberine göre Libya yönetiminin yüzde 7.5 ortaklığı bulunan İtalyan UniCredit bankası, bir haftalık takipten sonra aynı zamanda Banka’da başkan yardımcılığı görevini yürüten Bingdara ile iletişim sağladı. Gazete, “Bankacılar ve muhalif güçler, uluslararası baskının arttığı bir dönemde, Kaddafi ve ailesinin mali varlıklarının yerini değiştirebilecek birkaç yetkiliden biri olması nedeniyle Bingdara’nın sözlerindeki şifreyi çözmeye çalışıyor” diye yazdı.
Gazete, Bingdara’yı Merkez Bankası Başkanlığı görevine 2006 yılında Kaddafi’nin oğlu Seyfülislam’ın getirdiğini de belirtti.
Kaddafi’nin oğlunun İstanbul’da bir evi de bulunuyor..
Diğer taraftan Yunan hava sahasından geçtiği bildirilen Libya’ya ait bir uçağın Mısır’ın başkenti Kahire’ye indiği bildirildi.
Mısırlı bir havaalanı yetkilisi, Libya’nın lojistik ve destek idaresinin başı olan Tümgeneral Abdurrahman bin Ali Essaid Ezzavi’nin Kaddafi’den bir mesaj getirdiğini söyledi.

***

Bu haberler, Libya’nın yurt dışındaki 70 milyar dolarlık servetinden pay kapma savaşını gösteriyor.
Libya Merkez Bankası Başkanı’nın Türkiye’de bulunması ise bu paraları Türkiye’nin desteği ile kurtarmak için olabilir.
70 milyar doların tamamını ABD, İtalya, Fransa, İngiltere, İsviçre ve Lüksemburg gibi ülkelerin elinden kurtarmak artık Libya’nın tek başına halledebileceği bir sorun değil!
Türkiye veya Mısır bu paraları kurtarabilir mi? Bunun araştırması yapılıyor olabilir..
Financial Times gibi bir İngiliz gazetesi, Reuters gibi bir İngiliz haber ajansı paranın izini sürdüğüne göre, “majestelerinin hükümeti” kokuyu almış durumda. Bu para Avrupa Birliği’ni krizden çıkaramaz ama mesela İngiltere’yi boğulmaktan kurtarabilir.

***
Tabii Türkiye için de 70 milyar dolar çok önemli miktarda bir para! Üstelik bu rakam, bilinen resmi servetin miktarı...
Asıl merak edilen, altın ve döviz olarak Libya’da kaç milyar dolarlık bir servet bulunduğu ve Kaddafi giderse bu paraları nereye götüreceği.. Bu itibarla Libya Merkez Bankası Başkanı’nın İstanbul’da bulunması önemli!
Yine Libya’dan kalkan her uçağın varış menzili de takip ediliyor.
Bir taraftan CHP’ye bir istihbarat operasyonu yapılırken, diğer taraftan Libya’nın paralarının Türkiye’ye getirilmesi ile 12 Haziran seçimlerinin kaderi tamamen değiştirilebilir mi?
Araştırmaya değer bir konu ama Türkiye’de Financial Times gibi bir gazete, Reuters gibi bir ajans yok!
Biz o boşluğu, “değerlendirme” yaparak doldurmaya çalışıyoruz!

Yenicag, 11.03.2011

Re: 'Bu seçim sistemiyle, AKP bin yıl daha seçilir' (SEÇSİS Hileleri)

İletiGönderilme zamanı: Cmt Mar 12, 2011 21:11
gönderen bezgin
Su an Gürsel Tekin ART'de canli yayinda Saygi Öztürk'ün konugu. Sadece Istanbul'da 3 ilceyi hile ile kaybettiklerini itiraf etti. Yalniz önümüzdeki secimlerde cok daha ciddi ve dikkatli olacaklari mesajini da verdi.

Re: 'Bu seçim sistemiyle, AKP bin yıl daha seçilir' (SEÇSİS Hileleri)

İletiGönderilme zamanı: Prş Mar 17, 2011 16:24
gönderen bezgin
Seçmen listeleri yarın askıda


ANKARA (A.A) -12 Haziran 2011'de yapılacak milletvekili genel seçiminde kullanılacak seçmen kütüklerindeki bilgilerin güncellenmesi amacıyla muhtarlıklarda yarından itibaren askıya çıkarılan seçmen listeleri 31 Mart'a kadar askıda kalacak.

Vatandaşların bu tarihe kadar seçmen listelerini kontrol etmeleri gerekecek.

Muhtarlık bölgesi askı listeleri, tutuklu ve taksirli suçlarda hükümlü askı listeleri güncelleştirilmek üzere 18 Mart Cuma Günü ilçe seçim kurullarınca askıya çıkarılacak. YSK aynı gün, Yurt Dışı Seçmen Kütüğüne de ''www.ysk.gov.tr'' adresinde ilan edecek.


YSK'nın kararlarına göre, seçmen askı listeleri, Seçmen Kütüğü Genel Müdürlüğünce, Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğünün adres kayıt sisteminden alınan, Türkiye'de yerleşik ve seçmen niteliğini taşıyan kişilere ait kayıtların, gerekli işlemler yapıldıktan ve seçmen kütüğüne dönüştürüldükten sonra muhtarlık bölgesi askı listeleri haline getirilen listeler olacak.

Muhtarlık bölgesi askı listeleri, 18 Mart 2011 Cuma günü saat 08.00'de askıya çıkarılacak, 31 Mart 2011 Perşembe günü saat 17.00'de askıdan indirilecek.

Yeni yerleşim sebebiyle seçim çevrelerinde değişiklik olan ilçe seçim kurullarınca, güncelleştirme ve muhtarlık bölgesi askı listelerinin düzenlenmesi ile sandıkların numaralandırılması işlemleri, yeni durum esas alınarak yapılacak.

Seçmen Kütüğü Genel Müdürlüğünce, Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğünün adres kayıt sisteminden alınan ve seçmen niteliğini taşıyan yurt dışında yerleşik Türk vatandaşlarına ait kayıtlar, Yurt Dışı Seçmen Kütüğüne dönüştürüldükten sonra, 18 Mart 2011 Cuma günü saat 08.00'de internet ortamında http://www.ysk.gov.tr adresinde ilan edilecek.

İnternet ortamında ilan edilen Yurt Dışı Seçmen Kütüğünün ilanı, 31 Mart 2011 Perşembe günü saat 17.00'de sonlandırılacak.

-LİSTELERDE ADI BULUNMAYANLAR-


Seçmen niteliğine sahip olduğu halde, muhtarlık bölgesi askı listesinde ismi bulunmayanlar, 12 Haziran 1993 tarihinde ve daha önce doğan (yıl, ay ve günü gösteren, nüfus müdürlüğünce verilen, T.C. Kimlik numarası bulunan ve kimlik bilgilerini içeren belgeyi ibrazı gereklidir), başka bir muhtarlık bölgesi askı listesinde yazılı olup da sürekli olarak oturmak amacıyla listenin askıya çıkarıldığı muhtarlık bölgesine gelen, öğrenci olup, seçmen niteliğini taşıyan ve öğrenim gördükleri yerleşim birimlerinde oylarını kullanmak isteyen, muhtarlık bölgesi askı listesinde kendisine ait kimlik veya adres bilgilerinde yanlışlık yahut eksiklik bulunan ve nüfus olay bilgisi değişen Türk vatandaşları, adres kayıt sistemine kayıt olmaları ve belirtilen işlemleri yapabilmeleri için ilgili nüfus müdürlüğüne başvuracaklar.

Askerlikten terhis olup da silah altında bulunmaları nedeniyle askı listesinde kaydı bulunmayan ve yine aynı nedenle kayıtları dondurulmuş bulunan, kamu hizmetlerinden süreli olarak yasaklı bulunmaları nedeniyle askı listesinde ismi bulunmayanlar ile aynı nedenle kayıtları dondurulmuş bulunan ve yasaklılık süresi sona eren, tutuklu ve taksirli suçlardan hükümlü askı listesinde kendisine ait kimlik bilgilerinde yanlışlık veya eksiklik bulunan Türk vatandaşları da ilçe seçim kurulu başkanlığına başvuracak.

Kesinleşmiş mahkeme kararına göre kısıtlı olanlar, MERNİS kayıtlarında Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası olup da, silah altında bulunan er ve erbaşlar ile askeri öğrenciler listelere yazılamayacak.

Seçmen niteliğine sahip olmakla birlikte MERNİS Adres Kayıt Sisteminde (AKS) yerleşim yeri adresi bulunmayanlar da listelere yazılamayacak. Bu durumda olanlar, 5490 sayılı Kanunun 50. maddesi hükmü gereği askı süresi içinde adres beyan formu doldurarak sandık seçmen listesine yazılabilecek.

Muhtarlık bölgesi askı listelerinin kesinleşme tarihi olan 8 Nisan 2011 saat 17.00 itibariyle Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğünden alınan bilgilere göre seçmenlerden ölmüş olanlar ile Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığından çıkarılanlar Seçmen Kütüğü Genel Müdürlüğünce silinecek.

Özürlü seçmenlerin oylarını rahatlıkla kullanabilmeleri için sandık ataması yapılırken göz önünde bulundurulmak üzere, Başbakanlık Özürlüler İdaresi Başkanlığından özürlülerin listesi Seçmen Kütüğü Genel Müdürlüğünce muhtarlık bölgesi askı listelerinin dökümüne başlandığı 14 Marttan önce istenecek. Alınan bilgiler topluca seçmen kütüğüne işlenecek ve muhtarlık bölgesi askı listelerinde (Ö) harfi ile gösterilecek.

Sandık seçmen listelerinin kesinleşmesinden sonra seçmen bilgi kağıtlarının hazırlanması ve dağıtılması işlemine 24 Nisanda başlanacak.

298 sayılı Kanun hükmüne uygun biçimde hazırlanmış seçmen bilgi kağıtlarının sağlıklı ve kısa zamanda seçmene ulaştırılması için ilçe seçim kurulu başkanı mahalli posta idaresiyle temas ederek, Kanunlardaki dağıtım süreleriyle bağlı kalınmaksızın seçmen bilgi kağıtlarının dağıtımını yaptırabilecek. Ancak, kasaba ve köylerde dağıtım memur aracılığı ile de yapılacak.

Yurt Dışı Seçmen Kütüğüne yazılmak için, seçmen niteliğine sahip ve yerleşim yeri yurt dışı olmasına rağmen, Yurt Dışı Seçmen Kütüğünde ismi bulunmayan, yurt içinde Seçmen Kütüğünde kayıtlı olup da yerleşim yerini yurt dışına taşıyan Türk vatandaşlarının, adres kayıt sistemine dahil olabilmeleri için en yakın dış temsilciliğe başvurmaları gerekiyor.

mynet, 17.03.2011

Re: 'Bu seçim sistemiyle, AKP bin yıl daha seçilir' (SEÇSİS Hileleri)

İletiGönderilme zamanı: Cum Mar 18, 2011 14:26
gönderen bezgin
3 milyon oy tehlikede!


Üniversitelerde eğitim gören 3 milyon öğrencinin oy kullanabilmeleri için adres kayıtlarını yaptırmaları gerekiyor.

12 Haziran seçimlerinde eğitim gören 3 milyon öğrencinin 31 Mart'a kadar nüfus müdürlüklerine oy kullanacakları adresi bildirmeleri gerekiyor.

Türkiye'nin değişik şehirlerindeki üniversitelerde öğrenim gören yaklaşık 3 milyon öğrencinin, eğitim gördükleri şehirlerde oy kullanabilmeleri için adres kayıtlarını yaptırmaları gerekiyor. 31 Mart'a kadar adres kaydı yaptırmayan öğrenciler, seçimlerde memleketlerinde oy kullanmak durumunda kalacak. Seçmen listeleri yarın muhtarlıklarda askıya çıkıyor. İkamet değiştirenlerin 13 gün içerisinde yeni adreslerini nüfus müdürlüklerine bildirmesi şart. Öğrencilerin büyük çoğunluğunun ikamet adresi eğitim gördükleri şehirde değil, memleketlerinde görünüyor.

Öğrencilerin bu süre içerisinde, eğitim gördükleri okuldan öğrenci belgesi ve kaldıkları yurtlardan belge alıp nüfus müdürlüğüne başvurması gerekiyor. Oradan alacakları, adres değişikliğinin uygunluğuna ilişkin belgeyi de İlçe Seçim Kurulu Başkanlığı'na teslim etmeleri gerekli. Öğrencilerin bu süreçte dikkat etmesi gereken önemli bir husus bulunuyor. Yurt adresini nüfus müdürlüğüne bildirirken, bu adresin asıl adres olduğunu belirtmesi icap ediyor.

ADRES DEĞİŞİKLİĞİNDE NELERE DİKKAT ETMELİ?

Yeni ikamet adresinizin bağlı bulunduğu ilçe nüfus müdürlüğüne nüfus cüzdanınızı ibraz ederek başvurmak yeterli.

Özel evlerde kalan öğrenciler ise oturdukları eve ait noter tasdikli kira kontratı ile elektrik, doğalgaz veya su gibi üzerine olan fatura ile nüfus müdürlüğüne gidip ikamet kaydı yaptırması gerekiyor.

Akrabasının, arkadaşının veya bir yakınının yanında ikamet edenlerin, yanında ikamet ettikleri kişi ile birlikte nüfus müdürlüğüne başvurması icap ediyor.

İkametini bir önceki seçimlere göre değiştirmeyenlerin de muhtarlıkta askıya çıkan seçmen listesini kontrol etmesi gerekli.

Vatan, 17.03.2011

Re: 'Bu seçim sistemiyle, AKP bin yıl daha seçilir' (SEÇSİS Hileleri)

İletiGönderilme zamanı: Prş Mar 31, 2011 20:39
gönderen Oğuz Kağan
2 milyon seçmen kayıp!

2 milyon 60 bin 215 seçmenin, 2009 yılında seçmen kütüklerinde kayıtlı olduğu ancak 2011 yılında kütüklerde olmadığı öne sürüldü. İddiaya göre söz konusu kayıpların 1 buçuk milyonunun yokluğu ise açıklanamıyor.

Yüksek Seçim Kurulu'nun (YSK) alt yapısına göre çalışma hazırlayan CHP, YSK verilerinde bütük çelişkiler olduğu sonucuna ulaştı.

Derlenen verilere göre; YSK 2009 ve 2010 yılları seçmen listeleri incelendiğinde, Türkiye genelinde seçmen sayısının 2009-2010 yılında yani 1 yıl içinde 1 milyon 439 bin 619 arttığı görülüyor. 2009 yılında olup 2011 yılında olmayan 2 milyon 60 bin 125 seçmen bulunuyor. 2009 yılı seçmen listelerinde olup, 2010 yılı seçmen listelerinde olmayan toplam 1 milyon 456 bin 994 seçmen içerisinde, yokluğu açıklanamayan 1 milyon kişinin kayıp olduğu ortaya çıkıyor.

CHP konuyla ilgili açıklamada bulundu. Açıklamada, yurttaşlar seçmen listelerini kontrol etmeye çağırıldı. Yurttaşlardan, CHP'nin resmi web sitesinden ulaşılabilinen program aracılığıyla apartmanlarında kaç kişinin kayıtlı olduğu, kaydı olmayan komşusu olup olmadığı, mükerrer ve yanlış yazılıp yazılmadığının kontrol edilmesi istendi.

'ÖLÜMLE AÇIKLANAMAYACAK KADAR BÜYÜK'

Açıklamada şu ifadelere yer verildi: “2009 yılında seçmen kütüklerinde olup da 2011 yılında kütüklerde olmayan 2 milyon 60 bin 215 seçmen kaybı, ölüm, askerlik, hapse girme gibi nedenlerle açıklanamayacak kadar büyüktür. YSK kayıtlarına göre, 2009’dan beri önemli sayıda seçmen, seçmen kütüğünden yok olmaktadır. YSK 2009 ve 2010 yılları seçmen listeleri incelendiğinde, Türkiye genelinde seçmen sayısının 2009-2010 yılında yani 1 yıl içinde 1 milyon 439 bin 619 arttığı görülmektedir. 2009 yılında olup 2011 yılında olmayan 2 milyon 060 bin 125 seçmen bulunmaktadır. 2009 yılı seçmen listelerinde olup, 2010 yılı seçmen listelerinde olmayan toplam 1 milyon 456 bin 994 seçmen içerisinde, yokluğu açıklanamayan 1 milyon kişi kayıptır. Yok olan 1 milyon seçmen 10 milletvekili demektir."

Açıklamada, YSK'nin duruma açıklık getirmesi istendi ve seçmen kütüklerindeki açıklanamayan değişikliklerin kime hizmet ettiği sorusu yöneltildi. CHP, vatandaştan da seçmen kütüklerini kontrol etmelerini istedi. CHP’nin “0312 2074000” No’lu telefonundan vatandaşlara seçmenlerin kayıtlarını kontrol hizmeti verildiği de duyuruldu.

CHP'Lİ ÖZBOLAT: AKP'ye oy vermeyen 1 milyon kişi yok edildi

CHP Kahramanmaraş Milletvekili Durdu Özbolat: Bu veriler, Emrehan Halıcı başkanlığında bir uzman ekibin, seçmen sayısı, yapısı, dokusunu dikkate alarak geçmiş yıllardaki ve şimdiki seçmen kütüklerini taramasıyla ortaya çıktı. Bu araştırmadan çıkan sonuç 1 milyonun üzerinde seçmenin kütüklerde hiç olmadığını gösteriyor. Bu çok enteresan, geçmiş yıllarda bu insanlar vardı, ama şimdi yok. Bu durum, bizim kuşku duyduğumuz, halkın kuşku duyduğu gibi, seçim kurulunda dönen hileler ve bilgisayar oyunlarının bir göstergesi, bir delilidir diye düşünüyorum. Antalya’da da 39 bin seçmen kayıp mesela. Nerede oldukları belli değil. Genel başkanımızın bile oyunu kullanamamasını sağlayanlar bunları da yapıyorlar. Mesela bir kişiyi adresi değiştiği için şak diye düşürüp kütüğe işlemeyebiliyorlar. Sonuç olarak 1 milyon AKP’ye oy vermeyeceği kesin olan kişi seçmen kütüklerinde kaybedildi, bunun anlamı budur.

Seçmen ismini listede göremeyince dönüp gidiyor, hakkını aramıyor. Ben biliyorum ki seçim günü sandığa gidip de ismi yokmuş diye geri dönen iki milyon insan var. Bunu bilen hükümet, düzenlemesini, çalışmalarını bunun üzerinden yapıyor. Araştırma önergeleri verdik, konuyu takip etmeyi sürdüreceğiz.


Birgun.net, 30 Mart 2011





Antalya'da 40 bin seçmen kayıp!

CHP Antalya, hukuki yollara başvurmaya hazırlanıyor.

CHP Antalya İl Başkanı Özer Ülken, 2010 yılı anayasa değişikliği referandumunda oy kullanan seçmenlerle 18 Mart 2011 seçmen askı listesinde yer alan seçmenlerin karşılaştırıldığını belirterek, 39 bin 507 seçmenin kaydının silindiğini öne sürdü.


CHP Antalya İl Başkanı Özer Ülken, Muratpaşa İlçe Başkanı Ercan Erkan ile parti merkezinde basın toplantısı düzenledi. Ülken, CHP Antalya il örgütü olarak 2010 Anayasa değişikliği referandumunda Antalya'da oy kullananlar ile 12 Haziran 2011 tarihinde yapılacak Milletvekilliği Genel Seçimleri için askıya çıkarılan 18 Mart 2011 seçmen askı listelerini karşılaştırdıklarını söyledi. Yapılan inceleme ve araştırma sonucunda Antalya ve ilçelerinde referandum oymamasında oy kullanan 39 bin 507 seçmenin, seçmen listelerinden silindiğini iddia ederek, ''2010 yılı Anayasa değişikliği referandumunda oy kullanmış 39 bin 507 seçmen bir anlamda buharlaştırılmıştır'' dedi.

Türkiye'de 18 Mart'ta askıya çıkan seçmen listesine göre 51 milyon 814 bin 981 kişi bulunduğunu ifade eden Ülken, referandumda oy kullanan ancak 12 Haziran Milletvekili Genel Seçimi için askıya çıkarılan seçmen listelerinde Antalya'nın Akseki ilçesinde 305, Aksu 763, Alanya 3446, Demre 205, Döşemealtı 459, Elmalı 476, Finike 725, Gazipaşa 527, Gündoğmuş 104, İbradı 69, Kaş 427, Kemer 563, Kepez 10639, Konyaaltı 3492, Korkuteli 521, Kumluca 1231, Manavgat 2554, Muratpaşa 11808 ve Serik ilçesinde de 1193 seçmenin bulunmadığını savundu. Ülken, şöyle devam etti:

''Anayasal hakları ellerinden alınmış olan 39 bin 507 seçmen hakkında ilgili ilçe seçim kurullarına itirazlar yapılacaktır. 31 Mart gününe kadar tüm seçmenlerin muhtarlıklarda asılı seçmen listelerine mutlaka bakmalarını önemle hatırlatırız. Bazı parti üyelerimiz de seçmen listelerinde silinmiş. Ya üyemizin adı silinmiş ya da oy kullanan aile bireylerinin isimleri silinmiş.

Seçmen silinmesinin bilerek yapıldığı iddiasında bulunan Ülken, referandumda da 9 bin 700 seçmenin listelerden silindiğini, o zaman İlçe Seçim Kurulu ve Nüfus Müdürlüğü hakkında suç duyurusunda bulunduklarını, bu davanın da devam ettiğini anımsattı.

Ülken, ''Yaptığımız tüm araştırmalara göre 39 bin 507 seçmen ortada yok. Haydi diyelim ki; 2-2 bin 500 kişi yaşamını yitirmiş, 3-4 bin kişi de yer değiştirmiş olsun, diğer seçmenler nerede? '39 bin seçmen, 1 milletvekili' demek. Bize göre bunlar, bilerek yapılıyor. Bu suçtur, hukuki yollara başvuracağız'' diye konuştu.


AKŞAM, 28 Mart 2011

Re: 'Bu seçim sistemiyle, AKP bin yıl daha seçilir' (SEÇSİS Hileleri)

İletiGönderilme zamanı: Pzt Haz 17, 2013 15:26
gönderen Oğuz Kağan
Bilgisayar yazılımı ile seçim sonuçları nasıl değiştiriliyor...





"AKP'nin, % 10 Mezar Oyu..."

Time Dergisinden Edwards Hammington'un haberine göre 3. dünya ülkelerinde yapılan seçimler veya Referandumlarda seçimlerde oylarla oynanmakta.

Seçim yapılmadan önce o ülkedeki Diktatörler veya Diktatör heveslileri halk arasında 100 Bin kişilik dev bir anket yaptırırlar. Ve o yapılan anketlere göre Seçim Kurullarının veya oy’ların toplandığı merkezdeki bilgisayarılar otomatikman yüzde 10 % a ayarlanır.

Bu yüzde 10'luk şişirme ise genelde, son 10 yılda vefat etmiş seçmenlerin hayali oyları ile kapatılır. Vefat edenlerin oy pusulaları illere ilçelere gönderilmez. Bu veriler direk olarak Seçim Merkezlerindeki Bilgisayarlara daha önce kayıt edilir. Yani bu yüzde 10'luk oy seçimler başlamadan önce hali hazırda bekletilir ve İllere ilçelere dağıtılarak seçim kazanılmış olur.

Edwards Hammington bunun son olarak uygulandığı ülke Türkiye olmuştur. Türkiye’de yapılan son referandumda yüzde 48 % olan EVET oyları Bilgisayar yazılımı ile yüzde 58 yükseltilmiştir. Yani Bilgisayarda manipüle olmasaydı HAYIR'lar yüzde 52 EVET'ler ise yüzde 48'de kalırdı.

Yorum: Şimdi bu eldeki verileri toplayınca ve Okyanus ötesinden Fetullah Gülen’in “Mezardakileri de kaldırın oy kullansınlar“ mesajı daha bir netlik kazanmış oluyor...

Washington
Feridun Tokgözoğlu

İnternetajans.com, 16 Haziran 2013

Re: 'Bu seçim sistemiyle, AKP bin yıl daha seçilir' (SEÇSİS Hileleri)

İletiGönderilme zamanı: Çrş Haz 19, 2013 7:41
gönderen mertmarti
peki bu durum nasıl çözüme ulaşır. bilindiği gibi DB database dosyaları modifiye edilebilir normalde :evil:

Re: 'Bu seçim sistemiyle, AKP bin yıl daha seçilir' (SEÇSİS Hileleri)

İletiGönderilme zamanı: Pzt Haz 24, 2013 15:31
gönderen Oğuz Kağan
"AKP bilgisayar hilesi ile seçim kazandı"

Cumhuriyet Halk Partisi eski Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen, KanalT'deki Söylenmez ki Söyleyesin programında Gül Karyaldız'a Türkiye'yisarsacak şok iddialarda bulundu.

Cumhuriyet Halk Partisi eski Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen, AKP'nin bilgisayar hilesi ile seçim kazandığını iddia ederek, "Seçimde Bursa'daydım. Bursa'da bizim adayımız ilerdeydi. Birden elektrikler kesildi. Elektrikler geldiğinde adayımız çok gerilerde kaldı ve biz bunu o an anlayamadık. Sonra beni Amerika'daki arkadaşlarım aradı. Seçiminiz ne kadar çabuk sonuçlandı. Ne yaptınız da bu kadar kısa sürede sonuç aldınız. Amerika'da olsa bile bu kadar hızlı sonuçlanmazdı, dediler. Ardından bir firma geldi 'Öyle bir program hazırladık ki kimse bu programla hile yapamaz dediler. Demek ki bu işin içinde bir hile vardı." dedi.


Türkiye'yi yurt dışında temsil eden önemli diplomatlardan ve CHP'nin saygın isimlerinden Onur Öymen, Atatürk Kültür Dayanışma Eğitim Vakfı Genel Başkanı Gül Karyaldız'ın Kanal T'de hazırlayıp sunduğu Söylenmez ki Söyleyesin programına konuk oldu ve Türkiye'yi sarsacak önemli iddialarda bulundu.

TIKSIRINCAYA KADAR YEYİN BEYLER

AKDEV Genel Başkanı Gül Karyaldız program başlarken Tevfik Fikret'in en ünlü şiirlerinden birini kendi yorumuyla seslendirdi. Şiirde 'Tıksırıncaya kadar yeyin beyler' ifadesini sürekli vurgulayan Gül Karyaldız, önemli mesajları da beraberinde verdi.

CHP eski Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen de, Gül Karyaldız'a okuduğu şiirden dolayı çok teşekkür ederek, "Benim çok sevdiğim bir şiiri yorumladınız. Tevfik Fikret Atatürk'ün de çok beğendiği bir şairdir. Onun bir de Haluk'un defteri adlı eseri var. O eserinde gençlere ne kadar önem verdiğini gözler önüne seriyor. Bir de Sis şiiri var. İstanbul'da gaz bombaları atıldığında şehri bir sis bürüdü.

O sisi görünce aklıma bu şiir geldi. Gökyüzünü kaplayan o gaz bombalarını görünce Tevfik Fikret'in şiirini daha iyi anladım." diye konuştu.

HALKIN DOKUSUNU DEĞİŞTİREMEZSİNİZ

İstanbul'da Gezi parkı eylemleri ile başlayan Türkiye genelindeki direnişin aslında üç beş ağaçtan kaynaklanan bir sorun olmadığını vurgulayan Onur Öymen, "Bu bir gençlik hareketiydi. Bazıları Mısır'daki Tahrir Meydanı'na benzetti. Elbette benzeyen yönleri var benzemeyen yönleri var. Şu bir gerçek ki demokrasilerde insanlar seçimle gelir seçimle giderler. Hiç gitmemek üzere gelmezler. Ve demokrasilerde halkın dokusunu değiştirmek diye bir şey yoktur.

Hükümet şimdi hiç giçmeyecekmiş gibi davranıyor. Eskiden 2013 diyorlardı şimdi 2071 demeye başladılar. Aslında böyle bir gençlik hareketini hiç beklemiyorlardı. Halkı hep aynı çizgide tutacaklarını sandılar ama yanıldılar. Yapılan eylemlerin ardından artık bunun böyle olmadığını gördüler." dedi

DİNDAR VE KİNDAR BİR TOPLUM OLMAZ

Bu iktidarın Türkiye'deki laik toplumu dindar bir toplum haline getirmeyi hedeflediğini ileri süren Onur Öymen, "Şimdi bunlara muhafazakar diyorlar ama Türkiye'de bugüne kadar çok sayıda muhafazakar iktidarlar oldu. Hiç birisi bunlar kadar rejimi tartışmaya açmadı. Cumhuriyetin temel değerlerine dil uzatmadılar. Bu iktidardan 'Atatürk'ün laikliği büyük bir devrimdir' sözünü duydunuz mu? Duyamazsınız. Kindar ve dindar nesil yetiştireceğiz diyor. Bunu kime diyor. Bu nesil kime kin duyacak. Bunların yaptığı ince ayar değil, kalın ayar. Bir de demokrasiyi tramvaya benzetiyorlar. Unutulmamalıdır ki tramvayların geri vitesi yoktur. Demokrasilerde halkın iradesi önemlidir. Halkın verdiği oy önemlidir. Bunların hiçbiri küçümsenmemelidir." ifadesini kullandı.

SORULARIMA MAKUL CEVAP VERMİYORLAR

Meclis'te milletvekili olarak iktidara bazı sorular yönelttiğini ve makul cevaplar almadığını dile getiren Onur Öymen, "Türkiye'de her seçim döneminde nüfus 3.5,4 milyon artıyor. AKP'nin ikinci seçiminde bakıyorsunuz nüfus artışı 1.4 milyon olmuş. Nasıl olmuş.

Araştırıyorsunuz 5.5 milyon seçmen sayılmamış. Bunlar hep araştırılarak sorulan sorular buna cevap veremiyorlar. Bir seçimde parmak boyasını kaldırıyorsunuz. Buna cevap veremiyorlar. Seçimlerde bilgisayar hileleri yapıldı. AKP bilgisayar hilesi ile seçim kazandı.

Bize bir firma yetkilisi geldi. 'Öyle bir sistem yapalım ki hile olmasın' dedi. Demek ki ortada bir hile var. Aynı firma AKP'ye gitmeş AKP bu firmanın teklifini kabul etmemiş. Bu seçimde bilgisayar hilelerine dikkat edilmelidir. Ben AKP'li milletvekillerinden duydum.

Güneydoğu'da seçimler 09.30'da bitermiş. Kendileri söylediler. Muhtar seçmen kağıtlarına mührü basar basar sandığa atarmış. Sonra da parmağını basar gönderirmiş. Bunları söyleyen AKP'liler. Siz böyle bir ortamda nasıl demokrasiden söz edeceksiniz. Bu konuyu çok önemli köşe yazarlarımız da ele aldı. Ama değişen bir şey olmadı." ifadesini kullandı.

BAŞBAKAN'A KÖTÜLÜK EDİYORLAR

Türkiye'yi ilgilendiren önemli konularda danışmanlarının Başbakan'ı yanlış yönlendirdiğini ifade eden Onur Öymen, "Gezi parkı olaylarında ortam çok gerildi. Ben gördüm. Taksim'de 'Durun' deseniz, duracak kadar, 100 kişilik bir gruba gaz bombası sıktılar. Ağaçları kökünden söktüler. Olaylar büyüdü. Daha sonra 'Yargı kararını bekleyeceğiz' diyerek ortamı sakinleştirmeye çalıştılar. Siz yargıya müdahale edemezsiniz. Ederseniz demokrasi olmaz. Bu konuda Başbakan'ı da yanlış yönlendirdiler. Çevresindeki insanlar Başbakan'a kötülük ediyorlar.

Halka karşı onu yanlış yönlendiriyorlar. Başbakan sonra çıkıp 'Bana diktatör diyorlar. Diktatör olsam referandum yapar mıyım' diyor. Bu dünyada Hitler bile referandum yapmıştır. Referandum demek fikir hürriyetine baskı yaparım demek değildir. Buradaki sorun Gezi parkı sorunu değildir. Asıl sorun fikirlere yapılan baskıdır. Halk bundan dolayı sokaklara döküldü." ifadesini kullandı.

ATATÜRK CİNAYET SAYARDI

Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün dünyaya gelmiş en önemli barış adamı olduğunu vurgulayan Onur Öymen, "Atatürk, vatan için olmadıkça savaşı cinayet sayardı. Eğer siz söylememiş lafı söylemiş gibi yazarsanız burada sorun çıkar. Ben 'Uçurumun kenarında dış politika kitabımda yer verdim. O zamanda beni söylemediğim sözleri söylemiş gibi eleştirdiler. Hakkımda karalama kampanyası başlattılar. 'Sizin aleyhinize haber yapacağız, çünkü böyle talimat aldık' diyen gazeteciler oldu. Şimdi gelinen noktada gazetecilerin Gezi parkı olaylarını nasıl yorumladıklarını ve yazdıklarını daha iyi anlıyorum." dedi.

İnternetajans.com, 22 Haziran 2013